Psikoterapinin Hedefi, Terapistin Yeri ve Terapiler
Psikoterapi tanım açısından karışık bur süreçtir. Belki ulaşılmak istenen hedefin ne olduğunu yazmak yarar sağlayabilir. Örneğin:
Maslow’a (2001) göre normal ve sağlıklı bir psikolojide bulunanlar:
Değerli Abdullah Özer'in (http://www.tavsiyeediyorum.com/sosyalhizmetuzmani_16098_abdullah_ozer.htm) tercümesiyle:
Avusturya yönetmeliği’ne göre; “…psikoterapi uygulaması, psikososyal veya psikosomatik kaynaklı davranış bozukluklarının ve hastalıklara neden olan durumların, bir veya daha fazla sayıda tedavi gören kişi ile yine bir veya daha fazla sayıda psikoterapist arasındaki karşılıklı etkileşim içerisinde, bilimsel-psikoterapötik yöntemler kullanılarak, mevcut semptomların azaltılması veya giderilmesi, bozulmuş davranış şekli ve ruh sağlığının düzeltilmesi amacıyla uygulanan ve tedavi görenlerin olgunlaşması, gelişmesi ve sağlığını kazanmasını destekleyen, genel ve özel bir eğitim ile öğrenilen, kapsamlı, bilinçli ve planlı bir tedavidir…. Psikoterapi bir serbest meslek olarak Paragraf 1’de tanımlanan faaliyetlerin kişisel sorumluluk altında uygulanmasıdır…”
Psikoterapist
Psikoterapist annedir, psikoterapist babadır. Evet. Doğru. Terapinin öncesinde, daha randevu almak için ilk karar aşamasında anne baba ilişkisi ortaya çıkar bilinç dışında. Artık terapist simgesel olarak hem anne hem babadır. Bazen de tek başına onlardan birisi. İyi terapist bunu bilir. Onun görevi çok önemli olarak ‘tarafsız’, iyi anne ve iyi baba olmaktır. Zamanında ve yerinde ve dozunda geri bildirimler veren. Yüzleştiren veya yorumlayan, varlığıyla destek olan. Tarafsız olmak danışanın iç dünyasında çatışan taraflar arasında yer almamak her iki tarafla da eşit uzaklıkta olmaktır. Yoksa tarafsızlık künt ve duygusuz, uzak davranmak değildir. İnsan olmaktır ama taraf tutmayan insan olmaktır. Tutacağı tek taraf danışanın ruhsal huzura ve uyuma ulaşması hedefidir.
Psikoterapist insandır. Psikoterapi eğitimi alırken o da danışan konumunda olmuştur. Duyguları vardır ve bunun farkındadır. Farkındalığı yüksektir yani. Kendini irdeleyen biridir. Her daim karşı aktarımını** (DİPNOT: **Karşı aktarım: Terapistin danışana karşı hissettiği duygular ve algılar bütünüdür.) gözlemek zorunda olan bir insandır. Para kazanması gereken bir insan. Ailesine, kendine bakması, kitaplar makaleler okuyup kendini geliştirmesi ve biriken gerginliği dökebilmek için sosyalleşmesi gereken bir kişidir.
Psikoterapist nasıl olmalıdır diye soranlara yanıtı empatik, cana yakın, içten, duyarlı ile başlayan özellikler zinciri şeklinde yazabilirim. İyi iletişim yetenekleri olmalı, dinleyebilmeyi ve uygun yerde uygun sorular sorabilmelidir. Hatta bazen bu sorularla danışanın canını yakacağını bilecek kadar cesur olabilmeli, duygu ve ikili ilişkiler konusuna özel ilgili duymalı, başarılı gözlem yeteneği geliştirmeli, tarafsız yaklaşabilmeli, çok sayıda kişi ile güven ve karşılıklı uyum oluşturabilmeli, enerjik ve olumlu bir dış görünüme sahip olmalı, kendi duyguları ile danışanın duygularını ayırt edebilmeli, ayırabilmeli, sorunlu durumlarda danışanla birlikte sorunun üstüne gitme konusunda yeterli güvene ve yeteneğe sahip olmalı, kendini geliştirmeye adanmış olmalıdır.
Danışan randevu alıp gelmediğinde gerildiğini yüksek sesle kendine itiraf edebilmesi lazımdır. Bir danışan çok acil görüşme talebinde bulunduğu halde, randevuya gelmeyeceğini bildirmediğinden; öteki acil ihtiyacı olan danışana randevu veremeyen ve ona destek olamadığı için deliren biridir terapist. Anlamadınız mı? Bırakın kalsın.
“Seanslar hala sürüyor mu?” diye elli kere soran danışanın karısına, kocasına, anne veya babasına, hatta işerindeki arkadaşlarına kızmaması gerektiğini bilen biridir terapist. Kızamaz çünkü onlara bunun cevabını verebilme imkanı yoktur çoğunlukla.
Guntrip çok saygı duyduğu Fairbain’in şu ifadesini belirtiyor kitabında (2003, sf. 201):
“… psikanalist yeterince iyi bir nesne (ebeveyn) oluncaya kadar, hasta kendi içsel kötü nesnelerini (içindeki ebeveyn temsillerini) teslim edemez…” (italikler bana ait)
Yani terapi süreci, ister hiphoterapi ister psikoterapi olsun, hatta isterse Freud'un bir zamanlar yaptığı hidroterapi olsun sabır, anlayış ve tevazu ister.
Candan Esin
14 Mayıs 2013
Psikoterapi Tipleri
Maslow’a (2001) göre normal ve sağlıklı bir psikolojide bulunanlar:
- Gerçekliğin algılanmasında üstünlük
- Kendini, başkalarını ve doğayı benimsemede gelişmişlik
- Gelişmiş bir kendiliğindenlik
- Soruna odaklanmada gelişmişlik
- Özel yaşama ve bağlantısızlığa daha düşkün olmak
- Daha fazla özerklik, kültürel biçimlenmeye direnme
- Değerlendirmelerde yenilik ve duygusal tepkilerde zenginlik
- Doruk deneyimin daha çok yaşanması
- Kendini insan ailesi ile özdeş hissetme
- Değişik (klinisyenlerin deyişiyle gelişmiş) insan ilişkileri
- Daha demokratik bir kişilik yapısı.
- Çok gelişmiş yaratıcılık
- Değer sisteminde çeşitli değişiklikler
- Duygulanımda kendiliğindenlik (spontanlık) ve canlılık – Duygulanımı tüm canlılığı, neşesi, enerjisi, heyecanı, kendiliğindenliği içinde derinden deneyimleme yeteneği
- Kendine yetki verme – Ortaya koyabileceği uygun tüm çevre ile birlikte kendiliğe iktidarı verme ve bunu keyifle deneyimleme yetkisi verebilme
- Kendiliği etkinleştirme, ortaya koyabilme ve destekleyebilme – bireyin özgün arzularını belirleyebilme yeteneği ve bunlara ulaşma konusunda otonomiyi ortaya koyabilme ve tehdit halinde onları koruyabilme.
- Kendilik etkinleştirmenin farkındalığı ve özgüvenin devamlılığının kabullenilmesi – Çevresel zorluklar ve duygulanımsal durumlara karşı kişinin etkinliğini kabullenmesi. Bu hal, özgüvenin otonom olarak kontrolü için temeldir.
- Acı veren duygulanımları dinginleştirebilme – Bireysel özerklik içinde acı veren duygulanımları sınırlama, en aza indirme ve dinginleştirme kapasitesi
- Kendiliğin sürdürülebilmesi – Zaman içinde ‘BEN’ ile ilgili tüm deneyimleri algılayabilme yeteneği
- Adanmışlık – Belirli hedeflere ve ilişkilere kendini adayabilme ve çıkacak engellere rağmen adanmışlığı koruyabilme
- Yaratıcılık – Tanıdık, bildik olanlar dışında özgün bir düzen gerçekleştirmek için kendiliğini kullanabilme
- Yakınlık – Kişiler arası ilişkilerde, ayrılma veya bağımlı olma konusundaki en düşük kaygıya rağmen kendini serbest şekilde ifade edebilme kapasitesi
Değerli Abdullah Özer'in (http://www.tavsiyeediyorum.com/sosyalhizmetuzmani_16098_abdullah_ozer.htm) tercümesiyle:
Avusturya yönetmeliği’ne göre; “…psikoterapi uygulaması, psikososyal veya psikosomatik kaynaklı davranış bozukluklarının ve hastalıklara neden olan durumların, bir veya daha fazla sayıda tedavi gören kişi ile yine bir veya daha fazla sayıda psikoterapist arasındaki karşılıklı etkileşim içerisinde, bilimsel-psikoterapötik yöntemler kullanılarak, mevcut semptomların azaltılması veya giderilmesi, bozulmuş davranış şekli ve ruh sağlığının düzeltilmesi amacıyla uygulanan ve tedavi görenlerin olgunlaşması, gelişmesi ve sağlığını kazanmasını destekleyen, genel ve özel bir eğitim ile öğrenilen, kapsamlı, bilinçli ve planlı bir tedavidir…. Psikoterapi bir serbest meslek olarak Paragraf 1’de tanımlanan faaliyetlerin kişisel sorumluluk altında uygulanmasıdır…”
Psikoterapist
Psikoterapist annedir, psikoterapist babadır. Evet. Doğru. Terapinin öncesinde, daha randevu almak için ilk karar aşamasında anne baba ilişkisi ortaya çıkar bilinç dışında. Artık terapist simgesel olarak hem anne hem babadır. Bazen de tek başına onlardan birisi. İyi terapist bunu bilir. Onun görevi çok önemli olarak ‘tarafsız’, iyi anne ve iyi baba olmaktır. Zamanında ve yerinde ve dozunda geri bildirimler veren. Yüzleştiren veya yorumlayan, varlığıyla destek olan. Tarafsız olmak danışanın iç dünyasında çatışan taraflar arasında yer almamak her iki tarafla da eşit uzaklıkta olmaktır. Yoksa tarafsızlık künt ve duygusuz, uzak davranmak değildir. İnsan olmaktır ama taraf tutmayan insan olmaktır. Tutacağı tek taraf danışanın ruhsal huzura ve uyuma ulaşması hedefidir.
Psikoterapist insandır. Psikoterapi eğitimi alırken o da danışan konumunda olmuştur. Duyguları vardır ve bunun farkındadır. Farkındalığı yüksektir yani. Kendini irdeleyen biridir. Her daim karşı aktarımını** (DİPNOT: **Karşı aktarım: Terapistin danışana karşı hissettiği duygular ve algılar bütünüdür.) gözlemek zorunda olan bir insandır. Para kazanması gereken bir insan. Ailesine, kendine bakması, kitaplar makaleler okuyup kendini geliştirmesi ve biriken gerginliği dökebilmek için sosyalleşmesi gereken bir kişidir.
Psikoterapist nasıl olmalıdır diye soranlara yanıtı empatik, cana yakın, içten, duyarlı ile başlayan özellikler zinciri şeklinde yazabilirim. İyi iletişim yetenekleri olmalı, dinleyebilmeyi ve uygun yerde uygun sorular sorabilmelidir. Hatta bazen bu sorularla danışanın canını yakacağını bilecek kadar cesur olabilmeli, duygu ve ikili ilişkiler konusuna özel ilgili duymalı, başarılı gözlem yeteneği geliştirmeli, tarafsız yaklaşabilmeli, çok sayıda kişi ile güven ve karşılıklı uyum oluşturabilmeli, enerjik ve olumlu bir dış görünüme sahip olmalı, kendi duyguları ile danışanın duygularını ayırt edebilmeli, ayırabilmeli, sorunlu durumlarda danışanla birlikte sorunun üstüne gitme konusunda yeterli güvene ve yeteneğe sahip olmalı, kendini geliştirmeye adanmış olmalıdır.
Danışan randevu alıp gelmediğinde gerildiğini yüksek sesle kendine itiraf edebilmesi lazımdır. Bir danışan çok acil görüşme talebinde bulunduğu halde, randevuya gelmeyeceğini bildirmediğinden; öteki acil ihtiyacı olan danışana randevu veremeyen ve ona destek olamadığı için deliren biridir terapist. Anlamadınız mı? Bırakın kalsın.
“Seanslar hala sürüyor mu?” diye elli kere soran danışanın karısına, kocasına, anne veya babasına, hatta işerindeki arkadaşlarına kızmaması gerektiğini bilen biridir terapist. Kızamaz çünkü onlara bunun cevabını verebilme imkanı yoktur çoğunlukla.
Guntrip çok saygı duyduğu Fairbain’in şu ifadesini belirtiyor kitabında (2003, sf. 201):
“… psikanalist yeterince iyi bir nesne (ebeveyn) oluncaya kadar, hasta kendi içsel kötü nesnelerini (içindeki ebeveyn temsillerini) teslim edemez…” (italikler bana ait)
Yani terapi süreci, ister hiphoterapi ister psikoterapi olsun, hatta isterse Freud'un bir zamanlar yaptığı hidroterapi olsun sabır, anlayış ve tevazu ister.
Candan Esin
14 Mayıs 2013
Psikoterapi Tipleri
Analitik psikolojiPsikoterapi araçları
Otojenik psikoterapi
Davranışçı Terapi
EMDR - Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme
Biyodinamik psikoterapi
Biyoenerji analizi
Jung psikoterapisi
Rogers psikoterapisi
Bilişsel analitik psikoterapi
Bilişsel davranışçı psikoterapi
Yoğunlaştırılmış hareket terapisi
Grup terapisi
Varoluşçu terapi
Aile terapisi
Freudian psukoanalitik psikoterapi
Gestalt terapisi
İnsancıl psikoterapi
Logoterapi
Bireysel psikoterapi
Kişisel yapıcı psikoterapi
Pozitif psikoterapi
Bedensel bütünleştirme
Psikodrama
Psikoanaliz
Psikodrama
Psikodinamik psikoterapi
Psiko-organik analiz
Psikosentez
Duygusal Davranışçı terapi
Reichian psikoterapi
Transaksiyonel analiz
Kişiler arası psikoterapi
Farkındalık (mindfulness) psikoterapisi
Transferansa dayalı psikoterapi (TFP)
Zihinsel (mentalizasyon))psikoterapi
Dialektik davranışçı tedavi (DBP)
Sanatsal yaklaşım
Bedensel çalışma
Katarsis (duygusal boşalım)
Yaşam koçluğu
Rüya analizi ve değerlendirmesi
Empati
Günce takibi
Mesajlaşmalar
Gizli yüreklendirmeler
Duygusal boşalım tekniği (EFT)
Hipnoterapi
Reiki
Ters psikoloji yaklaşımı
Yansıtmalı dinleme
Gerileme
Rol denemeleri
Kum oyunları
Koşusluz olumlu saygı
Deneyim-onaylama
Yansıtmaların yorumlanması
Transferansın yorumlanması
Geri bildirim
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Psikoterapinin Hedefi, Terapistin Yeri ve Terapiler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Candan ESİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Candan ESİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
psikoterapi, hipnoterapi, psikoterapinin hedefi, psikoterapinin türleri, terapi çeşitleri, terapi türleri
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.