2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Beslenmede Boza
MAKALE #15971 © Yazan Uzm.Dyt.Şenol YILDIZ | Yayın Aralık 2015 | 10,803 Okuyucu
Eli güğümlü, belinde bardaklık olan bozacılar eskisi gibi sokaklarda dolaşmasalar da, boza hâlâ geleneklerimizin önemli parçasıdır. Üretilmesi 9 bin yıl öncesine dayanan boza, darı, pirinç, buğday, mısır gibi hububatlara içme suyu ve şeker eklenerek pişirilmesi, etil alkol ve laktik asit fermentasyonlarına tabii tutulması ile hazırlanan bir besindir.

Boza, krem rengi görünüşüyle ekşi ve tatlı lezzeti olan fermente bir içecektir. Geçmişte kış aylarının vazgeçilmez içeceği iken, son yıllarda tüketimi oldukça azalan bu besinin insan sağlığı için birçok yararı bulunmaktadır.

BOZANIN TARİHÇESİ

İbni Battuta isimli Arap gezgini, 14. yüzyıl başlarında yazdığı seyahatnamesinde Deşti Kıpçak bölgesini anlatırken Türklerin içtiği bir şıra olan bozayı anlatmaktadır: "Tattığımda ekşilik hissettiğim için hemen bıraktım. Yemekten çıktığım zaman bunun ne olduğunu araştırdım, anlattılar, ince bulgur tanelerinden yapılan bir nebizdir bu. Onlar Hanefi mezhebindendir ve nebiz onlar nezdinde helaldir. Buralılar ince bulgurdan yapılmış bu nebize buza (boza) adını veriyorlar."

Boza, üzüm şarabından daha eski bir geçmişe sahiptir ve bozanın “en ilkel bira” olduğu düşünülür. Mezopotamya (Sümer) ve Mısır uygarlıklarında üretilen bira ile boza, neredeyse aynıdır. Bira hammaddesi olarak kullanılan malt ekmeği, suyla ezilip bulamaç haline getirilir. Karışım mayalanmaya bırakılır. Böylece alkolle birlikte süt asidi de ortaya çıktığından; sözü edilen bira, bozaya benzer.

BOZACININ ŞAHİDİ ŞIRACI…

En şiddetli yasakların yaşandığı IV. Murad ve IV. Mehmed dönemlerinde İstanbul’da 300 dükkânda 1005 bozacı çalışırmış. Sarhoşluk vermeyecek kadarını içmek helal sayıldığından, bozahaneler yüksek alkollü Tatar bozası satan meyhanelere dönüşür ve bir söz türer: “Meyhaneciye sormuşlar şahidin kim diye, bozacı demiş.” 16. yüzyıla kadar rahatça içilen bu içeceğe II. Selim döneminde bazı kısıtlamalar getirilmiş, içine afyon katılarak hazırlanan "Tatar Bozası" II. Selim tarafından yasaklanmıştır. Bu yasağın o devirde yapılan bozalarda yüksek alkol oranından ileri geldiği bildirilmiştir. Osmanlı Devleti’nde bozahaneler, meyhane gibi kullanıldığından zaman zaman kapatılmıştır. IV. Sultan Mehmet'in 1670’te getirdiği içki yasağıyla, bozanın da keyif verici bir içecek olduğuna kanaat getirilmiş ve bozahaneler kapatılmıştır.

Evliya Çelebi 17. yüzyılda yazdığı Seyahatname'sinde İstanbul'da 300, Bursa'da 97 bozahanenin bulunduğunu belirtmiştir. Evliya Çelebi 17. yüzyıl ortalarında İstanbul'da 300'den fazla bozacı dükkânının bulunduğunu, bu dükkânlarda 1100 kadar bozacının çalıştığını aktarmıştır.

İçki yasağı III. Selim döneminde de sürer. Bu dönemde bozahaneler artık iyice ayak takımının işgali altındadır. Okuryazar takımı, hanımlar, beyler ve aileler bozahanelerden elini eteğini çeker. “93 Harbi” olarak da anılan Osmanlı-Rus Savaşı (1876) nedeniyle Rumeli’den İstanbul’a yapılan yoğun göç, bozacılık tarihinde bir dönüm noktası olur. Savaştan hemen önce, Karadağ sınırındaki Prizzen Kasabası’ndan İstanbul’a gelen Arnavut genci Sadık, bir süre mahalle aralarında seyyar bozacılık yaptıktan sonra, kentin eğlence merkezi olan Vefa semtinde küçük bir bozacı açar. Sadık Efendi, iki yenilik getirir bozacılığa: Birincisi, o dönemin en meşhur bozacısı, Taksim’deki Tevfik Efendi’den aldığı bozayı bir süre bekletip üzerinde biriken suyu döktükten sonra satar. Benzerlerinden daha saf, kıvamlı ve nefis hale gelen bu tadın şöhreti kısa sürede yayılır. İkincisi ve en önemlisi, o zamana kadar boza, ilkel yöntemlerle üretilip saklanırdı. Bunun için kullanılan ahşap fıçılar, bozayı da etkileyen kötü kokular yayardı. Prizrenli Sadık, bozayı kendisi yapmaya başladıktan sonra fıçı yerine mermer küpler kullanmaya başlar. Genç bozacı ayrıca dükkânını çeşit çeşit kepçeler, güzel bardaklar, şık tarçın ve leblebi kaplarıyla donatır, tadını iyice geliştirdiği bozanın orada içilmesini bir zevk haline getirir.

Osmanlı'da fazla mayalandırılarak, içine afyon katılan bozahanelerin, 19. yüzyılda ekşi ve alkollü bozanın yerini, tatlı Arnavut bozası almıştır çünkü bu boza saray tarafından oldukça sevilmiştir ve bu yasağın 19.yüzyıla doğru ortadan kalktığı bildirilmiştir.

Bozanın ilk üreticileri Türkler olmasına karşın, konunun araştırılması ülkemizde ihmal edildiğinden bozayı bazı Avrupa ülkeleri, kendi ulusal ürünleri olarak tanıtmıştır.

BOZANIN TÜKETİLDİĞİ COĞRAFYA

Bilinen en eski Türk içeceklerinden biridir. Osmanlı döneminde en parlak yıllarını yaşamıştır. Bozacılık Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulduğu yıllarda, büyük kentlerin temel zanaatlarından biri haline gelmiştir. Günümüzde eski Osmanlı coğrafyası ile Orta Asya coğrafyasında boza üretilip tüketilir. Balkan coğrafyasından Türkiye, Kosova, Bulgaristan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ, Sırbistan, Romanya gibi ülkelerde ve Asya'dan Kazakistan ve Kırgızistan kesimlerinde tüketilen bir içecektir.

BOZANIN İÇERİĞİ

Boza, darı irmiği, su ve şekerden üretilen bir kış içeceğidir. Türkiye’de genellikle darıdan yapılan boza, diğer uluslarda yapıldığı yerini başlıca ürününe göre mısır, arpa, çavdar, yulaf, buğday, karabuğday, Arnavut darısı, çatal siyez (gernik) gibi tahılların unu, bazen de pirinç ve ekmek, nadirense kenevir unu ve karamuk mayalandırılarak yapılır.

BOZA NASIL YAPILIR, HAZIRLANIŞI

yüzyıl Osmanlı kayıtlarında bozanın daha çok Edirne, Bursa, Amasya ve Mardin gibi illerimizde üretildiği belirtilmektedir. Boza, çeşitli ülkelerde farklı tat, lezzet ve yöntemlerle üretilmektedir. Kepeği alınmış darı unu kazanda kavrulup, yumruk veya tokmakla dövülerek suyla hamur haline getirilir. Kıvamını alan bu karışım elekten geçirilir. Damızlık boza ya da hamur mayası ile mayalandırılarak serin yerde 3 - 7 gün dinlendirilir. Şeker veya pekmezle tatlandırılarak içilirdi.

BOZA NEREDEN TEMİN EDİLİR


Boza, 2000’li yıllardan önce sokakta ve dükkânlarda bozacılar tarafından satılırdı; akşamları yeni hazırlanmış sıcak bozalar, sokaklarda bozacılar tarafından bağırılarak da satılırdı. 2000'li yılların başından itibaren hazır gıda ve ambalaj sanayiindeki gelişme ve hızlı tüketim alışkanlıklarına paralel olarak +8 C'de 25 gün dayanabilen bozalar market dolaplarında satışa sunulmuştur.

NE ZAMAN TÜKETİLİR

Boza, genelde 15 Eylül – 15 Mayıs tarihleri arasında ve kış mevsiminde tüketilir. Özellikle kışa denk gelen Ramazan aylarında tüketimi oldukça yüksektir.

BOZANIN BESİN BİLEŞİMİ

1 Su bardağı (240 g) bozanın besin bileşimi

Enerji : 355,1 Kkal
Protein: 7,0 g (8%)
Karbonhidrat: 75,5 g (86%)
Yağ: 2,2 g (6%)
Lif: 2,7 g
Kolesterol: -
Kalsiyum: 14,4 mg
Magnezyum : 117,6 mg
Potasyum: 67,2 mg
Sodyum: 2,4 mg
Vitamin E (eşdeğeri): 0,3 mg
Vit. E: 0,1 mg
Vit. B1: 0,2 mg
Vit. B2: 0,1 mg
Niasin: 1,5 mg
Niasin (eşdeğeri) : 3,2 mg
Pantotenik asit: 0,6 mg
Vitamin B6: 0,3 mg
Biotin : 5,0 µg
Toplam folik asit: 74,4 µg
Serbest folik asit: 2,4 µg
İyot: 1,7 µg
Flor: 43,2 µg
Bakır: 0,6 mg
Demir: 5,9 mg
Mangan: 1,5 mg
Çinko 1,2 mg
Kükürt: 79,2 mg
Fosfor: 218,4 mg
Klor: 19,2 mg

Fosfor, sodyum mineralleri ile A, B1, B2, niasin, E ve C vitaminleri yönünden oldukça zengindir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda içindeki niasin sayesinde kalp damar hastalıklarından koruyucu özellik gösterdiği vurgulanmaktadır.

Bozanın, besleyici ve enerji verici özelliği nedeniyle Osmanlı döneminde orduda da tüketildiği bilinmektedir. Bileşiminde bulunan protein ve karbonhidratlar nedeniyle beslenmemizde önemli rolü olan boza, birçok besin ögesini içerdiğinden "sıvı ekmek" olarak da adlandırılmaktadır. İçerdiği B grubu vitaminleri bozanın beslenmedeki önemini artırmaktadır. İçerdiği diğer vitamin ve mineraller, kaliteli bitkisel protein sayesinde vücut direncini artırmaya, nezle ve gripten korunmaya yardımcı bir içecektir. Probiyotik özellik göstermektedir. Ülkesine göre alkol oranı % 2 - 6 arasında değişir. Ayrıca fermentasyon sırasında oluşan CO2 ve laktik asit, bozaya aroma verici ve ferahlatıcı bir özellik kazandırmaktadır.

BOZANIN İNSAN VÜCUDUNA ETKİLERİ

Bozanın içerdiği laktik asit nedeniyle barsak florasını düzenleyici role sahip olduğu ayrıca mide bezinin faaliyetine olumlu etki sağlamaktadır. Bozanın zihin açıcı ve sinir sistemini dinlendirici etkisi bulunmaktadır. Boza, salep gibi öksürük tedavisinde kullanılmakta, süt yapıcı özelliği nedeniyle gebelerde ve vitamin kaynağı olarak da sporcularda önerilmektedir.

Aktif mayalar sayesinde sindirim sistemi üzerinde olumlu etkileri bulunur; yani bozanın probiyotik etkisi vardır. Mayalanması sırasında oluşan laktik asit de sindirim sistemi için oldukça önemlidir. Bozayı bu kadar değerli içecek yapan en önemli özelliklerin başında fermente olması gelmektedir. Katkı maddesi içeren ürünlerle beslendiğimiz bu çağda, düzgün bir barsak florası için elzem olan yararlı mikroorganizmaları vücudumuza yeterli miktarda alamamaktayız. Bu durum barsak fonksiyonlarını bozmasının yanı sıra bağışıklık sistemini zayıflatarak önemli hastalıkların oluşmasına yol açmaktadır. Bu nedenle boza, kefir vr ev yapımı yoğurtlar beslenme alışkanlıklarımız arasında kesinlikle yer alması gereken besinlerdendir. İçinde bulunun B-kompleks vitaminleri sinir sistemine; A, C ve E vitaminleri ise hem bağışıklık sistemine hem de antioksidan özelliğiyle kansere karşı koruyucu etkide bulunmaktadır. Yoğurda benzer şekilde, içinde bulunan yararlı bakteriler sayesinde boza, aynı zamanda sindirimi kolaylaştırıcı etkidedir. İçerisindeki laktik asit sayesinde barsak sağlığının korunmasında, hazmın kolaylaşmasında ve kabızlık şikâyeti yaşayanlar için olumlu etkileri bulunmaktadır.

BOZAYI KİMLER TÜKETMELİ, KİMLER TÜKETMEMELİ

Zengin karbonhidrat, protein ve B vitaminleri içeriği nedeniyle adölesanlar, gebeler, emzikliler, sporcular ve kilo almak isteyen danışanlar için iyi bir enerji kaynağıdır. Doğum sonrası meme bezlerinden süt üretimini artırıcı özelliği ile boza, yeni annelere diyetisyenleri tarafından önerilmektedir.

Kilolu bireylerin, boza tüketirken ½ su bardağını geçmemelerini ve ara öğün yerine tüketmeleri diyet uzmanlarınca önerilir. Kilo vermek veya formuna dikkat etmek isteyen danışanların temkinli tüketmeleri gerekir. Diyabetli bireylerin bozayı, şeker içerdiğinden dolayı diyetisyenleri gözetiminde tüketmeleri uygun olacaktır. Fosfor içeriğinin yüksek olmasından dolayı da nefrolojik hastalığı bulunan bireylerin kullanımı için uygun bir içecek olmadığı unutulmamalıdır. Diğer tüketim detayları için lütfen diyetisyeninize danışınız.

BOZA NE KADAR TÜKETİLMELİ

Boza probiyotik özelliğinin yanı sıra B vitaminleri, fosfor, kalsiyum içeriği ile de fazla kilo problemi olmayan bireyler için dengeli bir ara öğün alternatifidir; ancak 1 su bardağı yaklaşık 355 Kkal enerji içeren bozanın ara öğün seçeneği olarak 1 çay bardağı tüketimi yeterlidir. Yüksek karbonhidrat içeriği nedeniyle diyetisyene danışılarak tüketilmesi önerilmektedir.

BOZANIN SAKLANMASI

Laktik asit bakterileri, besinlerin bozulması ve besin kaynaklı hastalıklara neden olan gram (+) ve gram (-) bakterilere karşı kimi bakterisidal maddeler üretir. Bu nedenle bazı besinlerin korunmasına katkıda bulunur. Uygun şartlarda muhafaza edilirse bozanın içilebilecek kıvamını koruduğu süre 6 veya 7 gündür; ancak buzdolabı gibi serin ortamda 3 - 5 gün saklanabilir. 3 - 5 günden fazla beklemiş bozanın tüketimi sonucunda bezin zehirlenmeleri oluşabileceğinden bu konuya dikkat edilmelidir.

EV YAPIMI BOZA TARİFİ

Malzemeler:
3 su bardağı bulgur
1 su bardağı toz şeker
½ su bardağı boza (damızlık)

Hazırlanışı:
Bulgur bir gece önceden bol suda bekletilir.
Ezilinceye kadar haşlanıp tahta kaşık ile tel süzgeçten geçirilir.
Bir su bardağı toz şeker ve maya olarak ½ su bardağı boza karıştırılır. Ilık ortamda 3 gün mayalanmaya bırakılır.
Mayalanma süresince sık sık tahta, cam ya da porselen kaşıkla karıştırılır.
Kokusu ve ekşiliği istenilen şekle gelince şekerin tamamı karıştırılıp buzdolabında saklanır.
½ çay bardağını geçmeyecek şekilde sarı leblebi ve tarçın ile süsleyerek servis edebilirsiniz.
Bozanın bir süre bekletildikten sonra üzerinde kabarcıklar oluşmaya başlaması fermente olduğunu, göz göz olan kabarcıkların daha da artması iyice ekşimiş olduğu anlamını taşır. Boza porselen veya cam kapta mayalandırılmalı, serin bir yerde ve yine cam veya porselen kaplarda muhafaza edilerek tüketilmelidir.

Hangi besini kadar tüketmeniz gerektiğine karar vermenin en kolay yolu, hiçbir besinde aşırıya kaçmamak, hiçbir besine mucizeymiş gibi davranmamak, besinden yeterli ve dengeli miktarlarda kullanmayı bilmekten geçer. Fazlası için diyetisyeninize danışabilirsiniz. Doğru seçimler, mutlu günler ve sağlıklı bir yaşam dilerim…

Sağlık Kurumları İşletmecisi ve Diyetisyen | Dyt. Şenol YILDIZ
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Beslenmede Boza" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Dyt.Şenol YILDIZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Dyt.Şenol YILDIZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Şenol YILDIZ Fotoğraf
Uzm.Dyt.Şenol YILDIZ
Eskişehir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Diyetisyen
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi2 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Dyt.Şenol YILDIZ'ın Makaleleri
► Beslenmede Karpuz Dyt.Nildem KIZILASLAN
► Beslenmede Kahve Dyt.Buket ADANÇ
► Beslenmede Sıvılar Dyt.Aysun SARIN
► Beslenmede Posanın Önemi Dyt.Gökhan ÇELİK
► Beslenmede Psikolojinin Önemi Dyt.Fatma Merve KALELİOĞLU
► Beslenmede Su Tüketiminin Önemi Dyt.Güler ENGİN
► Beslenmede Balığın Önemi Dyt.Emine DEMİR
► Beslenmede Suyun Önemi Dyt.Dilan DALGIÇ
► Beslenmede Yoğurtun Önemi Dyt.Canan DOĞAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Beslenmede Boza' başlığıyla benzeşen toplam 12 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


09:48
Top