Çocuklarda Saldırgan Davranışlar
Çocuklarda saldırgan davranışlar, nedenleri, başetme yolları
Biz anne babalar olarak çocuklarımızın gelişimleriyle, uyumlarıyla, başarılarıyla ve mutluluklarıyla çok ilgiliyizdir. Nasıl ki onların hiç hasta olmamalarını, gelişimlerinin normal olmasını sağlamaya çalışıyorsak. Sosyal çevreyle de her zaman uyum içinde olmalarını, sorun çıkarmamalarını, öğretmenlerinin ve bizim sözümüzü her zaman dinlemelerini isteriz. Fakat bu her zaman mümkün olmaz ve bazen çocuklarımız şiddet içeren saldırgan davranışlarda ya da söylemlerde bulunabilirler. Bu saldırgan davranışların çocuk küçükken ebeveynler tarafından sevimli veya komik bulunması ya da bu durumlarda çocuğun isteklerinin hemen yerine getirilmesi çocukta bu davranışların yerleşmesine yol açar. Bu durum tekrarlandıkça öğrenilen davranış güçlenir.
Çocukta saldırganlık derken neyi anlatmaya çalıştığımızı biraz açarsak şöyle bir tanım yapabiliriz: “Saldırganlık; çocuğun güvenlik, mutluluk vb. ihtiyaçlarının şekil değiştirerek başka bir biçimde ortaya çıkmasıdır. Çocuğun akranlarına vurması, ısırması, eşyaları fırlatması, tekmelemesi, tükürmesi ya da sözel saldırılarda bulunmasıdır.”
Aslında saldırganlık doğduğumuz andan itibaren var olan bir dürtüdür. Ancak çocuk büyüdükçe bu dürtüyü kontrol etmeyi öğrenir. Bu dürtüyü kontrol edemeyen çocuklar sinirli, anlaşılamaz, eyleme hazır ve uyumsuzdur.
Saldırganlık dürtüseldir dedik ama aynı zamanda öğrenilir. Ebeveynleri sık sık birbiriyle tartışıyor, kavga ediyorsa, saldırgan tutumlar sergiliyorsa çocuk bu durumu bir problem çözme yöntemi olarak öğrenebilir. Hiçbir şekilde onay görmeyen anlaşılmayan çocuk çevresinin ilgisini ancak bu şekilde alabiliyordur. Bu onun hayata tutunma biçimi olabilir. Çocuklar anlaşılmadıklarını, önemsenmediklerini, dinlenmediklerini düşündüklerinde ya da enerjilerini boşaltmak için fırsat verilmediğinde, engellendiklerinde, eleştirildiklerinde, şiddete maruz kaldıklarında, agresif davranışlarda bulunabilirler.
Okul çağındaki çocuklardan ise evde güvenli ortamda rahat rahat yaşayıp dururken birden hazır olmadığı, bilmediği, tanımadığı bir ortamda yeni uyumlar ve yeni davranışlar geliştirmesi beklenir. Çocuk bu uyumu sağlamakta güçlük çekerken bir yandan da alıştığı, rahat ve güvende olduğu evdeki eski günlerine dönmek isteyebilir. Okulda nasıl karşılık alacağını bilemediği, arkadaşlarına ve öğretmenlerine gösteremediği öfkesini evde kendini terk etmeyeceği kesin olan ve nazını çeken ebeveynlerine gösterebilir.
NASIL DAVRANMALIYIZ?
Öncelikle çocuklarımızın bizim isteklerimizi ve hayallerimizi gerçekleştirmekle görevli uydular olmadığını, kendi istekleri ve tercihleri olan özgür bireyler olduklarını bilmemiz gerekir. Problemi belirlemekle işe başlamalıyız. Saldırgan davranışın nedenleri iyice anlaşılmalıdır. Bazen çocuk anne ve babasının kavgalarını engellemek için uyumsuz ve agresif davranışlar sergileyip dikkatleri üzerine çekmek isteyebilir. Çocuğu dinlemek ve anlamaya çalışmak problemi belirlemede ve çözmede çok önemli ipuçları verir. Çocuğun ihtiyaçlarının ne olduğu belirlenmeli ve ona göre davranışlar geliştirilmelidir.
Çocuklarımız bizleri örnek alırlar. Örnek davranışlar göstermeye özen göstermeliyiz. Saldırganlık deyince sadece fiziksel değil, sözlü saldırganlığın da önlenmesi gerekir. Çocuğa hakaret etmenin, bağırıp çağırmanın da bir tür saldırganlık olduğu unutulmamalıdır.
Ev ve okul şartları; çocukların saldırganlık davranışını, destekleyici zeminler olmamalı. Çocuğa başarabileceği iş ve görevler vererek başarının ve üretkenliğin hazzını tatması sağlanmalıdır.
Saldırgan davranışlara tolerans gösterilmemelidir. Çocuğun istekleri bu tip davranışlar yapılınca yerine getiriliyorsa, çocuk isteklerini yaptırmada saldırganlığı araç olarak görmeye başlar.
Saldırgan davranışlar ödüllendirilmemeli ve çocuğun bu davranışının, istenmeyen bir davranış olduğu hemen gösterilmelidir. Pekiştirilen davranışlar daha iyi öğrenilir. Saldırgan davranışlara tepki vermeyip istenen davranışları ödüllendirirsek şiddet davranışlarını söndürebiliriz.
Çocuğa güveni ona güvenerek öğretiriz. Cezayla da ancak agresif olmayı öğretiriz. Saldırgan davranışlar kesinlikle dayakla cezalandırılmamalıdır. Sıklıkla cezalandırılan bireyler başkalarına karşı daha acımasız ve saldırgan olabilirler.
Çocuk gergin ve sinirliyken onunla tartışmamalı, inatlaşmamalı sakinleşmesini beklemeli ve daha sonra davranışı ile ilgili konuşulmalıdır.
Çocuğa sosyal olgunluğuna uygun çeşitli sorumluluklar verilmelidir. Çocukla işbirliği yapılmalı, evde görev ve sorumluluk alması sağlanmalıdır. Örneğin; özellikle zarar verdiği şeylerin korunmasının sorumluluğu ona verilebilir.
Çocuk başka çocuklarla kıyaslanmamalı ve yarıştırılmamalıdır. Yarış bireyin içindeki şiddeti artıran bir durumdur.
Çocuğun dışarıda oynamasına izin verilmelidir. Bu, çocuğun geriliminin azalmasına ve enerjisini boşaltmasına imkan sağlayacaktır.
Çocuk oldukça dürtüsel davranıyorsa ve bu yönünü kontrol etmede güçlük yaşıyorsa; çocuğa başkalarına vuracağı zaman, kendi kendini engelleyici cümleler söylemesi öğretilmelidir. Örneğin; “10'na kadar say ve ona vurma“ gibi.
Kızgınlıktan kurtulmak için alternatifler bulunabilir. Yumruklanabilen kil, çakılabilen çiviler, resim çizme, boyama çocuğun kızgınlık duygularını kontrol altına almayı sağlayabilir. Ayrıca futbol, basketbol gibi sporlar da alternatifler arasındadır.
Anne-babalar saldırgan davranışlar gösteren çocuklarının grup etkinliklerine katılmasını sağlamalıdır. Çünkü bu çocuklara grup içinde “liderlik” rolünün verilmesi, iyileştirici bir faktör oluşturmaktadır.
Her yaş ve dönemde çocuğun temel ihtiyaçları zamanında yerine getirilmelidir.
Anne-babalar, saldırgan davranışların sonuçlarını, çocuklarına anlayabileceği bir dille anlatmalı ve çocuğa kendini koruması ve haklarını savunması öğretilirken, başkalarına da zarar vermemesi gerektiği hatırlatılmalıdır. Birçok durumda ebeveynlerin olumlu adımlar atması yeterli olur. Yine de bu tutum devam ettiği sürece profesyonel yardım alarak, çocuğun davranışlarının değiştirilmeye çalışılması faydalı olacaktır.
Serap BOZKAYA
Psikolojik Danışman
Biz anne babalar olarak çocuklarımızın gelişimleriyle, uyumlarıyla, başarılarıyla ve mutluluklarıyla çok ilgiliyizdir. Nasıl ki onların hiç hasta olmamalarını, gelişimlerinin normal olmasını sağlamaya çalışıyorsak. Sosyal çevreyle de her zaman uyum içinde olmalarını, sorun çıkarmamalarını, öğretmenlerinin ve bizim sözümüzü her zaman dinlemelerini isteriz. Fakat bu her zaman mümkün olmaz ve bazen çocuklarımız şiddet içeren saldırgan davranışlarda ya da söylemlerde bulunabilirler. Bu saldırgan davranışların çocuk küçükken ebeveynler tarafından sevimli veya komik bulunması ya da bu durumlarda çocuğun isteklerinin hemen yerine getirilmesi çocukta bu davranışların yerleşmesine yol açar. Bu durum tekrarlandıkça öğrenilen davranış güçlenir.
Çocukta saldırganlık derken neyi anlatmaya çalıştığımızı biraz açarsak şöyle bir tanım yapabiliriz: “Saldırganlık; çocuğun güvenlik, mutluluk vb. ihtiyaçlarının şekil değiştirerek başka bir biçimde ortaya çıkmasıdır. Çocuğun akranlarına vurması, ısırması, eşyaları fırlatması, tekmelemesi, tükürmesi ya da sözel saldırılarda bulunmasıdır.”
Aslında saldırganlık doğduğumuz andan itibaren var olan bir dürtüdür. Ancak çocuk büyüdükçe bu dürtüyü kontrol etmeyi öğrenir. Bu dürtüyü kontrol edemeyen çocuklar sinirli, anlaşılamaz, eyleme hazır ve uyumsuzdur.
Saldırganlık dürtüseldir dedik ama aynı zamanda öğrenilir. Ebeveynleri sık sık birbiriyle tartışıyor, kavga ediyorsa, saldırgan tutumlar sergiliyorsa çocuk bu durumu bir problem çözme yöntemi olarak öğrenebilir. Hiçbir şekilde onay görmeyen anlaşılmayan çocuk çevresinin ilgisini ancak bu şekilde alabiliyordur. Bu onun hayata tutunma biçimi olabilir. Çocuklar anlaşılmadıklarını, önemsenmediklerini, dinlenmediklerini düşündüklerinde ya da enerjilerini boşaltmak için fırsat verilmediğinde, engellendiklerinde, eleştirildiklerinde, şiddete maruz kaldıklarında, agresif davranışlarda bulunabilirler.
Okul çağındaki çocuklardan ise evde güvenli ortamda rahat rahat yaşayıp dururken birden hazır olmadığı, bilmediği, tanımadığı bir ortamda yeni uyumlar ve yeni davranışlar geliştirmesi beklenir. Çocuk bu uyumu sağlamakta güçlük çekerken bir yandan da alıştığı, rahat ve güvende olduğu evdeki eski günlerine dönmek isteyebilir. Okulda nasıl karşılık alacağını bilemediği, arkadaşlarına ve öğretmenlerine gösteremediği öfkesini evde kendini terk etmeyeceği kesin olan ve nazını çeken ebeveynlerine gösterebilir.
NASIL DAVRANMALIYIZ?
Öncelikle çocuklarımızın bizim isteklerimizi ve hayallerimizi gerçekleştirmekle görevli uydular olmadığını, kendi istekleri ve tercihleri olan özgür bireyler olduklarını bilmemiz gerekir. Problemi belirlemekle işe başlamalıyız. Saldırgan davranışın nedenleri iyice anlaşılmalıdır. Bazen çocuk anne ve babasının kavgalarını engellemek için uyumsuz ve agresif davranışlar sergileyip dikkatleri üzerine çekmek isteyebilir. Çocuğu dinlemek ve anlamaya çalışmak problemi belirlemede ve çözmede çok önemli ipuçları verir. Çocuğun ihtiyaçlarının ne olduğu belirlenmeli ve ona göre davranışlar geliştirilmelidir.
Çocuklarımız bizleri örnek alırlar. Örnek davranışlar göstermeye özen göstermeliyiz. Saldırganlık deyince sadece fiziksel değil, sözlü saldırganlığın da önlenmesi gerekir. Çocuğa hakaret etmenin, bağırıp çağırmanın da bir tür saldırganlık olduğu unutulmamalıdır.
Ev ve okul şartları; çocukların saldırganlık davranışını, destekleyici zeminler olmamalı. Çocuğa başarabileceği iş ve görevler vererek başarının ve üretkenliğin hazzını tatması sağlanmalıdır.
Saldırgan davranışlara tolerans gösterilmemelidir. Çocuğun istekleri bu tip davranışlar yapılınca yerine getiriliyorsa, çocuk isteklerini yaptırmada saldırganlığı araç olarak görmeye başlar.
Saldırgan davranışlar ödüllendirilmemeli ve çocuğun bu davranışının, istenmeyen bir davranış olduğu hemen gösterilmelidir. Pekiştirilen davranışlar daha iyi öğrenilir. Saldırgan davranışlara tepki vermeyip istenen davranışları ödüllendirirsek şiddet davranışlarını söndürebiliriz.
Çocuğa güveni ona güvenerek öğretiriz. Cezayla da ancak agresif olmayı öğretiriz. Saldırgan davranışlar kesinlikle dayakla cezalandırılmamalıdır. Sıklıkla cezalandırılan bireyler başkalarına karşı daha acımasız ve saldırgan olabilirler.
Çocuk gergin ve sinirliyken onunla tartışmamalı, inatlaşmamalı sakinleşmesini beklemeli ve daha sonra davranışı ile ilgili konuşulmalıdır.
Çocuğa sosyal olgunluğuna uygun çeşitli sorumluluklar verilmelidir. Çocukla işbirliği yapılmalı, evde görev ve sorumluluk alması sağlanmalıdır. Örneğin; özellikle zarar verdiği şeylerin korunmasının sorumluluğu ona verilebilir.
Çocuk başka çocuklarla kıyaslanmamalı ve yarıştırılmamalıdır. Yarış bireyin içindeki şiddeti artıran bir durumdur.
Çocuğun dışarıda oynamasına izin verilmelidir. Bu, çocuğun geriliminin azalmasına ve enerjisini boşaltmasına imkan sağlayacaktır.
Çocuk oldukça dürtüsel davranıyorsa ve bu yönünü kontrol etmede güçlük yaşıyorsa; çocuğa başkalarına vuracağı zaman, kendi kendini engelleyici cümleler söylemesi öğretilmelidir. Örneğin; “10'na kadar say ve ona vurma“ gibi.
Kızgınlıktan kurtulmak için alternatifler bulunabilir. Yumruklanabilen kil, çakılabilen çiviler, resim çizme, boyama çocuğun kızgınlık duygularını kontrol altına almayı sağlayabilir. Ayrıca futbol, basketbol gibi sporlar da alternatifler arasındadır.
Anne-babalar saldırgan davranışlar gösteren çocuklarının grup etkinliklerine katılmasını sağlamalıdır. Çünkü bu çocuklara grup içinde “liderlik” rolünün verilmesi, iyileştirici bir faktör oluşturmaktadır.
Her yaş ve dönemde çocuğun temel ihtiyaçları zamanında yerine getirilmelidir.
Anne-babalar, saldırgan davranışların sonuçlarını, çocuklarına anlayabileceği bir dille anlatmalı ve çocuğa kendini koruması ve haklarını savunması öğretilirken, başkalarına da zarar vermemesi gerektiği hatırlatılmalıdır. Birçok durumda ebeveynlerin olumlu adımlar atması yeterli olur. Yine de bu tutum devam ettiği sürece profesyonel yardım alarak, çocuğun davranışlarının değiştirilmeye çalışılması faydalı olacaktır.
Serap BOZKAYA
Psikolojik Danışman
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuklarda Saldırgan Davranışlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Serap BOZKAYA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Serap BOZKAYA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.