Evlilikte Çözüm Ortaklığı
Evlilik özünde çok yönlü bir yaşam ortaklığıdır.Evliliklerde nasıl sorunlar ortak ise çözümler de ortak olmalıdır.Ancak çözümlerin ortak olabilmesinin yolu sorunlar karşısındaki çözümlerin eşler tarafından birlikte bulunması ve uygulanması ile sağlanmalıdır.Aslında çözüm ortaklığı bir evliliğin oturmuşluğunu,olgunlaşmışlığını da gösteren bir göstergedir.Bu nedenle her şeyde olduğu gibi çözüm ortaklığında da eşler arasında bir dayanışma ve ahengin olması evliliğin selameti açısından oldukça önemlidir.
Ülkemizde kabul etmek ve görmek gerekir ki bir çok insani ilişke yaşanan sorunların temelinde ben merkezli bakış açısı yatmaktadır.Hatta bu toplumsal özellik kollektif işlerde ve ilişkilerde başarı düzeyimizi hayli düşüren bir açmazdır.Bu nedenle bir çok insanımız uzun soluklu olarak uyumlu birlikte yürümeyi başaramamaktadır.Çünkü daha çok öğrenilen paylaşım ve uyumdan ziyade benliği öne çıkarmaktır.Bu nedenle bir çok ilişkimizde ve evliliklerimizde sorunlar ve çatışmalar yaşıyoruz toplum olarak.Unutmamak gerekir ki kişisel bakış açıları ancak yaşamın kişisel alanları için önemlidir.Ve her şeyi doğru yerde kullanmak esastır.Bir insanın başka insanlarla ilişkiye geçerek yaşadığı alanlarda benlik ortadan aklkmamalıdır ama öne de çıkmamalıdır.Çünkü paylaşım alanlarında ben merkezcilik ilişkilerin gelişmesine ket vurur.Aslında insanlar arasındaki ilişkileri almaya ve vermeye açık olma üzerinden kurmak gerekir.Karşılıklı gerçekleşen alışveriş ilişkileri besler ve geliştirir.Ama ilişkileri kesinlikle hiç almamak hep vermek veya hep almak hiç vermemek üzerinden kurmamak gerekir.Çünkü tüm insani ilişkilerde karşılıklılık esası vardır.Doğrular da yanlışlar da bir şekilde karşılık bulmaktadır.
Evlilikleri geliştiren ve kalitesini ortaya çıkaran en önemli gösterge tamamlayıcı iş birliğinin hayata geçirilme düzeyidir.Evlilik vardır herkes sadece temel görevlerini yerine getirir ve pekiştirici paylaşımlar yaşanmaz.Evlilik vardır eşlerin arasında zorluklarda da güzelliklerde de muazzam bir paylaşım vardır.Zaten evlilikleri sadece olumlulukların paylaşıldığı bir yaşamsal alan olarak görmemelidir.Öyle ki bir eş açısından zor zamanında eşini yanında ve desteğinde görmek son derece önemli ve güçlendiricidir.Aslında yaşadığımız hayatta sorunlar kaçınılmaz olarak var olacaktır ama çözüm sorun aslında pek de yoktur.Ya insanlar çabuk demoralize olmakta ve çözüm için gerekli arayış ya da çabayı göstermemekte ya da sorunu kabullenmek suretiyle işin kolayına kaçmaktadır.Bu nedenle evlilik yaşamını da dahil ederek yaşamı bir mücadele süreci olarak görmeli ve çabayı daha olumluya varma çabası olarak sergilemelidir.
Evlilik özünde bir yaşam ortaklığı olduğuna göre evliliklerde eşler arasında sorunlar da ortaktır,çözümler de ortak olmalıdır.Şu bilinmeli ki hiç bir çiftin her konuda aynı düşünmesi,aynı beklentiye sahip olması beklenemez.Çünkü herkes özünde kendine özgü bir karakterdir.Ancak evlilik gibi çok yönlü bir yaşam ortaklığında eşlerin bireysel anlamda bir karakteri yanısıra evlilik ilişkilerinin de bir müşterek karakteri olmak zorundadır.Evliliklerin karakteri eşler arasında iletişim kurulup,karşılıklı retler ve kabuller hatta beklentiler üzerinden konuşularak birlikte belirlenmelidir.Sadece belirlenmekle kalınmamalı,belirlenen ve mutabık kalınan ilişki karakterini yaşama geçirmeye her iki taraf da çaba ve özen göstermelidir.Çiftler arasındaki ilişkinin sigortası karşılıklı güven ilişkisidir.Zira güvenin olmadığı yerde sevgi ve saygının yaşayabilmesi mümkün değildir.Bu nedenle çözüm ortaklığına giden yolda da çiftlerin en dikkatli olmaları gereken nokta verdikleri sözlerde durmaları ve eşlerinin güvenini sarsmamalarıdır.
Bazen bazı çiftlerde kimi konularda diyaloğa kapalı olma gibi bir sorunla karşılaşıyoruz.Şu bilinmelidir ki eşler arasında onların müşterek yaşamını ilgilendiren her konu konuşulmaya açıktır ve konuşulabilinmelidir.bazen evlilik arifesinde kimi gençlere ailelerinin veya yakınlarının "eşin her şeyini bilmesin" şeklinde tavsiyeleri olduğunu duyuyor ve buna çok üzülüyoruz.Çünkü bu tavsiye eşi eşe yaklaştıran değil,eşi eşten uzaklaştıran bir ruha ilişkiyi büründürmektedir.İnsan ancak güvenmediği bir insanla her şeyini paylaşamaz.Eşten bazı şeylerin gizlenmesi bir güvensizlik göstergesidir ve daha yolun başında çift arasındaki güven ilişkisini zora sokmaktadır.Bu ve buna benzer hata yapma korkusu ve savunma psikolojisi kokan bir çok yanlış tavsiye maalesef halen ülkemizde gençlere aktarılmaktadır.Aslında hata yapmakdan tecrübe kazanılmaz.dolayısıyla hata yapmaktan değil,hatayı alışkanlık haline getirmekten korkmak lazım gelir.Savunma psikolojisiyle yaşamak ise insanları insan ilişkilerini hep bir tehdit ve tehlike algısı üzerinden yaşamayı beraberinde getirir ve hiç de saplıklı bir yaklaşım değildir.Bu nedenle evlenecek gençler çoğu yanlış olan toplumsal ezberin dışına çıkmalı ve akıl ve bilim doğrultusunda ölçüler koyarak evliliği ve yaşamı yönetmeyi tercih etmelidir.
Evlilikte eş yaşam partneridir,cinsel partnerdir ve nesil ortağıdır.Yaşamı paylaştığınız için eşinizle yaşam partneri olursunuz.cinselliği paylaştığınız için eşinizle cinsel partner olursunuz.Dünyaya birlikte çocuk getirdiğiniz için eşinizle ortak bir nesle sahip olursunuz.Şöyle bir düşünecek olursak bir insanın annesiyle bile bu kadar ortaklığının olmadığını görürüz.Ama biz yaşam pratiğinde maalesef köken ailesi için eşini inciten çok örnekle karşılaşıyoruz.Demek ki çocuklarımızı yetiştirir iken onlara öncelikleri doğru sıralamaya koymayı öğretmiyoruz.Bir de evleat evlendiren bazı ailelerde çocuğunun evlilikle birlikte kendilerinden uzaklaşabileceği yönünde bir kaygı ve bunun gerçekleşmemesi için alınan bazı önlemler,bazı yanlış yüklemeler görüyoruz.Örneğin oldukça anneci olan ve bu yönüyle eşinin de çok tepkisini çekn bir dostum bir gün bir sohbet sırasında bana "annesinin rızasını almadan ben bir insanın cennete gideceğine inanmıyorum" demişti.Kendisine cevaben "anne eğer doğru yerde durarak annelik yapıyorsa buna katılırım ama anne ne yaparsa yapsın onun rızasını yine de almak zorundayız diye bakarsan sana çok şey söylerim" demiştim.Hiç O'na bu bakış açısıyla bir şey söylenmemiş demek ki sözlerim karşısında o arkadaşın iç dünyasında nasıl bir gelgit yaşadığı yüzüne de yansımıştı.Sonra bu arkadaş bazı konularda yanlış şartlanmış olduğunu gördü ve psikolojik destek alarak bu sorunlarını aştı.Şu net olarak bilinmeli ki evlilik bir bakıma bir devrim veya bir deprem gibidir.Bir yaşamı öncelikleriyle yıkar ve yerine yeni bir yaşam kurar.Bu yeni kurulan yaşamda ise eş ve o eşle üretilecek çocuklar birinci önceliğe yükselir iken içinde yetişilen köken aile de ikinci önceliklilik sırasına geriler.evliliğin böyle bir paradigma değişikliğini getireceğini gençler evlenmeden önce bilmeli ve kendilerini buna hazırlamalıdır.
Evlilikte evlilik yaşamının getirdiği tüm sorunların eşle diyalog ve istişare içerisinde çözülmesine "evlilikte çözüm ortaklığı" diyoruz.Ve hatırlatıyoruz,egonuz yüksekse ve ben ne dersem eşim onu yapsın istiyorsanız henüz evlilik olgunluğuna ulaşmış bir kişilik değilsinizidir.Bu şartlarda evlenip ne kendinizi ne de eşinizi mutsuz etmeyin.Benliğine sınır koyamayan ve yaşama çok fazla ben merkezci yaklaşan insanların evlilik ilişkisinde zorlandıklarını biliyor ve gözlüyoruz.Zaten evlilik de ben olmaktan biz olmaya geçiş aşaması olarak değerlendirilmeli ve sorunlarda da çözümlerde de ortaklık etmeyi kabul ettikten sonra gerçekleştirilmelidir.Sevgiyle...
Ülkemizde kabul etmek ve görmek gerekir ki bir çok insani ilişke yaşanan sorunların temelinde ben merkezli bakış açısı yatmaktadır.Hatta bu toplumsal özellik kollektif işlerde ve ilişkilerde başarı düzeyimizi hayli düşüren bir açmazdır.Bu nedenle bir çok insanımız uzun soluklu olarak uyumlu birlikte yürümeyi başaramamaktadır.Çünkü daha çok öğrenilen paylaşım ve uyumdan ziyade benliği öne çıkarmaktır.Bu nedenle bir çok ilişkimizde ve evliliklerimizde sorunlar ve çatışmalar yaşıyoruz toplum olarak.Unutmamak gerekir ki kişisel bakış açıları ancak yaşamın kişisel alanları için önemlidir.Ve her şeyi doğru yerde kullanmak esastır.Bir insanın başka insanlarla ilişkiye geçerek yaşadığı alanlarda benlik ortadan aklkmamalıdır ama öne de çıkmamalıdır.Çünkü paylaşım alanlarında ben merkezcilik ilişkilerin gelişmesine ket vurur.Aslında insanlar arasındaki ilişkileri almaya ve vermeye açık olma üzerinden kurmak gerekir.Karşılıklı gerçekleşen alışveriş ilişkileri besler ve geliştirir.Ama ilişkileri kesinlikle hiç almamak hep vermek veya hep almak hiç vermemek üzerinden kurmamak gerekir.Çünkü tüm insani ilişkilerde karşılıklılık esası vardır.Doğrular da yanlışlar da bir şekilde karşılık bulmaktadır.
Evlilikleri geliştiren ve kalitesini ortaya çıkaran en önemli gösterge tamamlayıcı iş birliğinin hayata geçirilme düzeyidir.Evlilik vardır herkes sadece temel görevlerini yerine getirir ve pekiştirici paylaşımlar yaşanmaz.Evlilik vardır eşlerin arasında zorluklarda da güzelliklerde de muazzam bir paylaşım vardır.Zaten evlilikleri sadece olumlulukların paylaşıldığı bir yaşamsal alan olarak görmemelidir.Öyle ki bir eş açısından zor zamanında eşini yanında ve desteğinde görmek son derece önemli ve güçlendiricidir.Aslında yaşadığımız hayatta sorunlar kaçınılmaz olarak var olacaktır ama çözüm sorun aslında pek de yoktur.Ya insanlar çabuk demoralize olmakta ve çözüm için gerekli arayış ya da çabayı göstermemekte ya da sorunu kabullenmek suretiyle işin kolayına kaçmaktadır.Bu nedenle evlilik yaşamını da dahil ederek yaşamı bir mücadele süreci olarak görmeli ve çabayı daha olumluya varma çabası olarak sergilemelidir.
Evlilik özünde bir yaşam ortaklığı olduğuna göre evliliklerde eşler arasında sorunlar da ortaktır,çözümler de ortak olmalıdır.Şu bilinmeli ki hiç bir çiftin her konuda aynı düşünmesi,aynı beklentiye sahip olması beklenemez.Çünkü herkes özünde kendine özgü bir karakterdir.Ancak evlilik gibi çok yönlü bir yaşam ortaklığında eşlerin bireysel anlamda bir karakteri yanısıra evlilik ilişkilerinin de bir müşterek karakteri olmak zorundadır.Evliliklerin karakteri eşler arasında iletişim kurulup,karşılıklı retler ve kabuller hatta beklentiler üzerinden konuşularak birlikte belirlenmelidir.Sadece belirlenmekle kalınmamalı,belirlenen ve mutabık kalınan ilişki karakterini yaşama geçirmeye her iki taraf da çaba ve özen göstermelidir.Çiftler arasındaki ilişkinin sigortası karşılıklı güven ilişkisidir.Zira güvenin olmadığı yerde sevgi ve saygının yaşayabilmesi mümkün değildir.Bu nedenle çözüm ortaklığına giden yolda da çiftlerin en dikkatli olmaları gereken nokta verdikleri sözlerde durmaları ve eşlerinin güvenini sarsmamalarıdır.
Bazen bazı çiftlerde kimi konularda diyaloğa kapalı olma gibi bir sorunla karşılaşıyoruz.Şu bilinmelidir ki eşler arasında onların müşterek yaşamını ilgilendiren her konu konuşulmaya açıktır ve konuşulabilinmelidir.bazen evlilik arifesinde kimi gençlere ailelerinin veya yakınlarının "eşin her şeyini bilmesin" şeklinde tavsiyeleri olduğunu duyuyor ve buna çok üzülüyoruz.Çünkü bu tavsiye eşi eşe yaklaştıran değil,eşi eşten uzaklaştıran bir ruha ilişkiyi büründürmektedir.İnsan ancak güvenmediği bir insanla her şeyini paylaşamaz.Eşten bazı şeylerin gizlenmesi bir güvensizlik göstergesidir ve daha yolun başında çift arasındaki güven ilişkisini zora sokmaktadır.Bu ve buna benzer hata yapma korkusu ve savunma psikolojisi kokan bir çok yanlış tavsiye maalesef halen ülkemizde gençlere aktarılmaktadır.Aslında hata yapmakdan tecrübe kazanılmaz.dolayısıyla hata yapmaktan değil,hatayı alışkanlık haline getirmekten korkmak lazım gelir.Savunma psikolojisiyle yaşamak ise insanları insan ilişkilerini hep bir tehdit ve tehlike algısı üzerinden yaşamayı beraberinde getirir ve hiç de saplıklı bir yaklaşım değildir.Bu nedenle evlenecek gençler çoğu yanlış olan toplumsal ezberin dışına çıkmalı ve akıl ve bilim doğrultusunda ölçüler koyarak evliliği ve yaşamı yönetmeyi tercih etmelidir.
Evlilikte eş yaşam partneridir,cinsel partnerdir ve nesil ortağıdır.Yaşamı paylaştığınız için eşinizle yaşam partneri olursunuz.cinselliği paylaştığınız için eşinizle cinsel partner olursunuz.Dünyaya birlikte çocuk getirdiğiniz için eşinizle ortak bir nesle sahip olursunuz.Şöyle bir düşünecek olursak bir insanın annesiyle bile bu kadar ortaklığının olmadığını görürüz.Ama biz yaşam pratiğinde maalesef köken ailesi için eşini inciten çok örnekle karşılaşıyoruz.Demek ki çocuklarımızı yetiştirir iken onlara öncelikleri doğru sıralamaya koymayı öğretmiyoruz.Bir de evleat evlendiren bazı ailelerde çocuğunun evlilikle birlikte kendilerinden uzaklaşabileceği yönünde bir kaygı ve bunun gerçekleşmemesi için alınan bazı önlemler,bazı yanlış yüklemeler görüyoruz.Örneğin oldukça anneci olan ve bu yönüyle eşinin de çok tepkisini çekn bir dostum bir gün bir sohbet sırasında bana "annesinin rızasını almadan ben bir insanın cennete gideceğine inanmıyorum" demişti.Kendisine cevaben "anne eğer doğru yerde durarak annelik yapıyorsa buna katılırım ama anne ne yaparsa yapsın onun rızasını yine de almak zorundayız diye bakarsan sana çok şey söylerim" demiştim.Hiç O'na bu bakış açısıyla bir şey söylenmemiş demek ki sözlerim karşısında o arkadaşın iç dünyasında nasıl bir gelgit yaşadığı yüzüne de yansımıştı.Sonra bu arkadaş bazı konularda yanlış şartlanmış olduğunu gördü ve psikolojik destek alarak bu sorunlarını aştı.Şu net olarak bilinmeli ki evlilik bir bakıma bir devrim veya bir deprem gibidir.Bir yaşamı öncelikleriyle yıkar ve yerine yeni bir yaşam kurar.Bu yeni kurulan yaşamda ise eş ve o eşle üretilecek çocuklar birinci önceliğe yükselir iken içinde yetişilen köken aile de ikinci önceliklilik sırasına geriler.evliliğin böyle bir paradigma değişikliğini getireceğini gençler evlenmeden önce bilmeli ve kendilerini buna hazırlamalıdır.
Evlilikte evlilik yaşamının getirdiği tüm sorunların eşle diyalog ve istişare içerisinde çözülmesine "evlilikte çözüm ortaklığı" diyoruz.Ve hatırlatıyoruz,egonuz yüksekse ve ben ne dersem eşim onu yapsın istiyorsanız henüz evlilik olgunluğuna ulaşmış bir kişilik değilsinizidir.Bu şartlarda evlenip ne kendinizi ne de eşinizi mutsuz etmeyin.Benliğine sınır koyamayan ve yaşama çok fazla ben merkezci yaklaşan insanların evlilik ilişkisinde zorlandıklarını biliyor ve gözlüyoruz.Zaten evlilik de ben olmaktan biz olmaya geçiş aşaması olarak değerlendirilmeli ve sorunlarda da çözümlerde de ortaklık etmeyi kabul ettikten sonra gerçekleştirilmelidir.Sevgiyle...
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Evlilikte Çözüm Ortaklığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
