2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,979 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Aile Bağımlılığı
MAKALE #15374 © Yazan Psk.Namık ACAR | Yayın Eylül 2015 | 6,854 Okuyucu
Günümüzde güven toplumunun yerini korku toplumu aldığından aileler çocuklarına daha korumacı ve sahiplenmeci davranmaya başladılar.Duygusal yönden samimi olan ama hayata hazırlamada zaaflar ve sakıncalar içeren bu yaklaşım so9n yıllarda özellikle kentlerde aşırı yaygınlık kazandı.Bu nedenle aileler çocuklarını ve gençlerini korumacı reflekslerle daha kontrollü bir yaşama alıştırmaya başladı.Bu yer yer aileler ve evlatları arasında sorunlar yaşanmasına bazen de özgüven gelişimini kısıtlanmasına yol açtı.Çünkü özgüven özgürlük,bir şeyleri kendi kendine başarma gibi yaşanmışlıklardan beslenerek gelişen bir özelliktir ve insan yaşamında kendisi olmak açısından fevkalade önemlidir.
Yanlıştan doğru türemez.Günümüzde özellikle de ev hanımı anneler elinde büyümüş çocuklarda okul çağına geldiklerinde okul fobisi,okula uyum sorunları ve aile bağımlılığına dayalı birtakım sorunlar sıklıkla yaşanmaktadır.Bu sorunların temelinde okul öncesi yaşantısında çocuğun annesiz kalmaya hiç alıştırılmaması,kimseye bırakılmaması ve hep ailesiyle birlikte olmaya alıştırılması en önemli etkendir.Belki ebeceynler açısından bakılacak olursa bu yapışık ilişkinin duygusal yönden samimi olduğuna şüphe yoktur.Ancak anne-baba olmanın bir görevi de evlatlarını hayata hazırlamak ve topluma sağlıklı bireyler yetiştirmektir.Burada akıla,bilgiye ve yönteme duygulardan daha fazla ihtiyaç olduğu,daha fazla iş düştüğü aşikardır.
Günümüzün güvensiz ortamı aileleri kaybetme korkusuyla evlatlarını daha sıkı kuşatmaya yönlendiriyor.Ama bir de yaşamın gerçekleri var.Nitekim o kadar koruyup kollanarak yetişen bir bireyi günümüz dünyasında eskisine oranla çok daha rekabetçi ve acımasız bir dünyanın beklediği açıktır.Dolayısıyla birey olmayı gerektiren donanımların daha çocukluk çağından itibaren ve ailelri tarafından gençlere kazandırılması olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.Bu nedenle aileelr çocuklarına yakın korumacılık yapmak yerine onları kontrollü bir serbesti alanında serbest bırakarak,küçük riskler alarak ve pek korku aşılamadan yetiştirmeyi tercih etmelidir.
Aşırı korumacı yaklaşımlar çocukluk döneminde fazla nazik yetişilmesine,ergenlik döneminde ise yeterince sosyalleşememeye sebep olmaktadır.Oysa sosyalleşmeyen ve kendisini doğru sunmayı yani iletişimi uygulayarak,yaşayarak öğrenemeyen bireylerin çok iyi yetişseler bile aktarımlarındaki zayıflıklar nedeniyle hak ettikleri yerlere gelemediklerini üzülerek gözlemliyoruz.Elbette ki burada anne-babaların iyi niyetini sorgulamıyoruz.Çünkü her aile evladını iyi yerlerde görmek ve onunla gurur duymak ister.Ancak hayata hazırlamanın büyük ölçüde aile tutumları ile şekillendiği ve bu konuda duygulardan çok yaşamın gerçeklerine önem verilmesi kaçınılmazdır.
Türkiye'nin en büyük sorunlarının başında hemen her konuda duyguların yaşamı yönetir iken bilgi ve yönetemlerin önünde gelmesidir.Bu alışkanlık maalesef son yıllarda insanlarımızda giderek acımasızlaşan yaşam koşulları karşısında daha çabuk infiale kapılan ve daha kırılgan bir yapı oluşturmuş,ilişkiler dahil her bakımdan psikoljikman daha sorunlu bir toplumun ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Bir de insanlarımızda bağlılık ile bağoımlılığın birbirlerine sıkça karıştırıldığı gerçeğini görüyoruz.kimseye ailene bağlı olam diyemeyiz.çünkü her insanın bir ailevi aidiyeti vardır.Ancak bağımlı olmak bağlı olmanınötesinde ailesiz bir şey yapamamaktır.Bu zaafın tek görüldüğü yer hayat da değildir.Bazı insanlarda evlendiği zaman da ailesine aşırı bağımlılığı nedeniyle kendisinin kurduğu yeni çekirdek ailesini doğru önceleyememe ve bu nedenle de evliliğinde sorunlar yaşama gerçeğini azınsanmayacak düzeyde görüyoruz.Tüm bunlar aslında hayata hazırlama bilincinden uzak,duygusal ağırlıklı ve bilgi ve yöntemden beslenmeyen yanlış yetiştirme tarzının üzücü bir sonucudur.
Aileler aslında çocuklarını yetiştirirken koruyucu olmak şöyle dursun yaşamlarındaki karşılaşabilecekleri en çetin sorunlarla mücadele edebilme direnci,dirayet ve cesaretiyle çocuklarını yetiştirmelidir.Çünkü hayat onlara anne-babaları kadar toleranslı ve merhametli olmayacaktır.Burada çok anlamlı olan bir Çin atasözünü anne-babalara hatırlatmak isterim;"bana balık verme,balık tutmayı öğret".bağlılık karşılıklı sevgi sonucu gelişen bir paylaşma arzusudur.Bağımlılık ise kendisi olamamak ve destek almadan ayakta kalamak aczidir.Bu iki kavramın içeriği arasındaki büyük farka tüm anne ve babaların dikkatlerini çekmek isterim.
Tüm bağımlılıklar aslında bir zayıflık göstergesidir.bazı aileler de çocuklarını kendilerinden çok uzaklaşmalarını istemedikleri için biraz özgüvensiz yetiştirmeyi tercih ederler.Sonra çocukları yaşam başarısı noktasında tökezlediğinde şikayet ederler.Günümüzde insan zaten doğduğu değil,doyduğu yerdedir.Eskisi mahalle insanı kavramı artık kalmamıştır.Ama sosyolojik değişiklikler çabuk sindirilemediği için eski insan yetiştirme paradigmasıyla çocuk yetiştiren ebeveynlere halen rastlamak mümkündür.Bu aslında biraz da çağı okuyamamakla ilgili bir sorundur.
Bazen bağımlılıkların çift yönlü olduğuna da tanık oluyoruz.hem aile hen de evlat arasında karşılıklı bir bağımlılık sendromu da rastlamadığımız şey değil.bu aslında bağımlılıkların en tehlikeli halidir.Çünkü böylesi bağımlılıkların var olduğu aile yapılarında hem ebeveynlerin hem evladın bağımlılğı bir dışa kapalılık yaratmakta ve sonrasında çetin sorunlar yaşanmasına yol açmaktadır.Örneğin böylesi karşılıklı bağımlılığın yaşandığı bir aileden evlilik yapmak beraberinde çok yönlü sorunlar ortaya çıkarabilmektedir.Bazı evli,liklerin yıkılmasında pek açık edilmese de bu tür bağımlılıkların olduğunu biliyoruz.Ama her şeyden önemlisi insan olmak ve insanca yaşamak için insanın kendisi olabilmesi yani birey olmayı başarması oldukça önemlidir.
Ailelerin hem evlatlrını önemli yerlerde görmek istemeleri hem de onları kendilerine bağımlı yetiştirmesi aslında çok büyük bir tezattır.Çünkü başarı hele de günümzde çetin mücadeleler isteyen,güçlü ve dirençli karakter gerektiren bir alt yapı gerektirmektedir.Bu ise hadi dediğinde olabilen bir şey değildir.Bu nedenle ailelerin çocuklarını yetiştirirken daha yolun başında duygularını aşması ve bilgi ve yöntemi öne çıkarması gerekmektedir.Unutulmasın ki ailesi olmadan adım atamayan evlat hiç bir ailenin özlemi ve tercihi değildir.O halde onları hayata hazırlar iken onlara düşünce kendi kendilerine kalkabilecekleri bir özgüven ve özsaygının çocukluktan itibaren yüklenmesi gerekir.
Babalar biraz hayatın içinde olduklarından bu duygusal korumacılık daha çok annelerde görülmektedir.Hatta kimi ailelerde annelerin baskısıyla babalar da bu korumacılık oyununa ortak olabilmektedir.Oysa insan ömrünün senedi yoktur ve hiç bir anne ve babaya ömür boyu evlatlarını kouyacakları ömür garanti edilmemeiştir.Unutmamak gerekir ki mübalağalı bir korumacılık erken bir ölüm durumunda evladını yağmurda şemsiyesiz bırakmak gibidir.Bu nedenle doğru anne-baba tutumu evlatlarını kendi ayakları üzerinde durabilecekleri bir özgüven ve özsaygı ile hayata hazırlamaktır.Bunun için yapılacak en güzel şey çağın gerçekleri ışığında bilime başvurmak,bilgiden ışık almak ve yöntem oluşturup karı-koca mutabakatıyla çocuk yetiştirmeyi başarmaktır.zora düşüldüğünde ise bir psikologdan yardım alınabilir ve yanlışta ısrar etmek yerine doğrularla yol almak sağlanabilir.
Anne babalara tavsi,yemiz ileride üzüleceğiniz değilövünebileceğiniz evlatlar yetiştirmek istiyorsanız duygularınızdan çok aklınızı ve bilimi kullanın.Gerekirse uzmanlardan daha sorun oluşmadan çocuk yetiştirme noktasında danışmanlık yardımı alın.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Aile Bağımlılığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Namık ACAR Fotoğraf
Psk.Namık ACAR
Kocaeli (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi13 kez tavsiye edildiTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Namık ACAR'ın Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,979 uzman makalesi arasında 'Aile Bağımlılığı' başlığıyla benzeşen toplam 23 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Evlilik Bilinci Şubat 2024
► Psikolojik Sağlamlık Ocak 2024
► Kötümserlik Sendromu ÇOK OKUNUYOR Eylül 2022
► İlişki Yorgunluğu Ağustos 2022
► İlişkilerde Uyum Sağlayıcı Esneklik ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2022
► Evlilik Öncesi Desteği ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2022
► Çözüm Odaklı Olma Şubat 2022
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


22:44
Top