2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Beslenme ve Yeme Bozuklukları
MAKALE #11927 © Yazan Uzm.Psk.Kamil ERTEKİN | Yayın Aralık 2013 | 4,689 Okuyucu
BESLENME BOZUKLUKLARI
Beslenme ve yeme bozuklukları
Pika
Ruminasyon bozukluğu
Beslenme bozukluğu
Pika
Pika, çocuğun yenilebilir olmayan maddeleri 4-9 hatta 10. aylar arasındaki dönem dışında, yeme çabası şeklinde tanımlanabilir.
Bebek, belirtilen dönemler arasında dünyayı tanımak için her şeyi ağzına götürebilir. Bu yüzden bu dönemde görülen durum, bir bozukluk olarak yorumlanmamalıdır.
Pikada çocuk; çivi, bozuk para, küçük oyuncaklar, sigara külü, kağıt, oyun hamuru, çim, toprak, kum, boya, sıva vb. değişik maddeleri ağzına alır, sıklıkla da her şeyi yiyebilir.
Bu davranış, ya ağır bir duygusal yoksunlukta ya da terkedilmiş çocuklarda ortaya çıkar, ayrıca beslenme ve sindirim bozukluklarının eşlik ettiği psikotik çocuklarda da görülebilir.
Bazı uzmanlar, bu çocuklarda yaygın olarak hipokrom anemi yani kansızlık görülmesi nedeni ile bu yeme davranışını "demir" arama şeklinde yorumlamışlardır.
Tanımlanmış belirli bir tedavisi olmayıp, tedavide temel olarak çocuğun psikososyal, çevresel davranışları incelenir, aile danışmanlığı yapılır ve aile-uzman işbirliğine gidilir.
Pika
A. En az 1 ay süreyle, yenilebilir olmayan maddeleri sürekli olarak yeme
B. yenilebiliri olmayan maddelerin yenmesi gelişim düzeyine göre uygun değildir
C. Bu yeme davranışı kültürel açıdan onanan bir uygulamanın bir parçası değildir
D. bu yeme davranışı sadece başka bir mental bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkıyorsa bile ayrıca klinik değerlendirmeyi gerektirecek derecede ağırdır.
yaygınlık
2 yaş altındaki çocuklarda pika tanısını koymak oldukça zordur
Yapılan alan çalışmalarına göre 1 yaşındaki çocuklarda %75;
2, 3 yaşındaki çocuklarda % 15 oranında ağza yabancı madde götürme tanımlanmaktadır.
yaygınlık
Zeka sorunu olan kişilerde pikanın yaygınlığı zeka geriliği arttıkça orantılı bir şekilde artmaktadır.
Kurumlarda takip edilen zeka geriliği olan kişilerde pikanın yaygınlığı %10-33 arasında değişmektedir.
etyoloji
Pikanın etyolojisinde organik, psikodinamik, sosyoekonomik ve kültürel faktörler rol oynamaktadır.
Farelerde yetersiz demir ve kalsiyum alımının pikaya yol açtığı gözlenmiştir.
etyoloji
Pikanın oluşumunda yoksulluk, anne ihmali ve tacizi; dezorganize aile koşulları (yetersiz beslenme ve bakım gibi) temel nedenler arasında sayılmaktadır.
Ayrıca bazı kültürlerde pikanın kabul görmesi hastalığın ortaya çıkmasında bir rol oynamaktadır.
Tanı ve klinik özellikler
Plaster, kağıt, boya, giysi, saç, böcek, hayvan parçaları, kum gibi maddeleri yeme durumu vardır.
Çocukların çoğu gerginliği azaltmak ve sakinleşmek için parmak emme, tırnak yeme gibi oral uğraşılara sahiptir.
Tanı ve klinik özellikler
Pika; anemi, ishal/kabızlık, bağırsaklarda solucan oluşumu, toxoplasmosis, zehirlenme ve yetersiz beslenmeye yol açar.
tedavi
Çeşitli tedavi yöntemleri önerilmektedir:
Fiziksel sınırlamalar
Müdahaleci ya da müdahaleci olmayan davranışçı terapiler
Zaman konrollü ve davranışı düzelterek ilerleme yöntemi
Çevresel değişkenleri zenginleştirme
Çocuk ve anneler için grup terapileri
tedavi
Öncelikle çocuk, bakım veren kişi ve çevresi dikkatle değerlendirilmelidir.
Bakım veren kişiye pikanın tehlikeleri konusunda bilgi verilmelidir.
Bakım verenle çocuk arasındaki ilişki düzeyi artırılırken diğer yandan pika davranışı davranışçı tekniklerle azaltılmalıdır.
Ruminasyon Bozukluğu
A. Olağan bir işlevsellik döneminden sonra, en az 1 ay süreyle yiyeceklerin yinelenen regürjitasyonu ve yeniden çiğnenmesi
B. bu davranış eşlik eden bir gastrointestinal ya da genel tıbbi bir duruma bağlı değildir
C. Bu davranış sadece anoreksiya nervoza ya da bulimia nervozanın gidişinde ortaya çıkmamaktadır.
yaygınlık
Nadir görülen bir bozukluktur
Erkeklerde kızlardan daha fazla görülmektedir. Ayrıca zeka geriliği olan kişilerde diğer insanlara göre daha fazla görülmektedir
etyoloji
Çeşitli nedenler oluşumunda rol oynamaktadır
Bozuk anne-çocuk ilişkisi
Ayrılma endişesi
Annenin tepkisizliği ya da ilgisizliği
Ruminasyon bozukluğu
Kısmen hazmedilmiş yiyeceğin; belirgin bir bulantı, tiksinme, öğürme ya da ilişkili sindirim sistemi bozukluğu olmadan ağıza getirilmesi ve yeniden çiğnenmesidir. Çocuk, çiğnenen yiyeceği yeniden yutar ya da tükürür. Yineleyici bir biçimdedir, başlangıcı genellikle üç aylıktan sonradır. Daha ileri yaşlarda ve ergenlerde ise sıklığı azalır.
Ruminasyon, çocuklarda nadiren görülür, cinsiyet farklılığı yoktur, daha çok 3 ila 12. aylar arasında ve zeka geriliği olan çocuklarda ortaya çıkar. Bu çocuklarda basit bir kendini uyarma davranışı olarak, diğer çocuklarda ise anne çocuk ilişkisindeki çeşitli bozukluklardan kaynaklandığı düşünülmektedir.
İmmatür adı verilen, evlilik sorunları yaşayan ve çocuğa yeterli bakımı sağlayamayan bir anne tipi vardır. Çocuk ruminasyon ile yeme sürecini yeniden başlatmakta, böylece annenin sağlayamadığı doyumu elde etmeye çalışmaktadır. Ayrıca aşırı gerginliğin de nedenler arasında olduğu vurgulanır.
Tedavi sonuçları olgu sunumları ile sınırlıdır ve çocuğun psikososyal çevresinin düzenlenmesi, bakım verenin şefkatli ilgisi, annenin tek ya da baba ile birlikte psikoterapiye alınmasını içerir.
Ruminasyon oluştuğunda, çocuğun ağzına hafif elektrik akımı verilmesi ya da limon gibi tadı hoş olmayan maddelerin sıkılması gibi davranışçı teknikler de etkili olabilmektedir.
etyoloji
Bazı araştırmacılar bu durumun “gastroesophageal” bir reflu belirtisi olduğunu öne sürmüşlerdir
Bazı görüşlere göre kusma davranışının ilgi çekmesi nedeniyle öğrenilmiş bir davranıştır.
etyoloji
Son zamanlarda opyat reseptör duyarlığındaki bozulma ya da endorfinerjik iletimdeki azalmanın rol oynadığı ileri sürülmüştür.
etyoloji
Biyopsikososyal bakış açısı en uygun yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Çocuk gastrointestinal sorunlarla birlikte ilişkide güçlük yaşadıkça, sıklıkla reflü ve kusma davranışını ortaya koyar. Ardından bir noktada artık çocuk kusmayı ve yeniden çiğnemeyi başlatarak hastalığı da başlatmış olur.
etyoloji
Kendini gergin hissettikçe kusmayı ve yeniden çiğnemeyi başlatmayı öğrenir. Bu ruminasyon kırılması oldukça güç bir alışkanlık haline gelir.
Tanı ve klinik özellikler
Bazı bebekler baş parmaklarını emerler, ellerini ağızlarına sokarlar. Ardından kusma davranışını başlatıp yiyecekleri yeniden ağızlarında çiğneyip tekrar yutarlar. Hatta bir grup çocukta ağızda tutma görülür ve kötü ağız kokusuna neden olabilir.
tedavi
Ruminasyon nedenlerine göre oluşturulan teoriler ve bunlara bağlı farklı tedavi öneriler bulunmaktadır.
Reflü oluşumunu engelleyecek cerrahi müdahalelerden davranışçı önerilere kadar bir yelpazeyi kapsamaktadır.
tedavi
Öğrenilmiş bir alışkanlık olduğu yaklaşımı temel alındığında, örneğin, her reflü davranışında limon tadı ya da acı sos kullanmak kişinin bu davranışı yapmasına engel olabilir.
Beslenme bozukluğu
Yetersiz beslenme
Obesite
Beslenme Bozukluğu
A. Belirgin bir biçimde kilo alamama ya da en az 1 aylık bir sürede belirgin bir kilo kaybı ile giden, sürekli olarak yeterince yemek yemiyor olma ile kendini gösteren beslenme bozukluğu
B. Bu bozukluk, eşlik eden bir gastrointestinal ya da genel tıbbi duruma bağlı değildir
C. Bu bozukluk başka bir mental bozuklukla ya da hazır yiyecek bulunmaması ile daha iyi açıklanamaz
D. başlangıcı 6 yaşından önce olur
yaygınlık
Çocukların %15-35 “inde görülür.
Sık görülenler;
Az yeme
Yemek seçme
Yeme sürelerinde sorunlar
Garip yiyecek alışkanlıklarıdır.
yaygınlık
Yapılan çalışmalarda ilk yıl içinde yemeyi reddeden çocukların %70”inde yeme sorunları ve ardından okul sorunları ortaya çıkmaktadır.
Yetersiz Beslenme
Bebeklerin ya da küçük çocukların beslenme bozukluğu tanımı, kilo alamama ya da kilo kaybı ile gerçekleşen yetersiz beslenmeyi belirtmek için kullanılır.
Bu bozukluk genellikle hayatın ilk yılında ortaya çıkar, bazen de 2-3 yaşlarında başlar. Pediatri kliniklerine yatırılan çocukların %1-5'i yeterli kilo alamayan çocuklardır.
Bu hastaların yaklaşık yarısı herhangi bir genel tıbbi duruma bağlı olmayan ve bu grupta ele alınan beslenme bozukluklarıdır.
Bakım veren kişi değiştiğinde, beslenmede iyileşme ya da kilo alımı tanıyı destekleyen önemli bir ipucudur. Tanı koyabilmek için bozukluğun altı yaşından önce başlaması koşulu vardır.
Obesite
Çocuklarda yeme ile ilgili olarak ortaya çıkan, ancak anoreksinin arkasında kalmış bir sorundur. Özellikle de erişkinlerdeki obesite ile ilgili çalışmalar sonrası ortaya çıkmıştır.
Klinik anlamda obesite, kişinin ağırlığının boyuna göre beklenen kilodan %20 daha fazla olması şeklinde tanımlanır. %60 ya da daha fazla olması ise ağır risk etkeni olarak değerlendirilir. Okul çağındaki çocuklarda sıklığı %5 oranındadır.
Obesitenin yerleşmesi için iki dönem vardır:
Bebeklik döneminde başlayan,
2-12 yaşlarında başlayan.
Obesiteye eşlik eden psikolojik sıkıntılar diğer belirtilerle ortaya çıkar.
Bunlar,
okul başarısızlığı ve gece altını ıslatma (ikincil obezlerde en sık rastlanır) gibi göstergelerdir.
Zeka geriliğinde de obesiteye sık rastlanır. Çocuk sembolik anlamlar bulamadığı için doyum arar. Aile ise eğitici olması gerekirken çocuğun beslenmesine yönelmiştir.
Sıklıkla, ailenin duygusal bakımında eksiklikler söz konusudur. Obesitenin gelişmesi ve çocuğun muayeneye getirildiği yaş arasında uzun süreler vardır.
Kural dışı olarak ergenlik dönemi verilebilir. Aileler 11-13 yaşlan arasında, daha çok da kızlar için endişe ederler. Obezlerin %15-25'i zayıflarken, diğerlerinde obesite, yetişkinlik dönemlerinde de devam eder.
Dikkatin obesite belirtilerine yöneltilmesi, tedavide başarısızlıkla sonuçlanır. Çünkü aile, çocuğun diyet yapmasını ister, çocuğun ise böyle bir isteği yoktur.
Diyet süresince çocuk zayıflatılabilirse de diyetin bitmesiyle kilolarını hızla alacaktır. Kalori kısıtlaması gereklidir, fakat şişmanlığın psikosomatik değerlendirilmesi gerekir.
Tedavi, çocuğun uyumu olmaksızın bir işe yaramaz. Duygusal destek, davranış düzenlenmesi, aşırı yeme ve perhiz ile ilişkili kaygı ya da depresyona yardım önerilir. İlaç ile tedavi hiçbir zaman önerilmez. İştah kesiciler (amfetamin) ya da cerrahi yöntemlerin yararı ise sınırlıdır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Beslenme ve Yeme Bozuklukları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Kamil ERTEKİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Kamil ERTEKİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Kamil ERTEKİN Fotoğraf
Uzm.Psk.Kamil ERTEKİN
Denizli
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi36 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Kamil ERTEKİN'in Yazıları
► Yeme Tutumu ve Yeme Bozuklukları Psk.Şeyma ALTINEL
► Yeme Bozuklukları Psk.Mehmet ARAS
► Yeme Bozuklukları Psk.M.Enes İMERT
► Yeme Bozuklukları Psk.Dnş.Havva BAYAR
► Yeme Bozuklukları Psk.Tamer Numan DUMAN
► Yeme Bozuklukları Psk.Dnş.Özkan KENARLI
► Yeme Bozuklukları Dr.Psk.Ezgi TUNA
► Yeme Bozuklukları ÇOK OKUNUYOR Psk.Seda GENÇ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Beslenme ve Yeme Bozuklukları' başlığıyla benzeşen toplam 34 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öfke Yönetimi Ekim 2014
► Psikolojik Stress Eylül 2014
► Dissosiyatif Bozukluklar Mayıs 2014
► Zeka Nedir? Nisan 2014
◊ Heyecan ve Uyarılma Ağustos 2014
◊ Kişilik Bozuklukları Mart 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:47
Top