2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Karşı Kıyada Kalanlar
MAKALE #12323 © Yazan Psk.Ahmet YILMAZ | Yayın Mart 2014 | 2,942 Okuyucu
Öykü 1:
14 yaşında, annesiyle birlikte yaşıyordu. Babası ile annesi henüz 7 yaşındayken boşanmışlardı. 2 yaşında erkek bir kardeşi daha vardı. Mahkeme ailenin isteği doğrultusunda erkek kardeşini sosyal esirgeme yurduna vermiş, kendisini de babasına teslim etmişti. Annesi memleketine geri dönmüş, orda başka biriyle evlenmişti. İstanbul’da babası ile birlikte kalıyordu. Babası bir fabrikada gece bekçisi olduğu için geceleri işe gidiyor, gündüzleri de eve gelip uyuyordu. Evde tek başına bir hayat yaşıyordu. Akraba ilişkileri yoktu. Hiçbir zamanda olmamıştı. Tek arkadaşları okulda ve mahallede tanıştığı kişilerdi. Zamanının çoğunu arkadaşlarıyla dışarıda geçirirdi. Okulu da giderek asmaya başlamıştı. Dört kişilik bir arkadaş grubu vardı. Annesine en çok ihtiyaç duyduğu dönemde annesi yoktu. Babası zaten ev içinde sadece bir hayaletti. Tek ailesi arkadaşlarıydı. Arkadaşlarının çoğunun aileleri boşanmıştı. Hepsi kendi tabirleriyle özgürlerdi. İstedikleri yere gidebilir, istediklerini yapabilirlerdi. Giderek sokak daha cazip gelmeye başlamıştı. Sokakta yaşamaya başladı. Babası, polise kayıp ihbarında bulunup eve götürdüğünde ertesi gün tekrar kaçıyordu. Sokak ona cazip gelmeye başlamıştı. Sokakta yaşamanın bir takım kuralları vardı. Öncelikle bir gruba üye olmanız gerekiyordu. Yoksa yaşayamazdınız. Gruba üye olmak için grup liderine tabi olmanız gerekiyordu ve onlarla birlikte bağımlılık yapan maddeler kullanmalıydınız. Maddeyi kullanıp bağımlı olduktan sonra artık suç örgütleri için bulunmaz bir elemandınız. Öyle de olmuştu. Suça karışmaya başlamıştı. Poliste sayısız dosyası vardı. Kendisi bile inancını kaybetmişti. Artık bu hayat onun için değişmezdi. Öyle de oldu, hırsızlık için girdiği bir evden kaçarken balkondan atlarken korkuluklara düşüp hayatını kaybetti…

Öykü 2:
Annesi odasını temizlerken yatağının içinde bir defter buldu. Önce önemsemedi aldı masaya koydu. Odayı toparladıktan sonra merak edip açıp baktı. Defter kızının yazdığı günlüktü. Son iki yıldır tutulmuş bir günlüktü. Her anne baba gibi kızının kendisi hakkında düşüncelerini ve gizli olarak yaptıklarını merak ettiği için okumaya başladı. Sayfaları okudukça yüzünün rengi değişmeye başlamıştı. Her sayfa ayrı bir yıkım olmaya başlamıştı onun için. Okudukça yüreğinde acı hissetmeye başladı. Kızı ile ilgili hep en mükemmelini yaptığını düşünen anne için bunları okumak çok zor gelmişti. Kendisi ve eşi ile ilgili hakarete varan yazılar, erkek arkadaşları, bir yıldır esrar kullandığı, arkadaşıma kalmaya gidiyorum diyerek şehir dışına çıktığı, Beyoğlu’nun barlarında sabahlamaları … hepsini yaşlı gözlerle ve çaresiz bir şekilde okuyordu. Defteri alıp hemen fotokopisini çekti. Eşine de okuttu. Eşi de aynı şekilde yıkılmıştı. Tek çocukları vardı. Maddiyat olarak sıkıntı çekmesin, ilgilenelim diye tek çocuk yapmışlardı. Her zaman harçlığını fazlasıyla verir, istediğini alır ve hiçbir zamanda sınır koymazlardı. Evde sanki roller değişmiş, kızları kendilerini yönetiyordu. Tüm bunlara rağmen kızları hem madde bağımlısı olmuş hem de genç yaşta erkek arkadaşlarıyla cinsel birliktelikler yaşamıştı. Çaresiz bir şekilde yardım etmek, bir şeyler yapmak istiyorlardı. Halbuki baba da anne de kızlarıyla hep arkadaş gibiydiler. Kızlarına hiç karışmamış, o ne istediyse yapmışlardı. Peki nerde hata yapmışlardı da kızları bu hale gelmişti…

Yukarıda anlatılan iki öyküde toplumda sıklıkla görülen ve bizim karşılaştığımız olaylardır. Boşanmış aileler ve boşandıktan sonra umursanmayan, kendi haline bırakılan, daha ergenliğe bile girmeden yetişkin gibi sorumluluk beklediğimiz çocuklardır. Bize başvuran ailelere çocuk eğitimi nedir veya çocuklarınızla ilgilenin dediğimizde,çocuğuna harçlığını düzenli olarak verdiğini, parasal sıkıntı çekmediğini, ne istediyse aldığını, arkadaşlarıyla görüşmesine ve gezmesine karışmadığını, en önemlisi çocuklarıyla arkadaş gibi olduklarını gururla, iyi bir iş yapmış ve karşılığında ödül ve ikram bekleyen biri gibi övünerek söyleyen ailelere çok rastlarız. En tehlikeli ve bir çok problemin de kaynağı olan anlayış “ben çocuklarımla arkadaş gibiyim” sözcüğüdür. Bir aile hiçbir zaman çocuğuyla arkadaş gibi olamaz, olmamalıdır da. Biz arkadaşlarımızla paylaşabildiklerimizi, onlarla konuştuklarımızı ailelerimizle konuşabiliyor, paylaşabiliyor muyuz? Arkadaş ilişkisinde sınır yoktur. İlişkide saygı duruma göre değişir. Arkadaşımız bizden hoşumuza gitmeyen bir istekte bulunduğunda işimize gelmiyorsa yapmayız, gerekirse onu kaybetmeyi bile göze alırız. Arkadaşımızın bize karışması hoşumuza gitmez. Arkadaşımızla aramızda sınır yoktur. Her şey eşit olarak yaşanır. Peki arkadaşımızla olan ilişkimiz bu şekilde sağlam temellere dayanmıyorsa ve biz çocuklarımızla da arkadaş gibi olursak, çocuklarımızla olan ilişkilerimiz sağlam temellere dayanmış olur mu? Aramızda sınır bulunur mu? Saygı ve itaat olur mu? Otorite ve disiplin dediğimiz ve aile üyelerinde olması gereken davranışı uygulayabilir miyiz? Çocuklarınızla arkadaş gibi olun akımı ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde bundan yaklaşık 30 yıl önce çıkan bir yaklaşımdır. Aileler çocuklarına eğitim verirken bu şekilde yaklaşarak bir nesil yetiştirdiler ve şuan Amerika’da yetişen yeni nesil bunun yanlış olduğunun en açık göstergesi oldu. Şuan Amerikalı ve Avrupalı eğitimciler bunun yanlışlığının farklında ve yeni yaklaşımları “asla çocuklarınızla arkadaş gibi olmayın, demokrat bir aile olun” oldu. Maalesef her şey de olduğu gibi eğitimde de Amerika’nın ve Avrupa’nın uygulayıp ta terk ettiği yanlışları bizim ülkemiz uygulamadan yanlışlığın farkına varamıyor. Ailelerin öncelikle doğru olan aile tutumunun hangisi olduğunu öğrenip, ona göre çocuk yetiştirmeleri gerekiyor. Aksi takdirde ahlak ve maneviyatın olmadığı, yanlış anne baba tutumuyla yetişen çocukların sonu maalesef yukarıda anlatılan ve daha da trajik olan olaylarla karşımıza çıkmaya devam edecektir.

İş yoğunluğundan çocuklarına zaman ayıramayan babaların eve geldiklerinde onlara hediye getirerek bu ihtiyacı karşılamaya çalıştıkları görülür. Böylece baba da çocuklara hediye alarak bir nebzede olsa kendini rahatlatmış olur. Fakat bu tavır çocukları sürekli yeni bir şeyi yaşama hazzından alıkoyar ve çocuklarda doyumsuzluk duygusunu geliştirir. Zamanla aldığınız hediyelerin de bir değeri kalmaz. Bunun yerine eve gelindiğine ilk olarak çocuklara 15-20 dakika ayırıp, onlarla oyun oynamak, onları dinlemek ve onlarla birlikte kitap okumak çocuklar için daha geliştirici ve doyurucu olur. Zaten çocuklar ebeveynleri ile çok uzun süre birlikte oyun oynamazlar. Belli bir zaman sonra sıkılır, kendi başlarına oynamaya başlarlar. Anne ve baba ile kurulan iletişim bebeğin toplumsallaşma sürecinde oynayacağı rolü de belirler. Bireyin toplumsallaşması ev içinde başlar, okul hayatıyla devam eder. Evde sağlam temeller üzerine kurulan ilişkilerle gelişen toplumsallaşma süreci onun sosyal hayatta karşılaşacağı kişilerle güvenli ve sağlıklı ilişkiler kurmasına zemin hazırlar. Unutulmaması gerekir ki sağlıklı bireyler sağlıklı toplumların oluşmasını sağlar, sağlıklı toplumlar içerisinde büyüyen çocuklar da sağlıklı bir birey olarak yetişirler.

Aristo bundan 2300 yıl önce gençleri şöyle özetlemiştir. Tutkuludurlar, huysuz ve öfkelidirler, tutkularının kölesi olurlar. İsteklerinin önüne dikilen en küçük engele bile katlanamazlar. Onura ve başarıya paradan çok önem verirler. Eli açık ve iyilik severdirler çünkü kötülükleri tatmamıştırlar. Çabuk güvenip, çabuk bağlanırlar. Çünkü aldatılmamışlardır. Yüksek amaç ve hayalleri vardır. Koşulların sınırlayıcı etkisini öğrenmemişlerdir. Sevgide de nefrette de aşırıya kaçarlar. Her şeyi bildiklerini sanır, onun için yanlışlarında sonuna kadar direnirler”
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Karşı Kıyada Kalanlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ahmet YILMAZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ahmet YILMAZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ahmet YILMAZ Fotoğraf
Psk.Ahmet YILMAZ
İstanbul
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi13 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Ahmet YILMAZ'ın Makaleleri
► Depresyona Karşı 10 Öneri Psk.Burçak ÖZDEMİR
► Karşı Cinsle İletişim Psk.Namık ACAR
► Bonzaiye Karşı Hipnoz Dr.Psk.Mehmet BAŞKAK
► Çocuk Krallığına Karşı Psk.Cengiz TÜRKMEN
► Karşı Gelen Çocuk Psk.Evren Evrim ÖNAL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Karşı Kıyada Kalanlar' başlığıyla benzeşen toplam 34 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Pozitif Psikoterapi Aralık 2013
► Çocukla İletişim Mayıs 2013
► Çocukla İletişim Mayıs 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:57
Top