2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Anne-Baba Beni Görün Lütfen!
MAKALE #16509 © Yazan Psk.Ayşenur KARAKÜLAH | Yayın Nisan 2016 | 3,151 Okuyucu
ANNE-BABA BENİ GÖRÜN LÜTFEN!

Çocuklarımız çevreleri tarafından görülmek isterler. Nasıl yani biz zaten Çocuklarımız çevreleri tarafından görülmek isterler. Nasıl yani biz zaten görüyoruz çocuklarımızı diye düşünebilirsiniz. Bizler daha çok çocuklarımızın kirlenmiş/yamulmuş/yırtılmış kıyafetlerini, yapmadıkları ödevleri, izledikleri televizyonları, yemedikleri yemekleri, toplamadıkları odaları, çalışmadıkları dersleri ve daha başka bunun gibi birçok şeyleri görüyoruz. Görmek demek bu değildir, görmek demek çocuğumuzun o gün bir kediyi sevdikten sonraki gözündeki pırıltısını fark etmek, keyifle oyun oynarken yırtmış olduğu kıyafetini onu oynadığına pişman etmeden beraber keyifle dikmek, arkadaşıyla kavga ettiğinde kim bilir sen ne yaptın demeden onun üzüntüsüne ortak olabilmek, ona her daim bir şeyleri nasihat etmek yerine onun yaşantısına girerek onu anlamaya çalışabilmektir...

Devamlı kuralların geçerli olduğu bir evde bir çocuğun kendisini ortaya koymasını, yeni bir şeyler üretmesini ya da kendini ifade etmesini bekleyemeyiz. Hep kendisine söylenen şeyi yapmaya hazır, başkasının yönlendirmesi olmadan bir iş yapmayı öğrenemeyen çocuklar yetişir. Elbette kurallar olacak, ama bu kurallar çocuğun merak duygusunu öldürmeden, monoton bir hayat geçirmesine ön ayak olmadan, kendi kendine de sorumluluklar almayı becerebilen mutlu çocuklar yetiştirmeye yönelik kurallar olmalı. ...

Hayatlarımızın odak noktasına, merkezine koyduğumuz kişi/nesne/değer çok önemli. Bir çocuk okula başlayınca odak noktası hem anne-baba hem çocuk için okul-ders olabiliyorken, ortaokulda TEOG’a dönüşüyor, lisede üniversite sınavı, sonra üniversite, sonra…. Gördüğümüz gibi her zaman hayatımızın merkezine koyacağımız bir şeyler çıkıyor ancak üniversiteyi bitirmiş bir kişi geri dönüp baktığında ilkokul 2. Sınıfın 2. Döneminde verilmiş herhangi bir ödevini hatırlamayacaktır ama orada annesinden yemiş olduğu azarı ya da ödev yapmadığı için kendisine verilen cezayı hatırlayacak ve bu çok da hoş duygular hissettirmeyecektir. Aynı şekilde diğer açıdan bakarsak bir yetişkin için küçüklük anılarına döndüğünde anne babasının kendisini anladığı, beraberce eğlendikleri, duygusal anlamda doyurulmuşluk hissi olduğu zamanları hatırlamak o kişide çok güzel minnet ve mutluluk hissi oluşturacaktır. Şimdi soruyorum, değer mi çocuğumuz bir denemeden az net çıkardığında, ödevini yapmadığında onu kırmaya? Tabii ki değmez. Bu demek değil ki çocuklar ödev yapmasın, kafalarına göre takılsın. Çocuklarımızla etkin bir iletişim kurduğumuz, kaliteli vakit geçirdiğimiz zaman çocuk zaten sorumluluk alıp, yapacak üstüne düşenleri. Düşük puan aldığında anne-babasından korkan bir çocuk yerine –burada çocuk için amaç yüksek net almak değil, anne/baba/öğretmeni memnun edip onların öfkesini üstüne çekmemektir- bu düşük puandan hiçbir korku ve kaygı gütmeksizin kendine ders çıkaran bir çocuk çok daha sağlıklı yetişen bir çocuk olacaktır. ...

Sevgili anne-babalarımız evet dersler, ödevler, sınavlar çok önemliler bununla beraber daha önemli olan bir şey var ki o da, sorumluluklarının farkında olan, ailesiyle vakit geçirmeyi seven mutlu çocukların yetişmesi. Bizim sadece görülmeye ihtiyacı olan, duygusal anlamda doyurulmayı bekleyen, duygularının konuşulmasına müsaade edilmeyi bekleyen çocuklarımız var. Bırakın, onlar mutlu ve güvende hissettiklerinde zaten ardından yeterli bir başarı gelecektir!

görüyoruz çocuklarımızı diye düşünebilirsiniz. Bizler daha çok çocuklarımızın kirlenmiş/yamulmuş/yırtılmış kıyafetlerini, yapmadıkları ödevleri, izledikleri televizyonları, yemedikleri yemekleri, toplamadıkları odaları, çalışmadıkları dersleri ve daha başka bunun gibi birçok şeyleri görüyoruz. Görmek demek bu değildir, görmek demek çocuğumuzun o gün bir kediyi sevdikten sonraki gözündeki pırıltısını fark etmek, keyifle oyun oynarken yırtmış olduğu kıyafetini onu oynadığına pişman etmeden beraber keyifle dikmek, arkadaşıyla kavga ettiğinde kim bilir sen ne yaptın demeden onun üzüntüsüne ortak olabilmek, ona her daim bir şeyleri nasihat etmek yerine onun yaşantısına girerek onu anlamaya çalışabilmektir...

Devamlı kuralların geçerli olduğu bir evde bir çocuğun kendisini ortaya koymasını, yeni bir şeyler üretmesini ya da kendini ifade etmesini bekleyemeyiz. Hep kendisine söylenen şeyi yapmaya hazır, başkasının yönlendirmesi olmadan bir iş yapmayı öğrenemeyen çocuklar yetişir. Elbette kurallar olacak, ama bu kurallar çocuğun merak duygusunu öldürmeden, monoton bir hayat geçirmesine ön ayak olmadan, kendi kendine de sorumluluklar almayı becerebilen mutlu çocuklar yetiştirmeye yönelik kurallar olmalı. ...

Hayatlarımızın odak noktasına, merkezine koyduğumuz kişi/nesne/değer çok önemli. Bir çocuk okula başlayınca odak noktası hem anne-baba hem çocuk için okul-ders olabiliyorken, ortaokulda TEOG’a dönüşüyor, lisede üniversite sınavı, sonra üniversite, sonra…. Gördüğümüz gibi her zaman hayatımızın merkezine koyacağımız bir şeyler çıkıyor ancak üniversiteyi bitirmiş bir kişi geri dönüp baktığında ilkokul 2. Sınıfın 2. Döneminde verilmiş herhangi bir ödevini hatırlamayacaktır ama orada annesinden yemiş olduğu azarı ya da ödev yapmadığı için kendisine verilen cezayı hatırlayacak ve bu çok da hoş duygular hissettirmeyecektir. Aynı şekilde diğer açıdan bakarsak bir yetişkin için küçüklük anılarına döndüğünde anne babasının kendisini anladığı, beraberce eğlendikleri, duygusal anlamda doyurulmuşluk hissi olduğu zamanları hatırlamak o kişide çok güzel minnet ve mutluluk hissi oluşturacaktır. Şimdi soruyorum, değer mi çocuğumuz bir denemeden az net çıkardığında, ödevini yapmadığında onu kırmaya? Tabii ki değmez. Bu demek değil ki çocuklar ödev yapmasın, kafalarına göre takılsın. Çocuklarımızla etkin bir iletişim kurduğumuz, kaliteli vakit geçirdiğimiz zaman çocuk zaten sorumluluk alıp, yapacak üstüne düşenleri. Düşük puan aldığında anne-babasından korkan bir çocuk yerine –burada çocuk için amaç yüksek net almak değil, anne/baba/öğretmeni memnun edip onların öfkesini üstüne çekmemektir- bu düşük puandan hiçbir korku ve kaygı gütmeksizin kendine ders çıkaran bir çocuk çok daha sağlıklı yetişen bir çocuk olacaktır. ...

Sevgili anne-babalarımız evet dersler, ödevler, sınavlar çok önemliler bununla beraber daha önemli olan bir şey var ki o da, sorumluluklarının farkında olan, ailesiyle vakit geçirmeyi seven mutlu çocukların yetişmesi. Bizim sadece görülmeye ihtiyacı olan, duygusal anlamda doyurulmayı bekleyen, duygularının konuşulmasına müsaade edilmeyi bekleyen çocuklarımız var. Bırakın, onlar mutlu ve güvende hissettiklerinde zaten ardından yeterli bir başarı gelecektir!
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Anne-Baba Beni Görün Lütfen!" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Ayşenur KARAKÜLAH'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Ayşenur KARAKÜLAH'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Ayşenur KARAKÜLAH'ın Makaleleri
► Sakın Beni Bırakma Anne! Psk.Dnş.İsa Özgür ÖZER
► Anne Baba Tutumları Psk.Büşra ÇOLAK YILMAZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Anne-Baba Beni Görün Lütfen!' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► İşgal mi İhmal mi? Mart 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:11
Top