2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İnsan Nasıl Değişir ve Dönüşür?
MAKALE #12295 © Yazan Uzm.Psk.Bilge ÇAPOĞLU | Yayın Şubat 2014 | 15,365 Okuyucu
Toplam Davranış ve Değişim
Hepimiz, ortak nesnel dünyamız ve onun zor koşullarının tutsakları olduğumuzu düşünmekle hata ediyoruz. Biz nesnel dünyanın tutsağı değiliz. Ama her birimiz, sorumlusu olduğumuz kendi öznel dünyalarımızın tutsağıyız. Yani kendi yansıtmalarımızla yarattığımız dünyanın.
İşte tek değiştirmemiz gereken dünya, bu dünya. Tek başımıza değiştirmeye gücümüzün yeteceği tek dünya da bu dünya.
Herkes, başkalarını değiştirmeye çalışıyor, ama kimse kendini değiştirmeyi düşünmüyor. Değişim ise, önce düşüncelerde başlar, sonra da, duygulara sirayet eder. Duygularımız da fizyolojimizi tetikleyip harekete geçirir. Bu sürece ‘toplam davranış’ adı verilir. Her değişimi, daha doğru bir ifada ile her dönüşümü, ancak böyle bir toplam davranış gerçekleştirebilir.
“Davranış dört bileşenden meydana gelir: Düşünce, hissetme, fizyoloji ve eylem. Bu dört bileşenden sadece düşünce ve davranışlarımız üzerinde doğrudan bir kontrol gücüne sahibiz. Duygu ve fizyolojimiz de bunları izlemek zorunda.” (Glasser, 1999, s.95-96)
“O nedenle nezaket için birbirimize sorduğumuz “Nasılsınız?” sorusu yerine, “Önemli bir gelişme var mı?”, “Bugün ne yapmayı planlıyorsunuz?””(Glasser, 1999, s.101) sorularını sormak çok daha işlevseldir. Bu zihnimizi uyarır ve eyleme yönlendirir. Çünkü, toplam davranışın, yalnız ikisini biz belirleyebiliyoruz: Düşünme ve eylem. Bu ikisini seçerken diğer ikisini de dolaylı yoldan seçmiş oluyoruz. O halde değişmemek için geçerli hiçbir mazeretimiz kalmıyor ortada.
Ben düşünceyi de, eylemi de seçebilirim. Duygularım da bunları izler, izlemek zorunda. O zaman toplam davranışın içine iradeyi de katmak gerekir.
İrade nedir? Bir şeyi yapma ya da yapmama isteğidir. Yani insanın seçme yeteneği, seçme gücü. İradenin gücünü, bir şeyi yapma ya da yapmamayı, bir şeye tepki verip vermemeyi isteme derecesi belirler. Aynı kişinin değişik konularda gücü değişen bir iradeye sahip olmasının nedeni budur. Yani gözümüz, kulağımız gibi farklı işlevsel güçlerde olabilen bağımsız duyu organlarımız gibi, kişiliğimizden bağımsız bir irademiz yoktur. İrade, benlik değerlerimizin ortak gücü ya da bileşkesinden başka bir şey değildir.
‘İsteme’ derecelerimizi etkileyerek irademizin gücünü azaltan faktörler de vardır:
Dirençlerimiz, çatışmalarımız, korku ve kaygılarımız.
Bunlar, irademizi zayıflatan ya da etkisiz kılan frenlerimizdir. Eğer bilinçaltınız el freninizi çekmişse, çok isteseniz de, hiçbir şey yapamazsınız..
Olaylar karşısında bizim elimizi kolumuzu bağlayan, bizi adeta felç edip olduğumuz yerde donduran, bir yığın savunma mekanizmalarımız, öğrenilmiş çaresizlik duygumuz, komplekslerimiz var. Bunlar bizim irademizi zayıflatıp sakatlayan, onu etkisiz kılan içsel kalkanlarımızdır. Bunlar, yalnız her sağduyulu insandan beklenen sağduyulu davranışlarımızı engellemekle kalmaz, aynı zamanda bizi, bir sürü akıldışı seçim ve eylemlere de sürükleyebilir.
Bu nedenlerle, bir ömür boyu her çeşit insanlık dışı muamelesiyle karşılaşmış olmamıza rağmen, şiddet uygulayan alkolik ya da paranoyak bir eşe bir ömür boyu katlanabiliyor, ya da tam tersi, en küçük nedenlerle evliliklerimizi bozup yıkabiliyoruz.
Bu tür akıldışı seçimleriyle kendilerinden beklenen akılcı tutum ve davranışları bir türlü gösteremeyen insanlara kızmamız mı doğru olur, yoksa onları anlamaya çalışmamız mı?
Kimse bile bile kendine ya da başkalarına kötülük yapmaz. Her kötülüğün ardında ya bilgi sanılan bir bilgisizlik ya da bir yığın zihinsel sorun ya da bozukluk vardır.
Aslında kötü insan yoktur. Kötü olan kendimizi tanımamamız, o nedenle de, kendimizi yönetmede başarısızlığa uğramamızdır.
Bu başarısızlığımızın nedenlerini araştıracağımıza, birbirimizi bir takım ahlâki yaftalarla damgalayıp yargılamak da, sadece ahlâkı, ahlâksızlığa alet etme sorunu değil, bu sorun da dahil bütün bu saçmalıklar, ya kendi cehalet karanlığımızın ya da zihinsel sorunlarımızın bir sonucudur.
Hastalıktan sağlığa, tutsaklıktan özgürlüğe giden yol, kendimizi, yeteneklisi olduğumuz bütün insanî yönlerimizle yeniden ele almak ve kendi kaderimize yine kendimizin el koymasından geçiyor. İnsan olmanın sorumluluğu, bize insan olmanın bütün koşullarını yeniden keşfetmek gibi bir sorumluluk yüklüyor. Ne var ki bu, büyük bir aşk ve heyecan gerektirir. İşte tam özgür insan olmanın onurunu bize, böyle bir aşk ve heyecan kazandıracaktır. Bunu da, yalnız kendi içinde ‘yeniden olma’ ateşine, tam ‘kendi olma’ istek ve kararlılığına dönüştürebilenler hak edecektir.
Özü her ne ise, o almayı başaran, dalında o eşsiz bestesini icra eden her kuşun, baharda doğanın deseninde renk renk motif olmuş her çiçeğin, altımızda ilmek ilmek halı olmuş her yeşil otun, kendi olma onurunu kazanmış her bitki, her canlının tam olarak yaptığı budur.
Bizim de tam kendimiz olabilmemiz, asıl farklılığımızı tam bir cesaretle ortaya koyabilmemiz ise, önce bütün iç ve dış zincirlerimizi kırmamız, bütün iç ve dış koşullanma tutsaklıklarından kurtulmamızın bir yolunu bulmamız anlamına geliyor.Yani yeniden özümüze dönmek için bize ait olmayan benliğimizi değiştirmemiz gerekeceği anlamına.
Neden Değişmek İstemiyoruz?
Eğer yolcusu olduğunuz yolun, çok ileri bir etabına kadar gelmişseniz, o yolun yanlış olduğunu anlasanız bile, başka bir yola kolay kolay geçiş yapamazsınız. Her şeyden önce, benliğinizi korumaktan sorumlu olan güvenlik sisteminiz, buna karşı çıkar. Çünkü henüz hiç hazır olmadığınız başka bir yolun yolcusu olmanız istenmektedir sizden. Oysa her yol ne kadar farklı ise, bunun için gerekli maddî ya da psikolojik donanım da o kadar değişiktir. Bu nedenle her insanın geliştirdiği savunma ve güvenlik sistemi farklıdır. Bir karakterin ihtiyaç duyduğu güvenlik donanımını bir kişiye tam kazandırmadan, o kişiliği taşıyan kimselere “Kendini değiştir, başka bir karakter ya da kişilik kalıbına gir.” demek, o kişiyi çok tedirgin eder.
Önce, bir yandan taşıdığı karakterin aslında onun acı ve sorunlarının kaynağı olduğu ona anlatılırken, öte yandan da, edineceği yeni karakterin alt yapısı, kendisine yavaş yavaş kazandırılmalıdır. Edineceği yeni karakterinin, kendisi için eskisinden çok daha güvenli olacağı içgörüsüne kavuşturulmalıdır. Aksi halde eski karakterine eskisinden daha büyük bir dirençle sarılmasına yol açılabilir. Bir terapinin bazen yıllarca sürmesinin asıl nedeni, hep terapide yapılan bu temel stratejik yanlışlardır.
Karakter değişiminin temeli ise, bilinç değişimidir. Ne var ki, genellikle karakter ve bilinç değişimi, birlikte gerçekleşen ortak bir süreçtir. Terapide ancak bu iki yönlü değişim sayesinde ilerleme sağlanabilir.
2. Birlik Bilinciyle Kavramların Yeniden Yorumu
İnsanların bize göre yanlış düşüncelerini değiştirmeye çalışma yerine, gerçekten onlara yardımcı olmak istiyorsak, onlara bundan daha iyisini verme çabasını göstermeliyiz. Daha iyisi ise, düşüncelerini değiştirmek değil, düşüncelerinin üretildiği tezgahı, makineyi, sistemi değiştirmektir. Kısaca; düşünme, algılama, anlamlandırma, yorumlama sistemlerini değiştirme.
Bu da, insanı birlik bilinci açısından yeniden eğitme; özellikle onun zihnini, benlik ve karakterini aşama aşama yeniden inşa etme, yeni baştan oluşturma anlamına gelir.
Anlama, kavrama, algılama tarzı ya da tekniği, iletişimin de temelidir. Çünkü iletişimde en büyük sorunlar, buralarda çıkmaktadır. Telefon, bilgisayar gibi iletişim araçlarıyla iletişim sağlarken ortaya çıkan teknik sorunları hiç tartışmadan, derhal teknik elemanlara havale ediyoruz. Ama insanlararası iletişimde çıkan sorunlarda ise, aynı akılcı tavrı, ne yazık ki, gösteremiyoruz. Böyle durumlarda çoğunlukla sorunun ne tür bir sorun olduğunun farkında olmadığımız gibi, sorunu teknik bir sorun olarak görmediğimiz için de, onun çözümü için uygun bir çaba gösteremiyoruz. Örneğin akıllı bir insan arızalanan bir telefon ya da bilgisayara, çalışmıyor diye bağırıp çağırır, ya da kızıp küfreder mi?
Arızalı bir telefonun bize çıkardığı sorunla başa çıkmada zorlanmıyoruz. Çünkü onu teknik bir sorun olarak görüyor, o mantıkla yaklaşıyoruz. İnsanlar arasındaki ilişki ve iletişim sorunlarına da, her şeyden önce bir teknik sorun olarak bakabilirsek, aramızdaki her tür sorunu çözmede önemli mesafeler alabiliriz.
Anlamayan insan yoktur; onunla uygun dille konuşamayan, etkin iletişim kurma ustalık ve becerisi gösteremeyen insan vardır.
Buna en güzel örnek Helen Keler’dır. Kendisi kör, sağır, dilsiz olduğu halde, biri çıkıyor, onunla iletişim kurmanın bir yolunu keşfetmekle kalmıyor, onun başarılı bir yazar olmasını bile sağlayabiliyor.
Bundan çıkarmamız gereken ders şudur: Her şeyi başarmanın bir yolu vardır. Biri yapabiliyorsa, ben de yapabilirim.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İnsan Nasıl Değişir ve Dönüşür?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Bilge ÇAPOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Bilge ÇAPOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     6 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Bilge ÇAPOĞLU Fotoğraf
Uzm.Psk.Bilge ÇAPOĞLU
İstanbul
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi48 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Bilge ÇAPOĞLU'nun Makaleleri
► İnsan Değişir mi ? Psk.Berivan ŞENTÜRK
► Kaygı Paranoyaya Dönüşür mü? Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
► Ruhsal Olarak Sağlıklı İnsan Nasıl Olur? Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ
► İnsan ve İletişim ÇOK OKUNUYOR Psk.Dnş.Muhittin DAR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'İnsan Nasıl Değişir ve Dönüşür?' başlığıyla benzeşen toplam 29 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Panik Atak ve Emdr Haziran 2014
► Ego ve Terapi Nisan 2014
► Kendimiz Olmak Nisan 2014
► Yardım Etmenin Düzenleri Aralık 2013
► Eşim Beni Hiç Anlamıyor Ağustos 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:52
Top