Kadına Yönelik Şiddet- Kadına Yönelik Şiddetin Arkasındaki Psikolojik Neden
KADINA YÖNELİK ŞİDDET - KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ARKASINDAKİ PSİKOLOJİK NEDEN
Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik, kaba güç olarak Türk Dil Kurumu tarafından tanımlanan şiddet, aynı zamanda duygu ve davranışta aşırılık olarak da tanımlanmaktadır. Kadına yönelik şiddet ise, her an televizyonlarda ve gazetelerde karşılaştığımız önemli sorunlarımızdan bir tanesidir. Kadına yönelik şiddetin caydırıcı cezalar, yeni yasa ve düzenlemeleri ile birlikte azalması beklenirken, her yeni gün gazetelerin üçüncü sayfalarına bir yenisi ekleniyor. Kadına şiddetin arkasında nasıl bir psikolojik neden var ki bu durum bir türlü engellenemiyor, önüne geçilemiyor ve her yeni gün evli veya bekar bir kadın daha mağdur durumda kalıyor?
Kadına şiddetin aslında birçok psikolojik sebebi olduğu düşünülüyor. Toplumumuz, kültürel yapımız, gelenek ve göreneklerimiz ne yazık ki kimi zaman, bazı bölgelerde bu şiddeti destekliyor. En belirgin şekilde töre ile mağdur durumda bırakılan kadın, kendi hakkını koruyacak, ekonomik özgürlüğünü kanıtlayacak duruma gelemiyor. Birçok evlilik kadının şiddet görmesine rağmen devam ediyor. Bunun sebebi kimi zaman kadının geçinmek, hayatını devam ettirmek nedeni ile evliliğine bağlı kalması olarak açıklanıyor. Kadına şiddet, evlilikte yıl veya dönem tanımıyor. Henüz evliliğinin ilk aylarında bile şiddet gören kadınların kendilerini koruyacak şartlara sahip olamayışı ise ne yazık ki evlilikleri boyunca mağdur durumda kalmalarına sebep oluyor.
“Eşimle bir yıllık evliyiz, önceleri tartışmalarımız sadece sözlü olurdu, son aylarda neredeyse her kavgamızda fiziksel şiddet görüyorum. En son bugün de tartıştıktan sonra kapıyı çarptım diye beni saçlarımdan tutarak çok kötü bir şekilde sarstı ve hırpaladı. Bu durumun gittikçe kötüye gidebileceğini düşünüyorum ve eşimi buna rağmen sevdiğim için kendime olan saygımı da yitirdiğimi hissediyorum. Çalışıyorum, işim hatta onun işinden daha iyi ekonomik olarak bağımlılığım yok ama onu bırakamıyorum da... Tartışmalarımızın dışında çok iyi anlaşıyoruz. Ama bu durumu nasıl engelleyebilirim bilemiyorum.”
Kadına şiddet sadece evliliklerde de görülmüyor. İş yerinde kadına yönelik şiddet, kimi zaman taciz söz konusu olabiliyor. Şiddet gören kadınlarda eğitim düzeyi, meslek de fark etmiyor. Akademik kariyere sahip, iyi bir işi, geliri olan kadınlar da sahip oldukları hakları ve konumlarını karşı tarafa net bir şekilde ifade edinceye dek şiddete maruz kalabiliyor.
Kadına şiddet incelenirken psikolojik bozukluklar, psikiyatrik hastalıklar çoğu zaman geri planda kalıyor. Oysaki, şiddet uygulayan kişiler incelendiğinde, psikiyatrik bir bozukluk olduğu görülüyor. Zamanında önlem alınamadığında, bu durum daha da kötü bir tabloya dönüşebiliyor. Şiddet uygulayan kişilerde, kontrol edilemeyen öfke ve saldırganlık, antisosyal kişilik bozuklukları, depresyon, şizofreni, depresyon, dürtü kontrol bozuklukları ve iki uçlu duygu durum bozukluğu görülebiliyor. Bu gibi bozuklukların zamanında tedavi edilmemesi, şiddeti uygulayan ve şiddete maruz kalan kişi için sorun teşkil ediyor. Psikiyatrik bozukluğa sahip kişiler kontrolsüz biçimde şiddet uygulayabiliyor.
Kadının şiddet görmesi bir aile sorunu olarak görülmesi gerekiyor. Çünkü bu durumdan tüm aile etkileniyor. Şiddet kimi zaman iletişimin sağlıklı olmamasıyla tetikleniyor, kimi zaman da iletişim şiddetin ortaya çıkışı ile birlikte bozulabiliyor. Şiddet ilk zamanlar büyük boyutlarda görülmediğinden dolayı, şiddetin ilk yıllarında evlilik devam ediyorken, zamanla artan şiddet daha büyük sorunlara yol açıyor ve kısır döngüye dönüşüyor, içinden çıkılamaz bir hal almaya başlıyor.
"Uzun yıllar boyunca bunun benim hatalarımdan kaynaklandığını sandım. Bana aptal olduğumu, çirkin olduğumu ve dayağı hak edecek şeyler yaptığımı söyleyip durdu. Ben de zamanla buna inandım… Korkuyordum… Onsuz yapamayacağımı ve kimsenin bana iş vermeyeceğini düşündüm."
Şiddete dair vakalar kişiden kişiye göre değişebiliyor. Her birinin problemi ve çözüm yöntemi farklı olabiliyor. Kimi zaman ekonomik sorunlar, maddi yetersizlikler, eğitim eksiklikleri iken, kimi zaman da eğitime, iyi bir işe rağmen kişilik bozuklukları, öfke kontrolü, gibi nedenlerle şiddet uygulayanlara rastlayabiliyoruz. Şiddet uygulayan, çaresizlik duygusuna kapılan erkek sorunlarına bir çözüm bulamadığı takdirde, öfkesini kontrol altına alamayarak şiddete başvurabiliyor. Şiddeti ortaya çıkartan bu gibi durumlar incelendiğinde, kişinin duygularını kontrol etmeyi öğrenmesi gerektiği, kimi zaman kişilik bozukları sebebiyle tedavi görmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Günlük hayatta ortaya çıkan sorunlar, iletişim engelleri, çatışmalar, kişide öfke ve saldırganlığa sebep oluyor.
Aile içinde, çocukluk döneminde disiplin eksikliği, aşırı baskı, aile içi iletişim sorunları, anne-babanın şiddet uygulaması, güven ve bağlanma bozuklukları, kişilik bozuklukları, hormonal bozukluklar da insanları şiddete yönlendiren nedenler arasında yer alıyor.
"Onu gerçekten çok sevdim ve hala seviyorum. Beni üç kez döverek hastanelik etti ama her ikisinde de ağladığını gördüm, dayanamayıp affettim. Beni çok sevdiği için dövdüğünü sanıyordum. Değişeceğim dediğinde ona hep inandım. Ama hiç değişmedi. Ne yapacağımı bilmiyorum…"
Çoğu zaman kadınlar eşlerine karşı duydukları derin bağlılık hatta bağımlılık, eşlerinin başkasının etkisi altında kendisine şiddet uyguladığı düşüncesi, düzelme umudu ile şiddete katlanıyor. Bu tip olaylara şahit olan çocuklar ise, aile içi şiddetin etkisi ile birlikte ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlar yaşayabiliyor. Kadınlar, çocuklarının babası ile büyümesini istedikleri, eşleri olmadan geçinebileceklerinden, bir hayat kurabileceklerinden tereddüt ettikleri içinde şiddete maruz kalabiliyor.
İletişim bozuklukları, şiddete yol açan bu tür sorunlar tedavi edilmediğinde, çözümlenmediğinde ise şiddet artan bir hızla devam ediyor. Stresli ortam erkeğin kaygısını kendisine güvensizliğini arttırırken, kadın erkeğin kişiliğine uygun davranmakta zorluk çekebiliyor. Aynı zamanda kadının erkeğin şiddet göstermesine karşılık korkup ses çıkarmaması, hatta çevresine bu durumdan bahsetmemesi, soğuk, kırgın ve mutsuz davranması da gerilimi ve şiddeti arttırabiliyor.
Şiddet Gören Kadınlar…
• Şiddet mağduru kadınlarda en belirgin duygu korkudur. Yardıma ihtiyaç duyan kadının, yardım alma isteğini korkuları engeller.
• Sürekli olarak şiddete maruz kalan kadınlarda, görülen bir diğer durum ise benlik saygısının yitirilmesidir. Kendisine takılan "çirkin, aptal, beceriksiz, kötü anne, pasaklı …" gibi sıfatları benimsemeye başlayan kadın, yaşamı üzerinde kontrolü kaybetme duygusu yaşar ve karar vermekte zorlanır.
• Kendisinin önemsiz olduğuna, kötü davranılmayı hak ettiğine inanır. Bu düşünce yapısı ise, karşı tarafın şiddet uygulamaya devam etmesini kolaylaştırır. Kadın kendisinde bir hata olduğunu kabul eder.
• Şiddet gören kadınlar kendilerini suçlayarak, erkeği şiddet uygulaması için tahrik ettiğine inanır. Erkeğin "Neden dayak aranıyorsun?" "Dediğimi yapsaydın dayağı da yemezdin ?"gibi söylemleri bu düşüncelerini pekiştirir.
• Şiddet gören kadın elinden geldiğince erkeğin istediği gibi davranmaya gayret gösterir. Oysa şiddetin kadının davranışları ya da kişiliği ile bir ilgisi yoktur.
• Yalnızlık duygusu baskındır. Şiddet gören kadınlar kendilerinin ve çocuklarının güvenliği için çoğu zaman sessiz kalmayı tercih eder. Bu durum ise çoğu zaman yaşadıklarını paylaşamamasına ve yalnız kalmasına sebep olur.
Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik, kaba güç olarak Türk Dil Kurumu tarafından tanımlanan şiddet, aynı zamanda duygu ve davranışta aşırılık olarak da tanımlanmaktadır. Kadına yönelik şiddet ise, her an televizyonlarda ve gazetelerde karşılaştığımız önemli sorunlarımızdan bir tanesidir. Kadına yönelik şiddetin caydırıcı cezalar, yeni yasa ve düzenlemeleri ile birlikte azalması beklenirken, her yeni gün gazetelerin üçüncü sayfalarına bir yenisi ekleniyor. Kadına şiddetin arkasında nasıl bir psikolojik neden var ki bu durum bir türlü engellenemiyor, önüne geçilemiyor ve her yeni gün evli veya bekar bir kadın daha mağdur durumda kalıyor?
Kadına şiddetin aslında birçok psikolojik sebebi olduğu düşünülüyor. Toplumumuz, kültürel yapımız, gelenek ve göreneklerimiz ne yazık ki kimi zaman, bazı bölgelerde bu şiddeti destekliyor. En belirgin şekilde töre ile mağdur durumda bırakılan kadın, kendi hakkını koruyacak, ekonomik özgürlüğünü kanıtlayacak duruma gelemiyor. Birçok evlilik kadının şiddet görmesine rağmen devam ediyor. Bunun sebebi kimi zaman kadının geçinmek, hayatını devam ettirmek nedeni ile evliliğine bağlı kalması olarak açıklanıyor. Kadına şiddet, evlilikte yıl veya dönem tanımıyor. Henüz evliliğinin ilk aylarında bile şiddet gören kadınların kendilerini koruyacak şartlara sahip olamayışı ise ne yazık ki evlilikleri boyunca mağdur durumda kalmalarına sebep oluyor.
“Eşimle bir yıllık evliyiz, önceleri tartışmalarımız sadece sözlü olurdu, son aylarda neredeyse her kavgamızda fiziksel şiddet görüyorum. En son bugün de tartıştıktan sonra kapıyı çarptım diye beni saçlarımdan tutarak çok kötü bir şekilde sarstı ve hırpaladı. Bu durumun gittikçe kötüye gidebileceğini düşünüyorum ve eşimi buna rağmen sevdiğim için kendime olan saygımı da yitirdiğimi hissediyorum. Çalışıyorum, işim hatta onun işinden daha iyi ekonomik olarak bağımlılığım yok ama onu bırakamıyorum da... Tartışmalarımızın dışında çok iyi anlaşıyoruz. Ama bu durumu nasıl engelleyebilirim bilemiyorum.”
Kadına şiddet sadece evliliklerde de görülmüyor. İş yerinde kadına yönelik şiddet, kimi zaman taciz söz konusu olabiliyor. Şiddet gören kadınlarda eğitim düzeyi, meslek de fark etmiyor. Akademik kariyere sahip, iyi bir işi, geliri olan kadınlar da sahip oldukları hakları ve konumlarını karşı tarafa net bir şekilde ifade edinceye dek şiddete maruz kalabiliyor.
Kadına şiddet incelenirken psikolojik bozukluklar, psikiyatrik hastalıklar çoğu zaman geri planda kalıyor. Oysaki, şiddet uygulayan kişiler incelendiğinde, psikiyatrik bir bozukluk olduğu görülüyor. Zamanında önlem alınamadığında, bu durum daha da kötü bir tabloya dönüşebiliyor. Şiddet uygulayan kişilerde, kontrol edilemeyen öfke ve saldırganlık, antisosyal kişilik bozuklukları, depresyon, şizofreni, depresyon, dürtü kontrol bozuklukları ve iki uçlu duygu durum bozukluğu görülebiliyor. Bu gibi bozuklukların zamanında tedavi edilmemesi, şiddeti uygulayan ve şiddete maruz kalan kişi için sorun teşkil ediyor. Psikiyatrik bozukluğa sahip kişiler kontrolsüz biçimde şiddet uygulayabiliyor.
Kadının şiddet görmesi bir aile sorunu olarak görülmesi gerekiyor. Çünkü bu durumdan tüm aile etkileniyor. Şiddet kimi zaman iletişimin sağlıklı olmamasıyla tetikleniyor, kimi zaman da iletişim şiddetin ortaya çıkışı ile birlikte bozulabiliyor. Şiddet ilk zamanlar büyük boyutlarda görülmediğinden dolayı, şiddetin ilk yıllarında evlilik devam ediyorken, zamanla artan şiddet daha büyük sorunlara yol açıyor ve kısır döngüye dönüşüyor, içinden çıkılamaz bir hal almaya başlıyor.
"Uzun yıllar boyunca bunun benim hatalarımdan kaynaklandığını sandım. Bana aptal olduğumu, çirkin olduğumu ve dayağı hak edecek şeyler yaptığımı söyleyip durdu. Ben de zamanla buna inandım… Korkuyordum… Onsuz yapamayacağımı ve kimsenin bana iş vermeyeceğini düşündüm."
Şiddete dair vakalar kişiden kişiye göre değişebiliyor. Her birinin problemi ve çözüm yöntemi farklı olabiliyor. Kimi zaman ekonomik sorunlar, maddi yetersizlikler, eğitim eksiklikleri iken, kimi zaman da eğitime, iyi bir işe rağmen kişilik bozuklukları, öfke kontrolü, gibi nedenlerle şiddet uygulayanlara rastlayabiliyoruz. Şiddet uygulayan, çaresizlik duygusuna kapılan erkek sorunlarına bir çözüm bulamadığı takdirde, öfkesini kontrol altına alamayarak şiddete başvurabiliyor. Şiddeti ortaya çıkartan bu gibi durumlar incelendiğinde, kişinin duygularını kontrol etmeyi öğrenmesi gerektiği, kimi zaman kişilik bozukları sebebiyle tedavi görmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Günlük hayatta ortaya çıkan sorunlar, iletişim engelleri, çatışmalar, kişide öfke ve saldırganlığa sebep oluyor.
Aile içinde, çocukluk döneminde disiplin eksikliği, aşırı baskı, aile içi iletişim sorunları, anne-babanın şiddet uygulaması, güven ve bağlanma bozuklukları, kişilik bozuklukları, hormonal bozukluklar da insanları şiddete yönlendiren nedenler arasında yer alıyor.
"Onu gerçekten çok sevdim ve hala seviyorum. Beni üç kez döverek hastanelik etti ama her ikisinde de ağladığını gördüm, dayanamayıp affettim. Beni çok sevdiği için dövdüğünü sanıyordum. Değişeceğim dediğinde ona hep inandım. Ama hiç değişmedi. Ne yapacağımı bilmiyorum…"
Çoğu zaman kadınlar eşlerine karşı duydukları derin bağlılık hatta bağımlılık, eşlerinin başkasının etkisi altında kendisine şiddet uyguladığı düşüncesi, düzelme umudu ile şiddete katlanıyor. Bu tip olaylara şahit olan çocuklar ise, aile içi şiddetin etkisi ile birlikte ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlar yaşayabiliyor. Kadınlar, çocuklarının babası ile büyümesini istedikleri, eşleri olmadan geçinebileceklerinden, bir hayat kurabileceklerinden tereddüt ettikleri içinde şiddete maruz kalabiliyor.
İletişim bozuklukları, şiddete yol açan bu tür sorunlar tedavi edilmediğinde, çözümlenmediğinde ise şiddet artan bir hızla devam ediyor. Stresli ortam erkeğin kaygısını kendisine güvensizliğini arttırırken, kadın erkeğin kişiliğine uygun davranmakta zorluk çekebiliyor. Aynı zamanda kadının erkeğin şiddet göstermesine karşılık korkup ses çıkarmaması, hatta çevresine bu durumdan bahsetmemesi, soğuk, kırgın ve mutsuz davranması da gerilimi ve şiddeti arttırabiliyor.
Şiddet Gören Kadınlar…
• Şiddet mağduru kadınlarda en belirgin duygu korkudur. Yardıma ihtiyaç duyan kadının, yardım alma isteğini korkuları engeller.
• Sürekli olarak şiddete maruz kalan kadınlarda, görülen bir diğer durum ise benlik saygısının yitirilmesidir. Kendisine takılan "çirkin, aptal, beceriksiz, kötü anne, pasaklı …" gibi sıfatları benimsemeye başlayan kadın, yaşamı üzerinde kontrolü kaybetme duygusu yaşar ve karar vermekte zorlanır.
• Kendisinin önemsiz olduğuna, kötü davranılmayı hak ettiğine inanır. Bu düşünce yapısı ise, karşı tarafın şiddet uygulamaya devam etmesini kolaylaştırır. Kadın kendisinde bir hata olduğunu kabul eder.
• Şiddet gören kadınlar kendilerini suçlayarak, erkeği şiddet uygulaması için tahrik ettiğine inanır. Erkeğin "Neden dayak aranıyorsun?" "Dediğimi yapsaydın dayağı da yemezdin ?"gibi söylemleri bu düşüncelerini pekiştirir.
• Şiddet gören kadın elinden geldiğince erkeğin istediği gibi davranmaya gayret gösterir. Oysa şiddetin kadının davranışları ya da kişiliği ile bir ilgisi yoktur.
• Yalnızlık duygusu baskındır. Şiddet gören kadınlar kendilerinin ve çocuklarının güvenliği için çoğu zaman sessiz kalmayı tercih eder. Bu durum ise çoğu zaman yaşadıklarını paylaşamamasına ve yalnız kalmasına sebep olur.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Kadına Yönelik Şiddet- Kadına Yönelik Şiddetin Arkasındaki Psikolojik Neden" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
11 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
