Affetmek ve Hafiflemek
AFFETMEK VE HAFİFLEMEK..Kişinin kendi iyiliği için geçmişi bırakması ve herkesi affet*mesi iyileşme için şarttır.Belki de mutluluk yolculuğunun başında yapmamız gereken ilk eylemdir affetmek. “İstediğim gibi biri olmasan da seni affediyorum”, “seni affe*diyor ve özgür bırakıyorum”, “kendimi olduğum gibi kabul ediyorum ve onaylıyorum” gibi olumlu düşüncelerle işe başlanabilir. Her şeyin malzemesi düşüncedir, kişi inandıktan ve istedikten sonra düşüncelerini değiştirebilir. Kişinin “ben kötü bir insanım” diyen bir düşüncesi varsa, bu düşüncenin olumsuz bir duygu yaratacağı ve bu duygunun da tüm bedeni kaplayacağı muhtemeldir. Oysa kişinin böyle bir düşüncesi olmasaydı, böyle bir duygusu da olmayacaktı. Düşünceler değiştirilebilir, kişi düşüncelerini değiştirebilirse duyguları da ortadan kaybolacaktır. Çünkü geçmişin bir gücü ve olumsuz bir düşünce kalıbının ne kadar uzun sürdürülmüş olmasının bir önemi yoktur. Güç noktası şimdiki zamandır, şu an ve şimdidir. Yani kişi şu andan itibaren özgür olmayı ve kendini affetmeyi seçebilir. Çünkü affetme düşünceleri ve onaylama sözcükleri, kişinin geleceğini yaratacaktır.
Tüm hastalıklar affetmeme durumundan kaynaklanabilir. Çünkü, kızma, içerleme, öfkelenme, darılma, küslük ve nefret etme gibi duygular; kişinin yaşam enerjisini çalabilir, kendini sevmesini engelleyebilir, yaşama sevinci duymaktan kişiyi alıkoyabilir, geleceğe umut ve coşkuyla bakmasını engelleyebilir. Bu nedenle kişi hastalandığı zaman, yüreğini gözden geçirmeli ve “kimi affetmeye ihtiyacım var?” diye düşünmelidir.Ve affetmeye en başta anne-babasından başlamalıdır.Çünkü anne-babanın kişiye yükledikleri bireyi en fazla yoran,yıpratan yüklerdir.Kişi çocukluğunda sevilmemiş ve desteklenmemişse; “hiçbir şeyi doğru düzgün yapamıyorsun” “hep senin hatan” şeklindeki cümleleri sık duymuştur. Bu cümleler de kişinin ileriki yaşamında sıkıntılara yol açabilir. Ama kişi tüm bunlar için, anne veya babasını suçlamamalıdır. “Hepimiz, kurbanların kurbanlarıyız” sözünü hatırlayarak, anne veya babasının da kendi anne veya babalarının bir kurbanı olduğunu bilmelidir. Çünkü eğer kişi her şeyin umutsuz, kendisinin de kurban olduğu inancı*nı seçerse, evren de bu inanca “evet” diyecektir. Anne kendini sevmeyi bil*miyorsa, baba kendini sevmeyi bilmiyorsa, onların da çocuklarına kendi*ni sevmeyi öğretmesi de imkansız olacaktır. Onlar da çocukluklarında kendilerine öğretilen şeylere dayanarak, yapabilecekleri*nin en iyisini yapmaya çalışmışlardır. Bu nedenle suçlamak yerine sorumluluk almak, anne veya babayı anla*mak, onları kendi çocukluklarıyla ilgili konuşturup neler yaşadıklarını hissetmek önemlidir. Eğer kişi onları anlayışla dinleyebiliyorsa, onların korkularının ve katı kurallarının gerçekten nereden geldiğini anlama ve hissetme şansı bulacaktır, onların kendisi kadar korku dolu olduklarını ve her şeyin bir tekrar olduğunu görebilecektir. İnsan sürekli gelişim ve değişim içindedir. Bu süreçte kişinin geçmişe karşı tutumunu değiştirmesi çok önemlidir. Çünkü geçmiş yaşanmış ve bitmiştir. Bunu değiştirmek imkansızdır ama kişi geç*miş hakkındaki düşüncelerini değiştirebilir. Yani kişi geçmişte birisi tarafından incitildiği için, şimdiki hayatında farkında olmadan kendini cezalandırıyor olabilir. Bu nedenle kırgınlıklar çok derin olsa da, kişi bu kırgınlıkları daha da derinleşmeden çözmeye başlamalıdır, ruhsal ve bedensel sağlığını yitirene ya da ölüm yatağına düşeceği ana kadar beklememelidir. Beklerse panik havasına girebilir. Kişi panik içinde olduğu anlarda, düşüncelerini kendini iyileştirme konusuna yoğunlaştıramaz, önce korku*larını yenmek için zaman harcamak zorunda kalır.
Daha mutlu daha hafif bir hayat için yüklerinizden kurtulun,affedin..Affetmek bir nevi ruhunu bulmak,ruhunu anlamaktır..
Tüm hastalıklar affetmeme durumundan kaynaklanabilir. Çünkü, kızma, içerleme, öfkelenme, darılma, küslük ve nefret etme gibi duygular; kişinin yaşam enerjisini çalabilir, kendini sevmesini engelleyebilir, yaşama sevinci duymaktan kişiyi alıkoyabilir, geleceğe umut ve coşkuyla bakmasını engelleyebilir. Bu nedenle kişi hastalandığı zaman, yüreğini gözden geçirmeli ve “kimi affetmeye ihtiyacım var?” diye düşünmelidir.Ve affetmeye en başta anne-babasından başlamalıdır.Çünkü anne-babanın kişiye yükledikleri bireyi en fazla yoran,yıpratan yüklerdir.Kişi çocukluğunda sevilmemiş ve desteklenmemişse; “hiçbir şeyi doğru düzgün yapamıyorsun” “hep senin hatan” şeklindeki cümleleri sık duymuştur. Bu cümleler de kişinin ileriki yaşamında sıkıntılara yol açabilir. Ama kişi tüm bunlar için, anne veya babasını suçlamamalıdır. “Hepimiz, kurbanların kurbanlarıyız” sözünü hatırlayarak, anne veya babasının da kendi anne veya babalarının bir kurbanı olduğunu bilmelidir. Çünkü eğer kişi her şeyin umutsuz, kendisinin de kurban olduğu inancı*nı seçerse, evren de bu inanca “evet” diyecektir. Anne kendini sevmeyi bil*miyorsa, baba kendini sevmeyi bilmiyorsa, onların da çocuklarına kendi*ni sevmeyi öğretmesi de imkansız olacaktır. Onlar da çocukluklarında kendilerine öğretilen şeylere dayanarak, yapabilecekleri*nin en iyisini yapmaya çalışmışlardır. Bu nedenle suçlamak yerine sorumluluk almak, anne veya babayı anla*mak, onları kendi çocukluklarıyla ilgili konuşturup neler yaşadıklarını hissetmek önemlidir. Eğer kişi onları anlayışla dinleyebiliyorsa, onların korkularının ve katı kurallarının gerçekten nereden geldiğini anlama ve hissetme şansı bulacaktır, onların kendisi kadar korku dolu olduklarını ve her şeyin bir tekrar olduğunu görebilecektir. İnsan sürekli gelişim ve değişim içindedir. Bu süreçte kişinin geçmişe karşı tutumunu değiştirmesi çok önemlidir. Çünkü geçmiş yaşanmış ve bitmiştir. Bunu değiştirmek imkansızdır ama kişi geç*miş hakkındaki düşüncelerini değiştirebilir. Yani kişi geçmişte birisi tarafından incitildiği için, şimdiki hayatında farkında olmadan kendini cezalandırıyor olabilir. Bu nedenle kırgınlıklar çok derin olsa da, kişi bu kırgınlıkları daha da derinleşmeden çözmeye başlamalıdır, ruhsal ve bedensel sağlığını yitirene ya da ölüm yatağına düşeceği ana kadar beklememelidir. Beklerse panik havasına girebilir. Kişi panik içinde olduğu anlarda, düşüncelerini kendini iyileştirme konusuna yoğunlaştıramaz, önce korku*larını yenmek için zaman harcamak zorunda kalır.
Daha mutlu daha hafif bir hayat için yüklerinizden kurtulun,affedin..Affetmek bir nevi ruhunu bulmak,ruhunu anlamaktır..
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Affetmek ve Hafiflemek" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Kemal TUNCER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Kemal TUNCER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.