2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Obezite Mi, Oburluk mu?
MAKALE #15477 © Yazan Dr.Ali Algın KÖŞKDERE | Yayın Ekim 2015 | 4,191 Okuyucu
Günümüzde obezite sorunu hızla artmaktadır. Birçok diyet ve yöntem ile çözülmeye çalışılan bu sorunun önemli bir nedeni de oburluktur. Oburluk ve açgözlülük çağımızın artan bir sorunu olmasına rağmen üzerinde fazla durulmamaktadır. Kişinin ne yaşadığına, yaşadıklarını nasıl yorumladığına, yemekle ilişkisini nasıl değerlendirdiğine pek bakılmaksızın diyetler önerilebilmektedir. Yiyecek kaynaklarına ve maddeye ulaşım kolaylaştıkça, iştah ve rekabet arttıkça özdenetim zorlaşmakta, oburluk ve açgözlülük artmaktadır.

KENDİNİ KONTROL ETME, EDEMEME, ETMEK İSTEMEME...

Oburluk; yasaklarla, kişini dürtülerini kontrol edebilmesiyle, iç dünyasıyla ve uyarıcı bir dış dünyayla kurduğu ilişkilerle bağlantılıdır. Çocuk özdenetimini büyüdükçe ailesinden öğrenir. Bu eğitim 2-3 yaşından itibaren başlar ama acıkmak ve yemek o kadar temeldedir ki doğumdan itibaren yaşamdadır, yaşamsaldır. Fiziksel bir temel ihtiyaç olduğu kadar bir ilişki içinde yaşanır. İsteklerin ve gereksinimlerin düzenlenmesinde çocuğun iç dünyasında hissetikleri ile anne-babasının öğretmek istedikleri arasında bir uyum olmalıdır. Oburluk açısından bu, acıkınca yemek yemek, doyunca durmaktır. Acıkmak, yemek ve doyunca durmak, bebeğin annesi ile uyum içinde öğrenebileceği bir ritimdir. Eğer bu ritim oturursa çocuk gün içindeki yaşamsal ritmi ile acıkma ve doyma durumunu dengeler. Aklında sürekli yemek yemek olmaz.

MİDE Mİ GÖNÜL MÜ GÖZ MÜ AÇ?

Annenin bebeğini beslerken sevgi ve güven açısından da besler. Emzirme bu yönüyle mucizevi bir olaydır. Sadece bebeğin açlığının doymaz. Emzirme sırasında salgılanan hormonlar ile anne ve bebek arasında özel bir bağın oluştuğu ve pekiştiği bulunmuştur. Bu bağın yerleşmesinde annenin sakinliği, eşduyumu ve bebeğinin ihtiyaçlarını anlayabilmesi ve bebeğin iç dengesinin sürmesini sağlaması gerekir.

Eğer anne, bebeğinin açlığını anlayamıyor, bebeğin ağzına memesini tıkmaya çalışıyor ya da boğarcasına emziriyorsa, bebeğini emzirirken mutsuz ya da kaygılı ise açlık, iştah ve doyum süreçleri bebek için sorunlu bir hale dönüşebilir. Bu biçimde tekrar tekrar yaşanmasıyla bebek, bebeğin ihtiyaçları ve bunları karşılayan annesi arasındaki ilişki sorunlu bir biçimde bebeğin iç dünyasına yerleşir. İç dünyasında yeterince sevgiye doyan ve annesinin varlığının güvenini yaşayan bebek büyüyünce aç kalmaktan korkmaz.

Oburluk ile açgözlülük yakından ilişkilidir. Açken hayal edilen sofra ne kadar zenginse yemekte o kadar çok yeneceği öngörülebilir. Porsiyonların büyüklüğü mide doysa da gözün kolay kolay doyamayacağını gösterir. Ne yazık ki porsiyonlar büyüdükçe kişinin gözünde küçülür.

İYİ ANNENİN ÇOCUĞU TOMBUL OLUR!

Yemek konusunda Türk annesinin özel bir durumu vardır. Anneler, tombul bir bebeği iyi annelik yapmak olarak yorumlar. Tombul bir bebek annenin, çevresine karşı “iyi anneliğinin” göstergesi ve bir kıvanç kaynağı olur. Bunu kanıtlamak isteyen ya da çocuğu yemediğinde kaygılanan anne ısrarcı hale gelir. Israrcı, girici ve çocuğunun sınırlarını tanımayan bir anne, gelecekte yeme sorunu ve oburluk yaşayabilecek bir çocuk yetiştirebilir. Eğer yemeğe odaklanılır ve anne-çocuk ilişkisinin bozulması pahasına bu konu didiklenirse çok büyük sorunlar ortaya çıkacak demektir.

ANNEDEN AYRILAMAMA

Oburluk, anneden, sütünden, yemeklerinden ayrılamamanın ya da ayrılmanın yarattığı örselenmenin bir göstergesi de olabilir. Eğer böyle bir sorun yaşanmış ise yemek, anne ile bağı güçlü bir biçimde simgeler ya da yemek üzerinden anne ile kurulan ilişki çok canlı bir biçimde sürer. Örneğin anne, çocuğunun yedikleri ve yemedikleri ile yakından ilgilenmeye devam eder. Çocuk bundan rahatsız değil ise aralarındaki güçlü bağ sürer. Bazen de acıkmak ve yemek arasındaki düzenlemenin ayarı çocukta bozulup çocuk fazla yemek yemeye ve şişmanlamaya başlar. Bu sefer anne onu durdurmaya çalışmakla uğraşır. Böylelikle anne-çocuk arasındaki ilişki yemek üzerinden sürmeye devam eder, ruhsal ayrılma gerçekleşmez. Böyle çocukların çocuksu kaldığı ve tombul olduğu görülür.

AİLE SOFRASI

Oburluğun ortaya çıkmasına neden olabilecek bir faktör de ailecek yemek yenmemesidir. Ailecek yeme düzeni olmayınca yemek “meselesi” anne-çocuk arasındaki bir sorun olmaya devam eder. Ailecek yenen yemeklerde ise çocuk bir gruba uymaya başlar ve kendi denetimini sağlama konusunda hem annenin baskıcı etkisi azalır ve daha rahat olur hem de ailenin geleneklerini edinir. Kendini daha iyi kontrol etme, beraber başlama ve beraber bırakma alışkanlıkları edinilirken yemeye teşvik edici bir etki de olabilir. Bazı aileler hep birlikte çok ve kalorili yeme alışkanlığına sahip olurlar. Bu ailelerin her üyesinin tombul olduğu göze çarpar. Böyle bir ailede diyeti düzenlemek, onlardan farklılaşmak ve oburluğu durdurmak daha zor olacaktır.

OBURLUĞUN GETİRDİĞİ YALNIZLIK

Diğer yandan oburluk kişinin saldırganlığının kendine doğru yönelmesidir. Yemek sırasında duyulan haz şişmanlık aracılığıyla kişinin kendisine zarar vermesine dönüşür. Bu zarar kişinin kendisine yönelik olmakla kalmaz. İnsanlar obur ve açgözlü birisinin yanında olmak istemezler ve kişi yalnızlaşır. Bazen de kişi, yine kendisi gibi kişiler bularak yeme-içmeden keyif alan bir topluluk oluşturur ki bu da oburluğun kişiyi öldürene dek sürebilmesini sağlar.

KİLO SORUNUM ÇOK CİDDİ DEĞİL, DİYETE YARIN DA BAŞLASAM OLUR...

Oburluğun ve aşırı kilonun zararlı olduğunu anlayabilmek önemlidir. Aşırı kilolu, obez kişilerin kiloları ile ilgili bir iyimserlikleri olabilir. Bu iyimserlik yaşadıkları zorlukları ve sağlık sorunlarını görmezden gelmelerine neden olur. Sorunların inkar edilmesi kilonun artış eğiliminin süreceğini ve zayıflamanın pek olmayacağını gösterir. Sorun yoksa dikkat edilmesi ve ilgilenilmesi gereken bir nokta olmaz ve kişi özgür bir biçimde her şeyden istediği kadar yemekte özgür kalır. İyimserlik ve inkar kişinin kendisine sahte bir özgürlük alanı yaratabilmesini sağlar.
Bu iyimserlik ve inkar kişiyi sakinleştirip sanki hiçbir sorun yokmuş gibi hareket etmesini sağlarken çevresindeki duyarlı yakınlarını harekete geçirir. Onlar da kişiyi sınırlamaya, kontrol etmeye ve baskılamaya çalışırlar. Oburluğun bir kişilik özelliğine dönüştüğü kişilerin çevresinde böyle bir yakınları mutlaka vardır. Hatta bu ilişki biçimi, yani oburun serbestçe her istediğini yapması ve bir yakınının onun ebeveyni gibi onu kontrol etmeye çalışması bir yaşam biçimine dönüşür. Bazı insanlar bu yaşam ve ilişki biçimini diyetisyenler ile kurdukları ilişkilerde sürdürmeye devam ederler.

MUTSUZLUK VE OBURLUK

Yemek yemek ve doymak bir haz kaynağıdır aynı zamanda. İnsanın sevdikleri ile keyifli bir yemek yemesi unutulmaz bir anıya dönüşebilir. Birçok tören yemek ile yapılır. Bazı yemekler gelenekselleşir, birlikte olmaktan mutluluk duyan kişiler bu yemeklerde bir araya gelir. Olağan yaşamda bu şekilde süren yemekler sıkıntılı zamanlarda ya da mutsuzluk yaşandığında bir mutluluk ve rahatlama kaynağı olarak görülebilir. Böyle bir davranış yerleşirse doymaktan çok yemekten haz alınmaya başlanır. Depresyondaki kişilerin bazılarında yeme isteği artar. Kişi mutsuzluğunu yemek yiyerek örtmeye çalışır.

OBURLUKLA GİZLENEN BEDEN

Ve elbette bir oburun şişmanlaması kaçınılmazdır. Bazen insanlar şişmanlayarak ya da şişman kalarak bedenlerinin güzel gözükmesinden, kadınsı ya da erkeksi görünmekten bilinçdışı bir biçimde kaçınırlar. Aşırı obez bir kadın ile erkeğin görünüşteki farklılıkları, cinsel çekicilikleri azalır. Oburluk ve şişmanlık hormonal değişiklikler ortaya çıkartarak büyüme, gelişim ve cinsel yaşam açısından kişiyi olumsuz yönde etkiler.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Obezite Mi, Oburluk mu?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Ali Algın KÖŞKDERE'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Ali Algın KÖŞKDERE'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Dr.Ali Algın KÖŞKDERE
Bursa
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi7 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Ali Algın KÖŞKDERE'nin Makaleleri
► Obezite Dr.Mehmet PORTAKAL
► Obezite Tedavisi Doç.Dr.İbrahim SAKÇAK
► Çocuklarda Obezite Dr.Sibel KILIÇASLAN
► Obezite ve Diyabet Prof.Dr.Metin ÖZATA
► Obezite ve Akupunkturla Tedavisi Dr.Mehmet Salih ÖZAYTÜRK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Obezite Mi, Oburluk mu?' başlığıyla benzeşen toplam 82 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kıskançlık ve Haset Mayıs 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:25
Top