2007'den Bugüne 92,297 Tavsiye, 28,217 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kişiliğimiz Nasıl Oluşur?
MAKALE #11227 © Yazan Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK | Yayın Ağustos 2013 | 6,228 Okuyucu
KİŞİLİĞİMİZ NASIL OLUŞUR?

Dünyada hiçbir canlı yavrusu insan yavrusu kadar bakıma muhtaç değildir. Bebeğin çevresinin ve özellikle annesinin olumlu ve olumsuz davranışları onun üzerinde yaşam boyu kalıcı izler bırakabilir. Araştırmalar, insan kişiliğinin bir kısmının kalıtım faktörü ile oluştuğunu söylese de, bunların sadece bazı eğilimler olduğu söylenmektedir. Bu eğilimlerin, hangi kişilik özelliklerine dönüşeceği bireyin çevre ilişkisi ile belirlenir.
Kişilik gelişiminde en önemli dönem 0-6 yaştır. Çocuğun kişiliğinin temelleri ilk 0-6 yaşta atılır, daha sonra bilinçli ya da bilinçdışı olarak bu dönemin kalıntıları yaşanır. O dönemde yaşanan travmalar, herhangi bir ayrılık, kayıp yahut o dönemde yaşanan olumsuz anılar kişinin tüm hayatını etkileyebilmekte ve yaşam işlevselliğinin bozulmasına sebep olabilmektedir.
Yeni doğan bir bebeğin tüm ilişkisi annesi iledir. Anne, öncelikle bebeğin fizyolojik ihtiyaçlarını karşılasa da, daha sonra çocuğun çevresine karşı geliştirdiği güven ya da güvensizliğin temelini atacak olan kişidir de aynı zamanda. Anne, çocuğa içten bir şekilde sevecen olmazsa çocuk bunu sezgi yolu ile hisseder ve içselleştirir, bu durum da güven duygusunda problemler yaratır. Burada önemli olan annenin çocuğa ne söylediği değil ne hissettirdiğidir. Çünkü bu duygular her zaman çocuğa geçmektedir. Çocuğun bütün dünyası adeta annenin gözleridir ve annenin gözleri ne söylerse çocuk ona inanır. Eğer anne çocuğa gerçekten sevgi dolu içten bir şekilde bakarsa çocuk kendisini değerli hisseder muhtemeln bunun meyvelerini de tüm hayatı boyunca yiyecektir. Çevreye güven duymak, aslında kendine güven duymaktır ve bu duygu bebekken oluşur. Eğer bebeklikte oluşmazsa kişi diğer insanlardan korkar, sebepsiz öfke-agresyon tepkileri gösterir, diğerleri ile sıcak bir ilişki kuramaz. Bu durum ancak psikoterapi ile düzelebilir.
Bebekte temel güven duygusunu engelleyen faktörlerden biri ihmalkar sevgisiz anne diğeri ise kaygılı annedir. Bebek ilk doğduğunda kendisinin annesinden ayrı bir kişi idrak edememekte ve annesini kendisi ile aynı kişi zannetmektedir. Annenin kaygılı olması, bebeğin bunu kendi var oluşunun bir parçası haline getirmesine yol açar. Bu durum kişinin yetişkinlikte sürekli kaygılı ve panik bir kişi olmasına yol açar. Kişide sürekli kötü bir şeyler olacakmış hissi, tehlikelere karşı önlem alma, önceden tüm tehlikeleri düşmme, hatta enerjisinin büyük bir kısmını buna harcamasına sebep olur. B düşünceler de bir müddet sonra kişiyi yorar ve öfke stres gibi semptomların oluşmasına yol açabilir. Ayrıca annenin tutarlı olup olmaması da bebeğin temel güven duygusu için önemlidir. Annenin bir görünüp bir kaybolması, kişinin yetişkinliğinde belirsizliklere aşırı hassas biri olmasına sebep olur. Bu tip durumlara maruz kalan bir bebek muhtemelen yetişkinliğinde de böyle bir tehlikenin olup olmadığını sürekli sınayacaktır. Bağlandığı kişilerin tutarlı olup olmaması, en önemlisi bağlandığı kişilerin onu terk edip etmemesi konusunda oldukça hassas davranacaktır. Bilinçdışı olarak tutarsız kişilerden hoşalanacak, onları beğenecek fakat sürekli olarak da bundan şikayet edecektir. Aslında çevremizdeki insanların şikayetlerine baktığımızda çoğunun en rahatsız olduğu kişilik tipleri ile yakın ilişi kurduklarını görürüz. Bunun sebebi başkasıyla ilişki kurmanın temellerinin de 0-6 yaşta atılmış olmasıdır. Eğer bakım veren kişi sevgisiz bir ebeveyn ise kişi yetişkinlikte kendisine eş ya da arkadaş olarak bilinçdışı böyle kişileri seçer, sebebi böyle kişilerle ilişki kurmayı öğrenmiş olmasındandır.
Çocuklarda oluşan psikolojik problemlerin temeli büyük oranda ana-babanın tutum ve davranışlarıdır. Bundan dolayı çocuk için psikolojik desteğe gelen ebeveynlere çocukla beraber ailenin de psikolojik danışmanlık alması gerektiği söylenmektedir.
Kendilerine ve çevrelerine uyum sağlamış ana babaların çocukları kişiliklerini geliştirirler ve özerk varlıklar olarak yaşarlar. Kendi yetersizlikleri nedeniyle aşırı reddedici ya da koruyucu tutumlar gösteren ana babaların çocukları ise kendilerine ayrı bir varlık olarak değer verilmediğinden kişiliklerini bütünleştiremezler. Yetişkinliğe ulaştıklarında çocukken doyurulmamış ihtiyaçlarını karşılamak için umutsuzca çabalarlar.
Başkalarından sürekli bir şeyler bekleyen ve isteyen insanlar vardır. Bu durum onur kırıcı bir durum olsa da bu kişiler için önemli olan, diğer insanlar için kendileri için bir şeyler yapmasıdır. Bu kişiler kendilerine bir şeyler verildiği sürece sizden kopmazlar ve adeta bebekliğindeki varoluş biçimini sürdürürler. Bazı kişiler de ancak başarıya ulaştığında ve övüldüğünde kendisini iyi hissederler. Bu kişilerde dünyaya karşı sonu gelmeyen bir öfke ve kızgınlık duyguları vardır. Ya da bazı insanlar vardır ki, başkalarıyla aralarına sürekli olarak görünmez bir engel koyarlar. Onlarla yakın duygusal ilişkiler kuramazlar. Böyle kişilerin ilişkilerinde adeta görünmez bir duvar vardır. İlişkilerini hep belirli bir mesafede tutarlar ve bu mesafe bozulursa o ilişkiden uzaklaşırlar.
Süreklilik gösteren bu 3 kişilik tipinin kaynağı sevgisizlik yahut sevginin doğru olmayan yollarla aktarılması sonucu oluşur. Ana-babalar çocuğu kendisine özgü bir dünyası olduğunu kabul etmedikçe, çocuklarına bilinç dışı sevgisizlik, değersizlik,reddedilme ve güvensizlik duygularını verirler. Çocuğun kendisine özgü bir dünyası olduğunu kabul etmek aslında çok da kolay bir şey değildir. Bunu kabul edebilmek için öncelikle kişinin güvenli bir bağlanma yaşamış olması gereklidir. Kişi hem başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilirken hem de tek başına kalabilme kapasitesine sahip olabilmesi gerekir. Tek başına kaldığında yalnızlık, boşluk, değersizlik gibi duygular hissden kişiler muhtemelen bağımlı ilişiker sürdüreceklerdir ve başkalarıyla olan ilişkilerinde temelde kendi ihtiyaçlarının karşılanmasını önemseyeceklerdir. Bağımlı ilişkiler kuran biri çocuğu ile de böyle bi rilişki kurar ve onun ayrı bir bire olduğunu kabullenmek istemez, bu durumda çocuğunu da bu şekilde bir ilişkinin içine sürüklemiş olur. İyi yaşama konusunda kendi sorumluluğunu gereğince üstlenememiş ana-babaların çocuğunu ayrı bir birey olarak kabul edebilmesi çok güçtür. Kendisine değer vermeyen bir insan, başkalarının duygusal ihtiyaçlarını da algılayamaz. Yani şunu net bir dille söyleyebilirim ki anne baba olmadan önce kendi bireysel problemlerini halletmek çocuğun psikolojisi açısından son derece önemlidir.
Görüldüğü gibi yetişkin olarak yaşadığımız kişilik tipi erken dönem anne baba ilişkilerinde edinilmiştir ve daha sonra hayat boyu süren bir döngü içerisinde devam etmektedir. Erken dönemde yukarıda bahsedilen ana baba tutumlarına maruz kalınmış olması, yetişkin olarak bizi zorlayan bir takım psikolojik sorunlara sebep olur. Bunlar bireysel bir girişim yaptığımızda suçluluk duymak, otorite figürlerinden korkup çekinmek, seçim yapmakta güçlük ve kararsızlık, başkalarına memnun etmek uğruna kendi bireysel ihtiyaçlarımızdan vazgeçmek, başkaldırıcı ve aşırı öfkeli olmak, başkaları ile dostluk ve sıcaklık içerisinde ilerleyen bir ilişki kuramamak, kendine ve başkalarına karşı güvensiz olmak gibi sonuçlar olabilmektedir. Bu sonuçların düzelebilmesi psikoterapi ile mümkündür. Terapi yaklaşımında genellikle dinamik psikoterapi etkili ve faydalı sonuçlar oluşturmaktadır. Terapi sonucunda kişinin yaşam kalitesini yükselmekte, yaşamını daha işlevsel ve coşkulu bir şekilde devam ettirebilmektedir.

Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK
Psikolog
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kişiliğimiz Nasıl Oluşur?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK Fotoğraf
Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi132 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK'in Makaleleri
► Kişiliğimiz Nasıl Oluşur Psk.Abdullah ALPASLAN
► Eşcinsellik Nasıl Oluşur? Abdullah ÖZER
► Kişilik Nasıl Oluşur? Psk.Dnş.İrem TUNAR
► Renkler ve Kişiliğimiz Psk.Ayben ERTEM
► Anksiyete Nedir? Neden Oluşur? Psk.Nihal ARAPTARLI
► Kekemelik Nedir? Neden Oluşur? ÇOK OKUNUYOR Psk.Sabahattin ZENGER
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Kişiliğimiz Nasıl Oluşur?' başlığıyla benzeşen toplam 24 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kontrol Etme Hastalığı Eylül 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:08
Top