2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Anne Baba Tutumlarının Çocuklardaki Davranışlar Üzerindeki Etkileri
MAKALE #16405 © Yazan Uzm.Psk.Alpaslan KESKİN | Yayın Mart 2016 | 6,379 Okuyucu
Çocuk dünyaya geldiği an ilk etkileşimde bulunduğu kişiler aile bireyleri ve özellikle ana ve babasıdır. Bu etkileşim çocuğun tüm yaşamı boyunca devam eder. Aile, çocuğun kişilik yapısının temellerinin atıldığı ve gelişimsel açıdan önemli dönemlerin yaşandığı bir ortamdır. Çocuğun kişilik yapısının oluşmasında ana ve baba etkisinin önemli bir yeri ve değeri vardır. Özellikle psikanalitik yaklaşıma göre çocuğun yakın çevresindekilerle ilk ilişki ve etkileşimlerinin kişilik gelişmesinde büyük bir önemi olduğu vurgulanmaktadır. Ana ve babanın çocuk üzerindeki etkisi sadece kişilik yapısının şekillenmesinde değil ilerdeki yıllarda çocuğun eğitim yaşantısı, meslek seçimi gibi birçok alanda da kendini göstermektedir. Bu durum ana-babanın çocuk üzerindeki önemini açıkça ortaya koymaktadır (Yörükoğlu, 1979). Çocuğun kişilik yapısı, ruh sağlığı ve çevresine uyum biçimi ile ana-baba tutumu arasında sıkı bir ilişkinin olması ana-baba tutumlarının etkileriyle ilgili araştırmaları gerekli kılmaktadır. Günlük yaşamda çok değişik ana-baba tutumlarıyla karşılaşmaktayız. Örneğin, çocuğuna içten sevgi ve saygı duyan, her konuda ona rehberlik eden ana babaların yanında, çocuktan mutlak itaat isteyen, onlarla tartışmadan, anlaşmadan, kendileri tarafından konulan kural ve emirleri çok sıkı bir şekilde uygulayan ya da çocuğunu ihmal eden ana-babalar vardır. Çocuğunu her hareketinde serbest bırakan ana-babaların yanında çocuğuna karşı baskı ve yasaklara dayanan bir disiplini benimseyen, hatta dayak atan ana-babalar da vardır. Farklı anne-baba tutumları çocuğun psikolojik belirtilerini nasıl etkilemektedir konusunun aydınlatılması çocuğun daha iyi yetiştirilmesi ve hayata hazırlanması açısından önem taşımaktadır. Demokratik olmayan, aşırı koruyucu, otoriter ve aşırı izin verici anne baba tutumlarının çocuklar üzerinde olumsuz etki oluşturduğu araştırmalarla ortaya konmuştur.

ANNE BABA TUTUMLARI

Anne babaların çocuklarına karşı uyguladıkları tutumlar çeşitli şekillerde sınıflandırılmakla birlikte, anne baba tutumları burada demokratik anne baba tutumu, koruyucu/ istekçi anne baba tutumu ve otoriter anne baba tutumu olmak üzere dört başlık altında gruplandırılarak ele alınacaktır.

Demokratik anne baba tutumu, çocukların kişilik gelişimi için en uygun olan tutumdur. Bu tutumu uygulayan anne babalar çocuklarına koşulsuz saygı ve sevgi gösterirler. Çocuklarını hem denetler hem de onların ihtiyaçlarının karşılanmasına olanak tanırlar. Anne babaların davranışları birbiriyle tutarlı, kararlı ve güven vericidir. Belli sınırlar içinde çocukların bazı davranışları yapmalarına izin verilir ve böylece onların sorumluluk duygusunun gelişmesine uygun ortam hazırlanmış olunur. Anne babalar her çocuğun kendine özgü bir gelişim kapasitesi olduğunu bilir, bu nedenle çocukların özgürce gelişmesi, yeteneklerini ortaya çıkarması ve kendini gerçekleştirmesine izin verilir (Baumrind, 1966).

Çocuğun ihtiyaç ve gelişim düzeyinin dikkate alındığı, höşgörü, anlayış ve sınırlamaların bir denge içinde olduğu aile ortamı çocukların gelişimi için önemlidir (Sezer, 2010).
Koruyucu/ istekçi anne baba tutumunda, anne babalar çocukları aşırı korur ve denetlerler. Çocukların yapabileceği pek çok şey anne baba tarafından yapılır ve böylece çocukların yaşayarak öğrenmelerinin önüne geçilmiş olunur. Her konuda gereğinden fazla müdahale edilerek, çocukların kendilerine yeter hale gelmelerine ve kendilerine güvenmeyi öğrenmelerine engel olunur (Navaro,1989). Böylece kendi başına karar veremeyen, bağımlı çocuklar yetiştirilir (Kulaksızoğlu, 1998).

Koruma-himaye etme tutumu normal bir anne-baba tutumudur. Ancak kollama ve koruma davranışını çocuğun kendini gerçekleştireceği faaliyetleri engelleyecek şekilde yaygınlaştırmak “aşırı himayeci” olarak davranmak demektir. Bu tutumu sergileyen ebeveyn, çocuğun gelişimine has özgürlükleri kazanmasını engelleyecek şekilde ona nasıl davranması, neleri yapması gerektiğini dikte eder. Bu anne-babalar çocuklarını kendilerinin bir uzantısı gibi görmekte ve onlarla duygusal yoksunluklarını gidermek istemektedirler. Bu aileler çocuğun anne-babasının kontrolünde daha çok tutulmakta, bağımsız ve ayrı bir birey olma yolundaki çabaları ebeveyn tarafından daha çok engellenmektedir (Kulaksızoğlu, 2004).

Otoriter anne baba tutumunda, anne babalar çocuğun gelişim düzeyini, kişilik özelliklerini ve isteklerini dikkate almadan, çocuktan kendilerinin uygun gördüğü gibi davranmalarını isterler. Çocuklar çok sık cezalandırılır. Böyle bir ortamda büyüyen çocuklar öfke ve kızgınlık gibi duygu ve düşüncelerini açıkça belirtemezler. Otoriter tutumun çocuklarda bağımsız kişilik gelişimini engellediği, özellikle erkek çocuklarda saldırganlık düzeyini arttırdığı ve benlik saygısı düzeyini düşürdüğü görülmektedir (Martin, 1983).

İzin verici Anne baba tutumu gösteren ailelerde ise çocuğa sınır koyma söz konusu değildir, nadiren disiplin uygulanır, bu aileler de sıcak ve kabule yatkın ve genellikle çocuğa koşulsuz destek sunarlar, çocuk tam bir serbestlik içindedir ve aile tarafından mutlak bir kabul söz konusudur (Baumrind 1967).

ANNE-BABA TUTUMLARI İLE ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN DAVRANIŞ BOZUKLUĞU İLİŞKİSİ

Çocukların davranış problemleri göstermelerinde, anne baba- çocuk arasındaki karşılıklı etkileşimin rolü çok önemlidir. Anne-baba arasındaki anlaşmazlıklar, aile bütünlüğünün bozulması, çocuğun stresli bir aile ortamı içinde yetişmesi, yoksulluk, baba yokluğu, ailenin çocukla yeteri kadar ilgilenmemesi, çocuğun uzun süre aile dışında yetiştirilmesi, çocuğun ebeveynlerinden biri tarafından terk edilmesi, gibi nedenler çocukları olumsuz etkileyerek, alt ıslatma, tırnak yeme, yalan söyleme, inatçılık, okula gitmek istememe, iştahsızlık ve çalma gibi davranış problemlerine yol açabilmektedir (Sezer, 2006). Annede görülen ruhsal problemler, çocuğun anneden yeterli ilgi ve sevgiyi bulamamasına ve dolayısıyla çocukta davranış problemlerinin ortaya çıkmasına, duygusal ve bilişsel gelişiminde duraklamaya, bedensel rahatsızlıklara, depresyona, anksiyete ve korkulara, düşmanlığa, saldırganlığa, okula uyum gösterememe, dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi davranış problemlerine neden olabilmektedir (Gürşimşek ve ark., 2006). Örneğin öfke ve saldırganlık tepkisi, bebek ve küçük çocuklarda, bir kimse ya da olay tarafından engellendiklerinde ve hareketlerine sık sık karışıldığında, ayrıca giriştikleri eylemler durmadan baltalandığı zaman ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, öğrenme ve modeli örnek almanın saldırganlığın oluşumu üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır. Ayrıca, çocukların belli durumlarda gösterdikleri saldırgan davranışları ana babaları tarafından da pekiştirilirse, çocuğun saldırganlığı bir kişilik özelliği oluncaya kadar genellenebilmektedir (Başal, 2012).

İnsanı bir bütün olarak ele aldığımızda onun zihinsel ve mantıksal yönü kadar duygularının da önemli olduğunu görürüz. Çocuğun öğrenmesi ve akademik başarısı için sahip olduğu duygular oldukça önemlidir. Akıllıca verilen kararlarda, berrak, net düşünme süreçlerinde duyguların önemli bir yeri vardır. Bunun yanı sıra duyguların düşünmeyi bozma gücüne sahip olduğunu da görüyoruz. Limbik sistemden gelen güçlü duyuşsal sinyaller (kaygı,öfke, vb.) sinirsel statikler yaratarak yüksek beyin merkezlerindeki düşünme süreçlerini sabote edebilir. Bu nedenle siniri bozulan birey doğru düzgün düşünemez. Nitekim sürekli biçimde duyuşsal baskıya uğramış olan çocukların zihinsel yeteneklerinde, öğrenme becerilerinde bozukluklar ve yetersizlikler ortaya çıkar (Öner, 1996). Ana-baba ve öğretmenlerin “Çocuklarımızın mutlu ve başarılı olması için neler yapmalıyız?” sorusunun yanıtı çocuklara kazandırılacak duygulardan aranmalıdır. Çünkü araştırma bulguları açıkça göstermektedir ki ana-babalar tutum ve davranışlarıyla çocuklarına haz, neşe ve mutluluk gibi olumlu duygular kazandırabilecekleri gibi kaygı, elem, üzüntü gibi olumsuz duygular da kazandırabilirler. Öğrenciler çeşitli psikolojik sıkıntıları yüzünden kapasitelerini en üst düzeyde kullanamamakta ve okuldaki eğitim-öğretim etkinliklerinden yeteri kadar yararlanamamaktadırlar. Bu bakımdan çocuğuyla sağlıklı iletişim kurabilen, tutum ve davranışlarıyla çocuklarında olumsuz duyguların oluşmasına fırsat vermeyen ve çocuklarına olumlu duygular kazandırarak onların mutlu ve başarılı bir birey haline gelmelerine yardımcı olabilen demokratik tutumlu ana-babaların varlığı çocuk için önem taşımaktadır.

Ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkinin kalitesi, ebeveynin etkileşim içinde bulunduğu çevre özellikleri, eğitimsel, bilişsel, davranışsal, emosyonel ve sosyal karakteristiklerinden etkilenir. Burada, ebeveynin kişiliği ve duygusal durumu önem kazanır.

Bir insan bebeklikten ve ilk çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe özel davranış özelliklerini kazanarak ulaşmaktadır. Bu davranışları kazanırken ailenin çocuğu yetiştirme tarzı büyük rol oynamaktadır.

Ebeveyni tarafından sürekli azarlanan, çok fazla korunan ve kollanan, inisiyatif kullanmasına izin verilmeyen, yetersiz ya da beceriksiz olduğu kendilerine hissettirilen çocuklar ilerideki yaşamlarında utangaç, çekingen, ürkek, kendi başlarına karar veremeyen, sosyal ilişkiler kurmakta zorluk çeken yetişkinler olarak topluma katılmaktadırlar. Aşırı utangaçlık duygularıyla büyüyen çocuk, başkaları karşısında utanma duygusundan kendini kurtaramamakta, dolayısıyla insanlarla iletişim kurma konusunda çeşitli sıkıntılar yaşamakta ve hata yapma kaygısı meydana gelmektedir. Bu kaygıda bireyi toplumdan uzaklaştırmaktadır (Yüksel, 2002). Aile, çocuğun yaşamının ilk yıllarında yüz yüze ilişkilerin en güçlü, en yoğun olduğu birincil gruptur. Bu nedenle çocukların kendilerine özgü olarak geliştirdikleri tutum ve davranışlarda aile, büyük ölçüde onların davranışlarını belirleyici bir etkiye sahiptir (Öztemel, 2009).

Bir başka davranış bozukluklarının altında yatan neden olarak görülen kendilik algısı ise öğrenmeyle yakından ilişkilidir. Kendilik algısının gelişimini anne baba desteği, çevreden gelen geri bildirimler, pekiştirmeler, olumlu ya da olumsuz tüm yaşantılar etkilemektedir (Kaplan, 1995). Olumsuz yaşantılar bireylerde depresif yakınmalara, geleceğe karşı ümitsizlik, olumsuz kendilik algısına, sigara ve alkol kullanma gibi alışkanlıklarda artışlara neden olabilmektedir (Özen, 2007).

Çocuğun ebeveyniyle kurduğu ilişkinin, ebeveyninin patolojik özelliklerinden etkilenmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle çocuklardaki davranış bozuklukları oluşumunda risk faktörü olan aile ve ebeveyn özellikleri kapsamında; ebeveynlerin patolojik özelliklerinin ele alınmasının, sorunlu davranışların araştırılmasında önemli olduğu düşünülmektedir. Bu ilişkileri ortaya koyacak bir çalışmanın, özellikle ülkemizde üzerinde az çalışılmış olan ebeveynlerin patolojik ve karakter özellikleri alanına önemli veriler kazandıracağı umulmaktadır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Anne Baba Tutumlarının Çocuklardaki Davranışlar Üzerindeki Etkileri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Alpaslan KESKİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Alpaslan KESKİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Alpaslan KESKİN Fotoğraf
Uzm.Psk.Alpaslan KESKİN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi13 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Alpaslan KESKİN'in Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Anne Baba Tutumlarının Çocuklardaki Davranışlar Üzerindeki Etkileri' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:52
Top