2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ergenlik Ne Demektir?
MAKALE #14550 © Yazan Uzm.Psk.Hülya MACİT | Yayın Nisan 2015 | 4,623 Okuyucu
Ergenlik Döneminin Temel Özellikleri

İnsan hayatı genel olarak çocukluk, gençlik, yetişkinlik, orta yaşlılık, yaşlılık ve ihtiyarlık olmak üzere altı evreye ayrılabilir. Bu evrelerden diğerine geçişte kesin yaş sınırları yoktur. Bununla beraber gelişimde ardışık bir seyir izlenir. Bu gelişme seyri bütün insanlar için aynıdır. Gelişme sırasında geçilmesi gereken basamaklar atlanamaz.
Genel olarak buluğa erme, çocukluktan ergenliğe geçişin bir işareti olarak kabul edilmektedir. Kızlar için 11-13, erkekler için 13-15 yaşları buluğa erme dönemi olarak kabul edilebilir. Bu dönem aynı zamanda ergenliğin başlarıdır. Buluğ çağındaki gencin vücudunda, boyunu ve yapısını değiştiren hızlı değişiklikler olur., zihinsel yapısında ve ilgilerinde gelişme görülür, her iki cins de fiziksel ve hormonal olarak cinsel gelişimlerini tamamlarlar.

Bütün bu değişimler dikkate alınarak bu dönem, hızlı ve sürekli bir değişim dönemi olarak bilinmektedir. Genç bu çağda anne-babası ve çevresindeki yetişkinler tarafından ne tam yetişkin ne de çocuk olarak algılanmaktadır.

Buluğdan sonra kızlar için 14-16, erkekler için 15-17 yaşlar arası ergenliğin ortaları olarak düşünülebilir. Bu yaşlar arasındaki gençler buluğdaki hızlı değişmeleri kısmen arkada bırakırlar ve 16-17 yaşlarına doğru hem yaşları hem de okudukları sınıf seviyesi gereği gelecekleri ile ilgili önemli kararlar almak durumunda kalırlar. 16-17 yaşlarından sonra ergenliğin sonları yaşanır (Kulaksızoğlu, 2005:17-18).

Hemen bütün toplumlarda gençlik çağı fırtınalı geçen bir dönem olarak gösterilmektedir. Ergenlerdeki sorunlar ve çatışmalar birbirinden çok farklı nedenlerle ortaya çıkmakla beraber, bunları ergenlik sırasında meydana gelen bedensel, cinsel, duygusal, sosyal ve kişisel gelişmelerin gençte yarattığı farklılaşmaya bağlı olarak açıklamak mümkündür.

Ergenlikle İlgili Kuramsal Yaklaşımlar

A.Stanley Hall'un Kuramı
Hail, Darwin'in evrim teorisinden etkilenmiş ve Darwin'in görüşlerini çocukluk ve regenlik dönemindeki gelişmeye aktarmıştır. Ona göre doğumdan sonraki ilk dönemlerde çocuk, insan neslinin maymuna benzerlik döneminde geçtiği evrelerin adeta bir özümsemesini yapmaktadır. 8-12 yaşlar arasında ise çocukluk öncesi dönemlere oranla daha gelişmiş bir şekilde hareket etmesine karşılık, yine de insan ırkına göre ilkel bir durumdadır. Bu dönemdeki bir çocuğun davranışları, avcılık ve balıkçılıkla hayatta kalmaya çalışan ilkel bir insana benzemektedir. Hail, benzer biçimde ergenlik dönemini, insanlığın vahşilik ve uygarlık arası evresinin bir özümsemesi olarak düşünmektedir.
Hail ergenliği bir stres ve fırtınalar dönemi olarak nitelendirmiştir. Bireyin ilkel bir takım tepkileriyle, insani olan birtakım değerleri arasında bazı çelişkiler doğacaktır. Ergenlik döneminde genç bir taraftan daha basit, daha temel içgüdüler tarafından bir yöne çekilmekte, diğer taraftan ise hayatında ilk kez toplumun diğer önemli kurumlarının farkına varmaktadır. Ergen bu dönemde kendi kültürünün gerçek bir parçası haline gelerek, bu kültür içinde kendi konumunu algılamaya başlayabilir.

B. Psikanalitik Kuram
Psikanalitik kurama göre gelişim hazzın yönelimi açısından beş farklı döneme ayrılmaktadır. Cinselliğin fark edildiği ilk dönem fallik dönemdir. Çocuk bu dönemde yaşanılan oedipal çelişkilerinin üstesinden, kendi hemcinsi olan ebeveyniyle özdeşleşmekle başa çıkar. Ancak ergenlikle birlikte ilk çocukluktaki cinsel sorunların yeniden ortaya çıkması, genç ve ebeveyni için ortaya yeni sorunlar çıkartır. Buluğla birlikte ortaya çıkan bir takım cinsel duygular ergen yine karşı cinsten ebeveynine karşı ilgi ve istek, kendi cinsinden olan ebeveynine karşı da düşmanlık hissetmeye başlar.
A. Freud'a göre ergenlik dönemindeki genç için bu duygulardan arınmanın tek yolu anne-babadan duygusal olarak uzaklaşmaktır. Kendisini çocukluktan beri destekleyen ve seven anne-babası ile aralarında oluşan bu boşluk, ergenin kendisini üzüntülü ve boşlukta hissetmesine yol açar. Bu boşluğu doldurmak için ergenin yeni ilişkilere ihtiyacı olur ve bu ihtiyaçla etrafında ailesi dışında özdeşleşeceği insanlar aramaya başlar. Bu arayış sık sık arkadaş değiştirerek, bugün dost olduğuyla yarın kavga ederek devam eder. Bu kararsızlık ve dengesizlik beklenen bir şeydir, çünkü bunlar gencin iç dünyasındaki isyanların ve çelişkilerin dışa vurulmuş işaretleridir (Gençtan, 1998:42).
C.Öğrenme Kuramı
Bandura ergenliğin bunalımlı bir dönem olduğu fikrine karşı çıkmaktadır. Çalışmalarına dayanarak düzenli, istikrarlı, sevecen ailelerden gelen ergenlerin bu dönemi daha rahat geçirdiklerini belirtmiştir. Bandura'ya göre bu ergenler iyi bir şekilde sosyalleşmekte geleneklere uygun davranışları pekiştirilmektedir. Ailelerin bu konudaki beklenti ve ölçütlerini kabul ederler. Ona göre ergenlikte bunalım geçirenler yeterince sosyalleşmemiş olanlardır (Morris, 2002:200). 2.2.2.4.
D.Sullivan'ın Kuramı
Sullivan cinselliğin hayattaki en önemli dürtü olduğu yolundaki iddiasını eleştirmiştir İnsanın her şeyden önemli olan ihtiyacı güvenlikte olduğunu hissetmesidir ve bu ihtiyaç aslında endişeden arınmış olma ihtiyacıdır.
Sullivan'a göre bebek, kendisine bakım veren kimse ile etkileşimleri sonucunda endişeyi öğrenir ve bu duygudan kaçınmak için her şeyi yapar. Çocuğun cinselliğinin farkına vardığı anda cinsel organı ile oynamasına aşırı tepki verilmişse çocuk ebeveynlerini memnun etmek için bundan vazgeçer ve cinselliği yadsır. Fakat ergenlikle birlikte cinsel ihtiyaçlar ön plana çıkar. Dolayısıyla bu dönemde endişeden kaçınma be cinsel ihtiyaçlar çatışır. Sullivan'a göre ergenlik dönemi, ergen ne yaparsa yapsın bir cehennem hayatına dönecektir (Kulaksızoğlu, 2005).
E.Antropoloji Kuramı
Kuramın önde gelenlerinden birisi Margaret Mead'dir. Mead 1928'de Samoa adası yerlileri üzerinde yaptığı bir araştırmaya dayanarak ergenlik döneminde yaşanan fırtınalar ve stresin evrensel bir sorun olmadığını savunmuştur.
Mead'e göre Samoa adasında cinsellikle ilgili hemen hemen hiç tabu yoktur. Ergenler cinsellikle çocukluk dönemlerinde tanışmaktadır ve evlilik öncesi seksten uzak durmaları kendilerinden beklenmemektedir. Dolayısıyla ergenlik döneminde uyanan cinsellikleri ile ilgili herhangi bir kısıtlama ile karşılaşmadıklarından çatışma yaşamamaktadırlar. Mead'e göre gençlerin uyanan cinsel istekleri toplumun kültürel normları ile ihtilafa düşmedikçe fırtına ve stres dönemi yaşanmaz (Kulaksızoğlu, 2005).
F.Erikson'un Kuramı
Erikson psikanalizin çocukluk cinselliği üzerinde çok fazla durduğunu savundu ve bu kavramı hemen göz ardı etmek yerine onu genişletti. Ona göre, psikoseksüel dürtüler çok daha geniş bir bütünün sadece bir parçasıdır.
Erikson'a göre insan hayatı birbirini etkileyen sekiz çekirdeksel çatışmadan oluşmaktadır. İnsan hayatındaki öneminden dolayı ergenliğin kendisinden önce çocukluk döneminde meydana gelen bütün çekirdeksel çatışmaları özümsemesi ve yetişkinlikte meydana gelecek çatışmaları da sezinlenmesi beklenmektedir. Ona göre bu çatışmaların çözümleri kültürden kültüre değişmektedir. Ancak aynı zamanda her bireyin farklı olduğuna inandığından her bireyin bu çatışmaları farklı bir şekilde çözümlediğini de iddia etmektedir.
Ergenlikteki çatışmalar da kimlik duygusuna karşı kimlik karışıklığıdır. Ergenin çocukluktan yetişkinliğe kendisi ve kendi gerçek kimliği kaygı ve arayışları onda ciddi sarsıntılara yol açmaktadır. Ergenler bu dönemde yeni bir kimlik oluşturma mücadelesinde başkalarının gözündeki başkası ile kendi gözündeki kendisini karşılaştırır. Çocukluktan getirdikleri özdeşimlerini ve cinsel yönelimlerini, doğuştan getirilen yetenekler ve toplum tarafından sunulan olanaklarla bütünleştirmeye çalışır. Bunu yapabildiği oranda kimlik bütünlüğünden söz edilebilir. Aksi taktirde kimlik kanşıklığı ve daha ağır bir tablo olan kimlik bunalımı ortaya çıkar (Dereboy, İ.Ferhan, 1993:28).
Ergenlik Döneminde Atlatılması Gereken Problemler
Bu evrenin en temel özelliği haz kaynağının olgun bir cinselliğe ve karşı cinse yönelmiş olması ve de birey olarak varlığının toplum tarafından onanmasıdır. Bu dönemde genç şaşkındır. O güne kadar oyun çağı içerisinde olan, cinsel kimliğine ve sosyal rolüne oyunsu veya çocuksu bir hava ile yaklaşan ve toplumdan da bu yönde tepkiler alan ergen, bu kez toplumun gerçek bir bireyi olmak üzere sahneye çıkmaktadır. Karşısında aşması gereken yüzlerce soru ve sorun vardır.
Ergenin aşması gereken ilk problem cinsel kimliğinin netleşmesidir. Ergen öncelikle kendi cinsel kimliğinden emin olmak durumundadır. Cinsel duyumları ve arzulan çok yoğundur Ergen kendini tam olarak bir kız ya da erkek gibi hissetmektedir Vücudunda hormonal yapı çok yoğun bir şekilde etkisini göstermektedir Bu hormonal yapı cinsel arzuyla birleşerek bir nesneye yönelmektedir. Bu nesne, karşı cinstir. Ergen kendini bir cinsel kimliğin tarafında Hissederek doğal oian bu dürtülerini karşı cinse doğru yoğunlaştırıp dürtülerini karşı cins nesnesi üzerinde deşarj ettirebilme yeteneğine haiz ise normal bir cinsel kimlikten bahsedilebilir
Bu süreç her zaman bu kadar kolay gerçekleşmemektedir. Haz karşı cinse yönelirken bunu engelleyen içsel ve dışsal dinamikler bu süreci çok çeşitli aşamalarda bloke etmektedir. Bu blokajın nitelik ve niceliğine göre de ergenin cinsel kimlik yapılanmasında çeşitli değişimler ortaya çıkabilmektedir. Süperegosu yoğun ve cinsel duygulara bir tabu olarak yaklaşmış bir kültürel atmosfer içerisinde ergen, doğal olan bu tip arzular ve hislere yöneldiği için kendi kendini suçlayacak kendi kendini aşağılayacak, suçluluk ve utanç duygulan içine düşecektir. Veya tamamen bunları yadsıyacak ve cinsel kimliğin varlığını bir nevi reddedecektir. Bu da kendisini gerçeklikten uzak bir azize veya rahip yaşantısına sürükleyecektir (Özakkaş, 2004:170).
Daha yumuşak bir ortamda cinsel kimliği ve değişimi aile tarafından onanıp kabul edilmiş ve doğal olarak karşılanmış ise ergen için çözüm daha kolaylaşacaktır. Bu noktada problem cinsel objenin kim olacağıdır. Eğer ergen bu döneme gelene kadarki dönemlerinin problemsiz atlatmışsa, örneğin; kendi hemcinsi olan ebeveyniyle olumlu özdeşimler kurmuş, cinsiyet rollerini benimsemiş, ebeveynlerine bağımlılıktan kurtulup,dışarıda sosyai ilişkiler kurabilme yeteneğine sahip olmuşsa, muhtemelen cinsel obje seçiminde bir problem yaşanmayacaktır. Fakat daha önceki dönemlerde bu yetileri kazanamamış bireylerde ergenlik dönemi çok daha çalkantılı geçecekti (Ekşi, 1990:126).
Ergenlik döneminde yaşanan bir diğer sorun sosyal kimliğini netleştirmektir.
Ergen bu döneminde ya kimliğini edinecek ya da kimlik bocalaması içerisinde kalacaktır. İlk defa Erikson tarafından kullanılan kimlik bocalaması kavramı yine Erikson'un kullandığı kimlik karışıklığı kavramian birbiriyle karıştırılmaması gereken kavramlardır. Kimlik karışıklığı bazılarında daha hafif, bazılarında daha ağır olmak üzere her ergende yaşanan bir durum iken kimlik bocalaması daha ağır, kronikleşmiş ve hayatın diğer dönemlerinde de etkilerinin ağır olacağı bir kaos durumudur.
Ergenin daha önceki gelişim dönemlerini sağlıklı geçirip geçirmediği, ergenin aile, akran ve okul çevresi arasında dünya görüşü ve ideoloji açısından, ekonomik ve kültürel seviye açısından bir tutarsızlık o!mad!ğ? durumlarda ergen bu donemi daha az kriz yaşayarak atlatacaktır (Dereboy, I.Ferhan, 1993).
Ergen psiko-sosyal kimliğini oluştururken şu aşamalardan geçmek durumundadır;
1) Özerk olduğunu hissetmek : Ergenin temel uğraşı, ayrı bir kimliği ve kişiliği olduğunu kendine kabul ettirmek ve bunu diğerlerine onaylatmak ihtiyacıdır.
Özerk bir birey olmanın tek yolu egemenliği altında olduğuna inandığınız güç ve iktidara karşı direnebilme ve ondan bağımsız olarak hareket edebilme yeteneğine haiz olmaktır. Ergen bunu gerçekleştirebilmek için otoriteye karşı açık veya gizliden, doğrudan veya dolaylı yolla isyan edebilir. Ergenin isyanında mantık aranmamalıdır. Zira ergen, mantıksal bir başkaldında bulunmaz. Başkaldırı içgüdüsel bir harekettir. Ergen, başkaldırısını sadece aklileştirmeye çalışır. Bu dönemde güç ve otorite sahibi konumundaki kişi ve kurumlar ergenin bu başkaldırısını anlayışia karşılar; onun farklı düşünce ve davranışlarına saygı ile yaklaşır; onun özerkliğini ve bağımsızlığını yürekten kabul eder ve ciddiye alırsa problem çözülür. Ergen bu durumda özerk bağımsız bir birey olduğu kanaatine varır. Aksi takdirde ergen son şansını kaybetmiş, başkalarının peşine düşen, kendi fikir ve görüşleri olmayan bir birey olacaktır.
2) Amaç edinebilme, amaca yönelebilme, amacını uygulayabilme: Ergenlik dönemine gelene kadar hep etrafındaki rolleri görmüş ve bu rollerden kendine yarım yamalak bir kimlik edinmiş olan birey, bu dönemde gerçek hayat sahnesinde kendine gerçek bir kimlik edinmeye çalışacaktır. Ergen önüne hedefler koyacak ve bu hedeflere yönelerek bu amaçlarla ilgili uygulamalara girişecektir. Ergenin amaçlan bu dönem itibariyle çeşitli, değişken, kısa süreli ve tutarsızdır. Ergen bir nevi amaç edinebilme yetisini ve bunu uygulayabilme yeteneğini oluşturmaya çabalamaktadır. Burada da içerik önemli değildir. Ebeveyn veya otorite ergenin uğraşının amacını kavrayamaziarsa olayın özüne değil içeriğine takılırlar. Bu da ciddi sorunlar doğurmaktadır.
Ergen çeşitli amaç edinmelerde içindeki keşfedilmeye hazır bir takım yeteneklerini aktive ederek başanlı bir rol oluşturabilir. Başarılı olunan roller kalıcılığını sürdürürken, başarısız olunan rollerden çarçabuk vazgeçilir.
3) Karşı cinsle iletişim ve beğenilme: Yukarıda da bahsettiğimiz gibi ergenlik döneminin temel niteliği hazzın yönelimi açısından cinsel kimliğin netleşmesidir. Bu da ancak karşı cinsle iletişim içerisine girip karşı cins tarafından beğenildiğine emin olmakla mümkündür. Bu dönemde ergenin fiziğine olan düşkünlüğü, saç bakımı, jölesi, makyajı, parfümü, kıyafeti, stili, tarzı yani her şeyi, kendini karşı cinse beğendirmek üzerine kurulmuştur. Hatta ergen, okula çoğu zaman okul için değil, oradaki karşı cins için gider.
Bu dönemde karşı cins tarafından beğenildiğini düşünmeyen, teşebbüsleri başarısızlıkla sonuçlanmış, kendini çirkin ve yetersiz algılayan ergen, ileriki hayatında kendini objektif değerlendiremeyen ve tavize çok yatkın bir kimliğe sahip olabilir.
4) Lider olabilme ve bir lidere bağlanabilme: Ergen, hayatının her aşamasında bir konuda önder olabilme, bazı konularda da bir önderin peşine düşebilme yetisini kazanmak durumundadır. Birilerine önder olarak onların sorumluluğunu alabilme, onları yönetebilme, yönlendirebilme ve organize edebilme bir yeti işidir. Ergenlik döneminde ergen bu yetisini çeşitli şekillerde tecrübe eder. Etrafında oluşturduğu arkadaş ya da hayran grubuna yönelik veya yetenekli olduğu bir alandaki yeteneklerini sergileme ve öğretme perspektifinde bir uygulamaya yönelerek liderliğe soyunabilir. Ufak gruplarda başlayan lider olabilme becerisi ve yeteneği, grupları büyülterek devam edebilir. Bu durum ergende özgüven duygusunu geliştirme sorumluluk sahibi olma, diğerlerinin sorumluluğunu yüklenebilme, onları belirli bir hedefe yönelebilme, o hedefe giderken onlara eşlik edebilme ve ekip başı olarak onları istenilen hedefe ulaştırma yetisini kazanır. Daha sonraki hayatında bir aile içerisinde aile reisi olabilme, bir işletmede yöneticilik vasıflarını kullanabilme, özel günlerde organizasyon yapabilme yeteneğini sergileyebilme becerisini eline geçirmiş olur.
Fakat eğer ergen, her yerde kendisinin örgütleyeceği ve her zaman önderliği kendisinin yapması gerekeceği şeklindeki bir inanç ve kanaat ergene hakim olursa arkadaşları arasında dışlanma tehlikesi ve yalnız kalma riskiyle karşı karşıya kalabilecektir Bunun için ergen bir başka öndere tabi olabilme yeteneklerini de geliştirmeli ve bundan bir aşağılanma ve gocunma duymamayı öğrenmelidir Yani hem öncü olabilmeli hem de ardıl kalabilmelidir. Bu durumda da bir ekip ruhunu yaşayabilmen, bundan mutluluk ve gurur duyabilmelidir.öyle bir yapıyı oluşturabilmiş olan bir ergen toplumsal uyumu yüksek, her ortamda var olabilen ve gerektiğinde önderliği üzerine alıp gerektiğinde lideri takip edebilen sağlıklı bir birey olmuş demektir.
5) Bir dünya görüşü ve ideolojik bir bakış açısı oluşturmak: Bu dönemdeki ergen dünyayı anlamlandırmak üzere bir ideolojik bakış tarzına ihtiyaç duyar. Burada yine içerik önemli değildir. Muhtelif ideolojilerden birisini benimseyebilir. Bunların hepsi dünyaya bir anlam kazandırmanın, şekil vermenin veya ruhsal yapıya bir çerçeve çizmenin ya da çeper oluşturmanın araçlarıdır. Gencin derdi, kendini boşluktan kurtaracak ve varoluşunun çeperini sağlamlaştıracak bir dayanağa sahip olmaktadır (Özakkaş, 2004:171-179).
Ergenin bu döneminde karşılaştırdığı bütün bu problemler karşısında ebeveynler tarafından ergenin önü açılır, bu yetileri desteklenir ve bir kimlik oluşturma konusunda cesaretlendirilirse geliştireceği kimlik de kendine özgü bir kimlik olacaktır. Aksi takdirde ergen bu denemelerden başarısızlıkla çıkacak ve kimliğini netleştiremediğinden rol denemeleri mütemadiyen devam edecek, kimlik bocalaması veya kimlik bunalımı denilen bir tablo ile karşı karşıya kalacaktır.
Ergenlikte Bağlanma
Ergenlikten önce bağlanma; ihtiyaçları giderme, tehlike ya da rahatsızlık hissedilen zamanlarda, kendini koruma amacı doğrultusunda geliştirilen, bakım veren kişiye yönelik strateji ve duygusal ilişkileri kapsarken ergenlik döneminde artık akranlara yönelik stratejiler ve duygusal ilişkileri de kapsamaktadır.
Ergenlik dönemi, bireyin pasif bakım alıcısı olmaktan çıkıp kendisinin de bağlanma figürü olduğu bir dönemdir. Çocukluk döneminde bağlanma ilişkisi tek yönlüdür, çocuk bağlanma figürünün bakım ve ilgisine ihtiyaç duyar. Ergenlik döneminde ise ilişkilerde karşılıklılık ilkesinin geçerli olduğu ve ergenin de başkaları için bağlanma figürü olmaya başladığı dönemdir.
Bunların yanı sıra ergen bu dönemde özgür ve özerk olma, kimlik kazanma, aileden ayrılma, başkaları ile ilişkiler kurma, kendini diğer insanlara kabul ettirme gibi gereksinimlerle dikkatini ailesi dışındaki çevresine yoğunlaştırmaktadır. Dolayısıyla ilk bakıcısı ile ilişkileri doğrultusunda geliştirdiği zihinsel modelleri, akranlarla ilişkilerinde kullanmak üzere transfer eder. Bu dönemde bağlanma model yavaş yavaş değişmekte ebeveynin yerini akranlar almaktadır. En iyi arkadaş artık bağlanma figürüdür. Ancak anne-babanın güvenli üs olma işlevi yaşamının her döneminde devam etmektedir.
Bretherton & Munholland'a göre bağlanma teorisinde, ergenlikteki isyanlar, sağlıklı bireyselleşme için bir gereklilik olarak görülmemektedir. Aksine, ebeveynler ile kurulan yakın ilişkiler, ergenlikte de bireyin sağlıklı gelişimine, kendine güvenin oluşmasına, olumlu benlik algısının gelişmesine yardımcı olmaktadır. Ayrıca Bartholomew & Horovitz'e göre, bireyin sosyal çevresini seçmesi ve yaratmasında da bağlanma figürü ile yaşantıları ilişkileri temel oluşturmaktadır (akt: Imamoğlu, 2003:56-57).
Ergenlik döneminin en önemli gelişim görevi olan ego kimliğinin oluşmasında bireyin çocukluğundaki bağlanma ilişkileri önemli bir role sahiptir. Lopez, Watkins, Manus & Hunton-Shoup'a göre güvenli bağlanma stilinde, bağlanma figürü güvenli sığınak olarak, çocuğun çevreyi keşfetmesine izin ve cesaret verecek davranışlarda bulunur. Böylece çocuk, kendine ve diğerlerine karşı güven duygusu geliştirmekte, araştırma ve risk alma davranışlarına yönelmektedir. Bu davranışlar kimlik oluşumunda oldukça temel olumlu davranışlar olarak değerlendirilmektedir (akt:İmamoğlu, 2000:58).
Ergenlerin bağlanma stillerini inceleyen çalışmalarda, ergenler "genç yetişkin" olarak değerlendirilmiş ve genelde Hazan & Shaver (1987), Main (1990) ve Colins & Read (1990)'in "Yetişkin Bağlanma Envanteri", Bartholomew & Horowitz (1991 )'in "Yakın İlişkiler Envanteri" gibi ölçekler ve yarı yapılandırılmış görüşme anketleri kullanılmıştır (akt:Güngör, 2000).

KAYNAKÇA
Atkinson, Rita, L 'v.d. Psikolojiye Giriş, çev:Alogan, Yavuz, Arkadaş Yayınevi, Ankara, 1999.
Aydın, Betül, Çocuk ve Ergen Psikolojisi, 2.bs., Nobel Basımevi, Ankara, 2005.
Cooper M. L., Shaver, P.R., Colins, N.L., "Attachment Styles, Emotion Régulation and Adjustment in Adolescence", Journal of Personality and Ssocial Psycology, 1998.
Dereboy, İ.Ferhan, Kimlik Bocalaması, Özmert Ofset, Malatya, 1993.
Domjan, Michael, Koşullanma ve Öğrenmenin Temelleri, çev: Çetinkaya, Hakan, Türk Psikologlar Derneği Yayınları, Ankara, 2004.
Ekşi, Aysel, Çocuk, Genç, Ana Babalar, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1990.
İmamoğlu, Seval, "Öğretmen Adaylarının Öfke ve Öfke İfade Tarzları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi" (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Marmara Üniversitesi, İstanbul, 2003
Kulaksızoğlu, Adnan, Ergenlik Psikolojisi, 7.bs., Remzi Kitabevi, İstanbul, 2005.
Morris, G.Charles, Psikolojiyi Anlamak, çev: Ayvaşık H.Belgin; Sayıl, Melike, Türk Psikologlar Derneği, Ankara, 2002
Özakkaş, Tahir, Bütüncül Psikoterapi, Litera Yayıncılık, İstanbul, 2004.
Yörükoğlu, Atalay, Gençlik Çağı Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunları, 12.bs., Özgür Yayınları, İstanbul, 2004.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ergenlik Ne Demektir?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Hülya MACİT'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Hülya MACİT'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Uzm.Psk.Hülya MACİT
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi4 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Hülya MACİT'in Yazıları
► İşlevini Yitirmiş Aile Ne Demektir? Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Ergenlik Ne Demektir?' başlığıyla benzeşen toplam 26 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kendini Kontrol Ocak 2017
► Empati Aralık 2016
► Yarık Ruhlar Mart 2015
► Cinselliğin Dili Mart 2015
◊ Narsisizm Kültürü-I Ocak 2017
◊ Terapiden-I Ekim 2016
◊ Terapiden-Iı Ekim 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:05
Top