2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Özürlü Bir Çocuğa Sahip Olmak
MAKALE #10509 © Yazan İbrahim EREN | Yayın Mart 2013 | 4,293 Okuyucu
Yeni bir bireyin katılmasını bekleyen tüm aileler, doğacak bebeğin her şeyden önce sağlıklı olmasını beklerler. Toplumda ideal çocuğa ait özelliklerin çoğunu, anne-babalar kendi çocuklarında görmek isterler ya da kendilerine ait gerçekleştiremedikleri beklentilerini çocuklarına yansıtabilirler.
Ancak tüm beklentiler sağlıklı ve başarılı bir çocuk bekleyen ailenin “özürlü” bir çocuğa sahip olmasıyla sönmeye başlar. Ailenin beklenti ve istekleriyle çocuğun sahip olduğu güçleri ve özellikleri çelişki yaratır. Aile böyle bir çocuğun doğumu ile karmaşık bir ruh durumu içine girmekte, ne yapacağını, kimden yardım alacağını, nereye/kime başvuracağını ve en önemlisi böyle bir çocukla nasıl yaşayacağını bilememektedir.
Ailede özürlü bir çocuğun doğumu, üyelerin yaşamlarını, duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyen bir durumdur. Çocuğun özrü nedeniyle suçluluk ve keder duymak, özrün çeşitli yönleriyle baş etmede yetersizlik duygusu yaşamak, uzmanların yönlendirmelerine aşırı derecede bağımlı kalmak, çocuğu aşırı koruyup kollamak ya da özrü inkar etmek gibi olumsuz yaşantılar ailenin alışılmış gelişimi ve işleyişini bozabilir. Çocuğun özürlü olduğu gerçeği ile ilgili çözümlenmemiş keder duygularıyla, özrün getirdiği ek sorumluluklarla baş etmedeki yetersizliğin yarattığı stresin etkilerini birbirinden ayırt etmek çoğu zaman olanaksızdır.


Özürlü bir bebeğin dünyaya gelmesiyle aile sisteminde meydana gelen değişmeleri, anne-babanın bu duruma ilişkin tepkilerini, uyum düzeylerini ve çocuğa yönelik tutumlarını araştıran çok sayıda araştırma vardır. Araştırma sonuçları, anne-babanın tepkilerinin şok, inkar, üzüntü, kızgınlık, suçluluk, kaygı, beklenmedik krizler, dış dünyanın tutumuyla yüz yüze gelmekten kaçınma, hayal kırıklığı, kendine güven ve saygı duymada azalma gibi duyguları ve tepkileri içerdiğini ortaya koymaktadır. Çocuğa yönelik tutumlar ise, onun otoriter bir biçimde kontrolünü, aşırı biçimde korunmasını ya da hoşgörülü davranılmasını, anne-babanın sevecen ve ilgili davranmasını, çocuğu reddetmesini veya ona ilişkin duygularını bastırmasını içermektedir.

Eğitim sistemimizi sorguladığımızda ezbere dayalı ve bireysel farklılıkları yeterince gözetmeyen bir yapı karşımıza çıkmakta. Son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı bu yönde olumlu adımlar atmaya başladı fakat henüz emekleme aşamasında.
Diğer yandan okulları başarılı yapan şey sadece okulun bahçesi, spor salonları, laboratuarları, teknolojik altyapısı değildir; o alanları etkili ve verimli kullanabilen eğitimcilerdir. Fiziki koşulları iyileştirmeye ayırdığı kadar, yetişmiş elemana ve alanında yetkin insanlara söz hakkı veren bir zihniyet ancak başarıya ulaşabilir.

Bugün Japonya ve Almanya’daki okullarda öğrenci başına ayrılan para ABD’den %50 daha az olmasına rağmen ABD’den ileri olduğu alanlar mevcuttur. Örneğin ABD’de binalara ve yönetime daha fazla para harcanmakta , Almanya ve Japonya’da ise eğitimci maaşlarına daha fazla pay ayrılmaktadır.*

Küresel boyutta baktığımızda karşımıza çok daha farklı yapılar ve anlayışlar mutlaka çıkacaktır. Burada konumuzu daha özele indirgeyerek mevcut eğitim sistemimize ve bu sistemin içinde yer alan, benim de çalışma alanım olan Özel Eğitim hizmetlerine , özürlü bireylerin yaşamış oldukları eğitsel ve sosyal güçlüklere değinmeyi arzu ediyorum.

Öncelikle “Özel Eğitim”in tanımından yola çıkmalıyız. Kanunda Özel Eğitim ”Özel Eğitim gerektiren bireylerin eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri ile onların özür ve özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitim”* veya “Çoğunluktan farklı ve özel gereksinimli olan çocuklara sunulan , üstün özellikleri olanları yetenekleri doğrultusunda kapasitelerinin en üst düzeye çıkmasını sağlayan, yetersizliği engele dönüştürmeyi önleyen, engelli bireyi kendine yeterli hale getirerek toplumla kaynaşmasını ve bağımsız olmasını destekleyecek becerilerle donatan eğitimdir.”* şeklinde tanımlanmaktadır.

Özel Eğitim alanının içine ; Öğrenme Güçlüğü , Zihinsel Engel, Üstün Zekalılar, Dikkat Dağınıklığı ve Hiperaktivite Bozukluğu, Otizm, Down Sendromu, Rett Sendromu, West Sendromu, Duygu ve Davranış Bozuklukları, Görme Engelliler, Dil ve Konuşma Bozuklukları, Kekemelik, İşitme Engelliler, Ortopedik Engelliler …vd. konu başlıkları girmektedir.

Geniş bir yelpazede bulunan bu insanlar biz her ne kadar farkında olsak da olmasak da toplumun geniş bir kesimine tekabül etmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) verilerine göre , 6-18 yaş arasındaki çocukların %14 ‘ü özel gereksinimli olan çocuklardan oluşmaktadır. *

Bu bireylerin anne, babası, kardeşi gibi birinci derece yakınlarını da hesaba kattığımızda karşımıza göz ardı edilemeyecek oranda bir sayı çıkacaktır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Özürlü Bir Çocuğa Sahip Olmak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı İbrahim EREN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak İbrahim EREN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İbrahim EREN Fotoğraf
İbrahim EREN
Çorum
Özel Eğitim Uzmanı
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi5 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler İbrahim EREN'in Makaleleri
► Kıbrıs’ta Özürlü Olmak Psk.Zehra Ayça AYSEN
► Olmak, Sahip Olmak ve Anlam Sistemi Psk.Emir Emre DOĞAN
► Bir İdeale Sahip Olmak Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Özürlü Bir Çocuğa Sahip Olmak' başlığıyla benzeşen toplam 27 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:45
Top