2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kekemelik Kabusumuz Olmasın
MAKALE #14203 © Yazan Psk.Dnş.Ayşe ERBAŞ | Yayın Şubat 2015 | 1,505 Okuyucu
KEKEMELİK KABUSUMUZ OLMASIN…

Bir konuşma bozukluğu olarak kabul edilen kekemelik tedavi edilmediği ya da uzun yıllar sürdüğü zaman bireylerin hayatını kabusa çevirebilmektedir. Zordur bu durumla yaşamak ve de baş edebilmek. Zaman zaman kişilerin alay konusu bile olabildiğiniz gibi eğlence de çıkarabilirler bu durumdan. Daha bu gün bir arkadaşım lise yıllarını yad ederken kekeme bir arkadaşları olduğunu ve onu sıkıştırıp kızdırdıkça ne çok eğlendiklerinden bahsediyordu. Şunu da söylüyordu onu ve konuşma şeklini çok seviyorduk o da bunu biliyordu ve de kızmıyordu. Acaba gerçekten mi? Aslında ne kadar zor bir durum yaşandığını bilmezler ya da bilmek istemezler. Öncelikle bu konuya duyarlı olmalıyız. Nedir kekemelik?

Kekemelik; konuşmanın akıcılığını bozan, sesin kesilmesi, ses ve hecelerin tekrar edilmesi olarak kabul edilen yanlış konuşma alışkanlığı olarak kabul edilmektedir. Aslında herkes de zaman zaman konuşmanın akıcılığı bozulabilir. Bu bozukluk zaman zaman ve bizi rahatsız eden, huzurlu ve rahat olamadığımız, tedirgin olduğumuz ve kendimizi, duygu ve düşüncelerimizi rahatlıkla ifade edemediğimiz ya da edemediğimizi düşündüğümüz yer ve zamanlarda ortaya çıkar.

Hiç kimse kekeme doğmaz çünkü konuşma zaten sonradan öğrenilen bir durumdur. İnsanlar konuşmaya önce dinleyerek başlarlar. Konuşmalar önce anlamsız olur, sonra düzgün kelimeler sıralanır. Aynen yürümek gibi, düşe kalka yürümek öğrenilir ve de deneyimlenir. Bazı çocuklar erken yürür bazıları da geç. İşte tam olarak kekemeliğin adının konması da zaman alır ve yanılmalar da olabilir. Bazı çocuklar konuşmayı geç yaşlarda tamamlayabilirler. Çevremizde bunu destekleyen bir çok örnekler vardır. Kekemelik özellikle dil gelişiminin erken dönemlerinde (2-6 yaş)ortaya çıkar. Ancak 7 yaşından sonra da devam ediyorsa ve bireyin yaşamını zorluyorsa mutlaka uzman yardımı alınmalıdır.

Peki neden kaynaklanmaktadır? Buna verilmiş tek bir cevap yok. Bir çok sebebin etken olabileceği söylenmektedir. Bunlar fizyolojik, psikolojik ya da kalıtımsal olarak gösterilmekle birlikte kesinlik kazanmış değildir. Daha çok da sosyal ortamların ve de bireyin zorlanma durumlarında bu problemin attığı gözlenmektedir. Ayrıca bir diğer faktör de nefes alıp vermekle ilgilidir. Bunda da korku duygusu tetikleyicidir. Çünkü; korku çocuğun konuşmasında gerilimi arttırdığı için düzensiz nefes alıp vermesine sebep olmakta ve böylece de konuşmada geri çekilmesine sebep olmaktadır. Şöyle de diyebiliriz kekeleme, bir fikri dile getirme isteğinin engellenmesinden ortaya çıkar. İnsanın konuşmak isteyip konuşamaması iç hüsrana sebep olmakta ve mutsuzluğu ile birlikte toplum ilişkilerinin bozulmasına yol açabilmektedir. Burada en etkili çözüm nefes alıp vermenin düzenlenmesine bağlıdır.Aslında kişinin rahat, huzurlu en önemlisi de güvenli olma ihtiyacı doyurulmadığı zaman bu ve buna benzer sorunlar artmakta hayat da zorlaşmaktadır.Sosyal ilişkilerin düzenlenmesi, kendine olan güven duygusunun artmasıyla birlikte sorun yavaş yavaş çözülebilir.

Bu sorunla baş etmenin en temel unsurları elbette ki ailelerdir. Doğru zamanda doğru yaklaşım, doğru ve zamanında karar vermek çok önemlidir. Aile içi tedbirler, ailenin bilinçli olması,sunduğu destek ve güvenli yaklaşım önemlidir. Sabırla çocuğu dinlemek,sözünü kesmemek,düzgün konuşmalısın konuşabilirsin gibi ısrarcı davranılmaması, konuşmanın kesilerek düzeltilmeye çalışılmaması gerekmektedir. Ayrıca çocuğunuz konuşurken başka yerlere bakarak başka şeylerle ilgilenilmemeli, göz teması kurulmalıdır.

En önemli dönem de okula başlama yaşıyla başlamaktadır. Girdiği sosyal ortamlar onun kendine olan güvenini sarsacak nitelikte olursa bu durum baskı oluşturmakta ve gerginlikle birlikte konuşmanın akışı bozulmaktadır.

Düzgün ve akıcı konuşmanın önünde fiziksel bir engel yok ise, bu durumda duygusal ve düşünce boyutunda bir engelden bahsedebiliriz. Kişi, belli ter ve zamanlarda belli duygu ve düşünce içerisine girdiğinde kekelemektedir. Öncelikle bu sorunu ortaya çıkaran duygu durumunu, istenmeyen durumu ortaya çıkaran duygusal durumu ortaya çıkarmamız, o durumu yaşatmamız gerekiyor. Kişi kendini rahat hissetmediği, ve kekelememe, düzgün konuşma içgüdüsüyle hareket ederken yani, rahat olamamakta ve kekelediğini ve sonuçta düştüğü durum (rezil olma, utanma vb.) neyse o duruma düşeceği endişesiyle istenmeyen durumun ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Çünkü; kişinin zihninde ki görüntü kekeleme, düzgün konuşamamadır.

İşte kişinin konuşmaya ilişkin olarak zihnindeki bu görüntünün değiştirilmesi, ortadan kaldırılmalıdır. Kişinin zihnine düzgün konuşamama, görüntüsünün yerine çok rahat, düzgün ve akıcı konuştuğuna ilişkin görüntünün yerleşmesi gerekmektedir. Kişinin zihnindeki görüntü ve istenmeyen, soruna yol açan duygu durumu ortadan kaldırılırsa kişinin kekemelik durumu 6 ila 8 seansta rahatlıkla halledilebilir.

Kekemelik durumunun giderilmesinde ilk önce kişinin özgüveni arttırılır, çünkü her yerde ve her zaman kendini, duygu ve düşüncelerini rahatlıkla dile getirebilmesi için bireye özgüven kazandırılmalıdır. Çünkü; rahat konuşacağına, kendini ifade edebileceğine dair bir güven eksikli vardır. Bu durumun ispatı, bu kişiler kendilerini güvende ve rahat hissettikleri ortam, yer ve kişilerin yanında düzgün ve akıcı konuşmayı başarabilmektedirler. Demek ki, kişi için kendini güvende ve rahat hissedeceği ortamı oluşturmalıyız. Bu ortamı her zaman fiziksel olarak sağlayamayacağımıza göre kişinin zihninde kendini her zaman ve her yerde güvende ve rahat hissetmesini sağlayacak zihinsel düzenlemeyi gerçekleştirmeliyiz. Kişinin kendini her zaman ve her yerde güvende ve rahat hissetmesini sağlayabilirsek ki, bu durumu kişinin zihninde oluşturmalıyız. Bu oluşan görüntüye bilinçaltımız daha önceki olumsuz görüntüleri gerçekmiş gibi kabul ettiği gibi gerçekmiş olarak kabul ederek ona göre tepki verecektir.

Bilinçaltımız hayal ile gerçeği ayırt edemez, kekeleyeceğine, düzgün konuşamayacağına, rezil olacağına ilişkin görüntüyü, zihninde canlandırdığı görüntüyü gerçek olmamasına rağmen gerçekmiş gibi kabul eden zihnimiz, bu duruma inandığı gibi bu durumun tersi olan yani rahatlıkla ve akıcı bir şekilde ve düzgün konuştuğunu ve bunu her yerde ve her zaman rahatlıkla yapabildiğine ilişkin, görüntüyü de gerçek olarak kabul edecektir. Öyleyse yapmamız gereken tek şey zaten her şeye inanmaya hazır olan zihnimizi, olmamasını istediğimiz şeye değil de olmasını istediğimiz şeye inandırmak olacaktır.

Düşünceyi değiştirmenin yanında, kekemelik durumunu ortaya çıkaran duyguyu tespit edip bu duyguyu boşaltarak, bu duyguyu kişinin dışına atarak rahatlamasını, kekemeliği yaratan, ortaya çıkaran duygu durumundan kişinin tamamen kurtulmasını sağlamak ta kişinin rahatlayarak, olumsuz duygu durumundan kurtulmuş ve olumlu bir duygu durumuna ulaşmış ve bunu yaşayan birisi olarak akıcı ve düzgün konuşmasının önündeki engel tamamen ortadan kaldırılmış olacaktır.

Kişide istenmeyen bu zihinsel ve duygusal durumu ortadan kaldırmakla kişinin düzgün ve akıcı konuşması önündeki bütün engeller ortadan kalktığına göre kişi artık neden kekelesin ki?

Ayşe ERBAŞ
Psikolojik Danışman
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Erken Boşalma Kaderiniz Olmasın Psk.Dnş.İsa Özgür ÖZER
► Sömestr Tatili Kabus Olmasın S.Melek ÇAVUŞ KILIÇ
► Kekemelik Psk.Dnş.Havva BAYAR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Kekemelik Kabusumuz Olmasın' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:31
Top