2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Narsisisstik Kişilik Özellikleri
MAKALE #13861 © Yazan Uzm.Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ | Yayın Aralık 2014 | 5,381 Okuyucu
KİŞİLİK BOZUKLUĞU OLARAK NARSİSİZM VE DSM KRİTERLERİ
Bir bireyin “kişiliği” onun kendine özgü davranış, duygu, biliş ve motivasyon kalıplarını kapsar. Bunun yanı sıra kişinin diğer kişilerle ilişki kurma yolları da kişiliği oluşturan özelliklerden biridir. Bireyin kişiliğini oluşturan bu parçalar hafif değişiklikler gösterse bile genel olarak kendi içinde bir uyumluluk, bütünlük ve süreklilik sergiler. Eğer bireyin kişilik özellikleri aşırı sabit veya aşırı katıysa, kişi günlük yaşamında işlevsellik yönünden uzun süreli sıkıntılar yaşıyorsa kişiliği normalden ziyade patolojik spektruma kaymış olabilir ve bir kişilik bozukluğunun varlığı söz konusu olabilir (Köroğlu, 2011). Kişilik özelliklerinin sabit olması birey davranışlarını değiştirmek isterken bile değiştirme gücünden yoksun olması ve deneyimlerinden öğrenip çeşitli şartlara uyum sağlamak yerine aynı davranış kalıplarını, aynı duygusal tepkileri eyleme geçirmesi demektir. Kişilik bozukluğu olduğunda kişilik özellikleri ego-sintoniktir. Kişilik bozukluklarının çoğunda gelişim dönemlerinde takılmalar vardır (McWilliams, 2011).
DSM V kişilik bozukluklarını genel olarak şöyle tanımlar:
A. Kişinin içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden belirgin olarak sapan, süre giden
bir içsel yaşantı ve davranış örüntüsü. Bu örüntü, aşağıdakilerden
iki (ya da daha çok) alanda kendini gösterir:
  • Biliş (kendini, diğer insanla ve olayla algılama ve yorumlama
yolları).
  • Duygulanım (duygusal tepkilerin aralığı, yoğunluğu, değişkenliği ve
uygunluğu).
  • Kişilerarası işlevsellik.
  • Dürtü denetimi.
B. Süre giden, esneklikten yoksun bu örüntü, çok değişik kişisel ve toplumsal
durumları kapsar.
C. Süre giden bu örüntü, klinik acıdan belirgin sıkıntıya ya da toplumsal, işle
ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye
yol acar.
D. Bu örüntü kalıcı ve uzun surelidir ve başlangıcı en azından ergenlik ya da
erken erişkinlik dönemine uzanır.
E. Süre giden bu örüntü, başka bir ruhsal bozukluğun bir görünümü olarak ya
da başka bir ruhsal bozukluğun bir sonucu olarak daha iyi açıklanamaz.
F. Süre giden bu örüntü, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde,
bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. başı çarpma) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
DSM-V Narsisistik Kişilik Bozukluğu’nu aşağıdaki gibi tanımlar:
Aşağıdakilerden beşi (ya da daha çoğu) ile belirli, erken erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan, büyüklenme (düşlemlerde ya da davranışlarda), beğenilme gereksinimi ve eşduyum yapamama ile giden yaygın bir örüntü:
  • Büyüklenir (örn. başarılarını ve yeteneklerini abartır; gösterdiği başarılarla
oransız bir biçimde, ustun biri olarak görülme beklentisi içindedir).
  • Sınırsız başarı, güç, zekâ, güzellik ya da yüce bir sevgi düşlemleriyle uğraşır
durur.
“Özel” ve eşi, benzeri bulunmaz biri olduğuna ve ancak özel ya da ustun diğer kişilerce (ya da kurumlarca) anlaşılabileceğine ve ancak onlarla ilişki kurması gerektiğine inanır.
Çok beğenilmek ister.
Hak ettiği duygusu içindedir (özellikle kayırılacak bir tedavi göreceğine ya da her ne istiyorsa yapılacağına ilişkin anlamsız beklentiler içinde olma).
Kendi çıkarı için başkalarını kullanır (kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarından yararlanır).
Eşduyum yapamaz: Başkalarının duygularını ve gereksinmelerini anlamak istemez.
Sıklıkla başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır.
Başkalarına saygısız davranır, kendini beğenmiş davranışlar ya da tutumlar sergiler.
NARSİSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU GÖSTEREN KİŞİLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ
Narsisistik yapı gösteren kişilerde en sık kullanılan savunma düzeneklerinden biri idealizasyondur. Bu kişiler kendi kendilerini veya kendilerinin uzantısı olarak gördüğü kişileri veya uzantısı olduğu kişileri idealleştirir.
Her yerde ve her zaman “en iyi” kendileri olmalıdır. Bunu açıkça ifade etmiyor olsalar dahi içlerindeki bir ses bunu söylüyordur. Bunun asıl sebebi derinlerde bir yerlerde kendilerini kuşatan değersizlik, yetersizlik ve utanç duygularını kapatmaktır. İçlerindeki bu olumsuz duygularla ve boşlukla çeşitli baş etme yöntemleri bulurlar. Bazen bu somutlaştırılarak hipokondriyak endişelere veya benzer semptomlara dönebilir.
Narsisistik Kişilik Bozukluğu gösteren bazı kişiler diğerlerini “değersizleştirerek” kendilerini iyi hissederler. Çünkü bölme mekanizmasının etkisiyle ancak diğer insanlar “kötü” olursa kendileri “iyi” olacaktır.
Yine, bu insanlar içtenlikle pişmanlık ve şükran duymazlar. Çoğunlukla haset duygusunun etkisinde kalırlar. Buna ek olarak sevme kapasiteleri yeterince gelişmediği için ilişkileri yüzeysellik içerir. Başka insanlardan çabuk sıkılırlar ve sürekli bir takdir ve onay ihtiyacı hissederler. Yeteri kadar takdir görmedikleri zaman kırılırlar. Kırılma eşikleri çok düşük olduğu için kırılmamak üzere davranışlarını ayarlarlar. Kendilerini umursamadığını düşündükleri kişileri aşağılayıp kendilerine hayran olanları yüceltebilirler.
Narsisistik Kişilik Bozukluğu gösteren kişilerde mükemmeliyetçilik olabilir. Mükemmel olmadıkları zaman yetersiz olduklarını düşündükleri için hemen kırılma yaşayıp “ya hep ya hiç” şeklinde düşünebilirler.
NARSİZM’İN TARİHÇESİ
Narsisizm terimi adını Yunan mitolojisinde geçen Narkissos’tan alır. Narkissos ormanda gezen bir avcıdır. Peri kızı Echo bir gün Narkissos ile karşılaşır ve ona aşık olur. Ancak Narkissos Echo’nun aşkına karşılık vermez. Echo acısından günden güne erir ve ölür. Tanrılar bunu görüp Narkissos’u cezalandırmak ister. Narkissos çok susadığı bir zaman göle su içmek için eğilir ve kendi yansımasını görüp kendisine aşık olur. Kendisine öyle hayran olmuştur ki yerinden oynayamaz ve aynı Echo gibi günden güne eriyip ölür. Narsisizm terimi literatüre kazandıran Ellis’tir (1898).
Freud’un Narsisizm üzerine çok derin çalışmaları olmamasına rağmen çoğu kez Narsisizm’den bahsetmiş ve narsisizmi normal ve patolojik olarak ayırmıştır. Narsisizm’i ilk olarak kişinin kendi bedeninin sevmesi yani bir tür cinsel sapkınlık olarak niteleyen Freud, sonraları “benliğin libidinal yatırıma uğraması” şeklinde ifade etmiştir (Freud, 1914).
Freud’a göre bebek henüz nesneye libidinal yatırım yapmadan kendine libidinal yatırım yapar ve kendisini tümgüçlü görür. Bu Birincil Narsisizm’dir. Zaman içerisinde gerçek hayatla yüzleşen bebeğin birincil narsisizmi frustrasyonlarla beraber ego ideali olarak nesneye yansıtılır. Nesneyle özdeşim kurar ve olgunlaşır. Böylece ikincil narsisizm gelişir.
Ernest Jones(1913) narsisiszm ile ilgili olarak bir “Tanrı Kompleksi”nden bahsetmiştir. Wilhelm Reich(1933) ise Narsisizm’i “kendinden emin… enerjik, davranışları çoğu kez etkileyici… gelmekte olduğunu sezdiği bir saldırıyı genellikle kendi saldırısıyla karşılayan biri” (s. 217-218) olarak ifade etmiştir. Narsisizm ile ilgilenen teorisyenlerin ortak tanımlamaları utanç, yetersizlik, aşağılık olarak belirtilebilir.
Freud daha çok nevrotik hastalarla çalışmış ve daha alt-düzey hastaların psikanaliz ile iyileştirilemeyeceği fikrini benimsemiştir. Zaman içerisinde yapılan araştırmalar ve gözlemler sonucu narsisizm bir kişilik bozukluğu (kimilerine göre kendilik bozukluğu bknz. Kohut) olarak kabul edilmiştir. Freud’un hastaları genel olarak kendilerinin nasıl olduklarına (iyi veya kötü) dair sorgulamalar yapıyorlardı. Ancak günümüzdeki hastalar çoğunlukla içsel bir boşluktan söz etmekteler. Belki de zamanın ve insanların değişkenliği ihtiyaçların ve patolojilerin de şekil değiştirmesine yol açmıştır.
AYIRICI TANI
Narsisistik Kişilik Bozukluğu Antisosyal Kişilik Bozukluğu ile sıkça karıştırılır. Narsisistik Kişilik Bozukluğu’nda kişi kısmen empati kurmaya daha yatkın, daha vicdanlı ve sorumlulukları konusunda daha hassastır. Antisosyal Kişilik Bozukluğu’nda sık sık kişinin başı yasalarla derde girer. Narsisistik Kişi impulsif davranışları çok daha nadirdir.
Narsisistik kişilerin mükemmeliyetçilik arayışlarına dikkat edecek olunursa Obsesif Kompulsif Kişilik olarak düşme hatasına düşülebilir. OKB gösteren kişilerde öfke ve kontrol duygusu hâkimken Narsisistik kişilerde içsel bir boşluk ve onay ihtiyacı vardır. Semptomları benzese bile tedavi şekilleri farklılık gösterdiği için bu iki durumun karıştırılması olumsuz sonuçlar verebilir.
Narsisistik kişi depresyonda ise Depresif Kişilik ile karıştırılabilir. Karakterolojik olarak depresif kişiler karşıdakini agresyon yüklü ve yargılayıcı hissederken, narsisistik kişi depresif özellikler sergilediğinde içsel bir boşluk hisseder. Depresif kişilikler kendiliklerinin farkındadır ama kendiliklerinin çaresizce ve umutsuzca kötü olduğunu düşünür.
Narsisistik Kişilik Bozukluğu ve Histirionik Kişilik Bozukluğu’nun ortak özellikleri teşhircilik ve manipulatif özelliklerdir. Her ikisi de idealizasyon ve değersizleştirmeyi kullanır ve özsaygı sorunları vardır. Narsisistik kişi taşhirciliği ve manipulasyonu onay ihtiyacı içerisinde planlı bir şekilde yaparken Histirionik kişi her zaman teşhircilik yapabilir. Histirionik kişiler genellikle idealizasyonu ve değersizleştirmeyi cinsiyetle bağlantılı bir şekilde yaparlar. Bu iki hastanın tedavi şekilleri oldukça farklı olduğu için ayırıcı tanı büyük önem arz eder. Narsisistik hastalarda kendilik nesnesi aktarımları izlenirken, Histirionik kişilerde nesne aktarımları izlenir (McWilliams, 2011).
Bazı durumlarda aslında Narsisistik Kişilik Bozukluğu olmayan bir insan öyleymiş izlenimi verebilir. Örneğin, kimlik ve güven duygusu baskı altında olduğu zaman bazı kişiler idealizasyon ve değersizleştirme yapabilir. Narsisistik savunmaları olan her kişiye Narsisistik Kişilik Bozukluğu tanısı koymamak ve daha derinden ve ayrıntılı inceleme yapmak gerekir.
NARSİSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU’NUN TEDAVİSİ
Narsisistik hastalar için terapiye gelmek ve birisinden yardım istemek oldukça zordur. Bu kişiler kendi eksikliklerini genellikle kabul etmezler. Çoğu Narsisistik hasta fiziksel bir rahatsızlık ile doktora başvurup doktorun yönlendirmesiyle terapiye başlayabilir. Eksen I bozukluğu ile tedaviye gelen Narsisist hastalar çoğunluktadır.
Narsisistik kişilerin terapisi özellikle tecrübesiz terapistler için oldukça zordur. Narsisist hasta terapisti göklere de çıkarabilir, yerin dibine de sokabilir (idealize eder veya değersizleştirir). Narsisist hastalara idealleştirmenin yorumu yapıldığı zaman terapistin “mütevaziliği” söz konusu olurken değersizleştirmenin yorumu yapıldığında terapistin “savunması” vardır.
Bir Narsisist ile seans yürütürken terapist karşı-aktarım olarak kendini yok sayılmış, çaresizmiş gibi hissedebilir. Buna ek olarak sıkılma ve muğlaklık hissedebilir. Böyle durumlarda terapist neyi yanlış yaptığını düşünerek çaresizlik döngüsüne girmek yerine hastanın formülasyonuna odaklanmalıdır.
Kohut’un Narsisizme gelişimsel açıdan, Kernberg’in ise yapısal açıdan bakması tedavi yönteminde de farklılıklar yaratır. Kendilik Psikolojisi terapistleri hastaya empatik olarak yaklaşıp bir süre onaylanma ve takdir ihtiyacını hastanın kendilik nesnesi işlevini yürüterek karşılarlar. Kernberg ise yüzleştirici ve savunmaları yorumlayıcı bir yaklaşımı savunur.
Narsisistik kişiler terapiste anne veya baba gibi diğer nesnelerin aktarımını yapmak yerine kendiliklerinin büyüklenmeci veya değersizleştirilmiş parçalarını yansıtırlar. Terapistin işlevi özsaygılarını sürdürmektir. Terapistin görevi hastanın terapiyi bırakmamasını ve sansür yapmamasını sağlayarak kendisini olduğu gibi kabul etmesine ve gerçekliğe yönelik farkındalığını arttırmasına yardım etmektir.

KAYNAKLAR
American Psychiatric Association. (2013). DSM 5. American Psychiatric Association.
Ellis, H. (1898). Auto-Erotism. Alienist and Neurologist.
Freud, S. (1914). On narcissism: An introduction. Standard Edition, 14, 67-102.
Jones, E. (1913). The God complex: The belief that ona is God, and the resulting character traits. Essays in applied psycho-analysis (Cilt 2, s.244-265) içinde. London:Hogarth Press, 1951.
Kernberg, O. F. (1970). Factors in the psychoanalytic treatment of narcissistic personalities. Journal of the American Psychoanalytic Association, 18, 51-85.
Kernberg, O.F. (1975). Borderline conditions and pathological narcissism. New York: Aronson.
Kohut, H. (1971). The analysis of the self: A systematic approach to the psychoanalytic treatment of narcissistic personality disorders. New York: International Universities Press.
Köroğlu, E., & Bayraktar, S. (2010). Kişilik bozuklukları. HYB Basım Yayın.
Masterson, J.F. (2005). The Personality Disorders Through The Lens of Attachment Theory and the Neurobiologic Development of the Self. Phoenix: Zeig, Tucker & Theisen.
McWilliams, N. (2011). Psychoanalytic diagnosis: Understanding personality structure in the clinical process. Guilford Press.
Reich, W. (1933). Character Analysis. New York: Farrar, Straus, and Giroux, 1972.

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Narsisisstik Kişilik Özellikleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Rüveyda ÇELENK YILMAZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ
Yurtdışı (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi140 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Rüveyda ÇELENK YILMAZ'ın Yazıları
► Narsistik Kişilik Özellikleri Psk.Sema KAHVECİ KAANOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Narsisisstik Kişilik Özellikleri' başlığıyla benzeşen toplam 22 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Sevmek Üzerine Ekim 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:09
Top