2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Doğal Afet Sonrası Psikoloji
MAKALE #16223 © Yazan Uzm.Psk.Sinem ÜSTÜN | Yayın Şubat 2016 | 2,404 Okuyucu
DOĞAL AFET SONRASI BİZE NE OLUR?

“Kış gelmiş. Sıcacık evinizde günün yorgunluğunu çıkarmak için uzanmışsınız. Televizyonda çok güzel bir film buldunuz. Eşiniz ve çocuğunuz da yanınızda. Yarın iş çıkışı okuldaki veli toplantısına gideceğinizi hatırlıyorsunuz. “Öğretmenler her zaman memnundu benim çocuğumdan, bir kez daha övgüleri toplayacağım” diyerek gururlanıyorsunuz içten içe. Filmin ilerleyen dakikalarında gözleriniz ağırlaşıyor ve tatlı bir uykuya dalıyorsunuz. Sobanın çıtırtılarını duyuyorsunuz…

Derken aniden yükselen bir ses… Eşinizin çığlığı bu: “Yangın var, yanıyoruz!”…
Ve 3 dakika önceki huzurun, sakinliğin, dengenin, sükunetin ve gelecek hayallerinin yerini bambaşka duygular alıyor. Çok ama çok derin bir korku yaşıyorsunuz önce eşinizi ve çocuğunuzu arıyor gözleriniz. Dehşete kapılıyorsunuz, yangın baş edemeyeceğiniz kadar büyük bir tehdit. Bir sonraki adımda nereye gideceğinizi, nasıl davranacağınızı kestiremiyorsunuz, çaresiz kalıyorsunuz. Yarını değil, sadece o anı düşünüyorsunuz. Tek bir yanlış hamle üçünüzün de hayatına mal olabilir…”

Yukarıda anlatmış olduğum kısa hikâye hepimizin, her an başına gelebilecek bir travmatik olay örneğidir. Travmanın yaşandığı anı az da olsa hissettiren bu olayın devamında, kişide gelişebilecek semptomlar, bir takım davranış değişiklikleri ve nasıl baş edebileceğimizden bahsedeceğim sizlere.

Yangın, insan eliyle bilerek ya da bilmeden oluşturulan travmatik yaşantılardan yalnızca bir tanesi. Olay anı, tıpkı yukarıdaki örnekte yer aldığı gibi çoğu insanda “korku- dehşet- çaresizlik” yaratarak, günlük hayatın rutin işleyişini bozacak şekilde seyreder.
Yangını veya diğer afetleri birebir yaşamamız şart değildir. Başkasının yaşadığı bir afeti duymamız, televizyondan izlememiz, tanık olmamız, öğrenmemiz de bizi etkiler. Afeti yaşayanların etkilenme halkalarını dışarıdan içeriye sayacak olursak; Üçüncül--> İkincil--> Birincil Mağdurlar diye sıralayabiliriz.

Birincil mağdurlar; travmaya doğrudan maruz kalan kişilerdir. Örneğin İzmir’de bir ilkokulun ikinci katındaki 2B şubesinde yaşanmış olan yangından en çok sınıftaki öğrenciler ve öğretmen etkilenir. Bunlar travmanın birincil mağdurlarıdır. İkincil mağdurlar; maruz kalanların aileleri, arkadaşları, yakınları, komşuları, afet çalışanlarıdır. Okuldaki diğer öğretmenler ve diğer sınıflardaki öğrenciler, çocukların ve öğretmenlerin yakınları, hizmetli personel, yangına müdahaleye giden itfaiye ekibi ve sağlıkçılar bu gruba girer. Üçüncül mağdurlar; toplumun geri kalan ve haberi öğrenmiş olan bireylerdir. Aynı şehirdeki ve başka şehirlerdeki tüm okul çalışanları ve öğrenciler, başka şehirlerde yaşayan konuyu haberlerde duymuş olan aynı yaşta çocukları olan veliler, eşi-dostu öğretmen olan kişiler ve toplumun tamamı bu gruba dahildir.

Ayrıca çocuklar, yaşlılar, yoksullar, kadınlar, düşük eğitimliler, afet sonrasında ekonomik ve toplumsal desteklerini kaybedenler ve “bana bir şey olmaz” inancına sahip kişiler afetlerden en çok etkilenen gruplardır.

Herkes elbette aynı olaydan aynı şekilde etkilenmez. Çünkü her birey birbirinden farklıdır. Ayrıca durumdan duruma kişilerin etkilenme dereceleri değişecektir. Örneğin yangının şiddeti, yangına maruz kalınan süre, yangına maruz kalma olayının tekrarlanması (olayı yaşama sıklığı) etkiyi ve gösterilen tepkileri değiştirecektir.
Travmatik olaylar karşısında vücudumuz “savaş ya da kaç” tepkisi verir. Bu iki tepki tüm insanlar için standarttır. Savaş-kaç tepkisi, stres yaratan bir durumda kendimizi korumamızı veya bu durumdan uzaklaşmak ve hayatta kalabilmek için kaçmamızı sağlar. Stres durumlarında vücudumuzda bir takım hormonlar (adrenalin) hızla salgılanır. Bunların salgılanmasıyla bedenimizde ortaya çıkan değişimler, tehlikeli durumlarda bedenimizi tehlikeyle savaşmaya ya da ondan kaçmaya hazırlar. Tüm bu çaba bedenin kendini koruması ve bizi hayatta tutması için yaptığı hazırlıktır.

Hızlı kalp atışı, hızlı soluk alıp-verme, dikkat dağınıklığı, tuvalet ihtiyacı duyma, terleme, bacak kaslarında gerilme, göz bebeklerinde büyüme, ağız kuruluğu, boyun ve omuz kaslarının gerilmesi bedenimizin yaptığı hazırlıktır.

Travmatik olay sırasında verdiğimiz bu tepkiler, eğer biraz da şanslıysak bizi o an gelişen ani ve korkunç olaydan kurtarmış olur. Fakat sonrasında ruhumuzun bizi korumak adına, problem yaşadığımızı bize hissettirmek için ortaya çıkardığı bazı tepkiler olabilir. Bu tepkiler, “anormal durumlardaki normal tepkiler”dir.

Anormal Durumlara Gösterilen Normal Tepkiler Nelerdir?

Bu tepkiler yaş gruplarına göre şu şekilde gruplanabilir:
Yangın gibi bir afetten kurtulan küçük çocuklarda (4-7 yaş); anne babaya yapışma, iştah kaybı, gece kabusları, içe çekilme, alt ıslatma, aşırı öfkeli davranışlar izlenir. Daha büyük yaştaki çocuklarda (7-12 yaş); okul başarısında düşme, iştahta artma veya azalma, okula gitmek istememe, baş ve karın ağrıları, gece yatağını ıslatma gibi davranışlar görülebilir.

Yangın gibi bir afetten kurtulan gençlerde (7-18 yaş) ise; okul başarısında düşme, üzüntü, mutsuzluk, umutsuzluk, sindirim sistemi sorunları, isyankar davranışlar, içe kapanma, öfke patlamaları gözlenebilir.

Yangın gibi bir afetten kurtulan yetişkin (18+) kişilerde; kabuslar, olayı sık sık hatırlama, olayın hatırlatıcılarından kaçınma davranışı, olayla ilişkili korkular, uyku bozuklukları, çabuk öfkelenme, sık sık irkilme-sıçrama, unutkanlık, hayattan zevk almamaya başlama, karamsarlık, boşluk hissi, çökkünlük ve yalnızlaşma gibi davranışlardan bir kaçı veya tümü bulunabilir.

Bu tepkiler travmatik bir olayın ardından, bu olaya maruz kalan hemen herkeste görülebilir. Ancak herkeste aynı tabloyla seyretmez. Bazıları bu tepkilerin bir kısmını hafif düzeyde yaşarken, bazıları yoğun şekilde tamamını yaşayabilir. Bu tepkileri yaşamak, aklınızı kaçırdığınız, hastalandığınız veya kronik şekilde yaşamak zorunda olduğunuz psikolojik bir bozukluğa sahip olduğunuz anlamına gelmez.

Peki bütün bu tepkiler ile kendi kendimize baş edebilir miyiz?


Basit yöntemler ile bu tepkilerin bir kısmını azaltmak mümkündür. Gevşeme egzersizleri yapmak, derin nefes egzersizleri yapmak, kahve- sigara gibi uyarıcılardan uzak durmak, spor yapmak, düzenli uyumak, yaşadığınız olayı çevrenizle olabildiğince çok paylaşmak sizdeki etkileri azaltmak için basit ama etkili yöntemlerdir.

Yukarıda saydığım belirtilerin “normal tepkiler” olduğu unutulmamalıdır. Ancak bu belirtiler 1-1,5 ay süresince artarak devam ediyorsa, çok sayıda ve bir arada görülüyorsa, farklı koşullar altında ortaya çıkıyorsa, günlük hayatın işleyişini bozuyorsa özel bir değerlendirme gereklidir. İşte bu noktada bir uzman desteği almanız gerekir.
Başvurduğunuz uzman kendi alanına göre veya sizin uygun olduğunuz terapi yöntemine göre bir tedavi planı çizer. Psikiyatrist desteği alıyorsanız ilaç tedavisi, terapiste gidiyorsanız psikoterapi ile yürütülür. Ancak önerilen ikisinin birlikte yürütülmesidir. Travma konusunu kapsayan çalışma yöntemlerinin içinde hipnoz, aile terapileri, davranışsal terapiler, analitik terapi yöntemleri sayılabilir. Yapacağınız bu plan çerçevesinde, terapistiniz ile birlikte işbirliği yaparak maruz kaldığınız travmatik yaşantının etkileri üstünde çalışabilirsiniz. Travmanın etkileri elbette kalıcı izler bırakır. Ancak yaşam hiçbir noktada sizi terk etmez. Her daim sizi içine çekmeye devam edecektir. İşte tam da bu nedenle, hayatın içinde olabilmek için, yeniden yaşamaktan keyif alabilmek için, uykularınızı huzurla uyumak için travmanın etkileri ile savaşmalısınız.

Sağlıkla, afetsiz günlere...

Uzman Psikolog Sinem ÜSTÜN YETKİN
Aile ve Çift Psikoterapisti- Aile Danışmanı
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Afet Psikolojisi Psk.Şahin UÇAR
► Doğal Sakinleştirici: Doğru ve Derin Nefes PDF Psk.Ümit ÇİFTÇİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Doğal Afet Sonrası Psikoloji' başlığıyla benzeşen toplam 41 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


06:30
Top