2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!


Mesleki Anılar Kütüphanesi

TavsiyeEdiyorum.com üyesi uzmanların paylaştığı mesleki anılar kütüphanemize hoşgeldiniz. Üyelerimizin mesleki anılarını tarih sırasına göre aşağıda bulabilirsiniz. Eğer siz de site üyemizseniz, bu sayfada ilginç bir mesleki anınızı yayınlamak için ÜYE SAYFANIZ içinden MESLEKİ ANILAR bağlantısını seçiniz. Bu sayfada yayınlanan anılar yazarının isteği üzerine isimle veya isimsiz olarak yayınlanmaktadır. Tıp doktoru üyelerimizin anıları ise mesleki etik kuralları gereği her zaman isimsiz olarak yayınlanmaktadır.

Site Ana Sayfamıza Dönün - Tanıdığınız Bir Profesyonel Hakkında Tavsiye Yazın


Site Üyesi Bir Uzmanımız
Doktor "Kulak, Burun, Boğaz - KBB"
 
Mesleki Anı : BİOKİMYA İMTİHANI - 1966 Yayın Tarihi : 20-02-2012 18:14
 
Dersimiz Biokimya, o gün pratik dersimizde Prof .Dr. Hatice Bodur hocamız eğitim veriyor. Esmer tenli, beyaz kırçıl saçlı .Gergin kırışık ciltli, güler yüzlü, yaşlı, dinç bir hoca. Biokimya Profesörü ve aynı zamanda Kulak Burun Boğaz Uzmanı. Üç Öğretim Üyesi Profesör Hocamız Biokimya derslerimize geliyor. Prof. Mutahhar Yenson, Prof. Hatice Bodur ve Prof. Fahamet Hanımlar. Sene içinde stajdayız. Bir gece önce Biokimya kitabından, hemoglobin ve hem formüllerine çalıştım. Ben Biokimyayı çok severim. Kabataş erkek lisesinde Biokimya hocam Salih Gence bey muhterem ve sevecen bir hocamızdı. Lakabı kör Salih idi. Hepimize Kimyayı çok sevdirmişti, Nur içinde yatsın. Salih Hocamız, sene sonu sınıfta kalacak son öğrencisi de sınıfını geçinceye kadar kurtarma yazılıları yapar. Notlarımızı yanına çağırıp yazılıda ki hatalarımızı düzeltip, gösterip, anlatarak, bizlere verdirirdi. Her kesin iyice öğrendiğine kanaat getirdikten sonra, hepimizi geçirir, hiç kimse sınıfta kalmaz, hepimizde kimya ve biokimyayı sevdirmiş olur, biz de dersimizi öğrenmiş olurduk. İşte ben bir gece önce öğrendiğim hem ve hemoglobin bilgisi ile, pratik salonunda çalışırken, içeriye - Sen neyapıyorsun çocuğum, çalıştınmı çocuğum, diyen, hep çocuğumla konuşmasının sonunu getiren bir hocamız girdi . Hatice hanımmış . Baktım çocuğun birine hem nedir hemoglobin nedir? diye soruyor. Bende biliyorum ya . başladım, - Ben söyleyeyim mi hocam? demeye. Hocamız - Yok sana sormam diyor, başkasına soruyor. Arkadaşlar bilemeyince, ben gene üsteliyorum . - Hocam ben söyleyeyim mi? - Hayır oğlum sana sormam. Bak şu saklanıyor, ona soracağım, diyor . Neyse Hanım arkadaşlardan biri bildi. Senmisin bilen. Hocamız kitabın başından başladı soru sormaya. O sordukça soruyor, sordukça soruyor, benim bilgimi aştı, ben sorulanların hiç birini bilmiyorum. Çünki benim bildiğim hem ve hemoglobin bitti. Dağarcığımda başka bilgi yok. Hatice hoca arada gülerek yüzüme bakıyor, bende o baktıkça ben sorunun cevabını bilmememe rağmen işi bozmuyorum, biliyormuş gibi davranıp, - Söyleyeyim mi hocam? diyorum. Ama oradan nasıl uzaklaşırım diye düşünüyorum. Çalan teneffüs zilleri de çalmıyor. Hepimiz üç buçuk atıyoruz . Hocanın ve talebenin yanından yavaş yavaş çaktırmadan uzaklaştım. Bir baktım sınıf köşelere kaçışmış. Herkez bir birine sokulmuş, kümeler oluşturmuşlar. Hayretle bir bana, bir de imtahan olan arkadaşa bakıyorlar. Hocaya yakalanmamaya çalışarak gelecek soru bombardımanından saklanıyorlar . O gün, hocamız arkadaşımızı öğlene kadar imtihan etti. Öğle arasında arkadaşı yemeğe götürmüş. Orada yemekte de sorulara devam etmiş. Öğleden sonra da odasına götürmüş orada da sorularına devam etmiş. Arkadaş sene ortası olmasına rağmen tüm kitabın hepsini bilmiş .Yani o da tam hafızmış .Sonunda hatice hoca ödül olarak - Çocuğum sene sonunda imtahanda da bana gireceksin, imtihanını ben yapacağım, demiş. O gün, beni hatice hanımın sorularından Allah korumuş. İmtahanda Hatice hanımın imtihanına girmemek için kendi kendime söz verdim . Sene sonu büyük imtihan geldi. Bütün formülleri ezbere biliyorum ve şemaları ile çiziyorum. Her şeyi formülleriyle anlatıyorum. Söz hariç, önce formülleri çiziyorum , sonra formüller üzerinden açıklama yapıyorum. Formülleri ile olağan üstü bir formül anlatısı. Rahmetli Salih Hocamızdan miras. Öyle gördük. İmtihan önce pratik, sonra sözel olarak iki kısımdan oluşuyor. Pratikte geçen hangi hoca boşta ise ona gidiyor. Herkes Mutahhar bey veya öncelikle Fahamet hocada imtahana girmek için can atıyor. Ben pratiği bitirdim ancak bitirmemiş gibi yapıyorum. Hatice hocamda başımdan ayrılmıyor. Hayret bir şey hayatta hep kaçtığım şeylerde beni bulur. Hatice Hocam cidden beni bekliyor hiçbir yere gitmiyor. Arada birde bana, - Hadi çocuğum, bitmedi mi çocuğum? diye, soruyor. Yani Hatice hoca beni imtahan etmeye azimli. Ben de onda imtahana girmemeğe azimliyim. Bir ara nasıl oldu ise hocayı yandaki masaya bir soru için çağırdılar. Bende koşarak Fahamet hocamızın odasına gittim . - Hocam n’olur beni siz imtihana alın dedim. Sanki bir rüya gibi, Fahamet hoca da, - Şu kapının önünde bekle , bu talebeler çıkınca seni imtihana alırım, dedi. Ben kapının önünde durmak değil, kapının eşiğine oturdum. Adeta yapıştım. Pratik salonuna bakmıyorum. Hatice hoca da, etrafta fır fır dönüyor, - O çocuk nerede şimdi buradaydı diyerek asistanlarına soruyor. Ben hiiç duymuyorum, ilgilenmiyorum, başka tarafa bakıyorum. Hocam bir baktı beni gördü üzerime geldi, - Hadi seni arıyordum. Gel seni imtihan edeceğim dedi . Bende bir cesaretle - Hocam ben Fahamet hocanın listesindeyim ona gireceğim dedim. Yüzüme her zamanki gülüşü ile baktı durdu ve gitti. Oh yarabbi şükür kurtuldum dedim. Dedim ama daha bitmedi . İmtihan olan arkadaşlar çıktı. Biz beş talebe Fahamet hocamıza imtihana girdik. Fahamet hoca hepimize üzerinde beşer soru yazılı kağıtlar vardi. Sorularımdan biri Üre Siklusu idi. Başladım Üre Siklusunun çatısını formülleriyle çizmeğe. Ben çiziyorum, arkadaşkar ise konularını sözel olarak anlatıyorlar. Bana sıra geliyor, ben hala çiziyorum. - Çiziyorum hocam, diyorum. Arkadaşlar da güzel güzel anlatıyorlar. Sonuna doğru Fahamet hocam, sen ne yapıyorsun yahu? diyerek bana çıkıştı. Bende - Formülleri çiziyorum hocam dedim . - Ver bakayım çizdiğini, dedi. Çizim kağıtlarımı verdim . Hocam bütün çizimlerime baktı, formüller ve şemalar tam ve eksiksiz. Son derece mutlu bir şekilde yüzünü kaldırdı . - Sen hangi liseden mezunsun evladım, dedi. - Kabataş Erkek lisesinden Hocam, dedim. - Kimya hocan kimdi evladım, dedi . - Salih Gence idi hocam, dedim . “Salih bey benim sınıf arkadaşımdı. Aferim sana” dedi. Sonra Fahamet hocamız, bir hışımla arkadaşlarıma döndü ve - Siz deminden beri ne anlatıyorsunuz yahu, sizlerde böyle çizsenize dedi. Tabii hiç birisi çizerek anlatamadı. Beş kişilik guruptan bir ben geçtim. Dişarı çıktığımızda arkadaşlarımın bana hışımla bakışlarını unutamam . Sağ olasın Salih hocam .Tıp Fakültesi ikinci sınıfta, biyokimya dersinden beni kurtardın. Allah Rahmet Eylesin. Prof.Dr.Selçuk Onart www.drselcukonart.com
Site Yönetiminin Notu: Tıp Doktoru üyelerimizin anıları mesleki etik kurallarına saygı duyularak isimsiz olarak yayınlanmaktadır.

Site Üyesi Bir Uzmanımız
Doktor "Kadın Hastalıkları ve Doğum - Jinekoloji"
 
Mesleki Anı : Yarım saat ara ile iki kız kardeşin doğumun yaptırdım. Yayın Tarihi : 12-04-2013 12:06
 
6 yıl kadar önce iki kız kardeşin yaklaşık aynı günlerde olan gebeliklerinin takiplerini yapmaktaydım. Kardeşlerden küçük olanı ağrıları başaladığı için muayeneye gelmişti. Muayenesinde 3-4 cm.lik açılma saptayarak hastaneye doğum için yatırdım. Birkaç saat sonra doğum masasına almak için hastanın yanına tekrar geldiğimde ablası da ağrılarının sıklaştığını ve muayene edip edemiyeceğimi sordu. Muayene ettiğimde açılmanın 8-9 cm olduğunu gördük ve kardeşinden yarım saat sonra da onun doğumunu gerçekleştirdik. Yanyana iki masada yatan iki kızkardeşin tamamen tesadüfi bir şekilde peşpeşe doğum yapması benim için çok değişik bir anı oldu.
Site Yönetiminin Notu: Tıp Doktoru üyelerimizin anıları mesleki etik kurallarına saygı duyularak isimsiz olarak yayınlanmaktadır.

Gönül BAYALTUN Fotoğraf
Gönül BAYALTUN
Denizli
Çocuk Gelişimi Ve Eğitimcisi
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi78 kez tavsiye edildiKütüphanemizde Yayınlanan 36 Makalesi varFotoğrafı Mevcut
Mesleki Anı : danışanın heyecanla" bu hafta oğlumda çok büyük gelişmeler oldu"diyen sesini duymak çok güzeldi! Yayın Tarihi : 02-09-2014 14:45
 
bir danışan ;oğlumu size sadece "bir arkadaşının diğer arkadaşıyla oynadığını duyduğunda yaşadığı üzüntü ve sıkıntı için getiricem,bu okadar önemli ki,sadece oğlumun değil benimde huzurum artık o iki arkadaşın birlikte olup olmamasına ve oğlumun ogün üzgün ve moralsız olup olmamasına bağlı "dedi. oğlu ,hoş, mantıklı, iletşim kurması kolay,sıkıntılarını dile getiren biriydi. 1 hafta sonra annesi;"bizim randevumuz ne zamandı, okadar mutluyum ki,çok teşekkür ederim size,bu hafta oğlumda oyle buyuk gelişmeler oldu ki,okulda da farkedildi hatta sizi müdür odasında konuştuk, müdür beyde adınızı aldı" dedi. işte danışman olarak en mutlu an!

Gönül BAYALTUN Fotoğraf
Gönül BAYALTUN
Denizli
Çocuk Gelişimi Ve Eğitimcisi
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi78 kez tavsiye edildiKütüphanemizde Yayınlanan 36 Makalesi varFotoğrafı Mevcut
Mesleki Anı : çocuğun "karşı olma-karşıt gelme bozukluğuna "itildiğini görmek üzücüydü Yayın Tarihi : 02-09-2014 14:45
 
sessizlik yan masadaki hanımın sert bir şekilde "ceketini giy"demesiyle bozuldu.hanımın sesinde hissedilen sert ve sefkatsiz ton büyükler için bile rahatsız ediciydı.4-5 yaşlarındaki masada kahvaltı yapan çocuğun da buna tepkisi sert oldu; basında elinde ceket dikilen ve zorla kendisine giydırmeye çalışan annesini itti,sandalyesinden atladı ve koştu gitti, ceketi giymedi. oysa annenin sesinde sevgi ve yumuşaklık hissedilse ve "hava soğudu değil mi ceketini giy ,üşümezsin" ..gibi aynı zamanda açıklayıcı bir tarz iletşimi olsa çocuğun ikna olma ve yapma ihtimali büyük olabilir ve çocuğun kızıp-annesini itip kaçıp gitmek gibi sertliğe ve baskıya, aynı sertlık ve şiddetle karşı gelmesi söz konusu olmayabilir. bu tarz davranışlar çocuklarda "karşıt olma-karşı gelme bozukluğu"nu destekler ancak. orda bulunduğu 1 saat içinde anne çok sık çocuğa şu şekilde hitap etti"buraya gel,koşturma, otur yerine,bak sana söylüyorum,defne bıktım artık yaptıklarından biraz uslu dur.." gözlerimin önünde bir çocuğun "karşıt olma "bozukluğuna itilmesini izlemek zor ve üzüzcüydü..

Gönül BAYALTUN Fotoğraf
Gönül BAYALTUN
Denizli
Çocuk Gelişimi Ve Eğitimcisi
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi78 kez tavsiye edildiKütüphanemizde Yayınlanan 36 Makalesi varFotoğrafı Mevcut
Mesleki Anı : 4 yasındaki çocuğun kovaladığı kediden korkup "cıyak-cıyak"bağıran genç hanım:)) Yayın Tarihi : 02-09-2014 14:45
 
sonbaharın güzel bir pazar sabahı,bir kahvaltı salonunun bahçe kısmı..kırmızı,yeşil sarı ağaç yapraklarının çimler üzerine düşen harika görüntüsü ve yağmurdan sonraki temiz ferah havası nisanın içini doldurup,pür doğal bir huzur veriyor. ortalarda koşturup duran ve neşe saçan 4 yaşlarındaki bir kız çocuğu,restorant'tan beslendiği belli olan iri-yarı,garfield gibi tonton kedinin peşinden koşturup,kediyi ordan oraya zıplatıp,kaçırıp,kahkahalar atarak eğleniyor. kedi bu kez bahçe kenarında oturan çifte doğru koştu ve masanın altına girip saklandı.çiften biri olan 25 yaşlarındaki genç hanım "ayyy!..yapma ,kovalama.."diye çocuğa "git ,git..burdan..aman tanrım!.."diye "cıyak cıyak.." kediye bağırıyor,ayaklarını sandalyenin altına saklıyor,arada bir ayağa kalkıyor..korkudan renginin sarardığı görülüyor.. çocukta hem "kediye çık..çık.."diye bağırıyor hemde genc hanıma bakıp kahkahalarla gülüp eğleniyor.. bu traji-komik manzaraya gülmeden durabilmek mümkün değildi:)) kedi bahçeden garson tarafından çıkarıldı da hanım rahatladı.genç hanım daha sonra "kediden çok korktuğunu, ellerinin titreyip-bayılacak gibi olduğunu" söyledi.. bu aşırı-mantıksız korkulu davranışının altında nasıl bir kaygılı-korkulu kişilik yattığını düşünmeden edemedim. belki de o genç hanım küçükken o kız çocuğu gibi kedilerin peşinde hiç koşamamış,annesi-babası yada diğer yakınları tarafından sürekli uzak durması için uyarılmış,kediyle oynamanın tadını çıkaran bu kız çocuğunun yaşadığı mutluluğu hiç yaşayamamıştı...

Mahir Efe FALAY Fotoğraf
Psk.Mahir Efe FALAY
İstanbul
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi20 kez tavsiye edildiÖzgeçmişi MevcutKütüphanemizde Yayınlanan 9 Makalesi varFotoğrafı MevcutMesleki Videoları Mevcutİş Adresi KayıtlıTelefon Numaraları Kayıtlı
Mesleki Anı : Seminerlerden Notlar: “Çocuklara Yönelik Kötü Muamele” Yayın Tarihi : 19-07-2014 16:49
 
İl Özel İdaresi ve Kalkınma Ajansı işbirliğiyle düzenlenen “Çocuklara Yönelik Kötü Muamele” konulu oldukça bilgilendirici ve harekete geçirici seminerde gördüm ki durum bugüne kadar gördüğümüz duyduğumuzdan çok daha vahim. İki yıl önce blogumda yazdığım gibi* “Çünkü bu çok bol katmanlı bir konu ve sadece “etkileri” bile bir kitap çıkartırır. “ Konu hakkında görece bilgisiz halimle bile az bile yazmışım. Bu etkiler hakkında konuşmak bile zorlayıcı bir deneyim. Ancak yine de ülkemizde güzel şeyler oluyor. Mesela Çocukder başkan yardımcısı Gülhan Şişman’ın bize bildirdiği önemli bir gelişme; Emniyet’in Çocuk Şubesi isimsiz ihbarları değerlendiriyormuş. Bu, çocuk istismarlarını önleme yolunda büyük bir adımdır. Bize düşen neyin istismara veya istismar ihtimaline girdiğini öğrenmek ve cesaretimizi toplayıp telefonda bildirmek. Çocuk Şube Müdürlüğü Adres Bilgileri Selamiali mah. Gazi cad. No:127 Bağlarbaşı Web Sayfası http://www.kanka.com.tr E-Mail cocukpolisi@iem.gov.tr Alt Birim Adı Telefon 1 Telefon 2 Fax Santral 0216 4927185 0216 4956010 0216 3108803 Santral 0216 4955500 0216 4955600 Santral 0216 4955602 0216 4955603 * http://alticuceler.blogspot.com/2010/04/cocuk-suistimali.html

Mahir Efe FALAY Fotoğraf
Psk.Mahir Efe FALAY
İstanbul
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi20 kez tavsiye edildiÖzgeçmişi MevcutKütüphanemizde Yayınlanan 9 Makalesi varFotoğrafı MevcutMesleki Videoları Mevcutİş Adresi KayıtlıTelefon Numaraları Kayıtlı
Mesleki Anı : Seminerlerden Notlar: “Evlilik Öncesi Eğitim” Yayın Tarihi : 19-07-2014 16:49
 
Geçen gün katıldığım bu Eğitimci Eğitimi semineri Türkiye Belediyeler Birliği ve T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı işbirliğinde İstanbul Gönen Otel’de 2 gün süreyle gerçekleştirildi. Otel güzel, açık büfesi daha da güzeldi. Seminerse ilk gün bir iki aksaklığa rağmen yararlı oldu. Program yaklaşık 2 yıl önce başlamış ve yeni evlenecek çiftleri çift olmak, evlilik, aileler ve ileride onları bekleyenler hakkında hem farkındalık kazandırmak hem de olabildiğince eğitmeyi amaçlamış bir erken eğitim programı. Biz psikologlar, sosyolog, sosyal hizmet uzmanları, hemşire ve doktorların ülke genelinde vereceği bu eğitim kanımca vatandaşlarımız için büyük fayda sağlayabilir. ” Peki, uzmanlardan destek almak isteyenler, nereye başvurmalı? Bozoğlu; “Bulunduğunuz şehirdeki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı İl Müdürlükleri ve onların gündüzlü kuruluşları aile danışma merkezleri toplum merkezlerinden veya yerelde bulunan belediyelerden veya sivil toplum kuruluşlarından bu eğitim programlarını almanız mümkündür” dedi.”

Nilüfer ŞİŞMAN Fotoğraf
Uzm.Psk.Nilüfer ŞİŞMAN
İstanbul
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi47 kez tavsiye edildiÖzgeçmişi MevcutKütüphanemizde Yayınlanan 59 Makalesi varFotoğrafı Mevcutİş Adresi KayıtlıTelefon Numaraları Kayıtlı
Mesleki Anı : Ozlu soz Yayın Tarihi : 14-11-2020 17:41
 
Danısanlarımdan bırısı yasamıs oldugu bır travmayı anlatırken cok guzel bır soz kullandı Hayaller gerceklerden cok daha korkutucu Sızce?

Nilüfer ŞİŞMAN Fotoğraf
Uzm.Psk.Nilüfer ŞİŞMAN
İstanbul
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi47 kez tavsiye edildiÖzgeçmişi MevcutKütüphanemizde Yayınlanan 59 Makalesi varFotoğrafı Mevcutİş Adresi KayıtlıTelefon Numaraları Kayıtlı
Mesleki Anı : Okb Yayın Tarihi : 14-11-2020 17:41
 
Bugun okb temızlık takıntısı yasayan bır hastam problemını anlatırken esı bır anda onun temızlıgı bıtmeyen temızlık doktor hanım bızım ev hıc bır zaman temızlenemedı dıyıverdı;)

Sedef TEZER Fotoğraf
Fzt.Sedef TEZER
İstanbul
Fizyoterapist
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi9 kez tavsiye edildiFotoğrafı Mevcutİş Adresi KayıtlıTelefon Numaraları Kayıtlı
Mesleki Anı : İlk Kilometre Taşım Yayın Tarihi : 03-10-2012 18:04
 
1980 yılında, iki yıllık bir fizyoterapistken ilk deneyimimlerinden birinde 19 yaşındaki bir delikanlının kolunun dirsek üstünden mi yoksa altından mı kesilmesi kararında, sonraki rehabilitasyon açısından olasılıkları değerlendirmem isteniyordu. Bilgiler, sinir yaralanmalarında, iki yıldan sonra geri kazanımların olmayacağı yönünde olsa da, mimar olamayı planlıyan bu delikanlının, sağ kolu için, “yapılması gerekenler yapıldımı?” sorusunu kendime sorarak, operasyonu ertelemelerini istedim ve çalışmalarıma başladım. Bir hafta sonra, delikanlının elinde dolanım düzelmeye, yaralar iyileşmeye başladı ve ameliyat bir hafta daha ertelendi. Bir ay sonra, artık elini hissedebiliyordu. Dört ay sonra küçük parmağını oynattığında, hepimiz sevinç çığlıkları atmıştık. Bir fizyoterapist olarak, daha sonra mimar olan bu delikanlının hayat kalitesine ve yaşamında amacına ulaşabilmesine olan katkımı düşündükçe, beni heyete davet eden hekim arkadaşlarıma, önerime katılanlara ve hastanenin başhekimine buradan teşekkürlerimi sunuyorum.

Gönül BAYALTUN Fotoğraf
Gönül BAYALTUN
Denizli
Çocuk Gelişimi Ve Eğitimcisi
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi78 kez tavsiye edildiKütüphanemizde Yayınlanan 36 Makalesi varFotoğrafı Mevcut
Mesleki Anı : anaokulundan kaçan 2.5 yaşındaki sürpriz ziyaretçimiz. Yayın Tarihi : 02-09-2014 14:45
 
ofiste bir gün öğleden önceki bir saatte, ağlamayla karışık ,mırıldanan çocuk sesleri duyup, hemen binamızın önündeki çocuk parkından geldiğini düşünüp önemsemedim.Koridora çıktığımızda seslerin hemen daire giriş kapısı önünden geldiğini ve bir çocuğun" ben anneme gidicem.." diye mırıldanıp,ağladığını farkettim, kapıyı açtığımız da ,kendini hizla içeri atan 2.5 yaşındaki ziyaretçimiz, okula alışma sorunu yaşadığı için bir hafta önce bir kaç kez ofisimizi ziyaret eden ve artık okula alıştığını gördüğümüz tatlı küçük bir kızımızdı.onu yalnız ve o halde görünce küçük bir şok geçirdik.2 bina ötemizdeki anaokulundan kaçmış, arabaların geçtiği ve park ettiği sokaktan yürümüş ,bizim binayı bulmuş,bahçeden geçmiş ve 3.kata çıkarak kapımızın önünde sesini duyurabilmek için uğraşıyordu. içeride ailesi gelinceye kadar hem bir şeyler içip,hem resimli hikayeler okuduk, hemde bir daha ziyarete gelmek isterse öğretmeninden neden izin alması konusunda çalıştık ve anlaşmaya vardık. yaptığı bizi epeyce kaygılandırsa da küçük ziyaretçimiz bizi neşelendiren bir sabah sürprizi oldu..

Meltem BİLGİCİ Fotoğraf
Uzm.Psk.Meltem BİLGİCİ
İstanbul
Psikolog - Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi23 kez tavsiye edildiÖzgeçmişi MevcutKütüphanemizde Yayınlanan 12 Makalesi varFotoğrafı Mevcutİş Adresi KayıtlıTelefon Numaraları Kayıtlı
Mesleki Anı : Danışanın kısa süredeki mutluluğu görülmeye değerdi Yayın Tarihi : 13-12-2021 22:24
 
Çocukluk yıllarında cinsel tacize maruz kalmış 30lu yaşlarda evli bir kadın danışanımın geçmişte yaşadığı bu travma yüzünden eşiyle hayatı kötüye gitmekte cinsel ilişki noktasında sıkıntı yaşamakta ve yaşam onun için oldukça zor durumda idi. sürekli aklına o görüntülerin geldiğini ifade ediyor, bu düşüncenin dayanılmaz olduğundan eşiyle ilişiye girdiğinde bu düşünceden kurtulamadığından bahsediyordu. Biz bu danışanımla EMDR tekniğiyle seanslarımıza başladık ilk 4 seans onun açısından inanılmaz acı vericiydi çünkü travmatik anısını tekrar tekrar yaşantıladı bu seanslarda. Seanslara gelirken ayaklarının geri geri gittiğini ifade ediyordu ve 5. seansta hayat normale dönmeye başladı ve 6. seanstan çıkarken kuş gibi hafiflediğini artık o anının onu rahatsız etmediğini kendini inanılmaz rahat ve dingin hissettiğini ifade ederek sürecimizi sonlandırdık. daha sonra benimle irtibata geçerek "hayatındaki bir çok şeyin düzene girdiğini ve çok mutlu olduğunu" ifade etti. Bu bir terapist için inanılmaz bir mutluluktur en azından benim için öyleydi.

Site Üyesi Bir Uzmanımız
Doktor "Ortopedi ve Travmatoloji"
 
Mesleki Anı : dünyada ilk kol ve bacak nakli ekibi Yayın Tarihi : 02-08-2012 19:42
 
Antalyada yapılan,dünyada ilk çift kol ve bacak nakli ameliyatındaki ekipte bulunmuş olmaktan çok mutluyum...
Site Yönetiminin Notu: Tıp Doktoru üyelerimizin anıları mesleki etik kurallarına saygı duyularak isimsiz olarak yayınlanmaktadır.

Psk.Birsen ŞANLI
Trabzon
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi2 kez tavsiye edildiKütüphanemizde Yayınlanan 2 Makalesi varİş Adresi Kayıtlı
Mesleki Anı : Özlemlerime yeni özlemlerim eklendi Yayın Tarihi : 01-01-1970 03:00
 
Bu gün 8 Haziran 2012. Bu gün saat 12 de, öğrencilerimize emeklerinin bedelini gösteren belgelerini yani karnelerini verdik. Son anda yaptığımız veli görüşmesi sayesinde bir çok öğrencimle görüşemeden ayrıldım. Belkide onları bir daha göremeyeceğim. ( henüz önümüzdeki yıl için sözleşme imzalamadım) Görüşme esnasında, bir ara kapı açıldı bensu içeriye baktı, ben görüşmeye ara verip, bir dk. dışarı çıktım , baktım, çağlar, kübra, yağmur, begüm bensu kapının önünde bekliyorlar. Karnelerini almışlar beni bekliyorlar yaramaz çocuklar gibi boynuma atladılar, birini kucaklıyorum diğeri kıskanıyor, bu defa hepsini kucakladım.En çok kıskanan da bensu oldu. sonra baktım yağmur ve begüm boynularını bükmüşler ikisi yanyana duvara yaslanmışlar ağladı ağlayacaklar, onlarıda kucakladım öptüm vedalaştım ve acele ile görüşmeme dündüm. BU öğretim yılında genelde lise öğrencilerine daha çok zaman harcadım.Onlar ergenler dolayısı ile psikolojileri allak bullak.En önemli sıkıntıları ebeveynleri ile olan anlaşmazlıkları. Dolayısı ile en çok enerjilerini tükeden problem bu,yada arkadaşlar arası rekabet (özellikle kızlar arasında).Hepside çokgüzellerve eğlenceliler. Onlarla çok özel şeyler paylaştık ve elimden geldiğince problem çözmelerine ve deneyimlerinden elde ettikleri tecrübelerin farkına varmalarına yardımcı oldum.Enerjilerini, doğru zamanda ve doğru yerde nasıl kullanacakları hakkında fikir verdim.Onlarda genellikle fikirlerimi iyi anlamda değerlendirdiler.Dolayısı ile hemen hepsine faydalı olduğuma inanıyoru. Bu arada aileler ile iş birliği yaptık.Bir kaç aile bize zaman ayıramadığı için öğrencimizdeki sıkıntılar devam etti. Ama biz öğrenci ile işbirliği yaparak sıkıntıları azaltmaya çalıştık. Aileler zaman ayıramıyor diye çocuklarımızı ihmel etmedik. Çünkü onlar Türkiye Cumhuriyeti nin ferdi ve ATATÜRK ün dedği gibi bu nesiller bizim eserimiz olacak. Görevimizi bu bilinçle yaptık. Onlar benim için çok değerli. onları tıpkı kendi çocuklarım gibi çok seviyorum.Akademik anlamda başarılı olmalarından ziyade, öz güveni yüksek, saygılı, kendini, milletini ,insanları seven, saygılı ve sevgili, çalışkan. problem çözme becerisi gelişmiş, farkındalığı olan mutlu birey olmalarını daha çok önemsiyorum, böyle kişilerin akademik anlamda da çok başarılı olacaklarına inanıyorum. Benim için Her öğrenci biricik ve özeldir. Lise den Nurseli ile senden başka senden başkayı söyletip , dans edişimizi, çağların hocacığım, hocacığım diye seslenişini, bensunun, hocam mutlaka konuşmalıyız diye acele ile gelişini, hikmetin dersten kaçmak için görüşme talep etmesini,ardanın hikmeti zorla derse götürdüğünü,, ahmetin fenerbehçe sevdasını, asyanın ve mervenin yurt dışına gitme telaşalarını, osmancanın sevimliliğini, Begümün ve yağmurun çabalarını, izelin bayılmasını, nazlıcanın azmini,uğurcan Bancının kaslarını göstermek için giydiği dar gömleğini, daha çok hepsini buraya sığdıramayacağım sevgili çocuklarıma iyi tatiller diliyorum. Omları şimdiden çok özledim. İnşallah seneye görüşürüz ilköğretim öğrencilerimiz ile pedagok arkadaşım sevgili yeşim ile ortaklaşa ilgilendik.Elifnazlar, ömerler, denizler, hazallar,arcalar, ardalar, egeler, nihaller,yusuflar,elfinsular, tarıklar alezyalar,cemler, juliler hepsi ilerde iyi birer insan olarak karşımıza çıkacaklar. bahtları açık olur inşallah.Onlar daha küçük olduğu için daha sevimli olıyorlar, dolayısıyla onları birazcık daha ilgiyle seviyorum onlarıda şimdiden özledim Sevgili Yeşim ile çok güzel bir iş birliği içinde çalıştık ve başarılı işler çıkardık. Yeşim Alman iş disiplini ile yetişmiş, çalışkan, düzenli, disiplinli çalışan sevecen,araştırmacı ve saygılı bir insan. Çocuklarla iletişimi çok iyi ve çocuklar onu çok seviyor. Beraberce çok huzurla çalıştığım ender kişilerden birisi. Kendisine sevgilerimi sunuyorum. Ailelere, yaz için bir kaç önerim olacak, bir sene içinde öğrencilerin alıştıkları çalışma disiplinini, birazcık hafifleterek, devam ettirmelerini öneriyorum. Ebeveynler çocukları nasıl olsa tatil deyip bilgisayarda internette şiddet içerikli yada kişisel gelişimlerini olumsuz etkileyecek yayınlarda zaman geçirmemelerine dikkat etmeliler. Kendi yaşıtlarıyla oynamalarına dikkat etmeli. Bu anlamda yaz okulları çok güzel alternatifler sunmakta.Çünkü bir sene boyu uygulanan çalışma disiplini terkedilirse, öğrenci bu defa seneye yine konsanrasyon bozukluğu, dikkatini toplayamama, sınıf kurallarına uyamama, tertip, düzen, ve kitap okuma alışkanlığını kaybetme problemi ile başlayacaktır. velilerin özelikle kitap okuma akativitesini devam ettirmeleri ve çocuklarına yapabilecekleri sorumluluklar vermeleri gerekmektedir. Bizler daha okula devam ediyoruz. Seneye sağlıklı iyi başlangıçlar yapmak dileği ile tüm öğrencilerimize iyi tatiller diliyorum.

Meral HASANDAYIOĞLU Fotoğraf
Meral HASANDAYIOĞLU
İzmir
Çocuk Gelişimi Ve Eğitimcisi
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi21 kez tavsiye edildiÖzgeçmişi MevcutKütüphanemizde Yayınlanan 30 Makalesi varFotoğrafı MevcutMesleki Videoları MevcutTelefon Numaraları Kayıtlı
Mesleki Anı : Çocuklara Güvenmek ve İnanmak Yayın Tarihi : 29-02-2012 14:51
 
1987 yıllarında Gölcük Kız Meslek lisesi Anaokulu Yönetiçisi iken 4 yaş grubundan bir öğrencimiz odama gelerek, Öğretmenim, burnuma bir raptiye kaçtı dedi. Öğrencimin genel görünüşü, duruşu, bakışı ve tavırları gayet normal idi. Burnunun içini inceledim hiç birşey görünmüyor, şişlik yok, kanama yok , sertlik yok.Ağzını kapatıp burnundan nefes vermesini istedim. Önce ben nefes verdim nefes verişim oldukça şiddetli idi ve beni çok iyi taklit etti. Tekrar burnunun iç kısmını inceledim, hiç birşey görünmüyor.Öğrencime canın yanıyormu ? Diye sordum hayır yanmıyor dedi. Elinden tutup sınıfına gittim sınıf öğretmenine konuyu anlatıp olaydan haberi olup olmadığını, raptiye gerektirecek herhangi bir etkinlik yapıp yapmadıklarını araştırdım.Ögretmen sınıf içinde hikaye anlattığını etkinlik saatinin hanüz gelmediğini, çocuğun dikkat çekmek amaçlı böyle bir senaryo anlatabileceğini açıkladı.İçime hiç sinmiyordu.Aklıma 3- 6 Yaş dönemindeki çocukların özellikleri geldi. Merak duygularını yenemezler, çok sık soru sorarlar, kendi kendilerine bir çok deney yaparlar yaptıkları deneyler bize yaramazlık gibi görünür. Çoğu deneylerine engel oluruz. Örneğin su ile ilgili deneyler, suyu olmadık yerlere boşaltmaları, Makyaj malzemelerini birbirine karıştırmaları ve ellerine geçen her şeyin içini görmek istemeleri gibi,ama bu olay çok farklı. Öğretmen haklı olabilirmi ? Diye de düşünmeye başladım. Sınıfta çocukların bulunduğu her alanı inceledim. Raptiye ile ilğili hiç bir ize rastlamadım. Riske girmek isyemedim. Çocuğu doktora götürmeye karar verdim. Yakınlarda bulunan bir sağlık ocağına gidip durumu anlattım. Doktor büyük bir ihtimalle bir şeyi yok size güzel bir hikaye anlatmak istemiştir dedi. Israrla muayene etmesini istedim. Muayene sonunda doktor- Evet haklıymışsınız. Pırıl pırıl yanan bir raptiye görünüyor dedi ve raptiyeyi çıkardı enfeksiyona karşı önlem olarak verdiği iaçlarıda alarak okula döndük. İlk işim veliyi arayıp durumu açıklamak oldu. Veli - Hocam biz olsak şu kadarcık çocuğun sözüne inanıpta doktora götürmezdik iyiki götürdünüz yoksa daha büyük sorunlar yaşayabilirdik dedi ve teşekkür etti. Yıllar sonra bile iyiki öğrencime inanmışım.İyiki öğrencim bana güvenip doğruyu korkmadan açıklayabilmiş demenin mutluluğunu yaşıyorum.

Site Üyesi Bir Uzmanımız
Doktor "Gastroenteroloji"
 
Mesleki Anı : PET (POZİTRON EMİSYON TOMOGRAFİ) ÇEKTİİRDİM. BT (BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ) GEREKLİ Mİ? Yayın Tarihi : 19-04-2017 00:40
 
PET (POZİTRON EMİSYON TOMOGRAFİ) ÇEKTİİRDİM. BT (BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ) GEREKLİ Mİ? Teknoloji baş döndürücü olarak ilerliyor. İnsanın ateşi bularak gıdalarını ateşte pişirdiğinin üzerinden 1 milyon yıl geçtiği ileri sürülüyor. Bu kadar uzun bir süreçten sonra ise son 50 yıl biraz daha dikkat edersek 25 yılda teknolojik gelişmeler inanılmaz bir süratle ilerliyor. Ateş bulunalı bu kadar uzun bir süre geçmiş iken,100 yılı aşkın bir sürede otomobil bulunmuş iken, son 50 yılda insanlık inanılması güç gelişmelere tanık oluyor desek yanlış olmaz. . Tıp fakültesi öğrenciliğimizde ultrasonografi ile tanışma şansımız olmadı. 1985 yılında ilk kez ultrasonografiyi gördüğümde BBT (bilgisayarlı beyin tomografisi) cihazından bahsedildiğini duydum ve gördüm. Bu süreden henüz 20 yıl geçmiş iken bu güne kadar görüntüleme yöntemlerinde manyetik rezonans (MR), dinamik MR, yüksek rezolüsyonlu BT,Pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi buluşlar süratle birbiri peşi sıra hizmete girdi. Bu aşamaları radyologlar zor izler duruma geldiler. Mesleğe atılan bir radyolog daha 10 yılını tamamlamadan pek çok yeni cihaz devereye girer oldu. Biz klinisyenler de bu gelişmeleri sindirip kullanımımıza dahil ediyoruz. PET son olarak hücrenin özellikle kanser hücresini glikozu (şekeri) kullanımına bağlı olarak görüntüleme esasına dayanan bir cihaz olarak biliniyor. Önemli olan hastalarınız için doğru kararları verirken, cihazların hangi özellikleri taşıdığı ve hangi durumlarda doğru cihazın kullanılmasının gerektiğini bilmek , bilmiyor isek danışmanın gerekliliğini anlamak olmalıdır. PET cihazı için toplumda yaygın olan yanlış kanı ise içine girilip görüntüler alındığında vücudun neresinde olursa olsun kanser hücresini bulunacağı şeklindedir. Bu yanlış kanının doğrultusunda yaşanan bir anımı sizinle paylaşmak istiyorum. Altmış yaşlarında erkek bir olguya 8-9 ay kadar önce yemek borusunun altında bir kanser bulunduğu tanısı konulmuş. Bu tanı ile operasyon olasılığı olmasına rağmen kemoterapi ve radyoterapi yöntemleri seçilmiş. Bu süreç yaklaşık birkaç ay devam ettikten sonra hastanın yemek borusu altındaki tümörü gerilemiş ve operasyon için karar alınmış. Radyoterapi sonrası takipleri özellikle PET çekimleri ile izlenmiş. Bir kez gastroskopi yapılarak tümörün yok denecek kadar küçüldüğü belirtilmiş. Operasyon kararı alınmış. Operasyona girildiğinde ameliyat masasında yaşanan bazı olumsuzluklar nedeni ile operasyon ertelenmiş. Hasta 7-8 ay kadar sakin bir dönem geçirdikten sonra inatçı karakterde bulantı kusmaları başlamış. Bir merkeze başvurusunda gastroskopi uygulanmış ve hastanın aldığı radyasyona bağlı midesinde reaksiyon oluştuğu belirtilerek evine gönderilmiş. Hasta yakınlarının telefon ile randevu talepleri ile karşılaştım. Bulantı kusmanın devam ettiği hıçkırığın eklendiği, hastanın son derece sıkıntılı olduğu belirtildi. Hastaya nasıl yaklaşacağım, konu ile ilgili görüşümün ne olduğu şeklinde telefon ile bilgi istendi. Anılarımı okuyan ziyaretçilerim beni daha yakından tanıyacaklardır. İlk olarak hastayı görmek, muayene etmek istediğimi, büyük olasılıkla gastroskopiyi tekrarlayacağımı belirtim. İlk tepki endoskopinin daha 5-6 gün önce bir merkezde uygulandığı ve radyoterapiye bağlı değişikliklerin ötesinde bir bulgunun olmadığı şeklinde idi. Hasta yakınlarının bu tepkilerini her zaman doğal olarak karşılıyorum. Gastroskopi konusunda yetkin olmayan, yeterliliği bulunmayan bir merkezde yapılmış olması benim için güven sorunu oluşturuyor idi. Bunun tersi yetkin bir merkezde olsa bile kendi yaptığımın ,kendi gördüğümün dışında güvenmem olası değildir. Zaman zaman kendi yaptığım gastroskopiyi yineleme ve bir olasılığı gözden kaçırmama düşüncesini de hesaba katarsak gastroskopiyi tekrarlama gerekliliğini daha iyi anlatmış olacağım kanısındayım. Her koşulda gastroskopiyi tekrarlamak istediğimi ve özellikle BT (bilgisayarlı tomografi) çektirebileceğimi belirttim. Gastrsokopiyi tekrarlatmakta isteksiz olan hasta yakınları bu sefer daha da büyük bir direnç gösterdiler. Bir buçuk ay kadar önce PET çekilmiş idi ve hiçbir sorun bulunmadığı net bir dille anlatılmış idi. Bütün bu aşamaların telefon konuşması içinde geçtiğini düşünecek olursanız, karşınızdaki kişinin sizi daha önceden tanımadığını da dahil ederseniz bu tarzda aykırı söylemleri olan bir doktora güvenebilmesini ne denli zor olduğunu tahmin edebilirsiniz sanırım. Bu zorluklara rağmen hasta yakını geldi ve hastasını getirdi. Gastroskopisi bir hayli sıkıntılı oldu. Gıdalar ve mide içerikleri hastayı son derece rahatsız ediyor idi. Hastaya bu nedenle bir değil üç kez gastroskopiyi yineleme gereği doğdu. Kademe kademe bilgi verdikçe hasta yakınları sorunu anlamaya çalışıyorlardı. Buna rağmen, PET çekilmesine rağmen hala BT çekilmenin neden gerekli olduğuna dair kuşkuları yatışmamış idi. PET var iken, bu kadar yakın zamanda çekilmiş iken BT ne tür bir ek bilgi verebilirdi ki?Şimdiye kadar kendilerine devamlı PET çekilmiş, BT ‘den bahsedilmemiş idi. Bu düşüncelere rağmen yine de gerekli görüyor isem BT çektirmeme izin verildi. Çekilen BT ‘nin görüntüleri ise hiç iç açıcı değildi. Hastalık karın içinde yayılmış ve oldukça sıkıntılı bir süreç hepimizi bekliyor idi. Klinik gidiş böylece değişti ve hasta keomoterapi görür duruma geldi. Konuları biraz ayrıntıları ile anlatmaya çalışıyorum ki hastalarımıza ve yakınlarına bazı konularda yardımcı olmayı amaçlıyorum. Doğru merkez ve doğru doktorlardan destek alınmayınca yaşanan olaylar sıkıntılı olabiliyor. Şundan hiçbir zaman şüpheniz olmasın ki kendim veya yakınlarım, ilgili olduğum iç hastalıkları veya gastroenteroloji dışında bir konuda rahatsızlandığında doğal olarak ben de doğru doktor ve doğru merkezi bulma gayretinde oluyorum. İnsan faktörü halen teknolojinin sunduğu olanakların ötesine geçmemektedir. Teknolojiyi kullanan ve ondan yararlanan sonuçta insandır( burada doktordur). Doğru kararlar verilmediği sürece teknolojinin en son ürününü doğru yerde kullanmadığınız taktirde elde edilecek sonuç başarılı olamamaktadır. Dilerim kanser gibi son derece ciddi problemler ile değil çaresi olan sorunlar ile karşılaşır ve yaşamanın zevkine varırız. Saygılar, Dr. Hakan Yüceyar
Site Yönetiminin Notu: Tıp Doktoru üyelerimizin anıları mesleki etik kurallarına saygı duyularak isimsiz olarak yayınlanmaktadır.

Site Üyesi Bir Uzmanımız
Doktor "Gastroenteroloji"
 
Mesleki Anı : HER TÜRLÜ TETKİKİ YAPTIRDIM. PEKİYİ BEN NASIL İYİ OLACAĞIM? Yayın Tarihi : 19-04-2017 00:40
 
HER TÜRLÜ TETKİKİ YAPTIRDIM. PEKİYİ BEN NASIL İYİ OLACAĞIM? Bu soru ile öylesine çok karşılaşıyorum ki hangi anıyı size nakledeyim bir an tereddüt ediyorum. Bu tarzda bizlere yaklaşan hastaya ilk başlangıçta şunu söylemek isteriz. Tıp fakültesinde okuyan her öğrenci şunu bilir ki “Hastalık yoktur, hasta vardır” prensibi bizim için son derece önemlidir. Hasta ile karşılaştığımızda bizim karşımızda mekanik bir nesne değil canlı bir organizma durmaktadır. Bir araba ile, bir makine ile değil, henüz tıbbın bugün geldiği seviyede tüm yönleri ile değerlendirilemeyen, karmaşık, değişken canlı bir yapı ile karşılaşılmaktadır. Doktorun karşı karşıya olduğu varlığın değerlendirilmesinin güçlüğünü doktorun da hasta ve yakınlarının da hiçbir zaman unutmaması gerekir. Bir araba ile sorun yaşandığında bugün gelinen teknolojide bilgisayar değerlendirmesi ile pek çok sorun çözülür veya bir iki inceleme daha yapılarak problem ortadan kaldırır. Sorun giderilemez karmaşıklıkta ise eski parçanın yerine yenisi takılır. Daha da büyük bir sorun varsa eski araba veya makine yenisi ile değiştirilir. İnsanla uğraşan doktor ise her olguda farklı bir sorunla karşılaşabileceğini,sorunu bir an önce belirlemeyi ve çözüm getirmeyi hastadan çok daha büyük bir istekle istemektedir. Hasta ve yakınlarının bu konuda doktoru anlaması ve yardımcı olması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Toplumumuzda son yıllarda giderek yaygın olan görüşler doğrultusunda ya bilgiye ve bilgiyi sunan kişiye duyulan saygı azalmaktadır ya da hasta veya yakını olan kişi veya kişiler pek çok konuyu doktordan çok daha fazla bilmektedir. Yaygın olan bu görüşlere göre kişi okuyarak, biraz araştırarak rahatlıkla edindiği bilgi veya bilgiler ile kolaylıkla doktordan daha fazla deneyim ve görüşe sahip olduğuna inanmaktadır. Bu ve benzeri anlayışın doğrultusunda hasta yaptırdığı tetkikler ile kesinlikle her türlü sorunun tanısının konulabileceğine inanmaktadır. Eğer konulamıyor ise bunu anlamakta oldukça zorlanmaktadır. Yapılan her türlü tetkikin her merkezde aynı yüksek kalitede ve aynı duyarlılıkta olduğu inancı ile sonuca ulaşılmaması durumunda son derce şaşırmaktadır. Radyolojik tetkiklerim sadece bilgisayarlar tarafından değerlendirildiği, doktorun bu tetkikleri okumadaki öneminin çok da ön planda yer almadığı, endoskopik tetkikleri yapan kişilerde deneyimden ziyade girişimin yağılmış olmasının yeterli olduğu kanısındadır. Bu noktaları belirlemek ve anlatmaktaki amacım hasta veya yakınlarını suçlamak, hiçbir konuda değerlendirme becerinse sahip olmadıkları gibi bir suçlamada bulunmak olmadığının altını çizeyim. Amacım, toplumda uzun yıllar boyunca doktorluk mesleğinin uğradığı yoğun ve maksadını aşan olumsuz eleştirilerin hasta-doktor ilişkilerinin geldiği istenmeyen sonuçları vurgulamaktır. Konuyu siz sayın ziyaretçilerimle tartışmaya açmaktaki amacım günümüzde gelinen teknolojik süreçte ise hastaya yaklaşımın bir takım anlayışı içinde olmasının zorunlu olduğunu bir kez daha vurgulamaktır. Bu anlayışı kabul etmeyen, içlerine sindiremeyen hasta veya doktorlar ise pek çok sorun ile karşılaşmakta ve dolayısı ile bu sorunlarının giderek büyümesine istemeyerekte olsa yol açabilmektedirler. Sanırım çok fazla noktayı bir anda anlatmaya çalıştım ve konuyu karmaşık hale getirdim. Anımı sizlerle paylaştıkça sanırım söylemeye çalıştıklarım daha da netleşecektir. Birkaç yıl önce karşılaştığım bir olayı anlatmaya çalışayım. Böylece söylemek istediklerimi daha rahat tartışabiliriz. Orta yaşlarda (54-55) bir erkek hasta başvurdu. Karnının şiş olduğunu, bulantı ve kusma yakınmasının olduğunu belirtti. Kendisinin 5-6 yıldır Crohn (inflamayuvar barsak hastalığı) hastalığı tanısı ile izlendiğini belirtti. Crohn hastalığının hem Manisa ‘da devlet hastanesinde hem de İzmir ‘de bir üniversite hastanesinde konulduğunu bildirdi. Bu hastalık nedeni ile kullandığı 4-5 çeşit ilacı masanın üzerine yaydı. Bir iki ay kadar önce İzmir’de tanı konulan üniversitede gastroskopi , kolonoskopi, ultrasonografi,bilgisayarlı batın tomografisi, kan ve idrar tetkiklerinin yapıldığını, tedavisinde bir iki ilave yapılmasına rağmen yakınmalarının hiçbir şekilde geçmediğini aksine şiddetlendiğini belirtti. Hastayı yatırarak muayene ettim. Karnı gerçekten şiş özellikte idi. Karın cildinde bir iz olması üzerine sorduğumda 18 yıl önce mide operasyonu geçirdiğini, bu operasyondan bir yakınması olmadığını, Crohn hastalığının bir türlü kontrol altına alınamadığını belirtti. Olgunun anlatımı aşamasında yukarıda anlatmaya çalıştığım konulardan bazı vurgulamaya çalıştığım noktaları sanırım fark etmeye başlıyorsunuz. Doktor olarak benden istenen sorunu çözmem gerektiği idi. ”Her türlü tetkiki yaptırdım. Crohn hastalığı ile ilgili her türlü ilacı kullanıyorum, iyi olmuyorum, sorunu mutlaka sizin çözmenizi istiyorum” söylemi ile karşı karşıyaydım. 1. Mevcut tetkikler ile hastaya birkaç öneride bunup takibe alabilirdim. 2. Gastroskopi, kolonoskopi, ultrasonogrfai, gereğinde tomografi gibi tetkikleri yineleyerek sorunun içeriği ile uğraşabilirdim. 3. Crohn hastalığı oldukça kötü seyirli bir hastalıktır. Siz de bu kötü süreci yaşıyorsunuz. Yapacak pek bir şey kalmamış, siz eski takip olduğunuz merkeze gidin de diyebilirdim. Yukarıda saydığım bu yollardan ikinciyi tercih ettim ve hastaya “baştan başlayalım” dedim. Hasta şaşırdı. Tetkiklerinin daha yeni yapıldığını, çok ayrıntılı tetkiklerden geçtiğini ve mevcut durumun kendisi için oldukça kötü olduğunu, tetkikleri tekrarlatmak istemediğini belirtti. Ayrıca ilave etti ki tetkikleri yinelemekte ne maksadım olabilirdi? İzmir ‘deki üniversite hastanesinde yapılan tetkiklere güvenmiyor muydum?Farklı bir tanı ile karşılaşma olasılığım ne olabilirdi ki tetkikleri yinelemek istiyordum? Crohn tanısı ortada iken bu konuda neler yapmam gerektiğini söylemem daha akılcı değilmi idi? Anlatmaya çalıştığım bu süreçte en zor olan hastanın doğal olarak yeniden araştırılması gerektiğinin iknası aşamasıdır. Hasta ikna olmaz ise sonuç olarak her türlü incelemeyi reddedecektir. Burada hasyanın ikna edilmesi gerek en önemli noktanın “Hastalık yoktur, hasta vardır” prensibine bağlı kalınması olduğunu bir kez daha hatırlatayım. Her hasta belirli bir kalıp teşhise oturtulamayabilir. Hastada bir veya birden çok hastalık bir arada bulunabilir. Size gelininceye kadar söylenen tanıların hepsi veya bazıları yanlış veya eksik olabilir. Bu aşama 1.Doktorun sabrı, 2. Hastanın konuyu anlayabilme derecesi, (hiçbir zaman hastanın okuduğu okul seviyesi ile paralel değildir), 3.İstenen tetkiklerin maliyeti, 4.Hastanın size olan güveni, kendisinin deneme tahtası gibi değerlendirilip değerlendirilmediği düşüncesi, 5.Amaçladığınız aşamaların sonucunda elde etmeye çalıştığınız olasılıkların hasta tarafından kavranabilmesi, gibi sayabileceğimiz pek çok faktöre bağlı olarak sonuçlanacaktır. Bizim olgumuzda ise yukarıda saydığımız bir çok aşamayı olumlu olarak atlattık. Kolonskopi uyguladım. Crohn ile ilgili bir bulguya rastlamadım. Gastroskopi yaptım, midede aşırı miktarda sıvı toplanması izledim. Daha önceki (18 yıl önce) geçirilen mide ameliyatı ile ilgili bir sorun ile karşılaştım. Bu işlemlerden sonra hastada Crohn hatalığı düşünmediğimi belirttim. Bu görüş hastayı son derece şaşırttı.Mide için ilaçlı filmini istediğimde geçirilen operasyona ait sorunun değişikliklerini belirledim. Hastaya tekrar operasyon önerdim. Bu öneri ise şaşkınlığı iyice arttırmış oldu. Geldiğimiz nokta hastanın başlangıçta düşündüğünden bir hayli farklı idi. 1. Bu zaman kadar Crohn hastası olduğuna inanmış iken kendisinde Croıhn ile ilgili bir bulgumun olmadığını belirtmiştim. Bu oldukça iddialı bir görüş idi. İnanası gelmiyordu. İlgili üniversitenin öğretim üyesi kendisini Croıhn tanısı ile uzun zamandır tedavi etmekte idi. Hangimize inanacaktı. 2. Crohn hastalığından ziyade geçirilen mide operasyonun bağlı sorun dediğimde tekrar operasyon ile bu sorunun giderilmesinin mümkün olacağına nasıl inanabilirdi. 3. Operasyon için önerdiğim cerrah kim idi? Bu operasyona bende katılabilir miydim? Operasyon sırasında kalın ve ince barsaklar değerlendirilerek kesin olarak Crohn tanısı dışlanabilir miydi? Benzeri pek çok soru birbiri ardına hastadan bana soruluyordu. Bu aşamanın sonuca ulaşabilmesi ise ileri sürdüğüm görüşe hastanın uyumunun, iknasının sağlanmasının ikinci güç sürecin yaşanmasına sebep oldu. Yukarıda saydığım hastanın sorduğu benzer soruları yineleyerek canınızı sıkmak istemiyorum. En önemli aşamanın ise bu olduğunu vurgulamadan geçmeyeyim diyerek ayrıntıya giriyorum. Sonunda hasta operasyona razı oldu. Genel cerrah arkadaşımız ile birlikte operasyona girdik. Karın daha önceki operasyona bağlı yapışıklıklar nedeni ile zorlukla açıldı. Cerrrah arkadaşın çektiği sıkıntıyı görmeyen anlayamaz. Geçirilen operasyona bağlı olarak midede oluşan ikinci bir mide gibi olan genişlemeyi 2 ssati aşkın sürede düzeltti. Operasyon sırasında kolonoskopiyi tekrarlayarak daha önce ulaşamadığım noktalara ulaşarak hastanın Crohn hastalığı ile ilgili bir bulgusunun olmadığına kesin karar verdik. Operasyon sonuçlandı. Hasta sağlığına kavuştu. Yukarıda başlangıçta anlatmaya çalıştığım noktalara geri dönelim. Kısaca tek tek tartışalım. 1.Demek ki hasta her türlü tetkiki yaptırmamış idi. 2. Daha önce yapılan tetkiklerin tekrarlamasından tamamen farklı sonuçlar çıkmış idi. 3.Kendisine yanlışlıkla konulan teşhis tamamen değişmiş idi. 4.Crohn hastalığı gibi süreğen , tekrarlayan ve hayati riski olan yıllarca kurtulamayacağı bir hastalıktan kurtulmuş idi. 5. Doktor veya doktorların seçilmesi hastane seçilmesinden daha önemli idi. 6.Şahsımı sevindiren en önemli nokta ise hastayı değerlendirmek ve tedavi etmek için birlikte çalıştığım arkadaşlarıma olan güvenimin ne denli yerinde olduğunun benim tarafımdan bir kez daha doğrulanması idi. Yukarıda anlatmaya çalıştığım bu olgu pek çok yönü ile beni zorlamıştır. Anlatmaya çalıştığım ise her olgunun her doktoru genelde zorlama potansiyelinin olduğudur. Her olgu birbirine benzemeyen pek çok özelliği içinde içeriyor, saklıyor olabilir. Doktorun yaşadığı tüm bu zorlukların hastalar tarafından bilinmesi ve doktorun işinin kolaylaştırılması için gerekli anlayışın gösterilmesi son derece önemlidir. Günümüzde yurdumuzda çok zor koşullarda çalışan doktor ve sağlık çalışanlarının işlerinin kolaylaştırılmasında hasta ve hasta yakınlarına düşen noktaları belirtmeye çalıştım. Her olgunun tek taraflı olmayacağı gerçeğini göz önüne aldığımızda, tüm doktor ve sağlık çalışanlarının da hastaların sorunlarını hafifletecek, çözecek yöndeki çabalarının kesintisiz gerekliliğini önemsemeyecek değiliz tabii ki. Sonuçta hastaların olduğu kadar biz doktorların ve sağlık çalışanlarının da işlerinin o denli zor olduğunu hiçbirimizin unutmamsı gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Bizlere yardımcı olan tüm bireylere çok teşekkür eder, sağlık ve esenlikler dilerim.
Site Yönetiminin Notu: Tıp Doktoru üyelerimizin anıları mesleki etik kurallarına saygı duyularak isimsiz olarak yayınlanmaktadır.

Fazilet ARKAT Fotoğraf
Psk.Fazilet ARKAT
İzmir
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi25 kez tavsiye edildiÖzgeçmişi MevcutKütüphanemizde Yayınlanan 9 Makalesi varFotoğrafı MevcutMesleki Videoları MevcutTelefon Numaraları Kayıtlı
Mesleki Anı : işler kesat mı? Yayın Tarihi : 13-08-2015 14:09
 
bir kaç aydır gördüğüm ergenlik dönemindeki bir hastam baharın yüzünü gösterdiği andan itibaren kendini çok iyi hissettiğini kış aylarının onu çok depresif yaptığını ve hiçbir şeyi düzeltmek için hevesinin olmadığını söyledi. Fakat birkaç gündür kendini enerjik hissettiğini terapiden asıl şimdi faydalanabileceğini ve kısa zamanda sorunlarından kutulacağını söyledi. Bunun üzerine ben de mevsimlerin psikolojimiz üzerindeki etkilerinden bahsettim. Hastam söylediklerim bitince güldü ve "Eee o zaman sizin işler ilkbahar yaz aylarında kesat mı?" dedi. Kendimi tutamadım ve kahkaha attım. Bu yıl buna dikkat edeceğimi hiç sayı açısından hesap yapmadığımı söyledim.

Fazilet ARKAT Fotoğraf
Psk.Fazilet ARKAT
İzmir
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi25 kez tavsiye edildiÖzgeçmişi MevcutKütüphanemizde Yayınlanan 9 Makalesi varFotoğrafı MevcutMesleki Videoları MevcutTelefon Numaraları Kayıtlı
Mesleki Anı : zeka testi kan alınarak yapılmaz!!! Yayın Tarihi : 13-08-2015 14:09
 
Zeka testi için 13:30'a randevu verdiğim öğrenci annesi çalıştığı için anneannesi tarafından teste getirildi. 5. alt testte iken çocuk midem bulanıyor dedi ve odamda istifra etti fakat sadece yeşil su geldi. Hasta olduğunu düşünerek hemen anneannesini çağırdım ve nesi olduğunu sordum. Anneannenin verdiği yanıt şuydu: " Hem test diyosunuz, hem de bu saatte çağırıyorsunuz bu çocuk aç karnına nasıl duracak olacağı buydu. Hem bir test bu kadar mı uzun sürer kaç tüp kan alıyosunuz çocuktan?" bunun üzerine şaşkın bir surat ifadesiyle zeka testine geldiklerini bilip bilmedğini sordum ve bildiği yanıtını aldım. Fakat teyze zeka testinin kana bakılarak yapııldığını zannediyordu. Ben uygun bir dille anlatın çocuğu ertesi gün teste devam etmek üzere çağırdım. O günden beri sabah ya da öğlen hiç farketmez test randevusu alanlara tok karınla gelmelerini söyler oldum:))

Uğur DEMİRBAŞ Fotoğraf
Psk.Uğur DEMİRBAŞ
Ankara
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi124 kez tavsiye edildiÖzgeçmişi MevcutKütüphanemizde Yayınlanan 9 Makalesi varFotoğrafı Mevcutİş Adresi KayıtlıTelefon Numaraları Kayıtlı
Mesleki Anı : Ben iyileşmek istemiyorum Yayın Tarihi : 04-01-2022 08:38
 
Mesleğin ilk yıllarıydı.... Bir gün bir psikiyatrist arkadaşım beni telefonla arayarak " Uğurcum, sana bir hasta gönderecem artık ne yapıyorsan yap, ben elimden geleni yaptım 2 yıldır canımdan bezdim, kullanmadığım ilaç kalmadı, sana gönderiyorum ama tekrar bana gönderme " dedi. Ben de kendi kendime "Allah Allah neymiş acaba dedim, ....... abi de yardımcı olamadıysa ben ne yapabilirim ki, dedim içimden. " Neyse abi bir bakalım elimden geleni yaparım dedim. 30 yaşlarında bir bayan hasta, geldi. Ben aldım hastayı başladım dinlemeye...(merak ettiğim için) anlamaya çalışıyorum. Hasta anlattı, anlattı, anlattı.. saatlerce dinledim. yaklaşık 2.5 saat belki...aile problemleri, geçmiş problemler, vs. vs. Ama sadece belki de arada bir "hım hım" falan diyorum, kafa sallıyorum, göz teması kuruyorum, hiç yorum yapmıyorum. Anlattı, anlattı ....Hasta sonunda durdu ve dedi ki ; " Ay Uğur Bey ne kadar iyisiniz,kaç yıldır gitmediğim doktor kalmadı, hiç beni bu kadar dinleyen olmamıştı, çok doktorlara gittim, çok ilaçlar kullandım, ama sizin gibisini görmedim. O kadar iyisiniz ki, Size gerçekten acıdım ve sizi daha fazla yormayacağım, benimle hiç daha fazla uğraşmayın Çünkü "BEN İYİLEŞMEK İSTEMİYORUM". O kadar iyisiniz ki, sizi de bu beni tedavi edemeyen doktorların arasına katmak istemiyorum :))) Komik olan şu, hasta bana acıdı ve yakamı bıraktı. Bu doktoru da kötü emellerime alet etmeyim dedi :))) Not: Meslekten olanlar hastanın ikincil kazançlarını anlamışlardır elbette... Ama hiç bu kadar açık sözlü bir hastaya rastlamamıştım. Başka hastalar ise hep gittiği doktor ya da psikologları suçlarlardı. Yani neymişşşş ; " İNSAN İSTEMEZSE NE YAPARSAN YAP, SAHNE SANATLARINDAN ÖTEYE GİTMEZMİŞ :))))


00:26
Top