2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ağrı Fiziksel mi ya da Psikolojik mi?
MAKALE #14120 © Yazan Dr.Sevilay ZORLU | Yayın Şubat 2015 | 4,893 Okuyucu
AĞRI FİZİKSEL Mİ YA DA PSİKOLOJİK Mİ?

AĞRI BOZUKLUĞU; Bedende bir ya da daha fazla yerde ağrının varlığı ve buna odaklanma ile karakterizedir. Ağrı, bedensel belirtilerden beklenenden daha yoğundur. Şiddeti gün içinde ve yapılan aktivite ile değişmez, tedaviye yanıt kötüdür, stres etkenleri ile ilişkili olmasına karşın hastalar psikolojik açıklamalardan hoşlanmazlar. Ağrıyı kanıtlamaya çalışma hastanın temel uğraşı olur abartılı ağrı davranışları görülebilir.

Hekim hastanın ağrısının uygunsuz ya da beklenenden daha fazla olduğunu yargılamamalıdır.
Her yaşta başlayabilir. Cinsiyet oranı bilinmemektedir.
AĞRI; fiziksel olduğu kadar ruhsal bir yaşantıdır. Beden hasarını işaret eden öznel bir deneyimdir. Sinir hücrelerinde ne olduğunu değil kişinin ne hissettiğini anlatır. ACI ; ağırlıklı olarak fiziksel anlam taşır.
Ağrı algılanması duygular ve içinde yaşanılan durumlarla değişir.
Örneğin sıkıntı durumları anksiyete (kaygı) pasif ve kaçamayacak durumda olmak ağrı şiddetini artırabilirken, önemli bir spor karşılaşması şiddetli bir kavga ya da savaş gibi aşırı uyarılma durumları ağrı duyarlılığını azaltabilmektedir.
Duygularını tanımama, düş gücünün olmaması ve içe yönelik düşünme ile tanım¬lanan aleksitimi de ağrı hastalarında sık olarak görül¬mektedir
AĞRI VE PSİKİYATRİK BOZUKLUKLAR
Bazı ağrı hastaları birincil tanıları psikiyatrik bir hastalık olmasına karşın, hastalıklarının doğası gereği psikiyatri dışı kliniklere gitmeyi tercih etmekte, tetkik¬ler yapılması ve izlenme beklentileri ile kardivoloji, nöroloji, gastroenteroloji, algoloji gibi kliniklere ya da sağ¬lık ocaklarına başvurabilmektedir.
Ankara'da yapılmış olan Dünya Sağlık Örgütü'nün uluslararası bir çalışma-sında, ülkemizdeki temel sağlık hizmetlerinde ruhsal sorunlar araştırılmış ve sağlık ocağına başvuran hastalar içinde ;
• kronik bedensel hastalığı olmayanların %27,1'inde psikiyatrik tanı saptanırken,
• kronik bedensel hastalığı olanların %40,4'ünde ruhsal hastalık sap-tanmıştır
AĞRININ BİR BELİRTİ OLDUĞU RUHSAL BOZUKLUKLAR
Somatoform bozukluklar
• Somatizasyon bozukluğu
• Hipokondriyazis
• Konversiyon bozukluğu
• Ağrı bozukluğu
Anksiyete bozuklukları
• Panik bozukluğu
• Yaygın anksiyete bozukluğu
Hezeyanlı bozukluk
• Somatik tip
cınsel ağrı bozuklukları
• Dispareni
• Vajinismus
Uyum bozukluğu (fiziksel belirtilerle giden)
AĞRI ve DEPRESYON BİRLİKTELİĞİ
ANKSİYETE kaygı; yeni başlayan ağrıda
DEPRESYON ; uzun süreli ağrılarda en sık görülen ruhsal belirtidir.
AĞRI-DEPRESYON birlikteliğini anlamamızda ağrının üç boyutu yani algısal, duygusal ve bilişsel boyutları önemlidir.
Nöronlardaki kalıcı değişiklik ancak bu kanallara müdahale ile değiştirilebilecektir. Bu da bize hastaların tedavisini düzenleme de biyopsikososyal model içinde ki yaklaşımların ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Ağrılı uyaranla depresyon yanıtını öğrenen bir hasta da depresyonun düzelmesi yalnızca ağrının giderilmesi ile mümkün değildir. Algısal boyutun yanı sıra duygudurumu ve bilişsel değerlendirmeleri ele almak gerekmektedir.
DEPRESYON İLAÇLARI hem kronik ağrıda hem de depresyonda etkilidir. Kronik ağrı ile depresyonun biyolojik zemininde nöronal iletim aracıları ortaktır.
FİBROMİYALJİ, ROMATİZMAL HASTALIK, YARALANMA, KANSER ağrısı gibi farklı nedenlerle psikiyatristlere başvuran hastalarda tanıya göre ruhsal sorunlar da çok farklılıklar göstermektedir.
AĞRI KISIR DÖNGÜSÜ
Uzun süren ağrılarla baş etmeye çalışan, günlük yaşamı, işleri aksayan kişiler de zamanla kalıcı davranış değişiklikleri de oluşabilmektedir.
Uzun süre ağrı çeken kişiler tartışmacı, öfkeli, sorumluluktan kaçan sürekli yakınan biri haline gelebilmektedir.
Ağrısı ile etkin şekilde başa çıkamayan hastalar da hemen hemen kaçınılmaz biçimde ANKSİYETE ve DEPRESYON izlenmektedir .
Anksiyete ve depresyon ise ağrı algısını artırıp gerekli egzersizleri yapma tedaviye uyum gibi olumlu başa çıkma düzeneklerini bozarak hastayı kısır döngüye sokabilmektedir.
Bazen ağrı ilk nedeninden bağımsız olarak sembolik bir anlam da kazanmaktadır. Önce fiziksel belirti aracılığı ile iletişim, bu gerçekleşemeyince yardım çağrısı ve son olarak da reddedilen yardım isteğinin belirtisi olarak ağrı biçiminde açıklanmaktadır.
AĞRI BOZUKLUKLARI İÇİN RİSKLİ HASTALAR
Risk faktörleri:
• Depresyon geçirmiş olmak
• Yaşamla başa çıkmada güçlükleri olan
• Sosyal destekleri olmaması.
• Bazen aile üyeleri de farkın da olmadan olumsuz ya da kötü uyumlu başa çıkma davranışlarını teşvik edebilirler.
• Örneğin hasta ağrısı nedeniyle inledikçe ilgi ve şefkat gösterip onun daha önceden reddettikleri isteklerini yaparken hasta ayağa kalkıp işlerini yapar hale gelince ona yardım etmeyi bırakıp onu unutabilir ya da tüm işleri hastaya bırakma gibi davranışlar gösterebilirler.
• Araştırmalarda çok fazla olumsuz düşünceleri olan, çaresizlik ve yetersizlik duyguları içindeki hastaların daha şiddetli ağrı hissettikleri tersine düşük ağrı bildiren kişilerin daha etkin ve daha az endişeli oldukları bildirilmektedir
• Çocukluk döneminde anne-babadan ayrı kalma, hastaneye yatış, fiziksel istismar
PSİKOSOSYAL ETMENLER
Ağrının algılanması ve ağrı yakınması sosyokültürel etkenlerle de değişebilmektedir. Ağrının kabul gördüğü toplumlarda, kişiye ailede ve işte ağrı ile ayrıcalık sağlandığında ya da sosyal yapı ağrı ile iletişime onay verdiğinde ağrının algılanması ve ağrı yakınmaları artmaktadır.
NÖROTİK AĞRI DAVRANIŞI
Ağrı ile ilgili patolojik ruhsal düzenekler hipokondri ile konversiyon-somatizasyon uçları arasında yer almak¬tadır.
HİPOKONDRİYAZİS grubundaki hastalarda, patoloji ile aşırı ilgilenme, belirti açıklamalarını yeterli ve ikna edici bulmama, her türlü bedensel algı ile çok fazla meş¬gul olup araştırma biçiminde davranışlar izlenir.
Hastaların kendi endişelerinin fazlalığı konusunda iç görü eğilimleri olmasına karşın, ağrının ruhsal durumla bağlantısını şiddetle inkar ettikleri izlenir.
Belirtileri rahatlıkla tartışır, ancak yaşamlarının ayrıntılarını aynı rahatlıkla konuşamayabilir ve genellikle de yaşamlarında her şeyin yolunda olduğunu söylerler.
Sorumluluklarından uzaklaşabilir, başkalarına bağımlı hale gelebilirler. Bu konuda psikodinamik bakış açısından, kendini cezalandırarak suçluluk duygusunu azaltma motivasyonundan söz edilmektedir.
Yine bu kişilerde çevrelerine ve özellikle de kendilerine bakan kişilere karşı öfke, yakınma ve güven verici/yatıştırıcı davranışlara yanıt vermeme gibi davranışlar izlenebilir.
KONVERSİYON grubundaki hastalar ise ağrıdan yakınır, fakat bu konu ile aşırı ilgilendiklerini inkar ederler. Ruhsal sorunlarını konuşabilir ama bağlantıyı görmekte güçlük çekerler.
Ender olarak sadece bir tipin belirgin olduğu hastalar olsa da, genellikle her iki davranış modelinin birlikte izlendiği bildirilmektedir
DEPRESİF BOZUKLUKLAR
Depresyon ve kronik ağrı arasında iki yönlü bir ilişki vardır, uzun süren ağrı depresyona yol açabilir ya da depresyonu olan hastalar ağrı yakınması ile başvurabilir.
Depresyonun tanınması her zaman kolay olmayabilir. Belirtiler soyut olduğu için bazı hastalara zayıflık, yetersizlik ya da tembellik gibi gelebilir, bedensel belirtilerle kederlerini, yaşamdan tat almadıklarını anlatmaya çalışabilirler.
Depresyon hastaları baş ağrısı, sırt ağrısı, mide sorunları ya da karın bölgesinde hissettikleri kramplarla başvurabilir.
Alkol, madde ve analjezik (ağrı kesici) maddelerin kötüye kullanımı altta yatan depresyonu gizleyebilir.
Araştırmalarda, kronik ağrılı hastalarda %20-80 gibi değişen oranlarda depresif belirtilere rastlanmaktadır.
ANKSİYETE (KAYGI) BOZUKLUKLARI
Anksiyete ağrı algısını artırır ve ağrı da anksiyeteye neden olur. Ağrısı olan hastaların %30'unda panik bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu görülebilir. Ağrı tedavi edildiğinde ise hem anksiyete hem de ağrı yakınması azalır.
Bir araştırmada ağrının da içlerinde olduğu somatik belirtileri olan yaygın anksiyete bozukluğu hastalarında 18 yaş öncesi cinsel tacizin %25 gibi yük¬sek bir oranda olduğu görülmüştür
SOMATOFORM BOZUKLUKLAR
Daha çok psikiyatri dışı kliniklere başvuran ve ruhsal yakınmalarını bedensel bir sorun gibi anlatan somatoform bozukluğu hastalarının ayırıcı tanısı kolay değildir. Bir bedensel hastalıkla birlikte bulunması, ayırıcı tanıyı daha da zorlaştırır. Bedensel sorunun derecesi ile kişinin tepkisinin ağırlığı arasındaki farkı ayırt etmek de güçtür.
Somatizasyon bozukluğunda hastalar psikiyatri dışı kliniklere başvurur, psikiyatri hekimine sevk edilseler de gelmez ya da işbirliğine istekli olmazlar. Farklı sağlık kurumlarını deneyerek çok sayıda tetkik yaptırabilir, daha önceki tetkikleri gizleyebilirler.
HİPOKONDRİYAZİS
Bu hastalarda ağrı, bazen temel yakınma olarak karşımıza çıkmaktadır.
KONVERSİYON BOZUKLUĞU
Burada kalp, göğüs, kol ağrısı gibi yakınmalar ana yakınma olabilir. Konversiyon bozukluğunda da ağrı bozukluğunda olduğu gibi çocuklukta stres verici yaşam olaylarının daha fazla olduğunu gösteren çalışmalar vardır
KİŞİLİK BOZUKLUKLARI
Ağrı bozukluklarına eşlik eden kişilik bozuklukları da araştırılmıştır; A kümesi kişilik bozuklukları ağrı grubunda daha yüksek düzeyde izlenmiştir.
KRONİK AĞRİ BOZUKLUĞUNUN TEDAVİSİ
Kronik ağrı bozukluğu, etkin tedavisi güç olan bir rahatsızlıktır. Neden ve etki farklılıkları hem seçilecek tedavi yöntemlerini hem de tedavi süresini etkiler. Kişiye özel tedavi programları oluştururken birçok etmeni dikkate almak gerekir.
Birden fazla disipline ait profesyonelin birlikte çalıştığı ekipler, farklı tedavilerin hastanın ihtiyaçlarına göre düzenlenip "kişiye özel" bir tedavi paketinin hazırlanmasında çok yararlı olmaktadır. Psikiyatristin ekipteki rolü iki ana kanalda işleyebilir.
Birincil tanı psikiyatrik olmasa da uzun süre ağrı çeken kişilerde psikiyatrik bozukluklar tabloya eklenebilmektedir. Psikiyatri hekiminin diğer görevi ağrılı hastalıklara eşlik eden ruhsal sorunları tanıyıp (depresyon, anksiyete bozukluğu, vb.) tedavilerini düzenlemesi ve hastaları izlemesidir.
Bu konuda hastaya özel bir tedavi programı oluşturulmalı ve biyolojik geri bildirim (biofeedback), gevşeme, hipnoz gibi psikolojik yöntemler,uygulanmalıdır.
Ağrı tedavisinde basamaklı tedavi benimsenmiştir. Doku hasarına bağlı durumlarda ilk tedavi seçeneği ağrı kesici ilaçlardır. Kronik ağrı bozukluğunda ise mümkün olduğunca daha fazla aktiviteye önem verilmeli ve buna karşın daha az ağrı kesici ilaç kullanılmalıdır.

Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ağrı Fiziksel mi ya da Psikolojik mi?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Sevilay ZORLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Sevilay ZORLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Sevilay ZORLU Fotoğraf
Dr.Sevilay ZORLU
Antalya
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi115 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Sevilay ZORLU'nun Makaleleri
► Ağrı ve Tedavisi Dr.Kenan KIBICI
► Fiziksel Aktivite ve Yararları Fzt.Mehmet DURAY
► Fiziksel Gelişim ve Özellikleri Fzt.Aymen BALIKÇI
► Covid 19 Pandemisi ve Ağrı Dr.İlker SOLMAZ
► Ağrı Bandı Kinesiotape Fzt.Sedat BAYRAK
► Nöropatik Ağrı Nedir? Prof.Dr.Orhan ŞEN
► Sinüzit ve Üst Dişlerde Ağrı Op.Dr.Bahadır BAYKAL
► Lenfödem ve Kompleks Fiziksel Terapi Fzt.Elif Esra FARIMAZ
► Gebelikte Ağrı Kesici Kulanımı Prof.Dr.İlker GÜNYELİ
► Vulvodini: Açıklanamayan Bir Genital Ağrı Sendromu PDF Doç.Op.Dr.Nermin KÖŞÜŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Ağrı Fiziksel mi ya da Psikolojik mi?' başlığıyla benzeşen toplam 66 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Evlilikte Cinsel Yaşam Ağustos 2017
► Kaygı mı Korku mu? Mayıs 2016
► Boşanma ve Sonrası Kasım 2015
► Kolay İnciniyor Musunuz? Ağustos 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


21:18
Top