2007'den Bugüne 92,297 Tavsiye, 28,217 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Bağımlılık
MAKALE #14138 © Yazan Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ | Yayın Şubat 2015 | 4,956 Okuyucu
BAĞIMLILIK
Doğan’a göre, bağımlılık sorunsalına açıklık getirmeyi amaçlayan tanımların ortak çıkmazı; sadece kullanılan maddeyi ve onu kullanan bireyi odak almalarıdır (ailehekimi.com). Oysa, “soruna yol açan; sadece maddenin kullanılması mı, yoksa belli nedenlere uyum çabası içinde, bireyin, madde kullanımına yönelmesi midir?” diye sorulmalıdır. O halde; madde ve maddeyi kullanan kişi gibi araştırma unsurlarına, en az onlar kadar önemli olan çevre faktörünü de eklemek uygun olacaktır. Alkol Bağımlılığı konusunda herkesçe anlaşılır bir kavramlaştırma için çok boyutlu bir yaklaşım gerekmektedir. Bu çok boyutlu yaklaşım; alkolü, alkol kullanan bireyi ve onun içinde yer aldığı çevreyi içine almalıdır. Çevre etkisi, özgül olarak, “aile” etkisi olarak vurgulanabilir.
Gerek madde kullanımı, gerekse bağımlılık aynı anda etki gösteren pek çok nedene bağlı olarak gelişen durumlar olduğuna göre, tek neden veya tek sonuç arayışından uzaklaşmak gerekmektedir. Doğan, bağımlılığı açıklayan temel nedenler topluluğunu aşağıdaki şekilde maddelemiştir:
• Maddenin bağımlılık yapma gücü.
• Bireysel ruhsal nedenler.
• Çevresel nedenler (Doğan, 2001).
Doğan’a göre bağımlılık, aslında bir ilişki türü ve sürecidir. Bu ilişki, kişinin seçim ve kabullerine bağlı olarak, doğrudan bir kararla kurulur. İlişkinin bir ucunda ilgili kişi varsa diğer ucunda ya bir nesne ya da bir durum ya da başka bir kişi vardır. Bireyin başka bir kişi, nesne ya da durumla kurduğu ilişki bir süre sonra öyle özellikler kazanır hale gelir ki, artık o ilişkinin konuşulur pek çok yanı ve yönü vardır. En önemli husus, bireyin ilişki üzerinde özdenetimini yitirmesidir. Bunu özerkliğin kaybı izler. Özdenetim ve özerkliğin kaybı ile bireyin özgüllüğü de tehdit altındadır. Kaldı ki bu kayıpların bütününde bireyin kendini özgür hissetmesi olanaklı değildir (Doğan, 2001).



İlişki, ister nesne ile ister durumla isterse bir kişi ile kurulsun; özdenetim kaybı, özerklik kaybı, özgüllüğün kalkması ve özgür olamama özelliklerini içerir hale gelmişse bağımlılık ilişkisinden söz edilebilir. Yani madde kullanımı ve bağımlılığı söz konusu olduğunda, bireyin kimyasallarla kurduğu ilişkide, bahsedilen kayıpların ortaya çıkmasıyla gelişen, çok boyutlu bir sorundan söz ediliyor demektir.

Doğan’ın ifadesiyle; bu kimyasallarla kurulan ilişkinin biyolojik planda başlayıp, bireye ait ruhsal değişkenler ve çevresel etmenlerle biçimlenerek “bağımlılıkla” sonuçlandığı bilinmektedir (Doğan, 2001).

Şimdi de, çok boyutluluk kapsamında ele alınan ve kavramlaştırılan Alkol Bağımlılığına ilişkin geliştirilmiş bazı modellerden söz edilebilir. Bağımlılığa ilişkin modelleri kısaca, aşağıdaki şekilde gruplandırmak mümkündür:
• Medikal Modeller
• Öğrenme Modelleri (Sosyal Modeller)
• Psikolojik Modeller
Medikal Modeller:
Bağımlılığı; bireyin kendini denetleyemediği, tıbbi tedavi gerektiren bir hastalık olarak gören modellerdir. Bu modellerden biri olan Tutkunluk Modelinde; alkol bağımlılığı tolerans yani fizik bağımlılığın geliştiği bir süreç olarak ele alınır (Akt. Kay. Ortaer, 1997).
Bu modellerde kişi, neredeyse kendi kontrolü dışında, kaderinin bir sonucu olarak bağımlı olmuş gibi görülmektedir. Böyle bir durumda hasta tedaviye daha yatkın olabilmekte, ama toplum tarafından damgalanma (stigmatize edilme) olasılığı da yükselmektedir.

Öğrenme Modelleri (Sosyal Modeller):
Bu modellerde bağımlılık, alkol alımıyla birlikte kişide oluşan değişikliklerin kişiyi alkol alımının sürdürülmesine ittiği ve toplumsal kurallar ile otorite figürlerinden kaçışı sağladığı görüşüne dayandırılmıştır.
Bu modellerden biri olan Moral Model ahlakçı kaygılara ve kurallara dayanmaktadır (Ortaer, 1997). Bu modelde bağımlı birey irade ve karakter açısından zayıf biri olarak görülmekte ve aile ile toplum tarafından böyle görülen bir bireyde utanç, suçluluk ve günahkarlık duyguları oluşabilmektedir.
Ancak bu modellerden yola çıkınca; kişinin içme davranışından zarardan çok fayda gördüğü ve sorumluluklarından kaçma, sosyal kurallara uymama hakkını elde etme, “sarhoş” diye hoş görülme gibi ikincil kazançlar elde ettiği söylenebilir.
Psikolojik Modeller:
Bu modellere göre birey; anksiyete, depresyon, saldırganlık, çeşitli ağrılar gibi hoş olmayan durumlarla başaçıkmak, ortadan kaldırmak ya da azaltmak amacıyla alkol kullanmaktadır. Bu modellerin bazılarında ise, kişi için “oral kişilik” gibi kavramlar kullanılmaktadır.
Bu modellerin yanısıra, bugün en çok kabul gören “Ekolojik Model” den söz etmemek mümkün değildir. Ekolojik model, madde bağımlılığı sorununu Birey / Madde / Çevre şeklinde çerçevelemektedir. Bu çerçevede yer alan “çevre”, yaşamın tüm unsurlarını kapsayan en önemli boyuttur. Bireyin tutum ve davranışlarının şekillenmesinde, toplumsal çevrenin bireye yönelik beklenti ve taleplerinin önemli etkisi vardır. Bunun karşılığında bireyin gereksinimlerinin ortaya çıkışında bu karşılıklı etkileşim ciddi bir rol üstlenmektedir. Çünkü toplumsal yaşam böylelikle belirlenmektedir.

ALKOL BAĞIMLILIĞI SENDROMU

Bağımlılık sendromu tanımı ilk kez alkol için yapılmış ve Alkol Bağımlılığı Sendromu (ABS) olarak tanımlanmıştır. Gözlenebilir olgulardan yola çıkan bu tanım gözlemsel nitelikte olup, altta yatan sebeplere gönderme yapmamaktadır.

Sendromun tanımı yapılmış 7 ayrı elemanı vardır. Bunların her birinin bağımlılık süreci içinde ayrı bir önem ve etkiye sahip olduğu kabul edilmektedir. Sendromu oluşturan elemanlardan her birinin bireysel ve kültürel etmenlerle değişik bir görünüme bürünebileceği gerçeği de akılda tutulmalıdır.

1) Maddeye toleransın artması: Toleransın görünümü, ya maddenin tekrarlayan dozlarla kullanımına rağmen ortaya çıkan etkinin beklenenden/her zamankinden daha az olması, ya da her zamanki “aynı etki”nin sağlanabilmesi için maddenin daha yüksek miktarda tüketilmesi gereği biçiminde olur.
2) Tekrarlayan kesilme belirtileri: Bu olgu tolerans ile yakından bağlantılıdır. Genellikle maddenin yokluğunu ve/veya her zamanki dozun altında bir dozun alınmasının ardından ve ona bağlı olarak ortaya çıkar. Kesilme belirtileri hem fizyolojik hem de psikolojik özellikler taşımaktadır. Alkol bağımlılığında kesilme belirtileri genellikle uyanırken ortaya çıkar. Bu belirtiler; anksiyete, tremor, terleme, bulantı, kusma şeklindedir.
3) Maddenin dürtüsel alımı ve öznel farkında oluşluk: Burada, kesilmeyle eşzamanlı olarak ortaya çıkan bir evre ve bu evrenin en belirgin özelliği olan yükselen bir dürtü durumundan söz edilmektedir. Birey, zihinsel olarak, kullandığı madde ile yoğun bir meşguliyet halinde olup, maddenin onun ruhsallığında yol açacağı değişiklikleri düşünmekte, giderek hızlanan bir şekilde maddenin teminine yönelmektedir.
4) Madde arama davranışının yoğunluğu: Günlük davranış repertuarı giderek daralmış ve ilk planda “madde kullanma” davranışı olmak üzere birkaç davranışa indirgenmiştir. Bu daralma ve sınırlanmaya bağlı olarak bireysel ve toplumsal sorumluluklar, roller, ödevler vb. ikinci, üçüncü, vb. plana itilmek zorunda kalacaktır.
5) Kesilme belirtilerinin iyileştirilmesi: Kesilme belirtileriyle bir kez tanışan birey sonraki adımda bunların, maddeyi kullanmak suretiyle nasıl değiştiğini ve etkilendiğini öğrenmektedir. Bu öğrenmeye bağlı olarak, kesilmeyi etkileyen davranış, yerleşik hale gelerek, bir davranış kalıbı olarak kesilmenin denetlenmesinde kullanılır hal almaktadır.
6) Madde kullanım repertuarının daralması: Bağımlılığın ilerlemesiyle medde kullanma davranışı günlük davranış repertuarı içinde giderek daha da “stereotipik” hale gelmektedir. Sosyal içici için alkol kullanma davranışının zaman açısından bir düzensizliği vardır. Oysa bağımlılığa doğru gelişen içme biçiminde, içme davranışı haftalık/günlük tekrarlara dönüşmek suretiyle stereotipik bir hal almaktadır. Böylesi rutinleşmiş içme davranışında kullanılan içkinin belli bir marka, belli bir ürün, vs. olması da bağımlılıkta görülen bir durumdur.
7) Abstinens periyodundan sonra bağımlılığın yeniden inşası: Kesilme belirtileri abstinensi izleyen ilk haftada iyileşebilmektedir. Abstinens döneminde toleransın azaldığı bilinmektedir. Abstinens süresi ne olursa olsun, kişi tekrar madde kullanımına döndüğü takdirde (az miktarda ve kontrollü bile olsa) on-onbeş gün içinde abstinens öncesi aldığı miktara ulaşmaktadır. Dolayısıyla önceki dönemdeki tolerans ve kesilme özellikleri aynen tekrarlanmaktadır (Doğan, 2001).

Bağımlılığın söz konusu olması için, bu yedi fenomenin bir arada olmasının gerekmediği mutlaka akılda tutulması gereken bir konudur. Sadece üç fenomenin varlığı, bağımlılığın göstergesi olmaya yeterlidir.

Mental bozuklukların tanısal ve sayımsal elkitabında yer alan “madde bağımlılığı için tanı ölçütleri” aşağıda belirtilmiştir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 1998):

12 aylık bir dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan, aşağıdakilerden üçü (ya da daha fazlası) ile kendini gösteren, klinik olarak belirgin bir bozulmaya ya da sıkıntıya yol açan uygunsuz bir madde kullanımı örüntüsü:
(1) Aşağıdakilerden biri ile tanımlandığı üzere tolerans gelişmiş olması:
(a) entoksikasyon ya da istenen etkiyi sağlamak için belirgin olarak artmış miktarda madde kullanma gereksinimi
(b) sürekli olarak aynı miktarda madde kullanılması ile belirgin olarak azalmış etki sağlanması
(2) Aşağıdakilerden biri ile tanımlandığı üzere yoksunluk gelişmiş olması:
(a) söz konusu maddeye özgü yoksunluk sendromu
(b) yoksunluk semptomlarından kurtulmak ya da kaçınmak için aynı madde alınır
(3) Madde, çoğu kez tasarlandığından daha yüksek miktarlarda ya da daha uzun bir dönem süresince alınır.
(4) Madde kullanımını bırakmak ya da denetim altına almak için sürekli bir istek ve ya boşa çıkan çabalar vardır.
(5) Maddeyi sağlamak, maddeyi kullanmak ya da maddenin etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcama.
(6) Madde kullanımı yüzünden önemli toplumsal, mesleki etkinlikler ya da boş zamanları değerlendirme etkinlikleri bırakılır ya da azaltılır.
(7) Maddenin neden olmuş ya da alevlendirmiş olabileceği, sürekli olarak var olan ya da yineleyici bir biçimde ortaya çıkan fizik ya da psikolojik bir sorunun olduğu bilinmesine karşın madde kullanımı sürdürülür (Amerikan Psikiyatri Birliği, 1998).
Görüldüğü gibi, alkole karşı fiziksel bağımlılık tolerans ya da yoksunluk kanıtlarının varlığı ile konuluyor. Alkol bağımlılığı olan kişilerin çoğunluğu, olumsuz fiziksel ve psikolojik sonuçlarına karşın alkolü kullanmayı sürdürmektedirler. En sık rastlanan sonuçlar; depresyon, blackout ve karaciğer hastalıklarıdır.

Alkol Bağımlılığı Sendromu olan kişilerde sıklıkla, belirgin olarak işlevsellikte bozulma ve çeşitli komplikasyonlar gözlenmektedir. Öncelikle kişinin genel sağlık durumunda bozulmalar ortaya çıkar. Kötü beslenme ve bundan kaynaklanan sorunlar gözlenebilir. Alkol kullanımı, kişide, şiddet veya saldırgan davranışlara sebep olabilir. Kavgacılık ve suça yönelik davranışlar sergilendiğinde kanunla sorunlara da neden olabilir.

Alkol bağımlılığında; araba, ev ve iş kazalarının görülmesi oldukça sık rastlanan bir durumdur. Otoyol kazalarının yaklaşık yarısının alkolden kaynaklandığı bilinmektedir (www.un.org.tr).

Alkol Bağımlılığının neden olduğu bunca soruna ek olarak, uzun vadede toplumsal boyutlara ulaşabilen ailesel sorunlara da neden olduğu bir gerçektir. Hatta alkol bağımlılığı sıklıkla ailesel özellikler gösterir. Alkol bağımlısı olan bireylerin çocuklarının bağımlılık konusunda risk grubu oluşturduğu çeşitli çalışmalarla gösterilmiştir (Doğan, 2000).

Alkol bağımlılığı riski, alkol bağımlısı olgularının yakın akrabalarında üç ya da dört kat daha fazladır. Yüksek risk; hasta akrabaların sayısının fazlalığı, yakın genetik ilişkiler ve hasta akrabada alkolle ilişkili sorunların yoğun oluşu ile birliktedir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 1998).

Alkol bağımlılığının aile işlevleri üzerinde ciddi etkilere neden olduğu ve bu etkilerin, uzun vadede, toplumsal yaşama yansıdığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Bağımlılık" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Arzu GÜNEŞ Fotoğraf
Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ
Ankara (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi44 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Arzu GÜNEŞ'in Makaleleri
► Bağımlılık ÇOK OKUNUYOR Psk.Beyza ÇETİN
► Bağımlılık Psk.Erol AKDAĞ
► Cinsel Bağımlılık Psk.Ali BIÇAK
► Bağımlılık Nedir? Psk.Nilüfer ŞİŞMAN
► Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır. Psk.Melek SARIÇİÇEK
► Bağımlılık, Madde ve Aile Psk.Tuna KADIOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Bağımlılık' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Alkol Bağımlılığı Nisan 2015
► Aile ve Kriz Nisan 2015
► Aile İşlevselliği Mart 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:39
Top