2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Duygusallık Çıkmazı
MAKALE #15663 © Yazan Psk.Namık ACAR | Yayın Kasım 2015 | 3,488 Okuyucu
Ülkemizde çok geniş bir kitlenin duygusal sorunları var. Hassas, duyarlı, alıngan, abartılı,kindar ve daha bir çok duygusal ifade ile tasvir edebileceğimiz değişik doğru ölçülendirilmemiş duygusal sorunlar yaşıyoruz.Zaten bir şeyin sorun olabilmesi için ölçüsünün yanlış olması yeterlidir.Çünkü hiç bir şey yanlış değildir,hiç bir şey doğru değildir.Bir şeyin doğru veya yanlış olmasına yol açan hangi ölçüde olduğudur.Bu anlamda duygusal sorunlarımızın da doğru veya yanlış olarak kategorize edilmeden önce ölçüsüne bakılmalı,normal ölçülerin üzerine çıkan durumlar sorun olarak telakki edilmelidir.

Genel olarak baktığımızda yaşamı yönetir iken duygularını da yönetmesi gereken insanların duygularını yönetmek yerine duygularınca yönetilmek durumunda olmaları elbette ki bu konuyu masaya yatırmayı gerektirir.Çünkü insanlardaki yönetici meleke duygular değil,akıldır.Ancak bir toplum yaşamında neyi daha yoğun kullanırsa onunla yaşamaya ve yaşamı da onula yönetmeye başlar.İnsanlarımızdaki duygusal sorunların temelinde toplumun yaşamında duygularını çok geniş kullanmasından kaynaklanan bir alışmışlık ve bir de yaşamı yönetmeye yarayan bir sistem bilinci kazanmaması yatmaktadır.Sürekli ve yoğun olarak kullanılan duygular böyle olunca yaşamın her tarafına yayılmakta,dengeleyecek bir yöntem verilmediği için de genel olarak yaşamı yöneten etkinliğe kavuşmaktadır.

İnsan aslında duygularıyla var olan ve insan olan bir varlıktır.Ancak duyguların yaşama aktarılış biçimi son derece önemlidir.Duygusal yoğunluğu yüksek insanların çabuk kızma,çabuk kırılma hatta kin tutma özellikleri vardır.Bu özellikleri nedeniyle bir çok insan evlilik yaşamında,iş yaşamında ve sosyal yaşamda zorlanmaktadır.Aslında tolerans olmadan bir insanın diğer insanlarla sağlıklı ilişki kurabilmesi mümkün değildir.Zira Mevlana'nın da işaret ettiği gibi "kusursuz dost arayan dostsuz kalır".Burada insanlarımızın subjektiflik sorunu devreye giriyor ve kendisi de eksikleri kusurları olan insanlarımız adeta imkansızı zorlarcasına etrafındakilerden kusursuzluk bekleyebiliyor.Bu beklenti ilişkileri hem zorlaştırıyor hem de uzun soluklu olmasını önleyen bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.Benim eksikliklerime bakmayın siz mükemmel olun anlamındaki bir yaklaşım bir çok ilişki içerisinde zorlanma,tıkanma ve açmazlara yol açabiliyor.

Bir zamanlar "müzikle psikolojik tedavi" konulu uzmanlık tezimi hazırlıyordum.O süreçte ülkemizin önemli sanatçılarıyla görüştük ve onların bilgilerinden istifade ettim.Onlardan birisi benim çocukluğumda bir plağı ile çok büyük çıkış yapmış ve sonradan ortadan kaybolmuş bir sanatçı idi.Kendisine "çok önemli bir çıkış yapmıştınız ama sonra sizi ortalıkta göremez olduk" dediğimde bana "ya sormayın Namık bey ben bir profosyonel gibi davranamadım,besteciye küs,yapımcıya küs,plakçıya küs derken birlikte çalışacak insan kalmıyor" demişti.İşte bu ve buna benzer sorunları yaşayan bir çok insanımıza denk geliyoruz.Unutmayalım ki her insanın hataları ve eksiklikleri vardır.Ama yine unutmayalım ki her insanın aynı şekilde artıları ve erdemleri de vardır.Eksilerini gördüğümüzde artılarına sünger çekersek aslında biraz haksızlık da etmiş oluyoruz.Zira insanlar evliya değil,sadece insandır ve onlarla ilişkilerimizde doğrularıyla da yanlışlarıyla da karşılaşmamız muhtemeldir.Keşke her insanla ilişki kurar iken yolun başında bunun farkında olabilsek.

Benim gördüğüm en büyük duygusal problemimiz bencillik ve egomuzun yüksekliği kaynaklıdır.Bazen öyle bencil olabiliyoruz ki kendi yaptığımız yanlışlara hiç bakmadan karşımızdakinin yanlışlarına odaklanabiliyor ve yanlış sadece onda varmış gibi düşünerek onu boy hedefi haline getirebiliyoruz.Egomuzun yüksekliği yüzünden ise kolay kolay yaptığımız yanlışlarla yüzleşmiyor,kendimizi adeta her zaman doğru davranan bir noktaya konumluyor ve çoğunlukla da kırdığımız insanların gönlünü alabilecek adımlar atmıyoruz.Bu yüzden bir çok ilişkimizde çözmediğimiz için sorunları biriktiriyor ve bir içinden çıkılmaz bir hale sokabiliyoruz.Öyle ki bir özür dilemeye kibri nedeniyle dili varmayan insalarla karşılaşabiliyoruz.Kibir de bir duygu değil mi...?İşte duyguların doğru ölçülendirilmeden yaşamımızı yönettiği şartlarda böylesi duygusallık çıkmazlarına kimi zaman düşmemiz kaçınılmaz oluyor.O nedenle yönetemediğimiz duyguların bizi yönettiği gerçeği ile karşılaşıyoruz.

Duygusallık çıkmazına maalesef en çok da yakın ilişkilerimizde düşeriz.Bunların merkezinde karı-koca-çocuk ilişkisi vardır.Zaten yaşamın merkezinde ve en yüksek etkileyiciliğe sahip ilişki silislesi de bunlardır.Aile içi iletişim insan ilişkilerinin merkezidir.Orada sağlıklı paylaşımlar kuramayan insanların diğer ilişkilerine de bazı isabetsizliklerin yansıması kaçınılmazdır.Son yıllarda ülkemizde en çok çatışmaya tanık olduğumuz ilişki maalesef karı-koca ilişkileridir.Oldukça sorunlu olan bu alan duygular tarafından değil,duyguların doğru ölçülendirilmeyişi ve doğru yönetilemeyişi yüzünden sorunludur.Bunda bakış açımızdaki kusur arayıcılığın da önemli bir katkısı olduğunu vurgulamakta yarar görüyorum.Çünkü en sık düşülen yanlışların başında karşı tarafta hata bularak öne çıkma isteği gelmektedir.Demek ki insanlarımızın en başta ben merkezci duygularını terbiye etmesi,doğru ölçülendirmesi ve bu kadar yanlışa sürükleyici bir dinamik olmaktan çıkarması icap etmektedir.Duygularını yönetemeyenler unutmayalım ki yaşamlarını da o yaşamın içerisindeki ilişkilerini de doğru yönetemiyorlar.Bu nedenle işe kendimizden başlamamız ve önce ben merkezci bakışa yol açan duygusal çıkmazdan bir kurtulmamaız lazım.

Farkında olmalıyız ki tüm ilişkiler tarafların her birinde eksiklikler olabileceği için yakınlaşan insanların karşılıklı hoşgörüsü ile yürüyebilir.Ne kusursuz dost rayalım ne de dostsuz kalalım.Çünkü toplumsal karakterimiz çok fazla yalnızlığı tolere edebilen bir karakter de değildir.Zaten atalarımız da "komşu komşunun külüne muhtaçtır" atasözü ile bunu çok veciz bir şekilde vurgulamıştır.Alınmak,kırılmak ve kinlenmek gibi duygulara daha ileri aşamalarda varabilecek bir şekilde kendimizi konumlandırır ve duygularımızca yönetilmek yerine duygularımızı yönetmeyi tercih edersek çok daha doğru bir yaşam paradigması oluşturmuş oluruz.

Aslında insanlarımız çoğunlukla niyet olarak iyi niyetlidir.Sorun niyetten ziyade bilinçte ve yöntemdedir.Burada sosyal,ailevi ve okulsal öğretilerimizde bir eksiklik olduğu muhakkaktır.Bu nedenle duygusallığa çok yatkın olan yaşam tarzının yol açacağı yaygın sorunlarla uğraşmaktansa her insanımızın doğru zamanda yaşamını yönetir iken duygularını da yönetebileceği bir yönetemi kazanmasında fayda bulunmaktadır.Bunun en doğru zamanı ise evlilik öncesidir.Çünkü evlilik ilişkisi çok duygusal duyarlılıkları olan bir ilişkidir.Böylesi çetrefil bir ilişkiyi doğru yönetebilmek için insanların evlilik öncesinde duygularını disiplinize etmesi,evlilik ilişkisini sırf duygularının etkisinden kurtarması ve yaşamın diğer alanlarında da etkileri görülen evlilik ilişkisinin daha sağlıklı yönetilebilir altyapıya kavuşması önemlidir.

Öyleyse ya duygularımızı yönetmeyi öğreneceğiz ya da duygularımızca yönetilmenin açmazlarıyla başbaşa kalacağız.Bu noktada olan insanlarımız duygularını yönetmenin de mümkün olduğunu bilmeli,bunu başarmaya çalışmalı ve kendi kendine başaramıyorsa da bir psikologtan yardım almalıdır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Duygusallık Çıkmazı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Namık ACAR Fotoğraf
Psk.Namık ACAR
Kocaeli (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi13 kez tavsiye edildiTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Namık ACAR'ın Makaleleri
► Duygusallık Çıkmazı Psk.Namık ACAR
► Duygusallık ve Kişilik Psk.Fundem ECE
► Değersizlik Çıkmazı Psk.Zeynep ÖZGÜVEN
► Duygusallık Sendromu Psk.Namık ACAR
► Kötümserlik Çıkmazı Psk.Namık ACAR
► Antidepresan Çıkmazı Psk.Namık ACAR
► Entelektüellik, Duygusallık ve Panik Atak Psk.Doğan Demirkan ÖZDEMİR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Duygusallık Çıkmazı' başlığıyla benzeşen toplam 10 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Evlilik Bilinci Şubat 2024
► Psikolojik Sağlamlık Ocak 2024
► Kötümserlik Sendromu ÇOK OKUNUYOR Eylül 2022
► İlişki Yorgunluğu Ağustos 2022
► İlişkilerde Uyum Sağlayıcı Esneklik ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2022
► Evlilik Öncesi Desteği ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2022
► Çözüm Odaklı Olma Şubat 2022
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:25
Top