Ramazanda Beslenme
Ramazan ayında bu senelerde ortalama 16-18 saat süren bir açlık durumu söz konusu, hal böyle olunca da nasıl besleneceğimiz, neler tüketeceğimiz çok önemli. Hem sağlıklı hem de dinç bir şekilde oruç ibadetini yerine getirmek çok da zor değil. Sadece doğru adımları atmak gerek.
İlk başta şu konuda anlaşmak gerek, oruç ibadeti açlıkla olan bir ibadet şeklidir. Bu sebeple iftarda ve sahurda gereksiz çok yemenin hiçbir faydası yoktur. Zira istediğiniz kadar hamur işleri, et, yoğurt, ekmek tüketin tüm gün süren açlıkla olan ibadetimiz de illa ki açlık oluşacak ve çok fazla susuzluk çekilecek. Yani ne yaparsanız yapın açlıktan ve susuzluktan kaçmak olanaksız. Bu yüzden açlıktan korkup, çok fazla yiyip vücuda eziyet etmemek çok önemlidir.
Oruç iç organlarımız özellikle de karaciğerimiz için inanılmaz önemli bir dinlenme dönemidir. Bırakın vücudunuz bu dinlenmenin-arınmanın tadını çıkarsın. Bu dönemde açlıktan korkarak iftar ve sahurda çok fazla yemek oruç ibadetini de amacından çıkarmaktadır.
Oruç tutmanın en önemli altın kuralından biri sahura kalkmaktır. Sahura kalkmadan oruç tutmak, 2 öğünde alınabilecek makro ve mikro besin öğelerini tek seferde almaya çalışmaktır. Bu da yetersiz beslenmeye davetiye çıkarır.
Sahur öğünümüzde mümkün olduğunca hafif ve protein ağırlıklı yiyecekler tüketmek çok önemlidir. Bunların başında ise; yoğurt, yumurta, peynir en önemlileri. Bunlara ek olarak doyacak kadar ekmek yemek, bol posa almak için söğüş sebze yemek, arzu edenler için meyve tüketimi en doğru seçimlerdir. Sahurda mümkün olduğunca hamur işlerinden, ketelerden, böreklerden, katmerlerden, tahinlilerden kaçının. Sahurun sonunda içeceğimiz 1-2 bardak limonlu su ise ertesi gün daha az susuzluk hissetmemize yardımcı olacaktır. Eğer vaktiniz varsa sahuru yapar yapmaz hemen yatmayınız, biraz zaman geçirerek midenizin dinlenmesini sağlayınız.
İftar öğünümüzde ise orucumuzu hurmayla açmak, kan şekerimizin daha dengeli yükselmesine yardımcı olacaktır. Çorbayla öğüne başlamak, ardından da biraz sofradan kalkarak ara vermek çok önemlidir. Sonrasında et- sebze veya kurubaklagil yemeklerimizden herhangi bir çeşit ana yemek tüketmek yanında mutlaka yoğurt ve doyuncaya kadar ekmek türevlerinden tüketmek yeterlidir. Aman dikkat edin yalnızca tek çeşit ana yemek yemeye özen gösterelim. Çünkü çok uzun sürelerce aç kaldığımız için çok fazla çeşit yemek tüketmek bedende çok fazla yük oluşturacaktır.
İftar sofralarımızın bir diğer vazgeçilmezi ise çeşit çeşit sofraya koyduğumuz ufak atıştırmalıklar da bazen tehlikeli olabilmektedir. Aslında tehlikeyi yaratan kontrolsüz nefisle, çok fazla çeşit koyduğumuz iftariyeliklerin sayısı. Bazı iftar sofralarında bal, tereyağ, tulum peyniri, beyaz peynir, tahin- pekmez, sucuk içi, pastırma, hurma çeşitleri, helva, zeytin vb gibi sayısız çeşit iftariyelik bulunmakta. Bu durum 18 saat süren açlığın üzerine bu kadar çok çeşitle iftar yapmak hem ciddi anlamda bedene yük, hem de çok yüksek oranda kalori alımı demektir. Siz siz olun iftar sofralarınıza bu kadar çok çeşit iftariyeliği bir arada koymayın. Her gün 1-2 çeşit koyarak nefsinizin kontrolünü sağlayın. Hem bedeninize hem de nefsinize eziyet etmeyin.
İftarın hemen üzerine meyve veya tatlı yememek, iftarda gazlı içecek-meyve suları tüketmemek çok önemlidir. Tatlı- meyve ihtiyacımızı iftardan birkaç saat sonra karşılamalıyız. İftardan sahura kadar ki olan zamanımız da bolca su içmek ve mümkünse maden suyu tüketmek çok iyi olacaktır. İçeceğiniz çayların kahvelerin vücudunuza aldığınız su gibi fayda göstermeyip hatta vücutta ki suyu da azaltacağını unutmayın. Oruç açtıktan sonra bedeninizin çaya değil, suya ihtiyacı olduğu aklınızın bir köşesinde bulunsun.
Hepimize hayırlı, sağlıklı bir ramazan ayı geçirmeyi diliyorum.
DYT. Elif ÖZCAN KÖYLÜ
İlk başta şu konuda anlaşmak gerek, oruç ibadeti açlıkla olan bir ibadet şeklidir. Bu sebeple iftarda ve sahurda gereksiz çok yemenin hiçbir faydası yoktur. Zira istediğiniz kadar hamur işleri, et, yoğurt, ekmek tüketin tüm gün süren açlıkla olan ibadetimiz de illa ki açlık oluşacak ve çok fazla susuzluk çekilecek. Yani ne yaparsanız yapın açlıktan ve susuzluktan kaçmak olanaksız. Bu yüzden açlıktan korkup, çok fazla yiyip vücuda eziyet etmemek çok önemlidir.
Oruç iç organlarımız özellikle de karaciğerimiz için inanılmaz önemli bir dinlenme dönemidir. Bırakın vücudunuz bu dinlenmenin-arınmanın tadını çıkarsın. Bu dönemde açlıktan korkarak iftar ve sahurda çok fazla yemek oruç ibadetini de amacından çıkarmaktadır.
Oruç tutmanın en önemli altın kuralından biri sahura kalkmaktır. Sahura kalkmadan oruç tutmak, 2 öğünde alınabilecek makro ve mikro besin öğelerini tek seferde almaya çalışmaktır. Bu da yetersiz beslenmeye davetiye çıkarır.
Sahur öğünümüzde mümkün olduğunca hafif ve protein ağırlıklı yiyecekler tüketmek çok önemlidir. Bunların başında ise; yoğurt, yumurta, peynir en önemlileri. Bunlara ek olarak doyacak kadar ekmek yemek, bol posa almak için söğüş sebze yemek, arzu edenler için meyve tüketimi en doğru seçimlerdir. Sahurda mümkün olduğunca hamur işlerinden, ketelerden, böreklerden, katmerlerden, tahinlilerden kaçının. Sahurun sonunda içeceğimiz 1-2 bardak limonlu su ise ertesi gün daha az susuzluk hissetmemize yardımcı olacaktır. Eğer vaktiniz varsa sahuru yapar yapmaz hemen yatmayınız, biraz zaman geçirerek midenizin dinlenmesini sağlayınız.
İftar öğünümüzde ise orucumuzu hurmayla açmak, kan şekerimizin daha dengeli yükselmesine yardımcı olacaktır. Çorbayla öğüne başlamak, ardından da biraz sofradan kalkarak ara vermek çok önemlidir. Sonrasında et- sebze veya kurubaklagil yemeklerimizden herhangi bir çeşit ana yemek tüketmek yanında mutlaka yoğurt ve doyuncaya kadar ekmek türevlerinden tüketmek yeterlidir. Aman dikkat edin yalnızca tek çeşit ana yemek yemeye özen gösterelim. Çünkü çok uzun sürelerce aç kaldığımız için çok fazla çeşit yemek tüketmek bedende çok fazla yük oluşturacaktır.
İftar sofralarımızın bir diğer vazgeçilmezi ise çeşit çeşit sofraya koyduğumuz ufak atıştırmalıklar da bazen tehlikeli olabilmektedir. Aslında tehlikeyi yaratan kontrolsüz nefisle, çok fazla çeşit koyduğumuz iftariyeliklerin sayısı. Bazı iftar sofralarında bal, tereyağ, tulum peyniri, beyaz peynir, tahin- pekmez, sucuk içi, pastırma, hurma çeşitleri, helva, zeytin vb gibi sayısız çeşit iftariyelik bulunmakta. Bu durum 18 saat süren açlığın üzerine bu kadar çok çeşitle iftar yapmak hem ciddi anlamda bedene yük, hem de çok yüksek oranda kalori alımı demektir. Siz siz olun iftar sofralarınıza bu kadar çok çeşit iftariyeliği bir arada koymayın. Her gün 1-2 çeşit koyarak nefsinizin kontrolünü sağlayın. Hem bedeninize hem de nefsinize eziyet etmeyin.
İftarın hemen üzerine meyve veya tatlı yememek, iftarda gazlı içecek-meyve suları tüketmemek çok önemlidir. Tatlı- meyve ihtiyacımızı iftardan birkaç saat sonra karşılamalıyız. İftardan sahura kadar ki olan zamanımız da bolca su içmek ve mümkünse maden suyu tüketmek çok iyi olacaktır. İçeceğiniz çayların kahvelerin vücudunuza aldığınız su gibi fayda göstermeyip hatta vücutta ki suyu da azaltacağını unutmayın. Oruç açtıktan sonra bedeninizin çaya değil, suya ihtiyacı olduğu aklınızın bir köşesinde bulunsun.
Hepimize hayırlı, sağlıklı bir ramazan ayı geçirmeyi diliyorum.
DYT. Elif ÖZCAN KÖYLÜ
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Ramazanda Beslenme" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Elif ÖZCAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Elif ÖZCAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
