2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ailelerde Yaşanan "Bayram" Sıkıntıları
MAKALE #11542 © Yazan Psk.Kemale GÜNHAN | Yayın Ekim 2013 | 4,318 Okuyucu
BU BAYRAM AİLE BİREYLERİNİZİN İÇLERİNDE NELER YAŞADIKLARINI
ANLAMAYI SEÇİN

Türkiye kültüründe çeşitlilik çok... Her aile kendi içinde bir başka yaşayacak bu bayramı. Benim yapacağım Türkiye kültürü genellemelerden bir parça bilgi çıkarabiliriz. Kendimizi görmemiz için Anadolu çocuğu olmamız gerekmiyor. Görüşme ortamımdan bayram öncesi çatışmalardan manzaralar aktarmak istedim. İyi kurulmak istenen ilişkiler için “empati” ikinci adım olmalıdır. Empati için diğerlerinin söylediğinin ve yaptığının altında ne hissettiğini anlamak diyebiliriz.
Bakalım aile üyelerinin her biri bayram için ne düşünür?

Bebek: annem – babam yanımda daha ne isteyim
Anlayalım: Bebekler (0-2 yaş) günleri birbirinden biz yetişkinlerin düşündüğü gibi ayırmazlar. Gün gündür. Karnı doymalı, rahat etmeli, anneciği koşulsuz şefkat vermeye devam etmelidir. Baba da onunla oynarsa keyfine diyecek yok.

Çocuk: Oley, tatil. Bol oyun, bol gezme.
Anlayalım: Çocuklar (3- 13 yaş) bayramı sadece eğlenceli olduğunda severler. Kalabalık aileler, komşu ve ev ziyaretleri şeker ve harçlıklarla çocuklara süslü gelir. Çocuklar yaşamayı bizden daha iyi bilirler. Onların bilmediği sorumluluk ve görev almaktır. Bu nedenle geleneksel davranışlara zorlanmak onlara işkencedir.

Kadın: Bayramdan önce temizlik yapmam lazım, perdeleri geçen bayram yıkamamıştım, bu sefer mutlaka elden geçmeli. Bizimkiler ne yapacaklar acaba, bir arayım öğreneyim. Gitsek ziyaret etsek iyi olurdu. Ablam eşi ile gideceklermiş, bizde böyle anlaşma olsa şaşardım, yine seninki benimkine dönecek iş. Aslında tatile de ihtiyacım var, ne zamandır kocamla baş başa bir yere gitmemiştik. Millet karısını alıp otele tatile gidiyor, kocam beni senelerdir bir yere götürmüyor. En son balayında baş başa kalmıştık. O olmayacak kesin, bari bir iki gün erken gelsek, kurbandan sonra mutfağın bir yığın işi var, onları da halletmem lazım.
Anlayalım: Kadınlar kendilerine değer verildiğini görmek istiyor. Yoruluyorlar ve hayatları aileleri besleyerek geçip gidiyor. Yaşamlarının bu işlerle kayba uğradığını hissediyorlar. Ancak buna nasıl dur diyeceklerini bilmiyorlar. Aynı zamanda toplum içinde kabul görmek için aynı işlere kendilerini boğmaya devam ediyorlar. Kendilerini arkadaşlarının veya kız kardeşlerinin hayatları ile kıyaslayarak doğru yolda olup olmadıklarını görmeye çalışıyorlar.

Kadın, önemsendiğini, o söylemeden annesinin, babasının düşünüldüğünü, o söylemeden dinlenmeye ve sevgiye ihtiyacı olduğunun bilinmesini istiyor. Aynı zamanda bu güzelliği etrafındakilere göstererek kanıtlamak istiyor; çünkü kadınların çoğu “mutlu hayat” olabileceğine inanmıyor ve bu konuda birbirlerini sorguluyorlar.

Erkek: Bayram geliyor, kurbanı nereden alacağız, bu bayram cebimdeki ile denkleşecek mi bakalım. Çocuklara bayramlık şu- bu… ? Hım… Önce annemlere gideriz, anacığımın şimdiden gözü yollardadır. Babamın bahçeyle uğraşması zor bu yaşta ben orda bir el atarım. Hatun da anneme ziyaretlerde – ev işlerinde yardım eder. Ordan bakarız, vakit kalırsa belki hatunun ailesinin de bir elini öperiz, çok durmayız, sonra eve geliriz. E sonra da iş güç… devam.
Anlayalım: Erkekler büyüdükleri yıllar boyunca onlara açıkca belirtilmeyen bir misyon yüklendi: Annen – baban yaşlandıktan sonra bu aile sana emanet. Kız olsaydın evlendikten sonrasına karışmazdık; erindir ne yapsa yeridir, derdik. Ama sen erkeksin, bakman gerekiyor, halletmen gerekiyor, yüzüstü bırakma, yalnız bırakma, üzgün bırakma. Hiç dile getirmeseler de bu yükü taşıyorlar ve çoğu zaman eşlerine yaşamsal doyum verme görevi ile ebeveynlerin yüklediği bu görev arasında sıkışıp kalıyorlar.

Erkek, hem karısının kendisinden memnun olmasını istiyor, hem anne babasının “artık” oldun, seninle gurur duyuyorum demesini istiyor. Ancak ömür boyu tamamlanamayacak olan bu iki görevi de nasıl aynı anda halledeceğini bilmiyor ve beceremediğini de söylemek istemiyor. Eşinin memnuniyetsizliği de bunun üzerine tuz biber ekiyor.

Öfkesi bazen kendi içinde, bazen eşinde bazen diğer aile fertlerine patlıyor. Tüm aile fertleri (geniş ve çekirdek) onun bedeninden parça koparmayı kendine hak sayıyor. Ve erkeğin de yaşamı kadınınkine kıyasla böyle tükeniyor. Bir bayram kendine “gerçekten” ne istediğini hiç sormadan…

Erkek Annesi: Tabi bize gelecekler, başka nereye gidecekler. Gelsinler bir torunlarımı göreyim, aydan aya bile göremiyorum. Bizim kızı da çağıralım onların da kurbanlarını burada keselim. Ze yengeyi arayalım, biz gidemeyiz onlar gelsin buraya, biz kalabalık olcaz, kavurmayı da burada yaparız. Gelmişken benim dizler tutmuyor, onu da baktıralım. Gözüm de görmüyor artık…

Anlayalım: Derinden duyduğumuz ses: Genç yaşta evlendim, o zaman bu zamandır kocam benim sözümü hiç saymadı. Varsa yoksa kendi sözü. Ne annem babamdan değer gördüm, ne kocamdan. Her şeyimi çocuklarıma verdim, onlar büyür de bana bakarlar diye. Onlara tutundum, tek değeri onlardan gördüm. Hele ki yaşlandıkça değer görmek daha kolay oluyor ama yalnızlık korkusu artıyor. Şimdi evlendiler diye bu ilginin kesilmesini kaldıramam. İlginin devamı için her şeyi yaparım, sağlığımdan da olurum, sınır tanımam. Kesilirse beni kim görür, kim var eder? Onlara emanet ettiğim yılları geri versinler bana.
Kadın Annesi: Alo, … sağol kızım. Baban da iyi, sağol. Hee, evet Gü’ler geliyorlar. Yok Di’ler tatile çıkacakmış, Antalya’ya otele. Hıı… Sen yine mi oraya gideceksin.?! Kızım her hafta ordasınız zaten, hayır ben “karışmıyorum” ama… hep aynı konu, hep aynı, siz bunu çözemediniz bir türlü. Sana söylemeden buna karar verdi. Ah kızım o kadın yapıyor bak bunları, ben diim sana… Neysse… Ne diim..
Anlayalım: Derinden gelen ses: Benim kızımın kaderi benimki gibi olmasın. O dağa taşa ezilmesin. Kocasının karşısında erkek gibi dursun, yeri gelince cevabını versin, “kendi kararlarının” arkasında dursun. Ben yapamadım çünkü. Kayınvalide nedir bilmesin; ben çok çektim çünkü bilirim. Ama boşanmasın da, kocası onu öyle kabul etsin. Yaşamını benimki gibi pas pas yapmasın. Benim yaşayamayıp da istediğim huzurlu hayatı o yaşasın.

Evet… Yorum yazabilirsiniz… Gelişmekte olan bir ülke, kaybolan geleneksel yapı, tüketici toplumu, Freud’un “erkek çocuğunun annesine olan hayranlığı”nı ve tersini anlatan ödipal dönem üzerine veya annenin oğluna duyduğu hayranlık üzerine. Nesilden nesile bireyler içinde kalan acılar üzerine… Evlatlara aktarılan ve kurtarılmak istenen hayatlar üzerine. Tükenen hayatlar üzerine… Tükenen… hayat... lar.
İyi bayramlar!


Psk. Kemale GÜNHAN
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ailelerde Yaşanan "Bayram" Sıkıntıları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Kemale GÜNHAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Kemale GÜNHAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Kemale GÜNHAN'ın Makaleleri
► Çok Çocuklu Ailelerde Eğitim Psk.Nilüfer ŞİŞMAN
► Özel Çocuklu Ailelerde Patoloji Psk.Dnş.Tunahan UZUN
► Psikoterapide Yaşanan Zorluklar Psk.Meryem Gül EREN
► Evliliklerde En Sık Yaşanan Sorunlar Psk.Ramazan ŞİMŞEK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Ailelerde Yaşanan "Bayram" Sıkıntıları' başlığıyla benzeşen toplam 24 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Erken Boşalma Tedavisi Mayıs 2012
► Stres ve Yaşam Mayıs 2011
► Sağlıklı Aile Olmak Nisan 2011
► Otizmi Anlamak Haziran 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


06:34
Top