2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Özürün Anlamı, Türleri, Yaygınlık Oranları Tedavi İmkanları ve Aileye Etkisi
MAKALE #10707 © Yazan İbrahim EREN | Yayın Nisan 2013 | 5,879 Okuyucu
ÖZÜRÜN ANLAMI : Özür, engel sahibi olmak demek bazı yetenek ve beceriler açısından kendisinden bekleneni yapamamak ve kısıtlamak demektir. Bu yetersizliklerden dolayı da özürlü kişi ve ailesi şüphesiz ki önemli sıkıntılar yaşamaktadırlar. Çünkü kısıtlanan bireyler başkalarına bağımlı hale gelebilmekte bu da ailenin diğer fertlerinin bunlar için zaman ayırmalarına ve onlara bakmalarına, tehlikelerden korumalarına ve bunun sürekli olacağını düşünerek de ruh sağlıklarının bozulmasına bile yol açmaktadır.

ÖZÜR TÜRLERİ : İşitme, görme, ortopedik ve zihinsel özür gibi önemli özür türleri bulunmaktadır. Bizim en çok karşılaştığımız grup zihinsel özür grubudur.

YAYGINLIK ORANLARI : Genel olarak özürlülerin çağ nüfusuna göre yaygınlık oranları Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından gelişmiş ülkeler için %10, gelişmekte olan ülkeler için de %12 olarak ele alınmaktadır. Günümüz koşullarında insanların özürlü olmama garantileri bulunmamaktadır. Özellikle trafik kazaları, depremler ve diğer afetlerin nasıl bir anda ve çok sayıda kişiyi özürlü hale getirdiği iyice bilinmektedir.

TEDAVİ İMKANLARI : Bugün bilim adamları şüphesiz ki özürleri tedavi etmek için yoğun çaba harcamaktadırlar. Yakın gelecekte de belki de çoğu soruna çözüm bulunabilecektir. Ancak tıp biliminin şu andaki önleme başarısı özellikle zihinsel özür karşısında çok sınırlı kalmaktadır. Tiroid bezi yetersizliğine bağlı Fenilketonuri = protein metabolizması bozukluğuna bağlı, beyinde su toplanmasına bağlı (hidrosefali), kan uyuşmazlığından kaynaklanan şiddetli sarılığa bağlı ve mongol doğumlara bağlı zihinsel özürler, eğer zamanında önlem alınırsa bilimin gücüyle müdahale edilerek önlenebilmektedir.

Ayrıca işitme engelliler için biyonik kulak (koklear implant) görme engelliler için vizyometre (ilk yaşlarda “0-3 yaş arası” kullanılması halinde körlüğü %90 önleyen alet) ve felçliler için omurilik kesilmelerini onarmayı hedefleyen çalışmaların yapıldığı da bilinmektedir. Ancak geneldeki tedavi imkanları çok sınırlı kaldığından yapılacak bir hatanın ömür boyu acılara yol açması söz konusudur.

ÖZÜR AİLEYİ NASIL ETKİLEMEKTEDİR?

Şüphesiz ki hiçbir ana-baba çocuğunun özürlü olmasını istemez. Örneğin bebek bekleyen ana-babalara kız mı istiyorsunuz, erkek mi? diye sorulduğunda genelde bunlardan birini söyleyebilirler. Ama hemen arkasından “Aman sağlıklı bir bebeğim olsun da gerisi önemli değil” derler. Özürlü bir çocuğun anası-babası olmak onların seçtikleri bir rol değildir. Sonuçta bekledikleri mükemmel çocuk hayalinin yıkılmasıyla birlikte hayal kırıklığına uğrarlar. Çoğu zamanda yaşadıkları sorunu tam anlamadıklarından çocuğa ve kendilerine yönelik yanlış tutumlar gösterirler. Bunların önemlileri şunlardır.
1. Özürlü çocukları olduğu için ana-babaya layık olmadıklarını düşünebilirler. Bunun için kendilerini eksik görebilirler.
2. Birbirlerini suçlayabilir ve çocuğun özründen sorumlu tutabilirler. (Çoğu zaman anne suçlanır.)
3. Özürlü çocuğun doğumuna neden olduklarını düşünerek vicdan azabı duyabilir; sonuçta çocuğun her istediğini yapabilirler. Böylece aşırı korunan çocuğun gelişimi aksar.
4. Çocuğu çok beceriksiz bulup ihmal edebilirler. Bu da çocuğun benlik kavramını olumsuz etkiler.
5. Çocuktan başaramayacağı düzeyde çok şey bekleyebilirler. Sonuçta çocuğun ruh sağlığının bozulmasına ve ezilmesine neden olurlar. Çocuk zaten yetersizlikleri nedeniyle sıkıntı duymaktadır.
6. Çocuğun özrünü kabul etmeyebilirler; açık veya gizli olarak reddedebilirler.
7. Çocuğun varlığını açık ya da kapalı olarak bazen ömür boyu inkar edebilirler.
8. Çocuğu utanç duyulan bir varlık olarak görebilirler. Böylece çocuğu dışarıya çıkarmaz ve sosyalleşmesini aksatırlar.
9. Bazen çocukla alay edilebilir. Bu da kendine saygı ve güveni sarsar.
10. Bazen çocuk yüzüne karşı suçlanabilir ya da günah ürünü olduğu söylenip ezilebilir.
11. Çocuğu küçükleriyle ya da büyükleriyle kıyaslayabilirler. Bu da çocuğun kin, nefret ve
aşağılık duygularını körükler.
12. Çocuğun biyolojik, psikolojik, zihinsel sosyal ve duygusal temel ihtiyaçlarını
karşılamayabilirler.

Ancak burada bütün özürlü çocuk ailelerinin bu şekilde yanlış davrandığını söylemek mümkün değildir. Bu durumun daha çok ekonomik ve eğitim düzeyinin düşük olduğu ailelerde geçerli olduğu söylenebilir. (Bu gibi ailelerde bu yanlış tutumlardan bir veya bir kaçına rastlanabilmektedir.)

ÖZÜRLÜ ÇOCUĞUN KARDEŞLERİ

Ailede özürlü çocuğun varlığından kardeşleri de olumsuz etkilenmektedir. Ana- baba özürlü çocuğun sorunlarıyla uğraştığından bunalabilmekte ve diğer çocuklarını ihmal edebilmektedir. Kardeşlerde ihmal edildiklerinden ve özürlü kardeşlerine bakmak zorunda olduklarından ona kızgınlık duyabilirler. İlgi çekmek için yalan söyleyebilirler. Akademik ve davranış sorunları gösterebilirler. Saldırganlık, suçluluk ve utanç içinde olabilirler. Özürlü olmaktan korkabilirler. Özürlü kardeşi olduğunu söylemekten çekinebilirler. Evlenmekten ve çocuk sahibi olmaktan korkabilirler. Bütün bu sorunlar şüphesiz ki ancak eğitimle aşılabilir.

ÖZÜRÜ KABUL SÜRECİNDE AİLELERİN GEÇİRDİKLERİ AŞAMALAR

Hangi özür grubundan olursa olsun özürlü bir çocuğa sahip anne babalar çocuklarını kabul sürecinde belli dönemlerden geçerler. Bu dönemlerin süresi ve yoğunluğu kişilik yapısı ve eğitim düzeyine göre değişebilir.

I. DEVRE TEPKİLERİ

Şok, inkar, acı ve depresyon ve aşırı ağlamanın görüldüğü gibi devredir. Çok kuvvetli şok yaşanır ve özür görmezden gelinebilir. Depresyonları yani içe dönük kızgınlıkları ömür boyu sürebilir.
• Kötü şeylerin kötü insanların başına gelebileceğini sanır ve depresyona girerler.
• Özrü önleyebileceklerine ancak önleyemediklerine inanırlar. Bu da depresyonu artırır.
• Bizden beklentileri destekleyici, duyarlı ve kabul edici bir tutum içinde olmaktır.

II. DEVRE TEPKİLERİ

Çelişki, suçluluk duygusu, kızgınlık ve utanç devresi. Çelişkili davranışlar gösterilir. Çocuk reddedilebilir, ölümü istenebilir, özrü ve derecesi kabul edilmeyebilir, öğretim reddedilebilir, performansı düşük bulunabilir, yatılı bir kuruma yatırılıp unutulmak istenebilir, duygusal ihtiyaçları reddedilebilir.

SUÇLULUK: Suçluluk duygusu en zor duygudur. Çocuğun her isteği yerine getirilebilir.

KIZGINLIK: Ana - babalar özürlü çocuğu olduğu için ona duydukları kızgınlığı başkasına yönlendirebilirler. Örneğin eşine, diğer çocuğuna, diğer çocuğuna, kayın valide veya kayın pederine yönlendirebilirler.

UTANÇ: Ana - baba çocuklarının kusurunu kendi kusurları gibi görebilir ve bu nedenle çocuğu dışarıya çıkarmayabilirler.

III. DEVRE TEPKİLERİ

Pazarlık etme, kabul, uyum devresidir. Anne baba çocuğunu iyileştirmesi için din ve bilim adamlarına adak veya değişim sözü verebilirler. Genellikle çocuk önce hocalara, türbelere, daha sonra hastanelere götürülür. Çözüm bulunmaması sonucunda en son eğitimcilere başvururlar. Bakarlar eğitimleri iğne ile kuyu kazmak gibi onlara zor gelir. Hala falanca yerde bir hoca varmış, iyi bir doktor veya psikolog varmış götürelim mi? diye sorarlar. Bu durum onların hala özrü kabul etmediklerini gösterir. Uyum aşamasında ana - babaların önceki duyguları tamamen yok olmasa bile artık yavaş yavaş gerçeği anlamaya ve kabul etmeye başlarlar. Sonuçta çocuklarını özürleriyle birlikte kabul ederler. Anne artık beni çocuğumla birlikte kabul edin mesajı vermeye başlar.
Bütün bu soruların yanında ana - babalar yeterli anlayışı göstermeyen, normalden ayrılmaları yeterli hoşgörüyle karşılamayan toplumla da karşı karşıyadırlar. Örneğin halk arasında zihinsel özürlüyü üzecek şu gibi adlandırmalar yapılmaktadır: geri zekalı, bön, aptal, salak, bunak, budala, mankafa vb. gibi.

Bakanlığımız son yönetmelik ile bu konuda önemli düzeltmeler yapmıştır. Geri zekalı yerine zihinsel öğrenme yetersizliği (hafif, orta ,ağır) sağırlık yerine işitme yetersizliği, körlük yerine görme yetersizliği ayrıca ortopedik yetersizlik, dil ve konuşma güçlüğü, alt özel sınıf yerine özel eğitim sınıfı vb. gibi.

Sonuç olarak okul öğrencisi sadece derslerle ilgili bilgileri değil hayatta kendisine sonsuz yararlar sağlayacak olan bu gibi önemli bilgileri de öğrenmeye çalışmalı ve özürlülük nedenleri konusunda bilinçlenmelidir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Özürün Anlamı, Türleri, Yaygınlık Oranları Tedavi İmkanları ve Aileye Etkisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı İbrahim EREN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak İbrahim EREN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İbrahim EREN Fotoğraf
İbrahim EREN
Çorum
Özel Eğitim Uzmanı
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi5 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler İbrahim EREN'in Makaleleri
► Aile İçi Cinsel İstismarın Çocuğa ve Aileye Olan Etkisi ÇOK OKUNUYOR Psk.Mine Didem ARULAT
► Pika Türleri ve Tedavi Yöntemleri Psk.Dnş.Altuğ EFEOĞLU
► Boşanma Oranları Üzerine Psk.Dnş.Yaser MERT
► Nasıl Bir Aileye Sahibiz? Dr.Mehmet TEKNECİ
► Aileye Çocuğun Katılması Psk.İskender YUSUF
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Özürün Anlamı, Türleri, Yaygınlık Oranları Tedavi İmkanları ve Aileye Etkisi' başlığıyla benzeşen toplam 26 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


21:09
Top