Çiftler Arasındaki İlişkiyi Kötüye Götüren Sebepler
ÇİFTLER ARASINDAKİ İLİŞKİYİ KÖTÜYE GÖTÜREN SEBEPLER
Ünlü bilim adamı ve dünyaca ünlü çift terapistlerinden John ve Julie Gottman, 30 yılı aşkın yaptıkları boylamsal araştırmalarda ilişkileri kötüye götüren gerçekleri ve çiftlerin yaptığı hataları ve işlevsel olmayan çatışma çözme yöntemlerini şu başlıklarda ele almışlardır:
1) Pozitiflikten çok Negatiflik: çiftler arasındaki çatışmaların çözümlenmesi sırasında ve günlük iletişimde pozitif duygunun varlığı çok önemlidir. Çiftlerden birisi ya da her ikisi, sorunların çözümünde negatif tutum ve tavırlar içinde olduğunda çatışma daha da büyümekte ve bu durum zamanla çiftlerin birbirinden kopmasına neden olmaktadır. Bu da boşanmaya giden yolda önemli bir faktördür.
2) Negatif Duygunun Artışı: eleştiri, savunmacılık, duvar örme, küçümseme gibi yapılan iletişim hataları partnerler arasındaki diyalogda oldukça işlevsizdir. Bu davranışlar yapıldıkça, pozitiflik zamanla yerini negatifliğe bırakır. Bu negatiflik devam ettikçe de çiftler arasında “uzaklaşma” olur. Bu da yine boşanmanın önemli habercilerinden biridir.
3) Duygusal Kopukluk ve İçe Çekilme: bir başka negatif ve işlevsel olmayan davranış şekli, eşler arasında çıkan tartışmalarda artan negatif duygunun varlığı ve herhangi bir pozitif duygunun yokluğudur. Şefkatin, ortak mizahın, soru sormanın, aktif ilginin, destek ve empatinin belirgin eksikliği çiftlerin zamanla birbirinden duygusal olarak kopmalarına ve içe çekilmelerine neden olur.
4) Onarma Girişimlerinin Başarısızlığı: partnerler, ilişkilerinde gerginlik yaşadıklarında birbirlerinden uzaklaşabilmekte, ve tekrar iletişim kurma girişimlerinde başarısız olabilmekteler. Bu gibi durumlarda yumuşak başlangıçlar telafi etmede önemli rol oynar. Yumuşak başlangıçlara örnek olarak eşlerin ifadelerinde suçlayıcı, eleştirici, küçümseyici tutumlarından ziyade kendi duygularını ifade ederek konuşmaya başlamaları verilebilir. Çift terapisinin amacı, çiftlerin tartışmalardan kaçınmalarına neden olmak değil, birbirlerini incitmeden ve yanlış anlamadan, ilişkiyi onarabilme becerilerini geliştirmelerine yardım etmektir.
5) Negatif Duygunun Baskın Gelmesi: çiftler birbiriyle iletişim halindeyken verdikleri mesaj negatif duygu içerdiği zaman, partnerler birbirleri ile ilgili negatif atıflar geliştirirler. Zamanla negatif duygu baskın geldiğinde, verilen mesajın içeriden ve dışarıdan algılanışı arasında uyuşmazlık olur. Aslında tarafsız veya pozitif olan mesaj, partner tarafından negatif olarak algılanabilir. Bu yüzden negatif duygulanım pozitif etkileşime baskın gelir.
6) Erkeklerin Kadınlardan gelen Etkiyi Kabul Etme Başarısızlığı: erkeğin duygusal kopukluğu ya da diğer partnerin yoğun negatif duygulanımının erkeğin küçümseme ya da eleştirisini artırmasına neden olması zamanla erkeklerin kadınlardan gelen etkiyi kabul etmelerine engel olabiliyor.
7) Fizyolojik Uyarılma: çiftler arasındaki çatışmalar sonucunda insan vucudunda bazı fizyolojik değişimler olmaktadır. Bunlar; artan nabız, kasılma, damar büzülmesi, kandaki oksiyen miktarındaki azalma, kortizol salgılanması, artan amigdala aktivasyonu, bağırsak, mide ve böbrekteki azalan kan miktarı gibi fizyolojik değişimler, kişinin bilgi alma kabiliyetinde azalmaya, problem çözme kabiliyetinde düşüşe, eleştiriye karşı aşırı hassasiyete, dinleme ve empati kurmada azalmaya neden olmaktadır. Bu sebepten dolayı çiftlerin gergin ve çatışmalı olduklarında mola vermeleri, uygun bir zamanda tekrar iletişime geçmeleri gerekir.
çift terapisinde amaç, çiftler arasında ilişkide var olan sorunları ortaya koymada rol oynayan bu faktörleri belirlemek ve eşlerin farkındalıklarını artırarak çözüme yönelik girişimlerini desteklemektir.
Not: Bu yazı John ve Julie Gottman tarafından yazılan “Çiftler Arasındaki Köprüyü İnşa Etmek” isimli kitaptan alıntılanarak yazılmıştır.
Ünlü bilim adamı ve dünyaca ünlü çift terapistlerinden John ve Julie Gottman, 30 yılı aşkın yaptıkları boylamsal araştırmalarda ilişkileri kötüye götüren gerçekleri ve çiftlerin yaptığı hataları ve işlevsel olmayan çatışma çözme yöntemlerini şu başlıklarda ele almışlardır:
1) Pozitiflikten çok Negatiflik: çiftler arasındaki çatışmaların çözümlenmesi sırasında ve günlük iletişimde pozitif duygunun varlığı çok önemlidir. Çiftlerden birisi ya da her ikisi, sorunların çözümünde negatif tutum ve tavırlar içinde olduğunda çatışma daha da büyümekte ve bu durum zamanla çiftlerin birbirinden kopmasına neden olmaktadır. Bu da boşanmaya giden yolda önemli bir faktördür.
2) Negatif Duygunun Artışı: eleştiri, savunmacılık, duvar örme, küçümseme gibi yapılan iletişim hataları partnerler arasındaki diyalogda oldukça işlevsizdir. Bu davranışlar yapıldıkça, pozitiflik zamanla yerini negatifliğe bırakır. Bu negatiflik devam ettikçe de çiftler arasında “uzaklaşma” olur. Bu da yine boşanmanın önemli habercilerinden biridir.
3) Duygusal Kopukluk ve İçe Çekilme: bir başka negatif ve işlevsel olmayan davranış şekli, eşler arasında çıkan tartışmalarda artan negatif duygunun varlığı ve herhangi bir pozitif duygunun yokluğudur. Şefkatin, ortak mizahın, soru sormanın, aktif ilginin, destek ve empatinin belirgin eksikliği çiftlerin zamanla birbirinden duygusal olarak kopmalarına ve içe çekilmelerine neden olur.
4) Onarma Girişimlerinin Başarısızlığı: partnerler, ilişkilerinde gerginlik yaşadıklarında birbirlerinden uzaklaşabilmekte, ve tekrar iletişim kurma girişimlerinde başarısız olabilmekteler. Bu gibi durumlarda yumuşak başlangıçlar telafi etmede önemli rol oynar. Yumuşak başlangıçlara örnek olarak eşlerin ifadelerinde suçlayıcı, eleştirici, küçümseyici tutumlarından ziyade kendi duygularını ifade ederek konuşmaya başlamaları verilebilir. Çift terapisinin amacı, çiftlerin tartışmalardan kaçınmalarına neden olmak değil, birbirlerini incitmeden ve yanlış anlamadan, ilişkiyi onarabilme becerilerini geliştirmelerine yardım etmektir.
5) Negatif Duygunun Baskın Gelmesi: çiftler birbiriyle iletişim halindeyken verdikleri mesaj negatif duygu içerdiği zaman, partnerler birbirleri ile ilgili negatif atıflar geliştirirler. Zamanla negatif duygu baskın geldiğinde, verilen mesajın içeriden ve dışarıdan algılanışı arasında uyuşmazlık olur. Aslında tarafsız veya pozitif olan mesaj, partner tarafından negatif olarak algılanabilir. Bu yüzden negatif duygulanım pozitif etkileşime baskın gelir.
6) Erkeklerin Kadınlardan gelen Etkiyi Kabul Etme Başarısızlığı: erkeğin duygusal kopukluğu ya da diğer partnerin yoğun negatif duygulanımının erkeğin küçümseme ya da eleştirisini artırmasına neden olması zamanla erkeklerin kadınlardan gelen etkiyi kabul etmelerine engel olabiliyor.
7) Fizyolojik Uyarılma: çiftler arasındaki çatışmalar sonucunda insan vucudunda bazı fizyolojik değişimler olmaktadır. Bunlar; artan nabız, kasılma, damar büzülmesi, kandaki oksiyen miktarındaki azalma, kortizol salgılanması, artan amigdala aktivasyonu, bağırsak, mide ve böbrekteki azalan kan miktarı gibi fizyolojik değişimler, kişinin bilgi alma kabiliyetinde azalmaya, problem çözme kabiliyetinde düşüşe, eleştiriye karşı aşırı hassasiyete, dinleme ve empati kurmada azalmaya neden olmaktadır. Bu sebepten dolayı çiftlerin gergin ve çatışmalı olduklarında mola vermeleri, uygun bir zamanda tekrar iletişime geçmeleri gerekir.
çift terapisinde amaç, çiftler arasında ilişkide var olan sorunları ortaya koymada rol oynayan bu faktörleri belirlemek ve eşlerin farkındalıklarını artırarak çözüme yönelik girişimlerini desteklemektir.
Not: Bu yazı John ve Julie Gottman tarafından yazılan “Çiftler Arasındaki Köprüyü İnşa Etmek” isimli kitaptan alıntılanarak yazılmıştır.
Yazan
![]() |
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çiftler Arasındaki İlişkiyi Kötüye Götüren Sebepler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Esra ÜNAL ŞENGÜL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Esra ÜNAL ŞENGÜL'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.