2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İhtiyaçlarımızı Neden Karşılayamayız?
MAKALE #15753 © Yazan Uzm.Psk.Pınar UÇAR | Yayın Kasım 2015 | 2,699 Okuyucu
Biliyoruz ki her ihtiyaç karşılandığında karşılanan ihtiyaç geriye çekilir, yeni bir ihtiyaç doğar. Döngünün tamamlanması doğal olandır, kişi bunu ayarlama gücüne sahiptir. Kişi ihtiyacına göre temas eder, doyum sağlar ve geri çekilir. Perls (1976 akt. Clarkson ve Mackewn,1993,sf.67), kişilerin ihtiyaçlarını fark edebileceklerini, kendileri ve dış dünya arasında temas sınırında uyum gösterebileceklerini, gerektiğinde kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere çevreden geri çekilebileceklerini, kendi ihtiyaçları ve çevreden gelen talepler arasında dengeyi sağlayabileceğini belirtmiştir. Tabi bu ideal olandır; bunu gerçekleştirmek her zaman kolay olmamaktadır. İhtiyaçların karşılanmasının önünde bazı engeller vardır. Bunlar, ihtiyaçların yargılanması, tamamlanmamış işler, ihtiyaçların sıralanamaması, başlanmamış işlerle ilgili olarak yaşanan kaygı, çevresel alternatiflerin kullanılamaması ve kendi ihtiyaçlarının sorumluluğunu üstlenememedir. Bu yazıda ihtiyaçların karşılanmasının önünde büyük engel oluşturduğunu düşündüğüm ilk iki faktörden bahsetmek istiyorum: İhtiyaçların yargılanması ve tamamlanmamış işler….
İhtiyaçların yargılanması
Bir ihtiyacın fark edilmemesinde en önemli etken onun bir ihtiyaç olarak kabul edilmemesi, ihtiyacın yargılanarak gereksiz, saçma, uygunsuz görülmesidir (Daş, 2010,sf. 82). Bir ihtiyacın kabul edilmemesindeki en önemli sebep ise içe alınan katı değer yargılarıdır (Perls ve ark. 1996, akt. Daş, 2010,sf. 82).
Kendi değerlerimizden yola çıkarak diğer insanların ihtiyaçlarını yargılamak, sanki kendimizi yargılamanın da kapısını aralıyor gibi. Fark ediyorum da diğer insanları yargıladığımız sürece kendimizi de yargılıyoruz; bu iki süreç hep paralel gidiyor. Ve tersi de geçerli… Diğerlerinin ihtiyaçlarını yargıladığımızda aslında kendi hapishanemizi de oluşturuyoruz. Tüm o yargı cümlelerinin arasına sıkıştırıyoruz kendimizi; ihtiyaçlar bizim olmaktan çıkıyor, en derinlere gömüyoruz asıl istediklerimizi. Bunda tabi ki katı değer yargılarımızın çok büyük payı var: ‘Benim bedensel ihtiyaçlarım olmamalı’, ‘benim gibi bir insan nasıl böyle bir şey ister?’, ‘kimseye muhtaç olmamalıyım, o halde ne kadar az ihtiyacım olursa o kadar başarılı olurum’, ‘Çok şeye ihtiyaç duyulması şımarıklıktır, hiçbir şeyi olmayan bir sürü insan var’, ‘Çok para harcamamalıyım, lüks şeyler almamalıyım, lüks yerlere gitmemeliyim’, ‘kimseden bir şey istenmez’, ‘Kendim için bir şeyler talep etmek bencilliktir, sadece kendini düşünme’ gibi yüzlerce katı değer yargımız var ve bunlar ihtiyaçlarımızın ne olduğunu bulmamızın önünde kalın duvarlar oluşturuyor. Kendimizi ifade etme ihtiyacı, sadece kendimiz için bir şeyler isteme ihtiyacı, her zaman rasyonel olmama ihtiyacı, ağlama ihtiyacı, şımarma ihtiyacı, bazen dürtüsel davranma ihtiyacı, öfkelenme ve bağırma ihtiyacı, bazen bencil olma ihtiyacı gibi pek çok ihtiyacımız kendimizi yargılamamız sebebiyle engellediğimiz ihtiyaçlar listesinde yerini alır.
İhtiyaçların yargılanmasına sebep olan durumlardan biri de kişinin ihtiyaçları ile çevrenin ihtiyaçlarının birbirine uygunluk göstermemesi halleridir. Perls (1976, akt. Clarkson ve Mackewn, 1993, sf. 68), ihtiyaçlarını karşılamakta tıkanma yaşayan kişilerin ait olduğu sosyal çevreyi büyük ve önemli olarak nitelendirirken, kendisini küçük ve önemsiz gördüğünü belirtir. Kişinin ve çevrenin ihtiyaçlarının örtüşmemesi halinde, bu kişinin hangi ihtiyacın daha öne çıktığını ayırt edemeyeceğini, bu durumda kararsızlık yaşaması halinde de veya verdiği karardan tatmin olmadığı halde de, kişinin iyi bir temas kuramayacağını belirtir. Perls ve ark. (1996, akt Daş, 2010, sf. 83), kişinin ihtiyaçlarından çevresindeki kişilerin ve toplumun değer yargıları nedeniyle vazgeçmesinin kişinin yaşam isteğinde ve enerjisinde çok önemli düşüşe yol açacağına işaret ederler.
Tamamlanmamış işler
İhtiyaçların karşılanması önündeki engellerden bir diğeri de tamamlanmamış işlerdir. Kişi, ihtiyaçlarını tatmin edici bir şekilde karşılayamadığında, geştalt tamamlanmaz ve yarım kalır. Tamamlanmamış iş, yani karşılanmamış ihtiyaç sürekli fonda kalarak şekil haline gelmeye çalışarak kişinin zihnini meşgul eder, kişiye baskı yapar, tamamlanmak ister (Perls 1976, akt. Clarkson ve Mackewn, 1993, sf. 69). Söz konusu karşılanmamış ihtiyaçların sayısı arttıkça, kişi kendini yorgun, gergin, tükenmiş, yetersiz hissetmeye başlayacaktır. Kişinin ne kadar çok tamamlanmamış işi varsa, şimdiki ihtiyaçlarını karşılaması da o kadar zor olur.
Geştaltin tamamlanmaması geştaltin tamamlanmak üzere açık kalması şeklinde olabileceği gibi, geştaltin tamamlanmadan kapatılması, yani sabitleşmesi şeklinde de olabilir. İhtiyacın artık dinamizmini yitirmesi, karşılanmasında kronik bir gecikme olması halinde ihtiyaç saptırılır, geştalt sabitleştirilir. Tamamlanmamış durum karşılanmak için bir nevi çığlık atar, ancak karşılanmaması halinde ihtiyaç sabitleşir (Perls1948, akt. Clarkson ve Mackewn, 1993, sf. 69). İnsan bütüncül bir organizma olduğundan, bu sabitleşme fiziksel, duygusal ve bilişsel olacaktır. Perls bunu bir örnekle açıklar:
‘Anne ve babasından ilgi ve onay bekleyen, ancak yeterli ilgi ve onayı alamayan bir çocuğu düşünelim. Daha fazla sarılma, dokunma, ilgi talebi karşılık görmeyen çocuk, önce buna dair tepkilerini arttırır. Taleplerini belli eder. Ancak ihtiyacının karşılanmaması kronik hale geldiğinde umudunu kaybeder. Fiziksel olarak ölmez, ama duygusal bir ölüm yaşamış olur. Söz konusu ihtiyacını sabitlemiştir. Fizyolojik olarak nefes alması kesikleşebilir. İlgi görmemesini kendisine bilişsel olarak ‘ben sevilecek biri değilim’, ‘bende bir terslik var’ cümleleri ile açıklar. Asıl ihtiyacı olan ilgi ve onay görme ihtiyacının yerini ‘zaten insanlara ihtiyacım yok’ gibi reddedilmenin acısından koruyan daha rahatlatıcı ihtiyaçlar alabilir’.
Doğal bir ihtiyaç karşılanmadığında ve sabit hale getirildiğinde, asıl ihtiyaç çarpıtılmış olur, inkar edilir, unutulur. Bahsettiğimiz örnekte, aynı çocuk bir iş adamı olduğunda ve işinden kovulduğunda ‘benim kimseye ihtiyacım yok’ diyebilecektir. Çocuğun kendini acı çekmekten ve kötü muamele görmekten koruyabilmek için geştalti sabitlerken geliştirdiği yollar, onun daha sonraki yıllardaki varoluş biçimini, fiziksel, duygusal, davranışsal ve bilişsel süreçlerini belirler. (Clarkson ve Mackewn, 1993, sf.69). Bu sebeple tamamlanmamış ihtiyacı sabitleşmiş kişi, şimdiki çevresi çocukluğundan çok farklı olsa da, tıpkı çocukluğundaki gibi tepki vermeye devam eder ve geçmişindeki çözümlenmemiş ihtiyaçlarını şimdiki zamanda karşılamaya çalışır. Bu durumda hem geştaltin sabitleşmiş olması sebebiyle ihtiyaçlarının tam olarak farkında olmadığından hem de ihtiyaçlarını karşılamak için eski bildiği işlevsiz yolları kullandığından, yine ihtiyaçlarını karşılayamaz. Başka bir deyişle, kişi sabitleşmiş geştalt yüzünden hangi ihtiyacını karşılayacağını bilmediği gibi, ihtiyacını nasıl karşılayacağını da bilemez.
Ve nihayet ilk paragrafta belirttiğim gibi, kişinin ihtiyaçlarını karşılamasının önünde ördüğü duvar bana bir kez daha insanın kendisine neler yapabileceğini hatırlatıyor. Enerjimizi nasıl da bloke edebileceğimizi, gerilimi artıracağımızı, ihtiyaçları saptırıp inkar ederek ihtiyaçlarımızın varlığını bile unutabileceğimizi… Kendimize neler yapabileceğimizi düşünüyorum sonra… Olacaklardan kaygılanıp, ihtiyaçlarımızı yargıladığımız, onları yok saydığımız yaşamlar… Yorgun, bitkin, sıkkın, tükenmiş hissettiğimiz hayatlar. Tam da bu yüzden önemli ihtiyaçlarımıza sahip çıkmamız, onları yargılamadan bu benim ihtiyacım diyebilmemiz, ihtiyacı yok sayıp unutmamamız, geştalti uygun biçimde kapatabilmemiz ve bunun sorumluluğunu alabilmemiz…

Kaynakça
- Clarkson, P., Mackewn, J. (1993). Fritz Perls. London: Sage Publications.
- Daş, C. (2010). Bütünleşmek ve Büyümek: Gestalt Terapi Yaklaşımı. Ankara: HYB Yayıncılık.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İhtiyaçlarımızı Neden Karşılayamayız?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Pınar UÇAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Pınar UÇAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Uzm.Psk.Pınar UÇAR
İstanbul
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Pınar UÇAR'ın Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'İhtiyaçlarımızı Neden Karşılayamayız?' başlığıyla benzeşen toplam 7 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Tamamlanmamış İşler Kasım 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:00
Top