2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Önümüzdeki En Büyük Engel Kendimiz
MAKALE #12838 © Yazan Psk.Filiz OLCAYTO | Yayın Temmuz 2014 | 4,271 Okuyucu
Önümüzdeki En Büyük Engel Kendimiz

İç çatışma nedir, nedenleri nelerdir?

“Ben oyuncu olmak istiyordum ama herkes tiyatrocu olursam para kazanamayacağımı söyledi. Bende konservatuara gitmek yerine işletmeyi tercih ettim. Şimdi bankada çalışıyorum ama gönlümde tiyatro yatıyor. Ara sıra araştırıyorum nasıl oyuncu olabilirim diye ama ne yeterli eğitimim, ne bu işe ayıracak zamanım, ne de param var. Zaten oyuncu olursam geçinecek kadar para da kazanamam ama yaptığım işi de hiç sevmiyorum. Bütün arkadaşlarım terfi aldı, ben kaç yıldır olduğum yerdeyim.”

“Çok mutsuzum kocamla. Ortak bir şey yapmıyoruz, birbirimizin keyif aldığı şeylerden keyif almıyoruz. Aynı evde yaşayan iki yabancı gibiyiz. Birbirimize tahammül edemiyoruz. Bazen boşanalım ikimizde kurtulalım diyorum ama sonra vazgeçiyorum, çocuklar var diyorum, herkes ne der diyorum. Zaten bu yaştan sonra yeniden evlenecek halimde yok. İyi kötü yine biri var hayatımda deyip oturuyorum.”

“Ben çalışıyorum, kızıma annem bakıyor ama beni de eşimi de adam yerine koymuyor. Kızım konusunda bizi hiç dinlemiyor, bize yokmuşuz gibi davranıyor. Çok üzülüyorum. Kızıma bakacak birini bulsam diyorum ama hem güvenemiyorum hem de annem üzülür diye korkuyorum.”

Bu örnekleri sayfalarca uzatabiliriz ancak farklı olmalarına rağmen hepsinin ortak noktası iç çatışma yaşamaları. Bir tarafları bir şey isterken, diğer taraflarının bunu engellemesi, kısaca kendi içlerinde bir savaş yaşamaları.
Bilinçdışında yaşanan bir iç savaş kişinin kendisini sabote etmesine neden olur. Bu iç çatışma bilinç seviyesine taşınamadığı içinde kişi kendisini sabote edenin aslında içindeki iç çatışma olduğunun farkına varamaz. Bu nedenle çaresiz hisseder, mutsuz hisseder ve bu durumdan nasıl çıkacağını da bilemez. Bir tarafı ihtiyaçlarını karşılamak, kendi istediklerini yapmak ister ama diğer tarafı sürekli engeller. Kısaca, iç çatışmalarda bizi korumaya çalışan korkan bir taraf, bir de istediğini yapıp mutlu olmak isteyen taraf var. Bu durumda neden bir tarafımız bizi gerçekten mutlu edecek şeyleri yapmaktan alıkoyar?

Psikodinamik yaklaşım açısından bakacak olursak insan davranışı libido ve saldırgan dürtüler tarafından motive edilir. Libidoda id, ego ve süperego tarafından düzenlenir. Buna göre libidonun çıktığı yer id ve id zevkin maksimize, acınınsa minimize edilmesine dayanır. Ancak insan büyüdükçe her istediğini istediği anda yapamayacağını öğrenir ve ego gelişmeye başlar. Ego, idin isteklerini toplumun kabul edeceği şekilde gidermeye çalışır. Egodan sonra süperego gelişir ve süperego aileden ve toplumdan öğrendiğimiz değerleri depolar. Psikodinamik yaklaşıma göre de bu depolanan ahlak kurallarına uymak insanı iyi hissettirir ve kaygıyı azaltır. İd, ego ve süperego arasındaki bu dinamiklerin büyük bir bölümü de bilinçdışında olur (Nolen-Hoeksema 1998:45). Bu durumda, insan kaygıyı ve aslında kaygıyı yaratan, yetersizlik, güvende hissetmeme, yalnızlık, sevilmeme, kabul görmeme gibi duyguları deneyimlememek için kendi istek ve ihtiyaçlarını göz ardı ederek ailesinin ve toplumun beklentilerini yerine getirmeyi tercih eder.

Geştalt yaklaşımına göre de insanlar büyürken çevrelerinin değer yargılarını öğrenirler. Bu değer yargılarına göre iyi ve kötü kavramlarını geliştirmeye ve bu şekilde sorumlu-sorumsuz, bağımlı-bağımsız gibi kutuplar oluşturmaya başlarlar. Kişinin olmak istemediği kutup da iç çatışmalara neden olur. Geştalt yaklaşımında üstben ve altben arasında yaşanan kutup çalışmaları, üzerinde en çok çalışılanlardandır (Daş 2012:219). Geştalttaki üstben psikodinamik yaklaşımdaki süperegoya denk gelse de Perls (1969:38 ) Freud’u altbene değinmemekle eleştirmiştir. Üstben, altbene göre daha baskın, sadisttik ve otoriterdir ve altbenin kendi katı kurallarını uymasını bekler. Aynı zamanda üstben sürekli eleştiren, suçlu hissettiren, insana yapamayacağını söyleyen taraftır (Zinker 1977:201). Perls (1969:39)’e göre insana bu şekilde işkence eden üstben bunu kişinin iyiliği düşme maskesi altında yapar ve kişi de özünden uzaklaşıp sürekli üstbenini memnun etmeye çalışır. Sonuçta bu kişide sinir bozukluğu yaratır.

Bu durumda iç çatışmanın kaynağı, özümüzün istediği şeyleri yapmakla, küçüklüğümüzden beri bilinçdışımıza ekilen ailemizden ve toplumdan öğrendiğimiz korkular ve değer yargıları arasındaki çatışma olarak da açıklanabilir. Yukarıda verilen ilk örnekte olduğu gibi, çevremizdeki önemli kişiler için oyuncu olmak para kazanılacak bir meslek değilse ve bilinçaltımız bir şekilde bu bilgiyi almışsa, bu işten para kazanamayacağına inanır. Güvende olmak ve özgür olmak kutupları arasına sıkışır. Geştalt yaklaşımına göre de daha baskın, sadisttik üstben kişiye zaten kabiliyeti olmadığını, bu işi yapamayacağını, parası olmadığı, zamanı olmadığını söyler ve kendi istekleri doğrultusunda da altbeni yönlendirir. Yine büyürken kişinin ailesinin değer yargılarında para ilk sıralardaysa, süperego veya üstben kişiyi korumak için para kazanabileceği bir işte çalışmasını tercih eder. Kişinin en temel korkularından biride güvende hissedememekse o zaman kendisini en güvende hissedeceği işe girer. Burada problem kişinin kendi arzu ve isteklerine göre değil de, ailesinin ve çevresinin korkularına ve değer yargılarına göre hareket etmesidir çünkü bu şekilde hareket etmediğinde bu insanda hiç deneyimlemek istemediği kaygıyı yaratır.

İç çatışmaların çözülmesi

İç çatışmalarda çatışan her iki tarafta aslında kişinin iyiliği için çatışır. Bir taraf insanın gerçekten istediği, ihtiyacı olan şeyleri yapmak ister, diğer tarafta korumak istediği için engeller. Buradaki sorun genelde engellemeye çalışan tarafın engelleme sebeplerinin doğru olmamasıdır. Bunun nedeni, engelleme sebeplerinin aslında başkalarının doğrularına, deneyimlerine dayanması veya güncelliğini kaybetmesidir. Oyunculuktan para kazanamayacağını düşünen kişi aslında bu işi deneyip de başarısız olmuş değildir. Aynı şekilde kocasından boşanmaya cesaret edemeyen kadının “boşanırsam herkes ne der” düşüncesinin altında da başkalarından aldığı bilgiler yatmaktadır çünkü boşanıp bunu deneyimlememiştir. Çocuğunu başkasına bırakamayan kadında da başkalarına güvenilemeyeceği bilgisi vardır ama birçok kişi çocuğunu bakıcılara bırakabilir ve güvenebilir.

İç çatışmalarda insanı korumak isteyen taraf bunu büyürken öğrendiği şekilde yapar. Çok eleştirilerek büyüyen birinin üstbeni veya süperegosu da çok eleştirel olur. Kişiyi istediği şeyi yapmamaya ikna ederken çok eleştirel, çok acımasız ve sadisttik olabilir. Bu da kişiyi yapmak istediği şeyden vazgeçirir, altben hep boyun eğen taraf olur. Burada ki en büyük zorlukta altbenin boğun eğmesinden dolayı çok duyulmayan taraf olmasıdır. Bu nedenle, iç çatışmaların çözülmesi için ilk önce insanın yaşadığı savaşın farkına varması, bunun için de iç diyaloglara dikkat etmesi gerekir. Burada kişinin istediklerini yapmak isteyen tarafı istediğini söylediği zaman korumaya çalışan taraf onu vazgeçirmek için ya suçlayacak, ya yapamayacağı konusunda ikna etmeye çalışacaktır. Bunun karşılığında istediklerini yapmak isteyen öz, korumaya çalışan taraf daha baskın olduğu için kendi isteklerinden vazgeçmiş gibi görünecektir fakat istediklerini yapamadığı için o da korumaya çalışan tarafın istediklerini yapmayacaktır. Kocasından boşanmayan kadının boşanmasını engelleyen üstbene karşılık altbende ilişkisini düzeltmek için hiçbir şey yaptırmayacaktır.

Bu çatışmaların farkına vardıktan sonra her iki tarafı da dinlemek ve iki tarafında uzlaşacağı bir yol bulmak önemlidir. Bunun için aşağıda örneği verilen boş sandalye çalışması etkili bir tekniktir.

Yine yukarıdaki bankada çalışan kişi örneğinden gidecek olursak:

İstediklerini yapmak isteyen taraf: Ben bankada çalışmaktan çok sıkıldım bu iş bana göre değil, ben oyuncu olmak istiyorum.

Koruyucu taraf: Nasıl oyuncu olacaksın, bu konuda kabiliyetin olduğunu nereden biliyorsun, zaten kabiliyetin olsa bile eğitimin yok.

İstediklerini yapmak isteyen taraf: Evet ama okuldayken tiyatro gösterilerine çıkıyordum ve herkes beni çok başarılı buluyordu. Üstelik eğitimde alabilirim.

Koruyucu taraf: Eğitim almak için işten çıkarsan nasıl geçineceksin? Hadi eğitim aldın diyelim, tiyatrodan para kazanacak kadar iyi bir oyuncu nasıl olacaksın. Okulda iki tiyatro oyununa çıktın diye kendini kabiliyetli mi zannediyorsun? Bu kadar insan konservatuarı bitiriyor da bu işten para kazanamıyor, sen mi kazanacaksın? İşten sıkılmış, çıkacakmış, bu işten çıksan seni işe kim alır?

Koruyucu taraf bu kadar şiddetli saldırdığı zaman kişinin istediklerini yapmak isteyen tarafı genelde kabul eden, mağdur taraf olur ve susar. Susmasının bir nedeni de koruyucu tarafa inanmasıdır ama sevmediği bir işte çalıştığı için bankada başarılı olacak terfi alacak hiçbir şey yapmaz ve bu şekilde koruyucu tarafı sabote eder. Ancak bu çalışmalarda kişi daha önce pek de farkında olmadığı özünün de farkına varmaya başlar. Özü (kişinin istediği şeyleri yapmak isteyen tarafı) o kadar da zayıf olmadığını hatta kendisinin de koruyucu tarafı tehdit edebileceğini, koruyucu tarafın kendisini korumaya çalıştığını ve bu tarafın aslında çocukluğunda kendisi için önemli olan bir otorite figürü olduğunu fark etmeye başlar. Kişi bunu anlamaya başladıktan sonra koruyucu tarafının aslında kendisini neden korumaya çalıştığını, temel kaygılarını korkularını anlar. Bu tarafını anlamaya başladıktan sonra diyalog değişmeye başlar çünkü koruyucu tarafın söylediklerine artık inanmamaya başlar. Bu noktada koruyucu tarafın etkisi zayıflar. Burada önemli olan kişinin her iki tarafını da anlaması ve kabul etmesidir. Kişiyi koruyan taraf aslında yalnız kalmaktan, dışlanmaktan korkmakta, güvende hissetmek istemekte veya bunlar gibi çeşitli kaygılar korkular yaşamaktadır. Diğer tarafta belki özgür olmak, bağımsız olmak, istediklerini yapmak, ihtiyaçlarını karşılamak istemektedir. Sorun kişinin biri olursa diğeri olamayacak olduğuna inanmasıdır. Oysa insan hem istediği işi yapıp hem de para kazanabilir ve güvende hissedebilir. Boşanmak istediği kişiden ayrılabilir ve yanında sürekli rahatsız olduğu biriyle olmaktansa, tek başına olmanın çok daha iyi olduğunu görebilir veya gerçekten beraber olmaktan keyif alacağı biriyle beraber olmayı deneyimleyebilir. Kişinin farkındalığı arttığında ihtiyaçlarının, isteklerinin farkına varıp kendisini korumaya çalışan taraf ile daha kolay uzlaşmaya varır. Ancak kısa bir sürede insanının bilinçaltındaki çatışmaları fark etmesini ve çözmesini beklemek gerçekçi değildir. En doğrusu bu iç çatışmalar artık çözülemeyecek dereceye gelmiş ve kişinin hayatını çok olumsuz şekilde etkilemeye başlamışsa bir uzmanının yardıma başvurmaktır.

Kaynaklar
Daş, C. (2012). Gestalt Terapi. Ankara:HYB Basım Yayın.
Nolen-Hoeksema, S. (1998). Abnormal Psychology. New York: The Mc Graw-Hill Companies, Inc.
Perls, F. (1969). Gestalt therapy verbatim. Lafayette, Calif: Real People Press.
Zinker, J. (1977). Creative process in Gestalt therapy. New York: Brunner/Mazel.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Önümüzdeki En Büyük Engel Kendimiz" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Filiz OLCAYTO'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Filiz OLCAYTO'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Filiz OLCAYTO'nun Makaleleri
► Kendimiz Olabilmek Psk.Dnş.Müjgan SONUÇ
► Kendimiz Olmak Psk.Bilge ÇAPOĞLU
► Engel Yaratan Duygular Psk.Dnş.Perihan SAYIN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Önümüzdeki En Büyük Engel Kendimiz' başlığıyla benzeşen toplam 24 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kıskançlık Şubat 2014
► Panik Atak Ocak 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:51
Top