2007'den Bugüne 92,232 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,964 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Öğrenci ve Aile Açısından Sınav Kaygısı, Etkileri ve Neler Yapılmalı
MAKALE #16192 © Yazan Uzm.Psk.Şükriye KARAHAN | Yayın Şubat 2016 | 7,551 Okuyucu
Sınav sözcüğü pek çoğumuz için kaygı yaratan bir sözcüktür. Ülkemizde de diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi çeşitli adlarla anılan (TEOG, SBS,YGS-LYS, DGS, KPSS, ALES, KPDS…) sınavlar vardır. Bir sınavın yaşamımızın gidişatını belirmedeki önemine göre ise bize hissettirdiği bu kaygı artmaktadır. Sınava girecek birey için bukaygı kaçınılmazdır, ancak sınav süreci sadece sınava girecek bireyi değil tüm ailesini de etkilemektedir. Bu nedenle bu kaygının çalışılmasında hem aile açısından hem de öğrenci açısından durumu anlamak ve neler yapılabilirliğini değerlendirmek gereklidir. Önce sınava girecek öğrenciyi ele alacak ve onu anlamaya çalışırsak işe sınava girecek birey neler hissederi anlamakla başlamakta fayda vardır. Sınava girecek birey neler hisseder;

Borçluluk duygusu:Sınava hazırlanan öğrencilerin önemli bir kısmı kendilerine ailelerine ve yakın çevrelerine karşı borçlu hissederler
Alternatifsizlik: “Şu liseye girmek zorundayım, giremezsem mahvolurum, biterim” gibi ifadeleri sıkça kullanmaktadırlar.
Şüpheler: Yine bazı öğrencilerimizin "çalışıyorum ama sonuç ne olacak", "acaba yeterince çalışıyor muyum", “şu liseye giremezsem zihinsel becerilerim konusunda şüpheye düşerim” gibi ifadelerine de rastlamaktayız.
Bireyselliğin sınav sürecinden doğru değerlendirildiğini hissetmesi: Hazırlık aşamasında öğrencilerin önemli bir bölümü “yakın çevremde herkes sadece başarımla ilgileniyor, ailem, akrabalarım, arkadaşlarım, öğretmenlerim sadece aldığım puanlarla ilgileniyorlar. Bu durum beni çok rahatsız ediyor” şeklinde yakınmaktadırlar.
Değer kaygısı: Sınava hazırlanan öğrencilerin bir bölümünde ise “annemle babamın istediği liseye girersem toplumda kendimi daha değerli hissederim, ama ya giremezsem" şeklindeki düşünceler gözlenmektedir.

Tüm bu duygu ve düşünce süreçlerinin içinde olan öğrencinin kaygı yaşaması kaçınılmazdır.

Peki nedir sınav kaygısı
Sınavlara karşı duyulan özel bir korku ve sınavlarda istenilenin altında performans gösterileceği, başarısız olunacağına ilişkin kaygıdır.
Bireyin sınav öncesinde, sınav sırasında yaşadığı kaygının fizyolojik, bilişsel, duygusal öğelerini içeren belirtileri vardır.

Fizyolojik Belirtiler
Kalp atışında artış, tansiyon yükselmesi, soluk alış-verişinde artış, kasların gerilmesi (özellikle boyun ve omuzlar), göğüste basınç hissi, karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma, sık idrara çıkma ve ishal, terleme, soğuk ya da sıcak basması, baş ağrısı, baş dönmesi, ağız kuruluğu, yorgunluk.

Zihinsel Belirtiler
Konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık, karar vermede güçlük, zihin karışıklığı, verimlilikte düşüş, hatalarda artış, tek bir fikir ya da düşünceyle meşgul olma, yargılamada zayıflama.

Duygusal Belirtiler
Kaygı bozuklukları, endişe, öfke, kızgınlık, suçluluk, sinirlilik, çaresizlik, gerginlik, kararsızlık, karamsarlık, güvensizlik, kontrolsüzlük duygusu, boşluk hissi.

Davranışsal Belirtiler
İçe kapanma, sosyal ortamlardan kaçınma, saldırganlık, ders çalışmayı erteleme, aşırı çalışma, uykusuzluk ya da aşırı uyuma, çok az ya da çok fazla yemek yeme, alkol ya da madde kullanımı, yorgunluk ya da gevşeyememe.

Tüm bu etkilerinden dolayı sınav kaygısı, sınav öncesinde ve sınav sırasında aşağıdaki durumların yaşanmasına neden olur;

  • Sınav öncesinde aşırı gerginlik ve sinirlilik gösterir.
  • Sınavlardan önce aşırı uykusuzluk yaşar.
  • Sınavla ilgili olumsuz düşünceler üretir.
  • Sık sık sınavı kazanamayacağı düşüncesine kapılır.
  • Sınava girmekten kaçınır.
  • Sınav sorularını okuma ve anlamada güçlük
  • Sınav sırasında bildiklerini unuttuğu duygusuna kapılır.
  • Düşünceleri düzenlemede zorluk
  • Kavram ve sözcükleri, bildiklerini hatırlamada zorluk
  • Çalışmış olmaya karşın sınavda başarısızlık
  • Bildiği soruları yanlış yapma ya da yanlış şıkkı işaretleme
  • Dikkatini toplayıp sınava odaklanamama
  • Yeterli ve sistemli çalıştığı halde sınavlarda başarı göstermez.
  • Zamanı iyi kullanamama, işlem hatası yapma
  • Çözemediği bir soruyla karşılaştığında kendini yargılayarak, korkuya kapılma ve diğer soruları da çözemeyeceğini düşünmeye başlama ve kısır döngüye girme
Bu belirtilerden birinin veya birkaçını yoğun ve kontrol edilemez bir şekilde yaşanması bireyin sınava hazırlık sürecinde konsantrasyonunu bozar, birey dikkatini ders çalışmaya veremez. Bireyin zihninde sürekli başarısız olacağı şeklinde düşünceler gelişir ve bunları kontrol edemez. Bu düşüncelerle birlikte kaygı ve sebep olduğu belirtilerin şiddeti - çeşidi artar. Bu süreç ise performansın düşmesine neden olur. Performansı düşmesi ise yine başarısız olacağı şeklindeki düşüncelerin daha yoğun bir şekilde zihni işgal etmesine neden olur ve bu döngü bu şekilde devam eder. Birey kısır bir döngüye girer ve buradan çıkamaz.

İşte bu noktada sınav kaygısında deneyimli bir uzmandan destek alınmasında fayda vardır. Sınav kaygısında yönelik uyguladığımız psikoterapi programları sayesinde sınav kaygısı yaşayan bireye sıkıştığı döngüden nasıl çıkabileceğine dair teknikler öğretilir, sınav sırasında olabilecek felaket senaryolarının provası yapılarak olası bu durumların yaşanmasında nasıl üstesinden geleceği öğretilir, bireyin gevşemesi ve rahatlaması sağlanarak sınav öncesi ve sınav sürecinde rahat ve sakin tavrını koruması sağlanır.

Sınava girecek öğrenci kadar ailede bu süreçten etkilenmekte ve farklı duygu, düşüncelerle çeşitli seviyelerde kaygı yaşamaktadırlar. Çocuğu sınava girecek bir aile

  • Kaygılıdır çünkü aileler de tıpkı sınava girecek öğrenciler gibi bireyin geleceğinin ve başarısının iki üç saatlik bir sınavla tespit edilmemeli diye düşünmektedirler ve ne olacağını sonucun nasıl gelişeceğini bilemedikleri için çocuklarının geleceğine dair endişelidirler.
  • Çaresiz hissederler çünkü bu durumu değiştirecek veya doğrudan etkileyecek bir şey yapamamaktadırlar.

Peki, nelere dikkat edilmeli ve neler yapılmalı

1. Yanlış Aile Tutumlarına Dikkat Edilmeli

Sınava hazırlık sürecinde gözlenen yanlış anne- baba tutumları
  • "Koruyucu" aile modeli; Çocuğu ile ilgili tüm sorumlulukları üstlenip okul ödevleri için kütüphanelerde araştırma yapan, YGS- LYS başvuru formunu çocuğu yerine kendisi dolduran, mümkün olsa onun yerine sınava girecek olan, “hiçbir iş yaptırmıyorum, hiçbir şeyini eksik etmiyorum, suyunu bile ayağına götürüyorum” diyen, hemen hemen tüm derslerde özel ders desteği sağlayan “.
  • Çocuğuna kaldıramayacağı derecede sorumluluk yükleyen, okul sonrası evde birçok işten sorumlu tutan (kardeşinin bakımından veya kardeşinin derslerinden sorumlu olma, misafir ağırlama, babaya iş yerinde yardımcı olmakla sorumlu olmak gibi), yani “aşırı sorumluluk yükleyen” aile modeli
  • Çocuğunun her davranışını “sorgulayan ve yargılayan” aile modeli . Yani “Sınavın nasıl geçti?” yerine “kaç yanlışın var, arkadaşın kaç puan aldı, senden yüksek alan kaç kişi var?” sorularını öncelikli soran aileler bu gruba girmektedirler.
  • Çocuğun tüm yaşamını belirleyen ve planlayan “müdahaleci” aile modeli. Yani çocuğuna çalışma programı yapan, sürekli “ders çalış” diyen, hangi bölümü tercih edeceğini belirleyen aileler
  • Çocuğun geleceği konusunda aşırı kaygı duyan ve kaygısını çocuğuna fazlasıyla yansıtan “kaygılı” aile modeli
  • Sınava hazırlı sürecinde olağanüstü bir durum varmış gibi “olağanüstü iyi davranan” aile modeli. Yani bir yıl boyunca eve misafir kabul etmeyen, seyahat programı yapmayan, çocuğunun salonda ders çalışmasına izin verip bir yıl boyunca hiç TV izlemeyen, hatta fazla konuşmayan, çocuğuna adeta steril bir ortam yaratan aileler bu gruba dahildir.

    2. İletişim Kazalarına Dikkat Edilmeli
Sınava hazırlık sürecinde anne-babaların en sık yakınmalarından biri; “ne
söylesek kabahat” şeklindeki söylemleridir. Sınav sürecinde öğrenci okul-dershane-ev üçgeninde sıkışmıştır. Bu dönemde kız öğrencilerde alınganlık, kolay ağlama, odasına kapanma, içe dönüklük; erkek öğrencilerde ise kolay öfkelenme, agresif davranışlara sık rastlanmaktadır. Bu süreçte öğrenciyi geriden izlemek, gözlemlerinizi uygun zamanlarda paylaşmak daha doğru olacaktır
Anne-babaların öğrencinin çalışmasına yönelik sık kullandığı kalıp cümleler
kendi kaygısının bir ürünüdür; öğrenciye faydası olmadığı gibi, öğrenci tarafından sert tepkilere veya hiç çalışmamak gibi pasif tepkilere de neden olabilmektedir. Çocuklarınızla etkili iletişim kurmak için, davranış değişikliği sağlayabilmek için sen dili yerine ben dili kullanmayı alışkanlık haline getirmek oldukça önemlidir.

ÖRNEK İFADELER
  • Sözümü kesmeden dinle(sen dili)
  • Sözümün arasına girdiğin zaman, söyleyeceklerimi unutuyor, sinirleniyorum.(ben dili)
  • Yine ders çalışmamışsın (sen dili)
  • Ders çalışmadığını görmek beni kaygılandırıyor. (ben dili)
  • Sen adam olmazsın(sen dili)
  • Davranışların beni çok endişelendiriyor. (ben dili)
Sen diliyle verilen mesajlar kişiliğe yöneliktir. Karşımızdaki kişinin özgüvenini zedeler. Öfke ve nefret gibi olumsuz duygular uyandırır. İlişkiyi ve iletişimi zedeleyerek çekingen ya da saldırgan insanlar yaratır. Oysa ben diliyle verilen mesajlar davranışa yöneliktir. Gönderen kişinin duygu ve düşüncelerini içerir. İlişkiyi zedelemez, geliştirir. İşbirliğine yönelik istek oluşturarak daha özgüvenli yapıların gelişmesi için ortam yaratır.


3. Dikkat Edilecek Diğer Noktalar

Olağanüstü davranmayın; Olabildiğince daha önceki aile düzeninizde devam edin

Sorumluluk ve özgüvenin önemi: Öğrenciye sınava hazırlanıyor diye hiç sorumluluk vermemek de doğru değildir. Üstesinden gelemeyeceği sorumluluklar vermek de özgüvenini olumsuz etkileyebilir. Öreğin kendi odasını toplaması, eve ait alış veriş yapmak, sofra hazırlama veya toplamak doğal sorumluluklardır.

Gençlik döneminde olduğunu unutmayın: Aile, çocuğun ergenlik döneminde olduğunu unutmamalı, dolayısıyla ona karşı anlayışlı ve hoşgörülü olmalıdır

Sevgiyi şartlı sunmayın:. Başarılı ya da başarısız her koşulda onların yanında olabileceğimizi onlara hissettirmeliyiz. Problemleri çözmeye değil anlamaya çalışın. Anne – baba olarak göreviniz çocuğunuza iyi bir eğitim vermek olduğu kadar, ona hayatı sevdirmek ve yaşama sevincini aşılamak olduğunu göz ardı etmeyin. Ders çalışmak ve sınav kazanmak uğruna çocuklarınızla olan yakınlığınızı tehlikeye atmayın. Önündeki sınavda başarılı olsa da olmasa da önemli olan çocuğunuzla aranızdaki sıcaklığın tehdit edilmemesidir
Aile, Sürekli ‘Çalış!’ demek yerine:’Ne yaptın, nasıl gidiyor, bizlerden bir isteğin var mı?’ tarzında bir yaklaşımı tercih etmelidir.
Aile, Çocuğun yaptıklarını yetersiz görmek yerine; yapılanları takdir etmeli, yapılması gerekenleri ise yeni hedefler olarak önüne koymalıdır
Aile, başkalarının yanında çocuklarını eleştirmemelidir. Aile çocuğu eleştirirken yanlış davranışlarını eleştirmeli; asla ve asla toptancı bir yaklaşımla kişiliğini hedef alıcı eleştirilerde bulunmamalıdır.

Ya olmazsa?” sorusunu birlikte yanıtlayın: “Bu yıl üniversite olmazsa” hangi alternatiflerin gündeme geleceği mutlaka önceden belirlenmeli. Alternatifsizlik var olan olağan gerginlik ve kaygıyı, aşılması güç bir boyuta getirebilir

Okursan hem kendini hem de bizi kurtarırsın” türünde kahramanlık rolleri yüklemeyin

Huzurlu bir ortam yaratın: Her ailede zaman zaman olağan sayılabilecek tartışma ve çekişmeler olmaktadır. Olağan tartışmalar sağlıklı iletişimin de göstergesidir. Ancak tartışmaların huzuru bozacak düzeye gelmemesine özen gösterin.Yapılan araştırmalar huzurlu ve mutlu bir aile ortamına sahip çocukların okulda daha başarılı olduklarını, mutsuz ve sorunlu çocukların ise huzursuzluk yaşanan aile ortamlarında yetiştiklerini ortaya koymaktadır.

Ders çalışma davranışını önemseyin: Az sayıda da olsa bazı öğrencilerimiz ders çalışırken evdekilerin yeterli özeni göstermediğini belirtmektedirler. Öğrenci ders çalışırken televizyonun sesini kısmak, daha alçak sesle konuşmaya özen göstermek, onun ders çalışma davranışını önemsemek anlamına gelmektedir.

Yasaklamak” yerine “kısıtlamak”: Çocuğunuzun tüm yaşamını sadece ders çalışma davranışıyla doldurmasını; sürekli ev-okul-dershane üçgeni içinde gidip gelmesini beklemeyin. Dersin dışında her şeyi yasaklamak, başarıyı getirmeyecektir.

Güvenin ifadesi: Anne ve babaların “sana güveniyorum” ifadesini öğrenciler genelde “senden bekliyorum” şeklinde algıladıklarından bu ifadeyi sıkça kullanmak olumlu bir etki yaratmamaktadır. Hatta kaygıyı artırabilmektedir. Eğer çocuğunuzun gerçekten çalıştığını gözleyebiliyorsanız “ne kadar emek harcadığını görüyorum, hiçbir emek karşılıksız kalmaz” demek daha etkili olabilir.

Üstün beklentiler oluşturmayın, çocuğunuzun ilgi ve yeteneklerinin farkına varın: Her çocuk anne ve babası için dünyanın en güzel ve en zeki çocuğudur. Ancak her insanın yeteneklerinin sınırı ve ölçüsü vardır. Öğrenciyi sınırlarının üstünde zorlamak, ulaşamayacağı hedefler konusunda ısrarcı olmak gerginlik, kaygı, başarısızlık, güvensizlik ve mutsuzluk sonuçlarını doğurur. Çocuğunuzun ilgi ve yeteneklerini tanımak önemlidir. Gencin yeteneğine ve potansiyeline göre nereye kadar gidebileceğini ve ne düzeyde başarılı olabileceğini iyi hesaplamak gerekir. Gençten başaramayacağı hedeflere ulaşma beklentisi içinde olmak onun başarısını arttırmaz düşürür , onu geliştirmez köstekler.

Bilgili olmaktan çok sağlıklı olmak: Sınava giren öğrencinin önce sağlıklı olması gerekmektedir. Eğer sağlıklı ise bilgilerini kullanabilecektir. Sağlığın başarıdan daha önemli bir değer olduğu unutulmamalıdır. Ancak sınava bir hafta kala anne ve baba bu anlamda fazla kaygılı davranıp çocuğunu bir hafta boyunca eve hapsetmek gibi bir önlem de almaya kalkmamalıdır.

Hazıra alıştırmayın: Bazı anne ve babalar bu dönemde çocuklarının yeni kaygılar yaşamaması için her istenileni yerine getirme çabasına girebilirler.

Karşılaştırmalardan uzak durun: Anne babalarda çok sık gördüğümüz bir davranış türü de belki motivasyon amaçlı başvurulan, ama asla motivasyon yaratmayan, çocuğunun başarısını yakın çevredeki diğer çocukların başarısıyla karşılaştırma eğilimidir. Çocuğunuzun başarısını başkaları ile kıyaslamanız onu üzecektir. Nasıl ki insanların fiziksel özellikleri aynı değilse başarıları da aynı olmayabilir.Çocuklarımızdan kendi yetenek ve kapasitelerine uygun bir başarı beklemeliyiz. Aksi takdirde yetersizlik duygusunun oluşmasına ve özgüvenin zedelenmesine neden olabilirsiniz.

Fedakarlıkları yüzüne vurmayın:

Sınav stresini kullanmasına izin vermeyin: Birçok öğrencinin sınava kısa bir süre kala tepkiselleşebildiğini veya alıngan olduğunu söylemiştik. Kolaylıkla sesini yükseltmek, gereksiz yere ağlamak, kapıları biraz sertçe vurmak olağan karşılanabilir. Ancak öğrenci negatif duygularını bu şekilde yansıtırken bile belirli sınırların içinde kalabileceğinin farkında olmalıdır.

Sınav yaşamın en önemli olayı değil: Sınavı yaşamın tek ve en önemli dönüm noktası gibi algılamak ve bu şekilde ifade etmek var olan olağan kaygıyı daha da arıtır. Sınavlar sadece birer fırsattır. Bu fırsatların bir şekilde telafisi vardır. Aile, öğrenciye sınavın bir ölüm-kalım meselesi olmadığını, yararlanılması gereken bir fırsat olduğunu, bu fırsat kaçırılsa bile hayatta başka fırsatların onu beklediğini, bir kapı kapanırsa başka bir kapının açılacağını, bu sınavı kazanmanın hayatta başarılı ve mutlu olmak için tek yol olmadığını anlatmalıdır.

Sınava hazırlanma ve sınav sırasında yaşadıkları tüm zorlukları hayal edip bir an kendinizi çocuğunuzun yerine koymaya çalışın. Onun yaşadığı zorlukları anlamaya çalışın. “Çalışırsan her şeyin üstesinden gelirsin” sözünü sıkça tekrarlamaktan lütfen vazgeçin.
Sınavın yaklaşmakta olduğunu sürekli çocuklarınıza hatırlatmayın.

Beklentilerinizi sürekli tekrarlamayın:Bunu mutlaka başarmalısın. ” “Başarılı olacağını biliyoruz.” Bizi mahcup etme. Kazanman gerekir. Kazanacağını biliyoruz." şeklindeki yaklaşımlar, çok sık tekrarlanırsa, öğrenci kendini bir kuşatılmışlık altında hissedecek; mutlaka başarmak zorunda olduğuna inanmaya başlayacaktır. Bu arada ‘Ya başaramazsam ?" düşünceleri devreye girebilecektir.

Yapamadıkları üzerinde değil “ Oturup Ders Bile çalışamıyorsun , ne zaman otursan bir bahane ile kalkıyorsun , bakalım sınavda ne yapacaksın” demek yerine yapabildikleri üzerinde durun;“ Kendi başına oturup ders çalışman çok hoşuma gitti, seninle gurur duydum Belki ilk başta zorlanabilirsin ama hiç moralini bozma bununda üstesinden gelebilirsin “ tarzında motive edici konuşmalar yapın ki takdir edilen davranışlar daha sık gösterilsin.

Yapıcı eleştiride bulunun: “ Okuldaki notlarında ve yapılan deneme sınavlarında düşük notlar almışsın. Hiç Ders Çalışmıyorsun. Başaramayacaksın. Emeklerimize yazık” DEMEK YERİNE “ Okulda ve deneme sınavlarında düşük not olmanın nedeni sanırım bu sıralar dersleri ihmal etmen olabilir mi ? ”
Tehditlerden sakının: Anne-Baba olarak Sınavı kazanamaması durumunda yaşayacaklarını bir CEZA olarak göstermeyin. “ Eğer sınavı kazanamazsan …..

Kaygı bulaşıcıdır:Sınav öncesinde öğrencinizi kaygılandıran, telaşlandırıcı tavır ve davranışlardan kaçının. Sizin kaygılı olmanız onlarında kaygı düzeyini arttıracaktır. O nedenle öncelikle kendi kaygı düzeyinizi azaltmaya çalışın.

SINAVA KISA BİR SÜRE KALA
Kitle iletişim araçlarından uzak durun
Sınav öncesi “iyi dilek” telefonları için önlem alın
Olağan üstü davranışlar sergilemeyin

Rehberlik Birimiyle iletişim halinde olun: Sınava hazırlık sürecinde birçok zorlu dönem, sorun, kaygı ile karşılaşabilirsiniz. Bunları aşmanıza yardımcı olabilmemiz için bizimle iletişim halinde olmanız, sorunları gecikmeden bize getirmeniz problemlerin çözümünü kolaylaştıracaktır.

KAYNAKLAR
  • "Sınav stresi ve başetme yöntemleri", Yrd. Doç.Dr. Gaye Saltukoğlu, Haliç Üniversitesi.
  • "Üniversite Öğrencilerinin Bazı Kişilik Özelliklerine Göre Sınav Kaygısının İncelenmesi", DÜNDAR, S.,YAPICI, Ş.,Birol TOPÇU, B.GÜ, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 28, Sayı 1 (2008) 171-186
  • http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=13
  • http://bilincsaglik.com/index.php/rehberlik/sinav-kaygisi
  • http://www.guvender.org.tr/icerik/39-sinav-kaygisiyla-basa-ikma
  • http://www.academichospital.com.tr/tr/sinav-kaygisi
  • www.tomurcukozel.com/rehberlik/Rehberlik-003.ppt

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Öğrenci ve Aile Açısından Sınav Kaygısı, Etkileri ve Neler Yapılmalı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Şükriye KARAHAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Şükriye KARAHAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Şükriye KARAHAN Fotoğraf
Uzm.Psk.Şükriye KARAHAN
Muğla (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi132 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Şükriye KARAHAN'ın Makaleleri
► Sınav Kaygısı Nedir? Aileler Neler Yapabilir? Psk.Aslıhan DEĞERLİ AYTOĞAN
► Sınav Kaygısı ve Aile Psk.Dila HOTLAR
► Lgs' Ye Günler Kala Neler Yapılmalı? Psk.Aslıhan DEĞERLİ AYTOĞAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,964 uzman makalesi arasında 'Öğrenci ve Aile Açısından Sınav Kaygısı, Etkileri ve Neler Yapılmalı' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:32
Top