2007'den Bugüne 92,232 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,964 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İçerden İyileşmek: Hipnozla İyileşme İçerden Olan Bir İyleşmedir
MAKALE #1012 © Yazan Dr.Bülent URAN | Yayın Mayıs 2008 | 7,396 Okuyucu
Hipnoterapiyle sağlanan iyileşme içerden olan bir iyileşmedir. Şimdi diyeceksiniz ki diğerleri dışardan mı oluyor?

Evet diğer tedavilerin çoğu dışardan olur. O nedenle de tedavi aşamasında kalır. Tedaviyle iyileşme aynı şey değildir. Bir ilaç alarak yapılan tedavi çabası böyle bir şeydir. Yani bedeninizin işleyişine dışardan müdahale ediyorsunuz. Bedeninizin kimyasal bir makine gibi işlediğini kabulleniyorsunuz ve bu nedenle de her biri kimyasal ajana olan, bedeninizin doğallığına müdahale olan ilaç denen o maddeleri beden dünyanıza sokuyorsunuz. Bu tam anlamıyla dışardan bir müdahaledir.

Ameliyat: Bu tam anlamıyla dışardan müdahaledir. Bedeninizde bazı fazlalıklar olduğuna inanılarak bu organların bir kısmı çıkarılır. Eksilen kısımların yokluğu ile bedeninizin iyileşeceği umut edilir.

Fizik tedaviler: Dışardan yapılan fiziksel müdahalelerdir. Ya elektrik verilir ya da ısı.

Işın tedavileri keza öyle.

Psikoterapilerin çoğu da dışardan müdahaledir. Çünkü akıl verilir. Hayata şöyle bakacaksın, takmayacaksın falan gibi. Psikolog kendi aklını, kendi dünya görüşünü hastasına aktarmaya çalışır.

İşte hipnoterapi ve EFT ( duygulardan arındırma tekniği) tüm bu tedavilerden farklıdır. Çünkü özünde hiçbir müdahalede bulunmaz. Sadece kendi içinde işleyen bir düzeni bu düzeni yaratan sistemin kendi anlayışıyla düzeltmeyi amaçlar. Kendi içinde yeni bir anlayış ve işleyiş yaratmayı hedefler.

Benim “ geçmişin hipnozun bozmak” adlı kitabımı okuyanlar hipnoterapinin bir düğün töreni olarak nitelememi bilirler.

Bunun anlamı nedir?

Değişimden önce nasıl bir değişimden geçeceğinin anlaşılması gerekir.

Değişim bilinçaltında olacaktır ama öncelikle bu değişimin olması yönünde bilinçli bir rıza gereklidir. Çoğu kişi bunu anlayamamakta ve istediği yönde bir değişimin sağlanmasında ısrar etmektedir. Halbuki içerden değişim sizin arzu ettiğiniz yönünde değişim sağlamaz, sağlayamaz. Sizin istediğiniz yön zaten sizi hasta yapan yöndür.

Örnekler vereyim;

Mutsuzluğunu kocasının ilgisizliğine bağlayan kadın terapi sonrası kocasının kendisine daha fazla ilgi göstereceğini beklemektedir. Özünde doğru bir bakış gibi gelebilir. Ancak bunun bir garantisi yoktur. Kocasının ilgisizliğinin kendi mutsuzluğuna bağlı olduğuna olan bir inanıştır bu. Belki doğrudur da. Ama genelde doğru değildir. Büyük olasılıkla kocasının da kendi iç dünyasında kendisinde bilmediği çatışmaları vardır ve hem kendisine hem de çevresine mutsuzluk yaymaktadır. Bu beklentiyle yapılacak bir terapi hüsranla sonuçlanmaya mahkumdur.

Peki beklenti ne olmalıdır?

Çevremdeki insanlar değişmese de ya da benim değişimimden olumsuz etkilenecek olsa da ben mutlu olmayı seçiyorum ve buna hakkım var. İşte bunu söylemeden başlanacak bir tedavi sonuçta duvara toslar.

İkinci örnek. Topluluk önünde yüzü kızarmakta, konuşurken heyecandan sesi titremekte, söyleyeceğini iyi ifade edememektedir. Beklentisi nedir? Topluluk önünde heyecanlanmadan, korkmadan, sesi titremeden, yüzü kızarmadan konuşma yapmak. Hipnoterapi için biçilmiş kaftan gibi görünen bir sorun. Hipnoza alırsın. “Aslansın, kaplansın, bundan sonra şöyle güzel konuşuyorsun, böyle güzel konuşuyorsun” diye bilinçaltına telkinleri sıralarsın. Sonuç. Başlangıçta iyidir. Kişi bir süre kendini rahat hisseder. Ne zamana kadar? Bir gün topluluk önünde konuşurken yapacağı bir hataya kadar. O anda tüm sorunu gerisin geriye gelir. Ne oldu bu hipnoza? Bu kadar zayıf mı? Hayır sorun hipnozda değil. Sorun kişinin sorununa yüklediği anlamda. Çünkü sorunun özü kişinin bu tip sorunları aşağılayıcı, utanılacak özellikler olarak yorumlaması ve bu nedenle kurtulmaya çalışmasıdır. Bu doğallığa aykırıdır. Doğadaki hiçbir canlının aşağılanacak özelliği yoktur. Aşağılanma ve utanma kavramı toplumsal bir kavramdır ve her topluma, her çağa göre değişen kavramlardır. Böyle bir değişkeni bilinçaltı doğal kabul edemediğinden çatışma yaşamaktadır. İçine sindirememektedir.

Yapılması gereken nedir?

Bu konuda yeni bir bilinç oluşturmak. Yani bu tip özelliklerin utanılacak bir özellik olmadığını yürekten ve içten kabul etmek.

İşte içerden değişim derken bunu kastediyorum. İçerisi dediğim yer aslında dışarısıdır. Ama hangi dışarısı? Maddesel bedenin dışarısı. Ama bu dışarılık aynı zamanda bir içerilik taşımaktadır. Kim ne derse desin insan varlığı ve bedeninde bulunan her türlü atom ya da madde doğada diğer cansız ve canlılarda da bulunmaktadır. Yani sadece insana özgü bir madde bugüne kadar bulunmamıştır. İş atomlar düzeyine indiğinde insanda bulunan her elementi cansızlarda da bulabilirsiniz. Yani insan oluştuğu atomlar yönünden doğadan ayrı değildir. Ama ona canlılığını veren, onu diğer cansız ve hayvanlardan ayıran farklı bir zihin işleyişine sahip olmasıdır. Çoğu psikiyatrist bu farklılığın bilinçaltından kaynaklandığını ileri sürecektir. Ama farklılığı yaratan insan zihnindeki bilinç özelliğidir. Tüm hastalıkların ve ruhsal sorunların kaynağı da bilincin zayıf olmasıdır. Yani bilinçaltının güçlü olması değil. Bilincin zayıflığıdır insanları güçsüz yapan.

İnsanların çoğu yaşamını bilinçsizce yaşayarak tamamlar. Ama zanneder ki bilinçli yaşamıştır. Alakası yok. Bu insanlar bilinçaltlarını bilinçleri zannetmektedirler.

Bunu anlayabilmek için insan zihnini dört duvarlı bir odaya benzetelim. Duvarlar zihnin sınırı değildir. Bilinçaltının sınırıdır. Zihin yapısı gereği bu duvarların dışında genişleme yeteneğine sahiptir. Ama isterse. Bunun böyle olduğunu bilirse. İşte bu duvarların dışına genişleme yeteneği olan kısma, duvarların dışındaki zihinsel bölüme bilinç diyoruz. Bu duvarlar hayali olduğundan duvarları saydam kabul edebiliriz. Bir insan doğduğu andan itibaren her öğrendiği, gözlemlediği, telkin olarak aldığı bilgiyi bu duvarlara yazar. Artık bu duvara yazılan her yazı bilinçaltının öğretisi olmuştur. Yaşamı bu duvarlardaki yazıya göre düzenler. Bir durumla karşılaştığı zaman bu duvarlarda bu konuyla ilgili ne yazdığına bakar. Bir yazı bulursa rahatlar, bu yazının direktifine göre davranır. Ama asla bu yazının doğruluğunu sorgulamaz. Çünkü sorgulaması için de ayrı bir bilinç gereklidir. Bu yazıların sorgulanmaması gereği de çoğu insanın bilinçaltında ayrı bir duvar yazısıdır. Yani şöyle bir şey yazar.

“Çocukluğunda büyüklerin, anne, baban, öğretmenlerin, politikacılar, din adamları tarafından sana ne öğretildiyse doğrudur. Bunları asla sorgulama. Yoksa toplum seni ham yapar.”

Otoriter toplumlarda bu yazı çok rahatlatıcıdır. Bizim ülkemize bakalım. Ailede eğitim tam anlamıyla otoriterdir. Çocuklara konuşma hakkı tanınmaz. Eğitim eleştiri ve dayak ağırlıklıdır. Din korkutma üzerinedir. Cezalandırıcı Tanrı seni gözler günahlarını kaydeder. Onun için kendine dikkat etmelisin. Yoksa yanarsın. Anne babaya karşı gelinmez. Okulda öğretmene zor soru sorulmaz. Hatta hiç sorulmaması makbuldür. Erkekler askerde daha da terbiye olur. Kadının zaten adı yoktur. Sonuçta bu insanların duvar yazıları gittikçe kalınlaşır. Bu yazılara itaat etme zorunluluğu zorunluluk olmaktan çıkar, gereklilik olur. Kişiler düşünmekten kurtulur, toplum dışına düşmekten kurtulur. Toplumun kurallarına, gelenek ve göreneklerine, inançlarına itaatkar birer üye haline gelir. Yaşam kolaylaşmıştır. Koyun gibi sürüden ayrılmadan yaşayan insanlar grubuna katılır. Zanneder ki bilinçli ve kendi kararları ile biçimlendirdiği bir yaşam sürüyor. Alakası yok. Bilinçaltında yazılı olan yazıları bilinç tarafından okuduğundan bunları kendi bilinci zanneder.

Bilinci anlamak, insanca yaşamayı anlamaktır.

Bilinçli yaşamak doğal yaşayabilmektir. Doğal yaşayan insan hasta olmaz. Hasta olanlarda yeni bir bilinç yaratırlarsa yakalandıkları her türlü hastalıktan kurtulma şansı artar.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İçerden İyileşmek: Hipnozla İyileşme İçerden Olan Bir İyleşmedir" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Bülent URAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Bülent URAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Bülent URAN Fotoğraf
Dr.Bülent URAN
Ankara
Doktor "Kadın Hastalıkları ve Doğum - Jinekoloji"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi1 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Bülent URAN'ın Makaleleri
► Orgazm Olan Kadınların Ne Farkı Var? Prof.Dr.Doğan ŞAHİN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,964 uzman makalesi arasında 'İçerden İyileşmek: Hipnozla İyileşme İçerden Olan Bir İyleşmedir' başlığıyla benzeşen toplam 90 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
--
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:02
Top