Stres Yönetimi ve Öfke Kontrolü Sorunları
Biz hep yaşamı "dengeler kurma ve dengeleri yönetme sanatı" olarak tanımlamışızdır.Çünkü hiç bir şey gereksiz değildir ama hiç bir şey de ölçüsüz değildir.Zaten bir şeyin doğruluğuna veya yanlışlığına sebep olan da ölçüsüdür.Denge kurmanın formülü eksik ve fazladan kaçınma ve normalini tutturabilmedir.Çünkü eksik yarattığı yoksunlukla,fazla yarattığı bezginlikle mutlaka dengeleri bozacak ve yaşamı normalin dışına itecektir.
Halkın anlayacağı şekilde anlatacak olur isek stres "rahatsızlık verici yaşanmışlıkların yarattığı gerginliktir".Öfke ise "rahatsız edici yaşanmışlıklardan ziyade insanlarda taşmak için adeta küçük bir kıvılcımın yeterli olduğu patlama halidir".Sres çoğu zaman dışa vurulmayan,insanların içlerinde tutarak yaşadıkları hoşnutsuzluk ve gerilim hali iken öfke ise içe hapsedilemeyen hatta hemen dışa ve güçlü tepkilerle vurulan kızgınlık halidir.Yaşamda insanların dengelerini kurabilmeleri için bir önemli tavsiyem de şarj-deşarj dengesidir.Yaşam insanı ister istemez bazı konularda doldurur.İnsanlar bu negatif dolumlarını eğer yaşamın keyifli tarafları ile kendilerini buluşturarak deşarje eder iseler sürekli negatif yüklenmenin beraberinde getireceği psikolojik çöküntüyü yaşamazlar ve yaşamlarını bir denge içinde yürütmeyi başarırlar.İşte biz bunu yaşamın "nimet-külfet dengesi" olarak tanımlarız.İnsanlar yaşamın külfetlerine karşı direnme gücünü nimetlerinden aldıkları keyifle sağlarlar.Bu dengenin kurulması aslında stres yönetiminin de öfke kontrolününü de en önemli yönetemidir.
Şu bir gerçek ki Türk insanı mutlu yaşamayı çok da bilen özelliklerde yetişmemekte,çok fazla ve erken sorumluluk duygusu yüklenmekte,kendi doğrularına ve isteklerine göre bir yaşam kuramamakta ve kendisi gibi yaşayamamaktadır.Bunun en önemli sebebi de içinde yetişilen aile,sosyal çevre ve kültürümüzüdür.Örneğin yetişmekte olan bir insana "şöyle ol,böyle ol denir ama nasıl olmak istersen öyle ol denilmez".Bu nedenle insanlarımızın büyük çoğunluğu kendini gerçekleştirmeyi başaramamakta ve şartlara göre oluşan bir hayatı kendi hayatı olarak yaşamaktadır.Bunun hayata tabii bir yansıması mutsuzluktur.Mutsuz insan ise takdir edersiniz ki daha çok stres baskısı altındadır ve öfkesel patlamalara daha açık haldedir.Bir de kültürümüzde birinci derece yakınlara yüksek sorumluluk duygusu içinde insan yetiştirilmektedir.Anne,baba,kardeş,yeğen,akraba herkesin düşünülmesi ve gözetilmesi gerekmektedir.Oysa normali her insanın kendi yaşamını düşünmesi ve kendi yaşamı için doğru adımlar atmaya yönelerek kendi kendine yetebilir bir yaşam kurmasıdır.Bu sağlanırsa zaten kimsenin kimseye ihtiyacı da kalmayacaktır.Ama özyeterlilikler üzerinden bir yaşam kurulması kültürü bizde henüz çok yenidir ve daha henüz yaygınlık kazanıp bir sosyal karakter halini almamıştır.Bu nedenle bazı insanlar vardır ki yakınlarını düşünmekten kendisine sıra gelmemektedir ve bundan eşi ve çocukları aşırı şikayetçidir.Hatta bu durum bazen aile bağımlılıklarına yol açmakta,evliliklerde ciddi sorunlara sebep olmakta,mutsuzluk ve boşanmalara kadar bir dizi soruna sebep olmaktadır.Daha önemlisi insanlara kendisi için yaşamayı öncelemeyi unutturmakta ve tekrarı olmayan yaşamlarını bir arbede içinde tüketmelerine yol açmaktadır.İşte bu yanlış kültürün,yanlış yetiştirmenin ve öncelikleri doğru öğretmemenin yaşama bir yansımasıdır ve bir çok insanımız bunların bedelini mutsuz bir yaşamla ödemek zorunda kalmaktadır.Bu şartlarda doğal olarak yaşamın keyifleriyle yeterince buluşamayan,ağır sorumluluklar altında yorulan ve kendisini önceleyemeyen insanlar ortaya çıkmakta olup bu insanlarda stres yönetimi ve öfke kontrolü sorunu zaman içerisinde ister istemez oluşmaktadır.Özetleyecek olursak kültürümüz,yetişme tarzımız,yaşam biçimimiz stres yönetimi ve öfke kontrolünü zorlaştıracak tüm özellikleri taşımaktadır.Bu nedenle de insan ilişkilerinde,iletişimde vekadın-erkek ilişkilerinde genelde sorunlu bir toplum yapısı ortaya çıkmaktadır.
Daha önce de belirttiğimiz üzere hiç bir şey tam yanlış da değildir,tam doğru da değildir.Bir şeyin doğruluğu veya yanlışlığını belirleyen onun ölçüsüdür.Doğru ölçülendirebilmek dengeleri kurmaktır,doğru ölçülendirememek ise dengeleri bozmaktadır.Stressiz bir yaşam doğru değildir.Çünü stresin doğru ölçüde olduktan sonra insanı yaşamın içine çeken,sorunlarıyla yüzleştiren ve o sorunların çözümü için harekete geçiren bir tarafı vardır.Bu nedenle yaşamımızda doğru ölçüler içnde stres elbette olmalıdır.Zira her şeyin pamuk gibi olduğu bir dünya da yaşam da yoktur.Öfke patlamalar halinde olmamak kaydıyla elbette olmalıdır.Çünkü insan her olandan memnuniyet duyacak özellikte bir varlık değildir ve ret ve itirazlarını doğru dozda öfkelerle elbette ki muhataplarına iletmelidir.Ama stres sürekli yaşanarak bir birikimie sebep olmuşsa,öfke her kıvılcımla patlamaya hazır hale gelmişse ortada dengeler kurmayı becerememiş bir yanlış yaşam tarzı vardır ve bu yanlış yaşam tarzı stres birikimi yoluyla insandan mutluluğu almakta,öfke patlamaları yoluyla da ilişkilerini bozmaktadır.
Bilinmelidir ki stres yönetimi ve öfke kontrolü ile ilgili sorunlar ağırlıklı olarak yaşanmış travmalardan veya yanlış yaşam tarzından kaynaklanmaktadır.Bunlar özelliği itibarıyla başka şeylere yol açmadan öncekli haliyle birer psikolojik sorundur ve uzman desteği alınırsa çözüme kavuşmaktadır.Ancak çözülmesi yerine biriktirilirse o birikimi insan ömür boyu tolere edememekte ve bazı ruhsal hastalıklara dönüşmektedir.Doğru olan stres birkimi,öfke kontrolü sorunu fark edildiğinde çok zaman kaybetmeden psikolojik destek almak ve bu olayı henüz psikolojik bir sorun iken ve ruhsal hastalığa dönüşmeden çözmektir.Bu çözüm onlara sadece stres yönetimi ve öfke kontrolünü kazandırmayacak,aynı zamanda yaşam tarzları ve algılarını da olması gerektiği yönde değiştirmelerine yardımcı olacaktır.İnsan yaşamın dertleri kadar zevkleri ile de kendisini buluşturmayı becerirse yaşamın keyiflerinen sağlanan moral enerji olumsuzlukları da daha kolay tolere etme gücünü edinmesine yol açacak ve daha kaliteli bir yaşam böylece sürülebilecektir.Bu anlamda açıkça işaret etmeliyim ki derdin en önemli panzehiri zevktir.Bu nedenle insanlarımızı kendilerine yönelmeye ve yaşamlarından keyif almalarını sağlayacak bir yaşam tarzı geliştirmeye davet ediyorum.Kaldı ki bunun ilk adımı alışkanlıklarını bir kenara koymak ve yaşam biçiminin daha doğru ve güzel olanının arayışına girmektir.
Herkese hatırlatmak isterim ki yaşam bir keredir,tekrarı yoktur ve insan dünyaya iyi şeyler yaşamak ve mutlu olmak için gelmektedir.Evet yaşam dikensiz gül bahçesi değildir.Ama diken bahçesi haline de getirilmemelidir.her şey zıttıyla dengelenmiştir.Bu nedenle yaşamın derdi de keyfi de olmalıdır.millet olarak eksiğimiz bireyi çok geri planda tuttuğumuz için insanlarımızı mutlu olacak kodlarla yetiştirmemektir.Tüm bu yanlış kodlanmalar da onlarda bir dizi psikolojik sorunun ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.Her gün güneş yeniden doğr.Yeniliklere ve güzelliklere uyanmak isteyen herkes de er geç bunun bir yolunu bulur.Yeter ki daha iyisini isteyelim ve onun arayışına koyulalım.Sevgiyle...
Halkın anlayacağı şekilde anlatacak olur isek stres "rahatsızlık verici yaşanmışlıkların yarattığı gerginliktir".Öfke ise "rahatsız edici yaşanmışlıklardan ziyade insanlarda taşmak için adeta küçük bir kıvılcımın yeterli olduğu patlama halidir".Sres çoğu zaman dışa vurulmayan,insanların içlerinde tutarak yaşadıkları hoşnutsuzluk ve gerilim hali iken öfke ise içe hapsedilemeyen hatta hemen dışa ve güçlü tepkilerle vurulan kızgınlık halidir.Yaşamda insanların dengelerini kurabilmeleri için bir önemli tavsiyem de şarj-deşarj dengesidir.Yaşam insanı ister istemez bazı konularda doldurur.İnsanlar bu negatif dolumlarını eğer yaşamın keyifli tarafları ile kendilerini buluşturarak deşarje eder iseler sürekli negatif yüklenmenin beraberinde getireceği psikolojik çöküntüyü yaşamazlar ve yaşamlarını bir denge içinde yürütmeyi başarırlar.İşte biz bunu yaşamın "nimet-külfet dengesi" olarak tanımlarız.İnsanlar yaşamın külfetlerine karşı direnme gücünü nimetlerinden aldıkları keyifle sağlarlar.Bu dengenin kurulması aslında stres yönetiminin de öfke kontrolününü de en önemli yönetemidir.
Şu bir gerçek ki Türk insanı mutlu yaşamayı çok da bilen özelliklerde yetişmemekte,çok fazla ve erken sorumluluk duygusu yüklenmekte,kendi doğrularına ve isteklerine göre bir yaşam kuramamakta ve kendisi gibi yaşayamamaktadır.Bunun en önemli sebebi de içinde yetişilen aile,sosyal çevre ve kültürümüzüdür.Örneğin yetişmekte olan bir insana "şöyle ol,böyle ol denir ama nasıl olmak istersen öyle ol denilmez".Bu nedenle insanlarımızın büyük çoğunluğu kendini gerçekleştirmeyi başaramamakta ve şartlara göre oluşan bir hayatı kendi hayatı olarak yaşamaktadır.Bunun hayata tabii bir yansıması mutsuzluktur.Mutsuz insan ise takdir edersiniz ki daha çok stres baskısı altındadır ve öfkesel patlamalara daha açık haldedir.Bir de kültürümüzde birinci derece yakınlara yüksek sorumluluk duygusu içinde insan yetiştirilmektedir.Anne,baba,kardeş,yeğen,akraba herkesin düşünülmesi ve gözetilmesi gerekmektedir.Oysa normali her insanın kendi yaşamını düşünmesi ve kendi yaşamı için doğru adımlar atmaya yönelerek kendi kendine yetebilir bir yaşam kurmasıdır.Bu sağlanırsa zaten kimsenin kimseye ihtiyacı da kalmayacaktır.Ama özyeterlilikler üzerinden bir yaşam kurulması kültürü bizde henüz çok yenidir ve daha henüz yaygınlık kazanıp bir sosyal karakter halini almamıştır.Bu nedenle bazı insanlar vardır ki yakınlarını düşünmekten kendisine sıra gelmemektedir ve bundan eşi ve çocukları aşırı şikayetçidir.Hatta bu durum bazen aile bağımlılıklarına yol açmakta,evliliklerde ciddi sorunlara sebep olmakta,mutsuzluk ve boşanmalara kadar bir dizi soruna sebep olmaktadır.Daha önemlisi insanlara kendisi için yaşamayı öncelemeyi unutturmakta ve tekrarı olmayan yaşamlarını bir arbede içinde tüketmelerine yol açmaktadır.İşte bu yanlış kültürün,yanlış yetiştirmenin ve öncelikleri doğru öğretmemenin yaşama bir yansımasıdır ve bir çok insanımız bunların bedelini mutsuz bir yaşamla ödemek zorunda kalmaktadır.Bu şartlarda doğal olarak yaşamın keyifleriyle yeterince buluşamayan,ağır sorumluluklar altında yorulan ve kendisini önceleyemeyen insanlar ortaya çıkmakta olup bu insanlarda stres yönetimi ve öfke kontrolü sorunu zaman içerisinde ister istemez oluşmaktadır.Özetleyecek olursak kültürümüz,yetişme tarzımız,yaşam biçimimiz stres yönetimi ve öfke kontrolünü zorlaştıracak tüm özellikleri taşımaktadır.Bu nedenle de insan ilişkilerinde,iletişimde vekadın-erkek ilişkilerinde genelde sorunlu bir toplum yapısı ortaya çıkmaktadır.
Daha önce de belirttiğimiz üzere hiç bir şey tam yanlış da değildir,tam doğru da değildir.Bir şeyin doğruluğu veya yanlışlığını belirleyen onun ölçüsüdür.Doğru ölçülendirebilmek dengeleri kurmaktır,doğru ölçülendirememek ise dengeleri bozmaktadır.Stressiz bir yaşam doğru değildir.Çünü stresin doğru ölçüde olduktan sonra insanı yaşamın içine çeken,sorunlarıyla yüzleştiren ve o sorunların çözümü için harekete geçiren bir tarafı vardır.Bu nedenle yaşamımızda doğru ölçüler içnde stres elbette olmalıdır.Zira her şeyin pamuk gibi olduğu bir dünya da yaşam da yoktur.Öfke patlamalar halinde olmamak kaydıyla elbette olmalıdır.Çünkü insan her olandan memnuniyet duyacak özellikte bir varlık değildir ve ret ve itirazlarını doğru dozda öfkelerle elbette ki muhataplarına iletmelidir.Ama stres sürekli yaşanarak bir birikimie sebep olmuşsa,öfke her kıvılcımla patlamaya hazır hale gelmişse ortada dengeler kurmayı becerememiş bir yanlış yaşam tarzı vardır ve bu yanlış yaşam tarzı stres birikimi yoluyla insandan mutluluğu almakta,öfke patlamaları yoluyla da ilişkilerini bozmaktadır.
Bilinmelidir ki stres yönetimi ve öfke kontrolü ile ilgili sorunlar ağırlıklı olarak yaşanmış travmalardan veya yanlış yaşam tarzından kaynaklanmaktadır.Bunlar özelliği itibarıyla başka şeylere yol açmadan öncekli haliyle birer psikolojik sorundur ve uzman desteği alınırsa çözüme kavuşmaktadır.Ancak çözülmesi yerine biriktirilirse o birikimi insan ömür boyu tolere edememekte ve bazı ruhsal hastalıklara dönüşmektedir.Doğru olan stres birkimi,öfke kontrolü sorunu fark edildiğinde çok zaman kaybetmeden psikolojik destek almak ve bu olayı henüz psikolojik bir sorun iken ve ruhsal hastalığa dönüşmeden çözmektir.Bu çözüm onlara sadece stres yönetimi ve öfke kontrolünü kazandırmayacak,aynı zamanda yaşam tarzları ve algılarını da olması gerektiği yönde değiştirmelerine yardımcı olacaktır.İnsan yaşamın dertleri kadar zevkleri ile de kendisini buluşturmayı becerirse yaşamın keyiflerinen sağlanan moral enerji olumsuzlukları da daha kolay tolere etme gücünü edinmesine yol açacak ve daha kaliteli bir yaşam böylece sürülebilecektir.Bu anlamda açıkça işaret etmeliyim ki derdin en önemli panzehiri zevktir.Bu nedenle insanlarımızı kendilerine yönelmeye ve yaşamlarından keyif almalarını sağlayacak bir yaşam tarzı geliştirmeye davet ediyorum.Kaldı ki bunun ilk adımı alışkanlıklarını bir kenara koymak ve yaşam biçiminin daha doğru ve güzel olanının arayışına girmektir.
Herkese hatırlatmak isterim ki yaşam bir keredir,tekrarı yoktur ve insan dünyaya iyi şeyler yaşamak ve mutlu olmak için gelmektedir.Evet yaşam dikensiz gül bahçesi değildir.Ama diken bahçesi haline de getirilmemelidir.her şey zıttıyla dengelenmiştir.Bu nedenle yaşamın derdi de keyfi de olmalıdır.millet olarak eksiğimiz bireyi çok geri planda tuttuğumuz için insanlarımızı mutlu olacak kodlarla yetiştirmemektir.Tüm bu yanlış kodlanmalar da onlarda bir dizi psikolojik sorunun ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.Her gün güneş yeniden doğr.Yeniliklere ve güzelliklere uyanmak isteyen herkes de er geç bunun bir yolunu bulur.Yeter ki daha iyisini isteyelim ve onun arayışına koyulalım.Sevgiyle...
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Stres Yönetimi ve Öfke Kontrolü Sorunları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
3 Beğeni
Yazan Uzman
|
stres, öfke kontrolü sorunu, öfke patlamaları, mutsuzluk sendromu, tükenmişlik sendromu, stres yönetimi
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.