2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ödül ve Cezayı Biraz Abarttık mı?
MAKALE #12848 © Yazan Dr.Psk.Murat İDİN | Yayın Temmuz 2014 | 4,209 Okuyucu
Ödül ve ceza sistemi çocuk eğitiminde vazgeçilmez unsurlardandır. Eğer biz çocuğumuzda gördüğümüz sevilen, takdir edilen davranışların tekrar ortaya çıkmasını istiyorsak onu ödüllendirmemiz, yok bu tür davranışların bir daha ortaya çıkmasını istemiyorsak onu cezalandırmamız gerekir. Zaman her şeyde hızlı bir değişim oluşturduğu gibi ödül ve ceza sistemimizde de değişiklikler oluşturdu.
Medyadan ve uzmanlarımızdan duyup, gördüklerimize göre sürekli ’ Çocuğunuzu ödüllendirin’ telkinleri var. Çocuğunuza oyuncak alın ,şeker alın, çikolata alın gibi . Çocuğun maddesel yönünü güçlendiren ödülleri ve övünmeyi maddesel olarak algılatacak davranışları benimsiyoruz. Bir yerde uygulanan ödül ve ceza sistemi varsa ,bu sitemin artıları ve eksileri de vardır. Çocuğa ödül vermek, illa ona bir şey vermek olarak algılanmamalıdır. Ödül dediğimiz sistemi maddesel ve psikolojik olarak ikiye ayırabiliriz. Maddesel ödüller yukarıda saydığımız türden maddi eşyalar olurken, psikolojik ödül çocuğu sevme, takdir etme ,davranışını övme, arkadaşların içinde güzel işler başardığını dile getirme…gibi çocuğun kişiliğini ve ruhsal dünyasını besleyen davranışlardır. Bir düşünelim ; maddesel ödül çocuğa ne kazandırır? Evvela çocuk ,o davranışı yapması gerektiği için yapmaz. O arzu edileni ,elde etmesi se - salara bağlanan maddeye ulaşmak ve onu elde etmek için yapar. Öğrencilerle yaptığımız görüşmelerde kendisi sınıfı geçerse ailesinin’ şu model cep telefonunu,şu model bilgisayarı alacağını’ söyleyen öğrencilerimiz var. Böyle bir durumda öğrenci sınıfı geçmesi gerektiği için geçmiyor. Sadece cep telefonuna ,bilgisayara ulaşmak için sınıf geçme davranışını yerine getiriyor. Bundan sonraki süreçte acaba çocuğumuzu farklı bir amaca motive etmek için, kendimizi sıkıntıya sokarak son model araba mı alacağız? Maddesel ödüle alıştırılan çocuk ilerleyen hayatında , devletin bir kademesine geldiğinde maddi bir ödül almadan (buna rüşvet deniliyor) bir işi yapmayacaktır. Mutluluğu insanlar arası ilişkilerde, varoluşunda,Allahın rızasını kazanmakta,insanlık değerlerinde aramak yerine maddiyatta, arabada,servette aramaya başlayacaktır. Bu çocuk ilerleyen hayatında maddenin kendi ruhunu doyuramadığını, açlığını gideremediğini görüp anlamsızlığa düşebiliyor. Bu anlamsızlık sendromundan başarıyla çıkabilirse ne ala, ya çıkamazsa ….
Şimdide psikolojik ödülü değerlendirelim. Çocuk hoşa giden bir iş yaptığında anne baba (7 yaşına kadar özellikle anne) onun öğrenme çabasını kırmazsa, ona ödül olarak (bu benim sana verdiğim ödül dememek kaydıyla) sarılır, okşarsa güvende hissettirirse, desteklerse,sorumluluğunu güzel yerine getirdiğini, emeğini takdir ettiğini söylerle… çocuğa çok şey kazandıracaktır. Bir insanın bu tür psikolojik ihtiyacının giderilmesi ,onun kendini tıpkı yap boz gibi tamamlamasını sağlayacağından gelecekte ruh sağlığı yerinde, öğrenme aşkıyla tutuşan bilim gençleri yetişmesine ortam hazırlayacaktır. Madem konu ödül ve cezadan açıldı ,cezaya da değinelim. Çocuk doğduktan itibaren çevreyi keşfetmeye başladığında, öncelikle çevrede yapacağı şeylerin iyi ya da kötü olduğunu öğrenmek için anne babasının yüzüne ve verdikleri tepkilerine bakar. Çocuk eline bir şey aldığında onay almak için anne ve babasının yüzüne bakar. Anne babası gülümsüyorsa o işe devam eder. Bu sıcak gülümseme onun için bir ödüldür. Yok anne-babası suratını asılıyorsa o elindekini yerine bırakır. Alması gereken mesajı almıştır. Buradan şu gerçek ortaya çıkıyor. Çocuğun yapmış olduğu olumsuz işlerden, anne babanın vücut dilini kullanarak hoşnutsuzluğunu belli etmesi- bu durumun ilerleyen yaşlarda sözel olarak ifade edilmesi gerekir- çocukta ceza olarak algılanabiliyor. İlerleyen yaşlarında da çocuğa fiziksel şiddet uygulamak yerine, onaylamadığımızı dile getirmemiz, sevdiği şeylerden tutarlı ve kararlı bir şekilde mahrum bırakmamız eğitici bir ceza sistemi olacaktır.
Tüm bu anlattıklarımızı uygulamak sabır isteyen, kararlılık isteyen işlerdir. Sabır ve kararlılık istendik, onaylanan davranışın çocuğun kişiliğine ,davranışlarına yerleşebilmesi için şart olan bir reçetedir. Eğer çocuğumuz 9 yaşından küçükse bu sabretme süreci 3 haftaya , 9 yaşından büyükse 4-5 haftaya kadar çıkabilmektedir. Bir insanın namaz kılmaya alışabilmesi için ‘Ben namaza başladım’ diyebilmesi için 40 gün boyunca namaz kılması gerektiğini, ama bırakması için bir gün yettiğini hatırlarlarsak, bir davranışı insanın kişiliğine yerleştirmenin neden sabır gerektirdiğini kanımca daha iyi anlamış oluruz.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ödül ve Cezayı Biraz Abarttık mı?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Murat İDİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Murat İDİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Murat İDİN Fotoğraf
Dr.Psk.Murat İDİN
Adana
Doktor Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi10 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Psk.Murat İDİN'in Makaleleri
► Ödül ve Ceza Psk.Dnş.Banu KAYIK
► Çocuklarda Ödül ve Ceza Yöntemi ÇOK OKUNUYOR Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Ödül ve Cezayı Biraz Abarttık mı?' başlığıyla benzeşen toplam 12 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Şiddetle Nereye Gidiyoruz? Ağustos 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:58
Top