2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikoterapi Hakkında Yanlış Bilinenler ve Doğru Yanıtları / Psikoterapi ve Bilişsel Terapiyle İlgili Sıklıkla Sorulanlar
MAKALE #13694 © Yazan Psk.Taylan ÖZKUZUCU | Yayın Kasım 2014 | 5,922 Okuyucu
Psikoterapi Hakkında Bazı Yanlış Bilinenler (Mitler) ve Doğru Cevapları

Günümüzde dizilerde ve filmlerde psikoterapinin sıklıkla yer alması insanların zihninde bir psikologla görüşme yapmak hakkında bazı fikirler vermektedir. Hannibal, The Sopranos veya Çocuklar Duymasın gibi dizilerdeki terapist karakterler oldukça farklı yaklaşımlara sahiptir, zaman zaman da etik ilkelere uymadıkları görülür. Bu dizi ve filmlerde terapiyle ilgili yansıtılan bilgiler zaman zaman doğru olsa da her zaman gerçeğin bütününü yansıtmazlar. Beklentilerinizi netleştirmek ve psikoterapiden daha fazla faydalanabilmek için bazı mitler ve doğru cevapları hakkında bilgilenmek faydalı olacaktır:

Mit:
Psikoterapi, ‘deliler’ içindir.

Gerçek:
Hayır, insanlar birçok farklı sebepten ötürü destek alabilmektedir. Kimileri depresyon, anksiyete veya madde kötüye kullanımı için destek almaktayken bazıları da yaşamlarındaki ani değişikliklerle başa çıkabilmek, problemli davranışları değiştirmek, boşanma süreci, sevilen birinin ölümü, ebeveynlik hakkında bilgi almak, stresini daha iyi yönetebilmek, insanlarla iletişimi geliştirmek, kendini tanımak ve geliştirmek vb. sebeplerle yardım almaktadır. Bir psikologdan destek almak geçmişte birçok insan için ‘deli’ olarak etiketleneceğine dair bir çekince kaynağıydı. Günümüzde ise insanlar sıklıkla terapi desteği almaktadır. Son yıllardaki bilimsel gelişmelerle psikoterapinin çok çeşitli durumlarda uygulanması da eski kanıları yıkmıştır.

Mit:
Akraba veya yakın bir arkadaşla konuşmak da psikoloğa gitmek kadar etkilidir.

Gerçek:
Aile bireyleri veya güvenebileceğimiz arkadaşlarımızdan destek görmemiz zor günlerimizde oldukça önemlidir. Ancak bir psikolog ruhsal sıkıntılarla baş etmek için kullanılan teknikler, rahatsızlıklar hakkında tecrübe ve bilgiyle konuşmaktan çok daha fazlasını sunmaktadır. Araştırmalar da psikoterapinin oldukça etkili ve yardımcı olduğunu göstermektedir. Bir kişiyi empatik şekilde dinlemek gereklidir, psikologlar ise empatinin yanında sadece konuşmak ve dinlemekten ziyade bilimsel araştırmalarla etkinliği kanıtlanmış teknikleri kullanmaktadırlar. Çevremizdeki kişiler tüm iyi niyetlerine rağmen bizim düşünce ve davranışlarımızı her zaman objektif şekilde fark edemeyebilirler. Bir psikolog ise geçmişteki ilişkileriniz, davranışlarınız, düşünceleriniz hakkında gözlemlerde bulunabilir. Bunun yanında çevrenizdekilere anlatmak istemeyeceğiniz konuları kimliğinizin ifşa olmayacağını bilerek psikoloğunuza açık şekilde paylaşabilirsiniz. Terapötik ilişki gizlilik ilkesi üzerine inşa edilmiştir (kendinize veya başkalarına zarar verme gibi durumlar haricinde). İnsanlar genellikle başkalarına açıklayamadıklarını psikologlarına ifade etmektedir. Siz de süreğen şekilde devam eden ve kayda değer bir gelişme göremediğiniz bir sıkıntı yaşıyorsanız bir psikologdan destek alabilirsiniz.

Mit:
İnsan kendisinin doktorudur, yeterince çabalar ve pozitif olursam iyi hissederim.

Gerçek:
İnsanlar psikoterapiye başlamadan önce genellikle haftalar, aylar ve hatta yıllarca kendi bildikleri yöntemlerle problemlerini çözmeye çalışırlar, ama zamanla bunun yeterli olmadığını fark ederler. Psikoterapiye başlamak da sizin başarısız olduğunuzu göstermez. Nasıl ki arabanız bozulduğunda tamirciye götürüyorsanız ve bu sizin başarısız olduğunuzu göstermiyorsa aynı şey psikoterapi için de geçerlidir. Depresyon veya panik atakları gibi durumlarda kendi başınıza baş etmenizi oldukça zor hale getiren güçlü genetik bir yatkınlık da olabilir. Gerçekte, cesaretle yardım almak için çabalamanız ve desteğe ihtiyacınız olduğunu kabullenmeniz zayıflıktan ziyade güçlülük göstergesidir ve iyi hissetmek için atılan ilk adımdır.

Mit:
Psikologlar sadece dinler, neden sadece sıkıntılarımı anlatmak için psikoloğa gideyim?

Gerçek:
Psikologlar genellikle ilk görüşmede başvurmanıza sebep olan sıkıntılarınızı dinlerler. Ancak bu psikoterapinin sadece bir parçasıdır. Sıkıntılarınızın ne kadardır sürdüğü, şiddeti, yaşantınız, sizin sıkıntılarınızı çözmede ne yaptığınızı öğrenirler. Psikoterapi karşılıklı işbirliği ve ilişkiye dayalı olan ve problemleri çözmek için danışanın aktif şekilde katılımını gerektiren bir süreçtir. Psikoloğunuz size zamanla uygulama ödevleri vererek seanslar arasında bu yeni becerileri uygulamanızı veya okuma materyali vererek o konu hakkında çalışmanızı isteyebilir. Psikoloğunuzla birlikte sıkıntıları tanımlar, hedefler koyar ve süreci gözlemlersiniz.

Mit:
Psikolog, problemlerimin kaynağı olarak sadece ailemi veya çocukluk anılarımı görür.

Gerçek:
Psikoterapinin bir parçası olarak çocukluk anıları veya yaşamınızı etkileyen belirgin olaylar hakkında konuşulabilir. Aile geçmişinizle ilgili bilgiler size ve psikoloğunuza şu anki düşünceleriniz, davranışlarınız veya baş etme stratejileriniz hakkında bilgi verebilir. Geçmişi incelemek bugünü anlamak ve geleceğe dair olumlu değişiklikler yapmak için gerekli olabilir. Ancak bu her zaman geçerli değildir, psikoloğunuz çoğu durumda şu ana odaklanarak devam eden problemlerinizi veya başvurmanıza sebep olan kriz durumunu gündeme almak ister. Geçmişten çok şu ana odaklanarak belirli tekniklerle sıkıntılarınızın artmasında payı olan düşünce ve davranışlarınız üzerinde çalışılır.

Psikoterapi ve Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Hakkında Sıklıkla Sorulanlar

Psikoterapi ve Bilişsel Terapi kavramları neyi ifade ediyor?
Psikoterapi, sözel etkileşim yoluyla ruhsal sıkıntılara dair yardımcı olma tekniğidir ve ilaçla tedavi gibi bir tedavi yöntemidir. Psikoterapinin çeşitli türleri vardır. Bilişsel (Kognitif) Davranışçı Terapi (BDT) bunlardan biridir ve Bilişsel ve Davranışçı Kuramların bulgularının psikoterapi alanına aktarılmasıyla geliştirilmiş bilimsel, güncel bir terapi akımıdır. (BDT hakkında ayrıntı için bkz: Taylan Özkuzucu / ‘Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Nedir?’)


Bilişsel Davranışçı Terapinin farkı nedir?
Diğer psikoterapi ekolleri gibi karmaşık, mistik ve gizemli değildir. Geçmiş yaşantıların rolünü inkâr etmez, ancak ‘çocukluğa inerek’ geçmişe odaklanmak yerine daha çok ana odaklanarak süregiden düşünce ve davranış örüntüleri üzerinde durulur. Daha yapılandırılmış, danışan odaklı, danışanın aktif katılımı gerektiren bir süreçtir. Yaşam koçluğu, NLP gibi uygulamaların aksine etkinliği bilimsel olarak birçok araştırmada gösterilmiş, birçok kültürde uygulanan evrensel bir tedavi yöntemidir.


Psikoterapiye başlamalı mıyım?
Terapi sürecine başlamadan önce terapiden beklentinizi ve yaşamınızda neyi değiştirmek istediğinizi netleştirmenizde fayda vardır. Birçok rahatsızlık durumu küçük gibi görünen stres kaynaklarıyla başlayıp destek alınmadığında yıllar içinde kronikleşebilmektedir. Fiziksel bir rahatsızlık yaşadığınızda destek almak ne kadar normal ve gerekli ise ruhsal sıkıntılarda da bu durum farklı değildir. İnsanlar sıkıntılarını başlarda önemsemez ve yıllarca destek almadan rahatsızlıklarıyla kendi yöntemleri ile mücadele etmeye çalışırlar ve bunu sürdürürler, sonuçta bu kısır döngüden çıkamazlar ve durum kronik hale gelir. Sıkıntılarınızın meslek yaşamınızı, insanlarla ilişkilerinizi, fiziksel ve/veya duygusal durumunuzu olumsuz etkilediğini gözlüyorsanız, süreğen bir endişe hali veya çökkünlük içerisindeyseniz veya öfkeniz başkalarına zarar verecek davranışlara sebep oluyorsa Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) değişim için iyi bir başlangıç olabilir.



Gizliliğe önem veriliyor mu?
Kendinize veya başkasına zarar verme durumları ve 18 yaşından küçük olunan durumlarda yaşanan taciz olaylarının bildirilme zorunluluğu vardır. Bunun dışında terapistinizin aldığı notlar veya seansta paylaştıklarınız başkalarına aktarılmaz.


Bilişsel Davranışçı Terapi sadece bireysel olarak görüşülerek mi uygulanır?
Hayır, BDT çift/aile ve grup uygulamalarında kullanılabilecek esneklik ve işlevselliktedir. Bireysel olarak başvuran birisine eşiyle sürece devam edilmesi önerilebilir veya başka bir durumda danışanın ailesi sürece dâhil edilerek rahatsızlık ve yapılması gerekenler hakkında form ve/veya bilgiler verilebilir.


Bilişsel Terapi ‘işe yarar’ mı? Bana, ilişkime ve/veya çevreme nasıl bir fayda sağlayabilir?
Bilişsel Davranışçı Terapi, günlük yaşamda karşılaşılan zorluklardan majör depresyon veya şizofreni gibi ruhsal rahatsızlıklara kadar geniş bir alanda kullanılabilen etkili bir yöntemdir ve güncel bilimsel çalışmaların sonuçlarına göre birçok rahatsızlığın tedavisinde bilinen en etkili terapi akımıdır. Verimli bir terapi sürecinden sonra ruhsal rahatsızlıklarda azalma, iyileşme ve düşük tekrar oranları gözlenmektedir. Bunun yanında terapiyi bitiren kişilerin kendileri, çevreleri, geçmiş ve gelecekle ilgili düşüncelerinin de değiştiği gözlenmektedir. İlişkilerde sıkıntı yaşadığınız gözlüyorsanız terapi kendinizi gözleme ve tanımanın yanında iletişim tarzınızı da değiştirerek ilişkilerinizin daha sağlıklı olmasını sağlayabilir. Strese karşı psikolojik olarak daha güçlü olabilirsiniz. Kendinizi daha objektif birinin gözünden görerek daha iyi tanıyabilirsiniz. Çiftler kendileri ve partnerinin beklentilerinin, düşünce, davranış ve duygularının farkına varabilir, daha doyumlu bir ilişki süreci yaşayabilirler.


Hangi tedavi yöntemini seçmeliyim, ilaç mı Bilişsel Terapi mi? EKT mi? İlaç + Psikoterapi mi?
Tedaviden önce hekiminiz ve terapistinizle görüşmek ve her ikisinden fikir ve bilgi almanız oldukça faydalı olacaktır. Tüm seçenekler iyileşmeniz için önerilmektedir. Tedavi seçenekleri hakkında bilgi sahibi olduktan sonra tercih yapacak kişi sizsiniz.



İlaç tedavisiyle psikoterapinin farkı nedir?
Yapılan çalışmaların birçoğu bilişsel terapiye devam ederken alınan ilacın etkinliğinin oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. En belirgin fark ise ilaçlar bırakıldıktan bir süre sonra hastalığın tekrarlayabilmesine karşın bilişsel terapi sürecinden sonra tekrarın az olmasıdır. Terapi sürecinde çeşitli teknik ve beceriler öğrenip bakış açınızı değiştirerek süreç sonrasında da daha kalıcı bir iyilik haline sahip olabilirsiniz.


Terapiye devam ederken ilaçlarımı içmeli miyim?
Psikiyatri hekiminizle düzenli olarak kontrollere devam etmeniz ve ilaçları belirtilen düzende almanız gerekmektedir, kendi isteğinizle ilaçlarınızı bırakmak veya ‘iyi hissetmek’ için dozu arttırmak beklediğinizin tam tersi etkilere sebep olabilir. Gerekli durumlarda terapistiniz ve hekiminiz iletişime geçerek süreci koordineli şekilde yürüteceklerdir. Tedavinizde ilacınızı bırakma, dozunu arttırma, ilaç değişikliği vb. seçenekler olabilir.

İlk görüşmede terapiye başlanır mı?
İlk görüşme bir kriz durumu veya sizin duygularınızı ifade etmek istediğiniz destekleyici bir görüşme değilse genellikle bir değerlendirme seansıdır, terapistiniz içinde bulunduğunuz durumu ayrıntılı şekilde değerlendirmeye, anlamaya çalışır. Bilişsel terapiden fayda görebileceğinizi düşünüyorsa size bu seçeneği sunar, düşünmüyorsa sizi başka bir uzmana yönlendirebilir. İlk görüşmede süreç boyunca neler yapılacağı, tedavinizde hangi yöntemlerin ve tekniklerin uygulanacağı hakkında terapistiniz sizi bilgilendirecektir.


‘Hemen’ iyileşmenin bir yolu yok mu? Bilişsel Davranışçı Terapi ‘zahmetli’ midir?
Terapi de diğer yöntemler gibi hemen sonuç veren bir tedavi yöntemi değildir, uygulanması gerekenleri sabırla ve inanarak yapmaya devam ettikçe zaman içerisinde iyileşebilirsiniz.



Herkes Bilişsel Davranışçı Terapiye uygun mudur?
BDT her bireye aynı oranda yardımcı olamayabilir. Düşünce ve duyguları fark edebilme ve ayırt edebilme, ‘ilaç verin, hipnoz yapın düzeleyim’ vb. beklentiler yerine kişisel sorumluluk alma BDT için gerekli koşullardır. Terapist ve görüşmeyle ilgili çok açık şekilde güvensizlik ve inançsızlığı olmak, bir konuya odaklanıp çalışılırken sürekli konuyla ilgisiz farklı şeyler hakkında bilgi vermek, tedaviye ilişkin çok karamsar olmak BDT için kötü işaretlerdir.


Terapi süreci ne kadar sürer? Ne sıklıkta görüşme yapılır?
Bireysel görüşmeler ortalama 50 dakika ve kriz durumu yoksa genellikle haftada bir seans şeklinde sürer. Terapistiniz durumunuzu gözleyerek ağır bir kriz durumu varsa süreci ilk haftalar haftada 2 görüşme olarak düzenleyebilir. Sonlara doğru ise süreç 2 ve 3 haftada bir düzenlenen seanslar şeklinde sürdürülür. 3 ve 6 ay sonra ise izlem görüşmesi yapılabilir. Çift ve grup terapileri ise ortalama 90 dakika kadar sürer. Terapiye inanarak devam eder ve aktif şekilde katılıp ödevleri uygularsanız 4-5 görüşmede belirtilerde azalma fark edersiniz. 2-3 görüşme sonrasında terapistinizin ilk seanslarda belirlenen hedeflere ne kadar süre içerisinde ulaşılabileceği hakkında fikri olur. Bazı danışanlar için 6-10 görüşme gibi kısa süreli bir süreç yeterli olurken kimisinde aylar ve nadiren de bir yılı geçen süreçler de olabilir.


Terapi bitince tekrar kötüleşir miyim? Böyle olursa ne yapabilirim?
Sonuçtan çok sürece odaklanırsanız terapiden daha çok faydalanırsınız, zaman içerisinde seansları düzenli takip edip terapide konuşulan ödevleri hayatına uygulayan kişiler zamanla kendilerini daha iyi hissedebilmektedirler. Tekrar kötüleşme durumu olursa terapide öğrendiğiniz yöntemleri yeniden uygulamanız faydalı olacaktır. Birçok yöntemi deneyip çözüm bulamadığınız durumlarda tekrar terapistinizle iletişime geçebilirsiniz.

Terapistin sorumlulukları nelerdir?
TPD etik yönetmeliğinde belirtilen başlıklara uymak terapistin sorumluluğudur. Süreç hakkında bilgi vermek ve danışanın onayını almak, empatik yaklaşım, etkili şekilde dinlemek, gizliliğe saygı duymak, etik ilkelere uygun şekilde çalışmak, danışana yararlı olmak / zarar vermemek, danışanın özeline saygı duyarak zorla bilgi istememek, uzmanlığını kötüye kullanmamak (taciz, kişiyi yönlendirme, baskılama, zarar verme), doğru bilgi vermek, insan haklarına saygılı olmak ve ayrımcılık yapmamak, tarafsız ve dürüst olmak şeklindeki başlıklarla ifade edilebilir.

Danışanın sorumlulukları nelerdir?
Danışan olarak sizden süreç boyunca kendinizi dürüstçe ve açıklıkla ifade etmeniz beklenmektedir. Terapistinizin söylediği bir cümle veya bir davranış olumsuz duygular uyandırdıysa, bir ödev veya teknik hakkında kafanızda soru işareti varsa bunları paylaşmanız oldukça yararlı olacaktır. Terapiyi bitirme sürecin bir parçasıdır, kafanızda bu düşünce varsa terapistinize bunu belirtmenizde fayda vardır.


Yukarıda belirtilenler haricinde kafanızı meşgul eden sorular varsa bunları terapistinizle rahatlıkla paylaşabilirsiniz.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Psikoterapi Hakkında Yanlış Bilinenler ve Doğru Yanıtları / Psikoterapi ve Bilişsel Terapiyle İlgili Sıklıkla Sorulanlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Taylan ÖZKUZUCU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Taylan ÖZKUZUCU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Taylan ÖZKUZUCU Fotoğraf
Psk.Taylan ÖZKUZUCU
Adana (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi41 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Taylan ÖZKUZUCU'nun Makaleleri
► Hipnoz ve Hakkında Yanlış Bilinenler Psk.Nilüfer YALINÇETİN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Psikoterapi Hakkında Yanlış Bilinenler ve Doğru Yanıtları / Psikoterapi ve Bilişsel Terapiyle İlgili Sıklıkla Sorulanlar' başlığıyla benzeşen toplam 30 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Özgül Fobi ve Tedavisi Eylül 2014
► Depresyon Rehberi Aralık 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


05:02
Top