Sorunlarınızı Çözmenin Basit ve Güçlü Formülü
Uzun bir yaz tatilinin ardından okullar açılıyor, Eğitim sisteminin içinde zorlanmayan yok gibi.
Geçen sene kızımız deneme sınavlarının etkisiyle kelimenin gerçek anlamında hastalandı. Rekabetin, sürekli daha iyi performans göstermesinin beklendiği bu ortamda öğrenme hevesini kaybetti.
Öğretmenlerini hayal kırıklığına uğratmakla ilgili yaşadığı kaygı herşeyin önüne geçmişti. Sonunda öğretmenleriyle konuşup önceliğimizin sınav performansı değil, kızımızın öğrenmeyi sevmesi, dengeli ve sağlıklı bir hayat yaşaması olduğunu anlattık.
Bu hafta Dala Lama'ya sorulan 'Çocuklarımızı nasıl eğitmeliyiz?' sorusuna verdiği cevaptan yola çıkarak yazdığım çok önemli bulduğum bir yazımdan bazı bölümleri paylaşıyorum.
Sorunlarımız bize aşılmaz gelir. O kadar uzun süredir bizimledirler ki, onlarsız bir yaşam düşünmekte zorlanırız. Çoğunlukla sorunlarımızın kaynağını mecburiyetler, güven arayışı, dış koşullar veya bir başkası olarak görür, umutsuz ve çaresiz hissederiz.
Bir grup, Dala Lama’ya yüzyılın önemli sorunları ile ilgili fikirlerini sormak üzere bir araya gelmiş. Dünyamızın en önemli sorunları olarak gördükleri konular hakkında şu soruları yöneltmişler:
1) Zenginle fakir arasında artan mesafeyi nasıl kapatabiliriz?
2) Dünyamızı nasıl koruruz?
3) Çocuklarımızı nasıl eğitebiliriz?
4) Tibet gibi baskı altındaki ülkelere ve insanlarına nasıl yardım edebiliriz?
5) İnsanların birbirlerine özen göstermelerini nasıl sağlarız?
Dala Lama tüm soruların sonuncusu altında toplanabileceğini söyledi. ‘Kalbimizde gerçek şefkat varsa çocuklarımız akıllıca eğitilirler, dünyayı koruruz ve fakirlerin ihtiyaçları karşılanır.’ Bunun üzerine grup şu soruyu sordu:
6)Dünya üzerinde sevgi artıyor mu yoksa aynı mı?
‘Benim deneyimim sevginin ARTTIĞI yönünde.’
Dala Lama dünyada sevgi ve şefkatin artması için basit bir alıştırmadan söz etti. Gruptaki herkesin evlerine döndüklerinde bu alıştırmayı olabildiğince çok kişiyle paylaşmalarını istedi. Alıştırma 4 bölümden oluşuyor:
1) Güne başlarken her gün 5 dakika boyunca hepimizin birbirimize bağlı olduğumuzu ve aynı şeyleri (mutlu olmayı ve sevilmeyi) istediğimizi hatırlayalım.
2) 5 dakika boyunca nefes alırken kalbimizi kendimiz için iyi duygularla dolduralım. Nefes verirken aynı güzel duyguları başkaları için hissedelim. İyi duygular hissetmekte zorlandığımız kişileri düşünüp olumlu duygularımızın onları da kapsamasına izin verelim.
3) Gün içinde bu tutumu karşılaştığımız herkes için koruyalım. Karşılaştığımız herkese, en basit işleri yapan kişilerden hayatımızdaki ‘önemli’ kişilere kadar sevdiğimiz ve sevmediğimiz herkese iyi duygularla yaklaşalım.
4) Bu alıştırmayı hayatımızda ne olursa olsun, bize kim ne yaparsa yapsın devam ettirelim.
Meditasyonun Gücü
Burada beni çok etkileyen, sizi de şaşırtacağını düşündüğüm bazı sosyal ve bilimsel çalışmalardan söz edeceğim. Bu çalışmalar yukarıda sözünü ettiğim hem kişisel hem de dünya sorunlarını çözmekle ilgili önerilerin etkisini gösteriyor.
1993 yılının Haziran ve Temmuz aylarında gerçekleştirilen bir araştırma çerçevesinde Washington’da 1000 ülkeden 4000 kişi bir araya gelerek suç oranını düşürmek amacıyla meditasyon yapacaklardı. Yani zihinlerini sakinleştirip kendilerini bir önceki videoda anlatılan şekilde başta kendileri için daha sonra da herkes ve her şey için iyi duygularla dolduracaklardı. Bu fikir önce polise komik geldi; ancak araştırmada işbirliği yaptılar ve daha önceki 48 benzer çalışmanın sonuçlarını destekleyen bir sonuç elde edildi (1994, Hagelin JSve arkadaşları) (http://www.hagelin.org/). Meditasyon devam ettiği sürece suç oranı %25 oranında azaldı; proje sona erdiğinde ise tekrar artışa geçti.
Birçok sosyal sorunun yaşandığı Hindistan hapishanelerinde 1990larda müthiş bir iyileşme başladı. Bunu sağlayan Kiran Bedi isimli ilerici hapishane müdürüydü. Bedi 1993 yılında Tihar hapishanesine atandığında 9000’inin yargılanmayı beklediği 10000 kişilik hapishanede koşulları iyileştirme kararı verdi. Tüm bürokratik ve tehlike içeren engelleri aşarak, suçlulara ve çalışanlara meditasyon yapmanın öğretildiği bir sistem kurulmasını sağladı.
Meditasyondan Elde Edilen Kişisel Yararlar
Araştırmalar meditasyon yapan kişilerde gözlenen değişimleri şöyle gösteriyor:
Beyin fonksiyonları düzene girerken uykular düzenli hale geliyor
Öğrenmeyi kolaylaştırırken genelde daha mutlu bir insan olmamızı sağlıyor
Kalp hastalığı ile birlikte diğer fiziksel hastalıkları iyi yönde etkiliyor
Kronik hastalıkların etkisini azaltıyor, ilerlemesini yavaşlatıyor
Yaratıcı ve metodik düşünceyi geliştiriyor
Stresi azaltırken stresli durumların etkisini hızla atlatmayı sağlıyor
Çevreden etkilenmeden detaylara odaklanma becerisini iyileştiriyor
En ilginci ise, araştırmaların beynimizin 5 duyumuzu içeren fiziksel bir bağ kurmadan başka beyinleri etkileyebildiğini gösteriyor olması.
Bir toplulukta yaşayan kişilerin sadece %1’i her gün meditasyon yaptığında yaşadıkları topluluk üzerinde, anında, ölçülebilir, anlamlı bir etkileri oluyor. Dala Lama’nın önerilerinin neden işe yaradığını bu araştırmaların sonuçları açısından değerlendirdiğimizde daha iyi anlayabiliyoruz. Kısaca sevgi ve şefkat insandan insana dokunmadan bulaşabiliyor.
Geçen sene kızımız deneme sınavlarının etkisiyle kelimenin gerçek anlamında hastalandı. Rekabetin, sürekli daha iyi performans göstermesinin beklendiği bu ortamda öğrenme hevesini kaybetti.
Öğretmenlerini hayal kırıklığına uğratmakla ilgili yaşadığı kaygı herşeyin önüne geçmişti. Sonunda öğretmenleriyle konuşup önceliğimizin sınav performansı değil, kızımızın öğrenmeyi sevmesi, dengeli ve sağlıklı bir hayat yaşaması olduğunu anlattık.
Bu hafta Dala Lama'ya sorulan 'Çocuklarımızı nasıl eğitmeliyiz?' sorusuna verdiği cevaptan yola çıkarak yazdığım çok önemli bulduğum bir yazımdan bazı bölümleri paylaşıyorum.
Sorunlarımız bize aşılmaz gelir. O kadar uzun süredir bizimledirler ki, onlarsız bir yaşam düşünmekte zorlanırız. Çoğunlukla sorunlarımızın kaynağını mecburiyetler, güven arayışı, dış koşullar veya bir başkası olarak görür, umutsuz ve çaresiz hissederiz.
Bir grup, Dala Lama’ya yüzyılın önemli sorunları ile ilgili fikirlerini sormak üzere bir araya gelmiş. Dünyamızın en önemli sorunları olarak gördükleri konular hakkında şu soruları yöneltmişler:
1) Zenginle fakir arasında artan mesafeyi nasıl kapatabiliriz?
2) Dünyamızı nasıl koruruz?
3) Çocuklarımızı nasıl eğitebiliriz?
4) Tibet gibi baskı altındaki ülkelere ve insanlarına nasıl yardım edebiliriz?
5) İnsanların birbirlerine özen göstermelerini nasıl sağlarız?
Dala Lama tüm soruların sonuncusu altında toplanabileceğini söyledi. ‘Kalbimizde gerçek şefkat varsa çocuklarımız akıllıca eğitilirler, dünyayı koruruz ve fakirlerin ihtiyaçları karşılanır.’ Bunun üzerine grup şu soruyu sordu:
6)Dünya üzerinde sevgi artıyor mu yoksa aynı mı?
‘Benim deneyimim sevginin ARTTIĞI yönünde.’
Dala Lama dünyada sevgi ve şefkatin artması için basit bir alıştırmadan söz etti. Gruptaki herkesin evlerine döndüklerinde bu alıştırmayı olabildiğince çok kişiyle paylaşmalarını istedi. Alıştırma 4 bölümden oluşuyor:
1) Güne başlarken her gün 5 dakika boyunca hepimizin birbirimize bağlı olduğumuzu ve aynı şeyleri (mutlu olmayı ve sevilmeyi) istediğimizi hatırlayalım.
2) 5 dakika boyunca nefes alırken kalbimizi kendimiz için iyi duygularla dolduralım. Nefes verirken aynı güzel duyguları başkaları için hissedelim. İyi duygular hissetmekte zorlandığımız kişileri düşünüp olumlu duygularımızın onları da kapsamasına izin verelim.
3) Gün içinde bu tutumu karşılaştığımız herkes için koruyalım. Karşılaştığımız herkese, en basit işleri yapan kişilerden hayatımızdaki ‘önemli’ kişilere kadar sevdiğimiz ve sevmediğimiz herkese iyi duygularla yaklaşalım.
4) Bu alıştırmayı hayatımızda ne olursa olsun, bize kim ne yaparsa yapsın devam ettirelim.
Meditasyonun Gücü
Burada beni çok etkileyen, sizi de şaşırtacağını düşündüğüm bazı sosyal ve bilimsel çalışmalardan söz edeceğim. Bu çalışmalar yukarıda sözünü ettiğim hem kişisel hem de dünya sorunlarını çözmekle ilgili önerilerin etkisini gösteriyor.
1993 yılının Haziran ve Temmuz aylarında gerçekleştirilen bir araştırma çerçevesinde Washington’da 1000 ülkeden 4000 kişi bir araya gelerek suç oranını düşürmek amacıyla meditasyon yapacaklardı. Yani zihinlerini sakinleştirip kendilerini bir önceki videoda anlatılan şekilde başta kendileri için daha sonra da herkes ve her şey için iyi duygularla dolduracaklardı. Bu fikir önce polise komik geldi; ancak araştırmada işbirliği yaptılar ve daha önceki 48 benzer çalışmanın sonuçlarını destekleyen bir sonuç elde edildi (1994, Hagelin JSve arkadaşları) (http://www.hagelin.org/). Meditasyon devam ettiği sürece suç oranı %25 oranında azaldı; proje sona erdiğinde ise tekrar artışa geçti.
Birçok sosyal sorunun yaşandığı Hindistan hapishanelerinde 1990larda müthiş bir iyileşme başladı. Bunu sağlayan Kiran Bedi isimli ilerici hapishane müdürüydü. Bedi 1993 yılında Tihar hapishanesine atandığında 9000’inin yargılanmayı beklediği 10000 kişilik hapishanede koşulları iyileştirme kararı verdi. Tüm bürokratik ve tehlike içeren engelleri aşarak, suçlulara ve çalışanlara meditasyon yapmanın öğretildiği bir sistem kurulmasını sağladı.
Meditasyondan Elde Edilen Kişisel Yararlar
Araştırmalar meditasyon yapan kişilerde gözlenen değişimleri şöyle gösteriyor:
Beyin fonksiyonları düzene girerken uykular düzenli hale geliyor
Öğrenmeyi kolaylaştırırken genelde daha mutlu bir insan olmamızı sağlıyor
Kalp hastalığı ile birlikte diğer fiziksel hastalıkları iyi yönde etkiliyor
Kronik hastalıkların etkisini azaltıyor, ilerlemesini yavaşlatıyor
Yaratıcı ve metodik düşünceyi geliştiriyor
Stresi azaltırken stresli durumların etkisini hızla atlatmayı sağlıyor
Çevreden etkilenmeden detaylara odaklanma becerisini iyileştiriyor
En ilginci ise, araştırmaların beynimizin 5 duyumuzu içeren fiziksel bir bağ kurmadan başka beyinleri etkileyebildiğini gösteriyor olması.
Bir toplulukta yaşayan kişilerin sadece %1’i her gün meditasyon yaptığında yaşadıkları topluluk üzerinde, anında, ölçülebilir, anlamlı bir etkileri oluyor. Dala Lama’nın önerilerinin neden işe yaradığını bu araştırmaların sonuçları açısından değerlendirdiğimizde daha iyi anlayabiliyoruz. Kısaca sevgi ve şefkat insandan insana dokunmadan bulaşabiliyor.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Sorunlarınızı Çözmenin Basit ve Güçlü Formülü" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.İrem BRAY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.İrem BRAY'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
