2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Amnezi - Korsakoff Sendromu - Alzheimer Hastalığı
MAKALE #10354 © Yazan Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY | Yayın Şubat 2013 | 13,087 Okuyucu
Yaşamınızı oluşturan temelin hafıza olduğunu fark etmeniz için ufaktan ufağa hafızanızı kaybetmeye başlamanız gerekiyor. Hafızasız bir yaşam, yaşam değildir… Hafızamız bütünlüğümüz, düşüncelerimiz, duygularımız hatta hareketlerimizdir. Onsuz, hiçbir şeyiz…
Luis Bunuel

Kendi eylemlerimizi başkalarının eylemleriyle uyum içinde sürdürmemizin sırrı, günışığı periyoduna dayalı olarak kurduğumuz tek ve ortak bir zaman sistemini paylaşmamızda saklıdır.


Evrim süreci içerisinde insanoğlu, birbirini izleyen bu aydınlık-karanlık döngüsüne dayalı bir biyolojik saat geliştirmiş durumdadır. Bu saatin kontrolü ise, beynin hipotalamus bölgesine bağlıdır. Biyolojik saatin dışında, bir de "Zihin Saatimiz" vardır. Bu da, yaşadığımız olaylar ve edindiğimiz deneyimler arasında bir kronolojik sıralama yapabilmemizi sağlar.


Zihin saatimiz, saliselerden tutun da saatlere ve yüzyıllara kadar uzanan zaman süreçlerini önce kendi içinde bir düzene, sonra da beynimizde bir sıraya yerleştirebilmemizi sağlar. Bunun yanında, dinlemekte olduğumuz bir şarkının içerisindeki saniyelik küçücük bir tını da yine zihin saatimiz tarafından algılanır. Yaşadığımız her olay, bu zihin saati içerisinde belirli bir yere kaydedilir ve biz de bu sayede bir olayın hangi olaydan önce veya sonra yaşandığını, neyi ne kadar süre yaşadığımızı ve bunun gibi birçok veriyi hatırlayabiliriz.Zihin saatimiz,yaşanan olayların bizim için önemiyle ve olay esnasındaki duygusal halimizle de yakından ilgilidir.


Beyinde öğrenme ve hatırlamadan sorumlu olan farklı bölgeler bulunmaktadır. Beyinlerindeki bu bölgelerde değişik derecelerde hasar meydana gelmiş olan insanlar, belirli olayları hatırlayamaz veya bu olayları tarihsel bir sıraya koyamazlar.


Örneğin, bir okuldan mezun olduklarını hatırlarlar ancak bundan kaç sene önce mezun olduklarını hatırlayamazlar. Kendilerine başka bir olay örneği verildiğinde de,bu iki olaydan hangisinin önce hangisinin ise daha sonra olduğuna karar veremiyorlar. Bu kişiler aynı zamanda saat, gün, yıl hatta yüzyıl kavramlarından da çoğu zaman uzaktırlar. Ciddi vakalarda, hastaların biyolojik saatleri normal işleyişini sürdürse bile, gün ışığını görmedikleri takdirde gündüz mü yoksa gece mi olduğu konusunda bile karar veremedikleri görülebilir.


Öğrenilen bilgilerin veya yaşanan olayların, hafızada pekiştirilmesinden sorumlu olan beyin bölgesine "Hipokampus" adı verilir. Hipokampusun hemen yanındabulunan temporal beyin lobu (şakak bölgesi) ise hipokampusun diğer beyin bölgeleriyle ve özellikle de serebral korteks (beyin kabuğu) ile iki yönlü bağlantısını sağlar. Bu bölgeler zarar gördüğünde, "AMNEZİ” olarak bilinen hafıza kaybı sendromları ortaya çıkar.


Disosiyatif (Psikojenik) amnezi, kişilerin önemli kişisel bilgilerini hatırlayamama halidir. Bu durumda sadece belli bir takım hatıra, duygu ve düşünceler değil (evlilik,mezuniyet törenleri gibi),daha uzun yaşantılar ( çocukluk çağlarına ait dönemler ya da ilkokul yılları gibi ) hatırlanamayabilir. Bu belli bir konuya has olabileceği gibi o döneme ait her anıyı da içine alabilir. Gün içinde tekrarlayan unutkanlık dönemleri ile de seyredebilir. Travmatik hatıraların kişiyi etkilemesini önlemek için vücudun bilinçdışı olarak kullandığı bir savunma şeklidir.


Disosiyatif bozukluk grubundaki hastalıkların ayırıcı özelliği kimlik, bellek veya bilincin normal bütünleştirici işlevinde değişiklik olmasıdır. Disosiyatif bozukluğun beş tipivardır:Disosiyatif amnezi, disosiyatif kimlik bozukluğu, disosiyatif füg,depersonalizasyon bozukluğu ve başka türlü adlandırılamayan disosiyatif bozukluk (DSM -IV Tanı Ölçütleri ).


Epidemiyolojisi tam olarak bilinmemektedir. Stres altında, felaketlerde artar. Savaş ortamında bulunan askerlerde % 5-8 oranındadır (Erdinç, Şengül, Dilbaz, Bozkurt 2004).Ergenlik ve genç erişkinlik dönemindeki kadınlarda daha sıktır.

Bozukluk genellikle birdenbire başlar ve hastalar çoğunlukla belleklerini yitirmiş olduklarının farkındadırlar. Bazı hastalar bellek kaybından ötürü büyük sıkıntı yaşarlar, ancak hastaların çoğu ilgisiz veya kayıtız gözükür. Amnestik hastalar,amnezi ortaya çıkmadan önce ve çıktıktan sonra genellikle uyanıktırlar. Bununla birlikte, az sayıda hastada amnestik dönemi çevreleyen kısa süre boyunca bilinçte hafif bir sislenme olduğu bildirilmiştir.

Bellek kaybı,kafa travması, epileptik bir nöbet veya migren baş ağrısının ardından ortaya çıkabildiği gibi, alkol, sedadif-hipnotikler ve halüsinojenler gibi maddelerin biryan etkisi de olabilir. Kronik alkol kötüye kullanımıyla bağlantılı amnezinin sıklığında bir düşüş görülürken, kafa travması sonrasında gelişen amnezi sıklığında artış görülmektedir.


Tam bir koma dönemi olduğunda,post travmatik amnezi,cevap veren davranışlar oluştuktan sonrada bir süre davam etmektedir.Amnezinin süresi yaygın beyin hasarının şiddetinin en iyi göstergesidir.


Britanya’da544 ragbi oyuncusu üzerinde yapılan çalışmada geçmiş yıllarda %56'sının post travmatik amnezi ile ilişkili en az bir kafa travması geçirdiği görülmüştür. Bu, 58oyuncuda 1 saatten fazla sürmüş ve bunların 38'i gözlem için hastaneye yatırılmıştır (Candaş, 2002).


Amnezi bir çok şekilde ortaya çıkabilir:


1- Sınırlı (lokalize) Amnezi, en sık görülen tiptir ve kısa bir zaman süresine ait olaylar için bellek kaybıyla karakterizedir ( birkaç saat ile birkaç gün ).

2-Yaygın Amnezi, tüm Bir yaşam deneyimi bellekten silinmiştir, tüm anılar unutulmuştur.
3-Seçici ( sistametize) Amnezi, kısa bir zaman süresine ait olayların bazıları anımsanır, ancak tümü anımsanamaz. Lokalize veya yaygın olarak ortaya çıkabilir.
4- Sürekli Amnezi, hasta açıkça uyanık olmasına karşın, ardışık olayları bir yenisi ortaya çıktıkça unutur.
Olaylar yaşanmasının hemen ardından unutulduğu için yeni anılar oluşamaz. Bir başlangıcı vardır. Başlangıcından bulunulan ana dek her şey unutulmuştur.

Bellek kaybı çeşitli nedenlere bağlıdır: depresyon, yaşlanma, kronik emosyonel durumlar,bazı nörolojik hastalıklar (kafa travması, demanslar ve inme…), yoğun korku,ağır fiziksel travmalar, saldırıya uğrama, çocuklukta cinsel kullanılma gibi… Nedenlere bağlı olarak amneziler çeşitli derecelerde gelişebilir. Kimliğini unutacak derecede global olabileceği gibi, salt travma anını ya da travma anından evvelki ve sonraki bazı basit ayrıntıları anımsamayacak derecede hafif de olabilir.


Kafa travmasına bağlı amnezileri tipik bir örnek olarak alırsak; travma anında gelişen, günlerce ve bazen aylarca süren beyin işlevsizliği dışında amnezileri Anterograd ve Retrograd olarak ikiye ayırmak olasıdır.


Anterograd (İleriye Dönük) Amnezi, beyin işlevlerinin yetersiz olması sonucu bilgilerin yeterli şekilde işlenememesine ve depolanamamasına bağlıdır. Hastalar, çevreleri ile uyumlu görünürler vedoğru yanıt verirler ancak, anlık belleği pekiştirip kısa süreli ve uzun süreli belleğe aktarmakta güçlük çekerler. Yani kişi tarafından, uzun süreli hafızaya yeni parçacıklar eklenemez. Anterograd amnezinin süresi çok kısa olabileceği gibi, 10-20 yıla kadar uzayabilir. Arada, amnezide düzelmeler ve yinelemeler de olabilir.


Hipokampus tarafından oluşturulan hafıza parçacıkları, kendi içinde değil, beynin korteks kısmında bulunan farklı sinir ağı bölgelerinde saklanır. Temporal lob da bu sinir ağı bölgelerinden biridir.Bu sinir ağları, belirli bir olayın hem hafızaya yerleştirilmesi, hem de hatırlanması esnasında harekete geçirilir. Temporal lobun zarar görmesi durumunda ise, Retrograd (Geriye Dönük)Amnezi, (RA), sorunu görülür.


Retrograd amnezide travmadan önceki anılar silinir. Bu durum travmanın şiddetine,dejeneratif yozlaşmanın yaygınlığına ya da emosyonel travmanın derecesine göre birkaç dakikayı ya da günleri, ayları hatta yılları kapsayabilir. Yeni geçmiş,eski geçmişe oranla daha çabuk unutulur. Hasta kişiliğini ve emosyonel anılarını unutsa bile, eskiden öğrendiklerinin bir kısmını (bazı olayları, kent isimlerini, okuyup-yazmayı) unutmayabilir. Yine mezuniyet örneğine dönecek olursak; Retrograd Amnezi sendromuna sahip bir kişi, sadece "bir okuldan mezun olduğunu" hatırlayabiliyor, ancak bununla ilişkili olarak herhangi bir zaman birimi hatırlayamaz. Ancak bu seçicilik, beyindeki lezyonun yerine göre değişir.


Lezyon ne derece ağırsa, RA de o kadar gerilere gider. RA süresi içinde belleğin sağlam kaldığı adacıklar olabilir. Öyle ki hasta iyi sorgulanmazsa, yanıtlarını bu sağlam kalan adacıklara göre veren hastanın belleğinin sanıldığı kadar bozuk olmadığı düşünülebilir. RA, her olguda sürekli değildir. Zamanla kapsamı daralır ve anılar geri dönmeye başlar. Ancak dejeneratif bozukluklarda gerileme yerine belleğin tümden kaybı oluşabilir.


Temporopolar ve prefrontal harabiyeti olan hastalarda yapılan incelemelerde; anlıksa bozukluk görülmemiş ve yeni şeyleri öğrenmekte zorluk da saptanamamış, sadece RA bulunmuştur. Bu hastaların sözcük bilgileri iyi olmakla birlikte Retrograd bellek bozukluğu ve ünlü yüzleri tanıyamama durumu belirli olarak saptanmıştır.


Genellikle yukarıda belirtilen alanlarda beynin sağ yarısında harabiyet olduğunda episodik(olaylarla ilgili bellek) eski anıların; sol yarısında harabiyet olduğunda ise sözel eski anıların bozulduğu ileri sürülür (Markowitsch).


Sözel ve episodik bellekler arasındaki önemli farklardan biri, episodik bilgilerin sözel bilgiler içeriğinde olmasıdır. Episodik bellek sistemi, sözel sisteme göre beyin harabiyetine daha duyarlıdır çünkü episodik anılar tek tekdir, kendine özgüdür. Buna karşın, sözel belleğin ip uçları, çağrıştırma yolları çoktur.


Nörolojik nedenlere bağlı bazı amneziklerin, yadsınmalarına rağmen hala öğrenebildikleri, bilgi edinebildikleri saptanmıştır. Örneğin amneziklerin bir kısmına bazı sözcük listeleri söylenir. Hastalar bu sözcükleri kısa zamanda unuturlar. Sonra bu sözcüklerin ilk hecelerini içeren, gerisinin hasta tarafından tamamlanması istenilen boşlukları olan bir liste verildiğinde; daha önce sözcükleri duymuş olan amneziklerin, boşlukları; bu sözcükleri duymamış olanlardan çok daha çabuk tamamladığı görülür.


Resim tamamlama deneylerindeki sonuçlar da böyledir. Daha önce prova yapmış amnezikler prova yapmamış amneziklere oranla resimleri çok daha çabuk tamamlamakta ve sorulduğunda, bu resimleri ilk kez gördüklerini söylemektedirler (Bakar, 1998).


Lowa Üniversitesi araştırıcılarından Daniel Tranel ve Robert Jones, hafızada yer alan olayların doğru bir tarihsel sıraya koyulmasında "hangi beyin bölgelerinin kullanıldığı" sorusuna cevap bulabilmek amacıyla, 20'şer kişilik dört denek grubu üzerinde çalışmışlar. İlk grupta, temporal lob hasarı sonucunda amnezi görülen denekler; ikinci grupta,beynin ön lobunda hasar bulunan denekler; üçüncü grupta da, bu iki bölgeden herhangi birinde hasar bulunmayan ve amnezi görülmeyen denekler kullanılmış.Dördüncü grupta ise herhangi bir nörolojik rahatsızlığı olmayan denekler “kontrol" grubunu oluşturmuş. Deneklerin tümüne birer anket verilerek, hayatlarındaki anahtar niteliği taşıyan olaylar ve kişiler hakkında sorular sorulmuş. Daha sonra deneklerin verdikleri cevaplar, akrabalarıyla görüşülerek ve çeşitli kayıtlarla karşılaştırılarak değerlendirilmiş. Deneyin sonucunda, kontrol grubundan alınan cevapların en fazla 1,9 yıllık bir hata payıyla doğru oldukları saptanmış. Amnezi görülen hastalarda ise bu hata payı doğal olarak çok daha yüksek çıkmış. Ön beyin hasarlı denekler, olayları ve kişileri tam ve doğru olarak hatırlarken, zaman sorularını ortalama 5,2 yıllık hatalarla cevaplamışlar. Temporal lob hasarlı deneklerde ise, olay ve kişilerin net olarak hatırlanamamasına karşılık, zaman konusunda ortalama olarak sadece2,9 yıllık bir yanılma payı görülmüş.



Bu deneyin sonucu, olayların hatırlanması ve tarihsel sıraya dizilmesi konusunda ayrı bölgelerin işlev gördüğü sonucunu ortaya koyuyor. Bazal önbeyin bölgesinin, özellikle olayların doğru tarih sırasına koyulmasında, temporal bölgeden çok daha öncelikli olduğu da bu deneyden çıkarılabilecek olan bir diğer sonuç. Ön beyin hasarı görülen hastalarda, temporal lob hasarlı hastaların aksine, uzun süreli hafızaya yeni parçacıklarının katılabildiği de görülüyor.Ancak bu yeni hafıza parçacıklarının doğru bir tarihsel sıraya koyulmasında, çoğunlukla problem yaşanıyor.

VAKA: “İSİMSİZ BAYAN”


İsimsiz bayan hasta, 16.10.2002 tarihinde Ankara Çocuk Şube Müdürlüğünden bir psikolog ve memur eşliğinde polikliniğe getirildi. Geldiğinde şaşkın bir halde idi, kendisinin kim olduğunu bilmediğini ve geçmişe ait hiçbir şey anımsayamadığını söylüyordu. Getiren görevlilerce verilen bilgiye göre hasta 14.10.2002 gününün akşamı bir semt karakolu yakınlarında bulunup teslim alınmış, üzerinden kimlik ve kendisi hakkında bilgi edinilebilecek bir belge çıkmamış, o geceyi karakolda geçirmişti.

Hasta 16-17 yaşlarında, görünür fizik kusuru olmayan bir genç kızdı. Göz temasından kaçınıyordu. Yüz ifadesi mutsuz, ürkek, tedirgindi.14.10.2002 öncesine ait Retrograd amnezisi mevcuttu. Sorulan soruları alçak bir ses tonuyla yanıtlıyor ancak kendiliğinden konuşmuyordu. Algı ve düşünce içeriğinde bozukluk saptanmadı. Duygulanımı kaygılı ve kederliydi. Psikomotoraktivitesinde, gerilimin motor bulguları gözlendi.



Hasta, amnezi etiyolojisinin araştırılması amacıyla kliniğe "isimsiz bayan hasta" olarak kabul edildi. Hasta bekar, çalışmıyor,ailesi ile yaşıyordu. Anneden alınan bilgiye göre, babası 25 yıldır alkol kullanıyor, eve sık sık sarhoş gelerek eşine ve çocuklarına fiziksel şiddet uyguluyor, kızlarını cinsel açıdan kötüye kullanıyordu. Anne cinsel kötüye kullanımı dört yıl önce öğrenmişti. Çevreye karşı rezil olma kaygısıyla gizlediğini ifade ediyordu. Gece hastanın yanında yatmak gibi önlemler alıyor,kendi kardeşlerinin tüm ısrarlarına karşın boşanmaya cesaret edemiyordu.



Annenin ifadesine göre oğullarının cinsel kötüye kullanımdan haberi yoktu. Bir hafta önce, eve alkollü gelen eşi tarafından dövülmüştü. Artık babayı eve almamaya karar vermişlerdi. Hastanın kaybolduğu gün de anne ile kızı arasında her zamankinden farklı olmayan, annenin babayı eve aldığı kuşkusundan kaynaklanan bir tartışma yaşanmıştı. Ancak Hasta’nın gün boyu davranışlarında ya da konuşmasında bir gariplik fark edilmemişti. Anne uyuduktan sonra üzerini değiştirip dışarı çıkmış ve bir daha haber alınamamıştı.



Özgeçmişinde, tıbbi hastalık, kaza, ameliyat öyküsü yoktu (Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Psikiyatri Kliniği).

Bastırılmış anıların yaşamın bir döneminde bilinç düzeyinde farkına varılması (unutulmuş anıların yeniden hatırlanması) da “recovered memory” olarak adlandırılmaktadır.


Klasik olarak çocukluğunda, aile içi cinsel kötüye kullanım yaşamış ve buna bir dönem amnezi geliştirmiş bir kişi erişkin döneminde bir uyaranla veya kendiliğinden çocuklukta yaşadığı olayları hatırlamakta ve bir grup travmatik semptomla yüz yüzekalmaktadır (Pope 1996). Bu durum aslında sık karşılaşılan bir klinik fenomendir. Andrews ve arkadaşları (1995) İngiliz psikoterapistler arasındayaptığı bir araştırmada, cinsel tacize uğramış hastalarla çalışan terapistlerin%51’i hastalarının cinsel tacizlerini hatırlamadıkları bir dönem tanımladıklarını bildirmişlerdir. Başka bir çalışmada çoğu terapistin en azından bir kez“ unutulmuş çocukluk çağı travmatik yaşantıları hatırlama” şikâyetiyle başvuran hastası olduğu bildirilmektedir (Pope1996).


Amnezi, beyin tümörleri ve merkezi sinir sistemi (MSS)enfeksiyonları gibi tıbbi durumların,madde kullanımıyla ilişkili bozuklukların ve post travmatik stres bozukluğu ve disosiyatif bozukluklar gibi ' işlevsel' olarak nitelenen çeşitli bozuklukların bulgu veya belirtisi olabilir.


Amnezinin mekanizması konusunda tartışmalar vardır.Bir görüş ikincil kazanç ile izah ederken, spesifik bir psikolojik mekanizmanın oluştuğu tezine karşı çıkarlar (Loftus ve Ketcham 1994, Pope ve Hudson 1995).Diğer görüş ise, travmatik olayın etkisinden kaçınmak için kognitif kaçınma,dissosiyasyon, represyon gibi baş etme düzeneklerinin kullanıldığını ifade etmektedir (Briere 1992, Herman 1992, Terr 1990, Van der Kolk ve Fisler 1995).Önemi olmayan, rölatif olarak daha az dramatik bazı travmatik deneyimler, fazla önemsenmediğinde ve uzun süre geçtiğinde normal unutma mekanizması ile unutulabilir.


Amnezi, kişiye birincil veya ikincil bir kazanç sağlıyor olabilir. Ölü bir doğum yapmış bir kadının doğuma karşı amnestik olması, acı veren duygulardan kendisini korumasına yardım ederek ona birincil kazanç sağlar. İkincil kazanç, ani amnezi geliştirdiği için savaş bölgesinden uzaklaştırılan bir askerin durumunda geçerlidir.


Amnezi vakalarında, dikkatli bir nörolojik muayene şarttır ve bilgisayarlı temografi(BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MR) sıklıkla gerekir. “Geçici global amnezi” adı verilen diğer bir durum, orta yaşlı veya yaşlı ( 50 yaşın üzerinde) hastalarda ani başlangıç, şaşkınlık ve yeni anılar oluşturamama belirtileriyle ortaya çıkar.Genellikle ağır derecede birkaç saat ile birkaç gün süren anlık veya kısasüreli bellek kaybı olur. Başlangıç, cinsel ilişki, yoğun duygulanım veya fiziksel yorgunluk sırasında olabilir. Bu döneme ilişkin amnezi kalıcı olabilir.


Önde gelen belirtiler anksiyete ve hastanın diğer insanlara amnestik dönemde neler olup bittiğini tekrar tekrar sormasıdır. Hastada bilinçte veya diğer yüksek bilişsel işlevlerde kayıp yada tabloya eşlik eden nöbetler yoktur. Geçici global amnezinin en sık nedeni limbik orta hat beyin yapılarını tutan geçici istemik ataklardır ( GİA ). Ayrıca migren, başağrılarıyla nöbetlerle ve sedadif-hipnotikilaç enteksikasyonuyla bağlantısı olabilir.


KORSAKOFF SENDROMU


19. yüzyılın sonlarında tanımlanmış nörolojik bozukluktur. Wernicke-Korsakoff sendromu(WKS), öğrenme ve hafıza defektinin beraber olduğu semptom kompleksidir. Klinik tabloların tümü beslenme yetersizliği ve alkolizm ile ilişkilendirilmektedir.Daha spesifik olarak “tiamin” eksikliğiyle doğrudan ilişkilidir. Sendromla, alkolizmin yaygın olduğu Batı Dünya’sı daha sık karşılaşmaktadır. Bu nedenle sendromun kapsamlı ve geniş klinik-patolojik çalışmaları alkolikler üzerinde yapılmıştır.


Korsakoff Sendromu için psikolojik, patolojik ve klinik tanımlamalar yapılmıştır. Psikolojik tanımlamada sadece hafızanın hasarlandığı, diğer kognitif fonksiyonların etkilenmediği durum olarak belirtilmiştir. Patolojik yaklaşım tüm amnestik sendromları içermektedir. Limbik yapıların lezyonları, ventrikül tümörü vb. lezyonlar sonucu bildirilmiş olan amnestik vakalar bu gruba dahil edilmektedir


En uygun yaklaşım ise klinik olanıdır.Korsakoff sendromunu tiamin eksikliğinden kaynaklanan, alkolik amnestik bozukluk olarak tanımlamaktadır. Bu yaklaşım ise non-alkolik durumları kapsamamaktadır. Son olarak bu tablo DSM-IV’te (1994) 294.0 kodlu “Genel Bir Tıbbi Duruma Bağlı Amnestik Bozukluk” olarak karşılanmaktadır. Tanı için, günlük yaşam aktivitelerini anlamlı düzeyde etkileyen ve nöropsikolojik yöntemlerle dökümante edilen bir yakın bellek kusurunun yanı sıra, diğer kognitif işlevlerin korunmuşluğunun da gösterilmesi şart koşulmakta ve sendrom tiamin eksikliğine bağlı gelişen tablo olarak tanımlanmaktadır.


Sendromun gelişiminde, toplumların yaşam koşulları ve alkol kullanım alışkanlıkları etkili olmaktadır. 30-70 yaşarasında görülmekle birlikte ellili yaşlarda en sıktır. Hastalarda uzun süredir alkol kötü kullanımı ve çoğunluğunda alkol komplikasyon öyküsü mevcuttur.Hepsinde varolan beslenme bozukluğu ise günlerce sadece alkol ile beslenme veya aylarca-yıllarca çok az ve yetersiz beslenme biçimindedir.


Boston City Hospital’a başvuran hastalar üzerinde yapılan çalışmada, alkol kullanımından kaynaklanan nörolojik bozukluklar nedeniyle başvuranların % 3’ü, tüm başvuruların ise % 0.13’ü WKStanısı almıştır (Victor, Adams ve Collins, 1971).


Korsakoff Sendromunda, hafıza fonksiyonunun iki önemli bölümünde etkilenme olmaktadır. Anterogradve Retrograd amnezi olan bu iki bölümün, daima birlikte etkilenmesi zorunludur.


Retrograd amnezi, hastalığın başlangıcından yıllar öncesine kadar giden eski bilgi ve deneyimlerin geri çağrılmasında bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Anterogradamnezi ise yeni bilgileri öğrenme ve kaydetmedeki (memorizing) bozukluktur.


Tanı için hastaların uyanık, çevresinde olup bitenlerin farkında, kendisine ne söylendiğini anlayabilir ve hafıza mesafelerinin yettiği problemleri çözebilir olmalarının gerekliliği belirtilmiştir (erken dönem hariç). Ayrıca hastaların sosyal alışkanlıklarında da belirgin bozukluk gözlenmemelidir.


Anterograd amnezi asla tam değildir. Amnezisien ağır olan hastalar, kendisine verilen üç basit faktörü (doktorun adı, tarih ve günün zamanını) tek tek tekrarlayıp, kendisinden istenileni anlayarak kaydedebilmekte, ancak üçüncüsünü tekrarlarken ilkini unutmaktadırlar. Özellikle yeni durumlara adaptasyonda, geçmiş deneyimle entegrasyon gerektiğinde başarısız olduklarından (öğrenme bozukluğu) toplum içinde çaresiz kalmaktadırlar.


Yakın geçmişin hafızasının uzak geçmişe oranla daha fazla bozulduğu gözlense de hastanın uzak geçmişini yeterli değerlendirecek ayrıntılara genellikle sahip olunamadığından uzak geçmiş yeterli test edilememektedir. Korsakoff Sendromlu hastalar iyileşse bile hastalığın akut dönemi için tümünde hafızada boşluk kalmaktadır. Bu durum kaydetmede bozukluktan daha çok, hastalığın akut dönemindeki konfüzyon (karmaşa) nedeniyle gelişmektedir.


Retrograd amnezi çoğunlukla ağırdır ve hastalığın başlangıcından önceki birkaç yıllık dönemi kapsamaktadır. Cutting(1985) on yıl ve daha geriye uzanan amnezi de bildirildiğini belirtmiştir.Hastalar geçmiş deneyimlerini uygun zaman sıralaması olmadan geri çağırmaktadır. Bu nedenle bazen yanlışlıklar içeren hikayelerini tekrar tekraraynı şekilde anlatabilmekte, zamanı yanlış değerlendirdiklerinden dokuz yılöncesini bir yıl öncesi gibi hatırlamakta veya aylardır hastanede olmasına rağmen “bir gün önce geldim” diyebilmektedir.Bu açıdan olgulardan birini izlemesi üçüncü yılındaki tanımı dokunaklı olduğu kadar amnestik yaşantılamanın çok iyi bir örneğidir de: “Ziyarete geldiğinde oğlumu görüyorum. Kocaman bir çocuk. Ne zaman büyüdü, şaşırıyorum. Oysa ki bebekliğiyle ilgili anılarım çok berrak. Zaten kendimi de onun bebekliğindeki yaşımda hissediyorum. Daha sonra benim için değer taşıyan, gurur duyacağım şeyler yaptım biliyorum, hatırlamalıyım ama hepsi karanlık...”.


Korsakoff hastalarındaki asıl görünüm olan kalıcı hafıza kusurunun değerlendirmesini amaçlayan pek çok çalışma yapılmıştır. Primer ya da anlık hafıza çok kısa süreler için az miktarda bilginin tutulmasını sağlamaktadır. Hafızanın bu bölümü genelde sayı dizileri,kısa süreli serbest hatırlama ve kısa süreli unutma gibi testlerdeki performansla ölçülebilmektedir. Yapılan araştırmalarda hem sözel hem de sözel olmayan dizileri içeren testlerde Korsakoff hastaları yeterli performans göstermişlerdir.


Semantik bellekte dil, fikirler ve dünyaya ilişkin doğruların (örn: Paris Fransa’nın başkentidir) kümelenmesini içermektedir. Bu bellek bileşeni spesifik yer ve zaman parçasındaki olayla, bu öznel yaşantının hatırlanmasından bağımsızdır. Korsakoff hastaları ise genel olarak semantik hafızayı değerlendiren testlerde göreceli bir korunmuşluğa sahiptirler. Ancak Korsakoff hastalarının kelime akıcılığı gibi hız testlerinde ve hastalanmadan sonraki dönemde yeni kelimeleri, toplumsal figürleri (başbakan vb.) öğrenmede başarısızdırlar.


Korsakoff hastalarında açık biçimde birkaç on yıla kadar uzanabilen Retrograd amnezi bulunduğunu belirtmiştik. Uzak toplumsal sonuçların “semantik” bilgileri, hastanın kendi yaşantısı ile ilgili “kişisel semantik” hafıza ve hastaların geçmişlerindeki olaylar ve sonuçlar için olan otobiyografik hafıza bu hastalarda etkilenmiştir. Hatırlama ve tanımanın başarılamaması olan bu hasarlanmada esas olarak geri çağrımın yapılamaması gösterilmektedir (Cutting, 1985; Aggleton ve Shaw, 1996).


Korsakoff Sendromlu hastalarda Alzheimer benzeri demanslı hastalara oranla daha ağır bir etkilenme mevcuttur. Ayrıca yakın döneme ait uzak hafıza (hastalanmadan önceki birkaç yıl) belirgin hasarlanmıştır. Bu hastalarda (ki bu varolan çalışmalar alkolik Korsakoff Sendromlu hastalar üzerinde yapılmıştır) ağır alkol içme dönemi boyunca Anterograd zararlanmanın özellikle yakın hafıza zararlanmasında etkili olduğu yorumu da yapılmaktadır (Kopelman, 1995).



ALZHEİMER HASTALIĞI

Alzheimer 1909yılında, bu hastalığı, demans yapan diğer hastalıklar grubundan ayırmıştır ve bu yüzden de hastalığa kendi adını vermiştir.

Santral sinir sisteminin dejeneratif bir bozukluğudur. Ön beyin tabanından başlayarak serebral korteks ve hipokampusa yansıyan dejeneratif bir hastalıktır.
  • Bellek (isimler, sayılar, adresler…)
  • Dikkat ve konsantrasyon (Okuma, TV seyretme…)
  • Dil (Konuşma becerileri, akıcılık, yorumlama)
  • Oryantasyon (Zaman, mekan ve çevre)
  • Davranış, sosyal etkileşim
  • Genel aktiviteler (Kişisel bakım, hobiler, ev işleri, toplumsal olaylar…) gibi birtakım işlevlerin gereği gibi yapılamamasına neden olur.

Bellek bozukluğu, sıklıkla yeni bilgilerin oluşturulmaması ve yakın bellek yetersizliği şeklindedir. Ayrıntılı incelemelerde uzak bellek bozuklukları saptanmıştır. Kayıtlama, saklama ve geri çağırma işlevleri bozulmaktadır. Ayrıca bu hastalarda soyutlama ve yargılamada da sorunlar mevcuttur.


DSM-IV kriterleri arasında bellek kaybının yanında bilişsel kayıplar,afazi, apraksi (giyinme, bir şeyler yazıp çizme), agnozi veya yapılandırma işlevlerinden birinin bulunmaması tanıyı destekler.


Lisan bozuklukları arasında,konuşma sırasında kelime bulmada güçlük, akıcı olmayan boş konuşma, dolambaçlı sözler, cümlelerde meydana gelen anlamsal eksiklikler, tekrarlanan sözcükler belirgindir.


Görsel-uzaysal işlevlerdeki yetersizlikler çeşitlidir. Prosopagnosia, görsel obje agnozileri gibi. Bu tip yetersizlikler, hastaların sokaklarda kaybolmalarına, evde odaları karıştırmalarına, yakınlarını tanıyamamaları gibi yakınmalara neden olur.
Olası hastalık tanısı için,nöropsikolojik testlerde, bilişsel işlevlerin ikiden fazla alanında bozukluk, bellekte ve diğer bilişsel işlevlerde ilerleyici bir bozulma, 40-90 yaş arası başlangıç, sistematik veya başka bir beyin hastalığının bulunmaması gerekmektedir.


KAYNAKLAR:


Amerikan Psikiyatri Birliği (2000). DSM-IV-TR (Çev.E. Köroğlu). Ankara: Hekimler Yayın Birliği.


Candaş, D. (2002). Belleğimizde Sakladığımız “Zaman”. BilimTeknik Dergisi. S:418, Eylül.


Dissosyatif Amnezi. 11.03.05tarihinde elde edilmiştir.

http://www.psikiyatrist.net/dissosiyatif.htm

http://www.psikofarma.net/HASTA/amnezi.html


Erdinç,B., Şengül B. C., Dilbaz N., Bozkurt S. (2004). Disosiyatif Amnezi ve TravmaSonrası Stres Bozukluğu Tablosu ile Başvuran Bir Yasak-Sevi Olgusu. TürkPsikiyatri Dergisi; 15(2):161-165.


Gür’ün S. (1973). Nöroloji. Ankara: AnkaraÜniversitesi Tıp Fakültesi Yayınları, Basımevi.


KorsakoffSendromu. 16.03.05 tarihinde elde edilmiştir.

http://www.ttb.org.tr/aclik_grevleri/tez1_wernicke.htmltürk tabipler birliği


Kutay Z. F. (Ed.). (2000). Alzheimer Hastalığı.İzmir: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi yayınevi.


Lynch G., McGaugh L. J., Weinberger M. N. (Ed.) Neurobiologyof Learning and Memory. New York-London: The Guilford Press.


Solso L., R. (2000). Cognitive Psychology, Sixth Edition.Allyn and Bacon, Boston-London-Toronto-Sydney-Tokyo-Singapore.


Yaltkaya Korkut (1999). Bellek ve Elektrofizyolojisi.İzmir: Meta Basım, Klinik Nörofizyoloji, EEG-EMG Derneği Yayınları no:8.


Yanık M., Özmen M. Amnezi, bastırılmış bellek (repressedmemory) ve unutulmuş anıların yeniden hatırlanması (recovered memory). 16.03.05tarihinde elde edilmiştir:
http://www.travma.org.tr/en/journal/..._un=6828-A-TRA

Solso L., R. (2000), Cognitive Psychology, Sixth Edition.Allyn and Bacon, Boston-London-Toronto-Sydney-Tokyo-Singapore.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Amnezi - Korsakoff Sendromu - Alzheimer Hastalığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Gözde EMİK AKSOY Fotoğraf
Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi162 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY'un Makaleleri
► Alzheimer Hastalığı Psk.Tuğba ERTAŞ
► 2 Yaş Sendromu Psk.Burcu BAŞOĞLU KUNDAK
► 2 Yaş Sendromu Psk.Burçak ERİTMEN YEŞİLTAŞ
► 2 Yaş Sendromu Var Mı, Yok mu? Psk.Ramazan ŞİMŞEK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Amnezi - Korsakoff Sendromu - Alzheimer Hastalığı' başlığıyla benzeşen toplam 47 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öğrenilmiş İyimserlik Temmuz 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:20
Top