2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Stres
MAKALE #11311 © Yazan Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ | Yayın Ağustos 2013 | 7,192 Okuyucu
STRES KAVRAMI ve GEÇİRDİĞİ AŞAMALAR

Stres kelimesinin anlamını iki açıdan cevaplamak gerekir. Çünkü bu kelime iki ayrı anlamda kullanılmaktadır. Bunlardan ilki organizmanın durumudur, yani insanın tehlike içinde olduğu şartlar ve etkenler karşısında denge mekanizmalarının bozulduğu zamnki durumudur. Buradaki stres kişinin fizyolojik, biyokimyasal, psikolojik stres tepkilerini anlatır. Stresin diğer bir anlamı ise organizmanın dengesini bozabilecek etkenlerin tümüdür. Stres vericiler olarak adlandırılan bu etkenler fiziksel( travma, sıcak, soğuk ), psikolojik( duygusal gerilimler, iç ve dış çatışmalar, eş sorunları ) veya sosyal (çevre faktörleri, kültürel değişim )içerikli olabilir. Stres günümüzde okadar geniş bir başlık olmuştur ki, bazı psikologlar stres tanımına stres ne değildir sorusuna cevap arayarak yaklaşmışlardır. Stres kavramı Batı toplumlarında da bilimsel anlamını kazanmadan, günlük hayatta kullanılır olmuştu.
Literartüre bakıldığında Hipokrat’ ın stres kelimesini kullanmasada bugünkü stres anlamında kullandığı bir tanım bulunmaktadır. Bu tanıma göre; Doğa gücünün hastalıkları iyileştiremediği durumlarda insanların stres içine düştüklerini, aşırı acı ve ağrı çektiklerini belirtmiştir.( Öztop, 2000). Biyolog Walter Canon ise stres kavramını canlı organizmalar bağlamında açıklamıştır. Canon’ a göre stres; canlının doğal içsel dengesinin dışsal, çevresel uyaranlarca bozulması sonucunda oluşur. Canon bu süreci homeostasis ve savaş veya kaç tepki kavramıyla açıklamıştır. Canon stresi acil bir durum tepkisi olarak tanımlamış ve temelinde biyolojik varoluş ve uyum ihtiyacını görmüştür. Yani Canon’ a göre stres, organizmanın kendi yaşamını ve çevreye uyumunu (yani homeostatsis) tehdit eden bir unsura (uyarıcı) verdiği ve varoluşsal değeri olan bir savaş ya da kaç tepkisidir.( Şahin, 1998). Stresle ilgili ilk çalışmalar ise Hans Selye’ dir. Selye’ ye göre stres aslında vücuttaki aşınma oranıdır. Stres bize bedenimize zarar verme düşüncesi veya anksiyete, hayal kırıklığı, yorgunluk gibi hoş olmayan zihinsel süreçleri çağırıştırır. Bu tanım stresin sadece bedenimize zarar veren bir durum olduğunu vurgulamaktadır.( Allen, 1984). Selye yaptığı çalışmalar sonucunda stresin doğasını açıklamada başka bir tanımlama daha yapmıştır: stres kişinin çevreye uyum yapma sürecinde yaşadığı fizyolojik bir tepkidir. İçsel ve dışsal koşulların değişimine uyum için bedenin çalışması veya güç harcaması, fizyolojik tepkilere neden olur.(akt., Allen, 1984). Bu nedenle Selye(1946) en genel anlamda kabul edilen stres tanımlamasında stresi ; bedenin olaylara karşı verdiği özgül olmayan tepki olarak değerlendirmiştir.( akt., Allen, 1984; Anıl, 1999). Haggard(1949) bügün psikolojik stres denilen durumları duygusal stres adı ile ele almıştır. Ona göre duygusal stresin hissedildiği durum, insanın tamamen tehdit edildiği, uyum mekanizmalarının ciddi şekilde yorgun olduğu ve vücudun tüm kuvvetlerinin tükendiği durumdur.(akt., Baltaş ve Baltaş, 1987). Lazarus ve Folkman’ a göre(1984) kişi ve çevre etkileşimi sonucu oluşmaktadır. Bu etkileşimde önemli olan bireylerin olayları ve kişileri stres kaynağı olarak algılamaları ve değerlendirmeleridir.(akt., Öztop, 2002). Son olarak canlı sistemler yaklaşımına göre stres (1990) sisteme giren ve sistemden çıkan madde, enerji ya da bilginin yetersizliği, aşırılığı ya da uyuşmazlığı durumunda, dengenin bozulması ve bu yeni duruma uyum sürecidir.
Stres, Birbiri ile Örtüşen 4 Ana Tiple Tanımlanabilir;
1. Akut; Ani, ansızın karşılaşılan bir olay, örneğin bir saldırı gibi,
2. Subakut; Bir dönem içinde yaşanan sıkıntılı yaşantı parçası ve birbirini başlatan bir dizi olumsuz olaylar ve yaşantılar birini kaybetme, yas tutma, depresyona girme...ilah...
3.Kronikleşme sürecinde, değişik aralıklar ile sürekli stresli yaşantılara mecbur kalmak.
4. Kronik; Hiç kesintisiz sürekli zorlanma ağır yük altında yaşamak zorunda kalmak. Bu sıralanan stresin boyutları ne kadar fazla ve sayıları ne kadar çoksa zararlı etkilerinin ortaya çıkma olasılığı da o kadar fazladır.
Stres kavramının tarihsel gelişimi:

Stres latinceden türemiş ve ingiliz dilinde kullanılan bir terimdir. İsim olarak anlamı zorlanma, gerilme ve baskıdır. 17.yy’ da felaket, bela, müsibet, dert, keder, elem gibi anlamlarda kullanılmıştır. 18 ve 19.yy’ da kavrama yüklenen anlam değişmiş ve güç, baskı, zor gibi anlamlarda objelere, kişiye, organa veya ruhsal yapıya yönelik kullanılmıştır. Buna bağlı olarak da stres nesne ve kişinin bu tür güçlerin etkisi ile biçiminin bozulmasına, çarpıtılmasına karşı bir direnç anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca kelime bütünlüğünü koruma ve esas durumuna dönmek için çaba harcama halini ifade eder.

Psikolojide stres:

Psikoloji alanında stres ile ilgili çalışmalar 1950’ li yıllarda Amerikan Psikoloji Derneği’ nin yıllık raporlarında yer almaya başlamıştır. 1955 yılı raporlarından stres kavramının psikolojinin pek çok alanında kullanılmaya başlandığı görülür. Psikolojik çalışmalarda stresin kullanılmasının 3 temel nedeni vardır. Bunlardan birincisi stres kavramının toplayıcı bir özelliğinin olmasıdır. Stres, endişe, gerginlik, çatışma, duygusal çöküntü, ağır dış şartlar, benlik tehdidi, engellenme, güvenliğin tehdidi, uyarılma ve pek çok terim yerine kullanılmıştır. İkinci olarak stres kavramı psikolojik olayların fizyolojik belirleyicilerini gösterme imkanı vermiş ve bu bağlantıların kurulmasını sağlamıştır. Bu bağlantıların rahatlıkla izlenebilmesi, davranışçı psikolojinin tedavi yöntemlerine katkıda bulunmuştur. Üçüncü olarak ise önemli olan alışılmamış etkilerin araştırılmasıdır.

Stres sırasında bedende meydana gelen değişiklikler:

Stres konusundaki çalişmaların bazıları strese sebep olan olaylara yönelmiş, bazıları ise bu olayların fizyolojik ve psikolojik tepkileri üzerine yoğunlaşmıştır.

Canlının savaş veya kaç tepkisi:

Stres, organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanması ile ortaya çıkan bir durumdur. Tehdit ve zorlanmalar karşısında canlı kendini korumaya yönelik bir tepki zincirini harekete geçirme özelliğine sahiptir. Bu özellik, tehlike ile karşılaşılınca “savaş veya kaç” cevabının ortaya çıkmasıdır. Bir tehlike ile yüzyüze gelen canlı, başaçıkamayacağına inandığı bu tehlikeden uzaklaşmaya çalışır. Başaçıkabileceği tehlike ile savaşır ve böylelikle yeni duruma uyum sağlar. Stres durumunda insanlarda hem bedensel hem psikolojik düzeyde bir dizi olay meydana gelir. Bedensel düzeydeki değişikliklerin bütün insanlarda aynı basamaklardan geçmesine karşılık, psikolojik düzeyde olaylar, kişili ve çevre gibi bireysel şartlara bağlı birçok değişiklik gösterir. Bedensel düzeydeki stres tepkisinin özelliği, stres vericinin özelliğine bağlı olmaksızın ortaya çıkan sabit bir tepki olmasıdır. Bu tepki organizmanın dengesini bozma tehlikesi gösteren dış şarta otonom sinir sisteminden yöneltilen kaçma veya savaşma tepkisidir. Böylece bir tehdit karşısında organizmanın hayatını sürdürme amacına yönelik bir dizi faaliyette bulunur. Bunlardan bazıları:

 Solunum sayısı artar ( beyne daha fazla oksijen sağlanır )

 Depolanmış yağ ve şeker kana karışır ( mücadele için gerekli enerji sağlanır )

 Kalp vurumu artar, kan basıncı yükselir ( bedenin gerken bölgelerine gerekli kan takviyesi yapılır )

 Kan pıhtılaşma mekanizması harekete geçer ( yaralanmalara karşı kan kaybını azaltmak için önlem alınır )

 Kas gerilimi artar ( kuvvet için hazırlık yapılır )

 Gözbebekleri büyür ( daha fazla ışık alınarak algıyı güçlendirmeye yardımcı olur )

Stresin sebep ve sonuçları:

Strese karşı verilen tepkiler uzun bir zaman içerisinde kronik hastalıkların gelişmesine zemin hazırlar. Bu hastalıklar; başağrısı, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlıkları gibi bedensel olabildiği gibi psikolojik veya zihinsel de olabilir. İnsanlar edindikleri davranış kalıplarına ve zihinsel özelliklere göre stres karşısında geri çekilme, kabullenme, karşı koyma veya kaygı, korku, depresyon gibi problemler yaşayabilir. Bunun yanında ilişki kurma güçlüğü, aşırı unutkanlık, obsesif düşüncelerde ortaya çıkabilir.

Geçmiş yaşantıların streste rolü:

Geçmiş dönemle özellikle çocuklu dönemi yaşantılar kastedilmektedir. Bu açıdan stres ikiye ayrılır:

1- İç Stres

Gelişimsel stresler olarak da adlandırılır. Bu stresler özellikle ilk yaşlara ait olan streslerdir. Bunlar yaşamın ilk yıllarında uyuma güçlükleri, beslenme bozuklukları gibi korkulardır. Dış stresten bir ölçüde kaçınılabilir ancak iç stresten kaçınmak imkansızdır. Çünkü bunlar çocuğun gelişimi ve olgunlaşmasıyla içiçedir. Bu tür stresler örneğin; uyku beslenme problemleri karanlıktan korkma gibi streslere neden olabilir.

2- Dış Stres

Bebeklere ve çocuklara gösterilen bakımın onların ihtiyaçlarını karşılayamamasından kaynaklanır. Yani çocuğun doğal eğilimleri, kültürel ve sosyal alışkanlıklara veya hoşgörü ile dengelenemeyince ortaya çıkar. Sonuç olarak bazı durumlarda ihtiyaçların sağlıklı olarak karşılanamaması bir engellenme duygusunun ortaya çıkmasına buda stresi doğmasına neden olur.

STRESİN PSİKOLOJİK YÖNÜ

Psikologlar açısından stres, onu zihninde taşıyan kişiye aittir. Aynı olaya farklı kişiler farklı tepkiler verirler. Örneğin; ÖSS sınavına giren milyonlarca kişinin büyük bölümü stres altında olsa da, intihara varan davranışı bir kısmı gerçekleştirir
ya da hiç stres altında olmayan öğrenciler de vardır. Bu farklılık, zihinsel şartlardan sosyal şartlara kadar uzanan değişkenlerden kaynaklanır. Bundan dolayı stresi incelerken, stres verici durumlar kadar onlarla karşılaşan bireyin psikolojik özelliklerinin de ele alınması ve değerlendirilmesi önem taşır. Bir olayı algılayışımız ve onunla başa çıkabilecek becerilerimizi değerlendirişimiz, o olayı “stres verici” ya da “stres vermeyici” olarak tanımlamamıza sebep olur.
Folkman ve Lazarus’un (1988) zihinsel psikoloji ile ilgili çalışmaları da konunun bu boyutuna ışık tutmuştur. Durumu tanımlamamıza yardımcı olan faktörleri birincil değerlendirme ve ikincil değerlendirme sistemleri olarak ele almıştır.
Birincil değerlendirme, yaşanılan durumun algılanması ve kişi için ne anlama geldiğinin değerlendirilmesidir. İkincil değerlendirme; birinci aşamada kişi yaşantıyı stres verici olarak değerlendirmiş ise ikinci aşamada olayı yönlendirme ve olay ile başa çıkabilme yolları ile ilgilidir.
Sözünü ettiğimiz değerlendirmelerde rol oynayan stres damgasını vuran, kişiden kişiye farklı değerlendirmelerin ortaya çıkmasına sebep olan temel özellikler “kişiye özgü psikolojik” özelliklerdir.
Bu durumun birincil ve ikincil değerlendirme sistemleri sonunda tehtid olarak algılanmasında rol alan psikolojik faktörler esas olarak üç açıdan ele alınırlar.
1. İhtiyaç ve güdüler.
2. İnanç sistemleri ve algısal özellikler.
3. Eğitim ve bilgi birikimine bağlı zihinsel kaynaklar.
Örneğin trafikte sıkışan ve randevusuna geç kalan birisini düşünelim. Sırasıyla örneklendirmek gerekirse yaklaşımlar şu şekillerde olabilirler;
1. Bu saatte arkadaşımla beraber olmayı düşünüyordum.
2. Ben şanssız bir insanım, niyetlendiğim, arzu ettiğim şeyler olmaz.
3. Bu şehrin trafiğinde zaten hiçbir yere gidilmez, denemek hata. “ Burası yaşanılacak yer değil” diyor herkes, gerçekten doğru.

Kişilik Özellikleri

Çeşitli uyaranlara karşı kişilerin algılayıştaki farkları kadar, kişilik vasıflarındaki farklar da söz konusudur.
Kişilik, insan yapısının, duygusal durumunun, davranış biçimlerinin, ilgilerinin, yeteneklerinin ve diğer psikolojik özelliklerinin en karakteristik ve orijinal bütünüdür.
Kişilik özellikleri ile stres arasındaki ilişki, birçok araştırmacı tarafından incelenmiş ve Eysenck kişilik ölçeği (EPI) ile yapılan değerlendirmeler konuya ışık tutmuştur. Eysenck, organizmanın kalıtsal ve çevresel şartlarla belirlenmiş olan aktüel veya potansiyel davranış kalıplarının bütününü kişilik olarak yorumlar. Eysenck kişilik ölçeğinde iki ana boyuttan bahsedilir. Birincisi nevrotiklik ve karşıtı olan normallik, ikicisi içe dönüklük ve karşıtı dışa dönüklüktür. Kişiler her iki ana boyut ve karşıtlarını oluşturan çeşitli niteliklerden pay alırlar. Bunlardan biri daha baskındır ve kişiliği belirleme özelliğine sahiptir.
Bunlardan nevrotik davranışı belirleyen üç temel özellik;
• Öğrenilmiş olması.
• Uyumsuz olması.
• Yoğun bir duygusal yüke sahip olmasıdır.
Normal bir insan zorlanacağı bir şeyle karşılaştığı zaman çeşitli yollarla kurtulmaya çalışır. Nevrotik insanda ise kaçınmak için birden bire ortaya çıkan yorgunluk, baş ağrısı ya da başkaca bedensel güçlükler söz konusu olur.




Stresle Başa Çıkmayı Zorlaştıran Kişilik Özellikleri

Kişisel özellikler stresten korunabilme derecesini belirler. Bunlar, kişinin değişimlere uygun olarak kendini programlayabilme yeteneği, gelenekler ve geçmiş tecrübelerden elde ettiklerine bağlıdır.
Çeşitli çalışmalar uyum sağlamayı zorlaştıran bazı kişilik özelliklerinin tanınmasını sağlamıştır. Stresle mücadeleyi zorlaştıran bu faktörler şöyle sıralanabilir;
• Düşmanlık duyguları baskın olanlar,
• Kendilerine her konuda bir suçluluk payı çıkaranlar,
• Aşırı duyarlı ve duygusal tepkileri olanlar,
• Egoist kişilik özelliği baskın olanlar,
• Olaylar ya çok iyi ya çok kötü bulanlar,
• Çocuksu diye bilinenler,
• Çevre ile etkileşimde pasif olanlar,
stresle başa çıkmada başarısız olma oranları yüksek kişilerdir.
A Tipi Kişiliğe sahip olanların da stres belirtileri ve strese yatkınlık düzeylerinin yüksek olduğu yapılan araştırmalarda bulunmuştur. (Türk Psikiyatri Dergisi 2006; 17(1):32-45
A Tipi Kişilik Özellikleri kısaca şöyle açıklanabilir; sürekli zamanla yarışan, başarı yönelimli insanlardır. Bu kişiler hızlı çalışır ve hızlı konuşurlar. Aynı anda birkaç işi birden yapmaya çalışırlar. Sabırsız ve öfkelidirler. Beklemeye tahammülleri olmadığından konuşanın sözünü kesmeye eğilimlidirler. A tipleri, para, başarı ve sorumluluk gibi “miktar” kavramlarını başarılarının göstergesi olarak kullanırlar ve nitelikten çok niceliğe önem verirler.


Olumlu-Olumsuz Stres

Stres genellikle olumsuz ve zararlı anlamda ele alınıp konuşulmaktadır. Fakat kimi stresler de bireyi ileriye götürücüdür. Çeşitli kültürlerde zorlanmaların insan hayatına girdiklerinin anlatan özdeyişler vardır. Çin yazısında kriz iki sembolle ifade edilir. Biri “fırsat”, diğeri “tehlike” anlamına gelir. Yani bir krizde hem aşılması gereken zorluklar, hem de bu gerginlikleri ve güçlükleri aşınca elde edilecek yeni kazançlar vardır.
Hayatın özünde olan ama yaratıcılığı içeren en temel stres, bedensel ve psikolojik boyutları ile doğuma hazırlanan ve doğum anında olan bir annenin durumudur. Bu stres bir kazancın en somut örneğidir.
Çeşitli yaşam deneyleri ve stres arasındaki ilişki bir yanda “hiç hoş olmayan”ı, diğer yanda “çok hoş olan”ı yaşatmaktadır. Örneğin boşanan biri ile yeni evlenen birini ele alabiliriz.
Günlük yaşantımızda davranışlarımıza yön veren üç duygu türü vardır.
1. Olumlu duygular; en geniş anlamda “sevgi” sözcüğü ile tanımlanabilecek, saygı, güven, kabullenme, dostluk gibi duyguları içerir.
2. Olumsuz duygular; kin, güvensizlik, nefret, kıskançlık, küçük görme gibi duyguları içerir.
3. Ayrımsız duygular; hoşgörüye yardımcı olsalar bile daha fazla bir yarar sağlamayan duygulardır.

Stresle Başa Çıkma Yolları

Stresle başa çıkmak, ruh ve beden sağlığını korumak, üretici, verimli bir hayat yaşayabilmek için gereklidir. Bunun için kullanılan bazı mücadele teknikleri şu şekilde sıralanabilirler;

• Egzersiz yapma
• Gevşeme tekniklerini uygulama
• Dinlenme ve meditasyon
• Spor yapma
• Hobiler bulma
• Düzenli sağlık kontrolüne gitme
• Kendini tanıma ve anlama
• Zamanı programlama
• Kendine vakit ayırma
• Dengeli beslenme

İŞ STRESİ
STRES

 Hans Selye’ye göre ‘‘İnsan vücudunun herhangi bir isteme verdiği özgül olmayan karşılık’’
 Schermerhom’a göre “ Stres, bireylerin karşılaştığı olağanüstü talepler, tehditler ve fırsatlar ortaya çıktığı zaman oluşan bir gerilim durumu’’
 Lazarus’a göre ‘‘Yoğun ve sıkıntılı bir sonuç yaratan, davranışları etkileyen önemli bir olay’’
 İşletmelerce ise stres, “Bireylerin çalışma ve iş çevrelerindeki yeni ve tehdit edici faktörlere tepki’’dir.

 Stres; Kişinin içinde bulunduğu çevreden kendisine yönelen istemlerle, kendi değer, tutum, ihtiyaç, yetenek ve becerileri arasındaki dengesizlikten kaynaklanan bedensel ve psiko-sosyal bir gerilimdir. Bir eyleme, duruma ya da kişinin üzerindeki psikolojik zorlanmaya karşı bir tepki sonucu ortaya çıkan ruh halidir. Organizma için olumsuz, sağlığı bozabilen bir durumdur.


Stres Temelde 2 Faktörle İlgilidir:
 1. Çevresel Faktörler (Trafik, sınav, geç kalma…)
 2. Duygusal Faktörler (Hayal kırıklığı, öfke, korku…)
İlk Belirtiler:Yüzün solması, göz bebeğinin genişlemesi, kalp atışı ve nabzın hızlanması, midenin asit salgılaması, soğuk terleme, kan şekerinin düşmesi, göz kararması
Fiziksel Belirtiler:Kilo problemleri, sürekli yorgunluk, uyuyamama, iştahsızlık, nefes darlığı, baş ağrıları...vb.
Ruhsal Belirtiler:Sürekli tedirginlik, öfke, hayattan sıkılma, yaşamla ilişki kuramama duygusu, hastalık veya ölüm korkusu, başarısızlık kaygısı…vb.

Hans Selye’nin
Genel Uyum Sendromu:
Organizmanın Strese Tepkisi
Alarm:Organizmanın dış uyarıcıyı stres olarak algıladığı durum,
Direnme (Karşı Koyma):Strese rağmen uyuma elverişli bir durum ortaya çıktığında meydana gelen direnç,
Tükenme:Savunmanın azalıp vücut kapasitesinin tükenmesi ve hastalıkların başladığı dönemdir.Duygusal tükenme, kişisel başarıda düşme, duyarsızlaşma.

İşte Stres Yaratan Faktörler
 Kurumun yapısı ve iklimi ile ilgili nedenler
 Fiziki çevre şartları ile ilgili nedenler
 Yapılan işle ilgili nedenler
 Kariyer gelişimi ile ilgili nedenler
 Kurum içi ilişkiler ile ilgili nedenler

Örgütsel Faktörler
Aşırı iş yükü, işin niteliği, örgüt iklimi, iş güvencesizliği, katı denetim sistemi, iletişimsizlik, ekip ruhunun oluşamaması, kariyer engeli, ….vb.

Yapılan işin niteliği (çok ya da az iş, rol belirsizliği, rol çatışmaları…), fiziksel çevre şartları (nem, gürültü, havalandırma, aydınlatma…), kariyer gelişimi ile ilgili nedenler (iş güvensizliği, isteklerin engellenmesi, ilerleme olanağının olamaması…), kurum içi ilişkiler ile ilgili nedenler (amaçlarla çatışan politikalar, güvensizlik…) strese etki eden faktörlerdendir.

Kişisel Faktörler
 Kişilik:Kişinin algılayışı, bakış açısı stresle yakından ilişkilidir.
 Yaş:Genellikle genç kesim daha çok strese maruz kalırlar.
 Cinsiyet:Genellikle kadınlar daha çok stres yaşarlar.
 Toplumsal ekonomik sınıf
 Aile yaşantısı, ölüm, ekonomik sorunlar…vb.

Bireysel Stres Farklılıklarının Nedenleri
 Algılama farklılıkları
 İnanç farklılıkları
 İş deneyimi farklılıkları
 Düşmanlık hissi

İş Stresinin Sonuçları
Kurumsal ve bireysel sonuçlar:
Kurumsal sonuçlar; işe devamsızlık, personel devir hızında artış, çatışma ve performans düşüklüğüdür.
Bireysel sonuçlar ise; fizyolojik (baş ağrısı, kalp ağrısı, diyabet…), duygusal (depresyon, aile sorunları, kaygı, tükenme…) ve davranışsal (şiddet, sigara ve alkol tüketimi, iletişim zorluğu…) olarak üçe ayırabiliriz.

Stresle Başa Çıkma
Bireysel mücadele teknikleri
 Egzersiz
 Gevşeme teknikleri
 Dinlenme ve meditasyon
 Spor yapma
 Hobiler bulma
 Düzenli sağlık kontrolü
 Davranışsal kendini kontrol, eğitme ve kendini geliştirme, kendini tanıma ve anlama
 Düzenli tatil
 Dengeli beslenme
Örgütsel mücadele teknikleri
 Fiziki ortamı iyileştirme
 Sosyal destek sistemi oluşturma (ödül, satranç, bilardo, masa tenisi vb.)
 Meslek danışmanlığı
 İşin yeniden yapılandırılması (rolleri tanımlama)
 Katılımlı Yönetim
 Esnek iş programları
 Stres yönetimi eğitimleri
 Zaman yönetimi
 Amaç belirleme faaliyetleri
 Çalışma yaşamının kalitesini yükseltme

Stres Yönetiminin Nedenleri
 Çalışanın verimliliğinin yükseltilmesi
 Çalışanların işe gelmemelerinin azaltılması
 Çalışanların ölmeden ve emekliliği dolmadan işten ayrılmalarının azaltılması
 Çalışanların sağlık maliyetlerinin düşürülmesi


İş stresini azaltmak için uygulanan stratejiler
 Görevi ve iş ortamını yeniden tasarlama
 Esnek iş programları gerçekleştirme
 Katılımcı yönetimi destekleme
 Kariyer gelişimine çalışanı da dahil etme
 İş rollerini analiz etme ve amaçları gerçekleştirme
 Sosyal destek ve geri dönüşüm oluşturma
 Birbirine bağlı takımlar yapılandırma
 Adil çalışma programları oluşturma
 Ödülleri paylaşma

Stresin Yaygınlığı
 Bir yıllık yaygınlığı %3.1
 Yaşam boyu %5.1 (Wittchen ve ark. 1994)
 Kadınlarda 2 kat fazladır.
73 muhasebe meslek mensupları ile muhasebe eğitimini veren öğretim elamanlarının stres düzeyi araştırılmıştır.Buna göre bayanların stres seviyesi erkeklere oranla daha yüksek bulunmuş, unvanları stres oranına etki etmemiş, 20-29 yaş grubunun stres seviyesi daha yüksek çıkmıştır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Stres" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ Fotoğraf
Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
Uzman Klinik Psikolog,yetişkin,çift,ergen Ve Cinsel Terapist-Hipnoterapist
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi119 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ'nün Makaleleri
► Stres ve Stres Kaynakları Psk.Ziya ÜNLÜTÜRK
► Stres ve Stres Yönetimi Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Stres' başlığıyla benzeşen toplam 24 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Azınlık ve Çoğunluk Aralık 2013
► Önyargı ve Ayrımcılık Ağustos 2013
► Vajinismus Temmuz 2013
► Kimlik ve Benlik Temmuz 2013
► Dil ve Dil Oluşumu Mayıs 2013
► Anne Baba Tutumları Nisan 2013
► Panik Atak Şubat 2013
► Saldırganlık Ocak 2013
► Genç Erkek Olgun Kadın İlişkisi ÇOK OKUNUYOR Mayıs 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:48
Top