2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Histrionik Kişilik Bozukluğu
MAKALE #10538 © Yazan Dr.Sevilay ZORLU | Yayın Mart 2013 | 39,195 Okuyucu
HİSTRİONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU

Histrionik kişilik bozukluğu, çok değişik koşullar altında ortaya çıkan, aşırı bir duygusallık ve dikkati çekme isteği ile belirli bir bozukluktur. Bu kategori için 1980’den önce ‘’ histerik kişilik ‘’ terimi kullanılırdı.

A. Aşağıdakilerden beşinin ( ya da daha fazlasının ) olması ile belirli, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, aşırı bir duygusallık ve ilgilenilme arayışı gösteren sürekli bir örüntü:
1) İlgi odağı olmadığı durumlarda rahatsız olur.
2) Başkalarıyla olan etkileşimi çoğu zaman uygunsuz bir biçimde cinsel yönden ayartıcı ya da baştan çıkartıcı davranışlarla belirlidir.
3) Hızlı değişen ve yüzeysel kalan duygular sergiler.
4) İlgiyi üzerine çekmek için sürekli olarak fizik görünümünü kullanır.
5) Aşırı bir düzeyde başkalarını
6) Gösteriş yapar, yapmacık davranır ve duygularını aşırı bir abartma ile gösterir
7) Telkine yatkındır, yani başkalarından ya da olaylardan kolay etkilenir.
8) İlişkilerin olduğundan daha yakın olması gerektiğini düşünür.

KLİNİK ÖZELLİKLER


 Başkalarının ilgi ve dikkatinin hep kendi üzerlerinde olmasını isteyen aşırı duygusal insanlardır.
 Sürekli çevresindekilerin yaptıklarını onaylamasını, kendisini övmesini, güzel bulmasını ve beğenmesini ister.
 Tüm davranışları, övgü almak ve beğeni toplamaya yöneliktir. Bu nedenle histrioniklerin jest, mimik ve konuşmaları canlı, dramatik ve abartılıdır. ( ‘’ teatralizim’’). Sanki bir tiyatro sahnesinde rol yapan bir oyuncu gibidir. Dışarıdan, hastanın kendi gibi davranmadığı ve ‘’ rol ‘’ yaptığı izlenimini alınabilir.
 İlgi çekmek için söylediklerini abartır ya da uydurma hikayeler anlatır. Herkesin duyabileceği şekilde yüksek sesle konuşur.
 Durmadan kendi başından geçenleri anlatıp herkesi dinlemeye zorlar.
 İlgi odağı olmadığı durumlarda rahatsız olur.Bu nedenle bazı kadın hastalarda uygunsuz bir erotik görünüm ya da davranış görülebilir. Hasta koyu makyaj, açık giyim ve erotik tavırlarla bakışları üstünde toplamaya çalışabilir. Ama bu da genellikle yüzeyeldir.
 İstediği, cinsellikten çok ilgi görmektir. Bu davranış, özellikle hastanın yakınlarını zor durumda bırakabilir.Cinsel açıdan bir bölümü soğuk, bir bölümü normaldir. Bir bölümü de gelişi güzel cinsel ilişkiler kurar.
 Güzelliğine ve dış görümüne aşırı önem verir. Parasının ve zamanın önemli bir bölümünü, güzel giyinmeye, süslenmeye ya da boyanmaya ayırır.
 Yaşlandığı kabullenmek istemez, güzelliğini kaybediyor olmak onu çok üzer.
 İnsanlarla çok kolay ahbap olur. Dışarıdan ilk bakışta çok sıcak kanlı ve çekici izlenimi verir.
 Çok güçlü duygusal tepkiler gösterirler. En küçük bir nedenle herkesin içinde ağlama, aşırı neşe gösterileri, az tanıdığı insanlara bile hararetle sarılma gibi davranışları sıktır.
 Duygularını abarttığı izlenimini alınır. Ayrıca bu duygusal tepkileri de hızla değişir ( affektif labilite) . Örneğin, küçük bir nedenle ağlar, fakat daha gözyaşları kurumadan gülmeye başlayabilir.
 Küçük bir duygusal olay karşısında kontrol edilmeyen sinir krizleri ya da dissosiyatif bayılmalar görülebilir.
 Yalnızca düşünce ve davranış biçimi değil, jestleri ilgileri, konuşmanın biçim ve içeriği de yaşının gerektirdiği olgunlukta değildir ( ‘’ püerilizm ‘’). Örneğin, 35 yaşında kadın hasta, 15 yaşındaki liseli kızlar gibi giyinebilir. Ya da istediklerinin mantıksızca, hemen gerçekleşmesini ister, beklemeye dayanamaz.
 Bencildir, insanlarla olgun ilişkiler kuramaz bunların entelektüel ve teknik konularla ilgileri azdır, buna karşılık sanatsal konulara daha yatkındırlar.
 Hayal güçleri geniştir, ancak ayakları pek yere basmaz. Bu nedenle konuşmaları aşırı izlenimci, fakat gerçekçi ayrıntılardan yoksun olabilir.Bir hasta evini tarif etmenini istendiğinde, ‘’ evimiz çok ferahtır’’ şeklinde bir yanıt verebilir.
 Başkalarının kolay etkisi altında kalır. Telkine yatkındırlar, insanlara kolay inanırlar bu nedenle telkin tedavilerinden yararlanırlar. Kolay hipnotize edilirler. Şarlatan medyumlara ya da sahte peygamberlere daha kolay kapılabilirler. Beden sağlığı ile ilgili yakınmalar çok görülür. Bunlar sık sık, iyi tanımlanamayan ağrılar, zayıflık, baş ağrısı ya da halsizlik gibi yakınmalarla hekime başvururlar.
 Kolay hayal kırıklığı nedeniyle intihar girişimleri oldukça sık görülür. Fakat üste eklenmiş başka bir hastalık (majör depresyon gibi )yoksa, genellikle ciddi yöntemleri pek kullanmazlar. Öldürücü olmayan dozda ilaç almak, herkesin gözü önünde kendini asmaya kalkmak gibi.
 Bazı ağır vakalarda intihar girişimleri, ilgi çekmenin başlıca yöntemi olabilir. Ancak her intihar girişiminin manüplatif olduğunu düşünmek yanlıştır. Hekim, intihar girişimini ciddi bulmadığını hastaya sezdirirse, daha ciddi bir yöntem deneyebilir.
 Hassas yapıları nedeniyle, sağlıklı insanlara kıyasla daha kolay depresyon geliştirirler.

KİŞİLİK BOZUKLUKLARINDA GENEL ÖZELLİKLER

Kişilik bozuklukları, ruhsal bozukluklar içinde son derece ciddi, tıbbi ve sosyal sorunlara neden olan önemli fakat en az anlaşılmış kategorilerden biridir. Akıl hastası olmayan, fakat ahlaki davranış ya da karakter açısından bozuk bireylerin varlığı, çok eskiden beri dikkat çekmiş bunlra ‘’ mantıklı delilik’’ ve ‘’ ahlaki delilik ‘’ gibi isimler verilmiştir. Tarihsel açıdan en fazla ilgi çekmiş olan kişilik bozukluğu, eskiden ‘’ psikopati ‘’ ve ‘’ sosyopati ‘’ gibi isimlerle anılmış olan antisosyal kişilik bozukluğu olmuştur. Diğerleri çok daha yakın zamanlarda, çoğunlukla psikanalize birlikte ortaya çıkmıştır. Fakat, kişilik bozuklukları günümüzde önemine, DSM- III sınıflama siteminin, bunları ayrı bir eksene taşıması ile 1980 de kavuşmuştur. Bu durum, anlatmalarını engellemiş ve yatan hastalara konan kişilik bozukluğu tanıları % 20 ‘den % 50’ ye çıkmıştır.
ABD’de yapılan değişik çalışmalar, hataların yaklaşık %15’ nin öncelikle kişilik bozukluğuna bağlı sorunlar nedeniyle hastaneye yatırıldığını göstermiştir. Bu oran Türkiye ‘de daha düşük olsa da, kişilik bozukluklarının toplum için yarattığı sorunlar daha az gibi görünmektedir. Adi suçlardan hüküm giymiş olanların dörtte üçünde, alkoliklerin de en az % 60 % 70 ‘inde kişilik bozukluğu olduğu kabul edilmektedir. Bunlar kendilerinden başka, pek çok insanın daha mutsuzluğuna neden olurlar. Evlilik ya da meslek yaşamında sürekli başarısızlığa uğramış insanların önemi bir bölümde kişilik bozukluğu vardır.
Kişilik bozukluklarının en önemli özellikleri, diğer psikiyatrik hastalıklarla birlikte görülme sıklıklarının çok yüksek oluşudur. Kişilik bozukluğu olan insanların % 97 ‘sinde en az bir tane I. Eksen bozukluğu olduğu ileri sürülmüştür. Bunlar en çok anksiyete, duygudurum, alkol, madde ve yeme bozukluklarıdır. Her nekadar bu yüksek oranın, bir miktar nozolojinin ve ölçme yöntemlerinin kusurlarından kaynaklandığı ileri sürülmüşse de kişilik bozuklukların, başka psikiyatrik hastalıkların gelişmesine yatkınlık yaratan çok uygun zeminler olduklarına kimsenin kuşkusu yoktur. Kişilik bozuklukları tedaviye direçli oldukları gibi, kendilerine eşlik eden başka bozukluklarda tedavisi zorlaştırır. DSÖ’ nün psikiyatrik terimler sözlüğü kişilik kavramını aşağıdaki gibi tanımlar:
Kişilik, bir insanın sosyal deneyimcileri, gelişimi, ve yapısal özelliklerinin sonucu olarak ortaya çıkan ve kişinin yaşam tarzı ile uyum biçimini oluşturan bütün köklü davranış, düşünce ve duygu kalıplarıdır.
Başka türlü söylersek, kişilik ( ya da karakter), bir insanın huy haline getirmiş olduğu, bilinçli ya da bilinç dışı bütün duygu, düşünce ve davranış kalıplarıdır. Bir insandan söz ederken, örneğin, ‘’ insan canlısıdır, çalışkandır’’ ya da ‘’ korkaktır’’gibi tanımlayıcı sözler kullanırız. Hatta bazen doğrudan ‘’ iyi huyludur’’ deriz. Bu sözler o insanın kişilik özelliklerini hatlarını ‘’traits’’ tanımlamaktadır. Olumlu ya da olumsuz olsun, bir insanın kişilik özellikleri, onun benliğinin bir parçası sayılır. Bu özellikler, oldukça küçük yaşlardan itibaren kendilerini göstermeye başlar ve bir yaşam boyu da hiç değişmeden ya da pek az değişerek varlıklarını sürdürür.
‘’Can çıkar huy çıkmaz’’ sözünde çok önemli bir gerçek payı vardır. Kişilik, halk arasında çok önem verilen bir kavramdır. Hemen herkes, başka bir insanı değerlendirirken en önce kişilk özelliklerine dikkat eder ve bunların olumlu olmasını ister. Kişilik bozuklukları, işte, insanın bu karakter yapısındaki bozuklukları ele alır. Bunlar, uyumsuz, sıradışı ya da ‘’ kötü ‘’ kişilik özellikleri olan insanlardır. Başka insanlar tarafından, garip, ahlaksız, kendine özgü ya da kötü huylu insanlar olarak algılanırlar. Hapishane popülasyonunda, dilenciler, karakolların ve acil servislerin müdavimleri ya da pratisyen hekimlerin hastaları arasında daha yüksek oranda bulunurlar. Genellikle nevrotik hastalardan daha ağır bir klinik tablo gösterirler.
NEDENLERİ
Hastanın ailesinde aynı bozukluğu taşıyanların sıklığının genel popülasyondan daha fazla olduğu ileri sürülmüştür. Ancak bu hastaların çocuklarında daha çok yoksunluk ve travma yaşamış oldukları görüşü yaygın kabul görür.
SIKLIK
Genel popülasyonda % 2-3, psikiyatrik hastalığı olanlar arasında % 10-15 oranında olduğu tahmin edilmektedir.
Kadınlarda daha fazla görülür, fakat erkek hastalar da çoktur. Ölçütlerin kadınsı özelliklere aşırı vurgu yapması nedeniyle, kadınların daha çok tanı aldığı ileri sürülmüştür. Yapılandırılmış görüşmelerle yapılan bazı tarama çalışmaları, erkek hastaların kadınlardan daha az olmadığını göstermiştir. Bunlar erkeksi özelliklerini abartarak dikkati çekmeye çalışırlar borderline kişilik bozukluğundan sonra hekime en fazla işi düşen kişilik bozukluğudur. Borderline ve narsisistik kişilik bozuklukları ile birarada bulunabilir.

TEDAVİ

Sıklıkla ve değişik nedenlerle hekime başvurur ve tedavi olmak isterler. Eşlik eden diğer hastalıklar kendi yöntemleriyle sağaltılmalıdır. İlaç tedavisi, kötüye kullanım olasılığı akılda tutularak kısa tutulmalıdır. Bazen de hasta kendi kişilik özelliklerinden memnun değildir. Motive ve telkine yatkın oldukları için hekim- hasta ilişkisinin bağımlı ve çocuksu niteliği üzerinde baştan durmak koşuluyla, dinamik yönelimli bireysel psikoterapiden yararlanabilirler. Öteden beri kişilik bozukluklarının tedaviye dirençli oldukları ve spontan düzelmenin olmadığı ileri sürülmüştür. Fakat son zamanlarda bazı çalışmacılar bu kötümserliğin aşırı olduğunu söylemeye başlamışlardır. Kişilik bozukluğu tanısı alan, fakat antidepresan ilaçlarla ya da spontan olarak, sempitomları büyük oranda düzelen hastalar ( özellikle bağımlılık birimlerinde ) bildirilmiştir. Ancak bunu kullandığımız tanı yöntemlerinin yetersizliğinden kaynaklanıyor olması mümkündür. Kişilik bozukluklarının bugün için standart bir somatik tedavisi yoktur. Ancak bazı şizotipal ve paranoid kişilik bozukluğu vakalarını, algı ve düşünce garipliklari antipsikotik kısmen düzelir. Bu, belkide şizofreni ile şizotipal kişilik bozukluğu kavramları arasında, iyi ayırım yapılmamış olmasında kaynaklanıyor olabilir. Benzer şekilde, c kümesi kişilik bozukluğu olan bazı hastalarda antidepresan ilaçlardan yarar görebilirler.
Kişilik bozuklukları için önerilen tek standart tedavi psikoterapidir. Ne varki, mental bozukluklar içinde, psikoterapiden de en az yararlananlar arasında bulunurlar. Hatta, bir nevrotik bozukluğa bir kişilik bozukluğunun eşlik etmesini nevrozun psikoterapi ile düzelme şansını azalttığı kabul edilir. Kişilik özellikleri ego-sintonik olduğundan bunların çoğu tedavi için başvurmaz. Bir bölümü ( örn.paranoit ya da antisosyal olanlar ) tedavi önerilerine karşı koyar. Öte yandan semptonları ego-distonik olan bazı bağımlı, çekingen, histrionik ya da obsessif-kompulsif ( c kümesi) kişilik boukluğu vakaları değişmek isteyebilir ve tedavi için motive olabilirler. Bu tür hastaların terapsi daha iyi sonuç veriri. Son yıllarda bişsel-analitik ve bilişsel davranışcı terapilerin yararlı olduğu ileri sürülmüştür. Psikanalitik çevrelerde de, bordenline ve narsisistik kişilik bozukluklarının psikoterapisi oldukça eilgi toplamış ve olumlu sonuçlar bildirilmiştir. Ne varki bu terapiler, zor, pahalı, uzun ve zahmetli olduğu gibi, sonuçlarıda tartışmalıdır. Bunlar teknik olarak bir miktar etkili olsa bile, tedaviyi bırakma (drop-out ) oranı yüksekliği başarıyı dahada düşürmektir. Türkiye koşullarında eğitim ve araştırma amaçları dışında, bu psikoterapilerin pratik değerini az olduğunu söylemeliyiz. Öte yandan kişilik bozuklukları, başka nedenlerle hekimin karşısına sık çıkarlar bu nedenler arasında en sık görülenleri, intahar girişimi, depresyon, geçici psikotik ataklar, anksiyete, öfke ya da saldırganlık krizleri, alkol ya da madde entoksikasyonu, kötüye kullanımı ya da bağımlılığı, kendini yaralama davranışı ve evlilik sorunlarıdır. Bu sorunlar, zeminde yatan kişilik bozukluğu gözardı edilmeden, kendi yöntemleriyle (ilaç, EKT, Psikoterapi vb.) tedavi edilmelidir. Bu hastalara anksiyolitik ilaçlar verirken, bağımlılık geliştirme riskinin daha fazla olduğu unutulmamalıdır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Histrionik Kişilik Bozukluğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Sevilay ZORLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Sevilay ZORLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     15 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Sevilay ZORLU Fotoğraf
Dr.Sevilay ZORLU
Antalya
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi115 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Sevilay ZORLU'nun Makaleleri
► Bağımlı Kişilik Bozukluğu Dr.Sevilay ZORLU
► Çekingen Kişilik Bozukluğu Dr.Sevilay ZORLU
► Paranoid Kişilik Bozukluğu Dr.Sevilay ZORLU
► Çekingen Kişilik Bozukluğu Dr.Sevilay ZORLU
► Şizoid Kişilik Bozukluğu Dr.Sevilay ZORLU
► Antisosyal Kişilik Bozukluğu Dr.Sevilay ZORLU
► Narsisistik Kişilik Bozukluğu Prof.Dr.Doğan ŞAHİN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Histrionik Kişilik Bozukluğu' başlığıyla benzeşen toplam 94 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Evlilikte Cinsel Yaşam Ağustos 2017
► Kaygı mı Korku mu? Mayıs 2016
► Boşanma ve Sonrası Kasım 2015
► Kolay İnciniyor Musunuz? Ağustos 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:49
Top