2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Dikkat Eksikliği : Okul Başarısına Etkisi ve Tanı
MAKALE #1506 © Yazan Dr.İbrahim BİLGEN | Yayın Ağustos 2008 | 30,178 Okuyucu
Çocukta dikkat kusuru özellikle eğitim hayatının başlamasıyla belirgin hale gelir. Okul öncesi dönemde de her şeyden çabuk sıkılan ve bıkan bu çocuklar, oyuncaklardan dahi sıkılıp kısa bir süre sonra onları parçalamayı tercih ederler. Okulun başlamasıyla birlikte öğrenmeye karşı ilgisizdirler. Ödev yapmayı sevmez, anne/baba ve öğretmenin zoruyla ödev yaparlar. Ödevleri yapmakta hayli zorlanırlar. Masanın başına oturamaz, otursalar dahi çeşitli bahaneler uydurarak (tuvalete gitme, su içme gibi) sık sık masa başından kalkarlar. Anne /babayı ders çalışırken sürekli yanlarında isterler. Üzerine aldıkları bir işi sürekli bitirmekte zorlanır, bir işi bitirmeden hemen diğerine geçerler. Kendileriyle konuşulduğunda sanki konuşanı dinlemiyormuş görüntüsü verirler. Bir komutu birkaç defa söyledikten sonra yerine getirirler. Sınıfta dersi takip etmedikleri gözlenir. Dışarıdan gelen uyarılarla hemen dikkatleri dağılır. Ders dışı işlerle fazlaca ilgilenir, elindeki kalem, defter ve oyuncak gibi malzemeyle uğraşır, dersi takip edemezler. Derste sıkılmaları nedeniyle sınıfın dikkatini ve huzurunu bozacak davranışlar sergileyebilirler. (derste konuşma, arkadaşlarına laf atma ve garip sesler çıkarma gibi). Okuma ve yazma kaliteleri yaşıtlarından kötü, defter düzeni ve yazıları bozuk olabilir. Okurken sık hata yapabilir ve cümlenin sonunda kelime uydurmalarına rastlanabilir. Unutkandırlar. Sınıfta sık eşya kaybetme yanında, iyi öğrendiklerini düşündüğünüz bir bilgiyi de çabuk unutabilirler. Kendilerine uygun bir çalışma düzeni ve sistemi geliştiremezler. Okuma ve yazmayı genellikle sevmezler. Ders kitabı okumanın yanında hikaye ve roman türü kitapları okumaya karşı da isteksizdirler. Yaşanan tüm bu öğrenme zorluklarına sınavlarda dikkatsizce yapılan hatalar eklenir. Sabırsızlıkları nedeniyle soruları hızlıca okuma, tam okumama ve yanlış okumalara sık rastlanır. Bu nedenle çok iyi bildikleri bir soruyu dahi yanlış cevaplayabilirler. Test sınavlarında çeldiricilere kolaylıkla kanarlar. Özellikle ilkokula başladığı yıllarda sınav kağıdını öncelikle vermeyi marifet sayarlar. Sonunda bilgileri ve bildiklerinden daha azı oranında not alırlar. Dikkat eksikliği okul öncesi dönemde pek fark edilmeyebilir. Ancak bu çocukların bir kısmı ders dışı işlerde de çabuk sıkılma belirtileri gösterirler. Zeka düzeyi iyi olan ve ek olarak özel öğrenme güçlüğü olmayan çocuklar ilkokulun 3.ve 4.sınıflarına kadar derslerde sorun yaşamayabilirler. Çalışmadıkları ve dersi iyi takip etmedikleri halde notları kötü olmayabilir. Derslerin ağırlaşmasıyla birlikte başarıda ciddi düşüşler yaşanmaya başlanır. Ev içinde günlük yapmaları gereken işler konusunda sorumluluk almak istemezler. Genellikle dağınıktırlar ve kurallardan hoşlanmazlar. Tabi bunu hemen dikkat eksikliği hiperaktivite ye bağlamamak lazım ama maalesef Türkiye’de her dediği yapılan ve bilinçli ceza uygulanmayan çocuklarında hiperaktif görünümler sergilediğine de üzülerek tanık olmaktayım. Hiperaktivite ve dikkat eksikliği çok kolay şekilde tanısı konulacak bir hastalık değildir. Çok çeşitli nedenler çocuklarda dikkat eksikliği yapabilir. Bunun çok iyi ayırt edilmesi gerekir. Eğer tanı “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu” ise muhakkak tedavisi yapılmalıdır. Çünkü bu hastalık her zaman dediğim gibi çocuğunuzu bir arabaya benzetirsek el freni çekik bir araba ile gidilmesi gibidir. Nasıl o arabanın el frenini indirdiğinizde anında performansı artarsa ,bu çocuklar da tedavi edildiğinde anında akademik başarıları yükselmektedir. Öncelikle yazılarımdaki en büyük hedefim sizlere, eğer arabanızın el freni çekik kalmışsa ve sizde bunu fark etmiyorsanız bir an önce bunu sizlere fark ettirmeye çalışmak olmuştur. Eğer birkaçınıza bile bugünkü yazımla fark ettirebildiysem ne mutlu bana.
Sağlıcakla Kalın...
NOT: Bu yazı Psikiyatrist Dr. İbrahim Bilgen’in Sabah Gazetesinde yazdığı yazılardan alınmıştır.

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNUN (DEHB) TEDAVİSİNDE İLACIN YERİ:


Bu çocuklara yardımcı olabilmek için öncelikle onları çok iyi anlayabilmek gerekmektedir. İlaç tedavisi olmadan bu çocukların tedavi edilebilmeleri çok güçtür. Çünkü bu rahatsızlık beyindeki biyokimyasal ve yapısal bir bozukluk sonucu ortaya çıkmaktadır. Evde, okulda ve arkadaş gruplarında çok sık olarak eleştirilen, cezalandırılan hatta dışlanan “Hiperaktif” olan çocukta temelde öz-değerlilikte ( kendine saygısında ) azalma başlarken; görünürde aldırmazlık ve vurdumduymazlık gözlenir. Yani içinde davranış sorunlarından dolayı üzüntü ve huzursuzluk yaşayan “Hiperaktif” çocuk, etrafa bunların farkında değilmiş gibi davranır ve hatta çevresindekileri bu problemlerden dolayı suçlar. Böylece çevresindekilerin ona yönelik tepkileri giderek artabilmektedir. İlkokul 1. ve 2. sınıftayken aşırı hareketlilik, çok konuşma ve söz dinlememe gibi belirtilere, 8- 9 yaşlarından itibaren yalan söyleme, büyüklerle tartışmaya girme, arkadaşlarıyla sık olarak kavga etme gibi davranış sorunları eklenebilmektedir. Böylece çevre tarafından yaramaz çocuk nitelemesi yavaş yavaş şımarık çocuk ya da terbiyesiz çocuk haline gelmektedir. Bazen arkadaşları tarafından dışlanan bu çocuklar okulda veya mahallede kendileri gibi olan çocuklarla birlikte gruplar oluşturmaktadırlar. Bu gruplaşma olayının ileriki yıllarda suça yönelik çetelere katılmada rolü olabileceği de düşünülmesi gereken önemli bir konudur. Yani, sürekli çevresi tarafından dışlanan bu çocuklar, zamanla, “eğer ben toplumun istediği gibi bir insan olamıyorsam, o zaman toplumun istemediği bir insan olacağım” der. Bu, her “Hiperaktif” olan çocuk için geçerli olmasa da , bu şekilde çevresi tarafından hor görülen bu çocukların ergenlik dönemleri çok fırtınalı geçebilmektedir. Bu çocuklar ne yazıktır ki; ellerinde olmayan bir rahatsızlık yüzünden ,öz anne ve babası tarafından bile dışlanabilmektedirler. Kekeme olan veya yürüyemeyen bir insanla dalga geçildiğini gördüğünüzde neler hissederdiniz? Hele hele, böyle kusurları olan bir kişinin, kendi çocuğunuz olduğunu düşündüğünüzde, bu davranışı, kendi çocuğunuza yapabilir miydiniz? Bu kusuru yüzünden onu döver yada hor görürmüydünüz? Peki, çocuğunuzdaki bu kusur “Hiperaktivite” olduğunda ne değişiyor? Çok iyi biliyorum ki gerçekten onlarla ilgilenmek kolay bir uğraş değil. Tedavide; ilaç, terapi ve “çok modelli tedavi” ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Ama ilaç tedavisi olmadan da ,bu çocukların beyinsel biyokimyasal bozukluklarını düzeltemiyoruz..

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nun tedavisine yönelik çok sayıda yazı okumuşsunuzdur. Eminim ki, hala ilaç tedavisinin bu kişilerde yararlı mı yoksa yararsız mı olduğu konusunda kesin bir fikir sahibi değilsinizdir. Böyle düşünmekte de çok haklısınız. Çünkü öyle çok yazılar yazıldı ki sizlerinde kafası, çok karıştı. Neden bazen hayatı “ya hep ya hiç” olarak görürüz ki.. Bu hayat ”Ya Siyah yada Beyaz” değil ki. Arada gri de var ... Kimisi ilacın zararlarını kimisi de yararlarını anlatır. Ama ne çeşit tedavi yöntemi olursa olsun bu çocukların tedavisinde; doktor, anne – baba ve öğretmen el birliği ile beraber çalışmalıdır. Bunda nelerin yapılması gerektiğini sizlerle ilerde tekrar paylaşacağım. Huzurlu, mutlu ve sağlıklı bir Pazar günü yaşamanız dileğiyle. Saygılarımla.
Sağlıcakla Kalın....


DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNUN TEDAVİSİNDE KULLANILAN YENİ İLAÇLAR NEDEN ÜLKEMİZDE YOK?


İnanın” Bu hastalıkta dünyanın yıllardır kullanmakta olduğu ve çok iyi sonuçlar aldıkları bu ilaçların, neden ülkemizde hala olmadığını anlayamıyorum.Toplum olarak daha ileriye gidebilmek için her şeyin başının eğitim olduğunu hepimiz biliyoruz. Kendi görüşüme göre şeytanı dışarıda aramamak lazım. Psikiyatrik rahatsızlıklar kişinin tanınmayacak kadar değişmesine neden olabilmektedir. Yoksa; kim öz kızını, babasını yada annesini öldürebilir. Bir kişide; kişilik bozukluğu varsa , öfkesini kontrol edemiyorsa, hele birde kuşkucu ve kıskançsa, işte o zaman bu kişiye, TRT1 gece haberlerinde yada gazetelerin üçüncü sayfalarında rastlamanız yüksek bir ihtimaldir. Trafik canavarı diye bir şey olduğuna inanıyor musunuz? Sizi bilmem ama, ben pek inanmıyorum. Trafik canavarıda kişinin kendi içindedir. Herhalde ,hayatınızda ,“Amaaan battı balık yan gider” dediğiniz anlar çok olmuştur. Bu anda kişi ; arabayı hızlı sürer, olayların üstüne gider, sanki , kişinin bu durumu pasif bir intihar gibidir. Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklarda öfke kontrol sorunlarına, kurallara uymamaya, her şeyi hızlı yaşama isteğine, sıkça rastladığımızı belirtmiştim. Bu çocuklarda ileride, trafik kazalarına sebep olma, madde kullanımı, suça eğilim sıkça görülebilmektedir. Gözünüzü korkutuyormuş gibi olmak istemiyorum ama, beraberinde Davranım Bozukluğu olan hiperaktiflerin suça eğilimli olduklarına, bizler daha sık olarak rastlamaktayız. Bu çocuklar sürekli kavga edebilir , başkalarına zarar verebilir, birilerini üzebilir. Sonuçta bu çocuklar kendileri gelmese de başkalarının psikiyatriste gelmelerine sebep olabilir . Dünkü yazımda da belirttiğim gibi bu çocukların erken yaşta tanınmaları ve tedavi edilmeleri gerekir. 13-14 yaşından sonra yapılacak olanlar, malesefki kısıtlı olmaktadır.

Özellikle Metilfenidat ‘ın uzun etkili formunun ve erişkin tip hiperaktivite de kullanılan ve çok iyi sonuçlar alınan Atomoksetin ‘in en kısa zamanda ülkemize girmesini umut ediyorum. Atomoksetin uyarıcı sınıfında yer alan bir ilaç değildir. Bir tür antidepresan denilebilir. İlaç tedavileri dışında bu çocukların spora da yönlendirilmeleri gereklidir. Özellikle; Bu çocukların; futbol, basketbol, tenis, yüzme gibi kaba motor beceri gerektiren sporlarda, daha başarılı oldukları gözlenmektedir. Enerjilerini bu şekilde harcamaları da, gelişimleri açısından daha yararlı olacaktır. Ayrıca Lego, dama, satranç, labirent, bulmaca gibi oyunlarda bu çocuklarda eksik olan ;dikkat, dürtü ve öfke kontrolü, işbirliği, paylaşma gibi becerilerin gelişimine fırsat vermesi açısından ayrı bir önem taşımaktadır. DEHB’da birçok alternatif tedavi yöntemlerinin yararlılığından söz edilmektedir. Bunlar arasında vitamin yüklenmesi, şeker ve allerjen olabilecek besinlerin kısıtlanması, EEG biofeedback uygulanması ve hormon kısıtlaması en çok ilgi toplayanlardır. Anacak bu tedavi yöntemlerinin yararlılığı bilimsel olarak gösterilememiştir. Sonuç olarak “Dikkat eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu” tüm dünyada son derece yaygın olarak görülen, tedavi edilmediğinde yaşamın ileriki dönemlerinde de psikiyatrik ve sosyal sorunlara yol açabilen ve uygun psikiyatrik yaklaşımlar ile tedavi edildiğinde ise son derece olumlu sonuçlar elde edilebilen bir psikiyatrik bozukluktur. Şimdilik hoşça kalın ...


Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Dikkat Eksikliği : Okul Başarısına Etkisi ve Tanı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.İbrahim BİLGEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.İbrahim BİLGEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İbrahim BİLGEN Fotoğraf
Dr.İbrahim BİLGEN
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi12 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.İbrahim BİLGEN'in Makaleleri
► Çocuklarda Dikkat Eksikliği Doç.Dr.Murat Eren ÖZEN
► Dikkat Eksikliği Nedir, Ne Değildir? Dr.Zengibar ÖZARSLAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Dikkat Eksikliği : Okul Başarısına Etkisi ve Tanı' başlığıyla benzeşen toplam 98 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Aşk ve Sadakatsizlik Mayıs 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:03
Top