2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Terapi Nedir?
MAKALE #10539 © Yazan Elif HERGÜNER | Yayın Mart 2013 | 4,566 Okuyucu
Psikolojinin de dahil olduğu Sosyal Bilimlerdeki kuramlar, Fen Bilimlerindeki gibi değişmeyen kuramlara oturmaz. Bunun sebebi konusunun insan olmasıdır. Bu da bize “Fenomenoloji” kavramını yaratır. Fenomenoloji ne demektir ? Kişinin kendisini, çevresini “kendine özgü”bir şekilde anlamlandırma biçimidir ki biz bunun üzerinde çalışırız. Bu anlamlandırmayı, ana rahmine düştüğü andan bugüne kadar tüm yaşadıkları , tüm öğrenilmişlikleri, tüm deneyimleri ve genlerindeki karakteristik faktörler inşa eder ; sonuçta kişinin biricikliği ortaya çıkar, bu zemin dinamiklerine sahip bu dünyada başka biri daha yoktur. Parmak izlerinin farklı oluşu gibi kişinin bir diğerinden farklılığı ve kişi sayısı kadar “anlamlandırma” farklılığının doğmasına sebep olur. Bu da terapinin,genel geçer gerçeklere değil, sizin gerçeğinize odaklanmamızı sağlar ki ancak bunda çalışılarak farkındalık oluşturulur. Bu taktirde Zemin ve Fenomenoloji kuramlarından yola çıkarak yanlış kavramı yoktur, size iyi gelmeyen ve gelen olgular vardır.

terapistle beraber çıkacağınız bu keşifte , hiçbir sorunun hedefi sizin hatalı olduğunuzu göstermek değildir, çünkü terapide her cevap kişinin iç örüntüsünden geldiği için var olanı gösterir ve dolayısıyla “yanlış cevap” olamaz. Ben 360 derece soru tekniğini kullanarak “var olanı” kazırım ki kişi NETLEŞSİN yani amaç “sisi dağıtmak”tır. Bu teknik ;


Ø Kişinin iç sesini kendi kulağı ile duymasını sağlamaya yöneliktir. Böylece kişinin zihnine spot tutulmuş olur , buda düşüncelerin netleşmesini , sisin dağılmasını sağlar.


Ø Tüm amaç davranışın, duygunun,düşüncenin altını kazımak, kişiye kendini ve onu mutsuz eden sonucu doğuran faktörleri fark ettirmektir.


Ø Einstein ‘ın “problemi doğuran zihniyette problemin çözüm yoktur, olsaydı problem olmazdı” gözlemi çok doğrudur. Biz terapide bu zihniyeti ilmek ilmek inceleriz, çürümüş iplikleri beraber ayıklarız ve kişinin yapısına uygun daha kuvvetli daha sağlam bir sicim ile mutlu , anlamlı bir yaşama tutunmasına yadım ederiz.


Bu sorularla kişi önce kendizihniyet örüntüsünün dinamiklerini görür daha sonra bunların nasıl oluştuğunu anlama aşamasına geçilir, işte bu aşamadan sonra kişinin duygu-düşünce-davranışlarında yavaş yavaş değişim istemsiz olarak doğal akışında ortaya çıkar.


Psikoloji 130 senelik sosyal bilimdir. Her bilim gibi önce dünyayı seyreder yani gözlemler, nasıl işliyor bu düzen keşfetmeye çalışır, sonra gözlemlediklerinden bir “teori” oluştur , daha sonra bu teoriyi defalarca test eder ve bu teori en fazla binde 1 ila 5 arası kabul edilebilir yanılma payı ile kendini doğrularsa artık bir “kuram” olmuştur. Bilim, kuramlardan oluşur; bu kuramlar nedenleri ve çözüm yollarını içerir. Buradan yolla çıkarak terapi “arkadaş dertleşmesi”nden çok farklıdır,akıl verme yoktur ,

Ø tekniklere dayanan soru sorma ,
Ø terapinin aşamalarının metodları
vardır.
Terapi öncelikle problemleri çözmek için başlasa da aslında gelişmiş beyinlerin ihtiyacıdır, bilimi vasıta olarak kullanıp, kişinin çıktığı varoluşsal bir yolculuktur , kişiyi terapi odasına “bilge ruh”u getirir,
bazen nedeni bilmediği mutsuzluğu ile …
bazen nedenini bildiği ama nasıl değiştireceğini bilmediği yaşam dinamikleri ile … önce hedefimiz bu tükenmişliği yok etmek olsa da , çıkılan yolculuk aslında varoluşsal ve felsefidir. Terapi,sorunların çözümüne odaklanmasının yanında, kişinin kendini ve dünyayı idrak etme sürecidir. İlişkileri, ihtiyaçları, davranışları oluşturan güdüleri, iletişimi öğrenme sürecidir. Terapi, tüm ” –mış gibi yaptıklarımızın” altına baktığımız emek isteyen de bir çabadır …

Gestalt terapi tekniği ile çalışan terapistler, bize gelen kişiye diğer akımların tersine “hasta” değil, “danışan“ deriz. Mideniz işlevini yapmazsa hastalığında söz edebiliriz , hastalık olgusundan normal dışı oluş gördüğümüz hallerde bahsederiz. Halbuki hepimizin çocukluk yaraları, dertleri, sıkıntıları, kompleksleri, korkuları ve en önemlisi mutsuzluğunun, öfkesinin kaynağı yanlış formatlanmış inançları var, bunlara sahip olmayan tek insandan bile bahsedemeyiz. Diğer yandan , mükemmel insanı tasvir etsek bile bir örneğini yaşamda gösteremeyiz, bu taktirde “mükemmel”in gerçekliğinde de söz edemeyiz. Tüm bunların ışığında ya “hepimiz hastayız” ya da “hepimiz normaliz” önermeleri geçerli olur. Hatta kişi o koltuğa oturma cesareti gösterdiği için diğerlerinden daha cesur ve zeki olduğunu düşünürüm.


Bir terapinin etkisi tüm hafta içten içe çalışmaya devam etse de , terapiste haftada 55 dakika yetmez o yüzden bazen ev çalışmaları rica eder , hepsinin bir amacı vardır bunları yapmanız , kendinize emek harcamanızdır ki ; değişim yaratacak , pratiği teoriye dökecek , konuştuklarımızı oturtacak, bize hız kazandıracak en kuvvetli tekniğimizdir.


Psikologlar, kişi ile yan yana , can cana yürüyen bir yol arkadaşıdır. Psikoloğun elinde sihirli değnek yoktur sadece güçlü teknikleri vardır, değişimi gerçekleştirecek , düşünecek, kendine emek harcayacak kişi danışanın kendisidir veee bu süreç uzun , sancılıdır, Zaman zaman ışığı görmenin umudunu kişi yitirebilse de değişimi yavaş yavaş yaşamak kişiyi tekrar motive edecek. Benim terapi alan kişi asla eskisi gibi olmaz çünkü artık kuramları öğrenmeye başlamıştır, olay anında veya sonrasında içindeki ses bu kuramları ona fısıldamaya başlayacaktır, artık farkındalık başlamıştır, bu da , kişinin kendine bilinçli emek harcamasının dışında, doğal akışında değişimi getirecektir.


Danışan-danışman arasındaki yargısız, suçlamasız,dost ilişki “terapötik bağ” dediğimiz olguyu oluşturur ki , bunun metodlarımız kadar işlevsel olduğunu biliriz. Bazı akımlarda, terapist-hasta (!) arasında bir mesafe olması ve terapistin duygularını paylaşmaması savunulsa da bana en doğru gelen tam tersini aradaki ilişkinin “gerçek” olmasıdır. Çünkü,terapistin danışanı şefkatle kabulü, kişinin de kendisini şefkatle kabulünde çok etkili bir rol oynar. Üzerinde direkt çalışmadan kişiye gizliden gizliye "kendini destekleme gücü"nü aşılar. Kişi yaptığı veya hissettiği tüm olumsuz olgulara rağmen terapist tarafından kabul edildiğini desteklendiğini görünce "kendini
sevilebilirliği" ne inanmaya başlar bilinçaltında….. Aradaki bağda hiçbir şey sanal veya olması gereken değildir, her şey gerçek, insansıdır ; yani sizi çok üzen bir şey anlattığınızda danımanınızın da üzülmesi onun profesyonel olmadığının bir göstergesi değil ikinizin sanal değil gerçek bir ilişki kurduğunun işaretidir.

Son vurgulamak istediğim dayanak isekişinin “olağanüstü” oluşudur, terapist bilir kişinin gücünü, aslında tek yaptığım onun da bunu görmesini sağlamaktır.Bu aşamaya gelene kadar önünüzde basamaklar mevcuttur. İnsan çok güçlüdür, kimisi bunun farkındadır ve gemisinin kaptanıdır, kimisi maalesef sadece farkında değildir ve kurban rolünü üstlenmiştir. Varoluşcular, kişinin içindeki özün, “bilge” olduğuna, insanın “kendini gerçekleştirme güdüsü” ile programlandığına, tüm mutsuzlulukların ise korku olgusunun etkisi ile kişinin “kendi özünden” uzaklaşmasına bağlar.


Terapinin sonunda hem kendine hem diğerine karşı müthiş bir anlayışla yaklaşır , artık bir “bilen” olmuştur. Neşe ve huzur ise bu sancılı sürecin adeta mükâfatı gibidir. terapistin sihirli değneği yok dertlerinizi yok edecek, sadece elinde 130 senelik çalışmaların oluşturduğu bilgiler ve teknikler var ki, sizin de kendi değneğinizi yaratmanız için tüm benliği ve bilgisi ile yanınızda olacaktır, Mevlana’nın dediği gibi can cana bir yolculuk olacak çıktığınız bu süreç…


Tüm öğretilenlerden sıyrılıp , adet geviş getirip, kişinin kendisini yeniden keşfetmesi ve tekrar doğum sürecidir terapi…


Elif İstem Hergüner
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Terapi Nedir?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Elif HERGÜNER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Elif HERGÜNER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Elif HERGÜNER Fotoğraf
Elif HERGÜNER
İstanbul
Psikoloji Uzmanı
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi42 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Elif HERGÜNER'in Makaleleri
► Bireysel Terapi Nedir ÇOK OKUNUYOR Psk.Yasemin BAĞRIAÇIK
► Ego State Terapi Nedir? Abdullah ÖZER
► Cinsel Terapi Nedir? Psk.Ece KOÇ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Terapi Nedir?' başlığıyla benzeşen toplam 39 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Başarısızlık Ağustos 2017
► Sokratik Yöntem Ağustos 2017
► Terapide Yüzleştirme Temmuz 2017
► Kusurluluk Hissi Nisan 2017
► Özşefkat Terapi Mart 2017
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


23:22
Top