İhmal ve İstismar
Toplumun en büyük ve belki de en gizil problemlerinden olan ihmal ve istismar konusu günümüze kadar uygulama bağlamında hak ettiği değeri görmese de son zamanlarda özellikle okul öncesi dönemde yapılan çalışmaların oldukça umut verici bir durumda olduğunu söylemek mümkündür.
İnsan doğduğu günden itibaren var olma mücadelesiyle karşı karşıya kalmıştır. Hayatta çeşitli amaçlarını gerçekleştirme çabası ile yoluna devam ederken esasında temel amacı “var olduğunu” hissedebilmektir. Bunun gerçekleşebilmesi için ise karşısındaki diğerleri tarafından kabul edildiğini bilmesi gerekir. Ancak ihmal ve istismar gibi durumlarda bu varlığın tehlikeye düştüğü net bir şekilde görülmektedir.
İhmal kavramı çocuk ve bakım veren kişi arasındaki ilişkinin hiç olmaması ya da yetersiz olması olarak tanımlanmaktadır. Bazı çalışmacılar ihmal kavramını pasif çocuk istismarı olarak tanımlamaktadır. Yine bazı görüşlere göre ihmalin istismardan daha patolojik sonuçlara yol açabileceği savunulmuştur. Çünkü ihmal yok saymaktır ve insanın var kalma mücadelesine indirilen büyük bir darbedir. İstismarda patolojikte olsa bir ilişkinin mevcudiyeti söz konusudur. Her koşulda bu iki durumda da yapılan hiçbir eylemin haklı bir yanı olmadığı bilinmelidir. Bir çocukta ihmal olup olmadığını anlayabilmek için aynı sosyoekonomik düzeyden gelen bireylerin çocuklarına sağladığı (koruma, beslenme, giyim, tıbbi ihtiyaç gibi) bakımın aynı olup olmadığına bakılabilir. Bu sebeple ihmal kavramı fakir olmakla bağdaştırılabilen bir olgu olarak adlandırılamaz. Çocuğa bakıldığında giydirilen uygunsuz giyecekler, temizlik eksikliği, büyüme geriliği, davranış sorunları gibi yakınmalar görülüyorsa ihmalden şüphe edilebilir. Bu koşullarda büyüyen bir çocuğun; olumsuz algılamak, kendini değersiz görmek, diğerlerini yüceleştirmek, duyguları ayıt etmede yetersiz olmak gibi psikolojik olumsuzluklarla karşılaşabileceği unutulmamalıdır.
Ele alınabilecek bir diğer konu ise istismar kavramıdır. İstismar bir çocuğun sağlığını, biyopsikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyecek toplum ya da bir birey tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel, duygusal, ekonomik ve cinsel olarak çeşitli boyutları söz konusudur.
Fiziksel istismar 18 yaşından küçüğün bakım verenleri tarafından fiziksel hasara uğratılması yani şiddet uygulanmasıdır. En sık rastlanan ve belirlenmesi en kolay olan türdür. Birçok sonucu olmakla birlikte güvenli dünya inancının sarsılması, şiddeti normal karşılama, yakın ilişki kurmakta zorluk kişide bıraktığı en önemli etkilerdendir. İstismarın bir diğer boyutu ise ekonomik istismardır. Çocukların haklarından bağımsız olarak düşük ücretlerde çalıştırılması ekonomik istismarı tanımlar.
Duygusal istismar ise çocuğun ihtiyaç duyduğu ilgi ve sevgiden mahrum bırakılmasıdır. Anlaşılması en zor ancak en sık rastlanan istismar türlerinden olduğu söylenebilir. Gündelik hayatta anne babaların çocuklarına karşı kullandığı birçok cümlenin duygusal istismar örneği olduğu görülebilir.Yemeğini yemezsen öleyim o zaman, seni polislere veririm, bunu yapmazsan hasta olurum, öleyim de kurtul benden gibi terk etme ve tehdit cümlelerinin yanı sıra çocuğun eksiklikleriyle alay etmek, insanüstü güçlerle korkutmak, yaşının üstünde performans gerektiren işleri yaptırmaya zorlamak, başkalarıyla kıyaslamak, toplum içinde azarlamak, vaktinden önce yetişkin rolü vermek, kardeş ayrımı yapmak, tartışmalarda taraf tutturmak duygusal istismar kapsamına giren bazı örneklerdendir. Tüm bunların sonucunda çocukta; aileden uzaklaşma, dünyaya karşı ilgisizlik, başarı düşüklüğü, bağımlı kişilik geliştirme, depresif davranışlar, kendine güvensizlik gibi durumların görülmesi beklenebilir.
Türleri içinde toplumun en çok ilgilendiği ve belki o denli gözlerini kapadığı olgu ise cinsel istismardır. Cinsel istismar; çocuğun bir yetişkin tarafından cinsel uyarı ve doyum için kullanılması ya da bir başkasının çocuğu bu amaçla kullanmasına izin verilmesi olarak tanımlanmaktadır. Cinsel istismarı ayırt edebilmek için öncelikle cinsel oyun kavramının bilinmesi gerekir. Cinsel oyun; aynı yaş grubu çocuklar arasında, zor kullanmadan, acı çekmeye ya da herhangi bir utanca sebep olmayan çocukların kimlik arayışlarıyla ilgili masum değerlendirmeler olarak tanımlanır. Cinsel oyunda çocuğun akranlarıyla birlikte merak ve öğrenmeye yönelik eylemlerde bulunması söz konusuyken; cinsel istismarda çocuğun kendisinden en az dört yaş büyüğüyle yaşadığı eylem küçüğü kullanılmasına yönelik amaçlar taşır. Sözel olarak konuşmak, telefonda cinsel uyarım, cinsel organını göstermek, bakım verenin uyguladığı istismar, şiddet yoluyla ırza geçme, çocuğun cinsel ilişkiye şahit olması ve buna benzer eylemler cinsel istismarın türlerindendir.
Cinsel istismara maruz kalan çocuklar çoğu zaman kendilerine inanılmayacağı düşüncesiyle sessiz kalmayı tercih ederler. Bunun yanı sıra cinsel davranışın yanlışlığından haberdar olmayan çocuğun istismarı nasıl anlatacağını bilememesi ya da istismarcıyı seviyor olması da çocukların susma sebepleri arasındadır. Buna ek olarak, çocuk yakınlarıyla bu konuyu konuşmaya utanıyor olabilir ya da istismarcı tarafından tehdit ediliyor olabilir. Tüm bu sebeplerden çocuk tekrar tekrar istismara maruz kalıyor olabilir.
Ailelerin en sık düştüğü hatalardan biri istismarcının kötü giyimli, sokakta yaşayan, çirkin biri olduğuna yönelik inançlarıdır. Bunun yanı sıra evden kaçan, ihmal edilen çocukların istismara uğrayacağı düşüncesi de yanlış inançlar arasında yer alır. İstismarcının çoğu kez istismar edilen kişi ve çevresi tarafından tanınan, çocuğa ve yakın çevresine karşı oldukça iyi niyetli ve nazik yaklaşan kişiler olduğu görülmüştür. Bu nedenle istismarcının çocuğun uzağında olmadığı ve çocuğun sevebileceği kişiler olduğu unutulmaması gereken en önemli noktalardan biridir.
Cinsel istismarı önleyebilecek kişiler yine çocuğun yakın çevresi ve bakım verenleridir. Çocuğun mahremiyetine saygı göstermek ona bu konuda bir birey gibi davranmak çok önemlidir. Ona eğer istemezse dayısının, teyzesinin öpmelerine sarılmalarına katlanmak zorunda olmadığı anlatılmalıdır. Ancak toplumumuz genellikle neden öpmüyorsun amcanı diyerek çocuğu azarlamayı tercih eder. Halbuki çocuk bir birey olarak bu hakka sahip olabilmelidir ki böylece vücudunun kontrolünün onun elinde olduğunu hissedebilsin. Çocuğa büyüklerine saygılı olmayı öğretebildiğimiz kadar; onu rahatsız eden bir durumda istediği kadar kaba olabileceğini de öğretebilmek gerekir. “Birisi senin özel bölgelerine (dudak, göğüs, bacak arası) dokunduğunda hayır diyerek çığlık at ve oradan uzaklaş.” Bu çocuklara verilmesi gereken en önemli mesajlardan bir tanesidir. Bunun yanı sıra çocuğun ailesine yaşadığı durumu anlatabilecek güveninin olması ise tüm bu önerilerin altında yatan en önemli olgudur. Aile ve çocuğun birbirine güveni olmadığı taktirde yapılabilecek her türlü müdahale sonuçsuz kalabilir. Güvenebilmek, çocuğunuzla sağlıklı iletişim kurabilmek ve onu koşulsuz şartsız sevdiğinizi anlamasını sağlamak olumsuz durumlara yönelik uygulayabileceğiniz en erken müdahale şeklidir. Koşulsuz sevgi ve güven dileklerimle…
Psk.Sevda ACAR
İnsan doğduğu günden itibaren var olma mücadelesiyle karşı karşıya kalmıştır. Hayatta çeşitli amaçlarını gerçekleştirme çabası ile yoluna devam ederken esasında temel amacı “var olduğunu” hissedebilmektir. Bunun gerçekleşebilmesi için ise karşısındaki diğerleri tarafından kabul edildiğini bilmesi gerekir. Ancak ihmal ve istismar gibi durumlarda bu varlığın tehlikeye düştüğü net bir şekilde görülmektedir.
İhmal kavramı çocuk ve bakım veren kişi arasındaki ilişkinin hiç olmaması ya da yetersiz olması olarak tanımlanmaktadır. Bazı çalışmacılar ihmal kavramını pasif çocuk istismarı olarak tanımlamaktadır. Yine bazı görüşlere göre ihmalin istismardan daha patolojik sonuçlara yol açabileceği savunulmuştur. Çünkü ihmal yok saymaktır ve insanın var kalma mücadelesine indirilen büyük bir darbedir. İstismarda patolojikte olsa bir ilişkinin mevcudiyeti söz konusudur. Her koşulda bu iki durumda da yapılan hiçbir eylemin haklı bir yanı olmadığı bilinmelidir. Bir çocukta ihmal olup olmadığını anlayabilmek için aynı sosyoekonomik düzeyden gelen bireylerin çocuklarına sağladığı (koruma, beslenme, giyim, tıbbi ihtiyaç gibi) bakımın aynı olup olmadığına bakılabilir. Bu sebeple ihmal kavramı fakir olmakla bağdaştırılabilen bir olgu olarak adlandırılamaz. Çocuğa bakıldığında giydirilen uygunsuz giyecekler, temizlik eksikliği, büyüme geriliği, davranış sorunları gibi yakınmalar görülüyorsa ihmalden şüphe edilebilir. Bu koşullarda büyüyen bir çocuğun; olumsuz algılamak, kendini değersiz görmek, diğerlerini yüceleştirmek, duyguları ayıt etmede yetersiz olmak gibi psikolojik olumsuzluklarla karşılaşabileceği unutulmamalıdır.
Ele alınabilecek bir diğer konu ise istismar kavramıdır. İstismar bir çocuğun sağlığını, biyopsikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyecek toplum ya da bir birey tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel, duygusal, ekonomik ve cinsel olarak çeşitli boyutları söz konusudur.
Fiziksel istismar 18 yaşından küçüğün bakım verenleri tarafından fiziksel hasara uğratılması yani şiddet uygulanmasıdır. En sık rastlanan ve belirlenmesi en kolay olan türdür. Birçok sonucu olmakla birlikte güvenli dünya inancının sarsılması, şiddeti normal karşılama, yakın ilişki kurmakta zorluk kişide bıraktığı en önemli etkilerdendir. İstismarın bir diğer boyutu ise ekonomik istismardır. Çocukların haklarından bağımsız olarak düşük ücretlerde çalıştırılması ekonomik istismarı tanımlar.
Duygusal istismar ise çocuğun ihtiyaç duyduğu ilgi ve sevgiden mahrum bırakılmasıdır. Anlaşılması en zor ancak en sık rastlanan istismar türlerinden olduğu söylenebilir. Gündelik hayatta anne babaların çocuklarına karşı kullandığı birçok cümlenin duygusal istismar örneği olduğu görülebilir.Yemeğini yemezsen öleyim o zaman, seni polislere veririm, bunu yapmazsan hasta olurum, öleyim de kurtul benden gibi terk etme ve tehdit cümlelerinin yanı sıra çocuğun eksiklikleriyle alay etmek, insanüstü güçlerle korkutmak, yaşının üstünde performans gerektiren işleri yaptırmaya zorlamak, başkalarıyla kıyaslamak, toplum içinde azarlamak, vaktinden önce yetişkin rolü vermek, kardeş ayrımı yapmak, tartışmalarda taraf tutturmak duygusal istismar kapsamına giren bazı örneklerdendir. Tüm bunların sonucunda çocukta; aileden uzaklaşma, dünyaya karşı ilgisizlik, başarı düşüklüğü, bağımlı kişilik geliştirme, depresif davranışlar, kendine güvensizlik gibi durumların görülmesi beklenebilir.
Türleri içinde toplumun en çok ilgilendiği ve belki o denli gözlerini kapadığı olgu ise cinsel istismardır. Cinsel istismar; çocuğun bir yetişkin tarafından cinsel uyarı ve doyum için kullanılması ya da bir başkasının çocuğu bu amaçla kullanmasına izin verilmesi olarak tanımlanmaktadır. Cinsel istismarı ayırt edebilmek için öncelikle cinsel oyun kavramının bilinmesi gerekir. Cinsel oyun; aynı yaş grubu çocuklar arasında, zor kullanmadan, acı çekmeye ya da herhangi bir utanca sebep olmayan çocukların kimlik arayışlarıyla ilgili masum değerlendirmeler olarak tanımlanır. Cinsel oyunda çocuğun akranlarıyla birlikte merak ve öğrenmeye yönelik eylemlerde bulunması söz konusuyken; cinsel istismarda çocuğun kendisinden en az dört yaş büyüğüyle yaşadığı eylem küçüğü kullanılmasına yönelik amaçlar taşır. Sözel olarak konuşmak, telefonda cinsel uyarım, cinsel organını göstermek, bakım verenin uyguladığı istismar, şiddet yoluyla ırza geçme, çocuğun cinsel ilişkiye şahit olması ve buna benzer eylemler cinsel istismarın türlerindendir.
Cinsel istismara maruz kalan çocuklar çoğu zaman kendilerine inanılmayacağı düşüncesiyle sessiz kalmayı tercih ederler. Bunun yanı sıra cinsel davranışın yanlışlığından haberdar olmayan çocuğun istismarı nasıl anlatacağını bilememesi ya da istismarcıyı seviyor olması da çocukların susma sebepleri arasındadır. Buna ek olarak, çocuk yakınlarıyla bu konuyu konuşmaya utanıyor olabilir ya da istismarcı tarafından tehdit ediliyor olabilir. Tüm bu sebeplerden çocuk tekrar tekrar istismara maruz kalıyor olabilir.
Ailelerin en sık düştüğü hatalardan biri istismarcının kötü giyimli, sokakta yaşayan, çirkin biri olduğuna yönelik inançlarıdır. Bunun yanı sıra evden kaçan, ihmal edilen çocukların istismara uğrayacağı düşüncesi de yanlış inançlar arasında yer alır. İstismarcının çoğu kez istismar edilen kişi ve çevresi tarafından tanınan, çocuğa ve yakın çevresine karşı oldukça iyi niyetli ve nazik yaklaşan kişiler olduğu görülmüştür. Bu nedenle istismarcının çocuğun uzağında olmadığı ve çocuğun sevebileceği kişiler olduğu unutulmaması gereken en önemli noktalardan biridir.
Cinsel istismarı önleyebilecek kişiler yine çocuğun yakın çevresi ve bakım verenleridir. Çocuğun mahremiyetine saygı göstermek ona bu konuda bir birey gibi davranmak çok önemlidir. Ona eğer istemezse dayısının, teyzesinin öpmelerine sarılmalarına katlanmak zorunda olmadığı anlatılmalıdır. Ancak toplumumuz genellikle neden öpmüyorsun amcanı diyerek çocuğu azarlamayı tercih eder. Halbuki çocuk bir birey olarak bu hakka sahip olabilmelidir ki böylece vücudunun kontrolünün onun elinde olduğunu hissedebilsin. Çocuğa büyüklerine saygılı olmayı öğretebildiğimiz kadar; onu rahatsız eden bir durumda istediği kadar kaba olabileceğini de öğretebilmek gerekir. “Birisi senin özel bölgelerine (dudak, göğüs, bacak arası) dokunduğunda hayır diyerek çığlık at ve oradan uzaklaş.” Bu çocuklara verilmesi gereken en önemli mesajlardan bir tanesidir. Bunun yanı sıra çocuğun ailesine yaşadığı durumu anlatabilecek güveninin olması ise tüm bu önerilerin altında yatan en önemli olgudur. Aile ve çocuğun birbirine güveni olmadığı taktirde yapılabilecek her türlü müdahale sonuçsuz kalabilir. Güvenebilmek, çocuğunuzla sağlıklı iletişim kurabilmek ve onu koşulsuz şartsız sevdiğinizi anlamasını sağlamak olumsuz durumlara yönelik uygulayabileceğiniz en erken müdahale şeklidir. Koşulsuz sevgi ve güven dileklerimle…
Psk.Sevda ACAR
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "İhmal ve İstismar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Sevda ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Sevda ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden |
ihmal, istismar, cinsel istismar, okul öncesi istismar, çocuk ve istismar, istismar edilen çocuk, çocukta ihmal, çocukta istismar
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.