2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklarda Sorumluluk Gelişimi
MAKALE #1570 © Yazan Psk.Nihal ARAPTARLI | Yayın Eylül 2008 | 8,988 Okuyucu
Sorumluluk Nedir?


NİHAL ARAPTARLI ÖZARSLAN


Uzman Psikolog



Sorumluluk, "bireyin, üzerine düşen görevleri yaş, cinsiyet ve yetkinliğine uygun biçimde yerine getirmesi, davranışlarının kendi ve çevresi üzerindeki etkilerini tahmin edip, sonuçlarını üstlenmesidir”.

Sorumluluk duygusu ve sorumlu davranışlarda bulunmak demek anne, baba, öğretmen ya da yönetici gibi otorite sahibi kişilerin, her dediğini itirazsız yerine getirmek, kendinden her istenene boyun eğmek demek değildir.

Sorumluluk duygusu gelişmiş birey, kendi kararlarını verebilen, karar alırken sahip olduğu kaynakları etkin, doğru kullanan, bağımsız davranabilen, kendine güvenli, başkalarının haklarını çiğnemeden kendi ihtiyaçlarını asgari destekle karşılayabilendir. Yapması gereken ya da yapmayı üstlendiği işi sonuna kadar götüren ve davranışlarının olası sonuçlarını tahmin edip, bunlara katlanmayı göze alan kişiye sorumluluk sahibi diyebiliriz.


Sorumluluk Duygusu Neden Önemlidir?

Sorumluluk duygusunun gelişmesi, bireyin bağımlılıktan kurtulup, ihtiyaçlarını kendi başına karşılayabilmesi, kendini ilgilendiren kararları verebilmesi dolayısıyla özgüvenin oluşması için gereklidir.

Sorumluluk ve özgüven duyguları ile kişilik gelişimi birbirleri ile doğru orantılıdır.
Özgüven, bir çocuğun kendine yönelik olumlu duygular geliştirmesi, kendini iyi hissetmesi, kendinden memnun olması dolayısıyla kendisi ve çevresiyle barışık olması demektir. Sorumluluk verilmemiş, hep korunmuş, işleri hep başkaları tarafından yapılan bir çocuk, bir işi yapabilme sonucu yaşanabilecek başarma duygusunu yaşayamayacak, yeteneklerinin, gücünün ve kapasitesinin farkında olamayacaktır. Yetersizlik duygusu yaşayan, özgüveni gelişmemiş, kendinden memnun olmayan bir çocuğun sağlıklı bir kişilik geliştirmesi de söz konusu olamayacaktır.

Sorumluluk Duygusunun Geliştirilmesinde Anne ve Babanın Rolü

Bir çocuğun fiziksel, duygusal ve sosyal gelişiminin sınırlarını büyük ölçüde anne ve baba belirler.

Yeni doğmuş bir bebeği, biçim almaya hazır bir hamur gibi düşünebiliriz. Bu hamur göz alıcı, leziz bir ürüne dönüştürülebildiği gibi parçalanıp, kurutularak un ufak hale de gelebilir. İnsan dünyanın en değerli eseridir. Onu en mükemmel biçimde yetiştirebilmek, sanatçı hassasiyetini ve yeteneklerini gerektirir. Eğer anne ve baba, çocuk yetiştirme sanatını iyi bilen, başarılı sanatçılarsa belirli özelliklerle dünyaya gelmesine rağmen saf ve her yönde işlenmeye müsait bir bebeği en güzel biçimde geliştirebilirler. Onun hamuruna en uygun biçimin ne olduğunu, bu biçimin oluşması için gereken katkıların neler olduğunu, bunları ne zaman, hangi yöntemlerle ve ne oranda verebileceklerini çok iyi bilirler.
Ama eğer, anne-baba çocuk yetiştirme sanatının inceliklerinden yoksun, beceriksiz ve ellerindeki hamurun değerini bilmeyen kişilerse mükemmel bir hamuru bile berbat edebilirler.

Bebek doğumundan sonraki ilk aylarda her haliyle korunmaya ve bakıma muhtaçtır. Ama zamanla kendinin ve diğerlerinin farkına varmaya, kendi başına hareket etmeye, çevresini tanımak ve öğrenmek için denemelerde bulunmaya başlar. Beş duyu organını kullanarak yaptığı bu denemeler onun öğrenmesini ve gelişmesini sağlar. Bu denemelerin başında çocuk motor becerileri henüz gelişmediği için yanlışlar yapar, başarısız olur. Denemelerin sayısı arttıkça gelişme ve mükemmeleşme mümkündür. Ancak birçok anne-baba, koruma içgüdüsü ile fazlaca korumacı davranarak çocuğun kendi başına birşeyleri denemesini engeller, onun adına bunları kendileri yaparlar. Denemesi engellenmiş, fırsat verilmemiş çocuk herhangii bir şeyi yapma davranışını geliştiremediği gibi bir iş yapma sonucu yaşayacağı başarma duygusundan da mahrum kalır. Böylece çocuğun hem fiziksel hem de zihinsel ve duygusal gelişimi engellenmiş olur.

Örneğin yürümeyi yeni öğrenmiş bir çocuk bir koltuğa ya da merdivene çıkmak için büyük bir çaba harcarken, düşebileceği korkusuyla bir yetişkin tarafından kucaklanarak alındığında hem motor gelişimi engellenmiş, hem de kendini bir kaleyi fethetmiş kadar mutlu hissedebileceği başarma duygusundan mahrum bırakılmış olur.

Genel olarak anneler çocuklarının yemek yeme konusundaki tutumlarından şikayet ederler. Bir çok anne için yemek yedirme süreci bir meydan savaşı gibi geçer. Anne ısrarla kaşığı çocuğun ağzına sokmaya çalışır, çocuk var gücüyle ağzını kitler, annenin gücü üstün gelir, kaşık ağıza girer ama verilen mama anında fazlasıyla dışarı püskürtülür, her iki tarafında yaşadığı gerilim, sinir yıpranmasıyla birlikte bir sonraki mama saatine kadar ateşkes ilan edilir. Ancak bu durum yıllar boyunca sürer. Kendi isteği zamanın dışında ve ihtiyacından fazla miktarda sunulan gıdaya karşı çocukta direnç oluşmaya başlar. Karnı aç bile olsa inatla yememek için direnir. Bu direnç benliğini kabul ettirmenin bir göstergesidir. Ben bir bireyim, benim de kendime özgü isteklerim, kendi adıma karar verme hakkım olmalı dürtüsünün savaşıdır.

Eğer çocukta el motor becerileri (el ve parmaklarıyla birşeyleri tutma, onları kullanarak bir iş yapabilme) gelişmeye başladığı dönemlerde (7-8 aylıktan itibaren), uygun boyut ve biçimdeki çatal, kaşık verilmeye ve döküp saçması, üstünü ve ortalığı kirletmesi göze alınarak kendi başına birşeyleri yemesi için denemeler yapmasına izin verilirse hem motor becerileri gelişecek hem de yemenin keyfine varmaya başlayacaktır. Oysa anne ya da çocuğun bakımından sorumlu diğer yetişkinler çoğu zaman dökülüp, saçılma, kirlenme olacağı kaygısı bazen de kendi benlik ihtiyaçlarını (birine bakma, koruma, sahiplenme, bağımlı kılma) tatmin amacıyla çocuk kendi başına yemek ihtiyacını karşılayabileceği 5-6 yaşından sonra bile ellerinde tabakla çocuğun peşinden dolanırlar.

Çocuğunun her zaman kendine muhtaç olduğuna, kendi başına birşey başaramayacağına inanan ya da bilinçaltında çocuğun kendi ayakları üzerinde durabilmesinin kendinden kopması anlamına geldiği için çocuğunu kendine bağımlı kılmaya çalışan anne-babalar, çok uzun yıllar çocuklarının en temel fiziksel ihtiyaçlarının karşılanmasından, sosyal sorumluklarına kadar her işlerini kendileri yaparlar.

Fizyolojik olarak göbek bağı, doğumla birlikte anneden ayırılmış olmasına rağmen bağımlılığa alıştırılmış bir çocuk ebeyenlerine görünmez bir kordonla bağlıdır ve onlarsız kendi başına bir birey olduğunu hissedemez ve gereklerini yerine getiremez. Okula başlar, etrafında yaşıtları olmasına rağmen anne-babasını yanında ister, ödev yapmak, derslerine çalışmak ve öğrenmek başlı başına onun sorumluğu olmasına rağmen yapmamak için direnir, yapabileceği şeylerde bile destek ister ya da tümüyle onların yapmasını ister. Anne-baba da sorumluluklarını yerine getirmemesinin sonuçlarını onun yaşayarak görmesine, öğrenmesine ve sorumluluğunun bilincine varmasına fırsat tanımaz. Onun için ödevlerini yapar ya da sürekli dersin var mı, dersini yaptın mı, bitirdin mi diye tekrar tekrar sormak durumunda kalır. Yaptım demesine inanmaz, kontrolünü yaparak ona güvenmediğini gösterir.

Bu durum çocuk, ergen hatta yetişkin yaşına gelene kadar sürer. Hangi okula gitmesi, hangi mesleği seçmesi ve hatta kiminle hayatını birleştirmesi, nasıl bir düğün yapması, nasıl bir evde oturması, hangi mobilyaları alması, ne zaman çocuk yapması, çocuklarınınn isimlerinin ne olması, çocuklarına nasıl davranması gerektiği gibi bir çok konuda anne-baba söz sahibidir ve herşey onların istediği biçimde gelişmelidir.

Kendi başına karar verme ve kendi başına bir iş yapma alışkanlığı edinemeyen bir çocuk yaptığı her yanlış girişim, davranış ve başarısızlık sonucunda topa tutulur, eleştirilir, beceriksizlik, başarısızlıkla suçlanır.

Bu sonuçların gelişmesini önlemek için anne-babalara düşen görev çocuğu daha ilk yıllarından itibaren tehlike ve risklere karşı koruma amaçlı önlemleri alarak onun denemelerine, yanlışlar yapmasına ve bunlardan öğrenerek kendini geliştirmesine fırsat tanımak, onunla ilgili kararlarda fikrini almak, söz hakkı vermek olmalıdır.

Çocuğa Ne Zaman Sorumluluk Vermeye Başlamalı?


Sorumluluk duygusunun gelişmesi için çocukta öncelikle benlik kavramının gelişmiş, kişiliğin temellerinin atılmaya başlamış olması gereklidir. İki yaşına kadar çocuk kendini ve çevresini tanıma, keşfetme dönemindedir. Bu süreçte kendinin çevresindeki diğer bireylerden ve şeylerden farklı, özgün bir birey olduğunu farketmeye başlar. Bu dönemdeki araştırma, tanıma ve deneme eylemleri onun fizyolojik ve psikososyal gelişimini sağlar. Bu süreçte çocuğun kendi başına birşeyler yapmasına ve başarma duygusunu yaşamasına fırsat verilmelidir. Belirli destek ve yardımlarla su içmek, yemek yemek gibi bazı fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamayı başarabilmelidir.

Yaşlara Uygun Verilebilecek Sorumluluklar:


İki ve Üç Yaş

·Yardımla giyinmek ve soyunmak (Düğmeleme, ayakkabı bağlama hariç olabilir).
·Ne giymek istediği gibi bazı durumlarla ilgili seçme imkanı vererek, karar verme yeteneğinin gelişmesi.
·Oyuncaklarını oyun sonrasında toplamak ve yerlerine koymak,
·Gazete, dergileri düzeltmek, katlamak gerekli yerlere koymak,
·Tuzluk, peçete, ekmek, çatal kaşık gibi kırılmayacak, risk taşımayan sofra malzemelerini masaya taşımak, istenen biçimde olmasa bile yerleştirmek,
·Yemek sonrası sofranın toplanmasına yardımcı olmak,
·Bezelye, barbunya gibi sebzelerin ayıklanmasına yardım etmek,
·Hamurla yapılan kurabiye gibi şeylere şekil verme gibi yapmaktan keyif alacağı, öğrenip gelişebileceği çeşitli işlerde yardım.

Dört Yaş

·2-3 yaş çocukların yerine getirebileceği sorumluluklara ek olarak kendine ait eşyaları yerlerine kaldırmak, düzenlemek,
·Oyun yeri anne babanın görmeyeceği bir alanda ise nerede olacağını söylemek, haber vermek.
·Toz almak gibi basit ev işlerinde yardımcı olmak,
·Basit bazı yiyecekleri hazırlanmasında soyma, karıştırma gibi yardımlarda bulunmak.
·Bulaşık makinesinin boşaltılmasına ve doldurulmasına yardım etmek,
·Market alışverişlerinde alt raflardaki paketlerin alınmasına yardımcı olmak,
·Alışveriş paketlerinin boşaltılması ve dolaplara yerleştirilmesine yardımcı olmak.



Beş Yaş

·Masada herşey yerli yerinde olacak biçimde sofrayı hazırlamak,
·Yatağını, dolaplarını düzeltmek ve odasını temizlemek,
·Kendi başına basit bir kahvaltıyı hazırlamak yapabilmek,
·Önerileri de dikkate alarak giyecek seçimini yapmak ve kendi başına giyinmek,
·Kirli kiyafetlerini sepete atmak,
·Çicekleri sulamak,
·Gelen telefona gerektiği biçimde yanıt vermek,
·Ayakkabılarını bağlamayı öğrenmek,
·Kendi kendine hazırlanmak (saçını tarama).

Sorumluluk Kazandırmada Anne Babalar Neler Yapabilir?

·Öncelikle onun size bağımlı değil, sizden farklı istek ve ihtiyaçları olabilecek bir birey olduğunu kabul etmek gerekir.
·Koruyucu tutumunuzu kontrol altına almaya, aşırıya kaçmamaya çalışın
·Çocuğunuz direnç gösterdiği, işbirliğine yanaşmadığı durumlarda bile koşulsuz sevgi ve onayınızı ona gösterin. Ona değer verdiğinizi ve onu hataları ile kabul ettiğinizi bilmesini sağlayın.
·Çocuğunuzun size bağımlı olduğunu düşünüyorsanız koruyucu tutumunuzu değiştirin.
·Çocukların örnek alarak öğrendiğini unutmayın, onda gelişmesini istediğiniz tutum ve davranışları öncelikle siz uygulayarak ona model olun.
·Sorumsuz davranan çocukların anne babaları tarafından sorumlu davranmasına izin verilmediği için böyle davranmayı öğrenememiş çocuklar olduğunu unutmayın. Sorumluluk duygusunu geliştirebilmesi için onun yaşına ve yeteneklerine uygun sorumluluklar verin.
·Gücünün çok üzerinde sorumluluklar yüklemeyin, kapasitesini aşan beklentiler içinde olmayın.
·Çocuğun kendi davranışlarının sorumluluğunu almasına ve iyi gitmeyen davranışlarını değiştirmesine fırsat verin.
·Çocuğun sorumluluk alma konusunda tercih hakkını kullanmasına izin verin. İstemediği bir sorumluğu zorla yaptıramazsınız. Çocuk benimsemediği, yerine getirmek istemediği bir sorumluluğu yapmakta direnecek ve sorun çıkartacaktır.
·Sorumluluk dağıtımında adil olun. Ev ile ilgili işlerde sorumlulukları çocuklarınız arasında dengeli, yaş ve özelliklerine uygun olarak dağıtın. Bazı işleri sırayla yapmak bunu sağlayabilir.
·Öğrenmenin temel gereği olan hata yapma, kırıp dökme ve olumsuz deneyimler için çocuğunuza karşı anlayışlı olun. Tekrar denemesi için cesaretlendirin.
·Hayati bir tehlike taşımadığı sürece, çocuğunuzun yapacağı yanlış seçimlerin sonuçlarını yaşamasına, onlardan dersler çıkarmasına izin verin.
·Çocuğunuza yardım etmek için onun adına işlerini yapmanın onun gelişmesini engelleyeceğini unutmayın. Eğer işin nasıl yapılacağını bilmiyorsa sadece ona öğretmek için nasıl yapılacağını gösterin.
·Sorumluluklarını yerine getirmemenin ona ne gibi ceza veya yaptırımlar getireceğini değil neler kazandıracağını söyleyerek motive edin, yerine getirdiğinde takdir ederek, manevi yönden destekleyerek (aferin, çok güzel oldu, teşekkür ederim gibi) güven duygusunun ve sorumluluk bilincinin gelişmesini sağlayın.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuklarda Sorumluluk Gelişimi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Nihal ARAPTARLI'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Nihal ARAPTARLI'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Nihal ARAPTARLI Fotoğraf
Psk.Nihal ARAPTARLI
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi127 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Nihal ARAPTARLI'nın Makaleleri
► Çocuklarda Sorumluluk Bilincini Geliştirmek Psk.Dnş.Ece AKIN BAKANAY
► Sorumsuz Çocuk Yoktur! Çocuklarda Sorumluluk Psk.Dnş.Seval Ulviye AKYOL
► Çocuklarda Dil Gelişimi Psk.Sevda ACAR
► Çocuklarda Dil Gelişimi Psk.Mehmet UYAR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Çocuklarda Sorumluluk Gelişimi' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öfke Yönetimi Mart 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:37
Top