2007'den Bugüne 92,311 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çift İlişkisinde Aldatma ve Aldatılma
MAKALE #10014 © Yazan Psk.Meryem Gül EREN | Yayın Aralık 2012 | 6,437 Okuyucu
Her kurum gibi, aile ve evlilik kurumunun bir başlangıcı yani doğumu vardır. Görünürde aile bağlarını kuran iki kişi vardır. Bir kadın ve erkek. Ancak aileye gelen her yeni birey, kurucu olan kadın ve erkeğin rollerini her seferinde değişime uğratır. Eşlerin uyum yapma becerileri sınamadan geçer. Eşlerin her yeni durumda sorumluluklarla başa çıkma yöntemlerini gözden geçirmesinde fayda vardır. Bu gözden geçirmeler, ne olup bittiğini anlamayı ve önlem almayı kolaylaştırır. Evliliğin ömrünü uzatmaya yardım eder.



(Erkek)

(Kadın)

İlişki (Bağ)


Bir kadın ve erkek evlilik bağı ile hayatlarını birleştirdiklerinde, beklentilerini, arzularını, özlemlerini de evliliğe taşırlar. Her bir eş diğeri tarafından sevilme, değerli olma yanında, önemsenmeyi, anlaşılmayı, kabul edilmeyi de bekler. Evliliğin ilk ayları ya da yıllarında anlaşma ve uyum nispeten kolay olur. Ancak, kadın ve erkeğin yani çiftin ilişkisine 3. nün, bebeğin, çocukların gelmesi ile eş rolleri değişime uğrar. Karı kocalık rollerine anne babalık rolleri eklenir. Çocukların yeni doğduğu dönemlerde, yeni doğanın bakımı gereği karı koca, eş ilişkileri geri plana atılır.

Her iki ebeveyn; yeni gelen birey ya da bireylerin yaşamsal ihtiyaçları için organize olmak zorundadır. Bu durum bir dereceye kadar normaldir. Aileyi oluşturan sistem artık değişmiştir. Yeni gelişen bu sürece ayak uydurmak, çiftlerden biri ya da ikisi tarafından sorun yaratabilir. Ebeveyn olmanın sorumluluklarını üstlenmek özellikle erkek eş için daha da zor ve dayanılmaz olabilir.




Baba
(Erkek)
(Kadın)
Anne
Çocuk

Yeni oluşan anne, bebek, baba üçgeninde, erkek eş kendini dışta bırakılmış, ihmal edilmiş, unutulmuş olarak görebilir. Anne bebek ilişkisinin yoğunluğuna katlanamayabilir. Değişiklikler kadının bedeninde olduğundan,anneler bebeğe daha çabuk uyum sağlar. Erkekler için bunu anlamak, kabullenmek zor gelebilir. Yeni oluşan duruma ayak uyduramayan eş, yalnız kalmıştır adeta. Eşten beklenen ilgi, sevgi,yakınlık ve cinsel gereksinimler bir başkasına, 3.kişiye yöneltilebilir.Elbette her evlilikte durum böyle olmaz. İlgi ve dikkat iş yaşamına kaydırılabilir. Ya da sosyal yaşam ve aktiviteler öne çıkabilir. Eşlerin birbirleriyle aralarındaki mesafe artar. Bu şeklide başa çıkmaya çalışan eşin konumu sorumluluktan kaçış olarak değerlendirilir genelde. Suçlanabilir de.
Pek çok çiftin ilişkisinde görülen durumlardan biri de; başlangıçtaki anne bebek ilişkisindeki yakınlığın, bağımlılığın uzun süre devam etmesidir. Yeniden kadın ve erkek olmakla ilgili rollere dönüş yapılması gerçekleşmez. Anne bebek ilişkisinin dışında ve yalnız kalmış olan; çoğunlukla erkek eştir. Süre uzadıkça yalnız kalan, unutulan eş için, katlanmak zorlaşır.



Annelik deneyimini yaşayan kadının yeniden eski rolüne, cinsel eş konumuna dönmesi zor olabilir. Sadece annesel role yatırım yapılarak, eş rolüne yatırım yapılamayabilir. Bu süreçte kadının, çocuğundan ayrışmayı kabul etmesi, çocuğunun bireyleşmesine izin vermesinde güçlükler ortaya çıkabilir. Anne bebek ilişkisi o denli kaynaşmışlık ve doyum yaratabilir ki anne, eksiklik hissetmeyebilir. Elbette böyle bir durum çocuk ile babanın yakınlaşmasını da zorlaştırır.


Gebelik, doğum, emzirme sürecinde kadının bedenindeki değişimler, kadının eşine yönelmesini zorlaştırır. Bedeni eski çekiciliğini kaybetmiş gibidir. Eskisi gibi arzulanmayacağını düşünebilir. Kendi bedeninden utanmaya başlayabilir. Anne olan kadının da bedensel değişimlere ayak uydurması ve kabullenmesi gerekir. Değişimlere adapte olunamadığında eşinden uzak durma çabaları görülebilir.


Normalde lohusalık sürecinin bitmesi ile kadın ve erkeğin yeniden cinsel eş olabilmeleri mümkündür. Cinsel yakınlık yaşanabilir. Ancak kadında doğum sürecinden kaynaklanan bazı korkular oluşabilir. Eşinin yaklaşmasına izin veremeyebilir. Cinsel ilişkide ağrı, sızı olabileceği ya da dikişlere yönelik korku ve kaygılara rastlanmaktadır. Bazen de hamilelik korkusu yakınlaşmayı engelleyebilir. Eşi için arzu nesnesi olmaya, kadınlık rolüne geri dönemeyebilir. Kadın olduğunu unutabilmektedir. Eşinde de aynı şekilde davranması beklentisi içine girmektedir. Eş ilişkisi içindeki kadın ve erkeğin beklentileri çatışmaya başlamaktadır.


Kısaca eşlerin arasına bir çocuk geldiğinde, hiçbir şey eskisi gibi olamaz. İlişkileri düzenlemek için emek harcamak gerekir. Yeniden eş, çift olunmakta gecikme ve sorunlar yaşanıyorsa, her iki çift birlikte bilgilenmeye yönelik kısa süreli destek alabilirler. Söz konusu destek, artık ebeveyn olan çiftlerin, sorun çözme becerilerinin gelişmesini, sorunları büyümeden çözmeyi sağlayabilir.



eşlerin arasına gelen çocuklarda üstlerine düşen rolü oynar ve adeta eşlerden birine özelliklede anneye “el koyarlar”. Çiftin yatak odasının mahremiyeti,dokunulmazlığı ortadan kalkar. Yatak odası artık iki kişilik değil, üç kişilik olur. Çiftin yatak odasına “korkuyorum, uyuyamıyorum, hastayım “gibi bahanelerle dalarlar. Anne ve babanın tam ortasına yatarlar. Çiftin yeniden sevgili, eş, kadın erkek rollerine dönmelerini zorlaştırırlar. Kadın erkek çiftinin yerine başka bir çift olur. Baba, çocuk ya da anne, çocuk. (yukarda aile üçgenine bakınız) Anne çocuk ya da baba çocuk çiftinin dışında kalan eş ne yapacaktır? Ya yeni çifti kabul edecek, duruma katlanabildiği kadar katlanmayı seçecektir. Yada yalnız kalmış olan partner başka arayışlara girecektir. Unutulmuş (!) ve yalnız kalmış olan eş için, ötekinin dikkatini yeniden kendine çekebilmesi zordur. Karşısındaki, “çocuk rakip” ile baş etmesi gerekecektir. TEK olarak kalan eş, çift iken, tek kalmanın acısını, öfkesini yansıtmaya başlar. Öncekinden farklı davranışlarla uyarılar, sinyaller gönderilir. Tartışmalar, suçlamalar, alınganlıklar, sırtını dönmeler, mesafeli, soğuk davranışlar görülür.


Dışlanmış, unutulmuş olan eşin verdiği uyarılar alınamayıp, çift, sevgili olma dönemine geri dönülemediğinde eşin dikkatini çekecek tehditler gündeme gelir. Aslında buradaki mesaj; öteki çifte yönelik “beni fark et. Beni de önemse…” olmaktadır. Farkında olunmaksızın, diğer eşin dikkatini çekecek şekilde, başka birine bakılır, iltifat edilir. Bakış ve beğeni fark ettirilir. Şüphe yaratılır. Telefon konuşmalarını duyması sağlanır. Ya da, MSN yazışmaları öteki eş tarafından yakalanacak şekilde açık unutulur. Aldatılma korkusu yaratılır. Eşlerin henüz birbirinden kopmadığı, ancak 3. kişinin de henüz umut, seçenek olmadığı, arayışın olduğu ciddi bir dönemdir. Bir şekilde öteki eşe durumun ciddiyetini, dayanılmazlığını anlatmanın yolu olur. Ötekini kıskandırarak dikkati çekilmeye, yakınlık yaratılmaya çalışılmaktadır.


Karı koca ilişkisinin, evlilik bağının SOS verdiği bir süreçtir bu. Henüz her şey bitmiş değildir. Sevgi ve evlilik bağının onarılması hala mümkündür. Aldatma/aldatılma girişimleri, çiftin kendini toparlamasına yardım edebilir.. Eskisinden daha iyi ilişkiler yaratılabilir. Henüz aldatma isteği eyleme dökülmemiş ya da duygusal olarak bir anlam ifade etmeyen aldatma durumlarında, uygun bir şekilde destek de alınabiliyor ise, evlilik ilişkisi kurtarılabilmektedir.


Aldatılan konumundaki eş, diğerinin verdiği “Beni de gör, eskisi gibi olalım” mesajlarını alamadığında, sonuç odaklı düşündüğünde işler karışır. Genellikle sonuca odaklanıldığını pratikte sıklıkla görmekteyiz. Sonuç olarak görülen “aldatma olgusu“ buzdağının görünen yüzüdür. Bir anda o aşamaya gelinmemiştir. Çiftlerin bu durumda dikkatli olmaları, ailenin geleceği açısından son derece önemlidir. Karşılıklı olarak incinmeler, suçlamalar, eleştiri ve kavgalar kaos yaratır. Çiftin birbirinden iyice uzaklaşması, ittifakların oluşması, tarafların ailelerinin devreye girmesi ile sorun çözülemez hale gelir. Görünürde bir suçlu, sadakatsiz eş vardır. Tüm sorumluluk üstüne atılır. Ancak her iki eşinde, özsaygısı, öz değeri ve özgüvenleri yaralanır. Birbirlerine olan tahammülleri, saygıları ve güvenleri yıkılır. En önemli yıkım alanı da;geleceğe olan güven ve birlikte olabilme umutlarının zarar görmesidir.


Böylesi bir durumla karşılaşan çiftlerin, yaşanan durumu kişisel bir mesele olarak görmemeleri en iyisidir. Eğer korunması gereken bir şey varsa öncelikle aradaki sevgi, evlilik bağının korunması olmalıdır. Aradaki ilişki yani sevgi bağından her iki tarafta sorumludur.



Söz konusu aldatma/aldatılma durumlarında yapılan hatalara bakarsak:
· Eşler arasında artmış suçlayıcılık, eleştirellik,küsme, uzak durma, göz göze gelmekten kaçınma davranışları ciddi biçimde yıkıcı olmaktadır.
· Tarafların aileleri devreye sokulmaktadır. En büyük yanlışlardan biridir bu. Eşlerin anne ya da babaları çocuklarının tarafında olurlar. Saflaşmayı artırırlar. Yada kabul edilmesi güç olan, geleneksel rollere vurgu yapıp, unutmalarını salık verirler. Özellikle erkek söz konusu olunca; kabul edilmesi, çocuklar için katlanılması gibi tavsiyelerde bulunup,affetmeye yöneltirler. Ancak bunlar altta yatan sorunu, kırılmışlığı, güvensizliği tamir etmez. Aksine üstünü kapatarak, çözülmesini engeller. Aileler, aldatma sorunu altında yatanları çözemezler.
· Bazen de aldatılan konumundaki eş, depresyona girerek içe atmayı dener. Kendini yetersiz görerek, suçlayabilir.
· Bazen de, aradaki zayıflamış evlilik bağı, ”ilaç çocuk” yani gebe kalınarak onarılmaya çalışılmaktadır.
· Sorun çözülmediğinde aldatma/aldatılma davranışlarının tekrarlanma, meşrulaşma olasılığı fazlalaşır. Sonunda evliliği yıkıma götürebilir.
Aldatma/aldatılma sorunlarında önerilenler ise;
· Aldatma ipuçları ortaya çıkmaya başladığında acele tepki gösterilmeden önce ne olup bittiği gözden geçirilmelidir. Karşılıklı iletişime önem verilmelidir.
· Kendimizin ve öteki eşin gereksinimlerinin karşılanıp karşılanmadığı gözden geçirilmelidir.
· İlişkide öfke, kızgınlık, suçlama, alınganlık, laf sokma gibi davranışlara dikkat edilmelidir. Bu tür davranışlar ilişkiye yönelik tehlike çanlarıdır.
· Asla, aileler, arkadaşlar yani evlilik konusunda uzman olmayan, taraflı olacak kişilerle sorun ele alınmamalıdır. Uzman olmayan kişiler daha da kışkırtıcı olabilirler. Yakınmacı türde konuşmalar da kanıksamaya sebep olur. Çaresizlik hislerini ve öfkeyi tetikler. İçinden çıkılması zorlaşır.
· Hiçbir şekilde çiftin arasında olup bitenler, çocuklara yansıtılmamalı, “baban/annen şunu, bunu yaptı…” denmemeli, çocuk taraf olmaya zorlanmamalıdır.
Evlilik/Aile ya da İlişki Terapisi ile durum gözden geçirilmelidir. Terapistler taraf olmadan soruna yaklaşabilir. Bir terapistin varlığında o güne nasıl gelindiği, tarafların olaya katkıları ve sorumlulukları ele alınır. Karşılanmamış beklentiler, neyin değiştirilip neyin devam ettirileceği, her iki taraf içinde kabul edilebilir ve onurlu olan araştırılır. Geçmişe ait çözülmemiş meseleler, iletişim sorunları halledilir. Bazen çiftlerin birbirlerini anlaması ve kabul etmeyi öğrenmesi için, iletişim becerilerini öğrenmesi, sorun çözme becerilerini geliştirmeleri sağlanır. Unutmaya çalışma yerine gönülden bağışlama hedeflenir.
Aldatma girişimleri gibi kalıcı olmayan durumlarda çift; ilişkisini daha da sağlamlaştırarak yoluna devam edebilir.



Bu yazıda aldatma/aldatılma sorunlarının sadece bir kısmı, henüz kronikleşmemiş durumlar ele alınmıştır. Aldatmanın nedenleri her ilişkide farklıdır. Çözümler ve yaklaşımlarda farklı olmak zorundadır.



PSİKOLOG/ AİLE VE ÇİFT TERAPİSTİ
Meryem Gül EREN
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çift İlişkisinde Aldatma ve Aldatılma" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Meryem Gül EREN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Meryem Gül EREN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Meryem Gül EREN Fotoğraf
Psk.Meryem Gül EREN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi39 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Meryem Gül EREN'in Makaleleri
► Çift İlişkisinde Aldatma Psk.Özgün ÖKLÜK OCAK
► Aldatma ve Aldatılma Dr.Psk.Dnş.Ayavar Cem KEÇE
► Aldatma ve Aldatılma Psikolojisi Psk.Beniz YILMAZ
► Evlilikte Aldatma/Aldatılma Psk.Dnş.İdem TONOZ
► Evlilikte Aldatma ve Aldatılma Psk.Dnş.Sezen SALİHOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Çift İlişkisinde Aldatma ve Aldatılma' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:52
Top