2007'den Bugüne 92,874 Tavsiye, 28,332 Uzman ve 20,037 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Strese Karşı Bilinç Geliştirme Yolları
MAKALE #10765 © Yazan Psk.Sema KAHVECİ KAANOĞLU | Yayın Nisan 2013 | 10,053 Okuyucu

STRESLE BAŞ ETMENİN TOPLUMA KAZANDIRILMASINDA BİREYSEL VE KAMUSAL GİRİŞİMLER

İÇİNDEKİLER
1.STRES KAVRAMI………………………………………………………………..1
1.1.Stresin Tarihçesi
1.2.Stresin Tanımı
2.STRES SIRASINDA ORGANİZMADA MEYDANA GELEN DEĞİŞİKLİKLER………………………………………………………………….....3
2.1.Genel Uyum Sendromu
2.1.1.Alarm Aşaması
2.1.2.Direnme Aşaması
2.1.3.Tükenme Aşaması
2.2.Stresin Belirtileri
2.2.1.Fiziksel Belirtiler
2.2.2.Duygusal Belirtiler
2.2.3.Zihinsel Belirtiler
2.2.4.Sosyal Belirtiler
3.STRESİ OLUŞTURAN RİSK FAKTÖRLERİ……………………………………5
3.1.Fiziksel Çevreden Kaynaklananlar
3.2.Psiko-Sosyal Özelliklerden Kaynaklananlar
4.STRESE BAĞLI RUH SAĞLIĞI SORUNLARININ HALK SAĞLIĞI SORUNLARI ARASINDAKİ YERİ………………………………………………...6
5.İŞ HAYATINDA STRES…………………………………………………………..8
6.STRESLE BAŞ ETME BİREYSEL GİRİŞİMLER………………………………………………………………………....9
6.1.Stresle Baş Etmede Bireysel Girişimlerin Gruplandırılması
6.1.1. Problem-Duygu-Düşünce Odaklı yaklaşım
6.1.2.Folkman’a Göre Stresle Baş Etme Yollları
Bedene Yönelik Olanlar
Düşünceye Yönelik Olanlar
Duruma Yönelik Olanlar
6.1.3.Davranışa ve Bilişe Yönelik Baş Etme Yöntemleri
6.1.4.Lazarus’a Göre Stresle Baş Etme Yolları
6.2.Stresle Baş Etme Yöntemlerinin Açıklanması
6.2.1. Stresle Baş Etmede Kendi Kendine Olumlu Dialog
Problemi Saptama
Seçenekleri Gözden Geçirme
Bir Çözüm Yöntemi Seçme
Eyleme Geçme
Sonuçları Değerlendirme
6.2.2.Stresle Baş Etmenin 12 Basamaklı Yolu
Stres Kaynağını Belirlemek
Sorun Çözme ve Yapıcı Dialoglar
Beden Kimyasına Destek olmak
Daha Çok Sebze ve Meyve Tüketmek
Tam Yulaflı Beslenmek
Daha Çok Su Tüketmek
Sakinleştirici Bitkilerden Yararlanmak
Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek, Yeterince Uyumak
Stresle Baş Etmek İçin Egzersiz Yapmak, Masaj Yaptırmak
Sigara ve Alkol Tüketimini Azaltmak
6.2.3.Stresle Baş Etmede Durumu Değiştirmek ya da Duruma Gösterilen Tepkileri Değiştirmek
Çevreye Yönelik, Durumu Değiştirmeye Yönelik Olanlar
Zihne Yönelik, Duruma Gösterilen Tepkileri Değiştirmeye Yönelik Olanlar
Bedene Yönelik Duruma Gösterilen Tepkileri Değiştirmeye Yönelik Olanlar
Çok Yönlü Olanlar Hem Durumu Hem de Duruma Yönelik Tepkileri Değiştirmeyi Amaçlayanlar
7.STRESLE BAŞ ETMEDE ETKİSİZ YOLLAR………………………………….19
7.1.Uygun Olmayan Davranışlar
7.2. Kendini Aldatmaya Yönelik Davranışlar
8.ÖRGÜTSEL STRESLE BAŞ ETMEK…………………………………………...20
8.1.Öğretmenlerde Stres ve Stresle Baş Etme
8.2.Dahili ve Cerrahi Klinikte Yatan Hastalarda Stres ve Stresle Baş Etme
8.3.Sağlık Çalışanlarında Stres ve Stresle Baş Etme
8.4.Tıp Fakültesi ve Sağlık Yüksel Okulu Öğrencilerinde Stres ve Stresle
Baş Etme
8.5.Yanık Merkezi Hemşirelerinde Stres ve Stresle Baş Etme
8.6.Muhasebe Öğretim Elemanları ve Meslek Mensuplarında Stres ve Stresle
Baş Etme
8.7.Örgütsel Ortamda Stresle Baş Etme
9.STRESLE BAŞ ETMEDE KAMUSAL YAKLAŞIMLAR………………………25
9.1.Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri
9.1.1.Amaç
9.1.2.Hizmet kapsamı
9.2.Gençlik Merkezleri
9.3.Hanımlar Lokali
9.4.Aile Yaşam Merkezleri
9.5.Okulların Rehberlik Servisleri
9.6.İl Sağlık Müdürlüğünün Çalışmaları
10. STRESLE BAŞA ÇIKMA İLE İLGİLİ DÜNYADA
YAPILAN BAZI ÇALIŞMALAR……………………………………………...…..28
11.STRESLE BAŞA ÇIKMA İLE İLGİLİ TÜRKİYE’DE YAPILAN BAZI ARAŞTIRMALAR……………………………………………………….…..29
12.SONUÇ…………………………………………………………………………..3213.KAYNAKLAR……………………………………………… …………………..33
14.EKLER…………………………………………………………………………...37

1.STRES KAVRAMI
1.1.Stresin Tarihçesi
Stres Latince’de ‘estrictia’ kelimesinden gelmektedir. 17.yüzyılda felaket, bela, musibet, dert, keder, elem gibi anlamlarda kullanılmıştır. 18. ve 19. yüzyıllarda ise kavramın anlamı değişmiş ve güç, baskı, zor gibi anlamlarda objelere, kişiye, organlara ve ruhsal yapıya yönelik olarak kullanılmıştır. Buna bağlı olarak da stres, nesne ve kişinin bu tür güçlüklerin etkisi ile biçiminin bozulmasına, çarpıtılmasına karşı bir direnç anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Yine 19.yy’ da Fransız Fizyolog Claude Bernard’ın yaptığı çalışmalar, iç ortamın dengesinin korunması zorunluluğu görüşünü doğurmuştur. Canon, bu iç ortam dengesinin korunması kavramını daha da geliştirmiş ve "homoeostasis" yani organizmanın biyolojik bir denge durumunda olduğundan söz etmiştir (Güçlü 2001).
Birçok araştırmacı, organizmanın insan bedeninin çeşitli maddelerin tesiri altında bırakılmasıyla fonksiyonel veya yapısal değişiklikler gösterdiğine işaret etmiştir. Organizmada değişiklik yapabilecek güçte olan bu maddelerin alkol, ilaçlar, enfeksiyonlar, sinir sistemini uyaran ses, ışık, ısı gibi sebepler, sarsılar, yaralanmalar, yanıklar olduğu anlaşılmıştır (Selye 1976). Amerikalı Harry Goldblattim canlılarda iç ve dış tesirlerle yapısal ve görevsel değişiklikler yapılabileceğini ileri sürmüş, böbrek atardamarının kısmen bağlanmasının hayvanda hipertansiyona neden olduğunu kanıtlamıştır. Bunun anlaşılması ile insanlarda meydana gelen birçok değişiklik ve hastalıkların sebebinin çevreden ve kendi içyapılarından gelen tesirlerle olabileceği kavranmıştır (Soysal 2009).
1.2.Stresin Tanımı
Stres, bireyin fiziksel ve sosyal çevredeki uyumsuz koşullar nedeniyle, bedensel ve psikolojik sınırlarının ötesinde harcadığı gayrettir. Stres, bireyde gerilime, üzüntüye ve çöküntüye yol açan bir güçtür. Stres, bireyi tehdit eden ve zorlayan tehlikelere karşı gösterilen bedensel ve ruhsal bir tepkidir. Örgüt ortamında belirli rol ve görevleri yerine getiren birey, örgüt ortamından kaynaklanan örgütsel stres ile karşı karşıya kalmaktadır (Cüceloğlu 2009).
İş stresi olarak da nitelendirilen örgütsel stres, bireylerin normal işlevlerinden farklılaşmaya zorlayan değişmeler tarafından belirlenen ve onların işleriyle ve diğer insanlarla etkileşiminden kaynaklanan durumdur (Pehlivan 1995).
Selye (1985)’ye göre “Vücuda yüklenen herhangi bir özel olmayan isteme karşı, vücudun tepkisi” olarak tanımlamıştır. Bir başka yaklaşımla stres, “bireyi zorlayan bir fiziksel ya da psikolojik uyarıcı karşısında bireyin geliştirdiği uyum amaçlı tepkiler” anlamına da gelmektedir (Torun 1996).
En genel anlamda stres, bireyin içinde bulunduğu çevreden kendisine yönelen istemlerle kendi değerleri, tutumları, ihtiyaçları, yetenekleri ve becerileri arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanan bedensel ve sosyo-psişik bir gerilim durumu olarak ifade edilmektedir (Gürçay ve Seçer 1999).
Stres insanın verimliliğini olumsuz etkileyen bir kavram olarak ortaya çıkmakta; kişi ile çevresinin etkileşimini içeren, tutum ve davranışlarına yön veren güç, ya da organizmanın bazı uyarıcılara beden ve zihinsel sağlığını tehdit edilmesi ile ortaya çıkan bir durum olarak tanımlanmaktadır (Allen 1990). Ayrıca olağanüstü talepler, sınırlamalar veya fırsatlarla yüz yüze gelindiğinde birey tarafından yaşanan bir gerilim durumudur (Pehlivan 1995).
Stres, insan vücudunun biyolojik ve psikolojik dengesinin bozulması başka bir deyişle, insan sağlığına yönelik baskı veya gerginliğe yönelik işarettir. Bireylerin yaşamlarında istenmedik ve olumsuz giden bir şeyler olduğunda ortaya çıkan bir durumdur. Stres içinde olan bireyler muhtemelen yorgunluk, sinir bozukluğu, bitkinlik, depresyon, gerilim hayal kırıklığı vb. gibi duygular içinde bulunurlar. Stres durup dururken ya da kendiliğinden oluşan bir durum değildir, oluşması için insanın içinde bulunduğu ya da hayatını sürdürdüğü ortam ve çevrede meydana gelen değişimlerin insanı etkilemesi gerekmektedir. Ortamdaki değişmelerden her birey etkilenir ancak, bazı bireyler bu değişmelerden daha çok etkilenir, bazı bireyler de daha yavaş ve az etkilenir (Mısırlı 2004).
Stres, insanın yaşadığı ortamda meydana gelen bir değişimin veya insanın ortamı değiştirmesinin onun üzerinde etkiler bırakması ile ilgilidir. Etki altında kalan insanın kişilik özelliklerinin, bu etkilerin tesiri altında kalma derecesini etkilemesidir. Stresin oluşması için ortamdan etkilenen bireyin vücudundaki özel biyokimyasal değişmelerin oluşmasıyla bireyin vücut sisteminin harekete geçmesi gerekmektedir (Pehlivan 1995). Ortamda meydana gelen bir değişimin kişi üzerinde etki bırakması stres etkeni olabilirken bazı kişilik özellikleri insanı strese karşı daha duyarlı, bazı kişilik özellikleri ise strese karşı duyarlılığı azaltmaktadır (Eren 1998).
Araştırmalar daha çok stres ile kişilik özellikleri, yaşam olayları, kişiler arası ilişkiler, toplumsal olaylar ve psikopatoloji arasındaki ilişki üzerinde odaklanmıştır. Stresin performans üzerindeki etkisi incelenmiş, stres düzeyinde belirli artışlar performansta ve yeterlilikte artışa neden olduğuna ulaşılmıştır. Stres düzeyi pozitif ya da negatif yönde aşılırsa performans veya yeterlilikte azalmalar başlamaktadır (Şahin 1994).
2. STRES SIRASINDA ORGANİZMADA MEYDANA GELEN DEĞİŞİKLİKLER
2.1.Genel Uyum Sendromu
Bedenin stresli durumlarda verdiği üç aşamalı tepki "Genel Uyum Sendromu" olarak adlandırılmaktadır. Bu aşamalar alarm aşaması, direnme ve tükenme aşamalarıdır (Balcı 2000);
2.1.1.Alarm Aşaması
Birey stres kaynağı ile karşılaştığında, sempatik sinir sisteminin etkin hale gelmesi nedeniyle beden savaş ya da kaç tepkisi gösterir. Bu durum kalp atışlarının hızlanması, tansiyonun yükselmesi, solunumun hızlanması ve adrenalin salgılanması biçiminde gelişir. Savaş ya da kaç tepkisinin ortaya çıktığı aşama, "alarm aşaması" olarak adlandırılır.
2.1.2.Direnme Aşaması
Uyum ya da direnme aşamasıdır. Stres kaynağına uyum sağlanırsa her şey normale döner. Bu aşamada kaybedilen enerji, yeniden kazanılmaya ve bedendeki tahribat giderilmeye çalışılır. Stresle başa çıkıldığında parasempatik sinir sistemi etkin olmaya başlar. Kalp atışı, tansiyon, solunum düzene girer, kas gerilimi azalır.
2.1.3.Tükenme Aşaması
Uyum aşamasındaki gerilim kaynakları ve bunların yoğunluk dereceleri azalmadığı sürece bireyin gayreti kırılır ve hayal kırıklıkları yaşanır. Eğer stres kaynağı ile başa çıkılamaz ve uyum sağlanamaz ise, fiziksel kaynaklar kullanılamaz ve tükenme aşamasına geçilir. Tükenme aşamasında, parasempatik sinir sistemi etkindir. Kişi tükenmiştir ve stres kaynağı hala mevcuttur.
2.2.Stresin Belirtileri
Stresin kendine özgü bazı belirtileri vardır. Bu belirtiler; gerginlik hali, sürekli endişe duyma, aşırı derecede alkol ve sigara kullanımı, uykusuzluk, işbirliğine girmede yaşanan zorluklar, yetersizlik duygusu, duygusal dengesizlik, sindirim sorunları, yüksek tansiyondur. Stres kısa süreli yaşansa bile, gerginlik, kalp atışlarındaki yükselme veya aşırı alkol ve sigara kullanımı gibi kısa sürede ortaya çıkan sonuçların kalıcı olmasına neden olabilir. Stres, kroner kalp rahatsızlığı için yüksek bir risk taşıyan aşırı yeme-içme ve sigara kullanımının artmasına da neden olabilmektedir (Doğan ve ark. 1995).
Stresle ilgili belirtiler, fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal olmak üzere dört grupta toplanabilir (Braham 1998);
2.2.1.Fiziksel Belirtiler
Baş ağrısı, düzensiz uyku, sırt ağrıları, çene kasılması veya diş gıcırdatma, kabızlık, ishal ve kolit, döküntü, kas ağrıları.
2.2.2.Duygusal Belirtiler
Kaygı veya endişe, depresyon, çabuk ağlama, ruhsal durumun hızlı ve sürekli değişmesi, asabilik, gerginlik, özgüven azalması veya güvensizlik hissi.
2.2.3. Zihinsel Belirtiler
Konsantrasyon, karar vermede güçlük, unutkanlık, zihin karışıklığı, hafızada zayıflık, aşırı derecede hayal kurma, tek bir fikir veya düşünceyle meşgul olma.
2.2.4.Sosyal Belirtiler
İnsanlara karşı güvensizlik, başkalarını suçlamak, randevulara gitmemek veya çok kısa zaman kala iptal etmek.
Tarhan (2002)’de stresin bireyde yol açtığı belirtileri ikiye ayırmış; organik olan ve organik olmayan belirtiler olarak incelemiştir. Çalışma hayatındaki koşullar, ailevi nedenler ve çevresel etkenlerin her biri stres verici unsurlar olarak düşünülebilir. Ancak burada özellikle iş koşulları ile ilgili stres verici unsurlara değinmekte fayda vardır. Darvis (1984) iş koşulları ile ilgili olarak; ağır işler, uzun çalışma saatleri, iş ritminin yüksek ve zorlayıcı olması, monotonluk, güvensizlik, iş ortamı gibi unsurların önemli olduğunu belirtmiştir. Özellikle hemşireler için, iş yükü, rol çatışması, rol belirsizliği, sosyal destek eksikliğinin stres vericiler olduğunu belirtmişlerdir. Diğer taraftan işin doğasından ve işyerinin bir takım özelliklerinden kaynaklanan stres verici unsurlar da söz konusu olmaktadır (Özdevecioğlu 2003).

3.STRESİ OLUŞTURAN RİSK FAKTÖRLERİ
3.1.Fiziksel Çevreden Kaynaklananlar
Hava kirliliği, gürültü, kalabalık, radyasyon, sıcaklık, toz, soğukluk vb. İş veya meşguliyet konusundan kaynaklananlar: Ağır iş, gece işi, parça başına dayanan üretim, aşırı yüklenme, çok hafif olan bir işi zaman baskısı altında çalışma, karar verme güçlükleriyle dolu büyük sorumluk gerektiren işler, hiçbir şekilde katkı yapmaya imkân bırakmayan işler, sıkıcı işler, iş güvenliğinden yoksunluk, örgüt atmosferi vb (Batlaş ve Baltaş 2008).
3.2.Psiko-Sosyal Özelliklerden Kaynaklananlar
İnsan hayatında karşılaşılan sosyal stresleri; günlük stresler, gelişimsel stresler ve hayat krizleri niteliğindeki stresler şeklinde belirtmek mümkündür. İnsanların kişisel özellikleri birbirinden çok farklı olacağından, bahsi geçen stres vericiler birisi için strese neden olurken, başka birisi için neden olmayabilir. Diğer taraftan çevresel özellikler, yetişme ortamı, ailevi özellikler de sorunları strese dönüştürücü unsur olarak algılamakta oldukça etkindir (Batlaş ve Baltaş 2008).
Aile, anne ve baba olmak, ciddi sorumluluk gerektiren bir rol olması nedeni ile kimi zaman stresli olabilmektedir Tersine bazı ailelerin de çocuklarına biçtikleri roller, onların taşıyacağının üstünde olmakta ve stres yüklü birey olarak yetişmeleri sonucunu doğurmaktadır. Kişisel özelliklerin güçlendirilmesi, hoşgörü ortamı, bilinçli çevreye sahip olmak, stresle başa çıkmakta oldukça etkili rol oynar (Wheatley ve Wille 2009).


4.STRESE BAĞLI RUH SAĞLIĞI SORUNLARININ HALK SAĞLIĞI SORUNLARI ARASINDAKİ YERİ
Stres hem uyarıcı, hem davranım, hem de bu ikisi arasındaki etkileşimi içeren bir kavramdır (Batlaş 2000). Aynı zamanda stres, bireysel farklar ve/veya psikolojik süreçler yoluyla gösterilen uyumsal bir davranış olup bireyin üzerinde psikolojik ve/veya fiziksel baskı yapan herhangi bir dış çevresel hareket, durum veya olayın organizmaya yansıması sonucu ortaya çıkabilmektedir (Artan 1986).
Stresin temelinde insan algılamasının ve deneyimlerinin değerlendirmesinin yattığını, deneyimlerine anlam verişi, değerlendirişi ve yönlendirişinin stresi azaltma ya da çoğaltmada temel etken olduğunu söylenebilir (Cüceloğlu 2009). Bu bağlamda bireyin koruyucu sağlık davranışı kazanmasının stresle başa çıkma becerilerini geliştirmesiyle ilişkili olduğu öngörülebilir. Amerikan Halk Sağlığı ve İnsan Hizmetleri Departmanı (United States Department of Public Health and Human Services)’nın 1990 yılında yaptığı açıklamada, ölümlerin yarısının, koruyucu sağlık davranışı kazanılmaması nedeniyle ortaya çıktığı özellikle vurgulanmıştır (Beasley ve ark. 2003). Stresle başa çıkma tarzları da, ruh sağlığı açısından koruyucu rol oynamaktadır. Bazı tarzlar, bireyi stresli yaşam olaylarından uzak tutmakta, bazıları ise ruhsal bozukluklara karşı bireyin duyarlılığını arttırmaktadır (Muris ve ark. 2001).
Gençlik döneminde yeterli ve uygun başa çıkma tarzlarının kullanılması, sağlıklı bir benlik gelişimine, davranış sorunlarının daha az sıklıkta ortaya çıkmasına, yüksek benlik saygısı kazanılmasına, depresif belirti sıklığının azalmasına ve uyumun olumlu bir şekilde sağlanmasına yol açmaktadır. Uygun başa çıkma tarzları, gencin uyum sorunlarının çözümünde büyük katkılar sağlamaktadır (Steiner ve ark. 2002).
Ruhsal bozukluklar yüksek yaygınlık oranları, yüksek kronikleşme eğilimleri ve taşıdıkları tedavi güçlükleri nedeniyle günümüzde bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir (Güleç 1997, WHO 2001). Dünya Sağlık Örgütü’nün eşgüdümünde 14 ülkede yapılmış olan “Birinci Basamakta Ruhsal Bozukluklar” araştırmasında, temel sağlık hizmeti veren birimlere başvuran hastalarda en yaygın görülen ruhsal bozukluğun depresyon %10,4 olduğu saptanmıştır. Aynı çalışmanın Ankara-Gölbaşı verileri ise %17,6 oranında ruhsal bozukluk tanısı, %11,6 oranında depresyon tanısı konduğunu göstermektedir (Öncel ve Bozkaya 1995).
Yapılan epidemiyolojik çalışmalar, yetişkinlerde her 4-5 kişiden birinde tedavi gerektirecek düzeyde ruhsal hastalık bulunduğunu, çocuk ve gençlerde ise davranış ve duygusal sorunların yaygın olduğunu göstermektedir (Erol ve ark. 1998). Depresyonun, üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra ikinci yaygınlıkta rastlanan sağlık sorunu olması önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu göstermektedir (Sartorius ve ark. 1993, Öztürk 2001 ).
Türkiye'de Ruh Sağlığı Hizmetlerinin Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri içerisindeki hizmetini arttırmak için yapılan Birinci Basamakta Ruh Sağlığı Eğitim Programına göre; Ruhsal bozuklukların birinci basamakta tanınması ve etkili tedavisi bu hastalıkların kronikleşmesini önleyerek, ilerde ortaya çıkabilecek bireysel, sosyal ve ekonomik yıkımları engellemektedir. Bu bağlamda birinci basamakta çalışan pratisyen hekimlerin sık görülen ruhsal bozukluklar konusunda bilgi, tutum ve davranışlarını geliştirmek amacıyla "Birinci Basamakta Ruh Sağlığı Eğitim Programı" hazırlanmıştır. Program kapsamında; "eğitici eğitimi" almış psikiyatri uzmanları tarafından, ülke genelinde pratisyen hekimlere, sağlık müdür yardımcılarına ve ruh sağlığı şube müdürlerine eğitim verilmiştir. Türkiye' de ruhsal hastalıklar sık görülmekte, bireylerin bir sağlık kuruluşuna başvurma oranı düşük olduğu görülmekte, bunların da pek azına tanı konmakta ve pek azı etkili tedavi alabilmektedir. Bu durumun en önemli nedeni olarak da pratisyen hekimlerin ruhsal hastalıkların önemi, tanı ve tedavisi konusunda eğitimlerinin yeterli olmadığı sonucuna varılmaktadır (Uğurlu ve Soydal 2004 ).
Türkiye Ruh Sağlığı Profili Araştırmasına (1998) göre ruhsal bozukluk görülme sıklığı 2-3 yaş grubu çocuklarda %10,9 iken, 4- 18 yaş grubunda %10,7 erişkinlerde ise %15,4'dür. Toplumumuzda ruhsal bozukluk sıklığının yüksek olmasına karşın tedavi için başvuru sıklığı oldukça düşüktür. Yetişkinlerde bu sıklık % 4,7 olup diğer yaş gruplarında bu oran daha da azalmaktadır. Ruh sağlığı hizmeti almak için başvurulan kişilere bakıldığında ise, kişilerin %39'u psikiyatri uzmanına başvururken, %33'ü diğer uzman doktorlara, %21'i pratisyen hekimlere başvurmaktadır. Ruhsal hastalığı olanların % 51'lik bölümü, ilaçlarını psikiyatrist dışında diğer uzman hekimlerden almaktadır. Birinci basamak hekimine başvurup tedavi alabilenlerin oranı sadece % 18'dir. Görüldüğü gibi pratisyen hekimler, ruh sağlığı konusunda sağlık hizmet basamağında istenilen yeri alamamıştır (Kılıç ve ark. 1998).
Ruhsal hastalıkların, birinci basamakta tanınması ve etkili tedavisi ile hastalıkların kronikleşmesinin önlenmesi, kronikleşen hastalıkların ise izlemlerinin yapılması bireylerin genel sağlıklarını olumlu etkileyeceği gibi, kronik ruhsal hastalıkların yol açtığı, bireysel, sosyal ve ekonomik yıkımları da engellemiş olacaktır (Öncel ve Bozkaya 1995). Ulusal Sağlık 21 Politikasında "Ruh Sağlığının Geliştirilmesi" başlığı altında 2020 yılına kadar, anksiyete, depresyon, madde bağımlılığı, uyku düzensizliği, somatizasyon gibi ruhsal bozuklukların % 20 azaltılması hedeflenmiştir (Sağlık Bakanlığı 2001).
Ruh Sağlığı eylem planında, Ruh sağlığı politikasında hastane temelli modelden, toplum temelli modele geçme kararı alınmıştır. Bu karar doğrultusunda 2006’dan bu yana Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri kurulmaya başlanmıştır ( Çelikkol 2006).
5.İŞ HAYATINDA STRES
Bütün bireyler stresle karşı karşıyadır. Stresin olumlu ve olumsuz etkileri vardır. Az ya da çok her meslek belli ölçüde strese neden olmaktadır. Bununla birlikte, bazı meslekler diğerlerine göre daha fazla strese neden olmaktadır. Örneğin, çeşitli meslekler üzerinde gerçekleştirilen bir araştırmada gardiyanlık, polis memurluğu, öğretmenlik, ambulans şoförlüğü, hemşirelik, doktorluk, itfaiyecilik, diş hekimliği, maden işçiliği, askerlik, aktörlük ve gazetecilik gibi mesleklerin en çok stresli meslekler olduğu; gökbilimcilik, güzellik uzmanlığı, çevrecilik, seracılık, kütüphanecilik, müzecilik, berberlik, spor/fitnes kulübü yöneticiliği, göz doktorluğu ve din adamlığı gibi mesleklerin ise, en az stresli meslekler olduğu belirlenmiştir (Hargreaves 1999).
Bununla birlikte belirtilmesi gereken önemli bir husus, gerek örgütsel gerekse bireysel durumlarda, benzer koşulların, her birey için stresli olmadığı gerçeğidir. Yani bunun, bireylerden biri, aynı olayı stresli algılayabilirken; bir diğeri algılamayabilir. Araştırmalar, bireysel inanışlardaki farklılıkların, bireylerin olayları objektif mi yoksa stresli mi değerlendirip değerlendirmeyeceğini belirlediğini göstermiştir (Ganster ve Schaubroeck 1991). Benzer bir görüş de stresin, kişi ve çevre etkileşimi sonucunda oluştuğunu; bu etkileşimin bireylerin olayları ve kişileri stres kaynağı olarak algılamalarının ve değerlendirmelerinin sonucunda geliştiğini ortaya koymuştur (Lazarus ve Folkman 1984).

6.STRESLE BAŞ ETMEDE BİREYSEL GİRİŞİMLER
6.1.Stresle Baş Etmede Bireysel Girişimlerin Gruplandırılması
6.1.1.Problem-Duygu-Düşünce Odaklı Yaklaşım
Genellikle stresle başa çıkmada üç strateji kullanmaktadırlar. Bunlardan birincisi; “problem odaklı” başa çıkmadır. Bu yaklaşımda bireyler, öneri ve tavsiye almak, yeni beceriler öğrenmek, planlar yapmak, çok uyuyarak ya da başka bir yere giderek problemden uzaklaşmaya çalışır. İkinci yaklaşım, “duygu odaklı” yaklaşımdır. Bu yaklaşımda, bireyler duygularını erteleme, duygularını ağlayarak, yiyerek, içerek boşalma eğilimindedirler ve endişelenmemeye çalışırlar. Üçüncü yaklaşım, “düşünce odaklı” yaklaşımda ise bireyler problemlerini analiz eder, yeniden açıklar, olası çıkış yollarını irdelerler, problemi düşünmemeye çalışır, olumsuz duygularını inkâr eder veya unutmaya yönelik davranışlar gösterirler (Aydın 2001).
6.1.2.Folkman’a Göre Stresle Baş Etme yöntemleri
Folkman ve arkadaşları da stresle baş etme yöntemlerini 3’e ayırmıştır.
Bedene Yönelik Yöntemler;
Çeşitli gevşeme yöntemleri, nefes egzersizleri, aerobik, jimnastik, doğru beslenme, düzenli uyku.
Düşüncelere Yönelik Yöntemler;
Yaşama iyimser gözlükle bakmak, genellemeler yapmadan olayları sürekli araştırıcı ve derinlemesine ele almak etkilidir. Stres oluşturucu etkenleri bir tehditten çok ‘yeteneklerini sınama olanağı’ olarak yorumlamak, inanç ve sabit varsayımların yerine incelemeyi öğrenmek, duygularını başkalarıyla paylaşabilmeyi ve uygun bir şekilde ifade edebilmeyi öğrenmek de duygu ve düşünceleri stresten uzaklaştırır.
Duruma Yönelik Yöntemler;
Zamanı yoğun ve içerikli bir biçimde yaşamak, sosyal ilişkilerin verdiği destekten yararlanmak. Girişimci davranabilmek (Folkman ve ark. 1986).


6.1.3.Davranışa ve Bilişe Yönelik Baş Etme Yöntemleri
Davranışa yönelik yöntemler; yapmak istenilen bir işi önceden planlamak ya da düzenlemek, sorunları çözümlemek için bilgi istemek vb. Bilişe yönelik yöntemler ise; gerçekçi olmayan inançlarla savaşmak, zihinde canlandırmak. Stresle baş etme, stresin etkisini olumlu düzeyde tutabilmeyi öğrenme anlamına gelmektedir (Batlaş ve Batlaş 2000). Stresle başa çıkabilmek için gerilim altında kalan çalışanın kendinde stres yaratan faktörleri bilmesi, stresle başa çıkma tutumları konusunda bilgi sahibi olması ve gerektiğinde bu yöntemleri kullanabilmesi gerekir. Stresle başa çıkma yöntemleri arasında bireysel yöntemler olarak; gevşeme teknikleri, sosyal destek, zaman yönetimi, egzersiz gibi yöntemler uygulanabilirken; örgütsel yöntemler olarak, görev tanımları, iş gören seçimi ve iş gören terfisi, ücretleme politikası, iş gören eğitimi, başarı değerlendirilmesi, kariyer planlaması ve yönetimi uygulanabilir (Örücü ve Demir 1999). Stresle başa çıkmada bireysel yöntemler, örgütsel düzeyde başa çıkma stratejileriyle birlikte uygulandığında etkinlik sağlayabilecektir. Stresle başa çıkmada üzerinde en çok durulan başa çıkma tutumlarından biri Folkman ve Lazarus (1980) tarafından ileri sürülen başa çıkma tutumları, diğeri ise Carver ve arkadaşlarınca geliştirilen başa çıkma tutumlarını değerlendirme (COPE) ölçeğidir (Carver ve ark 1989).
6.1.5.Lazarus’a Göre Stresle Baş Etme Yöntemleri
Lazarus ve Folkman, stresle başa çıkmayı sekiz ayrı strateji ile açıklamıştır. Bunlar; stresle karşılaşma, sosyal destek arama, problem çözmeyi planlama, kendini kontrol etme, sorumluluk alma, geride bırakma, pozitif yeniden değerlendirme, kaçma/sakınmadır. Bu stratejiler; problem çözme ve duygu odaklı yaklaşım olarak iki şekilde sınıflandırılmıştır. Problem çözme stratejisinde birey; stres durumlarını kontrol edeceğine inanarak harekete geçer. Bu anlamda problem çözme aktif bir stratejidir. Duygu odaklı başa çıkmada ise birey, durumu kontrol edemeyeceğine inanır ve stres olaylarını olduğu gibi kabul eder, bu sebeple duygu odaklı başa çıkma pasif bir stratejisi olarak değerlendirilebilir (Lazarus ve Folkman 1984).
Stresle basa çıkma olgusu bir süreç olarak incelendiğinde bireyin stres kaynağına ilişkin birincil ve ikincil değerlendirmeler yaptığı görülmektedir. Birincil değerlendirmede, durumun kişi için taşıdığı anlam belirlenir. Bunlar; zarar veya kayıp, tehlike ve üstesinden gelinip gelinmeyeceği konularıdır. Bu değerlendirmede kişinin kendisi ve dünya hakkındaki değerleri, bağlılıkları, hedefleri ve inançlarını içeren kişisel karakterleri değerlendirmesine katkı sağlayacaktır. İkincil değerlendirme de ise birey, stres durumu karşısındaki başa çıkma kaynaklarını değerlendirir. Her iki değerlendirme aşamasından sonra birey, başa çıkma davranışlarını ya da stratejileri uygulamaya başlar (Folkman ve ark. 1987). Lazarus ve Folkman ile Carver ve arkadaşları tarafından ileri sürülen stresle başa çıkma stratejilerini kendisine temel alan, Özbay ve Şahin (1999), altı boyut altında stresle başa çıkma tarzını ortaya koymuştur. Bu boyutlar; aktif planlama, dış yardım arama, dine yönelme, kaçma-soyutlanma (duygusal eylemsel), kaçma soyutlanma(biyokimyasal), kabul-bilişsel yeniden yapılanma boyutlarıdır.
Bireysel anlamda ortaya çıkan stresin farkına varanlar, çözüm noktasında da çabalar göstermeye başlamaktadırlar. Bu çabalar içerisinde negatif başa çıkma yolları olarak bilinen alkol, sigara, ilaç gibi olumsuz davranışlar, bireysel ve örgütsel anlamda tavsiye edilmeyecek örneklerdir. Diğer taraftan, ruhsal ve dinsel aktiviteler, sosyal ve fiziksel aktiviteler, profesyonel danışmanlık kurulları pozitif başa çıkma yolları olarak bilinmektedir. Öncelikle stresi meydana getiren unsurları iyi tanımak, bu sorunla baş etmek noktasında yararlanılacak unsurlardandır. Kimi zaman örgütün yöneticisi veya yönetim biçimi stresin başlıca kaynağı olabilmektedir (Curling ve Simmons 2010).
6.2.Stresle Baş Etme Yöntemlerinin Açıklanması
6.2.1.Stresle Baş Etmede Kendi Kendine Olumlu Dialog;
Stres yaratan bir problemle karşı karşıya gelindiğinde, problemi çözmeden önce, cesaretlendirme, duygularını dile getirme, kendi kendine olumlu konuşma tekniğidir. Problemin çözümü için yollar (Topal 2008);
Problemi Saptama;
Çözüm bulmak istenilen sorunu tam olarak belirlemek önemlidir. En etkili yöntem durumla ilgili net sorular sormaktır.
Seçenekleri Gözden Geçirme;
Çözüm için olabildiğince çok seçenek bulunup, komik ve saçma olsa bile tüm seçenekler değerlendirilebilir.
Bir Çözüm Yöntemi Seçme; uygun çözüm seçeneğini seçip, eylem planı hazırlamaktır.
Eyleme Geçme;
Planı uygulamadan önce bunun nasıl yapılacağını bilmek önemlidir. Ne tür kaynaklara ihtiyaç vardır, ne kadar zamana ihtiyaç var bu soruların cevapları eylem planına eklenmelidir. Kas gevşetme egzersizleri, nefes egzersizleri ile eylem öncesi hazırlık yapılabilmektedir (Topal 2008) .
Sonuçları Değerlendirme
Eylem planında sonuçları değerlendirme zamanı çok önemlidir. Çözüme başlanılan zamandan bulunulan zamana kadar neler değişmiş ne kadar ilerlenmiş kontrol edilmelidir. Olaylar karşısında gösterilen olumsuz tutumlar ya da kişinin kendi kendine söylediği olumsuz sözler, o olaylar sırasında hissedilen gerginliği arttırmaktadır. Kişinin kendi kendine yaptığı olumsuz içerikli konuşmalar, zaman geçtikçe otomatikleşir ve olumlu bir içerik ile kolayca yer değiştiremez. Stres düzeyini düşürmek için, bu olumsuz düşüncelerin farkına varmak çok önemlidir. Problem başarıyla çözümlendiyse, mutlaka ödüllendirme yapılmalıdır. Bu aşamada ifade edilen olumlu sözler daha sonra karşılaşılan problemlerde daha güvenli bir bakış sağlayabilmektedir. (Tarhan 2002).
6.2.2.Stresle Baş Etmenin 12 Basamaklı Yolu
Stresle baş etmenin 12 maddeden oluşan yöntemi bulunmaktadır;
Stres kaynağını belirlemek
Stres yaratan kaynağı ortadan kaldırmak için atılacak küçük adımlar sonucu bedenin stresle baş etme kapasitesi artırılabilir (Öztürk 2001).
Sorun çözme ve yapıcı diyaloglar
Zaman veya finansal yönetim konularında bir uzmana danışılabilir. Sorunları çözme konusunda güven arttırıcı adımlar atılmalıdır (Öztürk 2001) .
Beden kimyasına destek olmak
Fiziksel açıdan bakıldığında bedenin strese tepkisi tamamen kimyasaldır. Bu tepkiyi gerçekleştiren hormonlar ve diğer öğeler yiyecek seçimlerinden ve çevreden etkilenirler. Besin değeri yüksek yiyecekler tüketmek hem hormonları hem de sinir sistemini destekleyerek stresle baş etmeyi kolaylaştırır. Kahve gibi uyarıcılar ve gıda katkıları bu sistemlerin işleyişlerini ağırlaştırırlar (Şahin 1994).
Daha çok meyve ve sebze tüketmek
Magnezyum, potasyum, kalsiyum ve C vitamini ile B vitamini açısından zengin besinler sinir sisteminin çalışmasını düzenler ve stres tepkisinin kontrolünde etkilidir. Taze sebze, kuru yemiş ve çekirdeklerde bol miktarda bulunurlar. Yeşil yapraklı sebzeler, magnezyum ve kalsiyum açısından zengindir. Meyvelerin çoğu ise potasyum ve C vitamini kaynağıdır. Bu yiyeceklerin içerdiği vitaminler, mineraller ve diğer bitkisel besinler bedenin kendini onarma sürecini destekler (Yöndem 2006).
Tam yulaflı beslenmek
Bir çanak yulaf ezmesi kişiyi hem sakinleştirir hem de kandaki şeker seviyesini dengeler (Yöndem 2006).
Daha çok su içmek
Bedenin %75'i sudur ve susuz kalındığında stresle baş etme becerisi geriler. Susama hissi, beden ileri derece susuz kaldığında ortaya çıkar, susamadan su içmek önemlidir (Dökmen 2008).
Sakinleştirici bitkilerden yararlanmak
Stres ve endişeyi bu bitkiler azaltabilir; Lavanta, Melisa ve Dunal otu örnektir. Homepatik karışımlar ve bitki özleri de güçlü sakinleştiricilerdir (Akkoyunlu 1999).
Bağışıklık sistemini güçlendirmek, yeterince uyumak
Strese verilen tepki bağışıklık sisteminin işleyişini engelleyerek bedeni soğuk algınlıklarına ve iltihaplara yatkın hale getirir. Çinko, C vitamini ve Ekinazya ya da bir Geven türü bitki bağışıklık sistemini güçlendirici bitkilerdendir. Kabak çekirdeği ve zencefil kökü çinko açısından zengindir. Taze biber çeşitleri yüksek dozda C vitamini içerirler. Papatya, pasiflora ve kedi otu kökü gibi sakinleştirici bitkiler uykuya geçişi kolaylaştırır (Dökmen 2008).
Egzersiz yapmak, masaj yaptırmak
Hafif egzersiz yapmak endorfin, yani mutluluk hormonlarının üretimini artırır. Kan basıncını düşürür ve şeker seviyesini düzenler. Yoğun egzersiz ise bastırılmış öfkenin dışa vurularak temizlenmesini sağlar. Masajın sinir sistemi üzerinde gevşetici bir etkisi vardır ve kasılmış adaleleri yumuşatır (Dökmen 2008).
Sigara ve alkol tüketimini azaltmak, yeterince uyku uyumak
Beden bu maddeleri metabolize etmeye çalışırken özellikle sinir sistemi ve böbrek üstü bezleri için değerli besinleri ziyan eder (Tel ve ark 2003).
6.2.3.Stresle Baş Etmede Durumu Değiştirmek ya da Duruma Gösterilen Tepkileri Değiştirmek
Bu yöntem 4 grupta incelenir;
1. Çevresel stresörler üzerinde etkili yöntem
2. Zihin üzerinde etkili yöntem
3. Beden üzerinde etkili yöntem
4. Aynı anda pek çok düzeyde etkili yöntemler.

Çevreye yönelik, durumu değiştirmeye yönelik yöntemler; etkili zaman planlaması yapmak, düzenli olmak, yazılı planlar yapmak, işleri uygun paylaştırmak, zaman cetveli kullanmak (Morris 2002) .
Zihne yönelik, duruma gösterilen tepkileri değiştirmeye yönelik yöntemler;
Etkili iletişim
Stresli durumlar, genellikle insanlar arası ilişki sorunlarından kaynaklandığına göre, sorunları bu kişilerle tartışabilmek, çözüm için bir anahtardır. Ancak bu tartışma yapılırken karşılıklı olarak kaygı yaşanıyorsa, iletişim çok zor olabilir. Üstelik bu durum stresi daha da arttırabilir. Kişiler arası ilişki sorunlarını daha az stresli, daha az duygusal tutabilmek için çeşitli yollar vardır. Stres oluşturacağı tahmin edilen duruma girmek üzereyken kişi kendini hazırlar ve o an için sadece ulaşılmak istenen sonuç üzerine yoğunlaşılır. Herhangi bir sorunun söze nasıl döküldüğü çok önemlidir. ‘Sen’li cümlelerden kaçınmak önemlidir. ‘Sen’li cümleler insanları, genellikle aşağılama eğilimindedir. ‘Ben’li cümleler ise sorumluluğu kişinin kendi üstünde tutar. Kişinin görüşlerini, duygularını açıkça ortaya koymaya yardımcı olur. Böylece konuşan kişi karşı tarafı suçlamamış, dinleyen kişi de savunmaya geçmemiş olur (Dökmen 2000).

Bedene yönelik, duruma gösterilen tepkileri değiştirmeye yönelik yöntemler
Bedenin fiziksel sağlığı ile stres arasındaki ilişki doğrultusunda uygulanan tekniklerdir;
Doğru egzersiz
Doğru egzersiz, birçok amaca hizmet edebilir. Becerileri arttırabilir, esnekliği, kas gücünü ve dayanıklılığı geliştirebilir, gerilimi hafifletebilir, kilo vermeye ve almamaya yardımcı olabilir ve özellikle de kalbin beden dokularına oksijen sağlayabilmesini kolaylaştırarak, bedenin genel fizyolojik koşullarını iyileştirebilir. Fiziksel aktivite bedenin psikolojik ve fizyolojik kökenli uyarılmışlık düzeyini azaltıcı doğal bir mekanizmadır. Stres yönetimi açısından egzersizlerin şöyle yararları mevcuttur. Stres karşısında aşırı tepki vermeyi azaltır. Egzersizle birlikte bedenle aniden yüksek düzeyde bir uyanıklık oluşur. Bedenin ‘fren sistemi’ devreye girer. Stres aniden düşer. Kaygı ve gerginliğin azalması görülür. Kişinin kendine saygısı artar (Şahin 2008).
Beslenme alışkanlıkları
Beslenme ile stres arasında ilişki vardır. Bazı yiyeceklerin stres tepkisini başlattığı, arttırdığı, hatta strese karşı duyarlı hale getirdiği bilinmektedir. Yetersiz kalori insan organizmasını zayıflatarak, stresle ilgili hastalıklara daha kolay yakalanmasına neden olmaktadır. Mineral ve vitamin eksikliği de yetersiz kalori gibi aynı zayıflatıcı etkiyi yapmaktadır. Örneğin B Vitamini eksikliği kaygı, depresyon, uykusuzluk, kalp sorunları, midede hassasiyet, kas zayıflığı gibi tepkileri başlatmaktadır. Rafine şeker aşırı alındığında büyük bir enerji kaynağıdır. Ancak B kompleksi vitaminini tüketme eğilimini başlatır. Dengesiz bir diyet uzun dönemli stresle bütünleştiğinde, B Vitamini yetersizliği baş gösterir. Bu da zaten var olan kaygı, sinirlilik ve genel sıkıntı gibi stres belirtilerini iyice ağırlaştırır (Soysal 2009).
Kahve, çay, kakao ve çikolatada bulunan kafeinin kendisi stres yaratan bir maddedir. Çok aşırı tuz nedeniyle vücutta fazla su tutulması stres ve sıkıntıyı başlatır. Sigara içmek veya dumanlı ortamda uzun süre bulunmak, normal miktardan daha fazla C Vitamini tüketilmesine neden olur. Sigaranın kendisi bir stres nedenidir hem de diğer stres nedenlerinin daha fazla etkilenmesine yol açar. Çok fazla kalori alınması, özellikle de hareketsizlik ile birleştiğinde ortaya çıkan şişmanlık, beden üzerinde doğrudan stres yaratır. Psikolojik olarak sıkıntı verir ve enerji düzeyini düşürerek bireyin kendisine saygısını azaltır. Aşırı kilo, enerji düşüklüğü nedeniyle bireyin günlük sıkıntılarla başa çıkma yeteneğini de azaltır (Şahin 2008).
Çok yönlü olanlar, hem durumu hem de duruma yönelik tepkileri değiştirmeyi amaçlayanlar;
Sakinleşmeyi, gevşemeyi, duruma yönelik algıları ve düşünceleri değiştirmeyi, paylaşmayı ve aktif olmayı sağlayan tekniklerdir;
Sistematik gevşeme
Gevşemeyi öğrenmiş ve bunu yapabilen kişilerin çoğu, gevşemeye ayırdıkları zamanın yaptıkları işi engellemediğini, tersine daha çok işi yapabildiklerini, gevşemeden sonra, gerilimlerinin azaldığını, enerjilerinin arttığını söylemektedirler. Gevşeme, zihinsel ve fiziksel uyarılmışlığı düşük düzeyde tutacak ve dengeleyecek faaliyetleri içermekte, metabolizma yavaşlatmaktadır. Gevşeme eğitimi, stres altındaki bireyde başlayan stres tepkisinin tam karşıtı bir etki yapar. Stres tepkisinde kaslar gerilir, kan basıncı ve kan şekeri yükselir, solunum artar. Oysa gevşeme hareketleri ile kaslar rahatlar, tansiyon düşer, solunum yavaş ve derin olur, kan şekeri azalır. Gevşeme tekniği kullanıldığında bedende başlayan psikosomatik stres tepkisi kırılır ve zararları engellenmiş olur( Şimşek 2001) .
Derin solunum
Derin nefes alma kalp ve akciğerlerin iyi çalışmasına yardımcı olduğu gibi, gerginliği de azaltır. Normalde alınan nefes sayısının yarısı kadar nefes alındığında, çok kısa bir zaman içinde gerginliğin vücuttan kayıp gittiği fark edilir. Bu nefes alma tekniği günde iki defa tekrarlandığında gerginliği azaltmaktadır (Yöndem 2006).
Meditasyon
Meditasyon, bedeni fiziksel ve duygusal olarak dinlendirmek için içsel yoğunlaşmayı ve sakinliği gerektirir. Bireylere stresli durumlardan uzaklaşmada ve stres belirtilerini azaltmada yardım eder. Meditasyon için gerekli unsurlar, sakin bir çevre, rahat bir duruş, tekrar edilen zihinsel bir uyaran ve pasif bir tutumdur (Baltaş ve Baltaş 2008) .


Biyo-Feedback (Biyolojik Dönüt)
Biyofeedback, insanın normal ve normal dışı olan ve kendisinin farkında olmadığı fizyolojik tepkilerinin, bir araç yardımı ile farkında olduğu bir eğitim programı içinde otonom etkinliklerini (beden sıcaklığı, terbezi salgısı, kalp atışı, oksijen tüketimi, mide asiti salgısı vb.) istenilen yönde düzenlemeyi öğrendiği bir yöntemdir. Biyofeedback araçları, deriye bağlanan elektrodlarla kaydedilen bu etkinlikleri analiz ederek kişiye görülebilen sinyaller olarak yansıtır (Yöndem 2006).
Zihinde canlandırma
İmajinasyon tekniğidir, yeni bir olay ya da eski olayın yeni şekli zihinde canlandırılır. Sahneye ne kadar çok ayrıntı eklenirse o kadar çabuk ve kolay gevşenebilir. Bu hayali yerde kısa süre kalındıktan sonra dinçleşme ve sakinleşme belirtileri görülmektedir. Stresle baş edebilmenin yolu, stresi kontrol altına alabilmekten geçer. Bu şekilde stres azaltılabilir ve yarara dönüştürülebilir. Görselleştirme, olumlu düşünme gibi teknikler, duygusal durumunun ve davranışların kontrolünü ele almayı sağlayabilir. Görselleştirme hayal kurmaktan farklıdır, yapılan hataları düzeltmek için, olumlu düşleri kullanarak, olumsuz duyguları kontrol etmekte kullanılan bir araçtır. Bu tekniğin anahtarı, sorunlu bir durumu zihinde yeniden canlandırmaktır (Şimşek 2001).
Toplumsal destek (Sosyal Destek)
Toplumsal destek terimi, bireyin başka bireylerle veya gruplarla varolan iletişimini anlatır. Birçok araştırma göstermiştir ki; yalnız yaşayan ya da diğer insanlar veya kümeler tarafından benimsenmeyen kişiler, stresle ilgili süregelen hastalıklara karşı daha duyarlıdırlar. Toplumsal yalıtılmışlık bir erken ölüm nedenidir. Stresle başa çıkmada güvenilen, sevilen, açık iletişim kurulabilen insanların desteği, bireyleri rahatlatarak, stresin olumsuz etkilerinin azaltılmasında büyük yardım sağlamaktadır. Hemşireler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre; hemşirelerin stresle baş etmesini pozitif yönde etkileyen unsurların yaş, iş tecrübesi ve işyeri şartları olduğu ortaya çıkmış, baş etme tekniği olarak da toplumsal desteği kullandıkları görülmüştür. Toplumsal destek, örgütsel stres yönetiminin bir aracı olarak kullanılabilmektedir. Gerek çevrede, gerekse işyerinde oluşturulacak olan fedakârlığa dayalı arkadaşlık ve dostluk ortamı, çalışanların manevi(moral) gücünü arttırmaktadır (Yılmaz ve Ekici 2006).
Toplumsal destek bireyin ihtiyaçlar hiyerarşisinde var olan ait olma, sevgi takdir ve kendini gerçekleştirme gibi temel ihtiyaçlarının başka bireylerle kurduğu etkileşim sonucunda tatmin edilmesi şeklinde de tanımlanmaktadır. Bireylerin arkadaş ve dost çevresi ile paylaştığı problemlerle başa çıkmalarını daha kolay hale getirmektedir. Toplumsal desteği bir yöntem olarak örgütte uygulamak isteyen yöneticiler, profesyonel destek grupları ve rehberlik birimleri oluşturarak hareket etmektedirler. Stres, çalışanların performanslarını düşürerek maliyet artırıcı bir faktör olarak da işletmelere yansımaktadır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde stresin ekonomiye maliyeti 150 milyar dolar olarak hesaplanmış ve iş kazalarının %75-80’inin stresten kaynaklandığı belirtilmiştir. Örgüt yöneticileri, bireysel ve örgütsel stresi dikkate alarak stresle mücadelede kullanacağı araçları geliştirmektedir (Ekici ve Yılmaz 2003).
Sosyal, kültürel, sportif etkinliklere katılma
Stresle başa çıkmada önemli bir konu da, stres içindeki bireylerin iş dışındaki boş zamanlarını geçirme ve bu zamanlarda gösterdikleri etkinliklerdir. Boş zamanı değerlendirme, bireyin özbenliğine uygun ve yapmaktan zevk aldığı toplumsal, kültürel ve sportif etkinliklere katılarak, kişinin günlük yaşamının sıkıcılığından kurtulması ve insanlarla etkileşerek toplumsal bir kişilik kazanması olarak açıklanmaktadır. Sinema, tiyatro, opera, sergiler, spor karşılaşmaları gibi etkinliklere katılmak ve izlemek, izleyicide bazı duyguları uyandırmak ve harcatmak yolu ile bireyleri daha rahat ve psikolojik yönden sağlıklı kılmaktadır. Ayrıca hobilerle uğraşmak, bireylere boş zamanda değişik bir işle uğraşmak, zevk almayı ve gevşemeyi yaşamak, başarmak ve kendini anlatmak gibi çok önemli yararlar sağlamaktadır (Cüceloğlu 2009).
Dua ve ibadet
Yüzyıllardır dua, gerilimle baş etmek için kullanılmıştır. Dua sırasında tekrarlanan ayetler, meditasyonda olduğu gibi odaklanmayı sağlayarak, bireyin gevşemesini sağlayabilmekte, dua etmek bireyin ümit ve iyimserliğini de yükseltebilmektedir (Tokmak ve ark. 2011).


Zaman yönetimi
Zaman yönetiminin amacı, zamanı gereksinim ve istekleri karşılayabilecek biçimde kontrol altında tutabilmektir. Zaman yönetiminde, amaç saptamak, amaca ulaşmak için planlama yapmak, planı uygulamaya hemen başlamak, bitiş zamanını saptamak ve son olarak amaca ulaşana kadar çalışmaya devam etmek gerekir. Zaman baskısının yarattığı stresle başa çıkmada zamanı iyi yönetmek en uygun yoldur (Pehlivan 1995).
Stres planı
Kişinin üç dört hafta boyunca başından geçen olayları ayrıntılı bir şekilde kaydedip, bunlardan hangilerinin onu hüsrana uğrattığı, duygularını ve davranışlarını alt üst ettiği ve rahatsız ettiğinin araştırılmasıdır. Bundan sonra kişi bu olaylarla ilgili olarak bir planlama yapabilir. Bu olayları ortaya çıkaracak stres kaynakları araştırılır ve öğrenilir. Böylece kişi bu olaylara karşı davranışlarını yeniden programlayacaktır. Bu ise, stresin azaltılması ya da ortadan kaldırılması demektir (Tarakçıoğlu 2004).
Mizah, komiklik ve gülmek
Mizahın kan basıncını düşürüp endorfin hormonunun açığa çıkmasını sağladığını belirtilmektedir. Endorfinler beyne etki ederek kişinin kendisini mutlu hissetmesini sağlamaktadır. Gülmek ayrıca, dolaşımı düzenlemekte, kalbi, sinir ve bağışıklık sistemini güçlendirmektedir(Pehlivan 1995).

7.STRESLE BAŞ ETMEDE ETKİSİZ YOLLAR
Bu yöntemler kısa sürede etkinmiş gibi görünürler ancak uzun vadede stresi artırırlar (Şahin 2009);
7.1. Uygun Olmayan Davranışlar; Kaçma davranışı, saldırganlık, içe kapanma, alkol ve sigara bağımlılığı, kötü beslenme.
7.2. Kendini Aldatmaya Yönelik Davranışlar; Görmezlikten gelme, sorunlarının sebebi olarak başkalarını suçlama, inkar, bastırma v.b. kendini aldatmaya yönelik tutumlardır.
Sigara ve aşırı yemek sıklıkla bir gevşeme aracı olarak kullanılmaktadır. Aşırı yemek sonucu alınan kilolar ek bir stres kaynağını oluşturur. Alkol de stres anında kişiyi rahatlatır ancak uzun vadede bağımlılık yapar ve kendisi stres kaynağı olur. Bazıları, strese tepki olarak geri çekilir, içine kapanır, pasifleşir, sorunlarıyla yüz yüze gelmekten kaçınır. Bazen de sorunlarını tümüyle yok sayarak, olayların dışına çıkarlar. Yaygın kullanılan bir başka tutum da olaylar karşısında aşırı tepki göstermektir. Aşırı tepki verme çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir. Başkalarına yönelik öfke nöbetleri, kırıcı olma, kaygılanma vb. gibi davranışlar bunlardan bazılarıdır.
Stresle başa çıkma tarzı ne olursa olsun, “esnek” olabilmek önemli bir niteliktir. Bir başka başa çıkma davranışı daha yararlı olabilecek iken, tek bir davranışın alışkanlık halinde kullanılması, başa çıkma tarzının esnek olmadığına işaret eder. Esneklik, değişime daha açık olunmasına olanak tanır. Böylelikle stresli olarak algılanılan olay sayısı azalabilmektedir.

8.ÖRGÜTSEL STRESLE BAŞ ETMEK
Yoğun iş temposu, uzun mesai saatleri, iş ilişkileri, ağır sorumluluklar, kişisel sorunların iş ile ilgili sorunlarla birleşmesi, motivasyon eksikliği, ödülün olmaması iş yerinde stresin yaşanmasına sebep olabilmektedir. Birleşmiş Milletler’ in 1992 raporuna göre ; İş stresi 20. Yüzyıl hastalığıdır. DSÖ’ nün (2001) raporuna göre; İş stresi dünya çapında epidemi haline geldi. İş performansını arttırmak, sağlıklı mutlu çalışanlara ulaşmak için iş stresini çözmek önemlidir. Stres yaratan koşulları belirlemek, çalışanların kişisel streslerini çözmek ya da iş yerine yansımasını engellemek, iş yükünü eşit ve adaletli dağıtmak, mesai saatlerini ihtiyaçları önemseyerek belirlemek, ses, ısı sıcaklık gibi koşulları sağlıklı hale getirmek, görevlerle ilgili ödüllendirmelere önem vermek, stresle baş etmede bireysel teknikleri öğretmek ve uygulanmasını sağlamak, iş yerinde stresle baş etmede etkili yöntemlerdendir (Torun 1996).
8.1.Öğretmenlerde Stres ve Stresle Baş Etme
Araştırmaya göre öğretmenlerin kendisini mesleğine vermesine mani çeşitli kaygılar taşıdığı bir eğitim sisteminde kusursuz altyapı ve mükemmel programlar sağlansa bile, o sistemin başarılı olması beklenmemelidir (Ataünal 2003). Buradan hareketle, Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitimde nitelik arayışının başarıya ulaşmasının, birçok faktör yanında rahat, huzurlu ve stresten uzak öğretmenlere bağlı olduğu söylenebilir. Çünkü stres ile başarı ve mutluluk arasında yakın bir ilişki vardır (Clark 2000). Araştırmalar duygularını doğru yönetebilen kişilerin yaşamda daha başarılı olduğunu kanıtlamıştır (Bridge 2004). Bu bakımdan öğretmen stres kaynaklarının bilinmesi önemlidir. Bu durum, sınıftaki etkileşim ve iletişimin büyük oranda öğretmenin kişiliği etrafında gerçekleştiği durumlar için daha büyük öneme sahiptir. Çünkü eğitim bilimlerinde yapılan çalışmalar, öğretmenlerin düşünsel tutumu ve duygusal tepkileri gibi özelliklerinin öğrencileri etkilediğini göstermiştir (Gözütok 2006).
MEB, öğretmenlerin ekonomik gelir düzeyini yükselterek ve daha iyi çalışma koşulları sağlamanın yollarını aramalıdır. Yine MEB, eğitim sisteminde yapacağı değişim sürecine öğretmenleri de katarak strese yol açabilecek olası nedenleri azaltmalıdır. Öğretmen stresi konusunda, il merkezlerinde uzman psikologların görev yapacağı öğretmen rehberlik/danışma birimleri kurulmalıdır. Okul yöneticileri, öğretmenlerde iş ortamından kaynaklanan stresi azaltmak için destekleyici örgüt iklimi yaratmak şeklindeki çözüm önerisini yaşama geçirmelidirler. Öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının öğretim programlarına stres yönetimi ve stresle baş etme yollarına ilişkin dersler eklenmelidir (Akpınar 2008).
8.2.Dâhili ve Cerrahi Klinikte Yatan Hastalarda Stres ve Stresle Baş Etme
Bedensel hastalıklara en sık eşlik eden psikiyatrik bozukluklar depresyon ve anksiyetedir. Psikiyatrik bozukluklar hastanın uyumunu, bakımını, yaşam kalitesini, tedavi süresini ve masraflarını, düzelme ve iyilik halini, hastalığın gidişini, mortalite ve morbiditeyi olumsuz yönde etkilemektedir.
Araştırma sonuçlara göre konuyla ilgili öneriler şunlardır:
1. Sağlık personelinin bireyi biyopsikososyal yönden tam bir bütün olarak ele alması,
2. Yatan hastalara hemşireler tarafından ‘stres ve stresle başa çıkma’ konusunda eğitim yapılması ve etkinliğinin ölçülmesi,
3. Kronik hastalığı olanların psikiyatrik yardıma gereksinmelerinin artabileceği göz önüne alınarak psikiyatrik komorbiditenin azaltılması için çaba gösterilmesi,
4. Tanı ve tedavi aşamasında hastalarla iletişime geçilerek yapılan işlemler ve uygulamalar hakkında bilgi verilmesi,
5. Cerrahi kliniklerde hastanın operasyona ilişkin duygularını belirtmesine izin verilerek, gerekli bilgilendirmenin yapılması,
6. Hastanelerdeki psikiyatrik konsültasyon hizmetlerinin güçlendirilerek psikiyatrik bozuklukların önlenmesi ya da erken tanı ve tedavinin sağlanması önerilmiştir (Kayahan ve Sertbaş 2007).
8.3.Sağlık Çalışanlarında Stres ve Stresle Baş Etme
Sağlık sektörü doğası gereği strese yol açabilecek birçok özelliği içinde barındıran bir sektördür. Çalışma yaşamında çalışanların verimini artırmak ve onları motive etmek için çeşitli özendiriciler kullanmak gerektiği bir gerçektir. Ödül ve ücret gibi özendiriciler, çalışanların stres düzeyini belirleyen önemli konular olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışanların ücret yönünden tatmin edildiklerinde işlerinden memnuniyetlerinin arttığı, şikâyetlerinde ise azalma olduğu görülmektedir. Ödül konusunun ise, etkin olarak kullanılmadığı ve bunun çalışanlarca olumsuz olarak algılandığı görülmektedir ( Tokmak ve ark 2011).
Stresle mücadele etmenin önemli bir adımı, stresin kaynaklarını tespit etmektir. Bireysel ve örgütsel stratejiler, iş stresinin azaltılması ve kronikleşmemesi yönünde katkılar sağlaması açısından oldukça önemlidir. İş hayatında stres oluşturan faktörlerin tümünü ortadan kaldırabilmek mümkün değildir. Çünkü bireyin kişiliği, stresten etkilenme düzeyinin farklılığına yol açabilmekte ve herkesin aynı stres faktöründen aynı şekilde etkilenmesi söz konusu olamamaktadır. Bu nedenle tümüyle ortadan kaldırmak yerine stresin azaltılması için örgüt yönetimlerine büyük görevler düşmektedir.( Tokmak ve ark 2011)
Bazı kaynaklar çalışanın verimi için makul bir iş stresinin gerekliliğini de iddia etmektedir. Burada bahsedilen stres daha çok kişilerin motive olmasına yetecek şekildedir. Aksi takdirde literatürde bahsedilen rahatsızlıkların yaşanması söz konusudur. Özellikle kamu sektöründe çalışan sağlık görevlilerinin yaşadığı stresin fazla olması dikkate değerdir. Kamu kurumunda yöneticilik yapan sağlık çalışanlarının bu hususu dikkate alarak, stresi azaltıcı önlemler almaları önerilebilir. Diğer taraftan, yaş bakımından daha genç olan çalışanlarda stresin yüksek çıkmasının nedenleri irdelenerek, stres azaltıcı tedbirlerin alınması kurum yöneticilerine önerilebilir (Uçar 2010).
8.4.Tıp Fakültesi ve Sağlık Yüksek Okulu Öğrencilerinde Stres ve Stresle Baş Etme
Tıp Fakültesi ve Sağlık Yüksek Okulu öğrencilerinde depresif belirti yaygınlığı ve stresle başa çıkma tarzları ile ilişkili ruhsal sorunlar yüksek bulunmaktadır. Öğrencilere yönelik koruyucu ruh sağlığı programları geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır ( Kaya ve ark 2007).
8.5.Yanık Merkezi Hemşirelerinde Stres ve Stresle Baş Etme
Hemşireler geniş bir zaman dilimi içinde diğer sağlık çalışanlarına göre, şiddetli ağrı çeken hastalarla daha sık karşılaşmaktadır. Bu durum ise hemşirelerin ağrılı hastaya terapötik yaklaşımlarını bozabilir ve aynı zamanda da onların emosyonel olarak zorlanmalarına neden olabilir. Yanık ağrısının, hemşireler tarafından fiziksel ve emosyonel ağrı olarak algılandığı ileri sürülmüş olup bu ağrının hem hasta hem de hemşireler için, bilhassa banyo yaptırırken ve elbise değiştirirken stresli bir durum olarak yaşandığı ve hastalar için izah edemedikleri korkunç bir şey olduğu ifade edilmiştir. Hemşirelerde iş yükü ve yetersiz ödüllendirmenin en önemli stresörler olduğu saptanmıştır. Ayrıca stresörle başa çıkmada önemli olan hemşireler arasındaki iyi ilişkiler ve grup desteğinin iyi düzeyde bulunduğu bildirilmiştir. Ağır iş yükü ve yetersiz ödüllendirme stres etkeni olarak bulunmaktadır ( Ebrinç ve ark 2002).
Sonuç olarak yanık merkezinde çalışan hemşirelerin iş çevresi stres faktörlerinden daha çok etkilendikleri, motivasyonlarının ve iş doyumlarının bozulmamasına rağmen anksiyete ve duygusal tükenme düzeylerinin arttığı belirtilmiştir ( Ebrinç ve ark 2002).
8.6.Muhasebe Öğretim Elemanları ve Meslek Mensuplarında Stres ve Stresle Baş Etme
Araştırmanın amacı, muhasebe meslek mensubu ve öğretim elamanlarının mesleki stres düzeylerini belirlemek ve mesleki stres düzeyinin unvan, cinsiyet ve yaşa göre değişip değişmediğini araştırmaktır. Stresi azaltmada önerilen yöntemler şunlarıdır; derin nefes alma, duruşunuzu rahatlatma, gülümseme, iş yaparken organize olma, olumlu düşünme ve olumlu konuşma, gerektiğinde hayır demeyi bilme, öfkeyi azaltma, başkalarına yardım etmeyi deneme, iş yükünü hafifletme, beslenmeye dikkat etme, yeterli ve düzenli uyuma, yürüyüş yapmak, bir hayvan beslemek, yeni bir hobi edinmek, müzik dinlemek, masaj yaptırma, bir arkadaşla konuşmak, bir aktivite planlamaktır (Yıldırım 2008) .
Eren eserinde, bir insana hakim olan iklim ve atmosfere moral demiştir. İnsana onun enerjisini artıran, gelecek hakkındaki umutlarını kuvvetlendiren ve ona yaşama gücü sağlayan unsurların bilinmesi gerekir. İşyerinde moralin üst seviyede tutulmasının gerek stresle baş etmede gerekse verimliliği artırmada rolü büyüktür. Sonuç olarak, Cinsiyet bakımından stres düzeyine bakıldığında; bayanların stres seviyesinin erkeklere nazaran daha yüksek olduğu görülmüştür (Aydın 2002).
8.7.Örgütsel Ortamda Stresle Baş Etme
Araştırmanın sonuçlarından biri meslektaşlardan destek alanların dış yardıma yönelme miktarlarının, meslektaşlardan destek almayanlardan yüksek bulunmasıdır. Erkeklerin, kadınlardan daha fazla dış yardım aramaya yönelmesi bir başka ilginç sonuçtur. Stresle başa çıkma tutumlarından aktif planlamaya, teknik personel ve büro personeli, yönetici ve işçilerden daha çok başvurmuştur. Daha çok aktif olarak bir şeyler yapma ve problem çözme sistematiği içerisinde olmayı içeren rasyonel adımlar ve yöntemleri kapsayan aktif planlama tutumunun, teknik personelde ve büro personelinde yüksek olması, işyerinde karşılaşılan stresle başa çıkmada, problem çözmeye dönük tutumunun geliştirilmiş olması, iş yaşamı için olumlu bir durumdur (Aslan 2007) .
Stresle başa çıkma tutumlarından kaçma-soyutlanma (duygusal-eylemsel) tekniği açısından işçiler, teknik personelden daha fazla kaçma-soyutlanma tutumu geliştirmektedir. Bekârlar, evlilere göre kaçma-soyutlanma tutumunu daha fazla kullanmaktadır. Yaş arttıkça kaçma soyutlanma azalmaktadır. Problemin kabul edilip kendince bilişsel olarak yeni çözüm yollarının aranması anlamına gelen kabul-bilişsel yeniden yapılanma tutumu; başa çıkmada kişisel olarak durumun değiştirilmesine yönelik bir işlemden çok, kişinin bakış açısını vurgulayan bir tutumdur. Erkekler, kadınlara göre daha yüksek kabul-bilişsel yeniden yapılanma tutumu göstermektedirler (Aslan 2007).


9.STRESLE BAŞ ETMEDE KAMUSAL GİRİŞİMLER
Stres ve strese bağlı psikolojik ve fiziksel sorunlar toplumunun çoğunluğunu ilgilendiren sorunlardır. Gelişen şehir hayatı beynin daha çok sol lobunu aktive etmiştir, sol lob daha ayrıntıcı, daha az genel bakış tarzına sahip olduğundan günlük yaşam olaylarından daha çok etkilenmektedir. Oysaki köy yaşamında daha aktif olan sağ lob (bunu belirleyen ise temiz hava, beslenme, günlük aktivite yani yaşam tarzıdır) olayları daha bütüncül değerlendirmekte daha çok sonuca odaklanmaktadır. Sol lobun daha aktif olduğu şehir hayatında akşam eve giderken alınacak ekmekle birlikte o ekmeği alırken arabayı nereye park edilebileceği bile stres konusu olabilmektedir (Varol 2009). Olaylardan etkilenmekte bireysel farklılıklar vardır ancak stresten korunma ve stresli bir durumda yapılacaklar bilinmediğinde, peşi sıra sorunlar gelmektedir. Bu sebeple stres oluşmadan önlem almak, daha sorun küçükken çözümler bulmak önemlidir. Kamusal girişimler yoğun bireysel patolojiler dışında stresle baş etmede etkili bir girişimdir. Bu konuda yapılan çalışmalar daha çok devlet desteklidir. Belediyelerin, İl Sağlık Müdürlüklerinin, Okulların yaptığı çalışmalar bunlara örnektir (Tarakçıoğlu 2004).
9.1.Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri
Sağlık bakanlığına bağlıdır. Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri Hakkında Yönergede amaç; Ağır ruhsal bozukluğu olan hastalara, toplum temelli ruh sağlığı modeli çerçevesinde psikososyal destek hizmetlerinin verilmesi, takip ve tedavilerinin gerektiğinde evde sağlık hizmetleri uygulamasına entegre bir şekilde yaşadıkları ortamda sunulabilmesi için, Sağlık Bakanlığına ait yataklı sağlık tesislerine bağlı olarak faaliyet göstermek üzere toplum ruh sağlığı merkezlerinin kurulması ve işleyişi, asgarî fizikî şartları ile bulundurulması gereken araç, gereç ve personel standardının ve ilgili personelin görev, yetki ve sorumlulukları ile uygulamanın denetimine ilişkin usul ve esasların belirlenerek hizmetin etkin ve ulaşılabilir bir şekilde sunulmasını sağlamaktır (R.G. 2001)
Yönergenin 11. Maddesinde, ağır ruhsal bozukluğu bulunan hastalara ait kayıt ve istatistiklerin tutulması, kayıtlı hastaların güçlendirilmesini ve toplumla bütünleşmesini hedef alan rehabilitasyon, psikososyal beceri kazandırma ve desteklemeye ilişkin plan, program ve çalışmaların yapılması, hastalık durumlarının değerlendirilmesi, tedavi edilmesi ve izlenmesi, topluma, hasta yakınlarına, sağlık personeline ve diğer ilgili personele ağır ruhsal bozukluklar alanında eğitim verilmesi esastır. Hizmetin gerektirdiği durumlarda üniversiteler, psikiyatri hastaneleri, psikiyatri klinikleri ve ilgili diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılabileceği ifade edilmektedir (R.G. 2001).
Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri hastane temelli modelden toplum temelli modele geçme kararının ilk basamağıdır (Sağlık Bakanlığı 2006). Konya, Samsun, İstanbul, Elazığ, Sakarya, Diyarbakır, Bolu, Bursa, Niğde illerinde Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri faaliyete geçmiştir.
9.2.Gençlik Merkezleri
Sağlık Bakanlığı bünyesindedir. Çocuk ve Gençlik Merkezi Yönetmeliğinde, merkezin görevleri arasında, çocukların sosyalleşmesini sağlayıcı her türlü sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikleri düzenlemek yer almaktadır. Gençlik Merkezleri; merkez üyesi olan tüm gençlerin beden ve ruh sağlığını korumak, sosyo-kültürel gelişimlerini desteklemek, ilgili alanları doğrultusunda eğitimlerine katkı sağlamak ve beceri kazandırmak amacıyla açılmıştır. Sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler gençlerin stresini azaltan aktiviteler olmasıyla birlikte Psiko-sosyal eğitimler de verilmektedir. Sınav kaygısı ve korkusuyla baş etme eğitimleri örnektir (R.G. 2003).
9.3.Hanımlar Lokali;
Belediyeye bağlı merkezlerdir. Kadınların boş zamanlarını sosyal faaliyetler ile geçirebilecekleri, kadınların spor yapmalarının sağlanması, yaşadıkları problemlere karşı bilgilendirilmesi ve problemlerinin çözmelerine yardımcı olunması, yeni davranış biçimleri edinmelerinin sağlanması, paneller ve seminerler düzenlenerek iş ve ev ortamından uzaklaşıp ev hanımı ise evinin dışında da sosyal bir hayata katılmalarının sağlanması amacıyla Hanım Lokalleri programlarını düzenlemektedir. Spor yapmanın vücuttaki yatıştırıcı ve mutluluk verici etkisini göz önünde bulundurursak, stresi azaltmak, duygu durumunu mutluluğa çevirmek adına belediyenin kamusal bir hizmeti olan spor faaliyetini stresle baş etmede kamusal bir girişim olarak kabul edebiliriz. Ayrıca bazı lokallerde kadınlara yönelik stresle baş etme eğitimleri verilmektedir (Bulgu 2007).
9.4.Aile Yaşam Merkezleri; Hanımlar lokali ve gençlik merkezinin bağlı olduğu birimdir. Psikologlar aracılığıyla bireysel danışmanlıkların yanında, genç ve yetişkinlere yönelik eğitimler verilmektedir (Bulgu 2007).
9.5.Okulların Rehberlik Servisleri; Öğrencilere ve ailelerine yönelik eğitimler verilmektedir. Daha çok sınav kaygısına yönelik eğitimler verilmektedir (Hatunoğlu 2006).
9.6.İl Sağlık Müdürlüğünün Çalışmaları; Müdürlük tarafından Stres, Stres Altında Çalışma ve Stresle Başa Çıkma Yöntemleriyle ilgili eğitimler verilmektedir. Sağlık çalışanlarına stresle baş etme ve motivasyon arttırma eğitimleri, müdürlük kapsamında çalışan ve tüm kamuda görev alan çalışanlara stresle baş etme eğitimleri, stres altında çalışma becerisi kazanma eğitimleri, stres ve kriz yönetimi eğitimleri, stres ve iletişim eğitimleri, sınav kaygısı ve baş etme eğitimleri verilmektedir. (Uğurlu 2004).


10.DÜNYADA STRESLE BAŞ ETMEYLE İLGİLİ YAPILMIŞ BAZI ÇALIŞMALAR
Hollanda, Finlandiya Mesleki Sağlık Enstitüsü, Finlandiya İş Koruma Örgütü, Polonya Merkez Araştırma Enstitüsü, Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından 1997 ile 2007 yılları arasında psiko-sosyal riskler ve işe bağlı stres çalışmak için 750.000 € hibe vermiştir. Bu işbirlikçi politika araştırma projesi, Avrupa Komisyonu (EC) 6. Çerçeve Programı tarafından finanse edilen, taciz de dahil olmak üzere, işle ilgili stres ve işyerinde şiddet üzerine özel bir odaklanma ile psikososyal risk yönetimi için bir Avrupa çerçevesi geliştirilmesi üzerinde durmuştur (Emhan ve Çayır 2010).
Çocuk ve ergenlerin stresle başa çıkmaları için APA tarafından 2010 yılında çalışmalar yapılmıştır (Ulaş 2011).
DSÖ Birinci Basamakta Ruhsal Bozukluklar konulu eğitim paketi hazırlamıştır. Araştırmalar genel sağlık sorunlarının %24’ünü psikolojik temelli hastalıkların oluşturduğunu göstermiştir. Bu hastaların %69’u fiziksel belirtilerle hekimlere başvurmaktadır. Hastalar ilk olarak birinci basamak sağlık kuruluşlarına başvurmaktadır. Bu sebeple psikolojik hastalıklarla ilgili eğitim paketi hazırlanmıştır. Böylece fiziksel gibi görünen hastalıkların ruhsal temelli olduğu anlaşılacak ve böylece tedavi edilebilecektir. Dünya Sağlık Örgütünün Ruh Sağlığı ve Madde bağımlılığını önleme bölümü, Dünya Psikiyatri Birliği, Dünya Pratisyen ve Aile Hekimliği Birliği bu çalışmayı onaylamıştır. Türkiye de bu projeye katılmıştır (Dünya Sağlık Raporu 1998).
The Community Mental Health Team may include nurses, occupational therapists, clinical psychologists, social workers and support workers, as well as psychiatrists.Birincil Bakım Takımı ve Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri hizmet vermektedir. Birincil Bakım Takımında; pratik hemşire, ilçe hemşireler, sağlık ziyaretçileri, danışman, klinik psikolog ve okul hemşireleri, yanı sıra, pratisyen hekimler, Toplum Ruh Sağlığı Biriminde, hemşire, uğraşı terapisti, klinik psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve destek görevlileri, psikiyatristler bulunur (DSÖ 2003).
İran’da bir petrokimya firmasının çalışanları üzerinde yapılan araştırmaya göre, çalışanların stresleri firma özelleştirildikten sonra belirgin bir şekilde artış göstermiştir (Aghaei 2010).


11. TÜRKİYE’DE STRESLE BAŞ ETMEYLE İLGİLİ YAPILMIŞ BAZI ARAŞTIRMALAR
Üniversite öğrencileriyle yapılan araştırmada öğrencilerin stresle başa çıkma tarzları ile olumsuz otomatik düşünce düzeyleri arasında anlamlı ilişkiler olduğu tespit edilmiştir. Olumsuz otomatik düşünce düzeyi arttıkça, stresle başa çıkma tarzlarından kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım ve sosyal destek arama davranışının azaldığı, çaresiz ve boyun eğici yaklaşımın arttığı saptanmıştır. Diğer taraftan, öğrencilerin, stresle başa çıkma tarzlarından iyimser yaklaşım, çaresiz yaklaşım ve sosyal desteğe başvurma davranışı cinsiyet değişkeninden etkilenmektedir. İyimser yaklaşım en çok erkek öğrenciler tarafından tercih edilirken; çaresiz yaklaşım ve sosyal desteğe başvurma en çok kız öğrenciler tarafından tercih edilmektedir. Sınıf düzeyinin stresle başa çıkma tarzları üzerinde etkili bir değişken olduğu saptanmıştır. (Akbağ 2007).
Deprem bölgesinde yaşayan ilköğretim öğretmenlerin deprem sonrası uzun dönemdeki stres tepkileri ile başaçıkma yolları incelenmiştir. Kadın öğretmenlerin en fazla kullandıklarını belirttikleri stratejiler kaderci yaklaşım ve çaresiz yaklaşımdır. Erkek öğretmenler en yüksek puanı problem çözme yaklaşımdan almışlardır. Görev yaptıkları okulun olası depremlere karşı güvenilir olmadığına inanan öğretmenlerin çaresiz yaklaşımı, depremde aile ya da yakın akrabasını kaybeden öğretmenlerin ise problem çözme yaklaşımını en fazla kullandıkları belirlenmiştir. Öğretmenlerin stresle başa çıkma stratejileri ile kaygıları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur (Çoruhlu 2001).
Bir başka araştırmada, günümüz Türkiye’sinde endüstri toplumun yaşam tarzını benimseyen insanlarda, örgütsel stres kaynaklarının etkileri araştırılmıştır. Üst düzey yöneticileri, örgütsel stres kaynaklarını, gerçekten stres yaratan bir durum olarak görmemektedirler. En yüksek stres ve rahatsızlık durumları, orta düzey yöneticilerinde görülmüştür. Çünkü orta düzey yöneticileri hem üstünde hem de altında bulunan yöneticilere karşı sorumludur, bu da stres düzeyini yükselten faktördür. Alt düzey yöneticileri, genelde en fazla “rolden kaynaklanan stres yapıcılarından” etkilenmektedirler. Grup ortalaması yüksek de olsa, düşük de olsa, her grup içinde çok düşük puanlar alan kişiler bulunduğu gibi, çok yüksek puan alanlar da vardır. Bunun en önemli nedenlerinden biri, stres kaynaklarının kişi üzerindeki etkisinin, kişiden kişiye, hatta zaman içinde aynı kişide bile farklılıklar göstermesidir. Stresi azaltıcı etkenlerden biri olan toplumsal iyi ilişkiler tavsiye edilmiştir (Artan 1985).
Gümüşsay (1997)’a göre; stresin verimlilik üzerindeki etkisinin oldukça düşük olduğu, verimlilikle ilişkisi en yüksek stres faktörünün kaygı olduğu tespit edilmiştir. Yetersizlik duygusu ve iş kaybetme korkusunu ifade eden “kaygı” yükseldikçe, verim düşmektedir. Araştırma, kadın işçilerin özsaygı seviyelerinin erkeklerden daha yüksek; kaygılarınınsa daha düşük olduğunu ortaya koymuştur.
Benzer bir araştırmada telefon santrallerinde çalışan elemanların stresli çalışmalarına sebep olan etkenler araştırılmıştır. Aşırı iş yükü, tükenmişlik, rol belirsizliği, ücret, terfi olanakları, ast-üst ilişkileri, işin yapısı, işe uygunluk strese sebep olan başlıca etkenlerdendir. Arızada çalışanların ve her bölümde çalışan operatörlerin stresleri oldukça yüksektir bunun en önemli sebebi iş yüküdür. İşten ve iyileştirilebilir durumlardan kaynaklanan stres etkenlerinin düzeltilmesi ile verimliliğin artabileceğine ulaşılmıştır (Küçükaslan 1991).
Şizofrenik hasta ailelerine yönelik bir çalışmada, hasta ailelerine yaşadıkları stresli durumlarla baş etmeleri için psikoeğitimler verilmiştir. Sonuçlara göre psikoeğitimsel yaklaşımın, hasta yakınlarının hastalık semptomlarını etkin şekilde ele alabilme yaklaşımlarını artırabileceği söylenebilir. Streslerini psikoeğitimsel seanslar ile daha iyi kontrol edebildikleri, kriz durumlarında etkin kararlar verebildikleri gözlenmiştir(Tel ve Terakye 2000).
Bir diğer çalışmada, adölesanlara sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını geliştirmek , beslenme ve stresle baş etme konularında eğitimler verilmiş; konularla ilgili becerilerinin gelişmesine eğitimin etkisi incelenmiştir.Araştırmanın sonunda, adölesanların stres yönetimi ve beslenmeye yönelik sağlık davranışlarında eğitimden sonra bir artış olduğu gözlenmiştir. Stresle baş etme gücünü arttıran kendini tanıma ve kontrol etme becerilerinin geliştirilmesi ve gevşeme egzersizlerinin uygulatılması adölasanların stresle baş etme gücünü geliştirmiş ve arttırmıştır (Geçkil ve Yıldız 2006).
Yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerin iş ortamındaki stres etkenlerinin ve kullandıkları başa çıkma yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla yapılan araştırmaya göre; hemşirelerin aldıkları ücreti yaptıkları işe göre yetersiz buldukları belirlenmiştir. Hemşirelerin en fazla iş yükü ve kritik hasta bakımıyla ilgili iş stresinden etkilendikleri; yoğun bakım ünitesinde istemeyerek çalışmaya başlayan, oryantasyon programına ve hizmet içi eğitime katılmayan, sağlık ekibinin diğer üyelerinden yetersiz destek alan hemşirelerin iş stresi etkenlerinden daha fazla etkilendikleri belirlenmiştir. Baş etmede en fazla sosyal destek arama kullanılmıştır. Yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin ruh sağlığının geliştirilmesi için iş ortamıyla ilgili yönetimsel düzenlemelerin yapılması ve psikiyatrisi bölümü ile işbirliği yapılması önerilmiştir. Hemşirelere oryantasyon programı ve hizmet içi eğitim uygulanması ve etkin baş etme yöntemleri konusunda eğitilmeleri, ihtiyacı olan hemşirelere bireysel ya da grup danışmanlığının verilmesi, sorunların önlenmesi için rotasyon programının yapılması önerilmiştir(Özaltın ve Nehir 2007).
Sağlık çalışanlarıyla yapılan bir diğer çalışmada; iş stresi nedeni olarak iş yükünün fazla olması, hasta ve yakınları ile iletişim sorunları, personel ve malzeme yetersizliği etkenlerine ulaşılmıştır. İş stresi ile baş etmede soruna yönelik baş etme yollarını duyguya yönelik baş etme yollarından daha fazla kullandıkları belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre çalışma koşullarında düzenlemeler yapılmaması, stresörü tanıma, stresle etkin baş etme yollarını öğrenme ve problem çözme becerilerini geliştirmeye, kendini tanımaya yönelik rehberlik programlarının oluşturması, düzenli aralıklarla yürütülen paylaşım toplantılarının yapılması, çalışma saatlerinin özel yaşamı etkilemeyecek şekilde ve çalışanın dinlenmesini dikkate alarak düzenlenmesi, sağlık çalışanlarının başarılarının paylaşılarak ödüllendirilmesi etkilidir (Tel ve ark 2003).


12.SONUÇ
Sağlıklı olmak için ruh sağlığının da yerinde olması gereklidir. Ruh sağlığı adına risk faktörü olan stres, bir çok fiziksel görünen hastalığın da oluşmasına etki eden sebeplerdendir. Stresten korunmayı topluma kazandırmak önemli ve şarttır.
Stresle başa çıkmada, stresten korunma ve stres var ise de onunla baş etmeyi bilmek önemlidir. Bireysel ve kamusal yaşamda stresten korunmada düzenli beslenme, spor yapma, gevşeme egzersizlerini uygulama teknikleri kullanılabilir. Stresle baş etmede ise bireysel terapiler, danışmanlıklar, gevşeme egzersizleri, düzenli egzersizler etkiliyken, kamusal baş etmede eğitim seminerleri, grup drama eğitimleri, kendini tanıma ve yaşadıklarını anlamlandırma eğitimleri, stres etkenlerini tanıma ve stres planı çıkarma seminerleri etkili olabilir. İş stresi ile baş etmede duyguya yönelik yöntemler, iş yükünü hafifletme, çalışma ortamını uygun hale getirme, ödül, çalışanlar arasında iletişim becerilerini geliştirme, sosyal destek sağlama ve uyum becerilerini arttırma teknikleri, uygulanabilir.


13.KAYNAKLAR
1. Aghaei A, Hasanzadeh R, Mahnad A, Atashpuor SH. Occupational stress an mental health of employees of a petrochemical company before and after privatezation, İnternational Journal of Occupational and Environmental Medicine, 2010;1(2): 75- 79.
2. Akbağ M. Stresle başa çıkma tarzlarının olumsuz otomatik düşünceler, transaksiyonel analiz ego durumları ve bazı değişkenler açısından üniversite öğrencileri üzerinde incelenmesi, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul Yüksek Lisans Tezi, 2007;20-23.
3. Akkoyunlu CA. Stresle Baş Etmek,1.Baskı, İstanbul, Doğan Kitapçılık, 1999;60-78.
4. Akpınar B. Eğitim sürecinde öğretmenlerde strese yol açan nedenlere yönelik öğretmen görüşleri, Kastamonu Eğitim Dergisi, 2008;16(2):359-366.
5. Allen R. Human Stres, It’s Nature And Control, New York, 1990;45-60.
6. Artan İ. Örgütsel Stres Kaynakları ve Yöneticiler Üzerinde Bir Uygulama,1.Baskı, İstanbul, Özgül Matbaacılık, 1986;15-43.
7. Artan İ. Örgütsel stres kaynakları ve yöneticiler üzerinde bir uygulama, İstanbul, Marmara üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora tezi, 1985;18-30.
8. Aslan Ş. Örgütsel ortamda bireysel stresle başa çıkma tutumlarının araştırılması. Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2007;2: 35-43.
9. Ataünal A. Niçin ve Nasıl Bir Öğretmen,1.Baskı, Ankara, Milli Eğitim Vakfı Yayınları, 2003;4-7.
10. Aydın İ P. İş Yaşamında Stres,2.Baskı, Ankara, Pegem A Yayınları, 2002; 97-123.
11. Baltaş Z. Sağlık Psikolojisi, Halk Sağlığında Davranış Bilimleri,1.Baskı, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2000; 133-170.
12. Baltaş A, Baltaş Z. Stres ve Başa Çıkma Yolları, 24.Baskı, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2008;164-186.
13. Balcı A. Öğretim Elemanlarının İş Stresi Kuram ve Uygulama,3.Baskı, İstanbul, Nobel Yayınları, 2000;21-23.
14. Beasley M, Thompson T, Davidson J. Resilience in response to life stress: the effects of coping style and cognitive hardiness, Pers Individ Dif, 2003; 34:77-95.
15. Bridge B. Duygular. Editör: Mamalı A, Duyguların Eğitimi,1.Baskı, İstanbul, Beyaz Yayınları, 2004;155-170.
16. Braham B. J. Stres Yönetimi. Editör: Diker V, Ateş Altında Sakin Kalabilmek,2.Baskı, İstanbul, Hayat Yayınları, 1998;120-137.
17. Bulgu N, Arıtan C, Aşçı H. Gündelik Yaşam, Kadın ve Fiziksel Aktivite, Spor Bilimleri Dergisi, 2007; 18 (4): 167-181.
18. Carver CS, Scheier MF, Weintraub JK. Assessing coping strategies, A Theoretically Based Approach. J. Pers. Soc. Psychol, 1989 ;56: 267–283.
19. Curlin P, Simmons KB. Stress and staff support strategies for international aid work, Intervention, 2010; 8(2): 93-105.
20. Cüceloglu, D. İnsan ve Davranışı, Psikolojinin Temel Kavramları, 20.Baskı, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2009;250-295.
21. Clark L. Duyguların Dili. Editör: Yazgan Y, SOS Duygulara Yardım, 1.Baskı, İstanbul, Evrim Yayınevi, 2000;120-135.
22. Çelikkol A. Ruhsal bozukluklar önlenebilir mi? http://www.celikkol.org/popularpsikiyatri.htm Erişim Tarihi; 25.11.2011.
23. Çoruhlu E. Deprem bölgesinde yaşayan ilköğretim birinci kademe öğretmenlerinin stres ile başa çıkma yolları, Marmara üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,2001.
24. Davis K. İşletmelerde Stresle Baş Etme. Editör: Tosun A, İşletmelerde İnsan Davranışı ve Örgütsel Davranış, 2.Baskı, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Yayınevi, 1984;44-53.
25. Dogan O, Gülmez H, Ketenoğlu C. Ruhsal Bozuklukların Epidemiyolojisi, 1.Baskı, Sivas, Dilek Matbaası, 1995;70-88.
26. Dökmen Ü. İletişim Çatışmaları ve Empati, 5.Baskı, İstanbul, Sistem Yayıncılık, 2008;142-210.
27. Dökmen Ü. Varolmak Gelişmek ve Uzlaşmak, 2.Baskı, İstanbul, Sistem Yayıncılık, 2000; 230-300.
28. Dünya Sağlık Örgütü. Daha Güçlü Sağlık Sistemleri Raporu, Editör; Bilir N, Özcebe H, Aslan D, Ergüder T. Ankara, 2003; 23-27.
29. Ekici K,Yılmaz A. Örgütsel yaşamda stresin kamu çalışanlarının performansına etkileri üzerine bir araştırma, Yönetim ve Ekonomi Dergisi, 2003; 3: 45-52.
30. Emhan A, Çayır C. Girişimcilerin stres ile baş edebilmesinde tinsel değerlerin etkisi, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2010;2: 22- 32.
31. Erbinç S, Açıkel C, Başoğlu C, Çetin M. Yanık merkezi hemşirelerinde anksiyete, depresyon, iş doyumu, tükenme ve stresle başa çıkma, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2002; 3: 162-168.
32. Eren E. Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi,7.Basım, İstanbul, Beta Yayınevi, 1998.
33. Erol N, Kılıç C, Ulusoy M. Soydal T. Türkiye Ruh Sağlığı Profili Raporu, T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel müdürlüğü, Ankara, 1998.
34. Folkman S, Lazarus RS. An Analysis of Coping in A Middle-Aged Community Sample. J. Health Soc. Behav, 1980; 21: 219–239.
35. Folkman S, Lazarus RS, Dunkel C, DeLongis A, Gruen RJ. Dynamics of a Stressful Encounter: Cognitive Appraisal, Coping and Encounter Outcomes, Journal of Personality and Social Psychology, 1987; 992 -1003.
36. Folkman S, Lazarus RS, Gruen RJ, DeLongis A. Appraisal,Coping, Health Status, and Psychological Symptoms. Journal of Personality and Social Psychology, 1986;5(3), 571–579
37. Ganster, DC. Schaubroeck, J. Work stress and employee health, Journal of Management, 1991; 17(2): 235–271.
38. Geçkil E, Yıldız S. Adölesanlara yönelik beslenme ve stresle baş etme eğitiminin sağlığı geliştirmeye etkisi, C.Ü. Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 2006;10 (2):12-18.

39. Gözütok FD. Öğretim İlke ve Yöntemleri. 2.Baskı, Ankara, Ekinoks Eğitim Danışmanlık, 2006;43-65.
40. Güçlü N. Stres yönetimi, G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2001;21(1):91-109.
41. Gürçay C. ve Seçer Ş. Stres Altında Yaşam Kalitesini Artırmada Bireysel Çözüm Araçlarından Biri Olarak Zaman Yönetimi. 7. Ergonomi Kongresi, 144–160, 14–16 Ekim 1999, Adana.
42. Güleç C. Toplum Ruh Sağlığı Açısından Psikiyatrik Epidemiyoloji. Ed: Bertan M, Halk Sağlığı Temel Bilgiler. 2.baskı, Ankara, Güneş Kitabevi, 1997;442-454.
43. Gümüşay T. Bir metal fabrikasında çalışan işçiler üzerinde stres, özsaygı, verimlilik İlişkisinin incelenmesi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,1997.
44. Hargreaves G. Stresle Nasıl Baş Edilir. Ed: Akkoyunlu A, Stresle Baş Etmek, 2.Baskı, Ankara, Doğan Kitap, 1999;67-90.
45. Hatunoğlu A, Hatuoğlu Y. Okullarda verilen rehberlik hizmetlerinin problem alanları, Kastamonu Eğitim Dergisi, 2006;14(1):23-29.
46. Işıkhan V. Çalışma Hayatında Stres ve Başa Çıkma Yolları,1.Baskı, Ankara, Sandal Yayınları, 2004;120-134.
47. Karabağ A. Sekreterin Kılavuzu, 2.Baskı, İstanbul, Akba Yayıncılık, 1999;190-210.
48. Kaya M, Genç M, Kaya B, Pehlivan E. Tıp fakültesi ve sağlık yüksekokulu öğrencilerinde depresif belirti yaygınlığı, stresle başa çıkma tarzları ve etkileyen faktörler, Türk Psikiyatri Dergisi, 2007;18(2): 137-146.
49. Kayahan M, Sertbaş G. Dahili ve cerrahi kliniklerde yatan hastalarda anksiyete-depresyon düzeyleri ve stresle başa çıkma tarzları arasındaki ilişki, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2008; 8: 113-120.
50. Kılıç C. Türkiye Ruh Sağlığı Profili, Ön Rapor. Ankara, T.C. Sağlık Bakanlığı, Ekim 1998; 30-47.
51. Küşükaslan A. İstanbul Telefon Başmüdürlüğünde çalışan telefon operatörlerinin stres-iş doyumu ilişkisinin incelenmesi, Marmara üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 1991;52,65.
52. Lazarus ve Folkman 1984; http://www.gerardkeegan.co.uk/tsp/arm_project_2.pdf. Erişim Tarihi; 22.11.2011.
53. Mısırlı İ. Genel ve Teknik İletişim, Genişletilmiş 2. baskı, Detay yayıncılık, Ankara, 2004; 250-265.
54. Morris C. Psikolojiyi Anlamak, Türk Psikologlar Derneği Yayınları, Ankara, 2002;545-580
55. Muris P, Schmidt H, Lambrichs R ve ark. Protective and vulnerability factors of depression in normal adolescents. Behav ResTher, 2001; 39: 555-565.
56. Öncel S, Bozkaya Ç.Temel Sağlık Hizmetlerinde Ruh Sağlığı Ön Raporu, Sağlık Bakanlığı,1995;20-23.
57. Örücü E, Demir B. Banka çalışanlarında iş stresi ve Muğla ili örneği, Atatürk Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 1999; 13(1):59–76.
58. Özaltın G, Nehir S. Ankara ilindeki hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerin iş ortamındaki stres etkenleri ve kullandıkları baş etme yöntemlerinin belirlenmesi, Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2007; 10: 3-8.
59. Özbay Y, Şahin B. Stresle başa çıkma tutumları envanteri (SBTE): Geçerlik ve güvenilirlik çalışması, IV. Rehberlik ve Psikolojik Danışma Kongresi, 35-46, 1997, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Ankara.
60. Özdevecioğlu M, Bulut EA. Tekçe EA, Çirli Y, Gemici T, Tozal M, ve Doğan Y. Kadın ve erkek yöneticilerin yönetimi altındaki personelin motivasyon, stres ve iş Tatmini farklılıklarını belirlemeye yönelik bir araştırma, Yönetim ve Ekonomi, Celal Bayar Üniversitesi İ.İ.B.F. 2003;10(2):125-138.
61. Öztürk O. Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, 8. Basım, Ankara, Feryal Matbaası, 2001;150-200.
62. Pehlivan İ. Yönetimde Stres Kaynakları, 4.Baskı, Ankara, Pegem Yayınları,1998; 25-27.
63. Pektaş İ, Bilge A, Ersoy M. Toplum ruh sağlığı hizmetlerinde epidemiyolojik çalışmalar ve toplum ruh sağlığı hemşireliğinin rolü, Anadolu Psikiyatri
Dergisi 2006; 7:43-48.
64. Resmi Gazete. 7364 sayılı ‘Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri Kuruluşu ve İşletilmesiyle ilgili Yönetmelik’.16.02.2011:33,6.
65. Resmi Gazete. 3289 sayılı ‘Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2’nci maddesinin (f) bendi ile 10 uncu maddesine dayanılarak hazırlan yönetmelik.’ 13.07.2003;21,3.
66. Sartorius N, Üstün TB, Silva JAC ve ark. An international study of psychological problemsin primary care, Arch Gen Psychiatry,1993; 50: 819-824.
67. Selye, H. Further thoughts on stress without distress. Med. Times, 1976;14: 124–132.
68. Selye, H. History and Present Status of the Stress Concept. In: Monat A. & Lazarus S. Stress and Coping, ,Columbia University, New York, 1985;65-85.
69. Steiner H, Erickson SJ, Hernandez NL. Coping styles as correlates of health in high school students. J Adolesc Health, 2002; 30: 326-335.
70. Sahin NH. Güler, M. A tipi kişilik örüntüsünde bilişsel ve duygusal zekânın stresle başa çıkma ve stres belirtileri ile ilişkisi. Türk Psikiyatri Dergisi, 2009;20(3):243-254.
71. Soysal A. İş yaşamında stres. İş Veren dergisi,2009;1:16-24.
72. Şahin, NH. Stres yönetimi ve yaşam kalitemiz. III. Polis Dergisi, 2008;14: 54-55, 15-22.
73. Şahin, NH. Stresle Baş Etme. Türk Psikologlar Derneği Yayınları, 1994; 2(2);14-30
74. Şimşek MŞ, Akgemci T, Çelik A. Davranış Bilimlerine Giriş ve Örgütlerde Davranış,2.Baskı, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2001; 232-250.
75. Tarakçıoğlu S. Bursa Yöresinde Konaklama İşletmesi Yöneticilerinin Stres Nedenleri Üzerine Bir Araştırma, 2004;2: 183-201.
76. Tarhan N. Stresi Mutluluğa Dönüştürmek, 2. Baskı, İstanbul, Timaş Yayınları, 2002;45-60.
77. Tel H, Karadağ M, Tel H, Adın Ş. Sağlık çalışanlarının çalışma ortamındaki stres yaşantıları ile baş etme durumlarının belirlenmesi, Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Dergisi,2003; 2: 23-30.

78. Tel H, Terakye G. Şizofrenik hasta ailelerine yönelik bir psiko-eğitimsel yaklaşım uygulaması denemesi, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2000; 1(3):133-142.
79. Topal H. Stresle Başa Çıkma ve Uygulama Teknikleri, 2008, http://www.tavsiyeediyorum.com/makale_1075.htm. Erişim tarihi:01.12.2011.
80. Torun A. Stres ve tükenmişlik, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi, Türkiye Psikologlar Derneği Bülteni, 1996;2: 43–53.
81. Tokmak C, Kaplan Ç,Türkmen F. İş koşullarının sağlık çalışanlarında yol açtığı stres üzerine Sivas’da bir araştırma, İşletme Araştırmaları Dergisi, 2011;3(1): 49-68.

82. T.C. Sağlık Bakanlığı. Ruh Sağlığı Politikası Raporu, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Ankara, 2006; 45-57.

83. T.C. Sağlık Bakanlığı. "Herkese Sağlık" Türkiye'nin Hedef ve Stratejileri, Ankara, 2001;45-57.

84. T.C. Sağlık Bakanlığı. 21 Yüzyılda Yaşam Herkes İçin Bir Vizyon, Dünya Sağlık Raporu, Ankara, 1998;32-39.

85. Uğurlu M, Soydal T. Türkiye'de Ruh Sağlığı Hizmetlerinin Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerine Entegrasyonu: Birinci Basamakta Ruh Sağlığı Eğitim Programı, Kriz Dergisi, 12(1):41-45.
86. Uçar Ş. İş Yerinde Yaşanan Kronik Stres Kaynakları, 2010. www.doktorsitesi.com/yazi/3368/ . Erişim tarihi:25.11.2011
87. Ulaş H. Batı Avrupa Ülkelerinde ve Türkiye’de Psikiyatrik Hizmetleri, Türkiye Psikiyatri Derneği Bülteni, 2011;11:12-28.
88. Yıldırım S. Muhasebe öğretim elemanları ve meslek mensuplarının mesleki stres düzeyi üzerine bir araştırma, Muhasebe ve Finansman Dergisi, 2008;8: 23-30.
89. Yılmaz A, Ekici S. Örgütsel yaşamda kamu çalışanlarının örgütsel stres kaynakları üzerine bir araştırma, S.D.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2006;11(1):31-58.
90. Yöndem Z. Kişilik Dinamikleri ve Stresle Baş Etme, 3.Baskı, İstanbul, Morpa Yayınevi,2006;45-69.
91. Wheatle MK, Wille DE. Changes in Parents Stress as Their Children Become Adolescents: A Validation of the Stress Index for Parent of Adolescents, Psi Chi Journal of Undergraduate Research, 2009;14(3):121-128.
92. WHO Report 2001. Mental Health:New Understanding, New Hope. Geneva,World Health Organization, 2001;70-92.
93. Varol R. Yaşam Pusulası, 3.Basım, Ankara, Nüve Yayıncılık, 2007,147-150.



14.EKLER
EK A

3, 4, ve 5. SINIFLAR İÇİN STRES DÜZEYİ BELİRLEME ÖLÇEĞİ
YÖNERGE: Her soruyu dikkatle okuyun. Kendiniz için doğru olan cevabı bir çarpı (X) işareti ile belirtin. Her soru için tek bir cevap seçin. Eğer fikrinizi değiştirirseniz hatalı cevabı silerek düzeltin. Siz bu soruların doğru cevabını bilen tek kişisiniz. Bu sebeple uygun olan, kendiniz için doğru olan cevabı vermenizdir.
1-Sınıftaki durumla ilgili olarak (Örneğin, derslerinde başarılı olmak, sınıfını geçmek gibi konularda) endişeli ve huzursuz musunuz?
2-Hasta olduğun için okula gidemediğin oldu mu?
3-Bu güne kadar çok ağır bir hastalık geçirdin mi?
4-Başın ağrır mı?
5-Sabahları kendini yorgun hisseder misin?
6-Gözlerinde bir bozukluk var mı?
7-Sinirli bir kişi misin?
8-Görünüşün seni rahatsız ediyor mu? (Şişmanlığın veya zayıflığın, boyunun uzunluğu veya kısalığı)
9-Enerjik ve hareketli olmayı çok ister misin?
10-Diğer çocuklara kıyasla daha kolay üşütür ve hastalanır mısın?
11-Uyumakta güçlük çeker misin?
12-Yatağını ıslatır mısın?
13-Midende rahatsızlık hisseder misin?
14-Yemek yemeyi istemediğin olur mu?
15-Kolayca ağlar mısın?
16-Hastalanırsam diye endişelenir misin?
17-Olmayı istediğin kadar kuvvetli ve sağlıklı mısın?
18-Kendini beceriksiz ve hantal hisseder misin?
19-Çevrendeki olaylar seni endişelendirir mi?
20-Kendini istediklerini yapabilecek kadar güçlü hisseder misin?
21-Çoğunlukla hangi notu alırsın?
22-Sınıf arkadaşlarından daha mutlu olduğunu düşünür müsün?
23-Annen bir işte çalışıyor mu?
24-Anne ve babanla birlikte mi yaşıyorsun?
25-Babanın eğitim derecesi nedir?
26-Sen dahil ailede kaç çocuksunuz?
27-Yer aldığın (katıldığın ) sosyal uğraşıların kaç tane? (Müzik, folklor,
spor, tiyatro vb.)
EK B
6 - 12. SINIFLAR İÇİN STRES DÜZEYİ BELİRLEME ÖLÇEĞİ

YÖNERGE: Her soruyu dikkatle okuyun. Kendiniz için doğru olan cevabı bir çarpı (X) işareti ile belirtin. Her soru için tek bir cevap seçin. Eğer fikrinizi değiştirirseniz hatalı cevabı silerek düzeltin. Siz bu soruların doğru cevabını bilen tek kişisiniz. Bu sebeple uygun olan, kendiniz için doğru olan cevabı vermenizdir.
1-Ciddi sağlık problemleriniz ne sıklıkta oluyor?
2-Elleriniz sizi rahatsız edecek kadar titrer mi?
3-Elleriniz ve ayaklarınızın terleyerek nemlenmesi ve ıslanması sizin için bir sorun mudur?
4-Kalbinizin hızlı çarpması sizi rahatsız eder mi?
5-Sabahları kendinizi yorgun hisseder misiniz?
6-Uykuya dalmak veya gece boyu uykuyu sürdürmek konusunda güçlük çekiyor musunuz?
7-Midenizden sık sık şikayetçi olur musunuz?
8-Sisi korkutan veya keyfinizi kaçıran kabuslar görür müsünüz?
9-Sizi rahatsız eden soğuk terlemeleriniz var mı?
10-Bedeninizin farklı yerlerinden çeşitli biçimlerde sıkıntılar duyar mısınız?
11-Sigara içer misiniz?
12-İştahsız mısınız?
13-Sağlığınız derslerinizi olumsuz yönde etkiler mi?
14-Kendinizi hep halsiz hisseder misiniz?
15-Baş dönmeleriniz olur mu?
16-Üzüntülü olduğunuz zamanlarda kilo kaybeder misiniz?
17-Yorulmamış olsanız bile nefesiniz sizi huzursuz edecek kadar sıklaşır mı?
18-Kendinizi yapmayı istediklerinizi yapabilecek kadar sağlıklı hissediyor musunuz?
19-Kendinizi mutlu hisseder misiniz?
20-Bazı şeylerin anlamlı olduğu konusunda tereddüde düştüğünüz olur mu?
21-Çoğunlukla hangi notu alırsınız?
22-Sınıf arkadaşlarınızdan daha mutlu olduğunuzu düşünür müsünüz?
23-Hiç sınıfta kaldınız mı?
24-Anneniz bir işte çalışıyor mu?
25-Anne ve babanızla birlikte mi yaşıyorsunuz?
26-Babanızın eğitim derecesi nedir?
27-Siz dahil ailede kaç çocuksunuz
28-Yer aldığınız sosyal uğraşlarınız (Müzik, folklor, spor, tiyatro vb.) kaç tane?
Bu ölçekteki 20 soru stres verici şartların kişiyi özellikle bedensel olarak nasıl etkilediği konusunda bir değerlendirme yapılmasına imkan verir. Stres verici durumlar karşısında bedensel, duygusal ve düşünsel düzeyde meydana gelen olumsuz tepkiler “üç” lü bir puanlama ile değerlendirilmektedir.
Ölçeğin yönergesine uygun olarak işaretlenmesinden sonra şu şekilde puanlanması gerekir.,
Sık sık..........: 3
Bazen...........: 2
Hiçbir zaman: 1 puan
Stres düzeyi ölçeği I’de 17,20. Sorularda
Sık sık.................: 1
Bazen..................: 2
Hiçbir zaman......: 3 puan olarak değerlendirilmelidir.
Benzer şekilde Stres Düzeyi Ölçeği II ‘ de 18 ve 19. Sorularda;
Sık sık..................: 1
Bazen...................: 2
Hiçbir zaman.......: 3 puan olarak değerlendirilmelidir
1.ölçekteki son 7, II. Ölçekteki son 8 soru stres düzeyi üzerinde etkili olabileceği düşünülen çeşitli faktörleri ortaya koymayı amaçlamaktadır.

20-29 arasında puan alanlar “normal”
30-35 arasında puan alanlar “sınır”
36 ve daha yukarısında puan alanlar “uyum güçlüğü” gösteren olarak değerlendirilmelidir.














CEVAP KAĞIDI

Adı, soyadı....:
Sınıfı/Okulu..: Tarih:......./......./..........
Cinsiyeti........:

STRES DÜZEYİ ÖLÇEĞİ I STRES DÜZEYİ ÖLÇEĞİ II
Soru
No
Sık
Sık
Bazen
Hiçbir
zaman

Soru
No
Sık
sık
Bazen
Hiçbir
zaman
1
( )
( )
( )

1
( )
( )
( )
2
( )
( )
( )

2
( )
( )
( )
3
( )
( )
( )

3
( )
( )
( )
4
( )
( )
( )

4
( )
( )
( )
5
( )
( )
( )

5
( )
( )
( )
6
( )
( )
( )

6
( )
( )
( )
7
( )
( )
( )

7
( )
( )
( )
8
( )
( )
( )

8
( )
( )
( )
9
( )
( )
( )

9
( )
( )
( )
10
( )
( )
( )

10
( )
( )
( )
11
( )
( )
( )

11
( )
( )
( )
12
( )
( )
( )

12
( )
( )
( )
13
( )
( )
( )

13
( )
( )
( )
14
( )
( )
( )

14
( )
( )
( )
15
( )
( )
( )

15
( )
( )
( )
16
( )
( )
( )

16
( )
( )
( )
17
( )
( )
( )

17
( )
( )
( )
18
( )
( )
( )

18
( )
( )
( )
19
( )
( )
( )

19
( )
( )
( )
20
( )
( )
( )

20
( )
( )
( )
21


21

22


22

23


23

24


24

25


25

26


26

27


27






28



EK C
YETİŞKİNLER İÇİN STRES DEĞERLENDİRME ÖLÇEĞİ
Aşağıdaki durumlara genel olarak nasıl tepki gösterdiğinizi işaretleyerek stres düzeyinizi ölçebilirsiniz..
4- Her zaman
3- Sık sık
2- Bazen
1- Hiç
Her soruya size uygun olduğunu düşündüğünüz bir sayı verin. Anketi tamamladığınızda sayıları toplayın. Anketin sonucunu elde ettiğiniz sayıya göre değerlendirin.
1-Birçok farklı işi kısa zamana sığdırmaya çalışıyor musunuz?
2-İş aksaklıkları veya gecikmeler durumunda sabırsızlanıyor musunuz?
3-Eğlenme amaçlı da olsa oynadığınız oyunlarda hep kazanmak zorunda hissediyor musunuz?
4-Trafikte kırmızı ışık yanmak üzereyken arabanızla hemen geçmeye çalışıyor musunuz?
5-Yaptığınız bir işte yardıma ihtiyacınız olsa da sormaktan kaçınıyor musunuz?
6-Sürekli olarak başkalarının hayranlığını kazanmak ve saygı duyulma ihtiyacı hissediyor musunuz?
7-Başkalarının işlerini yapma biçimlerini sıklıkla eleştiriyor musunuz?
8-Sıklıkla saate bakar mısınız? 9-Başarılarınızı ve pozisyonunuzu yükseltme konusunda aşırı hırs yaptığınız oluyor mu?
10-Zamanın size yetmediği düşüncesine kapılıyor musunuz?
11-Bir anda birden çok iş yapma alışkanlığınız var mıdır?
12-Sıklıkla gergin veya sinirli hissediyor musunuz?
13-Hobilerinize ve kendinize vakit ayırmakta zorlanıyor musunuz?
14-Çabuk konuşma veya sohbetleri hızlandırma eğiliminiz var mıdır?
15-Kendinizi geçinilmesi zor biri olarak kabul ediyor musunuz?
16-Arkadaş veya akrabalarınız sizinle geçinmenin zor olduğunu söylerler mi?
17-Birden fazla projede yer alma eğiliminiz var mıdır?
18-Kendinize sıklıkla işinizi bitirme tarihleri koyuyor musunuz?
19-Dinlenmeye ayırdığınız veya boş oturduğunuz vakitlerde kendinizi suçlu hissediyor musunuz?
20-Kendinize çok fazla sorumluluk yüklediğiniz oluyor mu?
Değerlendirme:
* Eğer toplam 20 – 30 arasındaysa, fazla üretken bir insan değilsiniz ve hayatınızı canlandırmaya ihtiyacınız var.
* Eğer toplam 31 – 50 arasındaysa, stresle başa çıkma konusunda iyi durumdasınız.
* Eğer toplam 51 – 60 arasındaysa, stres düzeyiniz normalin üzerindedir ve aşırı ger gin olma sınırındasınız demektir.
* Eğer toplam skor 61 ve üzerindeyse, kalp hastalığına yakalanma ihtimaliniz yüksektir.
(Sweet Briar Üniversitesi Akademik Kaynak Merkezi)

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Strese Karşı Bilinç Geliştirme Yolları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Sema KAHVECİ KAANOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Sema KAHVECİ KAANOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Sema KAHVECİ KAANOĞLU Fotoğraf
Psk.Sema KAHVECİ KAANOĞLU
Samsun (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi23 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Sema KAHVECİ KAANOĞLU'nun Makaleleri
► Strese Dayanıklılık Ölçeği Psk.Halil TÜRKMEN
► Nlp ile Kendini Geliştirme Psk.Dnş.İlksen GÜZELCİK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,037 uzman makalesi arasında 'Strese Karşı Bilinç Geliştirme Yolları' başlığıyla benzeşen toplam 40 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Sınav Kaygısı Ağustos 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:23
Top