2007'den Bugüne 92,232 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,964 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sınav Kaygısında Eye Movement Desensitization And Reprocessing Uygulaması: 3 Olgunun Sunumları
MAKALE #16925 © Yazan Dr.Onur Okan DEMİRCİ | Yayın Temmuz 2016 | 2,670 Okuyucu
GİRİŞ: Sınav kaygısı bir dönem sosyal fobi başlığı altında tartışılmışsa da tanısal sınıflandırması belirsizliğini korumaktadır. Özellikle kişinin geleceğini etkileyen veya seçimlerini belirleyen sınavlar stres faktörü olabilmektedirler (1). Makul seviyelerdeki sınav kaygısı başarıyı olumlu etkileyebilirken yüksek seviyelerdeki kaygı durumu sınav sonuçlarını olumsuz etkileyebilir (2). Sınav kaygısı, sınav ortamında ortaya çıkan, kişinin olağan performansını sergilemesini engelleyen duyusal, bilişsel ve davranışsal özelliklere sahip olan, kişide gerginlik yaratan bir durumdur. Sınav kaygısının, kişinin kendisi ile ilgili başaramayacağına dair iç konuşmalarının veya düşüncelerinin olduğu bilişsel boyutu ve otonom sinir sisteminin uyarılması ile terleme, ateş basması, kalp çarpıntısı, yüz kızarması, bulantı, gerginlik gibi semptomların oluştuğu fiziksel boyutu vardır. Spielberger’ in ¨süreklilik- durumluk sınav kaygısı modeli¨ ne göre sınav kaygısı düzeyi yüksek olan kişiler sınav ortamlarını kendileri için tehdit olarak algılamalarına neden olan uyaranlara karşı çok duyarlıdırlar. Bu kişilerin durumluk tepkileri ise hoşa gitmeyen, heyecanlı, yıkıcı tepkilerdir ve bu kaygı durumu ile başa çıkma yöntemleri yapıcı değildir (3). Sınava girecek kişinin başkalarının gözünde kendini ¨çok zeki¨, ¨çok çalışkan¨ gösterme amacı olması ve sınav sonucunun bunu bozabileceğini düşünmesi kaygı durumu yaratabilir (4). Sınav kaygısına neden olan sebepleri araştıran çalışmalarda geçmiş deneyimler, ders yükü, inanışlar, zaman yönetimi, aile ve öğretmen tutumlarının rol oynayabileceği gösterilmiştir (5, 6).
Sınav kaygısının azaltılabilmesi veya giderilebilmesi için gevşeme teknikleri, sistematik duyarsızlaştırma, bilişsel yeniden yapılandırma, dikkat-konsantrasyon eğitimi, çalışma becerileri eğitimi, imgeleme teknikleri, hipnoterapi ve Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) gibi yöntemler önerilmektedir (7).

OLGU 1: B.Ö., 13 yaşında, ilköğretim 7. Sınıfta, kız öğrenci, anne ve babası eşliğinde polikliniğe sınavlar esnasında ortaya çıkan yoğun endişe, mide bulantısı, heyecan şikayetleri nedeni ile başvurdu. Hastanın alınan detaylı öyküsünde dahiliye başvuruları sonucunda herhangi bir organik neden saptanmadığı ve bu şikayetlerinin 1 yıldan uzun süredir mevcut olduğu ve sıkıntısı ile ilgili herhangi bir medikal tedavi almadığı öğrenildi. Aileden alınan öyküye göre hastanın sınıfta diğer öğrenciler arasında başarılı olduğu fakat sınıf birincisi olan başka bir arkadaşı ile sürekli yarış halinde olduğu, kendisinin sınıf ikincisi olmayı kaldıramadığı öğrenildi. Ailenin başarı konusunda tutumu sorgulandığında ise anne ‘hadi bu sefer yapacaksın’ gibi söylemlerde bulunurken babanın ‘yine birinci olamadın mı’ gibi söylemleri olduğu öğrenildi. Hastanın çok sayıda olumsuz düşüncesinin bulunması nedeni ile EDMR uygulanmasına karar verildi. Toplamda 3 seans EMDR uygulaması yapıldı. Hastaya seanslar öncesinde, tedavi tamamlandıktan 2 hafta sonrasında ve tedavi bitiminden 12 hafta sonra olmak üzere üç kez Spielberger tarafından geliştirilen, Türkçe’ ye uyarlama çalışması 1989’ da Öner N. Tarafından yapılan ‘Sınav Kaygısı Envanteri (SKE)’ uygulandı.
1.Seans: Hastanın daha önce belirlediği güvenli yerin ve gevşeme egzersizlerinin test edilmesi amacı ile kişinin rahatsızlık düzeyini belirleyen Subjective Units of Disturbance (SUD) seviyesi 10 üzerinden 3 veya 4 olan bir anısı ile seanslara başlandı. İlk anıda rahatlıkla SUD seviyelerinin 0’ a inmesi üzerine en son yaşanan sınav kaygısı ile ilgili anının görüntüleri ile seansa devam edildi. Hasta bu anısında olumsuz düşüncesini ‘yine başaramam’, inanmak istediği olumlu düşüncesini ise ‘başarabilirim’ olarak belirledi. SUD seviyesini 10, olumlu düşüncesine olan inancını belirleyen Validity of Cognition (VOC) seviyesini ise 7 üzerinden 1 olarak belirledi. Sınav anı imajinasyonu esnasında hissettiği duyguyu ‘kaygı’ olarak ifade ederken, yaşadığı fiziksel belirtiyi ‘mide bulantısı’ ve ‘boğazda düğümlenme hissi’ olarak belirtti. Seçilen anının işlenmesi sürecine göz hareketleri ile başlandı. SUD düzeyleri giderek düşmeye başladı. SUD seviyesi düşerken hastanın aklında canlanan daha eski sınav kaygısı yaşadığı anlar işleme sürecine alındı. Seans süresinin dolması nedeni ile iki gün sonrasına randevu verilerek ilk seans sonlandırıldı.
2.Seans: Bir önceki seansın kısa bir değerlendirilmesi yapıldı. Seanslara hastanın sınav kaygısı yaşadığı görüntüler ile devam edildi. Hasta göz hareketleri sonrasında başaramazsa tanıdığı insanların kendisi hakkında aptal olduğunu düşüneceklerini belirtiyordu. Özellikle babasının ona ‘yine mi başaramadın’ şeklinde çıkışacağını söylüyordu. Bu düşünceler nedeni ile SUD düzeyi azalmışken tekrar 10 seviyesine yükseldi. Bunun üzerine hastanın babası ile ilgili yaşadığı sıkıntılı anılara odaklanıldı. Hastanın olumsuz ve olumlu düşünceleri geçerliğini korumaktaydı. Göz hareketleri ile duyarsızlaştırma işlemi bu kez baba ile ilgili anılar için uygulanmaya başlandı. Hasta kendi ifadesi ile sık sık kendini aptal gibi hissettiğini belirtiyordu. İşleme sürecinde SUD düzeyleri giderek düşmeye başlamıştı. Seans süresinin bitmesi nedeni ile iki gün sonrasına randevu verilerek seans sonlandırıldı.
3.Seans: Bir önceki seansın kısa bir değerlendirilmesi yapılarak seanslara kalındığı yerden devam edildi. Hastanın sık sık kendisini aptal gibi hissettiğini belirttiği anıların imajinasyonu ve bu imgelerin göz hareketleri ile duyarsızlaştırılması ile sürece devam edildi. Her yeni gelen anı ile çalışılırken hasta, yaklaşık 1.5 yıl önce öğretmeni ile yaşadığı bir diyaloğu hatırladı. Bu anıda kötü geçen bir sınav sonrası öğretmeninin kendisine ‘üzme kendini demek ki kapasiten bu kadarmış’ demesi sonucu tüm gün ağladığını ve kendini ilk kez o anda aptal gibi hissetmeye başladığını anlattı. Bu anı ile çalışılmaya devam edilmesine karar verildi. Hasta olumsuz düşüncesini ‘aptalın biriyim’, olumlu düşüncesini ise ‘en az diğerleri kadar zekiyim’ olarak değiştirmeyi tercih etti. Bu anı için SUD seviyesini 10, VOC seviyesini ise 4 olarak belirledi. İmajinasyon sırasındaki duygusunu ‘üzüntü’ olarak tarif ederken yaşadığı fiziksel semptomu ‘boğazda düğümlenme hissi’ olarak belirtti. ‘Kötü öğretmen’ olarak adlandırdığı bu anı için göz hareketleri ile duyarsızlaştırma işlemine devam edildi. Devam eden süreçte ‘kötü’ olarak adlandırdığı öğretmeni ile ilgili konuşmalarımızda, öğretmenin aslında iyi niyet ile böyle bir cümle kurduğunu fakat bazen yetişkinlerin bile istemeden de olsa hata yapabilecekleri düşüncesini geliştirdi. Duyarsızlaştırma aşamasında SUD seviyesi ‘0’ a gerileyen hastanın yeniden işleme sürecinde VOC seviyesi ‘7’ ye yükseldi. Hasta üzüntü duygusunun ve belirttiği boğazda düğümlenme hissinin tamamen kaybolduğunu söyledi. Daha önceki anılar birer birer gözden geçirilerek kalan sıkıntılar üzerine çalışıldı. Tüm anılarda SUD seviyeleri ‘0’ a gerilerken, VOC seviyeleri ‘7’ ye yükseldi. Şikayetlerinin tamamen düzeldiğini belirten hasta kontrol görüşmelerine çağrılmak üzere EDMR seansları sonlandırılarak evine gönderildi. Yapılan kontrol görüşmelerinde sınavlarda artık sıkıntı yaşamadığını, deneme sınavlarında ve ders sınavlarında yükselme kaydettiğini belirtti. Tedavi sonrası 3. ay kontrolünde şikayetlerinde tekrarlama olmadığı öğrenilen hastaya üçüncü kez SKE uygulanarak görüşmelere son verildi.
OLGU 2: M.A., 12 yaşında, ilköğretim 6. sınıfta, erkek öğrenci, anne ve babası eşliğinde polikliniğe sınavlar esnasında ortaya çıkan yoğun kaygı ve heyecan şikayetleri ile başvurdu. Hastanın detaylı öyküsünde rutin tetkik ve muayeneler sonucu herhangi bir organik neden saptanmadığı, şikayetlerinin yaklaşık 6 aydır mevcut olduğu ve herhangi bir medikal tedavi almadığı öğrenildi. Aileden alınan öyküye göre hastanın yeterince ders çalışmasına rağmen sınavlarda gereken başarıyı gösteremediği öğrenildi. Hastanın çok sayıda olumsuz düşüncesinin bulunması nedeni ile EDMR uygulanmasına karar verildi. Toplamda 2 seans EMDR uygulaması yapıldı. Hastaya seanslar öncesinde, tedavi tamamlandıktan 2 hafta sonrasında ve tedavi bitiminden 12 hafta sonra olmak üzere üç kez SKE uygulandı.
Seans 1: Hastanın daha önce belirlediği güvenli yerin ve gevşeme egzersizlerinin test edilmesi amacı ile SUD seviyesi ‘4’ olan bir anısı ile seanslara başlandı. İlk anıda rahatlıkla SUD seviyelerinin ‘0’ a inmesi üzerine en son yaşanan sınav kaygısı ile ilgili anının görüntüleri ile seansa devam edildi. Hasta bu anısında olumsuz düşüncesini ‘yine başaramam’, inanmak istediği olumlu düşüncesini ise ‘başarabilirim’ olarak belirledi. SUD seviyesini ‘10’, VOC seviyesini ise ‘1’ olarak belirledi. Sınav anı imajinasyonu esnasında hissettiği duyguyu ‘kaygı’ olarak ifade ederken, yaşadığı fiziksel belirtiyi ‘ellerde titreme’ olarak belirtti. Seçilen anının işlenmesi sürecine göz hareketleri ile başlandı. SUD düzeyleri giderek düşmeye başladı. SUD seviyesi düşerken hastanın aklında canlanan daha eski sınav kaygısı yaşadığı anlar işleme sürecine alındı. Seans süresinin dolması nedeni ile üç gün sonrasına randevu verilerek ilk seans sonlandırıldı.
Seans 2: Bir önceki seansın kısa bir değerlendirilmesi yapıldı. Seanslara hastanın sınav kaygısı yaşadığı görüntüler ile devam edildi. Her sınav kaygısı anı başarı ile duyarsızlaştırıldı. Hasta ile sınav kaygısı yaşadığı anı anlattığında bir önceki sınavdan aldığı düşük not yüzünden insanların kendisi ile alay edeceğini düşündüğünü söyledi. Bu anı ile çalışılırken kendisinin daha önce bir arkadaşı ile düşük not aldığı için alay ettiğini ve aynısının kendi başına gelmesinden çok korktuğunu söyledi. Bu anılar ile çalışılırken hasta olumsuz düşüncesini ‘ben kötü biriyim’, olumlu düşüncesini ise ‘iyi biri olabilirim’ olarak belirledi. SUD düzeyini 8, VOC düzeyini ise 5 olarak belirtti. Yaşadığı duyguyu ‘pişmanlık’, fiziksel belirtisini ‘boğazda düğümlenme hissi’ olarak tarif etti. Bu anıların duyarsızlaştırma ve yeniden işleme aşamaları sonunda SUD seviyeleri ‘0’ a gerilerken, VOC seviyeleri ‘7’ ye yükseldi. Tüm fiziksel belirtileri kayboldu. Şikayetlerinin tamamen düzeldiğini belirten hasta kontrol görüşmelerine çağrılmak üzere EDMR seansları sonlandırılarak evine gönderildi. Yapılan kontrol görüşmelerinde sınavlarda artık sıkıntı yaşamadığını ve notlarında yükselme kaydettiğini belirtti. Tedavi sonrası 3. ay kontrolünde şikayetlerinde tekrarlama olmadığı öğrenilen hastaya üçüncü kez SKE uygulanarak görüşmelere son verildi.
OLGU 3: V.A., 15 yaşında, lise 1. sınıfta, erkek öğrenci, anne ve babası eşliğinde polikliniğe sınavlar esnasında ortaya çıkan yoğun kaygı ve heyecan şikayetleri ile başvurdu. Hastanın detaylı öyküsünde rutin tetkik ve muayeneler sonucu herhangi bir organik neden saptanmadığı, şikayetlerinin yaklaşık 1 yıldır mevcut olduğu ve herhangi bir medikal tedavi almadığı öğrenildi. Aileden alınan ve kendisinden öyküye göre hastanın ders çalışırken odaklanmakta güçlük çektiği ve sınavlarda gereken başarıyı gösteremediği öğrenildi. Hastanın çok sayıda olumsuz düşüncesinin bulunması nedeni ile EDMR uygulanmasına karar verildi. Toplamda sadece 1 seans EMDR uygulaması yapıldı. Hastaya seans öncesinde, tedavi tamamlandıktan 2 hafta sonrasında ve tedavi bitiminden 12 hafta sonra olmak üzere üç kez SKE uygulandı.
Seans 1: Hastanın daha önce belirlediği güvenli yerin ve gevşeme egzersizlerinin test edilmesi amacı ile SUD seviyesi ‘3’ olan bir anısı ile seanslara başlandı. İlk anıda rahatlıkla SUD seviyelerinin ‘0’ a inmesi üzerine en son yaşanan sınav kaygısı ile ilgili anının görüntüleri ile seansa devam edildi. Hasta bu anısında olumsuz düşüncesini ‘yeterince başarılı değilim’, inanmak istediği olumlu düşüncesini ise ‘yeterince çalışırsam başarabilirim’ olarak belirledi. SUD seviyesini ‘9’, VOC seviyesini ise ‘2’ olarak belirledi. Sınav anı imajinasyonu esnasında hissettiği duyguyu ‘kaygı ve korku karışımı’ olarak ifade ederken, yaşadığı fiziksel belirtiyi ‘çarpıntı’ olarak belirtti. Seçilen anının işlenmesi sürecine göz hareketleri ile başlandı. SUD düzeyleri giderek düşmeye başladı. SUD seviyesi düşerken hastanın aklında canlanan daha eski sınav kaygısı yaşadığı anlar işleme sürecine alındı. İlk sınav kaygısını yaşadığı dönemler çalışılmaya başlandığında liseye geçiş döneminde korkuları olduğunu, lise bittikten sonra üniversite sınavında başarılı olup olamayacağı konusunda endişeler başladığını anlattı. Tüm kaygısının üniversiteye gidememek olduğu anlaşıldığında, bu kaygılarına yönelik çalışıldı. Duyarsızlaştırma ve yeniden işleme süreçleri sonunda SUD seviyeleri ‘0’ a gerilerken, VOC seviyeleri ‘7’ ye yükseldi. Tüm fiziksel belirtileri kayboldu. Şikayetlerinin tamamen düzeldiğini belirten hasta kontrol görüşmelerine çağrılmak üzere EDMR seansı sonlandırılarak evine gönderildi. Yapılan kontrol görüşmelerinde sınavlarda artık kaygı ve korku yaşamadığını ve notlarında yükselme kaydettiğini belirtti. Tedavi sonrası 3. ay kontrolünde şikayetlerinde tekrarlama olmadığı öğrenilen hastaya üçüncü kez SKE uygulanarak görüşmelere son verildi.

TARTIŞMA: EMDR, psikodinamik, bilişsel, davranışçı yaklaşımlar gibi çok kullanılan etkili yaklaşımların öğelerini birlikte barındıran bir yöntemdir. Son yıllarda psikoterapi alanında giderek yaygınlaşan bir terapi yöntemi olarak göze çarpmaktadır. Günümüzde kanıtlanmış tek kullanım alanı travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tedavisidir (8). Literatürde çok sınırlı sayıda sınav kaygısında EMDR uygulaması ile ilgili makale mevcuttur. Sınav kaygısında EDMR etkinliğini araştıran çalışmalarda başarısız sonuçlar olduğu gibi tek seansta dahi başarılı sonuçlar olduğuna dair bildirimler vardır (9-12).
Shapiro’ ya göre stres yaratan durumlar kişinin bilgi işleme sisteminde dengesizliğe yol açarak bazı insanlarda işlenmemiş anılar olarak depolanırlar. Shapiro‘ nun ‘adaptive information processing (AIP)’ modeline göre geçmişte yaşanan travmatik anılar bazen hatalı şekilde depolanarak mevcut yaşantıda tetikleyici durumlarla karşılaşıldığında uygunsuz yanıtlar verilmesine neden olabilirler (13, 14).
Olgularımızda sınav kaygısı nedeni ile polikliniğimize başvuran hastaların geçmiş yaşantısındaki anılara bakıldığında, özellikle olgu 1’ deki anılar o yaştaki bir çocuk için travma yaratabilecek durumlar olarak ele alınabilir. Olgu 2 ve 3’ te ise altta majör bir travma bulunamasa da yaşanan kaygı ve korkuların süreklilik arz eden bir duruma dönüştüğü ve tetikleyici durumlar ile yeniden ortaya çıktığı söylenebilir.
Sınav kaygısının oluşumuna dair farklı modeller mevcuttur. Bu modeller arasında kişinin sürekli otomatik olarak tekrarlanan olumsuz düşüncelerinin yer aldığı ‘Bilişsel Dikkat Modeli’, öğrenme becerilerindeki eksiklik ve yetersizlikleri içeren ‘Bilişsel Beceri Modeli’, direk sonuca yönelik beklentileri içeren ‘Sosyal Öğrenme Modeli’ yer alır. Tek bir sınavda dahi başarısız olmak sınav kaygısında artışa neden olabilir (4, 15-17)
Olgularımızda travmatik olduğunu düşündüğümüz anılardaki ve sınav kaygısı yaşanılan anılardaki olumsuz düşüncelerin değiştirilmesi ile sınav kaygısında öne sürülen modeller ile uyumlu olarak ortaya çıkan semptomları azaltabilir veya tamamen ortadan kaldırabiliriz. Sınav kaygısının ortaya çıkışına dair anılarını incelediğimizde olgu 1 ve 2’ nin daha çok Sarason ve Wine ‘ın ‘Bilişsel Dikkat Modeli’ ne, olgu 3’ ün ise Bandura’ nın ‘Sosyal Öğrenme Modeli’ ne uyduğunu söyleyebiliriz. EDMR yönteminin, kişinin kendisi üzerinde etkili olumsuz düşüncelerinin ve bu düşüncelerin neden olduğu duygusal ve fiziksel sıkıntıların çözümlenmesinde etkili olabileceği gösterilmiştir (18, 19).
Olgularımızda sınav kaygısı düzeyini ve tedavi etkinliğini değerlendirmek amacı ile uyguladığımız SKE, Spielberger tarafından geliştirilen, Türkçe uygulaması Öner N. tarafından yapılan, dörtlü derecelemeli likert tipi 20 soruluk bir ölçektir. Bu ölçeğin 8 maddeden oluşan kuruntu (worry) ve 12 maddeden oluşan hislilik (emotionality) olmak üzere iki boyutu mevcuttur. Bu testten alınan puanların yüksekliği sınav kaygısı ile doğru orantılı olarak betimlenmektedir (20).
Olgularımıza sınav kaygısına yönelik EDMR tekniği uygulandı. Tedavi öncesi (TÖ), tedavi bitiminin 2 hafta sonrasında ve tedavi bitimini takip eden 3. ay kontrolünde olmak üzere üç kez SKE uygulandı (Tablo I).
SONUÇ: Olgularımızda uygulanan EMDR yöntemi SKE skorlarında anlamlı derecede azalma sağlamıştır. Sınav kaygısı bulunan bireylerde EMDR, hızlı başlangıçlı etki ve uzun dönemde kalıcı etki sağlayabilmesi açısından diğer yöntemlere iyi bir alternatif olarak akılda bulundurulmalıdır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sınav Kaygısında Eye Movement Desensitization And Reprocessing Uygulaması: 3 Olgunun Sunumları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Onur Okan DEMİRCİ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Onur Okan DEMİRCİ'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Onur Okan DEMİRCİ Fotoğraf
Dr.Onur Okan DEMİRCİ
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi2 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Onur Okan DEMİRCİ'nin Yazıları
► Tüp Bebek Uygulaması Prof.Op.Dr. Selman LAÇİN
► Botoks Uygulaması Dr.Erhan ŞAFAK
► Botox ve Dolgu Uygulaması Op.Dr.Eser AYDOĞDU
► Botox (Botulinum Toksini) Uygulaması Dr.Bircan KARABAĞIR
► Prp Uygulaması (Platelet Rich Plasma) Dr.Bircan KARABAĞIR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,964 uzman makalesi arasında 'Sınav Kaygısında Eye Movement Desensitization And Reprocessing Uygulaması: 3 Olgunun Sunumları' başlığıyla benzeşen toplam 89 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Depresyon Nedir? Eylül 2016
◊ Panik Atak Nedir? Eylül 2016
◊ Ruhsal Travma Nedir? Eylül 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:21
Top