Evlilikte Sorun Çözme Becerisi
Evlilik yaşamı uzun soluklu bir yaşam biçimidir.Kadın ve erkek gibi iki farklı cinsiyetten ve iki garklı ailede yetişmiş insanlar arasında kurulur.Bu nedenle evliliklerin mutlak uyum içinde ve her konuda dört dörtlük anlaşarak yaşanması beklenemez,beklenilmemelidir.Bu yaşam biçiminin içerisinde sorunların,uyuşmazlıkların ve çatışmaların zaman zaman yaşanılması kaçınılmazdır.Bu nedenle çiftlerin de evlilik yaşamından mutlak uyum ve her konuda aynı düşünmeyi beklemesi doğru değildir.
Gerek mizaç farklılıkları,gerek yetişme tarzı farklılıkları ve gerekse cinsiyet farklılığı farklı özelliklerin,yaklaşımların,huy ve özelliklerin olmasını ortaya çıkaracaktır.Önemli olan evliliklerde bunların tolere edilip edilemediği ve tolere ediliyorsa nasıl tolere edildiğidir.zaten kimse eşinden kendisinin kopyası olmayı beklememelidir.Bu hem yanlış bir beklenti olur,hem de insanların benlik gerçekleriyle uyuşmaz.Bu nedenle farklı düşünülen noktalar olacağı baştan kabul edilemeli ve bu ortaya çıktığında da şaşırılmamalıdıdr.
Sağlıklı bir evlilik sorunsuzluğa dayanmaz.Daha ziyade sorunların çözülme başarısına dayanarak gelişir.Eşler arasında ana hatlarıyla bir ahengin olması önemlidir ama bunun her konuda olamayacağı açıktır.Zaten asıl önemli olan da ayrışma ortaya çıktığında orta yolun nasıl bulunacağıdır.Kuşkusuz esnekliğe,adım atabilmeye,özür dileyebilmeye ve gönül almasını bilmeye evlilik yaşamında çok iş düşecektir.
Biz psikologlar evlilik sorunları nedeniyle bize müracaat eden vakalarda çoğunlukla evlilik sorunlarının temelinde evlilik yaşamına doğru hazırlanmamanın yattığını görürüz.Temeli doğru doğru atılmayan bir şeyin sonrasında sorunlar yaşatması takdir edersiniz ki kaçınılmazdır.Peki ne yapılarak evliliğe doğru hazırlanılır..?Öncelikle bilmek gerekir ki bu bekarlıktan farklı bir yaşam tarzıdır,bireysel bir yaşam tarzı değildir ve bir yaşam ortağı ile paylaşılarak yaşanılacaktır.O halde evlenen insanların kadınıyla erkeğiyle kendisini evliliğin merkezine koyması,fazla dominant olması ve her şeyin kendi isteği gibi olmasını beklemesi yanlıştır.Evlilik paylaşımdır ve ancak paylaşmayı doğru başarabilen insanlarca başarılı yaşanabilir.Bu nedenle evlilik öncesinde evlilik yaşamının ruhuna uygun bir şekilde insanların kendisini hazırlaması fevkalade önemlidir.
Eşler arası çatışmalar genellikle beklentilerin örtüşmemesi,fikir ayrılıkları,dik kafalılıklar,cinsel uyumsuzluk,köken ailelerin etkileri,uzlaşma kültürünün olmayışı,paylaşım yetersizlikleri gibi başlıklarda toplanabilir.Beklentileri örtüştürmek için çiftin işbirliği yapması.ortak paydaları genişletmesi ve yaşam ortaklıklarının farkına varmasını tavsiye ediyoruz.Dik kafalılık veya inatçılık ve kincilik evlillik yaşamının ruhuna tamamen aykırı kişisel özelliklerdir ve her kimde varsa o aşmaya çalışmalıdır,kendi kendine aşamıyorsa bir uzmandan yardım almalıdır.Cinsel uyumsuzluk aslında karşılıklı gayret ve özenle geliştirilebilecek bir konudur ama çift gerekli gayreti gösterdiği halde çözülmemiş ise yine bir uzmandan hiç utanıp sıkılmadan yardım alınmalıdır.Köken ailelerin olumsuz etkileri çoğunlukla büyüklerin anlayışsızlığı veya evlatların aile bağımlılığı sonucu ortaya çıkan bir sorundur ve herkes ailesiyle olan ilişkiyi doğru ve dengeli düzenlemeyi başarırsa bu sorun çözülebilir.Uzlaşma kültürünün olmaması toplum olarak her alanda gördüğümüz yaygın bir sorundur.ancak evlilik yaşamı çok iç içe bir yaşam tarzı olduğundan uzlaşma kültürünün olmayışını kaldırmaz.Bu nedenle ortak karar alabilem ve uygulayabilmenin anahtarı olan uzlaşma kültürü her çiftin arasında kurulabilmelidir.Fikir ayrılıkları doğal ve kişisel farklılık nedeniyle olabilecek şeylerdir.Önemli olan bu noktalarda çiftin orta yol formülünü uygulayarak yani akrşılıklı adımlar atarak birbirlerine yaklaşmasıdır.Paylaşım yetersizlikleri insanları evli iken kendilerini yalnız hissetmeye iter.Bu nedenle de evlilik yaşamının kalitesini düşürür.her şeyi olmasa da çiftlerin paylaşması gerektiği kadar şeyi paylaşabilmeleri gerekir.Bunun için de deveye hendek atlatmaya gerek yoktur.Birlikte yaşanan yaşamda olması gereken paylaşımlar ihmal edilemsin yeterlidir.İşte bunlar ve bunlar gibi başkaca konularda da çiftlerin evliliklerindeki ahengi artırmak,sorunlarını biriktirmeden çözmek ve ilişkilerini daha sürdürülebilir hale getirmek için atılan adımlara "sorun çözme becerisi" diyoruz.
Yalnız burada şunu da ilave etmeliyiz ki sorun çözme becerisinin bir evlilikte başarıyla uygulanması için hem erkeğin hem de kadının katılım ve katkısına ihtiyacı vardır.Ne sorunsuz bir yaşam olabilir,ne de sorunsuz bir evlilik...Sorun doğal olarak olacak madem o sorunların biriktirilip ilişkiyi tehidt eder seviyeye ulaşmaması için çiftlerin sorunlarını çözme konusunda mutlak bir dayanışma ve iş birliği içerisinde olmaları gerekir.Bunun için en büyük engel egonun yüksekliği ve inatçılıktır.En büyük kolaylaştırıcı ise esneklik ve adım atma becersidir.
Bizim gibi evlilik terapisi uygulayan psikologlara bir çok çift sorunlarının çözümünde yardım almak için baş vurmaktadır.İncelediğimizde çoğunda aslından çözümlenmeyecek herhangi bir sorunlarının olmadığı,sadece çözmek için gerekli adımları atamadıklarını görürüz.Aslında açıkça ifade etmeliyim ki bizler alışkanlıklarına çok fazla yaslanan,bu alışkanlıklarının kazanç mı zarar mı getirdiği ile pek yüzleşmeyen ve bir çok sorunu da bu yüzden yaşayan bir toplumuz.
Evlilik sorunlarında bir noktadan sonra çiftlerin sorunları kendilerinin aşabileceği sınırın üzerine çıkabiliyor.Gerek ilişkide sorunların yarattığı yorgunluk ve kırgınlıklar,gerekse psikolojik birikimler insanların kendileriyle sorunlarıyla o ilişkide kendileri taraf olduklarından objektif olarak yüzleşmelerine engel olabiliyor.Bu noktada deneyimli bir evlilik terapistinden yardım almalarını ve bu konuda çok zaman kaybetmemelerini önemle tavsiye ediyoruz.Çünkü evlilik sorunları bir psikolojik rahatsızlık kadar dirençli değildir,çözme isteği olursa da yüksek bir oranda çözülür.Önemli olan ilişki çok yorulmadan,sevgi tükenmeden ve kırgınlıklar aşırıya varmadan adım atmasını bilmektir.
Biz çiftlere sorunlarını abartmamalarını,çözümü için çaba sarfetmelerini ve ilişkilerine egemen olmak yerine ilişkilerini paylaşmaya odaklanmalarını tavsiye ediyoruz.Hiç bir zaman evlilik sorunları eğer başkaca bir psikolojik sorun çiftlerden birisinde yoksa bir ruh hastalığı gibi görülmemelidir.Çünkü evlilik çatışmaları temelinde uyumsuzlukların yattığı sorunlar silsilesidir.Sorun ile hastalık aynı şey değildir ve birbirlerine karıştırılmamalıdır.Evlilik sorunları aslında ilişkideki bir takım tıkanmaların bir sonucudur.Bu tıkanmalar doğru yol ve yönetemlerle açıldığında aslında sorunlar da çözümlenmiş olacaktır.Burada öncelik çiftlerin ilk etapta kendi gayretleri ile müşterek sorunlarını çözmeye çalışarak bu tıkanıklıkları aşmayı denemesidir.Bu çaba yetersiz geliyorsa elbette o zaman bir uzmanın yol göstericiliğine,yönetem kazandırıcılığna ve sürece hakemlik ve direktörlük yapmasına ihtiyaç olacaktır.Bir ömür mutsuz yaşamaktansa veya boşanıp Türkiye gibi bir toplumda yeni bir yaşam kurmak için mevcut evliliğin sorunlarını aşmanın çok üzerinde efor sarfetmek zorunda kalmaktansa çözmeye çalışmak ve yeterli gelmiyorsa profosyonel destek almak çok daha doğru olacaktır.
Gerek mizaç farklılıkları,gerek yetişme tarzı farklılıkları ve gerekse cinsiyet farklılığı farklı özelliklerin,yaklaşımların,huy ve özelliklerin olmasını ortaya çıkaracaktır.Önemli olan evliliklerde bunların tolere edilip edilemediği ve tolere ediliyorsa nasıl tolere edildiğidir.zaten kimse eşinden kendisinin kopyası olmayı beklememelidir.Bu hem yanlış bir beklenti olur,hem de insanların benlik gerçekleriyle uyuşmaz.Bu nedenle farklı düşünülen noktalar olacağı baştan kabul edilemeli ve bu ortaya çıktığında da şaşırılmamalıdıdr.
Sağlıklı bir evlilik sorunsuzluğa dayanmaz.Daha ziyade sorunların çözülme başarısına dayanarak gelişir.Eşler arasında ana hatlarıyla bir ahengin olması önemlidir ama bunun her konuda olamayacağı açıktır.Zaten asıl önemli olan da ayrışma ortaya çıktığında orta yolun nasıl bulunacağıdır.Kuşkusuz esnekliğe,adım atabilmeye,özür dileyebilmeye ve gönül almasını bilmeye evlilik yaşamında çok iş düşecektir.
Biz psikologlar evlilik sorunları nedeniyle bize müracaat eden vakalarda çoğunlukla evlilik sorunlarının temelinde evlilik yaşamına doğru hazırlanmamanın yattığını görürüz.Temeli doğru doğru atılmayan bir şeyin sonrasında sorunlar yaşatması takdir edersiniz ki kaçınılmazdır.Peki ne yapılarak evliliğe doğru hazırlanılır..?Öncelikle bilmek gerekir ki bu bekarlıktan farklı bir yaşam tarzıdır,bireysel bir yaşam tarzı değildir ve bir yaşam ortağı ile paylaşılarak yaşanılacaktır.O halde evlenen insanların kadınıyla erkeğiyle kendisini evliliğin merkezine koyması,fazla dominant olması ve her şeyin kendi isteği gibi olmasını beklemesi yanlıştır.Evlilik paylaşımdır ve ancak paylaşmayı doğru başarabilen insanlarca başarılı yaşanabilir.Bu nedenle evlilik öncesinde evlilik yaşamının ruhuna uygun bir şekilde insanların kendisini hazırlaması fevkalade önemlidir.
Eşler arası çatışmalar genellikle beklentilerin örtüşmemesi,fikir ayrılıkları,dik kafalılıklar,cinsel uyumsuzluk,köken ailelerin etkileri,uzlaşma kültürünün olmayışı,paylaşım yetersizlikleri gibi başlıklarda toplanabilir.Beklentileri örtüştürmek için çiftin işbirliği yapması.ortak paydaları genişletmesi ve yaşam ortaklıklarının farkına varmasını tavsiye ediyoruz.Dik kafalılık veya inatçılık ve kincilik evlillik yaşamının ruhuna tamamen aykırı kişisel özelliklerdir ve her kimde varsa o aşmaya çalışmalıdır,kendi kendine aşamıyorsa bir uzmandan yardım almalıdır.Cinsel uyumsuzluk aslında karşılıklı gayret ve özenle geliştirilebilecek bir konudur ama çift gerekli gayreti gösterdiği halde çözülmemiş ise yine bir uzmandan hiç utanıp sıkılmadan yardım alınmalıdır.Köken ailelerin olumsuz etkileri çoğunlukla büyüklerin anlayışsızlığı veya evlatların aile bağımlılığı sonucu ortaya çıkan bir sorundur ve herkes ailesiyle olan ilişkiyi doğru ve dengeli düzenlemeyi başarırsa bu sorun çözülebilir.Uzlaşma kültürünün olmaması toplum olarak her alanda gördüğümüz yaygın bir sorundur.ancak evlilik yaşamı çok iç içe bir yaşam tarzı olduğundan uzlaşma kültürünün olmayışını kaldırmaz.Bu nedenle ortak karar alabilem ve uygulayabilmenin anahtarı olan uzlaşma kültürü her çiftin arasında kurulabilmelidir.Fikir ayrılıkları doğal ve kişisel farklılık nedeniyle olabilecek şeylerdir.Önemli olan bu noktalarda çiftin orta yol formülünü uygulayarak yani akrşılıklı adımlar atarak birbirlerine yaklaşmasıdır.Paylaşım yetersizlikleri insanları evli iken kendilerini yalnız hissetmeye iter.Bu nedenle de evlilik yaşamının kalitesini düşürür.her şeyi olmasa da çiftlerin paylaşması gerektiği kadar şeyi paylaşabilmeleri gerekir.Bunun için de deveye hendek atlatmaya gerek yoktur.Birlikte yaşanan yaşamda olması gereken paylaşımlar ihmal edilemsin yeterlidir.İşte bunlar ve bunlar gibi başkaca konularda da çiftlerin evliliklerindeki ahengi artırmak,sorunlarını biriktirmeden çözmek ve ilişkilerini daha sürdürülebilir hale getirmek için atılan adımlara "sorun çözme becerisi" diyoruz.
Yalnız burada şunu da ilave etmeliyiz ki sorun çözme becerisinin bir evlilikte başarıyla uygulanması için hem erkeğin hem de kadının katılım ve katkısına ihtiyacı vardır.Ne sorunsuz bir yaşam olabilir,ne de sorunsuz bir evlilik...Sorun doğal olarak olacak madem o sorunların biriktirilip ilişkiyi tehidt eder seviyeye ulaşmaması için çiftlerin sorunlarını çözme konusunda mutlak bir dayanışma ve iş birliği içerisinde olmaları gerekir.Bunun için en büyük engel egonun yüksekliği ve inatçılıktır.En büyük kolaylaştırıcı ise esneklik ve adım atma becersidir.
Bizim gibi evlilik terapisi uygulayan psikologlara bir çok çift sorunlarının çözümünde yardım almak için baş vurmaktadır.İncelediğimizde çoğunda aslından çözümlenmeyecek herhangi bir sorunlarının olmadığı,sadece çözmek için gerekli adımları atamadıklarını görürüz.Aslında açıkça ifade etmeliyim ki bizler alışkanlıklarına çok fazla yaslanan,bu alışkanlıklarının kazanç mı zarar mı getirdiği ile pek yüzleşmeyen ve bir çok sorunu da bu yüzden yaşayan bir toplumuz.
Evlilik sorunlarında bir noktadan sonra çiftlerin sorunları kendilerinin aşabileceği sınırın üzerine çıkabiliyor.Gerek ilişkide sorunların yarattığı yorgunluk ve kırgınlıklar,gerekse psikolojik birikimler insanların kendileriyle sorunlarıyla o ilişkide kendileri taraf olduklarından objektif olarak yüzleşmelerine engel olabiliyor.Bu noktada deneyimli bir evlilik terapistinden yardım almalarını ve bu konuda çok zaman kaybetmemelerini önemle tavsiye ediyoruz.Çünkü evlilik sorunları bir psikolojik rahatsızlık kadar dirençli değildir,çözme isteği olursa da yüksek bir oranda çözülür.Önemli olan ilişki çok yorulmadan,sevgi tükenmeden ve kırgınlıklar aşırıya varmadan adım atmasını bilmektir.
Biz çiftlere sorunlarını abartmamalarını,çözümü için çaba sarfetmelerini ve ilişkilerine egemen olmak yerine ilişkilerini paylaşmaya odaklanmalarını tavsiye ediyoruz.Hiç bir zaman evlilik sorunları eğer başkaca bir psikolojik sorun çiftlerden birisinde yoksa bir ruh hastalığı gibi görülmemelidir.Çünkü evlilik çatışmaları temelinde uyumsuzlukların yattığı sorunlar silsilesidir.Sorun ile hastalık aynı şey değildir ve birbirlerine karıştırılmamalıdır.Evlilik sorunları aslında ilişkideki bir takım tıkanmaların bir sonucudur.Bu tıkanmalar doğru yol ve yönetemlerle açıldığında aslında sorunlar da çözümlenmiş olacaktır.Burada öncelik çiftlerin ilk etapta kendi gayretleri ile müşterek sorunlarını çözmeye çalışarak bu tıkanıklıkları aşmayı denemesidir.Bu çaba yetersiz geliyorsa elbette o zaman bir uzmanın yol göstericiliğine,yönetem kazandırıcılığna ve sürece hakemlik ve direktörlük yapmasına ihtiyaç olacaktır.Bir ömür mutsuz yaşamaktansa veya boşanıp Türkiye gibi bir toplumda yeni bir yaşam kurmak için mevcut evliliğin sorunlarını aşmanın çok üzerinde efor sarfetmek zorunda kalmaktansa çözmeye çalışmak ve yeterli gelmiyorsa profosyonel destek almak çok daha doğru olacaktır.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Evlilikte Sorun Çözme Becerisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
2 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
