2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocukların Yaşadığı Korkular ve Korkularla Baş Etme Yolları
MAKALE #15124 © Yazan Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU | Yayın Temmuz 2015 | 12,219 Okuyucu
ÇOCUKLARIN YAŞADIĞI KORKULAR VE KORKULARLA BAŞ ETME YOLLARI

Bir çocuk, çevresindeki engelleme ve tehditlerle baş edebilecek ruhsal ve zihinsel olgunluğu kazanana kadar ebeveynlerine bağımlıdır. Ebeveynleri onun ihtiyaçlarını giderir, kaygılarını yatıştırır, çocukta rahatsızlık uyandıracak durumları önceden sezer ve onları ortadan kaldırmaya / önlemeye çalışır. Bebek ve çocukların bu konuda güvenmeye ihtiyaçları vardır. İlerleyen yaşlarda kaygıyla baş edebilme becerilerini belirleyecek olan, bebeklik döneminden itibaren edindikleri olumlu deneyimlerdir. Bu sayede güçlü, sakinleştirebilen ve güven veren bir ebeveyn imgesi içselleştirebilirler.
Çocuklar, farklı yaş dönemlerinde farklı korkular geliştirebilirler. Her yaş döneminin kendine özgü korkuları vardır. 10 aylık bir bebek yabancılardan, iki - iki buçuk yaşındaki bir çocuk tuvalet deliğinin kendisini yutmasından korkabilir. Üç - dört yaşlarında canavarlar, hayaletler ve karanlık korkuları görülebilir. Çocuğun gelişiminin bir parçası olan korku ve kaygıların ortaya çıkması doğaldır.

Korku gerçek veya olası bir tehlikeye karşı duygusal bir tepkidir. Organizmayı ve benliği, tehdit edici duruma karşı zihinsel ve ruhsal yönden hazırlayarak tehlikenin büyük etkilerinden korur ve gereklidir. Çocuklarda korku duygusunun yaşanması doğaldır ve bazı durumlarda koruyucu etkisinden dolayı gereklidir. Fakat çocuklarda yaşanan korku ve kaygılar günlük hayatının akışını engelleyen ve çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkileyen bir duruma geldiyse koruyucu işlevini kaybetmiş ve zarar veren bir duruma gelmiş demektir.

Yaş Gruplarına Göre Korkular

Korkular yaş gruplarına göre farklılık gösterir.
Bir bebek için her şey korkutucu olabilir. Gürültüler, alışılmamış bir nesne, yabancı bir yüz vb. Bebekler, acıkma, susama, altının ıslanması gibi kendi içlerinden gelen neden ve ihtiyaçlara da korku tepkisi gösterebilirler. Çocuklar henüz zihinsel gelişimlerini tamamlamamış olduklarından ve deneyimlerinin az olmasından dolayı onlara çevrelerindeki pek çok nesne yeni ve ürkütücü görünebilir.
Üç yaşında korku uyandıran şey, çocuğun çevresinde var olan nesne, kişi, olay ve hayallerdir. Yaş ilerledikçe korkular yetişkinlerinkine biraz daha benzer. Okul başarısı gibi sosyal korkularda artış olurken, hayali nesnelerden duyulan korkularda azalma görülür. Bunun başlıca nedeni, zihinsel gelişimde oluşan ilerlemedir. İnsan, çevresinden ve kendi içinden gelen korkuları zamanla yenerek olgunlaşır.
İki-dört yaşlarında kayıp ve ebeveynlerden (veya bağlandığı kişilerden) ayrılığa karşı hassasiyet görülebilir. Yalnız kalmak, karanlık, yılan, köpek gibi hayvanlar korku yaratabilir. Bu yaş grubunda korkular, bebeklik dönemindekinden ve ileri yaşlarda görülenlerden daha fazladır. Bunun nedeni önceden fark edemediği, algılayamadığı durumları artık tehlike olarak anlamlandırabilecek bir duruma gelmiş olmasıdır. Buna karşın deneyim eksikliği sebebiyle çocuklar bu durumları kişisel tehdit olarak algılamakta ve zarar göreceğini düşünmektedirler.
Dört yaşından okul dönemine kadar aynı nedenlerle korku uyandıran nesnelerin çeşidinde, sayısında, şiddetinde önemli değişiklikler meydana gelir. Karanlık, yalnız kalmak, hayal ürünü yaratıklar, doğaüstü güçler gibi korkuları vardır. Okul dönemi ile birlikte bu korkuların sayısı ve çeşidi azalır.
Okul öncesi dönemde korkular çabuk yerleşir ve bitmesi bazen uzun sürebilir. Her çocuğun ilerleme hızı, korkulara verdiği tepki ve baş etme yöntemi farklıdır. Küçük bir çocuk için değerlendirilmesi gereken ve önemli olan hayal dünyasındaki canavarların varlığı, yokluğu ya da sıklığı değil onlarla nasıl baş ettiği veya edebileceğidir.
Çocuk kendisini korkular karşısında çaresiz ve savunmasız hissederek anne-babasına bağımlı hale gelebilir ve onlardan ayrılmaya tepki gösterebilir. Çevresinde hayali ve gerçek birçok tehdit algılayarak sürekli savunmaya hazır ve saldırgan bir tutum geliştirebilir. Evden çıkmak istemeyebilir, karanlık, canavar korkuları nedeniyle uykuyu reddedebilir. Ancak bunlar korkuyla baş etmede yetersiz çözümlerdir çünkü çocuk baş etme becerilerini kullanarak korkuyla yüzleşmektense kaçınmayı tercih etmektedir.

Ebeveynlerin Dikkat Etmesi Gereken Durumlar

Çocuklar çevresindeki kişilerin çeşitli olaylar karşısında verdikleri tepkileri izler ve korkuyu model alarak öğrenebilirler. Sizin belli bir olaydan sonra panik yaşadığınızı gören çocuğunuz da o olayla ilgili benzer bir tepki geliştirmiş olabilir.

Erken çocukluk döneminde bazı sözleriniz çocukların yoğun korku yaşanmasına neden olabilir. Çocuk bu dönemde verdiğiniz mesajı olduğu gibi alacak, altında yatan anlamları algılayamayacaktır. Söz dinletebilmek için kullanılan ''Gelmezsen bırakır giderim.'' gibi tehditler, ''Sakarsın, dikkatsizsin.'' gibi eleştiriler, ''Beni hasta edeceksin'' gibi suçlayıcı ifadeler, ''Koşma, düşeceksin.'' gibi sürekli tehlike altında olduğunu ifade eden uyarılar, çocuğunuzun güvensiz ve korkak olmasına yol açabilir.

Bazı korkular diğer korkuları gölgeliyor olabilir. Örneğin; ayrı yatmaktan korkan bir çocuk aslında anne ve babasının gece o uyuduktan sonra kavga etmesinden korkuyor olabilir.

KORKULARLA BAŞ ETME YOLLARI VE EBEVEYNLERE ÖNERİLER

•İlk olarak çocuğun yaşadığı korkuların yaş düzeyine uygun, gelişimsel sürecin bir parçası olup olmadığı ve günlük hayatının akışını nasıl ve ne derece etkilediği değerlendirilmelidir.
•Çocuğun karşılaştığı durumdan kaçınma davranışını desteklemeniz durumunda çocuk o durumla mücadele etmeyi, başa çıkmayı öğrenemez. Çocuğunuz başa çıkabilme yeteneklerini göz ardı etmeyin. Korkuyla yalnız kaldığı bir anda da karşılaşabileceğini düşünün ve çocuğu sürekli koruma altında tutmayın. Duygusal destek vermeniz ve gerekli bilgilendirmeyi (bilgilendirme kısa olmalıdır – aşırı ayrıntılı açıklamalardan kaçınılmalıdır) yapmanız yeterlidir.
•Küçük çocuklara şiddet içerikli korku filmleri izlettirilmemelidir.
•Aile içindeki kavgalar ve huzursuzluklar en aza indirilmeye çalışılmalıdır. Mümkünse çocuğun yanında tartışılmamalıdır.
•Bedensel ve psikolojik açıdan çocuğun rahatlatmak için birlikte nefes egzersizleri (diyafram nefesi alma) ve bedensel gevşeme egzersizleri yapılması (tüm vücut bölümlerindeki kasları sırayla kasıp gevşetme) fayda sağlayacaktır.
•Çocuğa duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebileceği bir ortam sağlanması sorunların azalmasını sağlayabilir. Çocuklar, kaygı, üzüntü, sıkıntı, öfke gibi duygularını ebeveynleriyle doğrudan paylaşabilirlerse, duygularını dışa vurma yolu olarak “korkuyu” seçmeyeceklerdir.
•Korkularından kurtulması için çocuk da istekli hale getirilmeli ve değişim için çaba harcaması sağlanmalıdır.
•Korkular çocuğun gelişiminin bir parçasıdır. Çocuğun korkularına karşı ters tepki verilmemeli, destekleyici bir yaklaşım içinde olunmalıdır. Örneğin; her zaman odasında yalnız yatan çocuk bir gece korktuğunu söyleyerek anne-babasının yanına geldiğinde sert tepki verip yerine gönderilmemelidir. Bunun yerine beraber odasına gidip korkulacak bir şey olmadığı sakin ve destekleyici bir ifadeyle anlatılmalıdır. Çocukla, korktuğu için alay edilmemeli, çocuk utandırılmamalıdır. Korkular normal karşılanmalı ve çocuk bu konular hakkında kısaca ve yaşına uygun şekilde bilgilendirilmelidir.
•Çocukluk korkularının pek çoğu bilgisizlikten kaynaklanır. Korkuları hakkında çocukla konuşmak, onları anlatmasını sağlamak, yok olmaları konusunda olumlu sonuçlar verir. Bilgilendirildikten sonra sıkılıkla çocuk korkularından kurtulabilir.
•“Terk edilme” gibi birtakım korkuları ise sıklıkla ilgisizlikten ileri gelmektedir. Bu tür korkular fark edildiğinde çocuğa yeterli ilgi ve sevgi gösterilip gösterilmediği gözden geçirilmelidir. Çocuk ile daha fazla kaliteli vakit geçirilmelidir. Gerekli ilgiyi göstermek ve güveni sağlamak çocuğun birtakım korkularından sıyrılmasını sağlayacaktır.
•Çocuğa korku veren olayların ve korku nesnelerinin üzerine kademeli biçimde gidilmelidir. Çocuğu korku kaynağı ile bir anda yalnız bırakmak korkunun daha da artmasına ve kalıcı hale gelmesine neden olabilmektedir. Örneğin; karanlıktan korkan bir çocuk birden karanlık bodruma sokulmamalıdır. Karanlık odaya yetişkin ile birlikte bir göz atılmalıdır. Korkuları yavaş yavaş ele almak gerekir. Diğer bir örnek, denizden ya da sudan korkan bir çocuğu, bağırta çağırta suya sokmak korkuyu artıracaktır. Bunun yerine çocuğu su kıyısında, kumsalda oynamaya bırakmak, kıyıda küçük bir havuz yaparak suyla barışmasını sağlamak yararlı olabilecektir.
•Korkuların nedenleri mutlaka araştırılmalı ve çocuğa yeterince süre tanınmalıdır.
•Diğer yandan önemli bir başka husus da, korkulara yol açan etkenleri bulup, çocuğun bunları tehdit aracı olarak kullanması veya bunlardan ikincil kazançlar elde etmesini engellemektir.
•Okul öncesi dönemde korkular hayal gücünün ürünüdür ve yine hayal gücünün yarattığı oyun vb. yöntemlerle çözülebilir. Çünkü bu etkinlikler sırasında her şey çocuğun istediği gibi şekillenebilir. Kötü bir canavar; zayıf, korkak veya sevimli bir kahramana dönüşebilir. Hayal gücü çocuğa korkuları karşısında çeşitli alternatifler sunabilir. Çocuklara rehberlik edilerek oyunlarla, masallarla, resimlerle korkularıyla yüzleşerek onları yenme olanağı verilmelidir.
•Bazen korkuyu yenmenin yolu, korku uyandıran figürün rolüne girerek oyun oynamaktan geçer. Çocuğun oyunlarına canavarları, vahşi yaratıkları dahil ederek onların taklidini yapması, oyuna soktuğu yeni karakterlerle onu yenmesi ya da evde ışıkları kısarak oynanan saklambaç oyunları bu amaca hizmet eder. Oyun oynamak için çocuğun vahşi görünümlü oyuncakları olması gerekmez. Önemli olan kendi tiyatro sahnesini yaratarak oynadığı içeriktir. Oyun, kuralına göre oynandığında hayali yaratıklar olmaları gereken yerde kontrol altında tutulur ve çocuğun gerçek dünyasını istila etme şansları azalır.
•Resimler ve masallar da çocuğun korkularla yüzleşmesini sağlar. Resimler korkuyu somutlaştırır. Çocuğun çizdiği resimler hakkında konuşarak, ona resminde ne anlatmak istediğini, resmine nasıl bir isim vermek isteyeceğini ya da resmi daha komik hale getirmek için neler yapabileceğini sorarak korkuları hakkında fikir sahibi olabilir, size sorular sormasına ve korkularına çözümler üretmesine fırsat tanıyabilirsiniz.
•Korkularla yüzleşmenin ve onları yenmenin bir yolu da masallardır. Bir masal, çocuğun sorununa ne kadar yakınlaşabiliyorsa çocuk o masalı o kadar çok tekrar dinlemek isteyecektir. Tekrarlama prensibi, çocuklar için kafalarındaki resmin tamamlanarak çözülmesine dek hikaye dinlemenin bir parçasıdır ve bu durum çocuğun hikayeye güvenerek kendini bırakmasını sağlar. Masallar güven aşılar, korkuyu ve dehşeti dizginleyerek uzaklaştırır. Masallarda mantık kuralları yoktur, her şey imkan dahilindedir. Masaldaki tüm hayvanlar, ağaçlar, cansız nesneler konuşabilir ve birbirlerine yardım edebilirler. Masallarda önemli olan çocuğun kendi iç gerçekliğini sindirebilmesine yardımcı olacak semboller sunulmasıdır. Çocuklar kendi sorunlarına benzetebilecekleri ve yeni algılar yerleştirebilecekleri masalsı öğeler taşıyan basit, açık ve mutlu sonla biten öykülere ihtiyaç duyarlar.
•Çocuklar dürtüselliklerini, öfkelerini kontrol edebilmeye başladıkça korkuları üzerinde de söz sahibi olurlar. Hayali arkadaşlar ve düşmanlar da böylece yok olmaya başlar. Ancak bazen de çocuğun tüm çabalarına rağmen üstesinden gelemediği korkuları vardır. Eğer çocuk anne-baba gibi sevdiği, yakın birinden tehdit algılıyorsa ve bunun için de haklı nedenleri varsa çocuğun dış çevresi korkularını doğrulamakta ve gerçeğe dönüştürmektedir. Çocuğun hayal gücü ve oyunlar böyle bir durumda etkisiz kalabilir. Çocuğun korkularını besleyen çevresel faktörlerin başında anne-baba tutumları gelir. Kontrolümüz dışında meydana gelen yaşam olayları ve medya bu noktada ikinci plandadır. Anne-babanın ihtiyaç duyulan durumlarda koruyan, sakinleştirebilen yaklaşımı medya ve diğer yaşam olaylarının etkisini hafifletir. Anne babanın duygusal veya fiziksel cezalara başvurduğu durumlar çocuğun varolan kaygı ve korkularını tetikler. Çocuğu cezayla tehdit etmek ve bunu gerçekleştirmek, tutarlı olmak demek değildir. Çocuk uyarı niteliğinde küçük bir tokadı bile beden bütünlüğüne yönelik bir saldırı olarak algılayabilir ve onun gözünde anne-baba kendisine zarar verebilecek insanlar haline gelebilir. Olumsuz bir davranışı karşısında; oda, tuvalet ya da karanlık bir yere kapatılarak verilen ceza aynı derecede tehditkardır. Yetişkinin kontrolsüz bir şekilde bağırarak çocuğu azarlaması da çocuğun güven duygusunu zedeler. Çocuk bu durumlar karşısında yoğun kaygı, vicdan azabı ve suçluluk duyar. Dayanak ve yön bulma ihtiyacı hisseder, bunu bulamadığı yerde de reddedilmişlik ve kaybolmuşluk duyguları meydana gelir. Elde edilense zarar görmüş bir ebeveyn - çocuk ilişkisi ve özgüveni zedelenmiş bir çocuktur.
•Çocuğun, anne-babanın umursamazlığı olarak algıladığı, kendisi için güvenli sınırların çizilmediği aşırı serbest tutumlar, yaşı ve becerilerinin üstünde zihinsel olarak zorlanıp duygusal ihtiyaçlarının karşılıksız kalmasına neden olan yüksek beklentiler veya çocuğa hiçbir bağımsızlık olanağı tanımayarak ebeveyne bağımlı kılan, gelişimini kısıtlayan aşırı korumacı bir yetiştirme tarzı da; cezalandırıcı yaklaşımlar gibi çocuğun temeldeki güven ve bağımsızlaşma ihtiyaçlarını göz ardı ederek korkularını besler. Çünkü bu şekilde yetiştirilen çocukların korkularıyla kendileri değil anne-babaları baş etmeye çalışır, sorunları yetişkinler çözer ve çocuklar sorunlar karşısında kontrollerini kaybetmiş olurlar.

Uzm. Psikolog Aile Danışmanı Burcu ÇATALOĞLU SİNANGİN
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocukların Yaşadığı Korkular ve Korkularla Baş Etme Yolları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     7 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Burcu ÇATALOĞLU Fotoğraf
Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi126 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU'nun Makaleleri
► Stres ile Baş Etme Yolları Psk.Elçin KAYA KARATAŞ
► Fobiler ve Baş Etme Yolları Psk.Sinem GÜN
► Kaygı ile Baş Etme Yolları Psk.İclal ESKİOĞLU AYDIN
► Panik Bozukluk ve Baş Etme Yolları Psk.Gizem HÜNERLİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Çocukların Yaşadığı Korkular ve Korkularla Baş Etme Yolları' başlığıyla benzeşen toplam 20 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çalışan Anne Misiniz? Nisan 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


06:38
Top