2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Zoru mu Severim Zordan mı Severim
MAKALE #12676 © Yazan Psk.İlkten ÇETİN | Yayın Haziran 2014 | 4,047 Okuyucu
ZORU MU SEVERİM ZORDAN MI SEVERİM
Günümüzde sosyal, resmi ve kurumlar içinde gerçekleşen her türlü insan ilişkisinde başarılı olmanın önkoşulu her türlü insanla geçinebilme becerisidir. Fakat öyle insanlar vardır ki onlarla birçok insan anlaşamaz ve bu insanlar geçinilmesi zor insanlar olarak tanınır. Geçinilmesi zor insanlarla geçinebilme için gerekli önkoşul insanın kendisini tanıması, olaylar karşısında ne tür tepkiler göstereceğini, ne tür duygular yaşayacağını öngörebilmesidir. İkinci önkoşul da yaşadığı duyguların kedisini yönlendirmesini önlemektir. Genellikle size nasıl davranılmasını istiyorsanız, öyle davranmanız tavsiye edilir. Oysa geçinilmesi zor insanlarla geçinmek istiyorsanız, onlara onların uyumsuz davranışlarını arttırmayacak biçimde davranmanız gerekmektedir. Hiçbir şeyi beğenmeyenlerden her şeye muhaliflere kadar zor insanlarla uğraşmak ayrı bir yetenek gerektiriyor. Onlardan uzak durma lüksünüz yoksa işe onları tanımakla başlayabilirsiniz... Onlar her yerde! Evde, ofiste, okulda, konserde, restoranda... Hiçbir şeyi beğenmeyenlerden her şeye muhaliflere kadar zor insanlarla uğraşmak ayrı bir yetenek gerektiriyor. Üstelik dört yeni huysuz tipi de yükselişte. Bu aralar sık sık iletişim problemleri yaşadığınızı mı düşünüyorsunuz? Endişe etmeyin; hata sizde değil! Etraftaki ‘zor insan’ların sayısında artış var. Peki kim bu zor insanlar? Toplumda zor olmayı seçmek aslında çoğu zaman bir varoluş biçimidir. Bu kişiler gücünü zor olmaktan alır. Zor olmayı, kontrolü ve otoriteyi elde tutmak gibi yorumlarlar. Ancak kişilikle karakter farkına da dikkat çekmekte fayda var. Karakter doğuştan getirdiğimiz bir temel unsurdur. Kişilik ise aile ve sosyal çevre gibi etkenlerle tarafından şekillenir. Her iki özellik de farklılık olup olmadığını gözlemektir. Bu aşamada hem kendisindeki hem karşısındakinde olan değişimleri yakalanabilmesi önemlidir. Bütün değişimi karşıdakinden beklemek doğru değildir; yaşananları değerlendirme tarzınızda bir değişiklik olup olmadığını; karşıdakinde daha önce fark edemediğiniz, ama fark ettikten sonra ona yönelik duygu ve düşüncelerinizde değişiklik yaratan bir durum olup olmadığını gözden geçirin. Bazen sonradan fark edilen bazı özellikler daha iyi geçinmenin yollarını açmanın yanında beklenmeyen bir dostluğun gelişimine de olanak sağlayabilmektedir. Davranışlarını kişisel algılamayın. Ortak nokta bulmak için kendinizi zorlamayın. Yargıda bulunarak değil soru sorarak ya da yazarak iletişim kurmayı deneyin. Problem yaratacak konulardan mümkün olduğunca uzak durun.davranışlarımız üzerinde rol oynar. Zor insanlarla baş etmek için müthiş bir duygusal olgunluğa sahip olmak gerekiyor. Aslında mücadelenin en kolay yolu onlardan uzak durmak. Ancak ya bu kişi anneniz veya patronunuz ya da size çok yakın biriyse bu çokta mümkün değil. Üstelik evdeki zor insanla ofistekiyle olduğu gibi baş edemiyorsunuz da... Bir gün değişeceklerini ümit etmek de hayal kırıklığıyla sonuçlanabiliyor. En etkili yol onları tanımak ve ona göre saf almak. Amerikan Psychology Today dergisi de bu ara yükselişte olan dört zor insan grubunu belirledi; Her daim muhalifler, nevrotikler, reddedilmeye dayanamayanlar ve egoistler. Kısaca anlatacak olursak; Her daim muhalifler hep agresif olanlar gergin, sürekli tepkili, her daim muhalif, alaycı, güvensiz, yanılmaktan hoşlanmayan. Nerede bulursunuz: Ofiste, internette, her yerde. En sevdiği söz: “Gelip, orayı başına yıkacağım!” Nasıl tanırsınız: Çok çabuk sinirlenirler. Kendilerinde asla hata aramaz, derhal suçu başkasına atarlar. Yatıştırmak ya da gönül almak onlar için gereksizdir. Karşılarında sürekli haksız eleştiriye maruz kalırsınız. Agresiflikleri bulaşıcıdır. Çoğunlukla doğrudan yüzleşmek gerekir. Zorba patronlar bu gruba örnektir. Kendilerini herkesten üstün görerek altındakileri ezmek için özellikle kırıcı konuşurlar. Vücudumuzda stres hormonu diye tanımladığımız iki önemli hormon var; salgıladığımız ‘cortisol’ ve ‘adrenalin’. Bu iki hormonun salgısında fazlalık varsa ‘agresyon’ (saldırganlık) söz konusu olabilir. Nevrotiklere baktığımızda, Anksiyete, karamsarlık, sürekli zorluk çıkarma, her şeyi reddetme, başkalarının fikirlerini öldürme. Onları bulmanın mümkün olduğu alanlar, politik bloglar ve doktor ofisleridir. En sevdiği söz: “Evet, ama…” Peki nasıl tanırsınız dersek, sizin için küçük ve halledilebilir bir şey, nevrotikler için çözümsüz ve umutsuz bir vakadır. Belirtileri genelde mutsuzluk, anksiyete ve duygusal huzursuzluktur. Bu insanlar zor olduklarının farkına varmazlar ama insanların sinirine dokunurlar. Çok talepkardırlar ve her şeyi kafaya takarlar. Sonunda da tek istediklerinin sorun yaratmayıp aslında yardımcı olmak olduğunu söylerler. Mücadele için konuşmak faydasızdır. Dışarıdan gelen etkilere karşı bağışıklıdırlar. Paniğine ortak olmamak için onlarla her zaman sakinliğinizi koruyarak konuşmalısınız. İçlerinde endişe yatar. Nevrotiklerin kişiliklerinin altında endişe duygusu çok hakimdir. Endişeleriyle baş etmek adına kullandıkları savunma mekanizmaları, onları toplumda aşırı tutumlar içinde var etmeye itebilir. Reddedilmeye Dayanamayanlar ise sürekli adam yerine konulmadıklarını düşünürler, her şey özellikle onlara karşı yapılmıştır, beğenilmemeye karşı hep tetiktedirler. Sürekli attığı elektronik postasını alıp almadığınızı soranlar bu grupta yer alıyor. En sevdiği söz: “Bir sebepten dolayı benden rahatsız mı oldun?” Onlarla ilgili bir şeyi beğenmediğiniz anda bunun sebebini kendilerini sevmeme olarak algılarlar. Sürekli kendilerinin dışlandığına dair işaret ararlar. Attığı bir elektronik postaya hemen cevap vermemeniz onlar için kahredicidir. Reddedilmek onları saldırgan yapar. Reddedilmeye dayanamayanlar, en hızlı artan zor insan grubu. Günümüzde aşırı şımartılarak büyütülmüş büyük bir jenerasyon bu dertten mustarip. Bu tipteki insanlar narsist özellikler gösterirler. Bu kişilerde statü kaygısı yoğundur. Toplumda var olmayı hep belli bir duruş ile özdeşleştirirler. Kabul görmek ya da reddedilmemek adına birçok kişinin yapmaya cesaret edemeyeceği şeyi yapabilirler. Çok hırslıdırlar. Narsistik duyguları çok yoğundur. Egoistler de durum şöyledir. Kendi istekleri herkesten önce gelir. Her şeyi üstüne alınır ve kişiselleştirirler. Hep haklı oldukları konusunda ısrar ederler. Nerede bulursunuz: Reality şovlarda, Meclis’te, üniversitelerin sanat bölümünde. En sevdiği sözler: “Ya benim dediğim ya da hiç!” Nasıl tanırsınız: Egoları, etrafta olup biten her şeyden daha fazladır. Hiçbir zaman orta yolu bulmaya yanaşmazlar. Onlara bir sıkıntıdan bahsettiğinizde derhal kendilerini suçladığınızı iddia ederek olay çıkarırlar. İstedikleri olmadığında tepki gösterirler. Herkes kendi söylediğinin doğru olduğunu göstermek için öyle bir savaş veriyor ki çözüme yönelik hiçbir adım atılmıyor. Bu tip insanların artışındaki sebep toplumdaki geleneksel kuralların gevşemesi. Eskiden öfke bir kişilik bozukluğu olarak görülürken şimdi herkes en küçük provokasyonda öfkesini dışavuruyor. Bunda televizyonun etkisi büyük. Bu kişiler bencil olurlar. “Biz olmayı bilebilmek için önce ‘ben’ olmak gerekir. Ancak ben olmak demek, ‘bencil’ olmak anlamına gelmez. Egoizm kişinin benmerkezci olmasının bir diğer tarifidir. Şov dünyasında var olmanın da bir formülü gibi adeta...
Nasıl Baş ederiz? Geçinilmesi zor bir insanla geçinme çabasına girildiğinde ilk yapılması gereken kendi davranışlarını gözden geçirmektir. Karşıdaki kişinin davranışlarına aşırı duygusal bir tepki verip vermediğinizi gözden geçirin. Benzer özellikleri olan insanlara hemen her zaman nlaşma sorunu yaşıyor musunuz? özellikle duyarlı olduğunuz konular var mı ? İkinci yapılması gereken yaşadıklarınızı güvendiğiniz ve yakın hissettiğiniz bir kişi ile paylaşmaktır. İşe duygular karıştığında insanın kendi yaşadıklarına tarafsız bakabilmesi ve kendi kusurları ile yüzleşebilmesi pek mümkün değildir. Üçüncü aşamada yapılması gereken o kişiyle uygun bir zamanda konuyu görüşmektir. Ancak bu görüşmede üslubun ayarlanabilmesi çok önemlidir. Karşı tarafı savunma ve saldırıya yöneltecek tutum ve davranışlardan sakınılmalı ve suçlayıcı olunmamalıdır. Fakat böyle bir endişe, anlatılmak isteneni açık olarak ifade etmeme sonucu yaratmamalıdır. Karşıdakinin de en az sizin kadar iyi niyetli ve iyi geçinmenin yollarını bulmaya çalışan bir kişi olabileceğini unutmayın.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Zoru mu Severim Zordan mı Severim" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İlkten ÇETİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İlkten ÇETİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İlkten ÇETİN Fotoğraf
Psk.İlkten ÇETİN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi259 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İlkten ÇETİN'in Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Zoru mu Severim Zordan mı Severim' başlığıyla eşleşen başka makale bulunamadı.
► Kendine Sevgili Misin? Şubat 2022
► Bilişsel Çarpıtmalar (Düşünce Hataları) ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:03
Top