2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kadınlarda Cinsel İsteksizlik
MAKALE #10003 © Yazan Dr.Timur HARZADIN | Yayın Aralık 2012 | 6,133 Okuyucu
Cinsel arzu, fiziksel, ruhsal veya sosyal problemi olmayan sağlıklı her insanda mevcuttur. Çünkü İnsan doğduğu andan itibaren cinsel duyguya sahiptir. Yapılan birçok araştırmada bebeklerde bile bazı cinsel davranışlar tespit edilmiştir. Dünya genelinde kadınların sahip olduğu en sık görülen cinsel sorun, cinsel isteksizliktir. Bu rahatsızlığa cinsel soğukluk ismi de verilir. Günümüzde eğitimli kadın bile cinsel anlamda kendini ifade etmede ve bu konuyu eşiyle konuşmada zorluk yaşamaktadır. Son yıllarda artan stres, sosyoekonomik nedenler ve yaşam tarzlarındaki değişimler sonucu cinsel sorunlarda belirgin bir artış olmuştur. İletişimdeki gelişmelere rağmen kadın duygu ve isteklerini paylaşmada, kendi arzularını keşfetmede sıkıntı hissetmektedir.

Eğitim düzeyi düşük ve meslek sahibi olmayan kadında cinsel isteksizlik daha fazladır. Çünkü bu kadın depresyonu daha sık ve derin yaşar. Ancak bu rahatsızlıktan dolayı tedavi arayışında olan birçok kadın statü sahibidir ve eğitim düzeyi yüksektir. Bu yüzden eğitim düzeyi arttıkça sanki hastalık artıyor gibi yanlış bir algı olabilir. Cinsel isteksizlik kadında daha sık görülmekle birlikte zaman zaman erkekte de görülebilen bir rahatsızlıktır. Kadında isteksizliğin artması ve devamlılığı sonucu erkek tarafından kadına cinsel performans baskısı başlar. Bu durum kadını cinsellikten daha da soğutur. İlişki bu şekilde devam eder gider. Hatta kimi zaman işler boşanma ile sonuçlanabilir.


Genel olarak birçok kadın yeterli ruhsal ve fiziksel uyarı sonrası cinsellikten zevk alır. Aslında cinsellik, yemek, içmek, uyumak gibi temel ihtiyaçlardan birisidir. Bununla birlikte cinsellik sadece üremek ve zevk duymak için değildir. Bir geziye gitmek, bir hobiyi birlikte yapmak gibi bir çeşit paylaşımdır. İnsanın birbirini daha iyi tanıması için bir araçtır. Ancak burada isteğin ne kadarının yeterli olduğu, ne kadarının ise az olduğu kişiye göre değişir. Burada asıl önemli olan isteksizliğin sürekli ve tekrarlayıcı olması, kişinin de bundan rahatsızlık duymasıdır. Bu rahatsızlık zamanla kişinin ruhsal durumunu bozabilir ve kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olabilir. Yapılan araştırmalar sağlıklı cinsel hayatın fiziksel yararları olduğunu göstermiş, bu kişilerde yaşlanmanın yavaşladığı ve kalp hastalıklarının daha az görüldüğü bulunmuştur.


Fiziksel rahatsızlıklar cinsel isteği azaltır.


Vajinadaki enfeksiyonlar ve kuruluk en sık fiziksel sebeplerdendir. Cinsel organın kuruluğu ve ilişki esnasında yeterince ıslanıp kayganlaşmaması sonucunda bu durum kadına rahatsızlık verir. Sonuç olarak cinsel isteksizlik gelişir ve kadın eşinden uzaklaşır. Emzirmek de kadında vajinal ıslanmada azalmaya neden olur. Menapoz döneminde ve sonrasında östrojenin azalması hem kuruluk yapar, hem de uyarılmayı zorlaştırır. Vajinada akıntı ve koku olması, bunun erkekte olumsuz duygu uyandıracağı korkusuna neden olur. Bu sayede erkeğin kendisinden soğuyacağı ve uzaklaşacağı korkusu ile kadın cinsel ilişkiye karşı isteksizlik duyabilir.

Depresyon ilaçları, doğum kontrol ilacı kullanımı, lityum tedavisi, bazı tansiyon ilaçları, psikoz tedavisinde kullanılan ilaçlar diğer sebeplerdir. Cinsel hormonların az olması cinsel isteği azaltabilirken, fazla olsun diye bu gibi ilaçların kullanımı isteği artırmaz. Hormonal bozukluklar ve kronik hastalıklar çoğunlukla cinsel isteği azaltır. Çünkü bütün kronik hastalıklar sonucu depresyon gelişebilmekte ve bunun sonucu cinsel isteksizlik oluşmaktadır. Diabetes mellitus, böbrek yetersizliği, ağır kalp hastalıkları, nörolojik hastalıklar, şiddetli ağrıya neden olan rahatsızlıklar buna örnek sebeplerdir. Aşırı alkol kullanımı ve madde bağımlılığı diğer fiziksel nedenlerdir.


Kadında cinsel isteği en fazla azaltan durum psikolojik sorunlardır.


Depresyonda hissedilen ümitsizlik, çaresizlik, yalnızlık duyguları ve özgüvenin düşük olması cinsel isteği azaltan en önemli sebeptir. Cinsel isteğin olması için kadın ruhen mutlu olmalıdır. Aynı zamanda kendini seksi bulması, erkeği çekici algılaması ve erkekle cinsellik dışındaki alanlarda sağlıklı iletişim kurması gerekir. Kadının erkeği fiziksel olarak çekici bulmaması önemli olmakla beraber, duygusal açıdan ilgisinin azalması çok daha önemlidir. Bu durum cinsel isteğin kaybolmasına yol açar. Sağlıklı bir cinsellik için doğal dürtüler yeterli olmaz. Çünkü cinsellik öğrenilip uygulandıkça mükemmelleşen bir süreçtir. Seksten uzak kalma ne kadar uzun süreli ise cinsel dürtülerin geri dönmesi o kadar zordur.

Önemli yaşam olayları, göçler, bir yakının ölümü, doğum yapma gibi olaylar etken olabilmektedir. Yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif kompülsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, panik bozukluk, psikotik hastalıklar cinsel sorunlara neden olur. Bunun dışında çalışma hayatındaki yoğunluk kronik stres ve yorgunluğa yol açmaktadır. Bu da cinsel isteğin azalmasında önemli bir etkendir. Vajinismusun hafif şekillerinde vaginal bölgede kasılma ve bunun sonucunda ağrı duyulmasına rağmen zorlukla cinsel ilişki olabilir. Bu sırada hissedilen olumsuz duygular nedeniyle kadın cinsellikten uzak durmak ister.


Kadında cinsel isteksizliğin en önemli sebebi aslında erkektir.


Cinsellik evrimsel olarak soyun devamı için gerekli bir davranıştır. Fakat bu davranış ritüel olarak yapılıyorsa buna sevişmek değil çiftleşmek de denebilir. Cinsellik aslında bir taraftan doğal bir süreç iken, diğer taraftan beceri ve zeka gerektirir. Bu yüzden var olan bir cinsel sorunda kadın ve erkeğin beraberce değerlendirilmesi, cinsel bilgilerinin sorgulanması daha uygundur. Kadının erkeğe sevgisi azalmış ise doğal olarak ona karşı arzu duymaz. Cinsel ilişkiyi kabul etse bile haz almadığı için bir an önce bitmesini ister. Kadın dokunmaktan ve dokunulmaktan daha fazla hoşlandığı için ön sevişmenin olmaması kadında olumsuz duygulara neden olur. Erkekte erken boşalma gibi sorunların olması kadında cinsel isteğin bastırılmasıyla sonuçlanabilir.

Kısacası kadında görülen cinsel problemlerin kaynağı sadece kadın değildir. Çünkü problem karşılıklı olarak her iki çiftten kaynaklanır. Cinsel isteksizliği olan kadın genelde cinsel ilişkiyi kendisi başlatmaz. Hatta bunu “kadınlık görevi” olarak adlandırır. Birçoğu evliliğin devamıyla ilgili sorun yaşamamak için haz almasa da eşini mutlu etmek ilişki yaşar. Kadın için güvenlik duygusu erkeğe göre daha önemlidir. Eğer erkeğin aldatma potansiyeli varsa bu durumda güvenlik duygusu bozulur ve cinsel uyarılma ciddi şekilde azalır.


Bazı kadınlar bedenini bir erkekle cinsel haz yaşamaya bırakma konusunda zihinsel bir çatışma içindedir. Bir tarafı bunu isterken, bir tarafı bunu uzaklaştırmak ister. Burada erkeği kontrol etme veya onun kontrolü ve denetimi altına girmeme duygusu ön planda olabilir. İlişki sırasında boğuluyor, ruhu dağılıyor veya parçalanıyor gibi derin duygular hissedebilir. Burada kadında eşini reddettiği için çok yoğun suçluluk duygusu olur. Erkeğin baskın, kaba davranışı bu süreçte bir etken olabileceği gibi, bazen de erkeğin son derece kibar ve aşırı nazik olması ters bir şekilde bu duygulara neden olabilir. Adil ve eşitler ilişkisi olan çiftlerde cinsel isteksizlik daha azdır.


İki insanın cinsel hayatlarının iyi olması için öncelikle birbirini sevmesi gerekir. Evlilik ilişkisinin giderek monotonlaşması ve çiftlerin birbirini sanki bir eşya gibi görmesi, birbirine mekanik davranması cinsel arzuları azaltır. Henüz birbirini yeterince tanımadan yoğun aşk duyguları içinde evlenen birçok kişi evlendikten sonra birbiri ile tanışmaya başlar. Bu durum çiftlerde ruhsal bir karmaşa ve çaresizlik duygusuna sebep olur. İletişimi iyi olmayan çiftlerde kadın kimi zaman ilişkiyi kurtarmak için cinsel olarak yakın davransa bile ruhsal olarak kendisini uzak tutar. Erkeğin cinsel isteğine cevap verir ama giderek ondan uzaklaşır ve isteği azalır. Bu sırada erkek tarafından dayatılan ısrarlı cinsel performans baskısı cinsel isteği tamamen sona erdirebilir. Çünkü sevişmek sadece cinsel organların değil, aynı zamanda tüm bedenin, ruhun ve önemlisi iki beynin birleşmesidir. En önemli cinsel organ beyindir. Önemli olan beynin istekli olması ve orgazma hazır olmasıdır.


Ailesi tarafından istemediği bir kişi ile zorla yaptırılan evlilikler günümüzde azalmış olmakla beraber, geleneksel ailelerde yine de görülmektedir. Evlendiği zaman her iki tarafın da birbirinde aradığını bulamaması hayal kırıklığı yaratır. İstemediği bir kişi ile cinsellik, doğal olarak isteksizlik yaratır. Eğer kadın erkeği fiziksel ve ruhsal olarak çekici bulmuyorsa cinselliğe karşı isteksizlik olması normaldir. Bu gibi ailelerde cinsellik dışında ortak paylaşım azalmıştır. Böyle bir çift çevre ve aile baskısı veya yetişme döneminde aldıkları kültüre göre ayrılma şansı yoktur. Eğer erkek öz bakımına dikkat etmiyorsa, ağzından sigara veya sarımsak gibi kokular varsa, çamaşırlarını değiştirmeyip ter kokuyorsa cinsel isteksizlik tiksintiye dönüşebilir. Tüm bu duyguların farkında olmayan erkek kadınının kendisinden fiziksel, ruhsal ve cinsel yönden uzaklaştığını fark ettiğinde çoğu zaman geç kalınmıştır.


Kadının yaşlanmaya başlaması ve erkeğin onu eskisi kadar çekici bulmaması bir sebep olabilir. Belirli bir yaştan sonra cinsel yaşamın bitmesi gerektiği şeklinde yanlış inanışlar vardır. Yaşın getirdiği değişikliklerden dolayı utanan kadın cinsel arzusunu bastırmak ister. İleri yaşa bağlı cinsel yaşamdan çekilme, tıbbi nedenlerden çok yaşlılıkla ilgili yanlış düşüncelerden dolayıdır. Obezite ve diğer sağlık sorunları nedeniyle kadın cazibesini kaybettiğini düşünür, cinselliğe ilgisini azaltabilir. Bununla birlikte yaşın ilerlemesi sonucu erkeğin ilgisinde de azalma olabilir. Babaya benzeyen bir erkekle evlenmiş bir kadın ilişkiler ilerledikçe eşini daha çok babasına benzetmeye başlar. Erkek babaya ne kadar çok benzerse kadının ona yönelik cinsel ilgisi de o kadar azalır.


Cinselliğin günah ve ayıp sayılması ne kadar etkili?


Cinsel ilişki bilinen değil, sonradan kültürel kodlar tarafından şekillendirilen, yani öğrenilen bir davranıştır. Cinselliğin kültürel olarak günah, ayıp olduğu yönünde katı mesajlarla büyütülen ailelerde cinsel isteksizlik görülme sıklığı daha fazladır. Yetiştirilme esnasında cinsellik uzak durulması ve yaşanmaması gereken bir davranış olarak öğretildiği için yetişkin bir kadın olduktan sonra doğal olarak hissedeceği cinsel arzuları bastırır. Örneğin bu kadının mastürbasyon yapması kötüdür. Kadına verilen görev sakin ve gizemli olması, cinsel arzuları olmaması, olsa bile belli etmemesidir. Kadında cinsel isteğin mevcudiyetinin, bazı kültürlerde olumsuz anlamları vardır ve bunun için kadın cinsel ilişkide sorumluluk almaz.

Buradaki kültürel beklentiler, sosyal kısıtlamalar ve baskılar bazen o kadar yoğundur ki, kadın bazen açıkça cinselliği reddeder. Bu şekilde yetiştirilmiş kadın cinsel ilişkiyi doğal bir şekilde yaşayamaz. Cinsellikten sonra sıkıntı, kirlenme veya suçluluk duyguları hissedebilir. Kendisini kullanılmış bir eşya gibi hissedebilir. Kirlenmişlik duygusu nedeniyle ilişki sonrası hemen banyo yapmak ister. Bu tür evlerde cinsellik kadın için çok büyük bir sıkıntı kaynağıdır. Sonuç olarak sosyal baskı ve yetiştirilişteki inanışlar bu da istek ve arzuları azaltır.


Cinsel taciz öyküsünün olması.


Cinsel taciz öyküsü olanlarda, cinsel isteksizlik çok yoğun yaşanabilmekte, zamanla cinsellikten tamamen kaçınma şekline dönüşebilmektedir. Birçok cinsel işlev bozukluluğunda cinsel tacize maruz kalma öyküsü olabilmektedir. Tacizcinin yakınlık derecesi, olayda güç kullanma derecesi, tekrarlama sayısı ve ailenin çocuğu ne kadar sahiplendiği travmanın şiddetini belirler. Bu durum sadece cinsel yaşamı değil, ruhsal ve fiziksel yaşamı da önemli derecede bozar. Örneğin bazen bu kadın kendisine taciz yapma potansiyeli olan erkeklerle arkadaşlık yapar ve tekrar tekrar tacize uğrar. Bazen de kendisi tacizci olabilir.

Taciz öyküsü olan kadın ilişki sırasındaki ıslaklık, ter, tükürük, meniden rahatsız olabilir. Özellikle meninin kokusundan, üzerine bulaşmasından veya yapışmasından tiksinti duyabilir. Vücutta bazı kısımların öpülmesi ve bazı bölgelere dokunulması nedeniyle rahatsızlık duyar. Bundan dolayı cinsellikten kaçınma davranışı olabilir. Aslında kaçınma ve korku dikkatlice incelendiğinde bu kadının cinsel isteklerinin yerinde olduğu, ancak söz konusu kaçınma nedeniyle ilişki istemediği tespit edilir. Cinsel ilişki haricinde olan erkekle yakınlaşmalardan ise rahatsızlık duymaz.


Çocukluk çağında 0-6 yaşta kişilik ve cinsel kimliğin gelişimi önemli.


Çocuklarda cinsel kimlik 3-6 yaş civarında şekillenmektedir. Bu dönemde bazı anneler kız çocuğunu sanki bir rakip gibi görür. Özellikle kendi cinsel yaşamında yeterince tatmin olamayan bir anne gizli veya açık bir şekilde cinselliği aşağılayıp, kızını da bu şekilde yetiştirebilir. Hatta bu anne cinselliği ve cinsel organları kirli olarak yansıtabilir. Kendi bedenini ve cinsel organlarını beğenmeyen kadında birçok cinsel probleme rastlanır. Bazısı ise kendisini genç bir kız olarak algılamaktan vazgeçmek istemez. Anneliğin getireceği sorumluluğu üstlenmeye hazır olmadığı için doğum yapmaktan korkar. Bu yüzden gebe kalma istemeyen kadın cinsel ilişkiden kaçınır.

Otoriter bir babaya sahip olan ve baba sevgisini yeterince alamayan kız çocuğunda cinsel isteksizlik gelişebilir. Çocukluk döneminde kız çocuğunun babaya duyduğu sevgi 7-8 yaşlarında diğer erkeklere yönelir. Bilinçdışı bu arzunun çözümlenmemesi sonucu bu kadın yetişkinlikte baba türevi erkeklere ilgi duyar. Kadın bir taraftan da bilinç dışı olarak farkında olmaksızın erkeği babası gibi davranmaya zorlar. Erkek babasına benzediği ölçüde kadının cinsel isteği ortadan kalkacaktır. Bu kişinin evliliği başlangıçta mutlu ve cinsel anlamda sorunsuz olabilir. Ancak zamanla eşinin sarılıp dokunmasından sıkıntı duyma, cinselliği istememe ve reddetme olabilir. Bu kadın cinsellik yaşasa bile haz almaz, daha çok bir görev olarak yapar.


Yatak odaların yalıtımı yetersiz olduğunda anne babanın cinsel ilişki sırasında çıkardığı sesler çocuk tarafından duyulabilir. Özellikle 0-6 yaş dönemindeki çocuk bunu yanlış anlamlandırır ve babanın anneye zarar verdiğini düşünür. Bu dönemde kız çocuğu anneden tam olarak ayrışmadığı için yapılan davranışı kendisine yapılmış gibi de hisseder. Babaya karşı öfke duyar. Çocuğun böyle bir duruma şahit olması onun yetişkinlik yaşamında cinselliğini olumsuz etkiler.


Çocukluk çağı travmaları ve 0-6 yaştaki olumsuz tavırlar kadında bazı kişilik bozukluklarına sebep olabilir. Şizoid kişilikte yakınlaşma ile ilgili sıkıntı hissi nedeniyle cinsel ilişki isteği azdır. Takıntılı yetişen bir kız çocuğu aşırı temizlik, koku ve vücut sıvılarından rahatsız olma nedeniyle ilerde istek bozukluğu yaşayabilir. Borderline kişilik yapısındaki kadında her türlü cinsel soruna sık rastlanır. Rastgele cinsel ilişkiler, uyarılma bozukluğu ve orgazm olamama olabilir. Narsisistik kişilik yapısında ise yaşanan olumsuz bir deneyim diğerinin de böyle olacağı düşüncesine yol açar. Sonuçta çift sürekli olarak yeni olumsuz deneyimleri bekler ve kadın bundan dolayı incinir. Bu durum zamanla kalıcı bir probleme ya da cinsel ilginin kaybına neden olabilir.


Anne baba arasında iletişim sorunları, güç çatışması ile ilgili olumsuz anılar çocukta kişiliğin ve cinsel kimliğin sorunlu yapılanmasına sebep olur. Kadın farkında olmadan hem cinslerine ilgi duyuyor olabilir. Bunun dışında kadının cinsellikten çok yüksek beklentilerinin olması hayal kırıklığı yaratabilir. Örneğin aileden yeterince cinsel eğitim almamış çocukta yetişkinlik döneminde medyada ve filmlerde orgazmdan çıldıran kadınları görmesi, kendisinin bunu yaşayamadığını düşünmesine sebep olabilir. Bu durum da zamanla cinsel ilişkiden kaçınmaya yol açar.


Tedavisi nasıl yapılabilir?


Cinsel isteksizlik tedavisi mümkün bir rahatsızlıktır. Görüldüğü gibi birçok farklı farklı sebepleri bulunmaktadır. Bugün eğitimli olanlar da dahil olmak üzere çoğu kadın cinsel bir konuyu uzman kişi ile paylaşmada utanma yaşamaktadır. Çözüm için yapılması gereken ilk şey, cinsel sorunun varlığını kabullenmek, bundan rahatsızlık duyup değiştirmeyi istemek ve bu konuyu özgürce konuşabilmektir. Daha sonra öncelikle hangi durumlarda cinsel isteksizliğin arttığı ve azaldığı değerlendirilir. Kadının cinsel ilişki öncesinde, cinsel ilişki yaşarken ve ilişki sonrasında ne tür duygular hissettiği ayrı ayrı tespit edilir.

Kimi kadın için cinsellikten kaçınma, ruhsal yapıyı koruyan bir savunma mekanizması olabilir. Bu yüzden tedavide bazı durumlarda cinselliğin bir süreliğine ertelenmesi ve acele edilmemesi gerekebilir. Burada cinsellikle ilgili rüyalar, hayaller ve tasarımlar psikoterapi açısından incelenir. Bazı kadında isteksizlik olmakla beraber, erkeğin uyarması ile cinsel arzuları gelişebilmektedir. Ancak bazısında ise uyarılma hiç yoktur. Tüm bu bilgilerin değerlendirilmesinden sonra altta yatan psikodinamik sebepler değerlendirilir ve buna uygun terapi yaklaşımı yapılır.


Aslında cinsel isteksizlik yaşayan kadında, erkeğin yaşadığı ruhsal ve cinsel sorunlar önemli bir nedendir. Örneğin erkekteki erken boşalma gibi sorunlar bir sebep olabilir. Bu yüzden problemi daha iyi anlayabilmek için, erkeğin de eşine karşı ne hissettiğinin araştırılması gerekir. Sonuçta bu rahatsızlığa hem bir bireysel bir problem, hem de bir ilişki rahatsızlığı olarak bakılmalıdır. Eğer erkek kabul ederse görüşmelerin hem bireysel, hem çift terapisi şeklinde yapılması daha iyidir. Burada eşlerin karşılıklı olarak konuşabilme, yargılayıcı suçlayıcı olmadan iletişim kurma becerisine sahip olması hedeflenir. Cinsel konuların eşlerin birbirine utanç duymadan paylaşmaları desteklenir.


Bununla birlikte çocukluk döneminde veya sonrasında yaşanmış bir travma, taciz veya cinsel kötüye kullanım varsa bu konuların bireysel terapide konuşulması, çift terapisinde ise bahsedilmemesi genellikle daha uygundur. Eğer kadın depresyon veya başka bir ruhsal problem yaşıyorsa öncelikle bunun bireysel psikoterapi ile tedavi edilmesi, daha sonra cinsel terapi yapılması gerekir. Çünkü alttaki gerçek ruhsal sorun halledilmeden yapılan cinsel terapiye tedavi yanıt oranı düşüktür.


Cinsel konular ailenin devamı ve sağlıklı çocuk gelişimi için düşünülenden çok daha büyük bir öneme sahiptir. Bu yüzden sonuç olarak tedavide detaylı bir şekilde hayat öyküsü alındıktan sonra altta yatan neden tespit edilir. Sonra uygun psikolojik destek ve uygun psikoterapi yaklaşımında bulunulur. Terapi uygun şekilde yapılırsa tedavi cevabı genellikle çok iyidir. Eğer altta yatan fiziksel bir rahatsızlık varsa öncelikle bu fiziksel rahatsızlık tedavi edilmeli, daha sonra psikoterapi yaklaşımı ile tedavi desteklenmelidir.


Dr. Timur Harzadın
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Kadınlarda Cinsel İsteksizlik Psk.Dnş.Zahir AKTAŞ
► Kadınlarda Cinsel İsteksizlik Psk.Dnş.İsa Özgür ÖZER
► Kadınlarda Cinsel İsteksizlik Psk.Pınar ŞİMŞEK
► Kadınlarda Cinsel İsteksizlik Psk.Güzide TÜRKYILMAZ
► Kadınlarda Cinsel İsteksizlik Psk.Armağan ADANAR
► Kadınlarda Cinsel İsteksizlik ÇOK OKUNUYOR Psk.Eylem AYRANCI
► Kadınlarda ve Erkeklerde Cinsel İsteksizlik Psk.Dnş.İbrahim GÜLYAŞAR
► Kadınlarda Cinsel İsteksizlik - Cinsel Soğukluk Dr.Psk.Dnş.Ayavar Cem KEÇE
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Kadınlarda Cinsel İsteksizlik' başlığıyla benzeşen toplam 37 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:45
Top