2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikiyatrinin Schindler’i Loren Mosher’ın Ardından
MAKALE #1269 © Yazan Psk.Üstün ÖNGEL | Yayın Temmuz 2008 | 6,504 Okuyucu
Açıklama: Loren Mosher'in ölümünün üzerinden dört yıl geçmiş. Tanımayanlar olabilir diye ölümünün ardından yazdığım yazıyı iletiyorum. Mirası kaybolmaz umarım.
Üstün Öngel


Psikiyatrinin Schindler’i Loren Mosher’ın Ardından


Üstün Öngel

Çağımızın medikal psikiyatri karşıtı en önemli isimlerinden, “Soteria Projesi” adıyla bilinen çok başarılı psiko-sosyal yardım uygulamasının mimarı psikiyatrist Loren Mosher, ardında “zengin bir miras” bırakarak 9 Temmuz Cumartesi günü Berlin’de karaciğer yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü klinikte öldü.

Loren Mosher yıllarca psikiyatrinin Schindler’i gibi çalıştı. Schindler nasıl sistemin içinde yer alıyor gibi görünerek sayısız Yahudi’yi toplama kamplarından kurtarmışsa, Mosher da sözgelimi Amerikan Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu’nda (National Institute of Mental Health) çalıştığı yıllarda, başta “şizofrenler” olmak üzere sayısız insanın ilaçsız ve akıl hastanesine yatırılmadan “çözüm bulmasının” koşullarını oluşturmak için mücadele verdi.
Soteria Projesi (1) adını verdiği ve kendisinden önce İngiltere’de bir başka sistem karşıtı psikiyatrist Laing’in ilk denemelerini yaptığı “doğal bir ev ortamında insani ilişkiler yoluyla yardım” uygulamasının sonuçları çok çarpıcıydı: Soteria Evi’nde misafir edilen “şizofrenler”, Ev’den ayrıldıktan iki yıl sonra izlendiğinde, hastaneye yatırılan ve ilaçla “tedavi edilenlere” kıyasla, çok daha iyi durumdaydılar.

“Şizofreni” teşhisi konmuş genç insanlar, hiç hastaneye yatırılmadan “Soteria Evi”nde misafir ediliyorlardı ve hiçbir psikiyatri veya psikoloji formasyonu almamış gönüllülerle sıcak bir iletişim yaşıyorlardı. “Ev”den istedikleri zaman ayrılma özgürlükleri olduğu gibi, toparlanıp da “Ev”den ayrıldıktan sonra diledikleri zaman “Ev”i ziyaret edebiliyorlar, “sohbet edecekleri” birini bulabiliyorlardı.

Soteria Evi’nde “uzman hegemonyası” yaşanmadı hiç. Sorunlar altında ezilen bu insanlara hiçbir zaman “hasta” gözüyle bakılmadı. Olumsuz yaşam deneyimleri nedeniyle sorunlar yaşayan bu insanların olumlu yaşam deneyimiyle toparlanabilecekleri öngörüldü ve uygulama da aynen öngörüldüğü gibi gerçekleştirildi. Alınan sonuçlar da bu öngörüleri çok kuvvetli bir şekilde destekledi.
***
Loren Mosher, 35 yıl üyesi olduğu Amerikan Psikiyatri Birliği’nden 4 Aralık 1998 yılında zehir zemberek bir mektupla istifa etmişti: “Ne yazık ki, Amerikan Psikiyatri Birliği, toplumu ilaç bağımlısı olmaya teşvik ediyor… psikiyatri neredeyse bütünüyle ilaç firmaları tarafından satın alınmış durumda… artık Amerikan Psikiyatri Birliği değil, Amerikan Psikofarmakoloji Birliği oldunuz…”

Bu sözleri söyleyen Mosher, yıllarca (1968-1980) Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu’nda “Şizofreni Araştırmaları Merkezi”nin başkanlığını yürütmüştü. Soteria Projesi uygulaması da bu yıllarda gerçekleştirilmişti. Fakat işi gerçekten çok zordu. Sağlam bir destek almadan, psikiyatriye hakim olan nöro-biyolojik-farmakolojik yaklaşıma karşı, tamamiyle psiko-sosyal bir yardım uygulaması olan Soteria Projesi’ni sürdürebilmesi mucizevi bir şeydi denebilir. Çünkü bu, psikiyatrinin tüm önermelerine, yerleşik uygulamalarına ve ilaç firmalarının tüm çıkarlarına ters bir uygulamaydı. Başarısı psikiyatrinin varlığına ciddi bir tehditti. Öyle de algılandı ve devamının gelmesi engellendi.

Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu’nda çalıştığı yıllarda yaşadıklarıyla ilgili çok çarpıcı bir kesiti Mosher’ın kendi ağzından dinleyelim: “Şizofreniye çare diye böbrek dializi ile tedavi yöntemi diye bir şey attılar ortaya. Neden etkili olduğunu tahmin etmek çok kolaydı. Bu tedaviyi uygulayan hekim ‘şizofrenlere’ bir baba şefkatiyle yaklaşan biriydi. Ekibiyle birlikte ‘şizrofrenleri’ çok rahat bir ev ortamında misafir ediyordu ve tüm görevlilerin yaklaşımı çok sıcaktı. Tüm bu olumlu yaklaşımın yanı sıra, evde misafir edilen ‘şizofrenler’ böbrekleri sağlam olmasına rağmen haftada iki kez dializden geçiyordu. Belli bir süre sonra bu insanlar toparlanmaya başladıklarında, bunu sağlayan şeyin ‘dializ’ olduğu ilan edildi. Oysa kimse o evdeki olumlu havanın bu toparlanmayı sağlayabileceğini düşünmedi. Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu’nda, şizofreninin dializle tedavisi üzerine başka araştırmacılar tarafından yapılacak çalışmalar için milyonlarca dolar harcamaya zorlandık. Tahmin edebilirsiniz ki, dializ hiç işe yaramadı. Defalarca anlatmaya çalıştım işe yaramayacağını. Fakat Ulusal Akıl Sağlığı Kurumu ‘politik bir hayvandır’; beni dinlemediler ve kurum, diyalizin insanları şizofreniden kurtaracağını gösterme iddiasındaki sayısız araştırmaya boş yere milyonlarca dolar fon aktardı.” (2)
***
Psikiyatri şimdilerde bu nöro-biyolojik-fizyolojik-genetik-farmakolojik yaklaşımı iyice abartmış durumda. Fakat bir yanda bu yaklaşım kabarırken, diğer yanda psikiyatri karşıtı hareket de olgunlaşarak daha etkili yöntemler geliştiriyor. Bilhassa Avrupa’da, örneğin Finlandiya’da Jaakko Seikkula’nın araştırma ve uygulamaları, aynen Soteria Projesi’nde olduğu gibi, hastaneye yatırılmayan, ilaç verilmeyen ve doğal ortamlarında psiko-sosyal yardım sunulanların çok daha iyi düzeyde sosyal hayata döndüklerini gösteriyor.
Üstelik Soteria Projesi ve benzeri uygulamalar (saf psiko-sosyal yardım) öyle sıkça iddia edildiği gibi hastaneye yatırma ve ilaçla müdahaleden daha pahalıya gelmiyor. Örneğin Soteria Evi uygulaması hastaneye yatırmaya kıyasla %40 oranında daha ucuza mal oluyordu. İlk başta kişi daha uzun süreyle Soteria Evi’nde kalıyordu (hastaneden bir ayda çıkarken, Soteria Evi’nden dört beş ayda çıkıyorlardı); ama uzun vadede, hastaneye yatırılan ve sözde tedavi edilenler tekrar tekrar hastaneye dönerken ve çok uzun süreyle ilaç kullanırken, Soteria Evi’nde misafir edilenler çıktıktan sonra bir daha kolay kolay Ev’e dönmüyorlardı.

Başarılı sonuçları bu kadar net olan bu uygulamalar, giderek daha iyi organize olan sivil girişimler aracılığıyla insanlara duyuruluyor. Avrupa’da ve Amerika’da yıllık kongreler de düzenleyen bu sivil girişimler, bir yandan ilaçla müdahalenin sayısız sakıncalarından halkı haberdar ederken, diğer yandan olumsuz yaşam deneyimlerinin doğal bir sonucu olan bu psikolojik sorunların yine saf psiko-sosyal yardımla nasıl başarıyla üstesinden gelinebileceğinin somut yollarını, Soteria Projesi ve benzeri diğer uygulamaların somut sonuçlarıyla birlikte halka iletiyorlar.

Örneğin geçtiğimiz aylarda Britanya’da, sadece yetişkinler için onay almış ama yıllardır bir şekilde küçücük çocuklara bile verilen anti-depresanların önemli bir kısmının 18 yaşın altında kullanımının yasaklanması, bu sivil mücadelenin de bir sonucu olarak görülebilir. Yine örneğin, psikiyatri karşıtı mücadele veren psikiyatristler içinde çok özel bir yeri olan Peter Breggin’in 30 yıl önce kurduğu Uluslararası Psikoloji ve Psikiyatri Araştırmaları Merkezi (International Center for the Study of Psychology and Psychiatry) önümüzdeki Ekim ayında sekizinci kongresini düzenliyor ve benim de “Hiperaktivite ve Dikkat Eksikliği” diye icat ettikleri bu sözde “hastalık” hakkında sunum yapacağım bu kongre, psikiyatri eleştirisi anlamında akademi içinden ve dışından çok önemli çalışmaları olan araştırmacıları bir araya getiriyor. Anti-depresanların iç yüzünü ortaya çıkaran Britanyalı psikiyatrist-akademisyen David Healy, “hiperaktivite”de kullanılan Ritalin benzeri ilaçların “bağımlılığa” yol açtığını 20 yıllık muazzam bir emek ürünü çalışmasıyla gösteren psikolog-akademisyen Nadine Lambert, çok ses getiren “Amerika’da Delilik” (Mad in America) adlı kitabın yazarı araştırmacı-gazeteci Robert Whitaker, bu isimlerden sadece birkaçı.

Önümüzdeki 20 yıl içinde, Loren Mosher’ın da bilhassa Avrupa’dakilerle yakın işbirliği kurmuş olduğu bu sivil girişimlerin daha kuvvetleneceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Dileyelim ki, bunların az da olsa izdüşümlerini Türkiye’de de görelim.
***
Loren Mosher ardında çok sağlam ve zengin bir miras bıraktı. Bu alanda mücadele verenler bu mirasın ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar. Son yıllarda üzerinde çalıştığı ve ölümünün ardından sonbahara doğru yayımlanacak yeni kitabı “Soteria: Delilikten Kurtuluşa” (Soteria: Through Madness to Deliverance), Loren Mosher’ın bizlerle paylaşacaklarının ölümüyle bile sona ermediğini gösteriyor sanki bize.
Loren Mosher, onu tanıyanların hafızalarına, sadece psikiyatrinin zararlarına engel olmaya çalışan birisi olarak değil, hayata “gülümseyerek” bakan, her boyutta insancıllığını hissettiren biri olarak yerleşmiş durumda.

(1) Soteria, antik Yunan’da “kurtuluş, yardım, hizmet” anlamına gelen bir sözcük. Loren Mosher’ın Soteria Projesi’ni başlangıcından itibaren ayrıntıyla anlattığı, “Sinir ve Akıl Hastalıkları Dergisi”nde (The Journal of Nervous and Mental Disease, 1999, sayı 187, sayfa 142-149) yayımlanan makalesini geçen yıl çevirdim ve bir buçuk yıldır duyarlılık denince mangalda kül bırakmayan dergilerimizin hiçbirinde yayımlatamadım.
(2) Jeannette De Wayze’in 2003’te “San Diego Weekly Reader”da yayımlanmış çok aydınlatıcı makalesinden alıntılanmıştır: http://www.antipsychiatrie.berlinet.de/artikel/foreign/mosher_2003.htm
Loren Mosher’in biyografisi için: http://www.moshersoteria.com/bio.htm
Loren Mosher’ın çalışmalarının ayrıntılarına ulaşmak için: http://www.moshersoteria.com/
Soteria Projesi hakkında: http://www.moshersoteria.com/soteria.htm
Loren Mosher’ın “Psychology Today” dergisindeki makalesi için: http://www.findarticles.com/p/articles/mi_m1175/is_5_32/ai_55625499
Loren Mosher’ın Amerikan Psikiyatri Birliği’ne (American Psychiatric Association) yolladığı istifa mektubu için: http://adhd-report.com/biopsychiatry/bio_12.html


Üstün Öngel
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Psikiyatrinin Schindler’i Loren Mosher’ın Ardından" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Üstün ÖNGEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Üstün ÖNGEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Üstün ÖNGEL'in Yazıları
► Gidenin Ardından (Kayıp ve Yas) Psk.Feyzullah ALPMAN
► Gidenlerin Ardından: Yas Süreci Psk.Yetkin KUŞAN
► Psikiyatrinin Gerçek Yüzü Psk.İzzet GÜLLÜ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Psikiyatrinin Schindler’i Loren Mosher’ın Ardından' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:02
Top